suskun
|
Al Pacino!
1921 de Dergâh'da çıkan "Bir günün sonunda arzu" isimli şiirinin fazla müphem bulunarak tenkit edilmesi üzerine, edebiyatımızda şiire dâir en güzel yazılardan biri olan Şiirde mâna ve vuzuh başlıklı makalesini yazar Bu yazı daha sonra Piyale kitabının başına "Şiir hakkında bazı mülâhazalar" adıyla basılmıştır Hâşim bu makalesinde, şiirde mâna ve açıklık aranmayacağı, şiirin tasvirî, öğretici veya belâgatçi değil, resullerin sözleri gibi çeşitli yorumlara müsait, sözden çok mûsikiye yakın bir ifade olması gerektiği üzerinde durur

Al Pacino
Uzun süren sinema kariyeri boyunca, Hollywood'un baş aktörlerinden biri olarak görülen Al Pacino, 25 Nisan 1940'ta New York, Doğu Harlem'de dünyaya geldi Güzel sanatlar Okulu'na giderken 17 yaşında okuldan ayrıldı ve çeşitli işlerde çalışmaya başladı
Bir yandan da oyunculuk dersleri alan Pacino, zaman zaman çıktığı gösterilerde oyunculuğunu geliştirdi 1966 yılında " Actors Studio " da eğitim için hak kazandı Daha sonra James Earl Jones ile çalıştığı The Place Creep'de rol aldı 1967-68 tiyatro sezonunda zalim bir sokak serserisini oynadığı " The Indian Wants the Bronx " ile Obie Ödülleri En Iyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı
Al Pacino'nun Broadway'de sahneye çıktığı ilk oyun " Does the Tiger Wear a Necktie ? " dir Her ne kadar oyun kırk gösterimden sonra kaldırıldı ise de Pacino, topluma uyum sağlayamayan bir uyuşturucu bağımlısını canlandırdığı rolüyle Tony Ödülü'nün sahibi oldu Al Pacino'nun kariyerindeki ilk filmi, 1969 yılında çevirdiği Me, Natalie' dir Bir sene sonra yine bir uyuşturucu bağımlısını canlandırdığı Panic in Needle Park her ne kadar başarısız bulunsa da, üstün bir performans sergileyen Al Pacino büyük övgüler aldı
Buradaki başarısıyla, yapımcılığını Paramount'un üstlendiği, Francis Ford Coppola'nın " The Godfather " ( Baba ) filminde Michael Carleone rolünü oynamaya hak kazanacaktır Bu filmdeki muhteşem performansı ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ına aday gösterilerek çıkışına devam eden Pacino, 1973'te Scarecrow filmiyle pek iyi bulunmazken, polis draması " Serpico " ve " The Godfather Part II " ( Baba 2 ) gibi sükse yapan filmler ile karnesini düzeltti
Baba 2 ile üçüncü defa Oscar'a aday gösterilen Al Pacino, 1975 yılında çevrilen " Dog Day Afternoon "da, homoseksüel sevgilisinin cinsiyet değiştirme ameliyatının parasını karşılamak için banka soymaya kalkan bir aşığı canlandırdı Başarılı filmlerle ününe ün katan Pacino, 1977 tarihli, otomobil yarışlarını konu alan " Bobby Deerfield " daki kötü performansı ile inişe geçti
Çareyi Broadway oyunlarına dönmekte buldu ve başrolünü oynadığı The Basic Training of Pavlo Hummel ile ikinci kez Tony ödülünün sahibi oldu Hollywood'a döndükten sonra rol aldığı   And Justice for All ile eleştirmenlerin gönlünü alamasa da sinemaseverlerin gönlünde bir defa daha taht kurdu
Pacino'nun daha sonra rol aldığı filmleri, seri bir homoseksüel katilin peşinde olan bir polis memurunu canlandırdığı " Cruising ", ve " Author Author " adlı komedi iş yapmadı 1983 yılında Brian De Palma'nın yönettigi, şiddeti bol " Scarface " ( Yaralı Yüz ) ise ilk gösterildiğinde vasat bulunmasına karşın daha sonra sinemanın kült filmleri arasındaki yerini aldı
Fakat başarının arkasından tekrar başarısızlık geldi ve Pacino tarihsel epik " Revolution " ( Devrim )'dan sonra gözlerden uzaklaştı Bu arada " The Local Stigmatic " filmiyle yönetmenliği denedi Ki bundaki başarısı filmin sinemalarda hiç gösterilmemiş olması ile eşleştirilebilir
Al Pacino'nun dönüşü, 1989'da çekilen " Sea of Love " ( Aşk Denizi ) filmi ile oldu Film büyük sükse yaptı Pacino yeniden bir stardı! 1990'da gösterişli bir gangsteri oynadığı " Dick Tracy " ile altıncı kez Oscar'a aday olan Pacino, aynı yıl çevrilen, üçlemenin üçüncü ayağı " The Godfather Part III " ( Baba 3 ) 'dekendisinden bekleneni veremedi
Ertesi yıl çevirdiği romantik komedi " Frankie and Johnny " ve ardından gelen Glengarry Glen Ross, vasatı geçemeyen filmleriydi Uzun süren sessizliğin ardından " Scent of a Woman " ( Kadın Kokusu ) 'ndaki muhteşem oyunculuğu ile nihayet Oscar heykelciğine kavuşmayı başardı
1993'te Brian De Palma ile tekrar çalıştığı " Carlito's Way " ve 1995'te Michael Mann'in yazıp yönettigi, ve Robert De Niro'nun canlandırdığı bir hırsızın peşindeki polisi oynadığı Heat ile kariyerine devam eden Pacino, 1996'da politik bir dram olan " City Hall "da rol aldı Fakat o sene dikkatleri daha çok yazıp yönettiği ve rol aldığı Looking for Richard ile çekti
1997 senesinde genç Hollywood starları ile çevirdiği filmler gündemdeydi Önce Johnny Depp ile " Donnie Brasco " ve sonra Keanu Reeves ile " The Devil's Advocate " ( Şeytanın Avukatı )   Al Pacino, 1999 yapımı " The Insider " ( Köstebek ) ile sinemaseverlerin karşısında Başrolü Russel Crowe ile paylaşan Pacino , sigara şirketlerinin halktan gizlediği sırların anlatıldığı ve yayın aşamasında kıyametin koptuğu " 60 Dakika " adlı programın yapımcısı Jeffrey Wigand'ı canlandırdı
Bütün hayatı boyunca 80 kadar şiir yazıp yayınlamış olan Ahmed Haşim bu yazısında ortaya koyduğu tarife, şiirlerinde yaklaşabilmiş midir? Gerçekten de onun birçok şiirleri çeşitli tefsirlere açık kalmıştır Umumî hatlariyle bu şiirler psiko-analitik yorumlara muhtaç renkler, müzikalite, derin bir melankoli ve müphemiyet, uzak ve meçhul diyarlar hasreti arzeder Konturları gölgelenmiş, karartılmış ve silinmiş birer tablo gibidir Onlarda gerçek değil, sadece intiba verilmek istenmiştir Buna göre Hâşim'in şiiri sembolistlere olduğundan daha fazla belki empresyonistlere yaklaşmış olmalıdır Ahmed Haşim'in nesri, şiirinden çok farklı bir karakter gösterir Şiirindeki müphemiyete, vuzuhsuzluğa, aşırı santimantalizme mukabil, nesirde açık, berrak, nisbeten sade ve bazan nüktedan, hattâ müstehzi bir ifâdesi ve üslûbu vardır Onun bu tavrı da gerçekte, "Şiir hakkında bazı mülâhazalar" makalesinde nesirden beklediği vasıflara uygun bulunmaktadır Gerek fıkraları ve edebî tenkitleri (Bize göre ve Gurabâhâhe-i lâklâkan) gerekse seyahat anektodları (Frankfurt seyahatnamesi) kendi nevilerinde muvaffak olmuş ve beğenilmiş nesir yazılarıdır
|