|  | "Ş" Harfiyle Başlayan Deyimler |  | 
|  06-05-2008 | #1 | 
| 
[KAPLAN]
 |   "Ş" Harfiyle Başlayan Deyimler   "Ş"  Harfiyle Başlayan Deyimler    Şad olmak: Sevinmek, mutlu olmak  "Seni gördük, şad olduk  " Şafak atmak: Aniden önemli bir durumla karşı karşıya kaldığını anlamak, bu sebeple tedirgin olmak  "Onu yanımdan kovunca bende şafak attı  " Şafak sökmek: Güneşin doğmaya başlamasıyla gece karınlığının yavaş yavaş kaybolup ortalık aydınlanmaya başlamak  "Şafak sökmeye başlayınca yola çıkmaya karar verdiler  " Şaha kalkmak: 1  Atın ön ayaklarını yerden kesip arka ayakları üstünde yerde durması  2  Coşmak, kükremek, baş kaldırmak  "Azgın at şaha kalkarak binicisini sırtından yere attı  " Şaka gibi gelmek: Bir türlü inanamamak  "Bütün olup bitenler şaka gibi geliyordu onlara  " Şaka götürmemek: 1  Şakadan hoşlanmamak  2  Bir iş ya da durum dikkatsizliğe, önemsenmemeye gelmemek  "Bu iş şaka götürmez beyler, dikkat edin!" Şaka kaldırmak: Kendisine yapılan şakalara katlanmak, dayanmak  Şaka maka (derken): "Ciddiye almıyor, ağırlığını duymuyor, gerektiği gibi önemsemiyorduk ama sonunda gerçekten önem vermemiz gerektiği ortaya çıktı" anlamında kullanılır  Şakası yok: 1  Tehlikeli  2  (O) hatır gönül tanımaz, gerekeni yapar, ciddi bakar olaya  "Şakası yok bu adamın, hemen buradan gidelim  " Şakaya getirmek: 1  Oldukça önemli, ciddi bir şeyi açıktan söylemeyip şaka yollu söylemek  2  Önemli bir meseleyi şaka yaparak geçiştirmek  "İşi şakaya getirip unutturmaya kalkma emi!" Şakaya vurmak: Ciddî bir söz ve davranışı şaka yoluyla geçiştirmek  Şamar oğlanı: Herkesin hıncını aldığı, dövdüğü, çattığı, söylendiği kimse  "Yeter artık, şamar oğlanı olmaktan kurtar kendini!" Şamata koparmak: Gürültü, patırtı yapmak  Şapa oturmak: Güç bir duruma düşmek, çıkmaza girmek  "Şimdi şapa oturduk işte, yardım alacak kimse de yok ortalıkta  " Şart koşmak: Bir işin yapılmasını önceden bir şarta bağlamak  "Para almadan, vermeyeceğini şart koş ona  " Şeref vermek: Onurlandırmak, yapıp ettikleriyle övünç kaynağı olmak  Şerefini korumak: Onurunu, kişiliğini gözetmek  Şeşi beş görmek: Yanlış görmek, görüşünde aldanmak  "Şeşi beş gördüm her hâlde  " Şeyhin kerameti kendinden menkul: Çok büyük işler yaptığını belirtiyor ama bunu doğrulayacak ne kanıt ne de kimse var ortalıkta  Şeytana uymak: Dinin emirleri dışına çıkmak, haram olan işlere bulaşmak, doğru yoldan ayrılmak  "Şeytana uyup da tekrar kumara başlayacak diye korkuyorum  " Şeytan diyor ki!: "İçimden şu kötü işi yap, doğru yoldan ayrıl eğilimi geçip duruyor" anlamında kullanılır  "Şeytan diyor ki git şunu bir güzel döv  " Şeytan dürtmek: Durup dururken uygunsuz, kötü bir davranışta bulunmak  "Güzel güzel oynarken arkadaşına vurup kaçtı, şeytan dürttü her hâlde  " Şeytan görsün yüzünü: "Onunla hiç görüşmek, bir arada bulunmak istemiyorum" anlamında kullanılır  Şeytanın art bacağı: Çok afacan ve yaramaz (çocuk)  Şeytanın ayağını kırmak: 1  Aksiliği, uğursuzluğu yenmek  2  Herhangi bir sebepten ötürü yapamadığı bir şey yapmak  "Haydi, şu şeytanın bacağını kır da bize gel  " Şeytan kulağına kurşun: İyi bir durumdan, işten gidişten söz ederken "Aman nazar değmesin, Allah kötülerin şerrinden korusun, şeytandan uzak bulundursun  " anlamında kullanılır  Şeytanın yattığı yeri bilmek: Çok kurnaz ve açıkgöz olmak; bilinmesi, hatırlanması güç şeyleri bilmek; pek çok şeyden haberdar olmak  "O ne tilkidir bilemezsin, şeytanın yattığı yeri bile bilir  " Şıp diye geçmek: Ansızın, birdenbire geçmek  Şifayı bulmak (veya kapmak): Hastalanmak  "Burnum akıyor, yine şifayı kapacağız desene  " Şimdiden tezi yok: Hemen, hiç durmadan, hiç vakit kaybetmeden  "Şimdiden tezi yok, ne yapılacaksa yapılmalıdır  " Şimşekleri üzerine çekmek: Söz ve davranışlarıyla çevresindekileri kızdırmak; rahatsız etmek; sert eleştirilerine, saldırılarına hedef ve neden olmak  "Boşu boşuna şimşekleri üzerine çektin  " Şirazesinden çıkmak: Bozulmak, çığırından çıkmak, düzenini yitirmek  Şom ağızlı: Hemen her olayı kötüye yoran, kötü şeyler olacağını söyleyen, ileri sürdüğü ihtimallerin gerçekleşmesinden korkulan kimse  "Milleti korkutup durma, kapa şu şom ağzını da rahatlayalım  " Şöyle bir: Üstünkörü, gelişigüzel, üzerinde durmayarak  "Şöyle bir baktım vitrindeki elbiselere" Şöyle böyle: 1  Ne iyi ne kötü, orta derecede  2  Hemen hemen, aşağı yukarı, yaklaşık olarak  "Şöyle böyle üç yıl oldu onunla görüşemedik  " Şundan bundan: Belli belirsiz, önemsiz şeyler  "Eh işte, şundan bundan konuşup durduk  " Şunu bunu bilmemek: İtiraz dinlememek, mazeret kabul etmemek, bahane istememek  "Şunu bunu bilmem, yarın akşam sizi bekliyoruz  " Şunun şurası: Küçümseme, azımsama, yakın bir yer belirtmek istendiğinde kullanılır  "Şunun şurası on adımlık yer, gelmeyecek misin?" Şüphe kurdu: Kişinin içini kemiren, onu tedirgin eden kuşku  "Onu arkadaşlarıyla birlikte gönderdim ama yine de içimi bir şüphe kurdu kemirip duruyor  | 
|   | 
|  | 
|  |