Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aynı, çöktürür, diz, eteğin, kaderdir, köleleri, padişahlarla, önünde

Kaderdir Bu, Padişahlarla Köleleri Aynı Eteğin Önünde Diz Çöktürür

Eski 06-28-2008   #1
b@ron
icon111

Kaderdir Bu, Padişahlarla Köleleri Aynı Eteğin Önünde Diz Çöktürür



Aşıktı delikanlı Sevgilisinin isminden başka bir şey
bilmediğinden mi, konuşmaya mecali olmadığından mı bilinmez, arkadaşı
anlatıyordu onun halini:

-Gözleri günlerdir uyku görmedi efendim, diyordu, yemiyor, içmiyor, işi
gücü, gecesi gündüzü havası suyu o kız oldu sanki Ne desem kâr etmiyor,
son bir çare diye geldik size Halbuki “sen bir garip çobansın, o padişahın
kızı, davul bile dengi dengine” dedim ya, dinlemiyor efendim, ama herhalde
aşkın gözü kördür diye de buna diyorlar, değil mi efendim

İhtiyar adam bu esnada gözlerini dikmiş, iskeletinin üstüne deriden bir
zırh giydirilmişcesine zayıf, çelimsiz, saçı sakalına karışmış, uzaklara
dalıp dalıp giden, gözlerinde aşktan gayrısı kalmayan diğer çobanı
süzüyordu Sonra bir ah çekti, yüzünü nefes almadan konuşmasını sürdüren
delikanlıya çevirip tebessüm etti


- Kolay evlat kolay, dedi, çaresizseniz çare sizsiniz Ve tane tane
anlatmaya başladı

İki genç çobanın, çökmek üzere olan bu dağ kulübesinde dertlerine derman
aradıkları ihtiyar adam, aslında padişahın bütün dertlerini paylaştığı, her
meselesini danıştığı bir bilge idi Yıllar önce padişah kendisini tanıyıp
sevdiğinde bir tek şey istemişti ondan; burada yaşamaya devam edecekti ve
kimsecikler bilmeyecekti kim olduğunu O günden beri de bu kulübede
yaşıyor, gelen geçene ikram edip, gül alıp gül satıyordu Padişahın kızının
aşkıyla eriyip muma dönen genç çoban ve yanındaki kadim dostu nereden
bilsindi bu garip ihtiyarın padişahın gönlüne sultan olduğunu

Aşık genç, ihtiyar adamın anlattıklarını dinledikten sonra, her şeyin
bittiği anda başlayan son ümide sımsıkı sarılanların o saf ve tertemiz
teslimiyetiyle:

- Sahiden bu kadar kolay mı efendim, dedi, yani o mağarada elimde tesbih ,
kırk gün Allah dersem sevdiğime kavuşabilir miyim, onunla evlenebilir
miyim?

- Evet , dedi bilge, kırk gün o mağarada gece gündüz Allah diyeceksin, kırk
gün sonra padişahın kızı senindir

İki dost hemen yola çıktılar, aşık çobanın yüzüne kan, dizlerine derman,
yüreğine yeniden can gelmişti Arkadaşına sarılıp, elinde tespih, gönlünde
aşk, yüzünde ümit çiçeklerinden örülme bir tebessüm, mağaranın yolunu
tuttu Gelir gelmez hiç vakit kaybetmeden diz çöktü, dualar etti, gözlerini
kapattı, kalbini padişahın kızına bağladı, eline tesbihini aldı ve
dudakları kıpırdamaya başladı: Allah, Allah, Allah

Günler günleri padişahın kızının hayaliyle tespih taneleri gibi
kovalayadursun, mağaranın yakınındaki köyleri bir söylenti çoktan sarmıştı
Herkes birbirine karşı dağdaki mağarada gece gündüz Allah diyen gençten
bahsediyordu Cami çıkışında ihtiyarlar, çe ş me başında kadınlar, tarlada
işçiler, top oynarken çocuklar, herkes onu konuşuyordu:

- Şu karşı mağarada bir genç varmış, kendini Allah a adamış, gece gündüz
durmadan Allah diyormuş, Allah Allah

Aşık dostunun ne halde olduğunu merak eden genç çoban, mağaraya geldiğinde
üç hafta geride kalmıştı bile Bizimkinin gözleri kapalıydı, dudaklarının
da kıpırdamadığını görünce, uyuyakaldı herhalde diye düşündü Tespih
tanelerinin parmaklarının arasında dolaşmaya devam ettiğini görünce de, bu
nasıl uyku diye sordu kendine Bu sırada gözlerini açan genç adam ,
karşısında arkadaşını görünce, günlerdir yalnızlığıyla paylaştıklarını
birbiri ardınca anlatmaya başladı: Kırk günün yarıdan fazlası geçmişti, o
durmadan Allah diyordu, ama ne padişahın kızı vardı, ne bir haber, ne bir
ümit kırıntısı Acaba, diyecek oluyor, yutkunuyor, hayır diyor, tespihine
bakıyor, bir kalp gibi atan sağ el işaret parmağını sabitlemeye çalışıyor,
avuçlarını sıkıyor, gözleri doluyordu Vedalaştılar Ay ışığında dostunun
gözlerine yayılan başkalık dikkatini çekmişti genç çobanın

Aşık çoban yeniden eline tesbihini aldı, gözlerini kapattı, boynunu neye
bağlayacağını bilemediği kalbine doğru büktü, dudakları kıpırdamıyordu
artık, sustu gece, mağaranın duvarları sustu, tükendi her şey, hiç tükendi,
an bitti, sadece bir söz kaldı: Allah

Kırk günün dolmasına üç-beş gün kala, mağaradaki dervişin namı bütün ülkeyi
sarmış, nihayet sarayın koridorlarında konuşulur olmu ştu Meselenin aslını
merak eden padişaha, bu insanların bir yerde sürekli kalmadıklarından,
bulundukları mekâna bereket getirdiklerinden, ne yapıp-edip bu dervişi
ülkelerinde yaşamaya ikna etmeleri gerektiğinden uzun uzun bahsetti
başveziri Ne yapması gerektiğini artık bilen padişah, nasıl yapması
gerektiğini bilemediği bütün zamanlarda yaptığı gibi, dağ kulübesinin
yolunu tuttu Hürmetle diz çöktü bilge ihtiyarın önünde Derdini anlattı,
derman diledi Sarayının yanına bir saray yaptırmaktan, o dervişi veziri
yapmaya, sancak-tuğ vermeye kadar saydığı her şey, bilgenin:

- Hünkârım , gönül erleri mala-mülke, makama-mansıba itibar etmezler,
demesiyle son buldu

Kaderdi bu, padişahlarla köleleri aynı eteğin önünde diz çöktürür, birinin
derdini diğerine derman eyler, ikisini de aynı tebessümle bahtiyar ederdi
Güldü ihtiyar:

- Neden kerimenizin nikâhını teklif etmiyorsunuz sultanım, dedi Şaşırma
sırası padişaha gelmişti

- Nasıl yani, diyebildi, bu şerefi bize lütfederler mi, kabul ederler mi?

Kırkıncı günün güneşi batmak üzereydi genç aşığın mağarasının üstünden
Padişah ve ihtiyar bilge en önde, arkalarında vezirler, onların arkasında
halktan meraklı bir kalabalık ve en arkada da olup bitenlere bir mana
vermeye çalışan aşık çobanın arkadaşı, mağaraya doğru yürümeye başladılar
Bu arada bizim aşık kendinden öylesine geçmiş, tespihiyle öylesine bir
olmuştu ki, gelenler içeri girseler ve bir tesbihten başka bir şey
bulamasalar şaşırmazlardı

Padişah edepte kusur etmemeye çalışarak içeri girdi, ellerini birbirine
bağladı, duyulması güç bir sesle;

- Efendim , dedi, sizi ziyarete geldik

Yavaşça başını çevirdi aşık , sonra bütün vücuduyla döndü, gözlerinde en
ufak bir şaşkınlık emaresi yoktu, sapsarı bir heykel gibiydi Herkes
heyecan içinde Vezirler, halk, genç çoban, mağara, tespih, sessizlik,
duvar Hatta güneş bile batmaktan vazgeçmiş, kafasını mağaranın içine
doğru uzatarak olan biteni görme telaşındaydı

Padişah meramını anlattı, türlü tekliflerde bulundu Ne saray, ne vezirlik,
ne tuğ ne de sancak, hiç birinde gözü yoktu dervişin

- Efendim , diyebildi en son, sessizce, benim bir kızım var efendim, zat-ı
âlinize layık değil belki, ama lütfeder nikâhınıza alırsanız bizi bahtiyar
edersiniz

Kırk günlük çile nihayet bitmiş, olmaz denilen olmuştu İşte aşık maşukuna
kavuşacak , murad hasıl olacaktı Bizimkinin arkadaşı sevinçten
ağlıyordu Soru ve cevap sanki bu soru sorulsun, cevabı verilsin diye
yaratılmıştı Sessizlik ilk defa bağırmak, haykırmak istiyordu ve bütün
gözler genç adamdaydı

Usulca doğruldu oturduğu yerden, etrafını şöyle bir süzdükten sonra,
gözlerini padişahın gözlerine dikti, sarhoş gibiydi Kendinden emin bir
ifadeyle:

- Hayır , dedi, kızınızı istemiyorum

Birden ortalığı bir sessizlik kaplayıverdi Padişah mahzundu, halk hayret
içindeydi, vezirler şaşkınlıkla birbirine bakıyor, bilge tebessüm ediyordu
Aşık çobanın genç arkadaşı yaşlı gözlerini silip, birden ileri atılarak
bozdu sessizliği Dostunun yanına geldi, kulağına eğilip:

- Sen ne yapıyorsun, dedi, kırk gündür bu çileyi ne diye çektin sen, neyi
reddettiğinin farkında mısın?

Güldü aşık çoban gözleriyle ihtiyar bilgeyi arayarak:

-Dostum, dedi, ben kırk gün padişahın kızı için Allah dedim, Allah
padişahla vezirlerini ayağıma getirdi
Ya bir de Allah için Allah
deseydim
Dil susmuş yürekler konuşuyordu

alıntı

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Kaderdir Bu, Padişahlarla Köleleri Aynı Eteğin Önünde Diz Çöktürür

Eski 08-15-2008   #2
bonsoir
Varsayılan

Cevap : Kaderdir Bu, Padişahlarla Köleleri Aynı Eteğin Önünde Diz Çöktürür



çok güzel bir hikayeydi tşkrrrr:56:58
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.