|  | "Z" Harfiyle Başlayan Deyimler |  | 
|  06-05-2008 | #1 | 
| 
[KAPLAN]
 |   "Z" Harfiyle Başlayan Deyimler   "Z"  Harfiyle Başlayan Deyimler    Zahmet çekmek: Sıkıntı, güçlük, yorgunluk ve eziyetlere katlanmak  "Senin adam olman için az zahmet çekmedim ben  " Zahmete sokmak: Birine sıkıntı, güçlük ve yorgunluk vermek; masraf ettirmek  "Adamcağızı durup dururken zahmete sokmuşsunuz  " Zaman kazanmak: Birini oyalayarak ihtiyacı olduğu zamanı mümkün olduğunca uzatmaya çalışmak  Zaman kollamak: 1  Uygun bir fırsat beklemek  2  Bir işin sırasını beklemek  "Zamanını kolla öyle gir işe, zamansız girip de rezil olma  " Zaman öldürmek: Kimi şeylerle uğraşarak belli bir zamanın geçmesini sağlamak, boş şeylerle vakit geçirmek  "Burda beklemekle zaman öldürüyoruz beyler  " Zaman vermek: Bir iş için belli bir süre ayırmak  "Bana biraz zaman verirseniz gidip onu çağırabilirim  " Zaman zaman: Belli olmayan zamanlarda, ara sıra  "Zaman zaman o da aramıza katılırdı  " Zamane çocuğu: Eski nesile göre hayli yadırganacak davranışlarda bulunup sözler sarf eden kimse  "Zamane çocuğu ne olacak  " Zar tutmak: Tavla oyununda istediği sayıyı getirmek için, atmadan önce, zarlara parmaklar arasında belli bir biçim verip öyle atmak  Zart zurt etmek: Bağırıp çağırarak, yükseklerden atıp tutarak çıkışmak; kendini büyük göstererek kaba kuvvet gösterisinde bulunmak  Zar zor: 1  Güçlükle, zorla  2  "Ucu ucuna, kıt kanaat, istenilen ölçüye ancak yaklaşabildi  " anlamında kullanılır  "Zar zor getirdik adamı  " Zehir etmek: Bir şeyin tadını kaçırmak, iyiyken kötü duruma sokmak  "Yediğim şu yemeği zehir ettiniz bana  " Zehir zemberek: İnsanın içine işleyen, onurunu zedeleyen çok acı söz  Bilgicik  Com, Türkçe, Edebiyat, Roman Özetleri, Duvar Yazıları, Atasözleri, Hızlı Okuma, Özlü Sözler, Türk Zembereği boşanmak: 1  Saatin zembereği kurulmaz duruma gelmek  2  Kendini tutamayarak uzun uzun gülmek  Zemheri zürafası (gibi): Kışın ince elbise giyip gezenler için söylenir  Zemin hazırlamak: Bir işin gerçekleştirilmesi için uygun ortam hazırlamak, meydana getirmek  Zemzemle yıkanmış olmak: Biri, ötekine göre çok daha iyi nitelikte olmak  Zerre kadar: Hiç denecek kadar az  "Onu zerre kadar sevmiyorum  " Zevahiri kurtarmak: Bir işi gereği gibi değil de üstünkörü yapmak ve böylece söz gelmesini önlemek, görünüşü kurtarmak  "Bu girişimimizle zevahiri kurtardık, daha ne istiyorsun?" Zeval bulmak: Son bulmak, bozulup yok olmak, çökmek  Zeval vermemek: Zarar ziyan vermemek, korumak  "Allah kimseye zeval vermesin  " Zevkten dört köşe olmak: Çok mutlu olduğu anlaşılmak, çok sevinip keyiflenmek ve aşırı zevk duymak  "Takımı galip gelince zevkten dört köşe oldu  " Zevkine varmak: Bir şeyin tadını alabilmek, çıkarmak ve duymak; inceliklerini görebilmek  "O sabah, manzaranın zevkine vardık  " Zevkini çıkarmak: Bir şeyin tadından, güzelliğinden olabildiğince yararlanabilmek  "Gelin şu gezinin zevkini çıkaralım  " Zeytinyağı gibi üste çıkmak: Bir konuda haksız olduğunu kabullenmeyerek kurnazlıkla kendini haklı ya da suçsuz çıkarmaya çalışmak  Zıddına gitmek: Karşısındakini sinirlendirmek, sinirini bozmak; bir şeyin tersine hareket etmek  "Niçin devamlı benim zıddıma gidiyorsun  " Zılgıt yemek: Azarlanmak, paylanmak  "Senin yüzünden öğretmenden zılgıt yedik  " Zınk diye durmak: Birdenbire, aniden durmak  "Önümdeki adam zınk diye durunca ne yapacağımı şaşırdım  " Zırnık (bile) vermemek: Az da olsa, en ufak bir şey de olsa vermemek  "Ona bu mirastan zırnık bile koklatmayacağım  " Zıvanadan çıkmak: 1  Çok sinirlenip öfkelenmek, taşkınca hareketlerde bulunmak  2  Delirmek, aklını oynatmak  "Biraz daha konuşup da beni zıvanadan çıkarmayın!" Zihin açıklığı: İyi, sağlıklı düşünebilme gücü  "Sana Allah`tan zihin açıklığı dilerim  " Zifiri karanlık: Çok karanlık  "Zifiri karanlıkta yola çıktık  " Zihni bulanmak (karışmak): Sağlıklı düşünemez olmak, olaylar arasındaki bağlantıyı kaybetmek, ne yapacağını şaşırmak  "Bir anda zihnim bulandı, saçmalamaktan korkup konuşmayı yarıda kestim  " Zihnini bulandırmak: 1  Kuşkulandırmak  2  Düşünemez hâle getirmek  Zihnini çelmek: 1  Bir kimseyi yanıltmak  2  Kandırıp baştan çıkarmak  Zihnini kurcalamak: Aklına takılan bir şeyi anlamaya, kavramaya çalışmak  "Akşamki mesele zihnimi kurcalayıp duruyor  " Zihnini oynatmak: Çıldırmak, aklını yitirip delirmek  "Sen zihnini mi oynattın?" Zil takıp oynamak: Çok sevinmek  Zimmetine geçirmek: 1  Kendine mal etmek  2  Bir hesabı birinin borcuna eklemek  "Devletin onca malını zimmetine geçirmiş  " Zincire vurmak: Prangaya vurmak (mahkûmu)  "Bütün esirleri zincire vurup zindana atmışlardı  " Zindan kesilmek: 1  Çok karanlık duruma gelmek  2  Yaşanılan yer çok sıkıntı verici, yaşanılamayacak derecede kötü hâle gelmek  Ziyafet çekmek: Konukları yemek vererek ağırlamak  "Düğünümde bir ziyafet bile çekemedim  " Ziyan etmek: Yersiz, boş yere harcamak  "O kadar ekmeği ziyan etmeye utanmıyor musun?" Ziyanı yok: "Önemli değil, önemi yok!" anlamında kullanılır  Ziyaret etmek: Birini görmeye, biriyle görüşmeye, bir yeri görmeye gitmek  "Hastaları ziyaret etmek görevlerimiz arasındadır  " Bilgicik  Com, Türkçe, Edebiyat, Roman Özetleri, Duvar Yazıları, Atasözleri, Hızlı Okuma, Özlü Sözler, Türk Zokayı yutmak: Aldatılıp zarara sokulmak  Zora binmek: İş güçleşmek, ancak zor kullanarak halledilecek hâle gelmek  "Bir yolunu bulun, sakın işi zora bindirmeyin  " Zora gelmemek: Sıkıntıya ve baskıya katlanamamak, güçlüğe sabredememek  "Zora gelemem ben, lütfen ısrar etmeyin!" Zorun ne?: "Ne istiyorsun, amacın ne?" anlamında kullanılır  Zoru olmak: Kendisini zorlayan bir sıkıntısı, derdi olmak  "Adamın bir zoru olduğu yüzünden belliydi  " Zurnanın zırt dediği yer: Yapılmakta olan işin en hassas, en önemli, en can alıcı noktası  Züğürt tesellisi: Kötü bir işte en önemli şeyi kaybettiği zaman bazı önemsiz, iyi olmayan bir yan bularak sevinmek ve kendini avutma  Zülfüyâra dokunmak: İşle ilgili olanı, hatırlı ve güçlü kimseyi veya yüksek bir makamı kimi söz ve davranışlarla gücendirmek, darılmasına yol açmak  "Hayır geri duramam, zülfüyâra dokunsa da söyleyeceğim  " | 
|   | 
|  | 
|  |