09-01-2008
|
#1
|
sudenaz
|
Padişahlar Ardınca Yürüsün
Azîz Mahmûd Hüdâyî, âilesiyle birlikte Sivrihisar' a giderek hizmete başladı Ancak burada sâdece altı ay kadar kalabildi Hocasının ayrılığına dayanamayarak tekrar Bursa' ya geldi Bursa' ya geldiği günlerde, doksan yaşından ziyâde olan hocasının hizmetini görmeye başladı Bu hizmetlerinden çok memnun olan Muhammed Üftâde; “Oğlum! Pâdişâhlar ardınca yürüsün ” diye duâ etti O sene Üftâde hazretleri vefât etti
Bir gün Sultan Ahmed Han, mürşîdini ziyâret için Üsküdar' a gelmişti Çarşıdan geçerken, Hüdâyî hazretlerinin alış-veriş ettiğini gördü Genç Hünkâr bu esnâda attaydı Derhal atından indi, hocasının elini öptü ve atına binmesi için ricâ etti Bir müddet Hüdâyî hazretleri at sırtında önde ve Pâdişâh da yaya olarak ardınca yürüdüler Kısa bir süre sonra Mahmûd Hüdâyî dünyâyı titreten koca bir pâdişâhın, arkasında yaya yürümesine râzı olmadı ve; “Sultanım! Sırf hocam Muhammed Üftâde hazretlerinin duâsı ve emri yerine gelsin diye bindim Çünkü o; “Pâdişâhlar rikâbında yürüsün ” diye duâ etmişti ” buyurarak atından indi Ata tekrar Sultan Ahmed Hanı bindirdi
Sultan Ahmed Han’ın bu hâdiseden sonra aşağıdaki beytleri söylediği belirtilir:
“Varımı ben Hakka verdim, gayrı vârım kalmadı
Cümlesinden el çekip pes dü cihânım kalmadı
Çünkü hubbullah erişti, çekti beni kendine,
Açtı gönlüm gözünü, gayri gümânım kalmadı
Evliyânın himmeti, yaktı beni kül eyledi,
Sâfiyim, buldum safâyı dü cihânım kalmadı
Ahmedî der, “Yâ ilâhî! Sana şükrüm çok-durur”,
Hamdülillah aşk-ı Haktan gayri vârım kalmadı ”
|
|
|