Mutluluk Nedir? Nasıl Mutlu Olunur?

Mutluluk nedir? Nasıl mutlu olunur?

Allahû Tealâ'nın indinde, kâinatın en üst seviye yaratıkları olarak insanlar yer almıştır Allahû Tealâ, kâinatta yarattığı canlı ve cansız her şeyi, insan için yaratmış ve insanı üstün kılmış ve insanı yaratır yaratmaz, bütün meleklere, cinlere, etrafındaki şeytanlara, hep aynı şeyi söylemiş: "ONUN ÖNÜNDE SECDE EDİN!"

İnsanoğlunun üstünlüğünün bir başka dizaynı da; Allah'a dönebilecek olan bir ruhun sahibi oluşumuz İnsandan başka hiçbir yaratıkta, böyle bir yetki yok Peki öyleyse, bütün kâinatı insan için yaratan Allahû Tealâ, insanı niçin yaratmış? İnsanı da Kendisi için yaratmış

Bakara Suresinin 156 âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ şöyle söylüyor:

2/ BAKARA-156: Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne)
Onlar ki; kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman: "Biz muhakkak ki; Allah içiniz (O'nun için yaratıldık) ve muhakkak O'na döneceğiz (ulaşacağız)" dediler
2/BAKARA-157: Ulâike aleyhim salâvâtun min rabbihim ve rahmetun ve ulâike humul muhtedûn(muhtedûne)
Onlar, (dünya hayatında Allah'a döneceklerini bilenler var ya), Rab'lerinden salâvât ve rahmet onların üzerinedir İşte onlar, hidayete ermiş olanlardır
"İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn" diyor Allahû Tealâ "Muhakkak ki biz Allah için yaratıldık ve mutlaka Allah'a döneceğiz" Bütün insanlar, hepimiz Allah için yaratılmışız İnsan Allah'la, insandan başka Allah'ın yarattığı bütün canlı ve cansız varlıklar arasında bir köprüdür Herşey insan için yaratılmış, insansa Allah için yaratılmış

Öyleyse, Allahû Tealâ'nın, "insan" adı verilen, Kendisi için yarattığı bu mahlûkunu, kâinatta yarattığı bütün diğer mahlûklarından fazla sevdiği, kesinlik kazanıyor Eğer Allahû Tealâ başka bir mahlûkunu insandan daha fazla sevseydi, insanı da o mahlûku için yaratacaktı Ama öyle yapmamış Her şeyi insan için yaratmış

Kendisi için yarattığı bu mahlûktan Allahû Tealâ ne ister? Kâinatta en çok sevdiği, üzerine titrediği ve bütün kâinatı uğruna yarattığı bu mahlûkundan Allahû Tealâ ne ister? MUTLU OLMASINI ister Bütün insanların yaratılış sebebi budur ve Allahû Tealâ, bir insanın şu dünya hayatından sonra, mutlaka cennete gitmesini istiyor Bunun için de şartını koşmuş Son derece basit ve kolay bir şartla, bütün insanları cennetine ulaştırmaya hazır Nedir o şart? ALLAH'A ULAŞMAYI DİLEMEK

Kim Allah'a ulaşmayı dilerse, o kişi mutlaka cennet saadetinin sahibi olur Yani sonsuz bir hayatı, düşünemeyeceğiniz uzunlukta, aklınızın, havsalanızın alabileceğinin çok daha ötesinde bir zaman parçası yaşayacaksınız Sonsuz bir zaman parçası yaşayacaksınız Cennet adı verilen bir muhteşem yerde Yalnız zevklerden oluşan bir yerde, mutlulukların doruğunda sonsuz bir ömrü, sadece bir dilekle yaşayacaksınız

Dikkat edin! Sadece insanlar ve cinler cennete girebilir Geri kalanlar, orada vazifelilerdir sadece Ama aynı zamanda meleklerin bir kısmı cennette vazifeliyken, bir kısmı da cehennemde vazifelidir
Allah'ın dizaynına bakın! Kâinat mı insan için yaratılmış, insan mı Allah için yaratılmış? Allah, en çok insanı seviyor En çok sevdiği bu mahlûkunu da mutlu etmek istiyor Nerede? Kıyâmetten sonra, sonsuza kadar olan bir hayatla; cennette

Nerede? Şu dünyada İşte bunun için de, insanlara ruhun teslimini, fizik vücudun teslimini ve nefsin teslimini önermiş Ruhun tesliminde, dünya saadetinin yarısı yaşanabilir Fizik vücudun tesliminde, dünya saadetinin yüzde doksanı yaşanabilir Nefsin tesliminde ise dünya saadetinin yüzde yüzü yaşanır, insan sonsuz bir saadete ulaşır

Eğer bir insan, Allahû Tealâ'nın kendisini niçin yarattığını bilmiyorsa, hiçbir zaman onun yaratılış sebebinin arkasında olan emirlerini, onun emrettiği biçim ve boyutta yerine getirmeyi düşünmeyecektir Düşünmezse, mutsuz olacaktır, huzursuz olacaktır

Her şeyden evvel şunu biliyoruz ki Allahû Tealâ; bütün insanları kendisi için yaratmış, Kendisi cephesinden bu yaratılış Bütün insanları, insanlar cephesinden onları mutlu kılmak için yaratmış ve sonsuz bir saadeti, bir tek talebimize bağlamış: ALLAH'A ULAŞMAYI DİLEMEK Zaten bu dilek yoksa, dünya saadetini yaşamak da, hiçbir zaman mümkün değildir

Eğer biz Allah'a ulaşmayı dilersek, Allah da bizi Kendisine ulaştırmayı diler Önce bizi mürşidimize ulaştırır Böylece ruhumuzu Allah'a ulaştırmak için yola çıkarır Zikir sebebiyle nefs tezkiyesini yapmamıza neden olur

Daimî zikre doğru devam edersek yolumuzda, nefsimizi tasfiye etmeyi de devam ettirmiş oluruz Ruhumuzu Allah'a ulaştırdığımız zaman, dünya saadetinin yarısını ve nefsimizi Allah'a teslim ettiğimiz zaman da, dünya saadetinin tamamını elde ederiz Dünyanın yaşamaya değer, muhteşem bir âlem olduğunu, o zaman idrak ederiz, sonsuz bir mutluluğun içinde O zaman dünya olayları bizi tesiri altına alamaz Her şartta, her standartta Allahû Tealâ, bizleri mutlaka saadet içinde yaşatır

Nefsinizin afetlerinin tamamen yok olduğu, ruhunuzun bütün hasletlerinin nefsinizde de teşekkül ettiği, iç dünyanızda, dış dünyanızda ve Allah ile olan ilişkilerinizde, kesintisiz bir mutluluğu yaşadığınız bir devre gelebilir Siz isterseniz, yola çıkarsanız, o hedefe mutlaka varmayı dilerseniz

Görüyorsunuz ki Allahû Tealâ'nın yaratışı, sebepsiz değil Bütün bir kâinatı yaratmış, canlıları, cansızlarıyla, her şeyleriyle; biz insanlar için Bizi ise Kendisi için yaratmış ve bizden sadece mutlu olmamızı istiyor İşte hepsi bu kadar! Eğer mutlu değilseniz, mutluluğun yoluna girmelisiniz ve girerseniz; kontrol altında, Allah'ın koruması altında, mutlaka birkaç ay içinde cennet saadetine hemen ulaşırsınız

En çok 6-7 ay içinde, bu iş tamamlanır ve sonra da dünya saadetini elde etmek için, daimî zikre doğru, gayretlerinizi devam ettiriniz Demek ki insanların dünyaya gelmeleri boşuna değil Kendileri için yaratılan kâinatın bir parçasında, insanoğlu mutluluğu yaşayabilmesi, Rabbini tanıyabilmesi, Rabbiyle dost olabilmesi için dünyaya gelir Şeytan adlı düşmanını da alt edebilmesi için fikri geçerli; ama hepsine ulaşmak da mümkün

DR İSKENDER ALİ MİHR

allah razı olsun

emeğine sağlık [KAPLAN]