09-24-2008
|
#1
|
meLankoLik_asaLet
|
Azrail'n Güzelliği
ONK DR Haluk NURBAKİ'den gerçek bir hatıra 
ben,kırk yılık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları,o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum
kanser hastenesinde başhekimken serap adında genç bir hanım hastam vardı bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurtdışına gitmek istemesine rağmen,bazı formailteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı
serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm ancak serap'ın da bütün kanserliler gibi ilk beş yılık süreyi çok dikaktli geçirmesi gerekiyordu bir iş kadını olan serap,dört yıl kadar sonra,bir ihale için izmire gitmek istedi kış aylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine altı saat kadar mahsur kalmış
dönüşünden kısa bir süre sonra kanser,kemik ve akciğerine yayıldı serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken,hastalığın akciğerdeki tezahürü nedeniyle dedevamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu
evine gittiğim gün,yine güçlükle konuşarak,"doktor bey"dedi "ben size dargınım "
"niçin?"diye sordum
"siz  dindar bir insanmışsınız niçin bana da Allah'ı,ölümü,ahireti anlatmıyorsunuz?"
dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim içinbu teklifii karşısında oldukça şaşırdım onu üzmemeye çalışarak:
"doktora ulaşmak kolaydır"dedim "parayı bastırdınmı istediğine tedavi olursun ancakiman tedavisi için gönülden istek duymalısın  "
konuşmaya mecali olamdığından,"ben o isteği duyuyorum "manasında başını salladı artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra,ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler"hızlandırılmalı öğretime"dönmüştü anlattığım iman hakikatlerini bütün ruhuyla mezcediyor ve arada bir soru soruyordu vefatına bir hafta kala:
"doktor bey"dedi ben ölürken ne söylemeliyim?"
"senin durumun çok özel" dedim "Kelime-i Şehadet sana uzun gelir o anı fark edince,Muhammed(s a v )"demen sana yeter "
o,haliyle tebessüm ederek yine başını salladı çok ıstırabı olduğu için serap'a sürekli morfin yapıyor ve onu uyutmaya çalışıyorduk ben,bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim dönüşümde annesi telefon ederek:
"serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor"dedi "sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor "
hemen eve gitim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum:
"ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste 'Muhammed(s a v )'diyemezsem?"
işte serap,böyle bir hanımdı bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer birkaç gün daha ömrü varsa,son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti ben hiç adetim olmadığı halde,cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve serap'ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağını dair işaret sezdim ertesi gün ona:
"hiç korkma!"dedim "iğneyi vurdurabilirsin "
ve serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu sordu:
"doktor bey  Azrail bana nasıl görünecek?"
"kızım"dedim "o bir melek değil mi?hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir "
salı günü serap'ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim ancak vefatına yetişememiştim ailesi tam manasıyla perişandı sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:
"doktor bey biliyormusunuz,bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!"dedi ve devam etti "serap,bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve 'yataktan kalkması imkansız'denmesine rağmen kalkarak abdest aldı,iki rekat namaz kıldı bütün ev halkı hayretle donup kaldık ve Kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de,'doktor beye söyleyin  Azrail,onun soylediğinden de güzelmiş!  'dedi"
|
|
|