Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Resim Sergisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arşivlik, daki, istanbul, müzeler

İstanbul daki Müzeler (Arşivlik)

Eski 07-28-2008   #1
lidif

İstanbul daki Müzeler (Arşivlik)



Anadolu Hisarı Müzesi



Telefon:0212 263 53 05
İlçe: Beykoz
Adres: Beykoz
Boğaz’ın Anadolu yakasında, Göksu Deresi’nin denize döküldüğü yerde, adını hisardan alan semtte bulunmaktadır Bu hisar, Osmanlılar’ca Boğaz’da yapılan ve geçişleri kontrol altına almayı hedefleyen ilk hisardır İstanbul’u fethetmek isteyen ve kuşatan Sultan Yıldırım Beyazıt tarafından, Karadeniz’den Bizans’a gelecek yardımlara engel olmak için 1394’te yaptırılmıştır Bu yapıya II Mehmed (Fatih) Devrinde "Hisarpeçe", depo ve bazı ikametgah amaçlı yapılar eklenmiştir 1928 yılında Kandilli Belediyesi tarafından bazı küçük onarımlar yapılmıştır 1991-1993 yılları arasında Kültür Bakanlığı tarafından bazı onarımlar yapılmıştır Bugün Anadoluhisarı, Beykoz Belediyesi sınırları içinde yer almaktadır Hisarda taşınır kültür varlığı bulunmamaktadır
Anadolu Hisarı ziyarete açık değildir

Askeri Müze



Telefon:0212 233 27 21
İlçe: Nişantaşı
Adres: Valikonağı Caddesi Nişantaşı
Müzenin çekirdeğini Aya İrini’den getirilen silah ve eşyalar oluşturmuştur İstanbul’un fethinden Sultan III Ahmed dönemine kadar her türlü silah Ayasofya Camii’nin arkasındaki Aya İrini Kilisesi’nde korunmuştu Bu depo 1726’da Sultan III Ahmed’in emriyle gezilebilecek bir biçimde düzenlendi Daha sonra burası 1826 yılında gerçek anlamda bir müze haline getirildi II Dünya Savaşı`nın başlamasıyla güvenliğini sağlamak için 1940 yılında Niğde’ye taşındı Savaştan sonra bu silahlar tekrar İstanbul’a Maçka Silahhanesi`ne getirildi
1955 yılında müze bugünkü yeri olan Harbiye Kışlası`nın jimnastikhanesine nakledildi Bu binanın restorasyonu 1959 yılında tamamlanarak, müze haline getirildi Fakat yetersiz kalan bina yeniden restore edildi ve bir bölümü 1986’da tamamı ise 1993 yılında hizmete açıldı
Müzenin zengin koleksiyonunda; Osmanlı ordusunun her dönemine ait kıyafetler, ok ve yaydan çakmaklı tüfeklere kadar çeşitli silahlar, mühürler, zırhlar, padişah çadırı (otağ-ı hümayun), padişah kılıçları, sancaklar, Harbiye Nazırlarına ait fotoğraflar, Bizans Süvari Sancağı, Selçuklular’dan Cumhuriyet’e kadar kullanılmış çeşitli savaş eşyaları, Bizanslılar’ın Haliç’i kapattıkları zincir gibi çok sayıda ilginç eşya bulunmaktadır
Müzenin açık olduğu günlerde saat 1500 - 1600 arasında Mehter Takımı konser de vermektedir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi ve Salı dışında 0900-1700 saatleri arasında açıktır
Ücret: Tam: 1500000-TL, Öğrenci: 500000-TL

Aşiyan Müzesi



Telefon:0212 263 69 86
İlçe: Bebek
Adres: Aşiyan Yokuşu, Bebek
Ünlü Türk Şairi Tevfik Fikret`in 1906-1915 yılları arasında yaşadığı ev olan AŞİYAN; 1940 yılında eşi Nazime Hanım`dan İstanbul Belediyesi tarafından satın alınıp, 1945 yılında Edebiyat-ı Cedide Müzesi olarak açılmıştır Daha önceleri Eyüp mezarlığında bulunan naaşı, 1961 yılında doğal görünümü ile çok beğendiği bu bahçeye nakledilmiş ve bu tarihten sonra müze "Aşiyan Müzesi" adını almıştır
Tevfik Fikret, evinin projelerini kendisi çizmiş, Farsça "Yuva" anlamına gelen Aşiyan kelimesini de buraya isim olarak koymuştur Bahçe içerisinde ahşap 3 katlı olan Aşiyan Müzesinin zemin katı bugün idari işler için kullanılmaktadır
Birinci katta Edebiyat-ı Cedidecilerin fotoğraf, kitap ve özel eşyalarının sergilendiği Edebiyat-ı Cedide Odası, Abdülhak Hamit`e ait kişisel eşyalar, tablolar, fotoğraflar, çalışma masası ve koltukların bulunduğu Abdülhak Hamit Salonu, kadın şairlerimizden Nigar Hanım`a ait kitaplar, fotoğraf, resimler, şahsi arşiv ve eşyalarının sergilendiği Şair Nigar Hanım Odası bulunmaktadır
Tevfik Fikret`e ayrılmış olan ikinci katta; şairin yatak odası ve çalışma odası yer almaktadır Şairin yaşadığı yıllarda yatak odası olarak kullandığı odada; şahsi eşyaları, vefat ettiği yatak ve Mihri Hanım tarafından şairin yüzünden alınan maskın kopyası gibi objeler sergilenmektedir Çalışma odası olarak kullandığı odada ise; çalışma masası ve koltuğu, kendisi tarafından yapılan resim çalışmaları, tablolar bulunmaktadır
Şehzade Abdülmecit Efendinin, Tevfik Fikret`in "Sis" şiirinden esinlenerek yaptığı ünlü "Sis"tablosu da buradadır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazar-Pazartesi günleri hariç 0900-1630 saatleri arasında açıktır
Ücret: Ücretsiz

Atatürk Müzesi (İnkılap Müzesi)



Telefon:0212 240 63 19
Web: http://wwwataturknet
İlçe: Şişli
Adres: Halaskargazi Caddesi No: 250 Şişli
Atatürk Suriye Cephesi`nden ayrılarak 13 Kasım 1918`de İstanbul`a gelmiş ve Perapalas Oteli`nde bir daireye yerleşmişti Daha sonra bu otelden ayrılan Atatürk, Madam Kasabyan`ın Şişli`deki üç katlı evini kiralamıştı Beşiktaş`ta Akaretler mahallesinde oturan annesi Zübeyde Hanım`la kız kardeşi Makbule`yi de yanına almış, evin üçüncü katını onlara ayırmıştı Kendisi orta katta oturuyor, bu katın arka bahçeye bakan odasını da yatak odası olarak kullanıyordu Büyük salonu, toplantı odası olarak ayırmıştı Alt katta ise yaveri bulunuyordu Atatürk, İstanbul`un düşman işgali altında bulunduğu bu karanlık günlerde, evinde arkadaşlarıyla birlikte sık sık gizli toplantılar yapmış, 16 Mayıs 1919 tarihine yani Samsun`a hareketine kadar bu evde oturmuştur
Atatürk, Anadolu`ya geçip Ankara`ya yerleştikten sonra annesi ve kardeşiyle Çankaya`da oturmuşlardı Şişli`deki ev, Erzurum eski Milletvekili Tahsin Uzel`e geçmiş; daha sonra, 1942`de İstanbul Belediyesi, İnkılap Müzesi kurmak üzere evi Tahsin Uzel`den satın almıştı 1908`de yaptırılan ve Atatürk Evi olarak tanınan evi, İstanbul Belediyesi onarmış, 1943 yılında da (İnkılap Müzesi) olarak ziyarete açmıştır
Atatürk`ün doğumunun 100 yılı olan 1981`de müze yeniden düzenlenip ziyarete açılmıştır
Binanın girişinde, Atatürk`ün Gençliğe Hitabesi ile Atatürk`ün bir yazısı, yemek odasında Milli Mücadele ile ilgili tablolar, oturma odası duvarlarında Atatürk`ün doğumundan 1 Dünya Savaşı`na kadar hayatına ait fotoğraflar vardır
Birinci kattaki yatak odası, çalışma odası ve diğer odalar, Atatürk`ün kullandığı eşyalar ve elbiseleri, Milli Mücadele yıllarına ait fotoğrafları, inkılaplarıyla ilgili belgeler sergilenerek donatılmıştır İkinci kattaki odalarda Atatürk`ün ölümü ile ilgili fotoğraflar, tablolar, Atatürk`le ilgili belge ve bilgiler sergilenmektedir Üçüncü katta devrimlerle ilgili fotoğraflar, Atatürk hakkında yazılmış çeşitli kitaplar, ölümüne ait fotoğraflar, gazeteler, bir kavanoz içerisinde Anıtkabir`den getirilmiş toprak bulunmaktadır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazar ve Perşembe günleri dışında 0930-1630 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilir

Aya İrini Kilisesi (St İrene)



Telefon:0212 522 09 89
İlçe: Sultanahmet
Adres: Topkapı Sarayı Avlusu, Sultanahmet
Aya İrini, Bizans`ın ilk kilisesi Konstantin, şehri yeniden kurarken kendi adına bir forum, saray ve hipodromun yanı sıra, 330`larda Roma tapınaklarının üzerine Aya İrini Kilisesi`ni inşa ettirir Aya İrini ya da Hagia Eirene`nin sözlükteki anlamı `Kutsal Barış`; ama aynı zamanda da, aynı yüzyılda yaşamış bir azize Azizenin gerçek adı Penelope`dir Hıristiyanlığı yaymaya çalışır Putperestler tarafından yılanlarla dolu bir kuyuya atılır; ölmez Taşlanır, atlara bağlanıp sürüklenir; yine de ölmez Mucizelerin sonunda putperestler Hristiyan olur; İrini de bir azize İmparator Konstantin, bu olağanüstü olay üzerine yaptırdığı tek tanrılı dinin ilk mabedine Aya İrini adını verir
Aya İrini, Bizans`tan günümüze kalan atriumlu tek kilise Atrium, eski Roma tapınaklarının ortasındaki çevresi revaklı bir avlu Aya İrini, yerini aldığı tapınağın özelliklerini bugüne kadar getirmiş Ancak bugünkü Aya İrini, aynı Aya İrini değil Çünkü ahşap ilk Aya İrini, 532`de yanmış İmparator Iustinianos, çok tanrılı inancı kesinlikle yasaklayınca ayaklanan halk, Zeus`a sığınarak hem Ayasofya`yı, hem de Aya İrini Kilisesi`ni yakmış İustinianos, Ayasofya ve Aya İrini`yi yeniden yaptırmış Ancak Aya İrini 564`te bir kez daha yanmış Onarılmış İki yangından sonra, bu defa depremlerle sallanmış Yani kilise üç kez onarılmış
Osmanlı sultanı II Mehmet, İstanbul`a girip yeni bir dönemi başlatır Yapımına başlanan Topkapı Sarayı`nın dış duvarları, Ayasofya ve Aya İrini`nin arasından geçer Aya İrini bir süre sonra silâhların bakım ve onarımının yapıldığı iç cephane olur
Aya İrini, Osmanlı`nın ilk müzesidir Depodaki silâhlar antika olunca 19 yy`da ilk müze Aya İrini`de açılır Aya İrini`nin galerilerine çıkışı sağlayan çift kanatlı merdivenler o sıra yapılır Osmanlı, Aya İrini`ye, ana kapıdaki 1726 tarihli kitabeyi ve merdiveni ekler
Aya İrini`yi sallayan o eski depremler sırasında Bizans`ta ikonalar, dinen yasaklandığı için onarımlarda duvarlar süslemesiz bırakılmış Bugün, Osmanlı`nın üzerine bir bayrak asarak kapattığı apsis yarım kubbesindeki İsa`yı simgeleyen haç ve haçın altında İsa`nın çarmıha gerildiği Golgota Tepesi`ni simgeleyen birkaç basamaklı kürsü çizimi dışında bir motif kalmış
1453 yılında İstanbul`un fethinden sonra kilise camiye çevrilmediği için yapıda önemli bir değişiklik yapılmamıştır Uzun süre ganimet ve silah deposu olarak kullanılmıştır Tophane müşirlerinden Damat Ahmet Fethi Paşa 1846 yılında Türk müzesinin ilk nüvesini oluşturan eserleri burada sergilenmiştir 1869 yılında Aya İrini, Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) adını almıştır Zamanla, sergi mekânlarının yetersiz kalması nedeniyle buradaki eserler 1875 yılında Çinili Köşk`e taşınmıştır 1908 tarihinden itibaren Aya İrini Askeri Müze olarak kullanılmıştır Daha sonra bir süre boş kalan yapı onarılmış ve Ayasofya Müzesi Müdürlüğü`ne bağlı bir birim haline getirilmiştir
Ziyaret Gün ve Saatleri:Ayasofya Müzesi Müdürlüğü`nün izni ile gezilebilir

Ayasofya Müzesi



Telefon:0212 522 17 50 - 522 09 89
Fax: 0212 512 54 74
E-mail: ayasofyamuzesi@hotmailcom
İlçe: Sultanahmet
Adres: Sultanahmet Meydanı İstanbul
Mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden ilk ve son ünik uygulama olarak görülen Ayasofya, Osmanlı camilerine fikir bazında da olsa esin kaynağı olmuş, doğu-batı sentezinin bir ürünüdür Bu eser dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer almaktadır Bu nedenle, Ayasofya, tarihi geçmişinin yanı sıra, mimarisi, mozaikleri ve Türk çağı yapıları ile yüzyıllar boyunca tüm insanlığın ilgisini çekmiştir
Ayasofya 916 yıl kilise, 481 yıl cami olmuş, 1935`ten bu yana müze olarak tarihi işlevini sürdürmektedir
Bizans tarihçileri (Theophanes, Nikephoros, Gramerci Leon) ilk Ayasofya`nın İmparator I Konstantinos (324-337) zamanında yapıldığını ileri sürmüşlerdir Bazilika planlı, ahşap çatılı bu yapı, bir ayaklanma sonunda yanmıştır Bu yapıdan hiçbir kalıntı günümüze gelmemiştir
İmparator II Theodosius, Ayasofya`yı ikinci defa yaptırmış ve 415`te ibadete açmıştır Yine bazilika planlı bu yapı 532`de Nika ihtilali sırasında yanmıştır 1936 yılında yapılan kazılarda bununla ilgili bazı kalıntılar ortaya çıkmıştır Bunlar mabede girişi gösteren basamaklar, sütunlar, başlıklar, çeşitli mimari parçalardır
İmparator Iustinianus (527-565) ilk iki Ayasofya`dan daha büyük bir kilise yaptırmak istemiş, çağın ünlü mimarlarından Miletos`lu İsidoros ve Tralles`i Anthemios`a günümüze ulaşan Ayasofya`yı yaptırmıştır Anadolu`nun antik şehir kalıntılarından sütunlar, başlıklar, mermerler ve renkli taşlar Ayasofya`da kullanılmak üzere İstanbul`a getirilmiştir
Ayasofya`nın yapımına 23 Aralık 532`de başlanmış, 27 Aralık 537`de tamamlanmıştır Mimari yönden incelendiğinde büyük bir orta mekân, iki yan mekân (nef), absis, iç ve dış nartekslerden meydana gelmiştir İç mekân, 100 x 70 m ölçüsünde olup, üzeri dört büyük ayağın taşıdığı 55 m yüksekliğinde, 30,31 m çapında kubbe ile örtülmüştür
Ayasofya`nın mimarisinin yanı sıra mozaikleri de büyük önem taşımaktadır En eski mozaikler iç narteks ve yan neflerde altın yaldızlı geometrik ve bitkisel motifli olan mozaiklerdir Figürlü mozaikler IX-XII yüzyıllarda yapılmıştır Bunlar İmparator kapısı üzerinde, absiste, çıkış kapısı üzerinde ve üst kat galeride görülmektedir
Ayasofya İstanbul`un fethi ile birlikte başlayan Türk döneminde çeşitli onarımlar görmüştür Mihrap çevresi, Türk çini sanatı ve Türk yazı sanatının en güzel örneklerini içerir Bunlardan kubbedeki ünlü Türk hattatı Kazasker Mustafa İzzet Efendi`nin Kuran`dan alınma bir suresi ile 750 m çapındaki yuvarlak levhalar en ilgi çekici olanıdır Bu levhalarda, Allah, Muhammed, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Ebu Bekir, Hüseyin`in isimleri yazılıdır Mihrabın yan duvarlarında ise Osmanlı padişahlarının yazıp buraya hediye ettiği levhalar vardır
Sultan II Selim, Sultan III Mehmet, Sultan III Murat ve şehzadelerin türbeleri, Sultan I Mahmut`un şadırvanı, sıbyan mektebi, imareti, kütüphanesi, Sultan Abdülmecid`in hünkar mahfeli, muvakkithanesi, Ayasofya`daki Türk çağı örnekleri olup türbeler, iç donanımı, çinileri ve mimarisiyle klasik Osmanlı türbe geleneğinin en güzel örneklerini oluşturmaktadır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi günleri dışında her gün 0930-1630 saatleri arasında açıktır

Ayasofya Müzesi I Mahmut Kütüphanesi



Telefon:0212 522 17 50 - 522 09 89
Fax: 0212 512 54 74
E-mail: ayasofyamuzesi@hotmailcom
İlçe: Sultanahmet
Adres: Sultanahmet Meydanı İstanbul
Ayasofya`nın güneyindeki iki payanda arasında yer alır Türk yapı ve süsleme sanatının ilgi çekici bir eseridir 1739 yılında I Sultan Mahmud tarafından yaptırılmıştır Kütüphane, okuma salonu, Hazine-i Kütüb (kitapların korunduğu oda) ve bu iki bölümün arasındaki koridordan oluşur Okuma odası, Ayasofya ana mekânından başlıkları baklava dilimli altı sütunun taşıdığı bir camekân ve bunu örten tunç şebeke ile ayrılır Kütüphaneye girişi sağlayan iki kanatlı kapı da çiçek ve kıvrık dallarla süslü tunç şebeke ile kaplıdır ve "Ya Fettah" oymalı iki kulpu vardır Okuma odasının duvarları çini ve yazı frizleriyle bezenmiştir Kapının karşısındaki duvarda Sultan I Mahmud`un yeşil çinilerle bordürlenmiş somakiden tuğrası yer almaktadır
Okuma odası ile Hazine-i Kütüb`ü birleştiren koridor, çiçek, gül, karanfil, lale, servi motiflerinin görüldüğü çini panolarla bezelidir Bu panolar renk ve şekil bakımından eşsizdir
Hazine-i Kütüb 4 sütun ve bir seki ile birbirinden ayrılan iki mekândan oluşur Birinci bölüm kubbe, diğeri aynalı tonozla örtülüdür Kubbe sekiz köşeli bir kasnağa oturtulmuştur Bu bölümün ortasına ahşap kitap dolabı yerleştirilmiştir Koridordan bu bölüme girilen kapının iç tarafında Sultan I Mahmud`un tuğrası ve bunun üstünde 15 beyitlik yapım kitabesi vardır ve şiirin sonuna h 1152 (1739) tarihi eklenmiştir Kubbe kasnağını siyah zemine sarı celî ile yazılmış bir yazı, duvarları ise kırmızı zemine altın yaldız talik bir yazı frizi süslemektedir Ahşap kitap dolabını, kırmızı zemine altın yaldızı, talik yazı ile yazılmış, son beytinde yapım tarihi belirtilen Arapça bir kaside çevrelemektedir Bu bölümde de duvarlar çiniyle bezelidir
Kütüphanede 16-17-18 yüzyıllara ait İznik, Kütahya, Tekfur Sarayı çinileri bir arada kullanılmıştır Hazine-i Kütüb`deki 16 yüzyıl İznik çinileriyle, koridorda aynı yüzyıla ait bahar açmış çiçek dalları kompozisyonu Türk çini sanatının en güzel örnekleridir Kütüphane tamamlandıktan sonra Sultan I Mahmud Galata Saray-ı Humayun`daki kitapları buraya göndermiş, ayrıca Topkapı Sarayı Hazine-i Humayun`undaki değerli kitapları da, kendi mühürü ile mühürletip buraya vakfetmiştir Şeyhülislâm Sadettin Efendi ve devlet ileri gelenlerinin de vakfettiği kitaplar vardır Kütüphanede yaklaşık 5000 el yazma kitap bulunuyordu Bu kitaplar, 1969 yılında Süleymaniye Kütüphanesi`ne taşınmıştır
Ziyaret Gün ve Saatleri:Her gün 0900-1800 saatleri arasında açıktır

Basın Müzesi

Telefon:0212 513 84 58
Fax: 0212 513 84 57
Web: http://wwwtgcorgtr
İlçe: Çemberlitaş
Adres: Divanyolu Caddesi No:84 Çemberlitaş
Basın Müzesi`nin Çemberlitaş`taki binası, Maarif Nazırı Saffet Paşa tarafından 1865`te yaptırıldı Maarif-i Umumiye Nezareti (Milli Eğitim Bakanlığı) ve İstanbul Darülfünun (Üniversite) hizmetindeki binada daha sonra Sansür Heyeti çalıştı ve 1908`de Şehrülemaneti`ne (İstanbul Belediyesi) devredildi 1908`den 1983`e kadar Belediye`nin bazı birimlerine hizmet veren bina, bu dönemde Nezih Demirkent`in başkanlığındaki (Türkiye) Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu ile İstanbul Belediye Başkanı Abdullah Tırtıl arasındaki anlaşmayla Cemiyet`e kiralandı 1984-88 yılları arasında restore edilen bina, 9 Mayıs 1988`de Basın Müzesi olarak hizmete açıldı
Tarihi ve turistik dokuyla örülü Çemberlitaş`ta yer alan Basın Müzesi, Türkiye`nin tek; dünyanın dördüncü basın müzesidir Basın Müzesi, hem basım teknolojisini hem de bu teknolojiyle üretilen eserleri içermesi bakımından dünyadaki benzerlerine üstünlük sağlamaktadır
Müze`nin zemin katında baskı makineleri yer alır 1870 tarihli taşbaskı makinesi, 1892 yapımı tipo baskı makinesi, dizgi ve entertip makineleri, matbaa bıçakları, tahta ve kurşun harf kalıpları, klişe malzemeleri buradaki materyaller arasındadır
Birinci katta 1729`da İbrahim Müteferrika`nın kurduğu Türkiye`nin ilk matbaasının dökümanlara dayanarak aynı ölçülerle yapılmış maketi, bu matbaada basılmış örnekler, ilk gazetelerimiz ve yazılı belgelerimiz, gazetecilerimizin bilgi ve tabloları, baskı araç ve makineleri, ayrıca 80 kişilik bir cep tiyatrosu bulunmaktadır
İkinci katta altı adet sergi salonundan oluşan Sanat Galerisi vardır Burada yirmi günlük periyotlarla seramik, ebru, hat, tezhip, minyatür sergileri açılmaktadır; atölye çalışmaları düzenlenmektedir
Üçüncü katta Kütüphane ve Dökümantasyon Merkezi vardır Gazete, dergi, kitap, kupür, tez ve danışma kaynaklarının yanısıra Türkiye`de basınla ilgili her tür bilgi ve belge bu merkezde bulunmaktadır Ayrıca 25 kişilik okuma salonu, 100 kişilik konferans salonu, Basın Şehitleri Galerisi de kullanıma sunulmuştur
Ziyaret Gün ve Saatleri: Cumartesi ve Pazar günleri haricinde her gün 1330-1800 saatleri arasında açıktır
Ücret:Müzeye giriş ücreti alınmamaktadır

Adam Mickiewicz Müzesi



Telefon:0212 253 66 98
İlçe: Beyoğlu
Adres: Sakızağacı Caddesi Tarlabaşı / Beyoğlu
Polonya’lı özgürlük şairi Adam Mickiewicz’in hayatının son yıllarını geçirdiği ve 1855’te öldüğü Tarlabaşı’ndaki evi, şairin ölümünün 100 yıldönümü olan 1955`te Polonya Kültür ve Sanat Bakanlığı ile işbirliği yapılarak müzeye dönüştürülmüştür
Müzede Mickiewicz’in hayatı ve eserleri ile ilgili bilgi ve belgeler, şairin İstanbul’da geçirdiği yıllara ait fotoğraflar ve Polonya özgürlük mücadelesine ait belge ve fotoğraflar bulunmaktadır Binanın bodrum katında ise mezarı Krakow’da bulunan Mickiewicz’e ait
Büyük Saray Mozaikleri Müzesi



Telefon:0212 528 45 00
İlçe: Sultanahmet
Adres: Arasta Çarşısı, Sultanahmet-Eminönü
Büyük Saray Mozaikleri Müzesi, Sultanahmet Camii`nin güneyinde, caminin külliyesi olan arasta içerisinde yer almaktadır Müze, Bizans İmparatorluğu Büyük Sarayı`nın revaklı avlusunun kuzeydoğu bölümünde kısmen sağlam kalmış mozaik döşemeyi içine alacak şekilde yapılmıştır
MS 450-550 yılları arasına tarihlenen Büyük Saray Mozaikleri eşsiz bir ustalıkla işlenmiştir Fonu teşkil eden beyaz zemin balık pulu tarzında işlenmiştir Mozaiklerde dini konulara rastlanmaz Konular günlük hayattan ve doğadan alınmıştır Bunlar arasında kertenkele yiyen grifon, fil ve aslan mücadelesi, bir kısrağın tayını emzirmesi, kaz güden çocuklar, keçi sağan adam, eşeğine yem veren çocuk, testi taşıyan genç kız, elma yiyen ayılar ve avcı kaplan mücadelesini betimleyen sahneler yer almaktadır
Büyük Saray Mozaikleri Müzesi, 1953 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri`ne bağlı olarak açılmış, 1979 yılında Ayasofya Müzesi`ne bağlanmıştır
1982 yılında Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Avusturya Bilimler Akademisi arasında yapılan bir protokol çerçevesinde hazırlanan proje uyarınca, mozaiklerin restorasyonu ve konservasyonu çalışmalarına başlanmış, bu çalışmalar 1997 tarihinde tamamlanmıştır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi hariç her gün 0900 - 1700 saatleri arasında


Beylerbeyi Sarayı Müzesi




Telefon:0216 321 93 20 - 321 95 51
İlçe: Beylerbeyi
Adres: Abdullahağa Caddesi 81210 Beylerbeyi-Üsküdar
Boğaz’ın Anadolu yakasında, sarayla aynı ismi taşıyan semtte, kıyıda yer alır Saray, bahçe içindeki saray ve bağlı bulunduğu yapılardan oluşan bir komplekstir Sultan Abdülaziz tarafından mimar Sarkis ve Agop Balyan kardeşlere yaptırılan sarayın inşası 1864’te tamamlanmış, fakat tefriş edilmesi uzun sürdüğünden ancak 1865 yılında Sultan Abdülaziz saraya gelebilmiştir
Saray; kompleksin ana yapısı olan Beylerbeyi Sarayı, sarayın deniz tarafındaki duvarının her bir köşesinde yer alan biri haremlik, diğeri selamlık deniz köşkleri, arka bahçede yer alan Mermer Köşk, Sarı Köşk ve Hasahır’dan oluşur Bunlardan deniz köşkleri ve Beylerbeyi Sarayı Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır Diğer yapılar ise daha önce burada bulunan saraya aittir Sarayın ana yapısı olan Beylerbeyi Sarayı, yüksek bir bodrum üzerine, kagir ve iki katlı bir binadır Boğaz’a paralel olarak yerleştirilen sarayın uzunluğu 65 mdirÜç yönden basamaklarla çıkılan sarayda, 6 salon ve 24 oda bulunmaktadır Özellikle üst kattaki Havuzlu Salon ve ismini sütunlarının renginden alan Mavi Salon, sarayın en görkemli mekanlarıdır Ayrıca setler biçiminde düzenlenmiş bahçesi de sarayın bir başka özel yönüdür 1984 yılında müze olarak ziyaretlere açılmıştır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi ve Perşembe günleri dışında her gün 0930-1700 saatleri arasında gezilebilir
Ücret: Tam: 3000000-TL, Öğrenci: 750000-TL


Deniz Müzesi (Naval Museum)



Telefon:0212 327 43 46
Fax: 0212 261 01 30
E-mail: navalmuseumturk@superonlinecom
İlçe: Beşiktaş
Adres: Barbaros Hayretin Vapur İskelesi yanı Beşiktaş
1897`de Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hüseyin Hüsnü Paşa`nın emri ile Amiral Arif Hikmet Paşa ve Yüzbaşı Süleyman Nutkî Bey tarafından Taşkızak Tersanesi`nde (eski mayın deposunun üst katı) Deniz Müzesi ve Kütüphanesi adıyla kuruldu İlk objeler denizcilikle ilgili kişi ve kurumlardan hibe yahut satın alma yoluyla elde edildi 1914`te Bahriye Nazırı Cemal Paşa zamanında ressam Ali Sami Boyar`ın gayretleriyle genişletilip modernleştirildi I Dünya Savaşı sırasında (1914-1918) ve sonrasında Bahriye Müzesi Müdürlüğü adıyla Tersane içinde iki kez yeri değiştirildi 1939`da II Dünya Savaşı`nın başlamasıyla müzedeki eserler Konya`ya taşındı ve ziyarete kapalı tutuldu Savaş sonrasında eserler İstanbul Kasımpaşa`daki Divanhane (bugünkü Kuzey Deniz Saha Komutanlığı) binasının bir bölümüne taşınarak depolandı
27 Eylül 1948`de Dolmabahçe Camii, sarayın garaj ve kayıkhanesi ile havuzunda Deniz Müzesi adıyla teşhire açıldı 1956`da Dolmabahçe Caddesi`nin genişletilmesi sırasında kayıkhane ve garaj yıkılınca buradaki eserler eski Dolmabahçe Sahil Sarayı`nın Arabacılar Dairesi`ne taşındı Bu taşınma sırasında Deniz Kuvvetleri`ne ait arşiv belgeleri Ağalar Dairesi`nde, kayıklar ve kadırga da Devlet Malzeme Ofisi`nin Beşiktaş`taki binasında depolandı Dört yıl boyunca bir kısım malzemeleri Dolmabahçe Camii`nde halkın ziyaretine açık bulundurulan müze, 1960`ta halen bulunduğu Beşiktaş Vergi Dairesi`ne (eski Maliye binası) taşındı ve kütüphane ile birlikte hizmete sunuldu 1970`te Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyiceoğlu`nun gayretleriyle müze binalarına ilaveten bir Kayıklar Galerisi yaptırılarak tarihi kayıklar ve kadırga da sergi kapsamına alındı Aynı yıl müzenin arşiv kısmı Lalahan`a (Ankara) taşınmışsa da çok geçmeden İstanbul`a getirildi ve halen bulunduğu binada (Dolmabahçe Sarayı Arabacılar Dairesi) faaliyete geçti
Müze bünyesinde halen bir kütüphane ile Tarihi Deniz Arşivi bulunmaktadır Tarihi kayıklar galerisi, denizcilikle ilgili çeşitli objeleri içermesi bakımından müzenin en ilginç bölümünü oluşturur Dünyada bir benzeri olmayan Osmanlı saltanat kayıkları, bu galeride tamamen orijinal şekilleriyle korunup sergilenmektedir Buradaki en değerli eser ise 1648-1687 yılları arasında padişah olan IV Mehmed`e ait tenezzüh kadırgasıdır 40 m boyunda, 5,90 m eninde, 140 ton ağırlığında ve her küreği üç kişi tarafından çekilen (toplam 144 kürekçi) 24 çifte ve oturakla donatılmış bu orijinal kadırganın köşk kısmı da Türk el sanatlarının zarif bir örneğidir Müzenin bahçesi de açık teşhir alanı olarak düzenlenmiştir Burada Piri Reis haritasının mozayik röprodüksiyonu ile Osmanlı egemenlik sınırlarını gösteren üç duvar haritası, ayrıca ünlü Türk denizcilerinin büstleri, hava şartlarından etkilenmeyen diğer objeler ve orijinal mayınlar, torpidolar, deniz topları, denizcilikle ilgili kurumlara ait eski kitabeler vb sergilenir Deniz Müzesi`nde halen 3742 eser bulunmaktadır Kütüphanede bazıları yazma olmak üzere 20000`i aşkın kitap mevcuttur Tarihi Deniz Arşivi`nde Bahriye Nezareti dönemine ait 25000000 civarında tarihi eski yazılı belge yer alır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Müze kısmı Pazartesi ve Salı günleri dışında her gün; kütüphane ve arşiv ise hafta içi her gün 900-1800 saatleri arasında açıktır


Divan Edebiyatı Müzesi



Telefon:0212 245 41 41
İlçe: Beyoğlu
Adres: Galip Dede Caddesi No:15 Beyoğlu
1975 yılında müze olarak hizmete açılmış olan Galata Mevlevihanesi diğer adıyla Kulekapı Mevlevihanesi devrinin kültürünü ve sanatını yansıtan kurumlardan biridir Yüzyıllar boyunca musiki ile bilimi bir arada kaynaştıran mevlevihanelerin Türk kültürüne etkileri büyük olmuştur Mevlevihanelerin çevresinde toplanan pek çok kişi güzel sanatların pek çok dalında öğrenim görmüş ve bilimsel alanda kendilerinden uzun uzun söz ettirmişlerdir Beyoğlu semtinde Yüksekkaldırım`a inen yokuşun başında yer alan mevlevihane, İstanbul`un en eski mevlevihanesidir II Sultan Beyazıd`ın beylerbeyi olan İskender Paşa`nın av çiftliği üzerine 1491 yılında inşa edilmiştir İlk şeyhi de Mehmed Semâ-i Çelebi`dir Mevlevihane Sultan III Mustafa zamanında (1766) yangın geçirmiş, aynı sultan zamanında bugün ayakta olan mevlevihane yaptırılmıştır Bina daha sonraki yıllarda Sultan IIISelim, II Mahmud ve Abdülmecid zamanlarında onarım görmüştür Faaliyetini 1925 yılına kadar sürdüren mevlevihane 1967-1972 yılları arasında tekrar onarılmıştır Külliye halinde inşa edilmiş olan mevlevihane; semahane, derviş hücreleri, şeyh dairesi ve hünkar mahfeli, bacılar kısmı, kütüphane, sebil, muvakkithane, mutfak, türbeler ve hazineden oluşmaktadır
Semahane
Müze olarak kullanılmakta olan bu ahşap kısmın giriş kapısı üzerinde Sultan Abdülmecid`in tamir kitabesi yer almaktadır ve 1853 tarihini taşımaktadır Bina sekizgen planlıdır ve 18 yüzyıl Barok üslubunun güzel örneklerinden biridir Bu bölümde Türk musiki aletleri ile, Mevlevi kültürüne ait eserler sergilenmektedir Ahşap kafeslerle ayrılmış olan üst kısmında ise kronolojik sıra ile divan şairlerinin divanları ile mevlevihanede yetişmiş olan Şeyh Galib, İsmail Ankaravî, Esrar ve Fasih Dedeler ile Şair Leylâ Hanım`a ait el yazması eserler yer almaktadır Şeyh dairesi ve Hünkar mahfeli üst kattadır
Derviş Hücreleri
Kâgirdir ve yan yana dizilmiş odalardan meydana gelmiştir
Türbeler
Şeyh Galib Türbesi; 19yüzyıl başlarında Halet Said Efendi tarafından yaptırılmıştır Kare planlıdır İçinde mevlevihanede şeyhlik yapmış olan Mehmed Ruhi, Hüseyin, İsa Selim Efendiler ile Mesneviyi ilk şerh eden Şarih-i İsmail Ankaravî ve Şeyh Galib Efendi gömülüdür
Halet Said Efendi Türbesi; diğer türbe ile aynı tarihte yapılmıştır Kare planlıdır İçinde Şeyh Kudretullah, Ataullah efendiler ile Halet Said Efendi ve Ubeydullah Efendi`nin eşi Emine Esma Hanım gömülüdür
Sebil ve Muvakkithane
Girişin sağında yer almaktadır Kâgir olan yapı 19yüzyıl başlarında inşa edilmiştir
Kütüphane
Halet Said Efendi tarafından yaptırılmıştır Muvakkithane`nin üst katında yer alır İçinde 3455 cilt kitap bulunmaktadır
Hâzire (Mezarlık) Mevlevihanede şeyhlik yapmış olanlarla, eşleri, kudumzenler, neyzenler, divan sahibi şairler gömülüdür Ayrıca Humbaracı Ahmed Paşa`nın, Türkiye`de ilk matbaayı kuran İbrahim Müteferrika`nın, ünlü bestekâr Vardakosta Seyyid Ahmed Ağa`nın, Nayi Osman Dede`nin ve Tepedelenli Ali Paşa`nın aile efradının mezarları bulunmaktadır Mezar taşları yazı ve süslemeler açısından da çok değerlidir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Salı hariç 0930 - 1630 saatleri arasında
Giriş Ücreti: Tam: 1000000 TL Öğrenci: Ücretsiz


Dolmabahçe Sarayı Müzesi



Telefon:0212 236 90 00
Fax: 212 236 29 06
İlçe: Beşiktaş
Adres: Dolmabahçe, Beşiktaş
Sarayın bulunduğu yöre, 17 yüzyıla kadar Boğaziçi’nin koylarından biriydi Bu bölgenin Altın Post`u aramaya çıkan Argonotlar`ın efsanevi gemisi Argos’un demirlediği, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethi sırasında Haliç’e indirmek üzere gemilerini karaya çıkardığı yer olduğu ileri sürülür
Osmanlılar Dönemi`nde kaptan paşaların donanmayı demirledikleri, geleneksel denizcilik törenlerinin yapılageldiği doğal bir liman görünümünde olan bu koy, 17 yüzyıldan başlayarak dönem dönem doldurulmuş ve Dolmabahçe adıyla padişahların Boğaziçi’ndeki has bahçelerinden biri konumuna getirilmiştir
Tarihsel süreç içinde çeşitli padişahlar tarafından yaptırılan köşk ve kasırlarla donatılan Dolmabahçe; zamanla "Beşiktaş Sahil Sarayı" adıyla anılan bir saray görünümü kazanmıştır
Beşiktaş Sahil Sarayı, Sultan Abdülmecid Döneminde (1839-1861) ahşap ve kullanışsız olduğu gerekçesiyle 1843 yılından başlayarak yıktırılmış ve aynı yerde günümüze dek gelen Dolmabahçe Sarayı’nın temelleri atılmıştır
Yapımı, çevre duvarlarıyla birlikte 1856 yılında bitirilen Dolmabahçe Sarayı 110000 m2’yi aşan bir alan üstüne kurulmuş ve ana yapısı dışında onaltı ayrı bölümden oluşmuştur Bunlar saray ahırlarından değirmenlere, eczanelerden mutfaklara, kuşluklara, camhane, dökümhane, tatlıhane gibi işliklere uzanan bir dizi içinde, çeşitli amaçlara ayrılmış yapılardır Bu yapılar arasına Sultan II Abdülhamid Döneminde (1876-1909) Saat Kulesi ve Veliahd Dairesi arka bahçesindeki Hareket Köşkleri eklenmiştir
Dönemin önde gelen Osmanlı mimarları Karabet ve Nikogos Balyan tarafından yapılan sarayın ana yapısı; Mabeyn-i Hümâyûn (Selâmlık), Muayede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümâyûn adlarını taşıyan üç bölümden oluşur Mabeyn-i Hümâyûn; devletin yönetim işleri, Harem-i Hümâyûn; padişah ve ailesinin özel yaşamı, bu iki bölümün arasında yer alan Muayede Salonu ise; padişahın devlet ileri gelenleriyle bayramlaşması ve kimi önemli devlet törenleri için ayrılmıştır
Tüm yapı, bodrumla birlikte üç katlıdır Biçimde, ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin batı etkilerine karşılık bu saray, bu etkilerin Osmanlı ustalarca yorumlanmış bir uygulamasıdır Öte yandan, gerek kuruluş gerekse oda ve salon ilişkileri açısından geleneksel Türk evi plan tipinin çok büyük boyutlarda uygulandığı bir yapı bütünüdür Beden duvarları taştan, iç duvarları tuğladan, döşemeleri ahşaptan yapılmıştır Çağın teknolojisine açık olan saraya, 1910-12 yıllarında elektrik ve kalorifer sistemi eklenmiştir 45000 m2’lik kullanılır döşeme alanı, 285 odası, 46 salonu, 6 hamamı ve 68 tuvaleti vardır Döşemelerin ince işçilikli parkelerinin üstünde, önce sarayın dokumevinde, sonra da Hereke’de dokunmuş 4454 m2 halı serilidir
Padişahın devlet işlerini yürüttüğü Mabeyn; işlevi ve görkemiyle Dolmabahçe Sarayı’nın en önemli bölümüdür Girişte karşılaşılan Medhal Salon, üst katla bağlantıyı sağlayan Kristal Merdiven, elçilerin ağırlandığı Süfera Salonu ve padişahın huzuruna çıktıkları Kırmızı Oda; imparatorluğun tarihsel görkemini vurgulayacak biçimde süslenmiş ve döşenmiştir Üst katta yer alan Zülvecheyn Salonu; padişahın Mabeyn’de kendine özel olarak ayrılmış dairesine bir tür geçiş mekanı oluşturmaktadır Bu özel dairede, padişah için mermerleri Mısır’dan getirilmiş görkemli bir hamam, çalışabileceği oda ve salonlar bulunmaktadır
Harem ve Mabeyn bölümleri arasında yer alan Muayede Salonu; Dolmabahçe Sarayı’nın en yüksek ve en görkemli parçasıdır 2000 m2’yi aşan alanı, 56 sütunu, yüksekliği 36 myi bulan kubbesi ve bu kubbeye bağlı yaklaşık 4,5 tonluk İngiliz yapımı avizesiyle bu salon, sarayın diğer bölümlerinden belirgin bir biçimde ayrılmaktadır Salon, bodrumdaki tesislerden elde edilen sıcak havanın sütun diplerinden içeri verilmesiyle ısıtılmakta, böylelikle soğuk mevsimlere rastlayan törenler daha sıcak bir atmosferde yapılabilmekteydi Geleneksel bayramlaşma töreni günlerinde, Topkapı Sarayı’nda bulunan altın taht bu salona getirilerek kurulur ve padişah bu tahtta devlet ileri gelenleriyle bayramlaşırdı Galeriler ise elçilik görevlilerine, Saray Orkestrası’na, bay ve bayan konuklara ayrılmıştı
Dolmabahçe Sarayı’nın Batı etkileri altında, Avrupa saraylarından örnek alınarak yapılmış bir saray olmasına karşılık, işlevsel kuruluşu ve iç mekan yapısında "Harem"in eskisi kadar kesin çizgilerle olmasa da ayrı bir bölüm olarak kurulmasına özen gösterilmiştir Ancak Topkapı Sarayı’nın tersine, Harem, artık saraydan ayrı tutulmuş bir yapı ya da yapılar topluluğu değildir; aynı çatı altında, aynı yapı bütünlüğü içinde yerleştirilmiş özel bir yaşama birimidir
Dolmabahçe Sarayı’nın yaklaşık üçte ikisini oluşturan Harem Bölümü`ne, Mabeyn ve Muayede Salonu’ndan geleneksel ayrımı vurgulayan demir ve ahşap kapılarla kesilmiş koridorlarla geçilmektedir Bu bölümde Boğaziçi’nin yansımalarıyla aydınlanan salonlar, sofalar boyunca padişahların, padişah eşlerinin, çeşitli görevleri olan kadınların, şehzade ve sultanların yatak odaları, çalışma ve dinlenme odaları sıralanmaktadır Valide Sultan Dairesi, Mavi ve Pembe Salonlar, Abdülmecid, Abdülaziz ve Reşad tarafından kullanılan odalar, Cariyeler Bölümü, Kadınefendi odaları, Atatürk’ün çalışma ve yatak odası, sayısız değerli eşya, halı, levha, vazo, avize, tablo gibi sanat yapıtları Harem’in ilginç ve etkileyici parçalarını oluşturmaktadır
Günümüzde Dolmabahçe Sarayı’nın bütün birimleri restore edilmiş ve ziyarete açılmış bulunmaktadır Saray’ın değerli eşyalarının sergilendiği iki “Değerli Eşyalar Sergi Salonu”, Milli Saraylar Yıldız Porselenleri Koleksiyonu’ndan örneklerin yer aldığı “İç Hazine Sergi Binası”, genellikle Milli Saraylar Tablo Koleksiyonu’nun bölüm bölüm ve uzun süreli sergiler biçiminde izleyicilere sunulduğu “Sanat Galerisi”, bu galerinin alt katında sarayın çeşitli objeleri ve mimari süslemelerinden alınmış kuş motiflerinin fotoğraflarından oluşan sürekli serginin bulunduğu tarihsel koridor, Mabeyn Bölümü’ndeki Abdülmecid Efendi Kütüphanesi, Dolmabahçe Sarayı’nın başlıca sergileme birimlerini oluşturmaktadır
Sarayın hemen girişinde bulunan eski Mefruşat Dairesi’nde Kültür-Tanıtım Merkezi yer almakta ve Milli Saraylar’ın çeşitli yerlerinde sürdürülen bilimsel çalışmalarla tanıtım etkinlikleri bu merkezden yönlendirilmektedir Öte yandan, yine bu merkezde çoğunluğunu 19 yüzyıla yönelik yayınların oluşturduğu bir kitaplık kurularak araştırmacıların hizmetine sunulmuştur


Fethiye Müzesi (Pammakaristos Kilisesi)



Telefon:0212 528 45 00
İlçe: Fatih
Adres: Fethiye Caddesi Draman / Fatih
İstanbul`un Fatih-Çarşamba semtindedir Bizans Döneminde yaptırılan Pammakaristos manastır kilisesidir Latin istilasının son bulmasıyla XIII yüzyılda bir mezar şapeli eklenmiştir
Fetihten sonra, Hıristiyanların elinde kalıp kadın manastırı olarak kullanılmış, 1455 yılında patrikhane buraya taşınmış ve 1586 yılına kadar patrikhane olarak kalmıştır
Bu kiliseyi III Murat (1574-1595) camiye dönüştürmüş ve Fethiye adı verilmiştir
Kuzey kilise halen cami olarak kullanılmaktadır, ek kilise ise duvarları XIV yüzyılın güzel mozaikleri ile süslü olup 1938-1940 yıllarında onarıldıktan sonra müze olarak Ayasofya Müzesi`ne bağlı bir birim haline getirilmiştir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi günü dışında, Ayasofya Müzesi Müdürlüğü`nün izni ile gezilebilmektedir


Galatasaray Müzesi



İlçe: Beyoğlu
Adres: Galatasaray Lisesi İstiklal Caddesi Beyoğlu
1868`de Galatasaray Lisesi Tanzimat hareketi yönunde tekrar kurulduğunda, 3 Napolyon`un hediyesi olan Tarih-i Tabiiye Müzesi`nin mektepte tesisiyle Galatasaray müze mevhumuyla tanıştı 1909`da konferans salonunda Fransızca konuşularak yapılan Klüp Genel Kurulu, "Mektebimizin bir köşesinde hatıralarımızı saklayacağımız bir müze" tesisini amaç olarak belirtti ve 1913`te Kalamış`ta Galatasaray Klübü`ne tahsis edilmiş merkez binasında müzeyi tesis etti 1918`de Birinci Dünya Harbi`nden sonra İstanbul`un işgalinde bina Galatasaray¹dan alınınca müze eşyaları Ali Sami (Yen) Bey tarafından bir zabıtla, korunmak üzere, mektep müdüriyetine teslim edilerek işgal ve Milli Mücadele sırasında burada muhafaza edildi
Cumhuriyet`ten sonra mektebin konferans salonu yanındaki fuaye, sonra resimhanede muhafaza ve teşhir edilirken Atatürk`ün ziyareti gerçekleşti ve resmini imzaladı 1942`de Recep Peker başbakanlığındaki hükumet mektepte ayrı bir müze binası yaptırılmasına izin verdi O zamanki Istanbul Valisi Lütfi Kırdar, bahçe önündeki binaları istimlak etti ve gerekli tahsisatın oluşturulmasına başlandı 1970 yılında bugünkü mektep girişine eklemlenmiş bina tamamlandı ve Galatasaray Müzesi buraya taşındı
Mekanın temininden sonra müze faaliyeti ve teşkilatı 3 esasa dayandı: 1- Müze eşyasının korunması 2- Müzeye devamlı yeni eşya temini (Her yıl Ekim ayındaki kuruluş yıldönümünde klüp, o yıl kazanılan kupa ve ödülleri müzeye teslim eder Ayrıca Galatasaraylılar ellerindeki belge ve eşyaları da müzeye teslim etmektedirler) 3- Kültür değeri olarak müze konu ve kapsamını kamunun bilincine aktaracak teşhiri yapacaktir
Klüp başkanının atadığı bir heyet tarafından yönetilen müze, Galatasaray Lisesi ve Spor Klübü`nün ortak müzesi kimliğindedir Herkese açıktır ve giriş ücretsizdir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Çarşamba günleri 1000 - 1300 arası ve özel günlerde (Her Haziran`ın ve Aralık`ın ilk Pazar`ı olan pilav günlerinde ve ihtiyari olarak bazı kutlama, sergi ve törenlerde) açıktır


İmrahor Anıtı (İlyas Bey Camii)
St Studios Manastırı
Hagios Ionnes Prodromos Bazilikası




Telefon:0212 522 09 89
İlçe: Topkapı
Adres: İmam Aşir Sokak Yedikule / Topkapı
Yedikule semtinde yer alan yapı, İstanbul`daki Bizans Dönemine ait en eski yapılardan biridir V yüzyılda inşa edilmiştir
Manastır ve kilise, kurucusundan dolayı Studios olarak tanınmıştır Manastır, Bizans Döneminde önemli bir dini merkez olarak önemini korumuştur
Latin istilası sırasında kilise-manastır büyük ölçüde yıkıma uğrayıp harap olmuş, XIII yüzyılda ise gerekli onarımlar yapılıp etrafı kalın duvarlarla çevrilmiştir XIII ve XV yüzyıllarda İstanbul`a gelen gezginler kilisenin süslemelerinden ve görkemli görüntüsünden söz ederler
İstanbul`un fethinden sonra yapı 1486 yılında İlyas Bey tarafından camiye çevrilmiştir Daha sonra çeşitli zamanlarda meydana gelen deprem ve yangın nedeniyle büyük ölçüde zarar gören yapının 1908`de çatısının çökmesiyle birlikte yapı onarılmayarak günümüze bu hali ile gelmiştir
Bazilikanın özgün sütun, başlık ve mimari öğelerinden bir bölümüyle zengin döşeme süslemeleri korunabilmiştir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Ayasofya Müzesi Müdürlüğü`nün izniyle gezilebilmektedir


İstanbul Modern Sanat Müzesi



Telefon:0212-334 73 00
Fax: 0-212-243 43 19
E-mail: info@istanbulmodernorg
Web: http://wwwistanbulmodernorg/
İlçe: Karaköy
Adres: Meclis-i Mebusan Cad Liman Sahası Antrepo No Karaköy - İSTANBUL

İstanbul Modern ile, ülkemiz yıllardır özlemi çekilen uluslararası alanda bir müzeye kavuşurken, İstanbul yeni bir simge kazanıyor, ulusal kültür yaşamında bir dönüm noktası oluşuyor İstanbul Modern, ülkemizin modern ve çağdaş sanat alanındaki birikimini ortaya koymayı, korumayı ve değerlendirmeyi amaçlıyor Sanat gündemini belirleyen, eğiten, sevdiren, dinamik ve çok sesli ortamıyla toplumun geniş bir kesimine ulaşmayı hedefliyor Sanatsal üretimi, yaratıcılığı, sanat ve toplum eğitimini geliştirerek, uluslararası kültürler arasında köprü işlevi üstlenmeyi ve bir “eğitim ve kültür merkezi” olarak müze yönetimine yeni bir anlayış getirmeyi planlıyor
Boğaziçi`nin güneyinde, tarihi yarımadanın ve Topkapı Sarayı`nın karşısında yer alıyor İstanbul Modern Boğaziçi`nin en eski yerleşimlerinden Sycae`nin, bugünkü Galata`nın rıhtımındaki TC Denizcilik İşletmeleri`nin 4 No`lu antreposu yenilenerek tüm işlevleriyle gerçek bir modern müzeye dönüştürüldü Çağdaş müzecilik anlayışıyla hizmet verecek olan İstanbul Modern`de kalıcı koleksiyon sergi galerisi, süreli sergi galerisi, fotoğraf galerisi, heykel bahçesi, yeni medya alanı, eğitim salonu, kütüphane, yeni medya alanı, sinema salonu, cafe ve müze mağazaları yer alıyor

Sürekli Koleksiyon Sergisi: Sürekli Koleksiyon Sergisi Müzenin birinci katında kalıcı koleksiyon sergileri yer alıyor Ülkemizdeki kurumsal koleksiyonlardan da katkılar sağlanarak, 20yüzyılın başından günümüze Türk modern ve çağdaş sanatının ana eğilimleri ve önemli yapıtları tematik bir düzenle ve belirli aralıklarla yenilenerek izleyiciye sunuluyor
Sanatçıların farklı görsel dil ve tema uçlarında yoğunlaşmaları ve çeşitli yorumları, yalın ve paralel bir sergileme anlayışıyla sunuluyor Bu karşılaştırmalı sergi düzeni ve geliştirilen sergi kavramları, sunulan yapıtlar üzerine yapılandırılacak eğitim programlarına da bir temel oluşturuyor

Fotoğraf Galerisi: Fotoğraf Bölümü Ocak, Mayıs ve Eylül aylarında açılmak üzere, yılda üç sergi hazırlamayı ve Türk fotoğrafını temsil eden sergileri yurt dışına taşımayı da planlıyor Tümü bağışlarla oluşturulan ilk koleksiyonun yanı sıra, arşiv çalışmalarına da bugünden başlanmıştır Osmanlı dönemi fotoğrafçıları da gerek satın almalar gerekse bağışlarla bu büyük çalışmada yerini alacaktır Geliştirilen koleksiyon çağdaş şartlarda korunacak ve İstanbul Modern Türk fotoğrafının bir aynası olacak Müzenin fotoğraf bölümünde ayrıca, seminerler ve açık oturumlar düzenlenecek

İstanbul Modern Sanat Kütüphanesi, adına uygun bir başvuru merkezi olarak tasarlandı Öncelikli hedefi, araştırma ve eğitim amacıyla yaralanacak olanları tatmin edecek bir birikim yaratmak
Kütüphanenin çekirdeğini, Modern Türk Sanatı`nı konu edinen kaynaklar oluşturacak Paralel olarak, Modern Dünya Sanatı`nın ana sorunlarını, akım ve eğilimlerini, belli başlı figürlerini kuşatan yapıtlara da yer verilecek Üçüncü alan olarak ise, Sanat Eğitimi ve Müzecilik ile ilgili yayınlara ağırlık tanınması öngörüldü
İstanbul Modern Sanat Kütüphanesi için belirlenen kategoriler birkaç temel başlık altında toplanabilir: Sanat Ansiklopedileri, Sözlük ve Başvuru Kitapları; Sanatçı ve Sanat Akımı Monografileri; Müze ve Sergi Katalogları; Sanat Tarihi, Kuramları, Felsefesi, Eğitimi ve Estetik kitapları; Sanat Dergileri ve Koleksiyonları; Görsel ve İşitsel Arşiv
Enis Batur`un yönetimindeki kütüphanenin, orta vâde hedeflerinden biri de, özellikle Modern Türk Sanatı bağlamında, hem klasik ortamda hem de sanal ortamda hizmet verecek “Sanatçı Dosyaları” yaratmak Osman Hamdi Bey`den başlayarak, bir klasörde, sanatçıyla ilgili görsel-işitsel ve yazılı malzemenin toplanacağı bu kaynakların, İstanbul Modern Yayınları için birer çıkış noktasına dönüşmesi amaçlanıyor Kütüphane`nin, İstanbul Modern`in Arşiv bölümüyle eşgüdümlü biçimde, Modern Sanat`a ilişkin her türlü belgeyi toplamak, tasniflemek ve sınırlı hizmete açmak bir başka önemli hedefi olacak

Sinema: İstanbul Modern’in giriş katında yer alan Arthouse, klasikler, bağımsız sinema örnekleri ve festivaller dışında gösterim olanağı bulamayan filmlerden oluşan zengin bir program sunacak
Event4 kuruluşu olan Arthouse aynı zamanda yapımcı, yönetmen, oyuncu, senarist ve film seyircisini buluşturacak bir düşünce platformu oluşturacak Gösterim paketinde yer alan filmler İstanbul’da yalnızca Arthouse’da sunulacak
Haftanın 6 günü açık olacak olan Arthouse’da filmlerin değişim günü Salı Seanslar ise 1200, 1415, 1630, 1900 ve 2100 Cuma ve cumartesi de geceyarısı gösterimleri gerçekleşecek
Arthouse’da ayrıca İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen konserler ve sahne performansları da yer alacak

Eğitim ve Sosyal Projeler: İstanbul Modern, sanatı her kesimden izleyiciyle samimi bir ortamda buluşturmak amacıyla farklı ziyaretçi grupları için özel programlar hazırladı Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi`nin akademik desteğiyle yapılan bu programlar sanatçılar, akademisyenler ve eğitimciler tarafından düzenlenen seminer ve panelleri, uzmanların gerçekleştireceği rehberlik turlarını, ilkokul öğrencileri ve öğretmenleriyle oluşturacak atölye çalışmalarını içeriyor
Müzenin sürekli ve geçici sergilerinde Türkçe ve İngilizce rehberli turlar yapılıyor
İlkokul öğrencileri için eğitim programları hafta içinde Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri okullarla randevuyla müzenin girişinde yer alan Eğitim Odası`nda gerçekleşiyor
30 öğrenci kapasiteli bu odada öğrenciler, eğitimciler tarafından hazırlanan “Bir Sanatçıyı Tanımak”, “Sanat Yapıtlarını Anlamak ve Yorumlamak” etkinliklerine katılabilecek ve “Sanat Çalışması” yapabilecekler
Cumartesi ve Pazar günlerinde ise 1100-1200; 1300-1400; 1500-1600 saatlerinde müzeye gelen 6-14 yaş arasındaki öğrencilere hizmet veriliyor Eğitim Odası, ilköğretim öğrencileri için hazırlanan özel bir sergi programıyla çalışıyor
İstanbul Modern`den eğitim programı içinde yararlanmak isteyen öğretmenler ve sanat eğitimcileri için özel hazırlanmış “Öğrencileri Müzeye Götürürken”, “Eğitimciler İçin Müze Kılavuzu”, “Yararlanılması Gereken Kaynaklar” paketlerinden oluşan “Müze Erişim Programları” bulunuyor
Ayrıca aile programları ve yetişkinlere akademik programlar da uygulanıyor
Müze Mağazası: Müze mağazasında sergiler ve etkinliklerle bağlantılı olarak katoloğ ve kitaplar, özgün hediyelik eşya ve repredüksiyonlar, müze anısı olarak saklanabilecek ya da armağan edilebilecek çeşitli objeler satışa sunulacaktır
Cafe: Boğaziçi`nin muhteşem görünümüyle İstanbul Modern Cafe, konuklarına keyifli bir mola olanağı sunuyor
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi günleri kapalı Salı-Pazar Saat 1000-1800 saatleri arasında açık Her Perşembe 10:00-20:00 (12:00-16:00 arası üzretsiz) saatleri arasında açık
1 Mart 2005 tarihine kadar ücretsiz gezilebilir
1 Mart 2005`ten itibaren Giriş Ücreti: Tam: 5 YTL İndirimli: 2 YTL (12 yaş üstü öğrenciler, Öğretmenler, 60 yaş üstü ziyaretçiler)


İstanbul Oyuncak Müzesi



Telefon:0216 359 45 50 - 51
Web: http://wwwistanbuloyuncakmuzesicom/
İlçe: Göztepe
Adres: Ömerpaşa Caddesi Dr Zeki Zeren Sokağı No:17 Göztepe / İstanbul

Zeus`un Helikon dağında oturan dokuz güzel kızına “Musalar” denir Onların bir diğer adı da ilham perileridir Müze sözcüğünün kaynağı Musalar`dır Yani, müze ilham perisi demektir Sunay Akın, kitaplarından, sahne gösterisinden, hazırladığı radyo ve televizyon programlarından kazandıklarıyla bir ilki gerçekleştirdi ve “İstanbul Oyuncak Müzesi”ni açtı Sanatçı “İlham perilerinin bana kazandırdığı okurlarımın ilgisi, sevgisi bana yetiyor Paralarla da antika oyuncaklar satın aldım ve ilham perilerine bir ev kurdum!” diyor

Sunay Akın, bir oyuncak müzesini ilk kez, on beş yıl önce bir etkinliğe davetli olarak gittiği Almanya`da gördü Müzeden etkilenen Akın, ülkesinde böyle bir müze kurmaya o an karar verdi Berlin`den, bir antikacıdan satın aldığı oyuncak bir atın süvarisi olarak düşüne doğru yola koyuldu

İstanbul Oyuncak Müzesi, şairin İstanbul Göztepe semtinde ailesine ait tarihi bir köşkte kuruldu 500 metre karelik bir alanda, yaklaşık iki bin adet oyuncak sergileniyor Oyuncakların sergilendiği her oda bir tiyatro sahnesi görünümünde Uzay oyuncaklarının olduğu bölüme girdiğinizde başınızın üstünde yıldızlar yanıp sönerken, oyuncak trenler gerçek bir tren kompartımanının içinde sergileniyor Ziyaretçiler, müzenin kafeteryasında ise kız çocuklarının evcilik oyuncakları arasında dinleniyorlar Müzede ayrıca yetmiş kişilik bir toplantı ve gösteri salonu da bulunuyor Bu salona, müzeye katkılarından dolayı İyigün Özütürk`ün adı verildi

Sunay Akın, yurt içinden ve yurt dışından yaklaşık dört bin adet oyuncak topladı En eski oyuncak 1817 yılına ait, Fransa`da yapılan bir oyuncak keman… 1820 yılında Amerika`da yapılan bir bebek, yine aynı ülkeden 1860 yılına ait misketler, Almanya`da yapılan yüz yaşında teneke oyuncaklar ve porselen bebekler müzenin en eski eserleri arasında

İstanbul Oyuncak Müzesi`nin girişinde bir mahalle oyuncakçısı karşılıyor sizi Bir zamanlar kasabın ve bakkalın arasında kendine yer bulan, ama zaman içinde tutunamayarak kaybolan bu küçük oyuncakçı dükkanları müzede yaşatılıyor Ayrıca, müzenin bir köşesinde tarihi Eyüp Oyuncakçısı da canlandırılıyor Eyüp Sultan Camisinin yanında bulunan ve 1950`li yıllara kadar varlığını koruyan Eyüp oyuncakçılığı müzenin en ilginç köşelerinden birini oluşturuyor Müzenin hediyelik eşya bölümünde de yeni yapım tarihi Eyüp oyuncakları satılıyor Sunay Akın böylelikle bir tarihi değerimizi günümüze taşıyor

Müzenin tasarımı Ayhan Doğan tarafından yapıldı Sahne tasarım sanatçısı Ayhan Doğan, iki yıllık bir çalışmanın sonunda Sunay Akın`ın düşünü renklendirdi, müzenin insanlarla buluşmasındaki başrol oyuncularından biri oldu

Toplumlar müzelerden geçerek aydınlanırlar Bir toplum, önce kalkınıp sonradan müzelerini kurmazlar Önce müzeler kurulur, insanlar buralardan geçerek aydınlığa ulaşırlar Sunay Akın`ın oyuncak müzesi bu bakımdan aydınlanmaya sunulan bir armağandır

Ziyaret Saatleri: Pazartesi hariç, Hafta İçi: 09:30-18:00
Cumartesi-Pazar 09:30-19:00 (Müze, Pazartesi günleri kapalıdır)


İstanbul Tekel Müzesi



Telefon:0212 532 33 13
İlçe: Eminönü
Adres: Tekel Genel Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Unkapanı / Eminönü
1941`de İnhisarlar Umum Müdürlüğü adıyla kurulan Tekel`in 1985 yılına kadar bir müzesi bulunmamaktaydı Tekel`in geçirdiği değişiklikleri yansıtmak amacıyla 22 Mart 1985 tarihinde Cibali Sigara Fabrikası`nda bir "Tekel Müzesi" kurulmasına karar verildi
Müzede demirbaş kayıtlarına göre 306 obje bulunmaktadır Bunlardan bazıları şunlardır:
Atatürk için yapılan ilk sigara örnekleri
Cumhurbaşkanlarımız için yapılan sigaralar
Sigara paketleme, puro ve dokuma makinesi; tezgâh ve avadanlıklar
1925 model İtalyan yapımı itfaiye otomobili
Sigara poşeti, karton kutu ve diğer ambalaj malzemeleri
Fabrikada yapılan sigaraları gösteren alfabetik katalog
Reji idaresi zamanında yapılan sigara örnekleri albümü
Fabrikanın muhtelif mekânlarının eski fotoğraflarını gösterir albüm
Tablolar
Reji idaresinden kalan masa, sandalye, çalışma ofisi, büro malzemeleri, abajurlar, kalite kontrol cihazı ve malzemeleri
Eski tip kalorifer, radyatör, eski tip çini sobalar, mühür ve muhtelif kişilerce bağışlanan malzemeler
Yurdumuza gelen yabancı devlet adamları için yapılan sigara ve paket örnekleri
Biri Atatürk portresi işlemeli iki ipek halı
Eski tip puro ve dokuma tezgâhları
Yurdumuzda üretilen tütün tipleri, balyaları ve balya sandığı örnekleri
Ziyaret Gün ve Saatleri:Cibali Sigara Fabrikası`nın Has Vakfı`na tahsisi ile Tekel Müzesi için yeni bir mekân oluşturulmaktadır Bu nedenle bir süre için ziyarete açık değildir


İtfaiye Müzesi



Telefon:0212 425 11 25
İlçe: Fatih
Adres: İtfaiye Caddesi No: 9 Fatih
Müzede 300 yıllık bir geçmişe sahip olan Osmanlı dönemi yangın sondürme teşkilatı olan tulumbacılardan başlayarak, 200 yıl öncesine kadar İstanbul`da kullanılan yangın söndürme aletleri (Mahalle ve askeri tulumbalar, hidroforlu tulumba, ilk motorlu pompa, atlı tulumba arabası, bez sarnıç, merdiven, itfaiye fenerleri, teneke ibrikleri, cankurtarma ipi, maske filtresi, telefon santralı, taksim muslukları, semt tulumbaları), 1700’lü yıllara ait çardaklı tulumbalar, tulumbacı ve İtfaiyeci kıyafetleri sergilenmektedir Uzun yıllar süren malzeme toplanması ve onarılması işlemlerinden sonra en yenilenmiş haliyle 1992`da açılmıştır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Cumartesi ve Pazar günleri kapalı olup diğer günler 0900-1600 saatleri arasında gezilebilir
Ücret:Müze, Pazartesi günü dışında her gün 0900-1630 saatleri arasında ücretsiz gezilebilirKarikatür ve Mizah Müzesi



Telefon:0212 521 12 64
İlçe: Fatih
Adres: Atatürk Bulvarı Kovacılar Sokak No:12 Fatih
Türkiye`de karikatür müzesi fikri ilk olarak 1975 yılında ortaya çıkmış ve mekan olarak da Gülhane Parkı`ndaki Tanzimat Müzesi düşünülmüştü Ancak daha sonra bazı sebeplerden dolayı bu mekandan vazgeçildi ve müze aynı yıl Karikatürcüler Derneği`nin girişimi ile İstanbul Belediyesi tarafından Tepebaşı`nda hizmete açıldı Karikatürcüler Derneği`nin de desteği ile bir süre burada faaliyet gösteren müze, 12 Eylül 1980 tarihinde kapatıldı ve daha sonra yıkılarak yerine TÜYAP binası yapıldı Müzedeki eserler bir süre çeşitli mekanlarda saklandı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 27 Şubat 1989`da Karikatür ve Mizah Müzesi adıyla tekrar açılan müzenin yeni mekânı Saraçhanebaşı`ndaki Bozdoğan Kemeri`nin bitişiğinde Atatürk Bulvarı üzerinde yer alan Gazanferağa Külliyesi`dir Darüssade ağalarından Gazanfer Ağa tarafından 16 yüzyıl sonlarında, mimar Davut Ağa`ya yaptırıldığı bilinen külliye bir medrese ve sebilden oluşmaktadır Külliye 1945-1988 yılları arasında İstanbul Belediye Müzesi olarak kullanılmıştır Belediye Müzesi`nin Yıldız`a taşınmasıyla da tarihi dokusuna uygun olarak onarılıp Karikatür ve Mizah Müzesi olarak düzenlenmiştir Bugün Karikatürcüler Derneği ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nin ortak uyumu ile etkinliklerini sürdürmektedir
Çok zengin bir arşive sahip olan Karikatür ve Mizah Müzesi`nde 20000`den fazla yerli ve yabancı orjinal karikatür bulunuyor Her karikatüristin özel dosyalarının bulunduğu arşivde bütün çalışmalar kişilere, ülkelere ve konularına göre sınıflandırılmış durumda
Bir müze olmanın dışında çeşitli etkinliklerin de yapıldığı bu mekanda, sergi salonlarında iki tür sergi yapılıyor Birincisi Türk karikatürünün başlangıcından 1960`lara kadar olan dönemini kapsayan sürekli sergi, ikincisi yerli ve yabancı karikatüristlerin eserlerinin tanıtıldığı kişisel ya da karma sergilerdir Ulusal ve uluslararası bazı karikatür yarışmalarının elemelerinin, jüri toplantılarının da yapıldığı müzede her ay en az bir sergi etkinliği yapılıyor Ayrıca karikatür sanatı ile ilgili çeşitli paneller, söyleşiler, anma toplantıları, video gösterileri gibi etkinlikler de düzenleniyor
Müze`nin en önemli bölümlerinden biri olan zengin mizah kitaplığında, hiçbir yerde kolay kolay bulunamayacak Türkiye`de ve dünyada yayınlanmış ya da yayınlanmakta olan kültürel yayınlar, mizah dergileri yer alıyor ve herkese açık
Müze`deki özgün baskı atölyesinde dileyen herkese bir uzman tarafından özgün baskı teknikleri öğretiliyor Ayrıca müzede karakalem teknikleri ile ilgili resim dersleri de veriliyor Müzeye giriş ve etkinliklerden yararlanmak ücretsizdir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Her gün 0900-1800 saatleri arasında açıktır

Kariye Müzesi



İlçe: Fatih
Adres: Edirnekapı, Fatih
Kariye İstanbul`da Edirnekapı semtindedir Kariye (Khora) sözcüğü eski Yunanca`da kent dışı, kırsal anlamına gelirdi Kaynaklarda çok eski bir tarihe ait sur dışında bir şapelden söz edilmektedir Bu şapelin yerine ilk Khora Kilisesi Iustinianos`ça yeniden yaptırılmıştır Çeşitli ek ve onarımlarla Kommenoslar Dönemi`ne kadar ulaşan yapı, surlara yakın Blakhernai imparatorluk sarayının genişlemesiyle önem kazanmıştır 11 yüzyılın sonlarında İmparator I Aleksios`un kayınvalidesi Maria Doukaina kiliseyi yeni baştan inşa ettirmiştir Kilise kubbesi dört kemerle taşınan kiborion şeklinde bir mekâna sahiptir 1204-1261 yılları arasındaki Latin işgali sırasında manastır ve kilise çok harap duruma gelmiştir II Andronikos (1282-1328) döneminde devrin ileri gelenlerinden, edebiyatçı, şair, ve hazine nazırı Theodoros Metokhites 1313`e doğru bu manastır ve kiliseyi onartmış, binanın kuzeyine bir ek, batısına bir exonarteks ve güneyine bir şapel (parekklesion) ekletmiştir Ayrıca bu ekler mozaik ve freskolarla süslenmiştir Güney cephede uzanan dar uzun tek nefli bir şapel olan parekklesion bir bodrum üzerine yapılmıştır Üstü kısmen kubbe, diğer kısımları tonozla örtülüdür Tek apsisi vardır Bütün batı cephesi boyunca uzanan exonarteks bugünkü cepheyi oluşturur Kuzey kanadı ise önemsiz bir dehlizden ibarettir Yapının orta mekânını örten kubbe yüksek kasnaklıdır Türk döneminde onarım görmüştür ve ahşaptır Dış cephelerde yuvarlak kemerler, yarım payeler, nişler ve taş tuğla örgü sıraları ile plastik ve hareketli bir görünüm sağlanmıştır Doğu cephesi dışa taşkın apsislerle bitmektedir Orta apsis dıştan yarım kemerli bir payanda ile desteklenmiştir
İstanbul`un fethinden sonra bir süre daha kilise olarak kullanılan binayı 1511`de Vezir Hadım Ali Paşa camiye dönüştürmüştür Daha sonra da yanına bir okul ve aşevi eklenmiştir Mozaik ve freskolar cami olduktan sonra bazen tahta kepenklerle, bazen de badana ile örtülmüştür 1948`den 1958`e kadar Amerikan Bizans Enstitüsü`nün yaptığı çalışmalar sonunda tüm mozaik ve freskolar ortaya çıkarılmıştır
Kariye mozaik ve freskoları Bizans resim sanatının son dönemine ait (14 yy) en güzel örnekleridir Bu mozaik ve freskolar şaşırtıcı bir benzerlik gösterir Önceki dönemin yeknesak fonu burada görülmez Derinlik fikri, figürlerin hareket ve plastik değerlerinin verilişi, figürlerdeki uzama bu üslubun özellikleridir Dış nartekste İsa`nın hayatı, iç nartekste ise Meryem`in hayatı ile ilgili sahneler yer alır Dış narteksten iç nartekse geçilen kapının üzerinde bir Pantokrator İsa vardır Sol tarafta İsa`nın doğumu, Vali Quirinus`un önünde nüfus sayımı, meleğin Yusuf`a görünüp Meryem`i alıp gitmesini öğütlemesi, ekmeğin çoğaltılması, suyun şaraba dönüştürülmesi; sağ tarafta ise haberci kralların İsa`nın doğumunu haber vermesi, felçlilerin iyileştirilmesi ve çocukların katli gibi sahneler vardır
İç nartekse geçildiğinde en güzel mozaik Deisis`tir Ortada İsa, solunda Meryem, Meryem`in altında İsaakios, Kommenos ve İsa`nın sağında bir rahibe görülür Bu kadın VIII Mikhael Palaiologos`un kızıdır Moğol Prensi Abaka Han ile evlendirilmiş ve kocasının ölümünün ardından İstanbul`a dönerek rahibe olmuştur Bu bölümde kubbede İsa ve dilimler içinde İsa`nın ecdadı gösterilmiştir Ana kiliseye giriş kapısı üzerinde ortada İsa, sol tarafta kiliseyi onaran ve mozaiklerle süsleyen Theodoros Metokhites kilisenin maketini sunar şekilde gösterilmiştir
Meryem`in İncil`de yer almayan hayat hikayesi ise apokriflere dayalı konulardan alınmıştır İç nartekste Meryem`in doğumu, ilk adımları, Cebrail`in Meryem`e bir çocuğu olacağını haber vermesi, tapınağa örtülecek örtü için yün alınması gibi sahneler yer almaktadır Esas kilisenin iç kısmında Meryem`in ölümü, çocuk İsa`yı taşıyan Meryem ve bir aziz mozaiği yer alır Parekklesion`un tümü freskolarla süslüdür Apsiste görülen Diriliş (Anastasis) sahnesi bir şaheserdir Onun üst kısmında yer alan Son Duruşma sahnesi burada tüm olarak gösterilmiştir Parekklesion`un sağ ve solunda görülen nişlerin mezar olduğu bilinir Parekklesion kubbesinin ortasında Meryem ve Çocuk İsa, dilimlerinde ise 12 melek tasviri görünmektedir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Çarşamba hariç 0930 - 1630 saatleri arasında
Ücret: Tam: 5000000-Tl Öğrenci: Ücretsiz


Klasik Otomobil Müzesi



Telefon: (212) 299 45 39 - pbx
Fax: (212) 289 50 32
E-mail: info@atamanmuseumcom
Web: http://wwwatamanmuseumcom/tr/
İlçe: Tarabya
Adres: Nuripaşa Caddesi No:81 Ferahevler, Tarabya İstanbul
Tarabya’daki Klasik Otomobil Müzesi, geçmişin büyüsünü yaşamak isteyenleri bekliyor
Klasik Otomobil Müzesi

Her biri otomobil tarihinde kilometre taşı olmuş klasiklerle dolu olan Klasik Otomobil Müzesi
1920-1970 arası döneme ait 60’ın üzerinde otomobilin sergilendiği Klasik Otomobil Müzesi 5’inci yılını geride bıraktı Klasik otomobil tutkunlarının mekanı olarak bilinen müze, İstanbul’da farklı ve nostalji kokan bir ortamda toplantı, ürün tanıtımları ve düğün gibi çeşitli organizasyonları yapmak isteyenleri bekliyor

Geçmişin geleceğe taşındığı bir mekan olarak tanımlanan Klasik Otomobil Müzesi, dekorasyonu ve barındırdığı eşsiz güzellikteki koleksiyonuyla toplantı, özel yemek, kokteyl, yaş günü partileri ve özellikle düğünler için kusursuz hizmet veren alternatif bir mekan olmayı sürdürüyor

Geçmişe bir yolculuk
Türkiye’nin sayılı klasik otomobil müzelerinden biri olan Tarabya’daki Klasik Otomobil Müzesi’nde her biri bir hikayeye sahip olan otomobillerin yanı sıra o dönemi yansıtan aksesuar ve otomobil parçaları da yer alıyor 2 bin metrekarelik bir alana kurulu olan Klasik Otomobil Müzesi, binası, dekorasyonu ve barındırdığı eşsiz güzellikteki koleksiyonu ile zamana karşı direnen, yaşayan otomobillerin sergilendiği, dönemin eğlenceli müzikleri eşliğinde gezilebilen bir mekan Müze tasarlanırken klasik otomobiller ve ait oldukları dönemlerin yaşam biçiminden yola çıkılarak, klasik ve moderni buluşturan bir çizgi yakalanmış Aynı zamanda mekanın aydınlatılmasında da önemli rol oynayan neon reklam panoları, jant kapağı koleksiyonu ve dev reklam panolarıyla beraber bir ahenk oluşturulmuş

Amerikan klasiklerini sergilemek için kullanılan A Blok’un ortasında 50’li ve 60’lı yılların Amerika’sında “diner” denilen fast-food restoranların kopyasının birebir olarak dizayn edilmiş olduğu bir bar bölümü bulunuyor Aynı bölümün arkasındaki maket otomobil koleksiyonu da müzenin gözde bölümlerinden biri

Avrupa otomobillerin sergilendiği B Blok’un üst katında Avrupa zevkini yansıtan, daha sıcak malzemelerden oluşmuş İngiliz Bar’da ise müze amacına uygun bir kütüphane, piyano, koleksiyon değeri olan eşyalar ve minik bir klasik otomobil yarış pisti yer alıyor

Müzede neler var?
Otomobil ve kamyonlar: 1926 Ford Model T , 1931 Ford V8 Convertible w/Rumble Seat, 1937 Ford 4 Door Sedan, 1939 Ford V8 Convertible w/Rumble Seat, 1939 Mercedes Benz 4 door Sedan, 1946 Ford Super de Luxe Tudor, 1947 Ford V8 Fire Truck itfaiye aracı, 1948 Oldsmobile Dynamic Sixty Six Convertible, 1949 Chevy Thriftmaster 3100 Truck 6, 1959 MG TD l1952 Willys Jeep M38A, 1953 Volkswagen Betle, 1954 Chevrolet Corvette "Blue Flame", 1954 Jaguar XK 120, 1954 Jaguar XK 120 Rally, 1954 Triumph TR2, 1955 Buick Roadmaster, 1955 Cadillac Coupè de Ville, 1955 Chevrolet Coupè, 1955 Ford Thunderbird, 1955 Mercedes Benz 300 SL "Guilwing", 1956 Ford Thunderbird, 1957 Chevrolet 4 Door Sedan, 1958 Cadillac Eldorado "Biarritz", 1958 Facel Vega "Typhoon", 1959 Porsche 356 B, 1959 Chevrolet Impala, 1960 Cadillac Series Sixty Two Convertible, 1960 Rolls Royce Silver Cloud II V8, 1960 Triumph TR3, 1962 Mercedes Benz 190 SL Convertible, 1963 Jaguar XKE Roadstar, 1964 Ford Mustang 289 V8 Convertible, 1964 Chevrolet Impala SS 283V8 Convertible, 1964 Lincoln Continental Convertible, 1964 Triumph TR4 A, 1965 Austin Healey 3000 Mark 3 "Gold Anniversary", 1965 Chevrolet Impala SS 327V8 Convertible, 1966 Chevrolet Corvette Sting Ray, 1966 Dodge Coronet 500 V8 Convertible, 1966 Triumph TR6 Roadstar, 1967 Mercedes Benz 280 SL Convertible, 1972 Mercedes Benz 35 8 cyl 4 Door Sedan, 1996 Maral Convertible

Motosikletler: 1938 BMW l10-951 DKW, 1954 BMW Sidecar, 1954 Zundapp, 1962 Matchless, 1972 Hercules

Traktörler: 1946 Allis Chalmers Traktör

Türbinler: Power Turbine National, Power Turbine Ruston 4Y, Power Turbine Ruston 6X


Miniaturk



Telefon:0212 222 28 82
E-mail: info@miniaturkcom
Web: http://wwwminiaturkcom
İlçe: Eyüp
Adres: İmrahor Caddesi, Sütlüce

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ`nin hazırladığı Miniaturk`te Türkiye`nin dört bir yanından seçilen tarih, kültür ve sanat eserlerinin minyatürleri bulunuyor Antik Çağ`dan Bizans`a, Selçuklu`dan Osmanlı`ya 3000 yıllık tarih ve kültür miraslarımız Haliç kıyısına taşındı Kendi içinde kapalı "masalsı" bir ortam yaratmayı hedefleyen Miniaturk, Anadolu, İstanbul ve eski Osmanlı coğrafyasından eserlerin oluşturduğu üç ana bölümden oluşuyor

Miniaturk projesi, Haliç’i arıtmak ve çevresini eski görkemine kavuşturmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından sürdürülen dönüşüm projesinin de önemli bir parçasını oluşturmaktadır

Maketi yapılan 1/25 ölçekteki eser ve nesneler arasında ise; Alman Çeşmesi, Anadolu Hisarı, Aspendos, Aya İrini, Anıtkabir, Ayasofya, Bursa Ulu Camii, Çanakkale Şehitleri Anıtı, Divriği Ulu Cami, Efes Celsus Kütüphanesi, İzmir Saat Kulesi, Meryem Ana Kilisesi, Mostar Köprüsü, Pamukkale, Peribacaları, Safranbolu evleri gibi 105 eser bulunuyor Bu eserlerin bir kısmının yapımı halen devam etmekte Eser seçim çalışmaları Prof Dr İlber Ortaylı ve Doç Dr Haluk Dursun`un danışmanlıkları ile bir seçici kurul tarafından yapıldı Anadolu ve çevresinde çeşitli dönemlerden kalma yüzlerce eser arasından titizlikle yapılan seçimler sonucu Miniaturk`te ilk etapta yer alacak eserler belirlendi

Kuşbakışı izlemeniz için seyir terasları da yer alıyor Alanda, ilki her bir maketi yakından inceleme olanağı sağlayan yürüyüş aksı, ikincisi ise özellikle çocukların ilgisini canlı tutmayı hedefleyen ve daha hızlı bir tur olanağı sağlayan tren yolu var Yapay bir gölün üzerinde yer alan 42 metre uzunluğundaki Boğaz Köprüsü üzerinde yürüyebiliyor, Kız Kulesi, Osmanlı Kadırgası ve deniz araçlarını kuşbakışı izleyebiliyorsunuz Geziler esnasında size, Fahir Atakoğlu`nun müzikleri eşlik ediyor Seyir terasının yanında yer alan restoran ve kafeterya ise yorulanlar ve Miniaturk`un tadını çıkartmak isteyenler için düşünülmüş Haliç ve Miniaturk manzaralı restoranda Türk ve dünya mutfaklarından yemekler bulunuyor Kafeteryada ise fast food türü yiyecekler servis ediliyor

Ziyaret Gün ve Saatleri: Miniaturk`u hafta içi 1000-1900, hafta sonu ise 10:00-21:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz
Bilet Fiyatları: Tam: 5000000 TL Öğrenci: 3000000 TL 6-12 yaş çocuklar: 2000000 T 0-6 yaş çocuklar ücretsiz Okul Gezileri: 2000000 TL


Orhan Kemal Müzesi




Telefon:0212 292 92 45
Fax: 0212 243 67 82
E-mail: info@orhankemalorg
Web: http://wwworhankemalorg
İlçe: Taksim
Adres: Akarsu Caddesi No: 32 Cihangir / Taksim
Orhan Kemal Müzesi, Orhan Kemal Kültür Sanat Koordinatörlüğü`nün katkılarıyla açılmıştır Müzede değerli yazarımızın çoğu Ara Güler tarafından çekilmiş özel yaşamıyla ilgili 70 fotoğrafı, ailesiyle ilgili fotoğrafları, kitaplarının orijinal ilk baskıları, özel mektupları, hakkındaki yazılar, makaleler ve doktora tezleri, çalışma odası, yazarın kullandığı daktilo, yatak, diş fırçası, kalem gibi özel eşyaları ve öldüğünde yüzünden alınan yüz kalıbı gibi çeşitli materyaller bulunmaktadır
Üç katlı binada ayrıca kitaplık ve İkbal Kahvesi adlı kafe de bulunuyor
Müzenin Açık Olduğu Gün ve Saatler: Müze her gün 1000-2000 saatleri arasında açıktır
Ücret: Müzeye giriş ücreti alınmamaktadır


Pera Müzesi




Telefon:212 334 99 00
Fax: 212 245 95 11
E-mail: info@peramuzesiorgtr
Web: wwwperamuzesiorgtr
İlçe: Beyoğlu
Adres: Meşrutiyet Caddesi No141 34443 Tepebaşı - Beyoğlu - İstanbul
SUNA VE İNAN KIRAÇ VAKFI`NIN BİR KÜLTÜR GİRİŞİMİ
PERA MÜZESİ

2005 Haziran ayı başlarında kapılarını İstanbullulara açan Pera Müzesi, Suna ve ve İnan Kıraç Vakfı`nın, kentin bu seçkin noktasında, çeşitli düzeylerde kültür hizmeti vermek amacıyla hayata geçirmeye başladığı geniş kapsamlı bir kültür girişiminin ilk adımıdır Bu projede bir `müze-kültür merkezi` işlevini üstlenecek Pera Müzesi için, 1893 yılında mimar Achille Manoussos tarafından İstanbul`un gözde semti Tepebaşı`nda inşa edilen, yakın zamanlara kadar da "Bristol Oteli" adıyla tanınan tarihi yapı Mimar Sinan Genim tarafından tümüyle elden geçirilerek çağdaş donanımlı bir müzeye dönüştürülmüş ve İstanbul halkının hizmetine sokulmuştur

Pera Müzesi`nin başlıca bölümleri: Suna ve İnan Kıraç Vakfı`nın üç özel koleksiyonunun sergilendiği 1 ve 2 müze katları (2 kat: Sevgi ve Erdoğan Gönül Galerisi); çok amaçlı sergi salonları (3 4 5 katlar), oditoryum/fuaye (bodrum kat) ve giriş katında yer alan Resepsiyon, Perakende-Art shop, Peracafé gibi mekânlardır

Müze katlarından ilkinin büyük bölümünü kaplayan Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu, eski çağlardan günümüze Anadolu`da kullanılagelmiş ağırlık ve ölçü birimlerinin, çeşitli malzeme ve tekniklerde üretilmiş tartı ve ölçü aygıtlarının seçkin örneklerini, tarih ve arkeoloji tutkunlarına sunmakta; aynı katın başka bir kanadında sergilenen Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu, bu türün çarpıcı güzellikteki parçalarıyla kültür tarihimizin çok iyi tanınmayan bir yaratı alanına yeni ışıklar tutmayı amaçlamaktadır

Suna ve İnan Kıraç Vakfı`nın üç yüzü aşkın tablodan oluşan Oryantalist Resim Koleksiyonu`ysa 17 yüzyıldan 19 yüzyıl başlarına uzanan bir dönemde Osmanlı dünyasından esinlenmiş Avrupalı "oryantalist" ressamların önemli yapıtlarını biraraya getiren zengin bir koleksiyondur İmparatorluğun son iki yüzyılından çok geniş bir görsel panorama sunan bu koleksiyonda, sanat tarihçilerinin tek `yerli oryantalist` saydığı Osman Hamdi Bey`in yapıtları ve ünlü Kaplumbağa Terbiyecisi tablosu da yer almaktadır Koleksiyon, bir süre önce yitirdiğimiz Sevgi-Erdoğan Gönül çiftinin özel koleksiyonlarından birçok tabloyu da kapsamaktadır ve müzede onların adını taşıyan Sevgi ve Erdoğan Gönül Galerisi`nde, uzun süreli tematik sergiler çerçevesinde, bölüm bölüm sergilenecektir Bu sergilerden Haziran 2005 başında açılan ilki, İmparatorluktan Portreler başlığını taşımakta ve kolleksiyondaki padişah, şehzade, sultan, büyükelçi portreleriyle, değişik dönemlerden, değişik sınıflardan insanları betimleyen, genel anlamıyla `portre` niteliğindeki tablolardan oluşmaktadır

Aile koleksiyonlarını sergilemeye yönelik bu `özel müze` işlevinin yanı sıra Pera Müzesi`nin, gerek çok amaçlı sergi salonları, gerekse oditoryum/fuaye ve konuklama mekânlarıyla kentin bu çok canlı bölgesinde çağdaş bir kültür merkezi işlevi kazanması ve değişik içerikli sergilerle olduğu kadar, sözlü ya da görsel etkinliklerle de İstanbullulara geniş bir kültür hizmeti vermesi öngörülmektedir

Ziyaret Saatleri: Salı - Cumartesi 1000 - 1900
Pazar 1200 - 1800 (Müze Pazartesi günleri kapalıdır)


Rahmi M Koç Sanayi Müzesi



Telefon:0212 297 66 39 - 40
E-mail: rmkmuseum@koccomtr
Web: http://wwwrmk-museumorgtr
İlçe: Eyüp
Adres: Hasköy Caddesi No:27 Hasköy
Rahmi M Koç Müzesi, Haliç`in kuzey kıyısında yaklaşık 2100 m2 lik alanda kurulmuştur Alanın güneydoğusunda yer alan tarihi Lengerhane`ye bahçe kotu altında saydam rampa ile ek sergi binası bağlanmıştır Anıtlar Yüksek Kurulu`nca II Sınıf tarihi eser olarak değerlendirilen binanın 12 yüzyıldan kalma Bizans temelleri üzerinde olduğu sanılmaktadır III Ahmet döneminde kurulduğu tahmin edilen ve dökümhane olarak kullanılan binada gemiyi yerinde tutmak için denize atılan zincir ve ucundaki çıpa (lenger) üretiliyordu III Selim döneminde onarım gördüğü bilinen yapı, 1951 yılına kadar maliye tarafından kullanılmıştır Cumhuriyet döneminde ise, Tekel-Cibali Tütün Fabrikası tarafından ispirto deposu olarak faydalanılmıştır 1984 yılanda geçirdiği yangında üst örtü sistemi büyük zarar gören yapı unutulmaya yüz tutmuştur 1991`de Rahmi M Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından satın alınan bina, iki buçuk yıl süren titiz restorasyon çalışmalarından sonra 13 Aralık 1994 yılında hizmete açılmıştır
Müzede yer alan objelerin büyük bölümü Rahmi M Koç`un özel koleksiyonundan derlenmiştir Çeşitli kurum ve kuruluşlardan, şahıslardan bağış veya süreli olarak alınan eserler de müzede sergilenmektedir Müze koleksiyonunun temelini gerçek eserler ve bunların modelleri, bilimsel ve mekanik objeler içermektedir Müzenin gezi planını Lengerhane binası ve ek bina olarak sınıflandırırsak; giriş, yol seviyesinin altında olup, eski bina içerisine dar bir tünelle çıkılır Bu tünelde, restorasyon çalışmaları sırasında bulunan lenger, gülle ve top parçaları sergilenmektedir Tünelden sonra iki yöne doğru çıkan merdivenler, girişi bir üst kata bağlar
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi hariç her gün açıktır Hafta içi 1000 - 1700, hafta sonu 1000 - 1900 saatleri arasında gezilebilir
Ücret: Tam: 4000000-TL, Öğrenci: 1250000-TL


Rumeli Hisarı Müzesi



Telefon:0212 263 53 05
Fax: 0212 265 04 10
İlçe: Rumelihisarı
Adres: Yahya Kemal Caddesi No: 42 Rumeli Hisarı
Sarıyer ilçesi sınırları içinde ve bulunduğu mevkiye adını veren hisar, otuz dönümlük (30000 m²) bir alanı kapsamaktadır Anadolhisarı`nın karşısında İstanbul Boğazı`nın en dar (850 m) ve akıntılı kısmında inşa edilmiş muhteşem bir anıt-eserdir Bölgenin ve civarın antik devirde "Hermaion" adıyla anıldığı bilinmekte ise de, tarihçi Dukas bundan söz etmemekte ve hisar yeri olarak "Sostenion" un (İstinye) aşağısında, Fonea adıyla bilinen bir dağın yamacını göstermektedir Rumelihisarı`nın adı: Fatih vakfiyelerinde Kulle-i Cedide; Neşri tarihinde Yenice-Hisar; Kemalpaşazade, Aşıkpaşazade ve Nişancı tarihlerinde Boğazkesen Hisarı olarak geçmektedir Bu adı Dukas karıştırarak Kefalokoptis biçiminde kullanmışsa da, ondan başka hiç kimse bu adı kullanmamıştır
Büyük Zağanos Kulesi ile Küçük Zağanos Paşa Kulesi`nde yer alan iki kitabeye göre hisar, takriben dört ay gibi kısa bir sürede yapılmıştır Süleymaniye Kütüphanesi`ndeki "Şerh-i Tecriyd-i Ataik" adlı eserde ise eserin 139 günde bitirildiği kaydı vardır
Yapımda kullanılan keresteler İzmit ve Karadeniz Ereğlisi`nden; taşlar Anadolu`nun değişik yerlerinden ve spoliler (devşirme parça taş) çevredeki harap Bizans yapılarından elde edilmiştir
Bazı tarihlerde yapımında 1000 usta, 2000 amele ve çok sayıda nakliyeci biçiminde yuvarlak rakamlar geçmekte ise de, Mimar EH Ayverdi yüzeysel hesapla bunu 300 usta, 700-800 amele ve 200 arabacı, kayıkçı, nakliyeci vd taife olarak yazmaktadır
60000 m² alanı kapsayan anıtın kargir hacmi yaklaşık 57700 m³ tür Dağ Kapısı, Dizdar Kapısı, Hisarpeçe Kapısı ve Sel Kapısı olmak üzere dört esas ve Mezarlık Kapısı adında bir tali kapısı vardır
Saruca Paşa, Halil Paşa ve Zağanos Paşa adlarında üç büyük ve küçük Zağanos Paşa adında bir ufak toplam dört kulesi; 13 adet irili ufaklı burcu bulunmaktadır Biri tıkalı iki su mecrası, ikisi kaybolmuş üç çeşmesi vardır Camiden günümüze yalnızca yıkık minaresi kalmıştır
Yapı, 1509 depreminde büyük zarar görmüş ancak hemen onarılmıştır III Selim (1789-1807) Döneminde de bir onarım gördüğü bilinmektedir Ancak esaslı onarım, 1953 yılında devrin cumhurbaşkanı Celal Bayar`ın talimatları ile üç Türk bayan mimar Cahide Tamer, Selma Emler ve Mualla Anhegger-Eyüboğlu`nun yaptığı restorasyonla gerçekleşmiştir
Müzede açık teşhir yapılmaktadır, ancak sergi salonu ve depo bulunmamaktadır Toplar, gülleler ve Haliç`i kapattığı söylenen zincirin bir parçasından oluşan eserler, bahçede teşhir edilmektedirSadberk Hanım Müzesi



Telefon:0212 242 38 13-14
Fax: 0212 242 03 65
E-mail: shm@mailkocnet
Web: http://wwwsadberkhanimmuzesiorgtr
İlçe: Sarıyer
Adres: Piyasa Caddesi No: 27-29 Büyükdere / Sarıyer
Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi, iki ayrı yapı içinde yer almaktadır Bunlardan birincisi, 19 yüzyıl sonlarında inşa edildiği kabul edilen, üç tam bir çatı katından oluşan ve üslup olarak Avrupa halk geleneksel mimarisinden örnek alınarak yapılmış bir yapıdır Kagir zemin üzerine ahşap/bağdadi tarzda inşa edilmiş olup, "Azaryan Yalısı" olarak bilinmektedir
Yalı, 1950 yılında Koç ailesince satın alınmış ve müzeye dönüştürülmesine karar verilen 1978 yılına kadar da, yazlık olarak kullanılmıştır 1978-1980 yılları arasında, Sedat Hakkı Eldem`in hazırladığı bir restorasyon projesinin uygulanmasıyla bina müzeye dönüştürülmüş ve Sadberk Koç Koleksiyonu sergilenmek üzere, 14 Ekim 1980`de ziyarete açılmıştır
Bahçesiyle birlikte 4280 m2 olan Azaryan Yalısı 400 m2 lik bir alana oturmaktadır Giriş katında, hediyelik eşya dükkanı ve ufak bir çay salonu bulunmaktadır Bugün kullanılmayan ana girişin tavanı, eski Roma mimarisinden esinlenilmiş kartonpiyer kasetlerle süslüdür Katlara ahşap merdivenle çıkılır ve duvarlar mermer taklidi kalem işi boyalıdır Giriş katının üzerindeki birinci ve ikinci katların orta ana salonları ve bunlara açılan odalar sergileme mekanları olarak kullanılmaktadır Çatı katında ise, eser depoları, çalışma odaları ve kitaplık bulunmaktadır
Binanın dış yüzünde, pencere aralarında, (X) şeklinde ahşap süslemeler binayı diğer yalılardan ayırır Ayrıca bina yüzeyindeki kabaralar nedeniyle halk arasında "Vidalı Yalı" olarak da anılır
Vehbi Koç Vakfı`nın, 1983 yılında satın alarak Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonlarına kattığı Kocabaş eserlerinin sergilenebilmesi için, mevcut binanın hemen yanında bulunan ve 20 yüzyıl başlarında inşa edildiği sanılan, yarı yıkık durumdaki başka bir yalı, ön cephesi aslına uygun olarak, yeniden inşa edilmiştir Restorasyon projesi İbrahim Yalçın tarafından hazırlanan müzenin inşaatı iki yıl sürmüştür 24 Ekim 1988 yılında "Sevgi Gönül Binası" adıyla açılan bu müzede İslam öncesi arkeolojik eserler sergilenmektedir Bu müze çağdaş bir müze uygulaması nedeniyle 1988`de "Europa Nostra" ödülüne layık görülmüştür
Betonarme olarak inşa edilen yapının ön cephesi ahşap kaplıdır Yan taraf ise, ahşap taklidi mermer sıvalıdır Bu önlem yangın tehlikesine karşı alınmıştır Önden üç, arkadan zemin dahil dört kat olan binanın giriş katında, çok amaçlı bir salon ve konservasyon laboratuvarı bulunmaktadır
Ana ve ara katlarda, kronolojik bir sıra içinde, arkeolojik eserler sergilenmektedir Sergileme alanı toplam 625 m2 dir Girişteki salon Afyon beyazı, merdivenler ve sergi salonlarının zemini siyah Adapazarı mermeri ile kaplıdır Sergi salonları gün ışığına kapatılmış ve vitrinler, çağdaş bir aydınlatma ile modern bir müze hüviyeti kazanmıştır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Çarşamba hariç her gün 1000-1700 saatleri arasında


Sakıp Sabancı Müzesi



Telefon:0212 277 22 00
Fax: 0212 229 49 14
E-mail: muze@sabanciunivedu
Web: http://muzesabanciunivedu
İlçe: Sarıyer
Adres: İstinye Cad No:22 Emirgan 80850 İstanbul

Emirgân Korusu`nu İstanbul Boğazı`na bağlayan tepede bulunan ve günümüzde "Atlı Köşk" adıyla tanınan yapının bulunduğu topraklar ve onun deniz kıyısındaki uzantısı olan Sahilhane 1848-84 yılları arasında sırasıyla Süleyman Re`fet Paşa ile eşi Fatımatüzehra Hanım, Musevi Hoca Misak, Mustafa Reşid Paşa`nın hanımı Adile Hanımefendi, Mısırlı "Küçük" Mehmed Ali Paşa, Mustafa Nâilî Paşa, Maksudzade Simon Bey, Hıdiv İsmail Paşa, Mısır Hükümeti ve son olarak da Hıdiv Mehmed Tevfik Paşa`nın mülkiyetinde olmuştur 1884 yılında Sultan II Abdülhamid`in fermanıyla Maliye Hazinesi`nce satın alınarak Karadağ Kralı I Nikola`ya ihsan edilen Sahilhane, Kral`ın ikametgahı ve Karadağ Sefarethanesi olarak kullanılmıştır 1913 yılında çıkan bir kararla geri alınan yapı, bu defa da Sultan Mehmet Reşad`ın torunu Behiye Sultan`ın mülkiyetine geçmiştir 1925 yılında yıkılmış ve harap bir halde bulunan bu Sahilhaneyi satın alan Hıdiv İsmail Paşa`nın torunu Prens Mehmed Ali Hasan ise mimar Eduard de Nari`ye köşkün projesini çizdirmiş ve inşaat ettirmiştir Günümüzde "Atlı Köşk" olarak anılan yapı, 1944 yılında Prens Mehmed Ali Hasan`ın ablası Prenses İffet`in kullanımına geçene kadar uzun seneler boş kalmıştır
1949 yılında İstanbul`da geniş ailesi için bir yazlık ev aramaya başlayan Hacı Ömer Sabancı, çok beğendiği bu köşkü Prens Mehmed Ali Hasan`ın oğullarından 1951 yılında satın almıştır Hacı Ömer Sabancı`nın Mahmud Muhtar Paşa`nın Moda`daki Mermer Konağı`nda yapılan müzayededen satın aldığı bronz at heykelini köşkün önüne koymasıyla bina, "Atlı Köşk" olarak anılmaya başlar
Hacı Ömer Sabancı`nın 1966 yılında vefatından sonra, Köşk Sakıp Sabancı ve ailesi tarafından 1969-99 yılları arasında konut olarak kullanılmıştır
1998`de Sabancı Üniversitesi`nin kırk dokuz yıl süreyle kullanımına verilen bu tarihi yapı, içindeki değerli eserler ve bahçesiyle birlikte kapılarını Haziran 2002`de Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi olarak ziyarete açmıştır

Tarihi Atlı Köşk ve en ileri teknolojiyle donanarak ona eklenen yeni galeri, bu yapısıyla uluslararası düzeyde bir müze standardına kavuşturulmuş ve 3500 m2`lik alan ile her türde sergilemeye uygun hale getirilmiştir
Bugün Sabancı Müzesi`ndeki son derece değerli yazma eserler, 19 ve 20 yüzyıla ait zengin tablo koleksiyonu bu geniş sergi alanında sergilenmekte, Müze aynı zamanda yurt içi ve dışından gelen sergilere de ev sahipliği yapmaktadır
Sakıp Sabancı Müzesi, Sabancı Üniversitesi`nin bünyesinde yer almaktadır ve bu kimliğiyle de bir eğitim kurumu olma özelliği taşımaktadır Bu çerçevede Müze`de çeşitli düzeyde eğitim programları yapılmakta, ayrıca hafta sonları müzik etkinliklerine de yer verilmekte, sürekli ve geçici sergileme ile etkinlikler, internet aracılığıyla da geniş çevrelere yansıtılmaktadır Müze özürlüler için de elverişli gezi olanaklarına sahiptir
Atlı Köşk`ün giriş katındaki üç oda Sabancı ailesinin köşkte yaşadığı dönemde kullandığı mobilyalar ve 18- 19 yüzyıl sanat eserleri ile döşenmiş halde, olduğu gibi korunmaktadır
Sabancı Koleksiyonu`nda yer alan küçük heykel, madeni eser, porselen, obje ve mobilyalardan oluşan dekoratif sanat eserleri koleksiyonu, 1940 yılında Hacı Ömer Sabancı tarafından oluşturulmaya başlanmış, 1970 yılından beri de Sakıp Sabancı`nın büyük sevgi ve ilgisiyle zenginleşmiştir Koleksiyonda, aralarında vazoların da yer aldığı 18 ve 19 yüzyıl Çin Famille Noire, Famille Verte porselenleri, polikrom vazolar, dekoratif tabaklar bulunmaktadır Bunların yanı sıra, çok sayıda Sévres vazosunu da içeren 19 yüzyıl Fransız porselenleri ile Berlin ve Viyana atölyelerinde üretilmiş Alman porselenleri, koleksiyonun değerli parçaları arasında yer almaktadır
Ziyaret Günleri: Pazartesi günü haricinde, Salı-Çarşamba-Perşembe-Cuma 1000-1800, Cumartesi-Pazar: 1100-1800 saatleri arasında ziyarete açık
Ücret: Tam: 4000000 TL Öğrenci: 1000000 TL (İndirim; Öğrenciler, Sabancı Üniversitesi Mensupları, 60 Yaş Üzeri Ziyaretçiler için geçerlidir)


Şehir Müzesi



Telefon:0212 258 53 44
İlçe: Beşiktaş
Adres: Barbaros Bulvarı Yıldız / Beşiktaş
Osmanlı İmparatorluğunun dördüncü büyük sarayı olan Yıldız Sarayı`nın Güzel Sanatlar binasında 1988 yılından beri hizmet vermektedir
Müzenin kuruluş tarihi 1939 yılına kadar inmektedir Beyazıt’taki Belediye Kütüphanesi’nde açılan müze, 1945 yılından sonra Saraçhane`de bulunan Gazanfer ağa medresesinde Belediye Müzesi adı ile hizmet vermeyi sürdürmüştür
1988’de Yıldız Sarayı’na taşınan ve Şehir Müzesi adıyla yeniden hizmete açılan müze, sergileme alanı olarak düzenlenen, iki katlı uzun salondan oluşmaktadır İstanbul kenti için önemli bir müze niteliğini taşıyan Şehir müzesinin koleksiyonunda genellikle 18 ve 19 ncu yüzyıla tarihlendirilen etnografik ve tarihsel nitelikteki eserler bulunmaktadır
Osmanlı dönemi İstanbul’unun sosyal hayatını yansıtan bu eserler, tablolar, yazı-resimler ve hat levhaları, kumaşlar, Yıldız ve eser-i İstanbul damgalı porselenler, çeşitli cam eserler, yazı (hat) malzemeleri, tarikat eşya ve alemleri, mutfak eşyaları, kahve takımları, buhurdanlar, sahanlar, takılar, mahfazalar, ölçek, terazi ve ağırlıklar, mühürler, cilt kalıpları, keramik ve çiniler, Tophane lüleciliği ürünleri vb objelerden oluşmaktadır
Müzede tabloları sergilenen ressamlar Civanyan, Şevket Dağ, Henri Malla, Prieur Bardin, Mesrur İzzet, şerif Ferid, Halil Paşa, Sami Boyar, Ziya Keseroğlu, HVecih Bereketoğlu, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Feyhaman Duran, Kemal Zeren, Zeki Kocamemi, Ferruh Başağa, Elif Naci, Hamit Görele, Hakkı Anlı, Şefik Bursalı, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mustafa Nuri ve Haşmet Akal’dır
Eserleri sergilenmekte olan hattatlar ise şunlardır : Mustafa İzzet, Sultan Abdülmecid, Mehmed Raşid, Sami Efendi, Mehmed İzzet, Hamit Aytaç, İsmail Hakkı Altunbezer, Şefik, Mahmud Celaleddin
Sergilenen diğer önemli eserler arasında IIMehmed, IIOsman, 1Mahmud tuğralı fermanlar, Tophane lüleleri, tarikat eşyaları, İstanbul’un değişik esnaf gruplarına aşt aletler, alemler,şerbet tasları ve güğümleri, 18-19 yüzyıl porselenleri ve üzerlerindeki resimler ile dikkati çeken eser-i İstanbul damgalı porselenler de bulunmaktadır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazar ve Pazartesi günleri dışında her gün 0930 - 1630 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilir


Tanzimat Müzesi



E-mail: tanzimatmuze@ibb-kutuphanegovtr
İlçe: Sirkeci
Adres: Gülhane Parkı, Sirkeci
1952 yılında Ihlamur Kasrı`nda açılmış olan müze, 1969 yılında Yıldız Parkı içinde bulunan Çadır Köşkü`ne, 1983 yılında ise Tanzimat Fermanı`nın okunduğu Gülhane Parkı içindeki binasına taşınmıştır Müzede 1839 - 1876 yılları arasındaki Batılılaşma hareketlerine ait belge ve eşyalar sergilenmektedir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Her gün 900 - 1700 saatleri arasında açıktır


Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi



Telefon:0212 527 58 51
İlçe: Beyazıt
Adres: Beyazıt Meydanı 34490, Beyazıt
Beyazıt Meydanı’ndaki Beyazıt Medresesi`dir Müze ilk olarak 1968 yılında Sultan Selim Medresesi’nde Türk Yazı Sanatları Müzesi ismiyle açılmış, bugünkü binasına ise 1984’te taşınmıştır
Birçok ünlü hattata ve hattat padişahlara ait hatlar, levhalar, tuğralar ve Kur’anlar türlerine göre tasnif edilmiş olarak medresenin küçük odalarında sergilenmektedir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazar ve Pazartesi günleri haricinde her gün 0830-1200 ve 1300-1630 saatleri arasında gezilebilir
Ücret: Tam: 1000000-TL, Öğrenci: Ücretsiz


Türk ve İslam Eserleri Müzesi



Telefon:0212 518 18 05
Fax: 0212 518 18 07
İlçe: Sultanahmet
Adres: İbrahim Paşa Sarayı, At Meydanı, Sultanahmet
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, Türk ve İslâm sanatı eserlerini topluca kapsayan ilk Türk müzesidir 19 yüzyılın sonunda başlayan kuruluş çalışmaları, 1913 yılında tamamlanmış ve müze, Mimar Sinan`ın en önemli yapılarından biri olan Süleymaniye Camii külliyesi içinde yer alan imaret binasında 1914`de "Evkaf-ı İslâmiye Müzesi" (İslâm Vakıfları Müzesi) adı ile ziyarete açılmıştır Cumhuriyet`in ilanından sonra ise "Türk ve İslâm Eserleri Müzesi" adını almıştır
Müze, Süleymaniye imaret binasından 1983 yılında, bugün içinde bulunduğu İbrahim Paşa Sarayı`na taşınmıştır 16 yüzyıl Osmanlı sivil mimarî örneklerinin en önemlilerinden olan İbrahim Paşa Sarayı, Roma Dönemine uzanan tarihî hipodromun kademeleri üzerinde yükselir Kesin yapılış tarihi ve nedeni bilinmeyen bu bina, 1520`de Kanuni Sultan Süleyman tarafından kendisine 13 yıl sadrazamlık yapacak olan İbrahim Paşa`ya hediye edilmiştir
Tarihlerin Topkapı Sarayı`ndan daha büyük ve görkemli olduğunu yazdığı İbrahim Paşa Sarayı, pek çok düğün, şenlik ve kutlamanın yanı sıra, karışık dönemler ve isyanlara da sahne olmuş, İbrahim Paşa`nın 1536`da öldürülmesinden sonra da aynı adla anılmış, başka sadrazamlarca da kullanılmış, kışla, elçilik sarayı, defterhane, mehterhane, dikimevi ve cezaevi gibi işlevler yüklenmiştir
Dört büyük iç avlu çevresinde yer alan saray, çoğu ahşap olan Osmanlı sivil yapılarının aksine, taştan yapılmış olması nedeniyle, yüzyılımıza tümüyle ulaşabilmiştir ve 1966-1983 yılları arasında onarılarak, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi`nin yeni binası olarak bir anlamda yeniden doğmuştur Bugün müze olarak kullanılan bölüm, sarayın tüm Osmanlı minyatürlerinde ve Batılı sanatçıların gravür ve tablolarında karşımıza çıkan büyük merasim salonu ve onu çevreleyen bölüm ile 2 avlusudur
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, 1984 yılında Avrupa Konseyi Yılın Müzesi Yarışması Jüri Özel Ödülü`nü, 1985 yılında da Avrupa Konseyi-Unesco tarafından çocuklara kültür mirasını sevdirme konusundaki çalışmalarından ötürü verilen ödülü almıştır
Konusunda dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, kırk bin eseri aşan koleksiyonu ile, İslâm sanatının hemen her döneminden ve her türünden seçkin eserlere sahiptir
Halı Bölümü
Halı sanatının dünyadaki en zengin koleksiyonunu oluşturan halı bölümü ayrı bir önem taşımış ve müzenin uzun yıllar bir "Halı Müzesi" olarak ünlenmesine neden olmuştur Müze, yalnızca Türkiye`nin değil, dünyanın en zengin halı koleksiyonuna sahiptir Ender Selçuklu halılarının yanı sıra, 15 yüzyıla ait seccade ve hayvan figürlü halılar, 15-17 yüzyıllar arasında Anadolu`da üretilen ve Batı`da "Holbein Halısı" olarak anılan geometrik desenli ya da kûfî yazıdan esinlenen halılar bu bölümün en değerli parçalarını oluşturur
İran ve Kafkas halıları, ünlü Uşak ve saray halı örnekleriyle zenginleşen Türk ve İslâm Eserleri Müzesi halı koleksiyonu bugün dünyada halı sanatı üzerine ciddi bir inceleme yapmak isteyenlerin başvurmaları gereken bir kaynaktır
El Yazmaları ve Hat Sanatı Bölümü
7 yüzyıldan 20 yüzyıla uzanan Türk ve İslâm Eserleri Müzesi yazma koleksiyonunun büyük bir bölümünü oluşturan Kur`an-ı Kerim`ler Müslümanlık`ın yayıldığı geniş coğrafi bölgelerden gelmektedir
Emevî, Abbasî, Mısır ve Suriye Tulunoğulları, Fatımî, Eyyubî, Memlûk, Moğol, Türkmen, Selçuk, Timurî, Safavî, Kaçar ve Anadolu Beylikleri ile Osmanlı hat sanatının yaratılarının bir arada izlenebildiği ender koleksiyonlardandır
Elyazmaları arasında, Kur`an`ların dışında, çeşitli konularda yazılmış (bazıları resimli) kitaplar, gerek konuları, gerek yazı stilleri, gerek ciltleri bakımından ilgi çekicidir
Osmanlı sultanlarının tuğralarını taşıyan fermanlar, beratlar, herbiri bir sanat eseri niteliğindeki tuğralar, Türk ve İran minyatürlü yazmaları, divanlar Türk ve İslâm Eserleri Müzesi`ni, bu alanda da, dünyanın önemli müzelerinden biri durumuna getirmektedir
Ahşap Eserler Bölümü
Bu koleksiyonun en önemli parçalarını 9-10 yüzyıl Anadolu ahşap sanatının örnekleri oluşturmaktadır
Anadolu Selçukluları ve Beylikler Döneminden kalan ender parçaların yanı sıra, Osmanlı Döneminin sedef, fildişi, bağa işlemeli ahşap eserleri, kakma sanatının eşsiz örnekleri, Kur`an cüzü muhafazaları, rahleler, çekmeceler bu zengin koleksiyonun ilgi çekici parçalarıdır
Taş Sanatı Bölümü
Emevî, Abbasî, Memlûk, Selçuklu, Osmanlı dönemlerine ait, kimi motifli kimi figürlü, ama hemen hepsi yazılı taş eserler Türk ve İslâm Eserleri Müzesi`nde bir araya getirilmiştir Selçuklu Dönemi taş sanatının ender ve seçkin örnekleri, av sahneleriyle, sphenks, griphon, ejder gibi masal yaratıklarının yer aldığı figürlü mezar taşları, kûfî yazılı erken dönem taş eserler, Osmanlı hat sanatının bir uzantısı olan değişik üsluplarda yazılmış kitabeler gerek nitelik, gerek nicelik açısından önemlidir
Keramik ve Cam Bölümü
1908-14 yılları arasında yapılan kazılarda bulunmuş keramik eserlerin ağır bastığı bu koleksiyonda Samarra, Rakka, Tel Halep, Keşan kaynaklı olanlar başta gelmektedir
Böylece Erken-İslâm Dönemi keramik sanatının aşamalarını Türk ve İslâm Eserleri Müzesi koleksiyonunda izlemek mümkündür Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemine ait, mozaik, mihrap ve duvar çinisi örnekleri ile Konya Kılıçaslan Sarayı alçı süslemeleri koleksiyonun bir başka önemli bölümünü oluşturmaktadır Osmanlı çini ve keramik sanatı örnekleri, yakın dönem Kütahya ve Çanakkale seramikleri ile noktalanmaktadır
Cam koleksiyonu ise, 9 yüzyıl İslâm cam sanatı örnekleriyle başlayıp, 15 yüzyıl Memlûk kandillerini, Osmanlı Dönemi cam sanatı örneklerini kapsamaktadır
Maden Sanatı Bölümü
Büyük Selçuklu İmparatorluğu dönemine ait, tarihli ender örnekler Anadolu Selçuklu döneminden havan, buhurdan, ibrik, ayna, dirhemlerle başlayan Türk ve İslâm Eserleri Müzesi Maden Sanatı Koleksiyonu, Cizre Ulu Camii kapı tokmakları ve İslâm maden sanatı alanında önemli bir yeri olan burç ve gezegen sembolleriyle bezeli figürlü 14 yüzyıl şamdanlarıyla önemli bir koleksiyon oluşturmaktadır
16 yüzyıldan başlayıp, 19 yüzyıla ulaşan Osmanlı maden sanatı örnekleri arasında ise gümüş, pirinç, tombak, murassa (değerli taşlarla süslü) sorguç, kandil, gülabdan, buhurdan, leğen ve ibrikler yer almaktadır
Etnografya Bölümü
Uzun yıllar boyunca toplanan etnografik parçalar, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi`nin

İbrahim Paşa Sarayı`na nakliyle sergilenme olanağını bulmuştur
Müzenin en genç bölümü olan bu koleksiyonda, Anadolu`nun çeşitli bölgelerinden toplanmış halı-kilim tezgâhları, dokumalar, yün boyama teknikleri, halk dokuma ve işleme sanatı örnekleri, yöresel zenginlikleri içinde kostümler, ev eşyaları, el sanatları, el sanatı aygıtları, göçer çadırları kendilerine özgü mekânlar içinde sergilenmektedir
Web:wwwtiemorg Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi hariç 0900 - 1700 saatleri arasında
Giriş Ücreti: Tam: 4 YTL İndirimli: 2 YTL


Uluslararası UFO Müzesi



Telefon:0212 252 86 46 / 0212 252 86 82
Fax: 0212 252 87 07
E-mail: info@siriusufoorg
Web: http://wwwsiriusufoorg
İlçe: Beyoğlu
Adres: İstiklal Caddesi Büyükparmakkapı Sokak No:14 Kat:1-2 Beyoğlu
Dünyada, Amerika, Japonya ve İngiltere`de olmak üzere sadece üç yerde bulunan "Uluslararası UFO Müzesi"`nin dördüncüsü İstanbul`da açıldı Orta ve Doğu-Avrupa, Balkanlar ve Ortadoğu`nun da ilk uluslararası UFO müzesi olma özelliğini taşıyan müze, tüm dünyada bu konuyla ilgili araştırma yapan yüzlerce kurum ve kuruluşun data ve arşiviyle de destekleniyor
Uluslararası UFO Müzesi üç ayrı birimden oluşmaktadır: Müze ve Sergi Bölümü, Kütüphane, Video-VCD-DVD İzleme ve Toplantı Odası
Müze ve Sergi Bölümü: Bu bölümde tüm "UFO ve Dünya Dışı Zeki Yaşam Gerçeği" ile ilgili olaylar ve bilgiler; dünya UFO tarihçesi, arkeolojik kalıntılar ve yazıtlarla ilgili bilgi ve canlandırmalar, NASA`nın gizlediği olaylar ve fotoğraflar, Mars Dosyası ve gizlenenler, 51 Bölge ve gizli üsler, önemli üniversite ve kurumların araştırma raporları, analiz sonuçları, Crop Circles (Ekin arazilerindeki şekiller), Animal Mutilation (hayvan kaçırma ve mutasyon olayları), Abduction (insan kaçırılma ve deney) olayları, Roswell, Aztec, Varginha gibi uçan daire düşme olayları, gizli resmi belgeler, üst düzey askeri ve sivil yetkililerin, eski devlet başkanlarının, senatörlerin itirafları ve belgeleri, varlık tipleri, uçandaire tipleri, Türkiye ve dünya ülkeleri UFO raporları ve önemli UFO olayları, yerli yabancı gazete-dergi arşivleri ve daha birçok konu ayrı ayrı bölümlerde fotoğraf, resim ve belgelerle, Türkçe ve İngilizce metinlerle açıklamalı olarak sergilenmekte ve ziyaretçilerin bilgisine sunulmaktadır
Ayrıca, yine müze içinde yedi ayrı bölümde; UFO Gerçeği`ni gözler önüne seren arkeolojik kalıntıların modelleri, Roswell`de düşen uçandaire olayının temsili ve uzaylılara yapılan otopsi, kaçırılan bir dünyalıya uzaylılar tarafından yapılan bir deneyin temsili, gözlem raporlarına dayalı çeşitli uzaylı varlık tipleri ve yine gözlem raporlarına ve fotograflara dayalı çeşitli uçan daire modelleri maket ve heykellerle açıklamalı olarak özel bölmelerde sergilenmektedir
Kütüphane: UFO’lar, uçan daireler, Dünyadışı Zeki Yaşam ve Evren ile ilgili bilgi edinmek ve araştırma yapmak isteyenler, okuma masalarının da yer aldığı, bu konularla ilgili yerli ve yabancı 1000’nin üzerinde kitaptan oluşan kütüphaneden yararlanabilirler
Video-VCD-DVD İzleme ve Toplantı Odası: Konuyla ilgili 550 saatin üzerindeki Türkçe ve İngilizce video ve görüntü arşivinde yer alan belgeseller ile "UFO Gerçeği" programlarının ve uluslararası kongrelerin kasetleri, video izleme odasında ziyaretçilerin hizmetine sunulmuştur Ayrıca müzede belirli periyodlarla, konularla ilgili olarak yerli ve yabancı misafir konuşmacılar tarafından çeşitli konferans ve seminerler düzenlenmektedir Ayrıca müzede duvar panolarıyla konularla ilgili dünyadaki önemli en son gelişmeler ve haberler duyurulmakta, ziyaretçilerin bu önemli konuda bilgilenmeleri sağlanmaktadır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Her gün 1100-2000 saatleri arasında açıktır


Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi




Telefon:0212 252 47 00
Web: http://wwwykykulturcomtr
İlçe: Beyoğlu
Adres: İstiklal Caddesi No: 285 Beyoğlu
1977 yılına kadar Yapı Kredi Bankası`nın tüm kültür ve sanat etkinliklerini yönlendiren Vedat Nedim Tör`ün adını taşıyan müze 1992`de kuruldu Müze 1950`li yıllardan itibaren Yapı Kredi Bankası bünyesinde oluşturulan sikke, madalya, işleme, kumaş, yazma, tombak, tespih, Karagöz oyunu gibi koleksiyonlara sahiptir Müzenin 55000 parçadan oluşan sikke koleksiyonu, kendi alanında dünyanın üçüncü büyük koleksiyonudur Kendi koleksiyonlarının yanı sıra özel koleksiyonerlerin yapıtlarının da tematik bir bütünlük içinde dönüşümlü olarak sergilendiği Müze`de her yıl dört büyük sergi açılmakta, bu sergilere bilimsel kataloglar eşlik etmektedir Ücretsiz gezilebilen Müze, ayrıca araştırmacı ve koleksiyonerlere danışmanlık ve ekspertiz hizmeti de vermektedir
Sikke Koleksiyonu: Müze`nin eski eser koleksiyonunun en önemli bölümü, MÖ 6 yüzyıldan günümüze kadar çeşitli uygarlıkların kullandığı paralardan oluşan 55000 parçalık sikke koleksiyonudur Koleksiyon, ülkenin en büyük ve titiz koleksiyonerlerinden alınan parçalarla zenginleştirilmiştir Ağırlıklı olarak Emevi, Abbasi, Memluk, İlhanlı, Selçuklu, Osmanlı gibi İslam ülkeleri paralarından oluşan koleksiyonda Halife Abdülmelik tarafından 696 yılında bastırılan Emevi sikkesi, dünyada bilinen iki örnekten biri olarak yer almaktadır Müze koleksiyonunda bulunan Grek, Roma, Bizans sikkeleri de hacim ve nitelik bakımından azımsanmayacak önemdedir
Etnografik Eser Koleksiyonları: Vedat Nedim Tör Müzesi koleksiyonlarında işlemeler, Türk kumaşları, tombaklar, gümüş eserler, tespihler gibi gündelik yaşamda kullanılan eşyalardan oluşan etnografik eserler de önemli yer tutmaktadır Bunlardan Türk işleme sanatının tüm inceliklerinin yansıdığı işleme koleksiyonu 500 parçadan; 18 ve 19 yüzyıllarda Türkiye`deki küçük atölye ve fabrikalarda dokunan kumaş eserlerden oluşan koleksiyon ise 190 parçadan oluşmaktadır Yörük kilimleri ve heybeleri, çoraplar ve kolonlar, iğne oyası ve tığ işi keseler işleme ve kumaş koleksiyonlarının tamamlayıcı parçalarıdır Ayrıca koleksiyonda eşine az rastlanır özellikteki tombaklardan da 50 parça bulunmaktadır Organik ve inorganik maddelerden yapılmış çok sayıda örneği içeren tespih koleksiyonunda, amber ağacından pelesenke, fildişinden mercana, altın ve zümrütten kehribar ve inciye kadar 300`e yakın tespih vardır Müze`nin diğer bir koleksiyonu, yüzyıl başının gölge oyunu dalında en renkli temsilcilerinden biri sayılan Ragıp Tuğtekin`in (1892-1973) tamamlanmış Karagöz figürleridir Karagöz tekniğini ve oyunlarını anlatan son derece değerli iki yazma bu koleksiyonu bütünlemektedir
Özel Atatürk Bölümü: Müze koleksiyonları arasında, Mustafa Kemal Atatürk`e ait bazı evrak ve özel eşyanın ayrıcalıklı bir yeri vardır Atatürk`ün annesine, kardeşine, Falih Rıfkı Atay`a yazdığı elyazısı mektuplar, saati ve Ürdün Kralı`nın armağanı müzikli sigara kutusu manevi değerleriyle paha biçilmez nitelikte eserlerdir Ayrıca 40000 fotoğraftan oluşan, Atatürk`ü ve dönemini ele alan bir fotoğraf koleksiyonu da bu bölümde yer almaktadır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Hafta içi 1000-1900, Cumartesi günleri 1000-1800, Pazar günleri 1300-1800 saatleri arasında açıktır
Ücret: Müzeye giriş ücreti alınmamaktadır


Yedikule Hisarı




Telefon:0212 585 89 33
İlçe: Topkapı
Adres: Kule Meydanı No: 4 Yedikule
İstanbul`un önemli mimari eserlerinden biri olan Yedikulehisarı veya kısaca Yedikule, şehrin kara surlarının güneyinde, kendi adıyla anılan semtte Hisarlar Müzesi Müdürlüğü`ne bağlı bir birimdir
Hisar İmparator II Theodosios (408-450) Devrinde yapılan kara tarafı Bizans şehir surlarının en önemli girişi ve ayrıca Bizans tarihinde önemli bir yeri olan Altın Kapı (=Porta Aurea) arkasına bir ek inşası ile İstanbul`un fethinden dört yıl sonra, 1457-1458 tarihinde Sultan II Mehmed (Fatih) tarafından bir iç-kale olarak yaptırılmıştır Böylece Bizans ve Osmanlı Çağı yapıları biraraya gelmiştir
Yedikulehisarı`nın surları beş köşeli bir yıldız biçimindedir
Şehir tarafında tek bir kapı bulunmaktadır Surların bitişiğine hiçbir yapı ilave edilmemiştir
Hisardaki garnizonda bir dizdar (kale muhafızı), dizdar yardımcısı, 6 subay ve 50 asker bulunuyordu Kale içinde bir dizdar evi ile 12 nefer evi de mevcuttu Hisar içinde günümüze ulaşmayan barınak ve depoların izi bile kalmamıştır Yalnız avlu ortasında yer alan ve 1905 yılına kadar ayakta kalabilen mescidin minaresinden bir bölüm ile önündeki çeşme görülebilir Bu mescidin bir de mahallesi vardı ki, XVIIyüzyıla ait bir resimde görülebilen bu mahallenin de ne zaman ortadan kalktığı bilinmemektedir
Yedikulenin bahçesinde taş top güllesi, mermer sütun başlığı, sütun parçası ve pişmiş toprak küp gibi toplam 17 parça eser açık-teşhirde yer almaktadır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Özel izinle girilebilmektedir


Yerebatan Sarnıcı Müzesi


Telefon:0212 522 12 59
İlçe: Sultanahmet
Adres: Yerebatan Caddesi No: 13 34410 Sultanahmet
Sultanahmet’te bulunan Yerebatan Sarnıcı, 542 yılında Bizans İmparatoru Justinyen tarafından At Meydanı’nın diğer tarafında bulunan Büyük Saray’ın su ihtiyacını karşılamak üzere yaptırılmıştır
Fetihten sonra yaklaşık yüzyıl süreyle sarnıcın varlığı fark edilmemiş; ancak bodrumlarında su biriktiren ve deliklerden sepet sarkıtarak balık tutan insanların varlığının anlaşılmasıyla keşfedilmiştir
Osmanlı döneminde onarılarak kullanılan sarnıcın giriş kısmındaki evler 1940’larda belediye tarafından istimlak edilerek, giriş için düzenli bir bina yapılmıştır
1985-1988’de Büyükşehir Belediyesi geniş ölçüde bir temizlik ve onarımdan geçirilen sarnıçtaki su ve dipteki çamur birikintisi boşaltılmış, temizlenmiş, batıdaki ucuna kadar uzanan bir iskele yapılmış, ayrıca kuzeydoğu köşeye de bir platform inşa edilmiştir
Yerebatan Sarayı olarak adlandırılan sarnıç içten 145 metre uzunluğunda 65 metre genişliğindedir Yaklaşık 9800 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır
Her bir dizide 28 tane olmak üzere 12 sıra sütun tuğla kemerleri ve bunların desteklediği tonozları taşır Toplam sayıları 336 olan sütunlardan 8’i kuzey bölümde örme kılıf içine alınmış, güneybatıda 37 sütun, etraflarını çeviren bir dolgu duvarın içinde kalmıştır
Son restorasyonda içi kuru olmasına rağmen sarnıca tekrar su geldiğinden bugün hala 1-2 m arasında su bulunmaktadır
Ziyaret Gün ve Saatleri: Haftanın yedi günü Kış aylarında: 0900-1730, Yaz aylarında: 0900-1800 saatleri arasında gezilebilir


Yıldız Sarayı Müzesi




Telefon:0212 258 30 80
Fax: 0212 258 30 85
İlçe: Beşiktaş
Adres: Barbaros Bulvarı Yıldız Parkı Beşiktaş
Yıldız Sarayı, Beşiktaş Yıldız Tepesi`nde Türk Osmanlı Saray mimarisinin en son örneğini oluşturan yapı gruplarındandır Sarayın bulunduğu "Hazine-i Hassa"ya kayıtlı bu arazi Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri padişahlar tarafından av sahası olarak kullanılmaktaydı Bu araziye ilk kasrı yaptıran Sultan I Ahmet`tir (1603-1617) Sultan IV Murat da (1617-1640) avlanmaya geldiği zaman bu kasırda istirahat ediyordu XVIII yüzyıl sonunda, Sultan III Selim (1789-1087) validesi Mihrişah Sultan için buraya başka bir kasır yaptırmış ve bu kasra "Yıldız" ismi verilmiştir Sultan Selim sarayın iç bahçesinde Rokoko stilinde bir de çeşme yaptırmıştır Sultan III Selim`den sonra tahta çıkan Sultan II Mahmut`da (1808-1839) Yıldız bahçesinde düzenlenen ok atışlarını ve güreş oyunlarını seyretmek için buraya gelirdi Bu padişah, 1834-1835 yıllarında burada bir köşk yaptırarak etrafını da bir bahçeyle düzenletmişti 1826`da Yeniçeri Ocağı`nı ortadan kaldıran Sultan II Mahmut "Asakir-i Mansure-i Muhammediye" adıyla yeni kurulan ordunun Yıldız bahçesinde yaptığı talimleri bizzat buradan denetlerdi Oğlu Sultan Abdülmecit (1839-1861) bu köşkleri yıktırarak, 1842 yılında daha güzel bir uslupta olan "Kasr-ı Dilküşa" isimli köşkü annesi Bezm-i Alem Sultan için yaptırmıştır Genellikle yaz aylarında Yıldız Köşkü`ne oturmaya gelen Sultan Abdülaziz (1861-1876) ise, Balyan ailesi mimarlarına Büyük Mabeyn Köşkü`nü inşa ettirmiştir Daha sonra da, dış bahçe denilen kısma Malta ve Çadır köşklerini, asıl saray kısmına ise Çit Kasrı`nı ekletmiştir Sultan Abdülaziz`in tahttan indirilmesinden sonra Sultan V Murat (1876), 92 gün süren saltanat günlerinde Yıldız Sarayı`nda oturmuştur Sultan Murat`ın akli rahatsızlığı nedeniyle tahtan indirilmesinden sonra, kardeşi Sultan II Abdülhamid`in (1876-1909) 33 yıllık saltanat devri başlar Sultan II Abdülhamid; amcası Sultan Abdülaziz`in ve ağabeyi Sultan V Murat`ın birbirini takip eden ikametlerine sahne olan Dolmabahçe Sarayı`nın deniz kıyısında bulunması ve bu sarayın denizden kuşatılması ihtimalini göz önünde bulundurarak, 7 Nisan 1877`de Yıldız`a taşınmıştır Saray asıl yapılaşmasına bu padişah döneminde başlamış ve buraya Yıldız Sarayı Hümayunu ismi verilmiştir Sultan Abdülhamid zamanında, civardaki arazi de alınmış, şimdi Yıldız Parkı denilen, dış bahçe genişletilmiş ve büyük ölçüde imar çalışmalarına da girişilmiştir Bu durumuyla saray, bahçeleriyle beraber 80 dönümlük bir araziye yayılmıştır Saray, sultanlar ve şehzadeler tarafından ikametgâh olarak kullanılan ve resmi görevlilere tahsis olunan köşklerden başka, tiyatro, müze, kitaplık, eczane, hayvanat bahçesi, mescit, hamam, tamirhane, marangozhane, demirhane, kilithane gibi çeşitli binaları da kapsıyordu Sarayın hemen dışında Birinci Ordu`ya bağlı hassa tümeninin askerleri bulunmaktaydı Sultan II Abdülhamid`den sonra yerine geçen, Sultan Mehmet Reşat (1909-1918), Hususi Daire denilen köşkün "Dört Mevsim Salonunda" ameliyat edilmiştir 3 Temmuz 1918`de ölümünden sonra, Sultan VI Mehmet Vahidettin (1918-1922) padişah olmuştur Daha çok Dolmabahçe Sarayı`nda ikamet eden, Sultan Vahidettin zaman zaman Yıldız Sarayı`nı da kullanmıştır Uzun süre Harp Akademileri binası olarak kullanılan saray, 1978 yılında, Kültür Bakanlığı`na devredilmiş ve daha sonra Yıldız Sarayı Müdürlüğü`ne tahsis edilmiştir Saray`da ilk müzeleştirme çalışmaları 1994 yılında gerçekleştirilebilmiştir 6 Ocak 1994 tarihinde Saray Tiyatrosu ve yeniden düzenlenen Sahne Sanatları Müzesi, 8 Nisan 1994`de ise Yıldız Sarayı Müzesi ziyarete açılmıştır
Yıldız Sarayı Müzesi:
Sarayın ihtiyacı olan mobilyalar Sultan II Abdülhamid`in emri ile yaptırılmış olan marangozhane binasında bulunmaktadır Marangozluğa çok meraklı olan ve kendi yaptığı bir çok el oyması eserle tanınan Sultan II Abdülhamid marangozhaneye özel bir önem vermiştir Müzede sergilenen eserler genellikle saraya aittir Sergilemede Sultan II Abdülhamid`in kişisel eşyaları, kendisine armağan edilen eser niteliğindeki objelerden başka müzenin eski marangozhanede olmasından dolayı ahşap eserlere ve Yıldız Porselen Fabrikası ürünlerine de yer verilmiştir
Yıldız Sarayı Tiyatrosu ve Sahne Sanatları Müzesi:
Müzeleştirilen ikinci bina, günümüze ulaşabilen tek Saray Tiyatrosu`dur Sultan II Abdülhamid tarafından 1889 yılında yaptırılmıştır Restorasyon çalışmaları tamamlanan bu yapı, bitişiğinde bulunan Gedikli Cariyeler binasıyla birlikte Tiyatro ve Sahne Sanatları Müzesi olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır Tiyatro Müzesi`nin bir bölümünde de kullanıldığı devre ait orijinal kostümlerin sergilendiği bir seksiyon oluşturulmuştur Sahne Sanatları Müzesi`nde ise, halen geleneksel ve batı etkisinde gelişen tiyatro tarihine ait ve arşiv değeri taşıyan belgeler ile ünlü sanatçılara ait bazı kişisel eşyalar sergilenmektedir Böylece, çekirdeği oluşturan müzeler devredilecek ve satın alınacak yeni eserler ile daha da zenginleşecektir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Salı hariç 0930-1630 saatleri arasında


Türkiye Yazarlar Sendikası Edebiyat Müzesi ve Yazın Belgeliği

İlçe: Beşiktaş
Adres: Yıldız Sarayı Arabacılar Dairesi, Beşiktaş
Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle Türkiye Yazarlar Sendikası`nca (TYS) kurulan TYS Edebiyat Müzesi ve Yazın Belgeliği, Yıldız Sarayı Arabacılar Dairesi’nde açıldı TYS Edebiyat Müzesi ve Belgeliği, belgelik ve kitaplık olarak iki bölüm Belgelik bölümünde, sanatçıların belge değeri taşıyan yapıtları,mektup ve çalışmaları, bilgisayara yüklenmiş fotoğrafları ve yapıtları; kitaplık bölümünde araştırma kitapları, ansiklopedi, sözlük, antoloji ve derlemeler, yazarlar üzerine tezler, eleştiri ve deneme kitapları var Ayrıca özel imzalı bazı kitaplar ve dergiler de bulunuyor



Havacılık Müzesi

Telefon:0212 663 24 90 / 2216
İlçe: Yeşilyurt
Adres: Hava Harp Okulu Komutanlığı, Yeşilyurt
İlk havacılık müzesi, 1971 yılında İzmir Cumaovası sivil hava alanında ziyarete açılmış ve 1978 yılına kadar burada kalmıştır 1974`te müzenin İstanbul`a taşınması gündeme gelmiş ve gerekli girişimler başlatılmıştır Müze, 1985 yılında Yeşilköy`de ziyarete açılmıştır O günden başlayarak yapılan çalışmalarla bugünkü modern tesisler kazanılmıştır
12000 metrekare açık ve 3000 metrekare kapalı alan üzerinde sergilenen uçaklar arasında uçabilenler olduğu gibi, dünyada eşi kalmadığı için antika değerine sahip 1930`lu yıllara ait uçaklar da bulunmaktadır Ayrıca Türk havacılık tarihi ile ilgili değerli eşya, maket, fotoğraf ve tarihi belgelerin de bulunduğu kapalı mekanların dışında açık mekanda da jet savaş uçakları, kargo ve savaş uçakları, helikopterler, uçaksavar, füze ve radar sergilenmektedir Müzede ayrıca 50 kişilik modern sinema ve konferans salonu, uçak maketleri ve hatıra eşya satışının yapıldığı hatıra eşya satış reyonu, yazlık ve kışlık kafeterya bulunmaktadır
Müze tarafından her yıl, açılış tarihi olan 16 Ekim`i kapsayan haftada, "Türkiye Plastik Model Uçak Yarışması" düzenlenmektedir Müzeyi gezenler, çağdaş müzecilik anlayışıyla yaratılan ortamda dünya ve Türk havacılığının geçirdiği aşamaları izleyebilirler
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi ve Salı günleri kapalıdır Diğer günlerde 900-1630 saatleri arasında gezilebilir



Florence Nightingale Müzesi

Telefon:0216 343 73 10
Fax: 0216 333 10 09
İlçe: Üsküdar
Adres: Selimiye Kışlası, Üsküdar
Kırım Savaşı sırasında Askeri Hastane haline getirilen ve İngiliz hemşire Florence Nightingale’in de görev aldığı tarihi Selimiye Kışlası’nın kuzeybatı köşesindeki kulenin bir bölümü 1954`te müze olarak düzenlenmiştir
Florence Nightingale’in eşyaları, fotoğrafları, elinden hiç eksik etmediği lambası, madalyaları ve Sultan Abdülmecid’in hediye ettiği bilezik müzede sergilenmektedir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Hafta içi 0900 - 1600 arasında gezilebilir Müzeyi gezmek isteyenler ilgili faks yoluyla izin almalıdırlar
Ücret: Müzeye giriş ücreti alınmamaktadır


Eski Şark Eserleri Müzesi

Telefon:0212 520 77 40
İlçe: Sultanahmet
Adres: Osman Hamdi Bey Yokuşu, 34400 Gülhane-Sultanahmet
Arkeoloji Müzelerine bağlıdır Halil Eldem Bey tarafından 1917 yılında düzenlenerek hizmete açılmıştır
Eski Mezopotamya, Yunan öncesi Anadolu, Eski Mısır ve İslamiyet öncesi Arabistan Kültürüne ait 15000 kadar arkeolojik eser sergilenmektedir Binanın giriş merdiveninin iki yanında MÖ IXyüzyıla ait Zincirli’de bulunmuş iki aslan heykeli yer alır Salonlarda sırasıyla; Asur, Sümer, Akat, Babil ve Part uygarlıklarına ait eserler, Eski Mısır eserleri, İslamiyet öncasi Arabistan eserleri ve çivi yazılı belgeler kolleksiyonu sergilenmektedir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi günü dışında her gün 0930-1700 saatleri arasında gezilebi

Ziyaret Gün ve Saatleri: Çarşamba hariç 0900-1630 saatleri arasında: Ücretsiz

sembolik bir mezar vard

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.