Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
, 1870, 1927, kemalettin, mimar

Mimar Kemalettin (1870 – 1927)

Eski 05-03-2008   #1
[KAPLAN]
Varsayılan

Mimar Kemalettin (1870 – 1927)



MİMAR KEMALETTİN
(1870 – 1927)

Türk mimarlık dünyasının ihyası için çalışmış bir fen adamı "Taşa, gönülden bir şey koymazsan, heykel olmaz, yapıya tarihin içinden bakmazsan, eser olmaz" diyen
bir mimar Mimarlığın, güzel sanatların bir parçası olduğunu unutmayan insan

1870 yılında İstanbul'da doğdu Deniz albaylarından Ali Bey'in oğludur İlköğrenimini İbrahim Ağa ilkokulunda yapmıştır Babası, görevle Girit'e gidince, Kemalettin de Girit'e gitmiş ve orada bir yandan Fransızca, bir yandan Arapça dersler alarak bu iki dili öğrenmiştir Babası ile birlikte İstanbul'a dönünce, bu sefer özel hocalardan bu iki dili geliştirmiş ve perkitmiş, bu arada da Şemsülmaarif ve Numune-i terakki okullarında öğretimini ilerletmiştir

HÜKÜMET HESABINA ALMANYA'YA GÖNDERİLDİ

Lise tahsilini tamamladıktan sonra mühendis okuluna girdi Bu okulu birincilikle bitirmiştir (1891) Bu yetenekli öğrenciyi, okulun hocası Alman mimar, kendisine asistan olarak almış ve birlikte çalışmıştır Dört yıl kadar çeşitli mimarlık ve yapı işlerinde çalıştıktan sonra, öğrenimini daha ilerletmek için hükümet hesabına Almanya'ya gönderildi

Mimar Kemalettin, Almanya'ya gitmeden önce, İstanbul'daki çalışmaları sırasında Osmanlı tarihini inceledi Özellikle Osmanlı Güzel Sanatlar tarihini dikkatle gözden geçirdi Bu uygarlığın yetiştirdiği mimarları ve bunların en büyüğü olan Mimar Sinan'ı, eserlerindeki özellikleriyle etüt etti Almanya'ya geldiği zaman, doğu kültürü ile dolu idi

Dört buçuk yıl Almanya'da kaldı Charlattenburg Teknik Okulu'nu bitirdi 19 yüzyıl Alman mimarisini inceleyerek, tarihle mimarî arasında köprülerin nasıl kurulduklarını öğrendi ve Türkiye'ye döndü

Türkiye'ye dönünce, Mühendis Mektebi'nin mimarlık ve inşaat hocalığına atandı Burada öğrencilerine, Türk mimarisinin geçirdiği safhaları ve yıkılışını anlatıyor, yabancı ellere düşen Türk mimarisinin nasıl dejenere olduğuna öğrencilerinin dikkatini çekiyordu Bu hocalığı sırasında bazı yetenekli mimarlarımız yetişmiş ve hocalarının açtığı çığırı yaşatmaya çalışmışlardır

NEO-KLASİZM DENEMESİ YAPIYORDU

Kemalettin Bey, hocalık dışında, özel bürosunda iş de kabul ediyordu Bostancı, Bebek camileri bu dönem çalışmaları içindedir Bir ara, Seraskerlik Dairesi Başmimarlığı'na getirildi 1908 devriminden sonra Evkaf Nezareti inşaat ve tamirat Müdürü oldu Özellikle bu dönemde verimli çalışmaları görülmüştür, l Vakıf Hanı, II Vakıf Hanı, III Vakıf Hanı ve IV Vakıf hanları, bu dönem içinde projelendirilmiş, inşaatına girişilmiştir Mimar Kemalettin, Alman mimarisinin güvenli oturmuşluğu ile Osmanlı mimarisinin inceliğini birleştirerek yeni bir üslup yaratmaya çalışıyor, bir çeşit neo-klasizm denemesi sürdürüyordu

Yahya Kemal'in divan edebiyatında yaptığı işi, Mimar Kemalettin mimaride uyguluyor gibiydi İkisi de, eskinin ölümsüz yanlarını alarak, değersiz eklemelerden soyutlayarak bir eskimsi yeni veya yenimsi eski yaratmaya çalışmakta idiler Kemalettin Bey, Türk kubbesini, kemerlerini, sarkıtlarını stlize ederek yapılara yansıtıyor, Türk çinilerini süslemede kullanıyor ve böylece yaptığı binalar, modern niteliklerinden hiçbir şey kaybetmeden, eski mimarimizin özellikleriyle bezenmiş oluyordu

Bu neo-klasik arayışa karşı çıkan mimarlar da vardı Onlara göre, Kemalettin Bey'in yaptığı, eski mimariden kubbe, sarkıt, kemer almak gibi basit bir işti Bununla bir üslup yaratılamazdı Ayrıca bu alıntılar, maliyete intikal ettiği zaman, büyücek masraf kapısı açıyorlardı Oysa Osmanlı Devleti, Batılılaşmaya doğru gitmekteydi Edebiyatta, resimde, güzel sanatların bütün dallarında Batı'ya giderken, mimaride sapma yapmak, çağın anlayışına ters düşmekti Durup dururken böyle bir moda yaratmanın âlemi yoktu Yeni bir çağ başlamıştı ve çağın gereklerine göre, sade, ucuz, hacmin iyi kullanıldığı eserler verilmek sırası idi

İNGİLTERE, KRALİYET MİMARLIK ENSTİTÜSÜ'NE ÜYE OLARAK KABUL ETTİ

Kemalettin Bey, bu eleştirilere aldırış etmeden çalışmalarını sürdürdü, insan, tarihi ile birlikte yaşıyordu Geçmişten kopmanın imkânı yoktu Öyleyse, eserlerine kendi düşüncesini, kendi zevklerini ve hatta dünya görüşünü aktarmalıydı: "Her eser, mimarinin imzasını taşır"

Mimar Kemalettin, Kudüs'teki "Mescid-i Aksa"nın tamiri işini üzerine aldı Bunu büyük bir ehliyetle başardı Başarısı, yalnız Osmanlı ülkesinde değil, bütün dünyada yankılar yaptı İngiltere, Kemalettin Bey'i, Kraliyet Mimarlık Enstitüsü'ne üye olarak kabul etti Son devrin bütün büyük eserleri onun eliyle ortaya konmuştur, denebilir

Başlıca eserleri: İstanbul Bahçekapı’daki 4 Vakıf han, Hürriyeti Ebediye Tepesi’ndeki "Şehitler Anıtı", Bostancı, Bebek, Bakırköy camileri, Çamlıca Kız Lisesi binası, Lâleli'deki sıra apartmanlar, Ayazma Mektebi, Eyüp'teki Reşadiye Okulu ve türbesi, Yeşilköy Camisi, Mahmut Şevket Paşa, Cevat Paşa, Ali Rıza Paşa türbeleri, Sultan Selim civarında birkaç medrese, şimdiki Üniversite Kitaplığı Ankara'da, Mimar Kemal Okulu, Gazi Eğitim Enstitüsü, Türk Ocağı binası, Devlet Demir Yolları binası ve proje halinde kalmış birçok eser 1927'de öldü

Mimar Kemalettin, Türk mimarî tarihine atılmış şerefli bir imzadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.