BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd ancak, Allah’ındır Salat ve selam peygamberimiz Muhammed Mustafa (SAV)’ ya aline,ashabına ve her türlü zulme nifaka rağmen O’nun çizğisini sürdüren ve sürdürme çabasında olanların üzerine olsun
Değerli okuyucularımız: geçen sayımızda , Kur’an-ı Kerim’le “Ahirete inanmayanlar” arasına görünmez bir perde çekildiğinden ve Rabb’inden indirilenin (Kur’an-ı Kerim) hakk olduğunu bilen kimsenin kör gibi olamayacağından, o ‘(Kur’an-ı Kerim) nu ancak aklı ve vicdanı temiz olanların algılayabileceğinden bahsetmiştik
Ahiret gününe, iman aynı zamanda Kur’an-ı Kerimi de en güzel şekilde anlayabilmeyi sağlıyorAnlamamız için gerekli olan zemini hazırlıyor Zira bu zemin sahip olduğumuz, Ahiret inancıdır Bu sayımızda Allah’ın yardımıyla, Kur’an-ı Kerim’den yararlanarak “ Ahiret günü ve yurdu”hakkındaki ayetleri gündeme getirerek ,hayatımızın seyrini daha dikkatli ve titizlikle, gözden geçirmek istiyoruz
Ahiret, sözlükte: nihayet anlamına geliyor Bir şeyler olmuş ve bu oluşun sonu, sonucu o’nun nihayeti “ahireti” dir
“Allah ölen kimseyi diriltmez” diye olanca ısrarlarıyla Allah’a yemin ettiler Hayır ölüleri diriltmek Allah’ın hakk (doğru) bir vaadidir Fakat insanların çoğu bunu bilmezler Dirilticek ki , hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara açıkca anlatsın ve inkar edenler,kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler (Nahl 38-39)
“Kıyamet gelecektir Onda hiç süphe yoktur Allah kabirdeki kimseleri diriltecektir” (Hacc 7) “Sonra siz kıyamet günü diriltileceksiniz”(Mü’minun 16)
“ O size vaad olunan muhakkak doğrudur”(zariyat5)
Ahiret inancı, tekrar diriliş, iyi- kötü yapılan-yaşanılan bütün işlerin, olayların hesab edileceği meselesi, İslam’da Allah’ı bir ve tek ilah olarak kabul etmekten hemen sonra gelir Bu, aynı zamanda inanç esaslarından biridir Eğer Ahiret günü olmasa , yapılan işler karşılığını bulmasa, insanlar nefislerine hoş gelen şeylerden kendilerini neden alıkoysunlar ki? Bir sistemi düşünün ki, hayat sadece Dünya’dakinden ibaret “Madem dünya hayatıyla sınırlı bir hayat, öyleyse herşey keyfime uygun olmalı” düşüncesi, haklı olarak ortaya çıkarVe “ver elini hayvani özgürlükler;yiyeyim, içeyim, gezeyim,en konforlu ev-araba benim olsun,ben çalışmadan kazanayım,bankalarda % bilmem kaç faizle paralarım olsun,zaman zaten az,onuda ancak istediğim gibi keyf çatarak geçirmeliyim,ilim ne imiş,insanlık ne imiş,merhamet ne imiş, bana ne ben günümü gün etmeliyim”

Bunlar, iman etmeyenlerin boş kuruntularıdır Bu düşünceye sahip olanlar kendi uydurdukları –zann ettikleri hayat tarzının ilmini, asla getiremezler

Fakat bizim elimizde doğru olduğunda hiçbir şüphemiz olmayan bir kanıt var Hem de alemlerin Rabbinden Yukarıdaki ayetleri hatırlayacak olursak Rabbimiz ölümden sonra dirilmenin muhakak gerçekleşeceğini buyurmaktadır Ve Rabbimiz o günün bir ayrıştırma günü olduğunu da bize haber veriyor

“Şüphesiz ki o fasıl (ayrıştırma)günü kararlaştırılmış bir vakit olmuştur”(Nebe 17)

O gün ümmetler, ümmetlerden ayrılacaktır Yalanlayıcılar ve tastik ediciler olarak

“Allah’ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten hüsrana uğramışlardır Kıyamet günü gelip, ansızın kendilerini bastırıverince günahlarını sırtlanmış olarak şöyle derler: “Eyvah, Dünya’da yaptığımız kusurlardan dolayı yazıklar olsun bize! Vah bize!”Bak,ne kötü yükler götürüyorlar”(En- am 31)

“Çünkü Allah herkese kazandığıyla karşılık verecektir Haberiniz olsun ki Allah’ın hesabı seridir(süratlidir)”
Değerli okuyucular, bizler hangi saftayız? Yalanlayanlar, ya da aslında dili ile inandığını söyleyip Allah’ın ayetlerini dikkate almayanların safında mıyız? Yoksa Allah’ın indirdiğini dili ile söyleyip tüm zorluklara, kışkırtmalara, fitnelere, fesatlara, dayatmalara rağmen hayatıyla tasdik edenlerin safında mıyız? Rabbimiz o günün bir ayrıştırma günü olduğunu söylüyor, elbetteki öyledir Ve o gün çürük, yaralı, darbe almış hatta kokuşmuş, fıtratını koruyamamış ümmetlerle, sağlam, itina ile temizlenmiş ve temizlenmenin şartlarını (tüm İslami sorumluluklarımız) yerine getirmiş, bütün darbelere, fitnelere karşı fıtratını özenle korumuş olan ümmetler birbirinden ayrılacaktır

Ahiret günü; Allah’a kul olmayı başarabilenlerle kulluk sınavında sınıfta kalanların mutlak surette birbirinden ayrılacağı günün adıdır

Başta da söylediğimiz gibi, Allah’ı bir ve tek ilah kabul etmenin hemen ardından gelir Ahirete iman İnsanların yaptıklarının karşılığını muhakak alacaklarını bilmeleri, onları mutlak manada hayra sevk eder Ve mutlaka sevk etmelidir de Aksini düşünmek mümkün değildir Aklı başında olan hiçbir kimse karşılığı cehennem olan bir işe bulaşmak istemez Allah ve Ahiret gününden beklentisi olanların hayatında Ahiret inancı tetikleyici gücü sembolize ederek inananların hayırlarda birbirleriyle yarışmalarını sağlar Günahlarının önüne geçerek alıkoyar Allah’a gerektiği şekilde şükretmeyi-hamd etmeyi sağlar Allah’ın sözlerini az bir Dünya’lık (isterse Dünya standartlarına göre çok olsun ) ile değişmez Bütün ayetleri yaşam felsefesi olarak benimser

İnsanların kararlaştırılmış bir günden haberdar olması, onları o yönde çalışmaya-harekete yönlendirir Mesela ünüversite sınavlarına girecek öğrenciler (tabi ki bu sınavla hayattan beklentisi olan öğrenciler) sınav tarihine kadar canla, başla çalışırlar Ya da eve misafir geleceğini öğrenen ev halkı erkeğiyle-kadınıyla koşuşturmaya başlarlar Erkek çarşı Pazar işlerini görürken, kadında evin temizliği ve ikram konusunda bayağı bir titizlik ve ihtimam gösterir Bir örnekte şöyle verebiliriz: bu kararlaştırılmış bir düğün tarihi olabilir Bu düğün esnasında neyin ne zaman yapılacağı, misafirlere neler ikram edileceği, nikahın hangi salonda yapılacağı misafirlerin ne şekilde davet edileceği, gelinin ne zaman ve saat kaçta getirileceği günler hatta haftalar öncesinden planlanır Bütün düğün proğramı büyük bir titizlikle yapılır, işin sonunda ayıplanma, kınanma olabilir Ele güne karşı mahçup duruma düşülür aman ha dikkat!

Verilen bu örnekler kararlaştırılmış günlerin hazırlıklarıdır Peki Allah’ın haber vermiş olduğu ayrıştırma gününe hazırlığınız ne?

Boşvermişlik mi?
Lakaytlık mı?
Tembellik mi?
Şeytanın “senin gücün buna yetmez” fısıltıları mı?
Özentisiz itinasız yapılan kulluk sorumlulukları mı?
Hele daha zamanı değil
Yapacağım, yapacağım

Eğer durumumuz böyleyse ahirete inancımız nerede kaldı Ahiret inancının ona inanan insanı tetiklemesi gerekmez miydi? Ne pahasına olursa olsun günahlardan alıkoymalı değil miydi?

“Dünya hayatı bir oyundan bir oyalanmadan başka birşey değildir Ahiret yurdu ise Allah’tan korkanlar için daha hayırlıdır Hala akıllanmayacak mısınız?” (En- am 32)