Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
adı, geliyor, istanbul, nerden, semtlerin

İstanbul Semtlerin Adı Nerden Geliyor?:::

Eski 04-13-2007   #1
suskun
Icon3

İstanbul Semtlerin Adı Nerden Geliyor?:::



Aksaray:
Fatih'in sadrazamı Ishak Paşa, Iç Anadolu Bölgesi'ndeki Aksaray'ı ele geçirdikten sonra orada yaşayan bölge insanlarını bugünkü Aksaray semtinin
bulunduğu yere gönderir Aksaraylılar da semte adlarını verirler

Ahırkapı:
Marmara Denizi'nin kıyısında yer alan yedi ahır kapısından birisi olan bu semte, Padişah atlarının bulunduğu has ahırın yanında yer aldığı için
Ahırkapı ismi verildi

Aşiyan:
Kuş yuvası Günümüzdeki ismini şair Tevfik Fikret'in burada bulunan, Farsçada kuş yuvası anlamına gelen 'Aşiyan' isimli evinden alıyor Bağlarbaşı: Semt, en ünlü bağ ve bahçelerin bir dönem burada yer almasından dolayı bu adla anılıyor

Bebek:
Semtin isminin nereden geldiği konusunda iki rivayet bulunuyor Bunlardan ilki, Fatih Sultan Mehmet'in bölgeyi koruması için gönderdiği bölükbaşının Bebek lakaplı olması Diğeri ise padişahın semtteki bahçesinde gezerken yılan görüp korkan şehzadesine bebek demesi ve bundan sonra bahçesinin bebek bahçesi olarak anılması

Beşiktaş:
Ilk görüş, semtin ismini Barbaros Hayrettin Paşa'nın gemilerini bağlamak için diktirdiği beş taştan aldığı yönünde Diğeri ise bir papazın burada
yaptığı kiliseye Kudüs'ten getirdiği beşik taşını koyduğu ve ismin buradan geldiği yönünde

Beyazıt:
Sultan II Beyazıt'ın buraya kendi ismiyle anılacak bir külliye yaptırmasından sonra semt, Beyazıt olarak anılmaya başladı

Beyoğlu:
Semtin isminin nerden geldiği konusunda çeşitli rivayetler bulunuyor Bunlardan ilkine göre, Islamiyet'i kabul edip burada oturmaya başlayan
Pontus Prensinden adını alıyor semt Diğerine göreyse, 'Bey Oğlu' diye anılan Venedik Prensinin burada oturmasından geliyor semtin adı Son
bir rivayet de, burada oturan Venedik elçisine, yazışmalarda, "Beyoğlu" diye hitap edilmesinden semtin bu adla anıldığını söylüyor

Bakırköy:
Bizanslıların 'Makri Hori' dedikleri semt, 14 yüzyılda Osmanlıların eline geçince 'Makriköy' adını aldı 1925'te ulusal sınırlar içindeki yabancı
kökenli adların değiştirilmesi sırasında Atatürk'ün isteğiyle semt Bakırköy adını aldı

Bostancı:
Semt, adını eskiden her türlü meyve ve sebzenin yetiştirildiği bostanlardan biri olmasından alıyor

çatladıkapı:
Bizans zamanında yapılan surların Sidera adı bir verilen kapısı, 1532 tarihinde meydana gelen depremde çatlayınca, hem semt hem de kapı
çatladıkapı olarak anılmaya başladı

çemberlitaş:
Bizans'ın en önemli meydanlarından Constantinus Forumu'nun bulunduğu yerdeki büyük sütunlardan birisi olan çemberlitaş, semte adını verdi

çengelköy:
Eskiden gemi çapaları bu köyde yapıldığı için isminin buradan geldiği tahmin ediliyor

çıksalın:
Güzel manzaralı, geniş bir çevreye hakim olan bölgeye, halk arasında "çık, salın" denilmeye başlandı

Eminönü:
Osmanlı döneminde çarşıdaki esnafı denetleme yetkisi 'Emin'lere aitti Semt, adını burada bulunan 'Gümrük Eminliği'nden alıyor

Feriköy:
Semt adını Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde yaşayan Madam Feri'den alıyor Bölgede bulunan geniş topraklar padişah tarafından Madam Feri'nin eşine bağışlanmıştı Ama eşi ölünce semt onun ismiyle anılmaya başlandı

Galata:
Gala, Rumca da "süt" anlamına geliyor Bir rivayete göre Galata'nın adı semtteki süthanelere gönderme yapılarak türetildi Başka bir görüşe göre ise
Italyanca 'denize inen yol' anlamına gelen 'galata' kelimesi düşünülerek bu isim verildi

Horhor:
Fatih'te bulunan semt, adını Horhor çeşmesinden alıyor Rivayete göre Fatih Sultan Mehmet bölge civarında yürürken yerin altından su sesleri duyar ve yanındakilere, "Buraya bir çeşme yapın baksanıza 'hor hor' su sesleri geliyor" der ve buraya bir çeşme yapılır çeşme de semt de Horhor ismiyle anılmaya başlar

Okmeydanı:
Fetih Ordusu kuşatmanın bir kısmını burada kurulan karargâhta geçirmiş Semtin ismi de böylelikle Okmeydanı olarak kalmış

şişli:
şiş yapımıyla uğraşan ve şişçiler diye anılan bir ailenin burada bir konağı olduğu ve 'şişçilerin Konağı'nın zamanla değişikliğe uğrayarak 'şişlilerin
Konağı' hâline gelmesiyle semtin adının şişli olarak kaldığı anlatılıyor

şaşkınbakkal:
Henüz yerleşimin olmadığı dönemlerde yaz günleri denizden yararlanmak için bölgeye gelenlere bir bakkal dükkânı açıldığını görenler, burada iş
yapılmayacağını düşünerek bakkala "şaşkın bakkal" yakıştırması yaptılar Bundan sonra da semt şaşkınbakkal olarak anılmaya başlandı

Sütlüce:
Bugün Sütlüce semtinin olduğu yerde Süt Menbat isimli bir Rum köyü vardı Köyün bir köşesindeki bakır bir kadın heykelinin memelerinden su akar; bu suyun, kadınların sütünü çoğalttığına inanılırdı Bundan dolayı semt, Sütlüce olarak anılır oldu

Tahtakale:
Sözlük anlamı 'kale altı' olan Taht-el-kale'nin bozulmasıyla Tahtakale'ye dönüşen semtin, Mercan ya da Beyazıt dolaylarındaki eski sur benzeri yapının
aşağı kotunda yer aldığı için bu ismi aldığı tahmin ediliyor

Taksim:
Osmanlı zamanında sucuların; suyu, halka taksim ettikleri yer, Taksim olarak anılmaya başlandı

Teşvikiye:
Sultan Abdülmecit'in bir mahalle kurulması için teşvikte bulunduğu semtin adı Teşvikiye olarak kaldı Bu durumu, Harbiye Karakolu ile Rumeli ve
Valikonağı Caddelerinin kesiştiği kavşakta bulunan iki taş belgeliyor

Unkapanı:
Bazı satış yerlerinde Arapça'da 'Kabban' adını taşıyan büyük teraziler bulunduğundan, buraları Kapan adını taşırdı Sahiline buğday ve arpa yüklü
gemiler demirlediğinden, semt bu adı aldı

üsküdar:
Bizans devrinde, Skutari denilen asker kışlaları, şehrin bu yakasında yer aldığı için semt Skutarion diye anılıyordu Bu isim zamanla üsküdar'a
dönüştü

Veliefendi:
Hipodrom bir zamanlar şeyhülislam Veli Efendi'nin sahibi olduğu topraklar üzerinde kurulduğundan semtin adı Veli Efendi'yle anılıyor

Avcılar:
Tarihi Osmanlı’ya dayanan ve 1912 Balkan Savaşı sonrasında Bulgaristan’dan gelen Türkler’in yerleştirildiği “Avcılar” ilçesi adını, “sonbaharda kuzeyden gelen bıldırcın sürüleri ve av hayvanlarının burada çok olmasından” alırken, “Ambarlı” semtinin adı “1924 yılında mübadeleyle giden Rum çiftçilerin köyünde ambarlarının bulunduğu yer olmasından, Denizköşkler ise eskiden İstanbullular’ın denize girdikleri sayfiye yerlerinden biri olmasından geliyor

Florya:
Florya’nın ismi hakkında ise pek çok rivayet bulunuyor Reşad Ekrem Koçu’ya göre, İskender Çelebi, Arnavutluk’un Florina kasabasındandı ve inşa ettirdiği bahçeye verdiği bu isim, zamanla “Florya” adına dönüştü

Kabataş:
Rivayete göre Kabataş, yıldırım düşmesi sonucu Güngörmez Kilisesinin havaya uçan taşlarından birinin buraya düşmesinden alıyor adını

Maçka:
Maçka, Rumca’da “kalın sopa” anlamına gelen “Matsouka” ya da “maçugah (nişangah)” sözcüğünden doğdu

Kanlıca:
Zamanın Osmanlı sultanlarından biri bir gün emir vererek İstanbul’un havası en temiz semtinin bulunmasını ister Nasıl ölçüleceği konusunda ise vezirlerden yardım ister Vezirlerden biri her semte kanlı et bulunan direklerin asılmasını, en geç bozulan etin olduğu direğin havası en temiz semt olacağını söyler Kanlıca, büyük arayla birinci olur ve sultan emir vererek buraya ‘Kanlıca’ ismini verir

Bağlarbaşı:
Bağlarbaşı’ nın ise dönemin ünlü bağ ve bahçelerin burada yer alması nedeniyle bu adı aldığı belirtiliyor

Beşiktaş:
Beşiktaş ise İstanbul’un fethi sırasında küçük bir Rum köyüydü Bir rivayete göre, Barbaros Hayrettin Paşa’nın gemilerine demir attırıp halatlarını bağlamak amacıyla diktirdiği 5 adet taş direkten, bir diğer rivayete göre ise bir papazın bu semtte yaptırdığı kiliseye Kudüs’ten Hazreti İsa’nın yıkandığı “beşik taşı”nı getirtmesinden alıyor ismini

Beyoğlu:
Beyoğlu semti adını, İslamiyet’i kabul edip burada oturmaya başlayan Pontus prensinden veya ‘Bey Oğlu’ diye anılan Venedik prensinin burada oturmasından almış

Bağcılar:
Osmanlı döneminde yine Rumların yaşadığı köylerden biri olan Bağcılar ilçesi, 1929 yılında Bulgaristan’dan gelenlerin “Çıfıtburgaz” olarak bilinen bu çiftlik arazisine yerleştirilmesi ve devlet tarafından temin edilen üzüm fidelerinin burada yetiştirilmesi nedeniyle bu adla anıldı

Yenibosna:
Yenibosna semtinin ilk adının, “Saraybosna” olduğu biliniyor Bir rivayete göre Osmanlı döneminde Saraybosna yakınlarında yararlılık gösteren bir beye tımar olarak verilmesinden dolayı semt bu adı aldı

Beykoz:
Traklar Beykoz'a geldiklerinde, Kralları Amikos'un ismine atfen Bu bölgeye " Amikos " adını vermişlerdir Amikos, Beykoz'un bilinen en eski adıdırAmikos zamanla Beykoz'a dönüşmüştür

Şile:
Şile Yunanca bir kelime olup Mercanköşkü sınıfında yaban çiçeği, kır çiçeği anlamına gelmektedir Bu bitkinin bu semtte çok yetişmesi semte adını vermiştir

Kadıköy:
1350 yılında Kadıköy Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra adı Kalıcı dünya olmuş, fakat bu tanım fazla kullanılmamıştır Daha sonraki yıllarda İstanbul osmanlılar yarafından fethedilmiş ve Kadıköy semti, Fatih Sultan Mehmet'in ilk kadısı olan Hıdır bey'e makam ödeneği karşılığı, arpalık olarak verilmiştir Böylece Kadıköy ismi yerleşip günümüze kadar gelmiştir

Yeşilköy:
Eski bir Rumköyü olan semt, bu adı bir Hıristiyan Aziz'i oolan Ayios Stestefanos'dan ve onun adına yapılan ancak günümüze kadar varlığını sürdürememiş olan kiliseden alır Evliya Çelebiye göre ise: Ayastefanos adı birçok tarih kitabında, özellikle Tevarih-i Ali Osmani de, adından uzun uzadıya behsedilen İstanbul'un efsanevi kurucusu Madyan oğlu Yanko'nun oğlu Aya İstefan'dan gelmektedir

Çubuklu:
Çubuklu semtinin bugünlere kadar gelen pek çok hikayesi vardır Evliya çelebi'nin anlattıklarına bakılırsa, burası eskiden Çubuklu-bağçe olarak adlandırılan bir semtdir Evliya Çelebi buranın hikayesini şu satırlarla anlatır " IIBeyazıt, oğlu şehzade Selim'i Trabzon'dan İstanbul'a getirdikten sonra, Çubuklu'da gezinirken öfkelenerek elinde ki kızılcık sopası ile oğlu Selim'e sekiz kez vurur Selim o zaman bu çubuğu toprağa dikerek tutması için dua eder Çubuk tutar ve yemiş verir" Bu rivayet doğrultusunda Yavuz Sultan Selim, padişah olduktan ve çıktığı Mısır seferinden döndükten sonra, bu semte önem verdiği ve güzelleştirdiği söylenir Semtin Çubuklu ismini almasına açıklık getirmeye çalışan bir diğer rivayet de; eskiden buralarda yapıldığı söylenen Çubuk lülesinin bu semte adını verdiğidir

İstinye:
İstinye'nin antik çağda ki adı Leosthenion'dur Ancak yine aynı dönemlerde Lasthenes ve Sosthenion adlarıyla da anılmaktaydı Helen dilinde ki adı Sosthenion'du Bu ad, saos/sos(güvenli) ve Sthenion(güçlünün yeri- Athena'nın yeri )sözcüklerinden türetilmiş olup, " güçlü tanrıça Athena'nın güvenli koyu " anlamına gelmektedir Bundan da anlaşıldığı gibi istinya adını güvenli koyundan almaktadır

Anadoluhisarı:
İsmini Yıldırım Beyazıt'ın yaptırdığı ve tarihi kaynaklarda "Güzelcehisar" başta olmak üzere, "Akçahisar", "Güzelhisar", "Gözlücehisar", "Yenicehisar" ve "Akhisar" olarak karşımıza çıkan bir kaleden almaktadır

Emirgan:
Bizanslılar döneminde isminin " Kiparodis " olduğu ve Rumca'da " serviler " anlamına geldiği bilinmektedir Bu adın verilmesinin sebebi ise yörenin Servi ormanları ile kaplı olmasıydı

Rumelifeneri:
Adını 15051856 yılında yapılan fenerden almaktadır Bu fenere resmi olarak Türkeli feneri denilmektedir Ancak bu isim tutmamış ve Rumeli yakasında kurulduğu için Rumelifeneri denmiştir

Tarabya:
Padişah IISelim(1566-1574) boğaziçi'nde yaptığı gezilerden birinde, burada balık yemiş ve çok beğendiği bu yerde bir kasır yapılmasını, Sokullu Mehmet Paşa'ya emretmiş ve adını da "Servi çemenzarı" koydurmuştu Bu yerleşim bölgesine de keyif veren anlamına gelen Terabiye adını vermiş ve bu isim zamanla Tarabya adına dönüşmüştür

Yeniköy:
Kanuni Sultan Süleyman'ın(1520-1566) fermanı ile, Karadeniz, özellikle Trabzon ve Rize tarafından getirtilen Rum ve Türk ailelerin iskan edilmesiyle kurulmuştur Yeni bir yerleşim bölgesi olan buraya Türkler Yeniköy, Rumlar ise, aynı anlama gelen Neohorion(Neokhorion) demişlerdir Zamanla Neohorion kelimesi, biraz kısaltılarak Nihoriye dönüşmüş ve öyle söylene gelmiştir

Balat:
Semt adını, Rumca "saray" anlamına gelen "palatiyon" dan almıştır Fetihden hemen sonra burası için Türkler tarafından söylenen "balat kapusu" nun da, bu sözden geldiği düşünülmektedir Diğer bazı kaynaklarda, Balatkapı'nın 1453'den önce ki adının "vasiliki pili" olduğu, bunun "hünkar kapısı" anlamına geldiği ve Blahemis sarayı'na deniz yolu ile gelen imparatorların bu kapıdan geçtikleri yazılır

Haydarpaşa:
Üçüncü Selim’in vezirlerinden Haydar Paşa bu semtte bir köşk yaptırmış Haydar Paşanın arazisi üzerine 1845’de Haydar Paşa Askeri Hastanesi önce Haydar Paşa Kışlası olarak kurulmuş, daha sonda hastane olarak kullanılmış Bu semte Dördüncü Murat zamanında Haydarpaşa Bağı, Haydarpaşa Semti derlermiş Bu nedenle semt adının nereden geldiği kesinlikle bilinmemektedir

Kandilli:
Burada Dördüncü Murat Revan Seferine hazırlanırken bir saray yaptırdı Sarayın yapıldığı yare Kandilli Bahçe denirdi Saray eskiyence Birinci Mehmet bu sarayı yeniledi Bu saraya ve çevresindeki semte Nevabad adı verildi Nevabad Sarayının Nevşehirli İbrahim Paşa tarafından onarılması 1718 yılına rastlar Dördüncü Murat 1632’de Revan Seferinden dönünce burada bir şehzadesi dünyaya gelmiş Yedi gün yedi gece kandiller yaktırıp şenlikler yaptırmış Kandilli adı buradan gelmiş Kandilli’de bir deniz Fenerinin bunmasından ötürü Kandilli adının verildiği de söylenir

Kuzguncuk:
Bu semte Kuzgun Baba denilen bir dervişin adını taşıması için Kuzguncuk denmiştir

Şemsipaşa:
Şemsi Paşa, Yavuz Sultan Selim’in hizmetinde bulunmuş, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Şam, Rumeli ve Anadolu Beylerbeyliği yapmış, İkinci Selim Zamanında vezirlik, Üçüncü Murat zamanında musahiplik etmiş olan Şemsi Paşa Mimar Sinan’a yaptırdığı cami ve medrese ile bu semtte kendi adını yaşatmaktadır

Altunizade:
Semt adını Askeri Şura Üyesi Altunizade İsmail Paşadan alır On dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan Altunizade İsmail Paşa burada bir cami ile bir hamam yaptırmış, caminin çevresinde oluşan semte Altunizade denmiştir

Ayazma:
Rumların kutsal saydıkları kaynak yada pınarlara ayazma denir Burada da eskiden bir ayazma varmış, semte bunun için Ayazma denmiş

Bülbüldere:
Bu semtte eskiden bağlar, bahçeler varmış, gül dallarında bülbüller ötermiş Bu yüzden bu semte Bülbüldere denmiş

Harem:
Üçüncü Murat zamanında Selimiye Kışlasının bulunduğu yerde Harem-i Hümayun Kasrı denilen bir saray vardı Padişah ailesinden olan hanımlar buradaki iskeleden kayıklarla İstanbul’a gider gelirlerdi Buradaki iskeleye Harem İskelesi, semte de Harm denirdi

Selimiye:
Semtin adı Selimiye adını taşıyan tarihi yapıtlardan gelmektedir



__________________
'' Milli Benligini Yitirmis Uluslar
Başka Milletlerin Avıdır !!!! ''
Mustafa Kemal ATATÜRK

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 05-07-2007   #2
virüs
Varsayılan


güzel paylaşım olmuş suskun teşekkürler
Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-22-2007   #3
feyza
Varsayılan


çok güzel olmuş eline sağlık suskun
Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-23-2007   #4
bukettt
Varsayılan


ya süper olmş buda çok işe yararteşekkürler
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İstanbul Semtlerin Adı Nerden Geliyor?:::

Eski 03-04-2008   #5
tilki

Cevap : İstanbul Semtlerin Adı Nerden Geliyor?:::



cok güzel olmuş ellerine saglık 1 numara
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İstanbul Semtlerin Adı Nerden Geliyor?:::

Eski 03-04-2008   #6
suskun
Varsayılan

Cevap : İstanbul Semtlerin Adı Nerden Geliyor?:::



ilginiz için tşkler arkadaşlar
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.