Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Bunları Biliyor Musunuz ?

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çelebinin, çemberlitaşın, gizemi, hazarfen, kitabındaki, sır

Çemberlitaşın Gizemi : Hazarfen Çelebinin Kitabındaki Sır Ne ?

Eski 12-08-2007   #1
RaHaTSiZ
Icon47

Çemberlitaşın Gizemi : Hazarfen Çelebinin Kitabındaki Sır Ne ?



İstanbul’daki Çemberlitaş restorasyonunu yürüten şirket yöneticisi, Çemberlitaş’ın altındaki odada Hz İsa’ya ait kutsal eşyaların gömülü olduğunu açıkladı Medya olaya geniş yer verdi

Çemberlitaş’ın sırrı Osmanlı’dan günümüze hep merak konusu oldu Bu konuda ilk tarihsel çalışmamızı Hezarfen Hüseyin Çelebi yaptı

1670 yılında kaleme aldığı “Kitabu tenkih-i tevarihu’l-müluk” adlı eserinde, bakın, Çemberlitaş’ın sırrı hakkında ne yazdı?… Önce yazarımızı tanıyalım:

Hezarfen Hüseyin Çelebi, 1606 yılında İstanköy’de doğdu Asıl adı, Hüseyin İbn-i Cafer İstanköyi eşşehir bi Hezarfen idi

İstanbul’da okudu Bir süre Devlet-i Aliye-i Osmaniye’de memurluk yaptı Devlet memurluğu sırasında tanıştığı bir kişi yaşamını değiştirdi

Bu kişi Osmanlı tarihinin en ilginç isimlerinden biriydi: Ali Ufki

Ali Ufki bir dönmeydi

Lehistanlı asil bir ailenin çocuğu olduğu da iddia edildi, Litvanyalı olduğu da30 yaşında Osmanlı tarafından esir alınınca hemen müslüman oldu

Çok iyi eğitimliydi Rivayetlere göre, on yedi dil biliyordu Sultan IV Mehmed’in danışmanlığına kadar yükseldi

Tıp ve musiki konularında uzmandı Türk musiki eserlerini ilk kez Batı notasıyla kağıda o döktü

Dinler tarihine de meraklıydı Tevrat ve İncil’den ilk çevirileri o yaptı Bu çeviriler arasında, ilahi olarak okunan kutsal şiirler, mezamir de vardı

Uzatmayayım; Hezarfen Hüseyin Çelebi, Ali Ufki’den çok etkilendi Bugün hala en önemli kaynak kitaplar arasında gösterilen eserler yazdı“Telhîsü'l-Beyân fî Kavânîn-i Âl-i Osmân” adlı kitabında Osmanlı kanunnamesini derledi
(Haz Sevim İlgürel, TTK Yayınları, Ankara 1998)

“Kitabu tenkih-i tevarihu’l-müluk” adlı eseri dünya tarihi üzerineydi Tıp, tasavvuf ve coğrafya üzerine ansiklopedik kitaplar kaleme aldı

Bilinenin aksine, Osmanlı’da ilk uçma denemelerini yapan ilim adamı Hezarfen Hüseyin Çelebi’ydi

Tarih konusunda kendisini o kadar yetiştirdi ki, Sultan IV Mehmed’in tarih öğretmeni oldu

Arapça, Farsça, Fransızca ve bir sözlük hazırlayacak kadar İbranice biliyordu Bu bilgilerden sonra gelelim bizim meseleye:

Hezarfen Hüseyin Çelebi meraklı biriydi Konstantin’in neden Hıristiyan olduğu ve İstanbul’a niçin yerleştiği, Ayasofya’yı kimin ne zaman yaptırdığı , Fatih Sultan Mehmed’e kadar İstanbul’da oturan 90 Rum Kayser’inin kimler olduğu gibi, kafasındaki yüzlerce sorunun yanıtını merak ediyordu

Bu nedenle baş tercüman Hıristiyan Panayot’tan kitaplar alıp okudu

Yetmedi Ali Ufki’den yardım istedi Yunanca ve Latince kitapları, Ali Ufki’ye okutturup notlar aldı

İşte çıkardığı bu notları da, “Kitabu tenkih-i tevarihu’l-müluk” adlı eserinde kullandı

Şimdi sözü, Çemberlitaş’ın sırrını 337 yıl önce yazmış olan Hezarfen Hüseyin Çelebi’ye bırakalım Bakalım bugün hala konuşup tartıştığımız Çemberlitaş’ın sırrı konusunda neler yazmış…

ÖNCE HIRİSTİYAN OLDU

“İlk defa İstanbul’un temelini atıp taht şehri iden muzaffer Konstantin’dir

Rum, Yunan ve Latin tarihçiler, bunun menakibini anlatırken rivayet ederler ki Konstantin önce Portekiz, İspanya, Fransa ve İngiltere vilayetlerinin padişahı olan Konstantiyus nam putperest bir melikin oğlu idi

Babası ölünce, yirmi üç yaşında iken Milad-ı Hazret-i İsa Aleyhisselam’ın üç yüz dokuzuncu senesinde babasının yerine Portekiz’de saltanat tahtına cülus eyledi

Üçüncü seneden sonra Roma’da elli birinci kayser olan Maksentius nam kayser, gayet zalim ve habis bir adamdı(…)
Muzaffer Konstantin azim alaylar ile Roma’ya girüp Maksentius’ün tahtına cülus etti Milad-ı Hazret-i İsa’nın üç yüz on ikisinde Rum Padişahı oldu

“Beşinci senesinde sonra vücudunda lekeler peyda eden bir hastalığa tutulmasıyla o şehrin hekimlerini çağırup, ‘benim marazımın ilacını bulun’ deyu ferman eyledi

Anlar dahi ittifak idüp cevab verdiler ki, ‘eğer bu şehrin meme emen çocuklarını toplayıp boğazladıktan sonra kanlarını büyük bir kazana doldurup kan ısıcak iken içine girüp oturmayasınız, bu marazdan halas olamazsınız’ dediklerinde emreyledi ki, şehrin meme emen çocuklarını valideleriyle toplayalar

“Mezhur Konstantin anaların feryatlarını göricek çocuklara merhamet edip, ‘ben bu marazdan helak dahi olursam olayım Nahak yere bu kadar günahsız çocuğun kanlarına girmeyeyim Analarına ikişer altın vireler ve evlatlarıyla beraber azad idüp evlerine göndereler’ deyü buyurdu

“Ol gece rüyasında ‘Ümmet-i İsa’dan gizli olan Silyostros nam üsküfe baş vurursan marazdan kurtulursun’ derler

Uyandıkda filhal mezhur hakimi isteyüp getirilmesini ferman eyledi Varub getürdüler

Mezbur üsküf gördükte dedi ki, ‘eğer putlarını terk idüp, bundan sonra Hazret-i İsa’yı hak peygamber bilüp şeriatını tasdik edersen ilaç eylerim’ dedikte, ol saat imana gelüp Hazret-i İsa’nın din ve milletini ve emrettiklerini ve neyettiklerini tamamen kabul ve putlarını inkar etti ve hepsini kırdı

Bunun üzerine hakim ilac idüp marazdan kurtuldu

İSTANBUL’U KEŞFETTİ

“Saltanatının on sekizinci senesinden sonra rüyasında gördü ki, bir münasip ve bir büyük şehir bina eyleye Ol sebebten Roma’dan çıkup diyar diyar gezüp Selanik’e geldikte havasını beğenüp orada karar kıldı ve kiliseler ve hamamlar yaptırup sular getirdi

“İki seneden sonra büyük bir bulaşıcı hastalık çıkup askerlerinin yarısından ziyadesi helak oldu

Ol sebebden ve Şapur nam Acem şahı üzerine sefer iktizası ile Anadolu’ya geçerken, Halkedoyn dedikleri şehre ki, halen Kadıköyü denmekle maruftur, oraya konup, eskiden ol şehri Acemler harap etmiş görüp tamirine ferman eyledi

“Ol eyyamda Halkedoyn’da ekabirden bir üstad hakim var idi

Adına ihvayis derler idi Hüsnü tabir ile ‘Padişahım şehrin binasını Vizantio yerine yapsanız daha münasip görünür’ dedikte, Konstantin dahi hüsnü itikad ile İstanbul tarafına geçüp havası gayet ile latif yer ve şehir olmaya münasip görüp Milad-ı İsa’nın üç yüz yirmi dördüncü senesinde temelin atup binasına mübaşeret eyledi

Namını Konstantaniye kodu

“Bundan sonra Roma’dan vesair vilayetlerden ekabirler ve tüccarlar getirdüp mamur eyledi Ve saltanat şehri yaptı

VE ÇEMBERLİTAŞ’IN SIRRI

“Miladın üç yüz yirmi dokuz senesinde Tavuk Pazarı’ndan vaki olan kırmızı dikilitaşı (çemberlitaş) o oraya koyduBu amudun oraya konmasının sebebi şudur:

“Validesinin namı ki Helena nam hatundur Kudüs-ü Şerif ziyaretine varup Kamame nam kilisayı bina eyledikçe, Hıristiyanların itikadınca Yahudiler’in Hazret-i İsa’yı üzerine gerdikleri salibi ve eline ve ayağına vurdukları mıhları (çivileri) ve bazı mucizeyere ait eserleri Yahudilerden alup oğlu Konstantin’e hediye getürdü

Ol dahi, tazim ile alup, hazinesinde sakladı Sonra zaman ile hatırına geldi ki, bizden sonra gelen melikler, caiz ki, bu mübarek eserlerin kadrini bilmeyüp saygıda kusur ideler, yahut saklamayup yabana atarlar

Büyük günah ola Emreyledi ki: Yerin altında kargir ve metin bir hücre bina idüp, ol hücrenin içine mezkur asarı koyup saklayalar Sonra üzerine halen mevcut olan kırmızı amudu alamet için kodu

Okuduğunuz gibi, Çemberlitaş’ın altında olduğu iddia edilen odada, kutsal hazinelerin olduğunu ilk yazan Türk tarihçi Hezarfen Hüseyin Çelebi’ydi

Ama bugün olduğu gibi dün de Çemberlitaş’ın altındaki kutsal hazineler bu toprakların hep gündeminde oldu
İddiaları sayfalarına taşıyanlardan biri de, “Mecmua-i Fünun” idi…

ÇEMBERLİTAŞ HIRİSTİYANLAR İÇİN KUTSALDI

Fardis Efendi, Mecmua-i Fünun dergisinde şöyle yazdı: “Çemberlitaş’ın kaidesi altında Hıristiyanlar için saygıya değer bazı eski eserler gömülüdür

Bu sebepten ilk devirlerde halk burasını çok kutsal bir yer olarak sayardı Yılda bir defa büyük halk kitleleri etrafına giderek ziyaret ederdi

Osmanlı’nın birkaç bilimsel kuruluşundan biri de Cemiyet-i İlmiye Osmaniye idi Bu cemiyet her ay “Mecmua-i Fünun” (1862-1867) adında dergi çıkarırdı Tarihimizde ansiklopedik içerik geleneğinin ilk örneği olan bu dergiyi Münif Paşa yönetti

Babıali Tercüme Odası katiplerinden Fardis Efendi (no: 35 sayfa 45-49) Çemberlitaş hakkında bakın neler yazmıştı: “Çemberlitaş’ın gerçek adı ‘Konstantin Sütunu’dur Etrafında çemberler bulunduğundan Türkler, Çemberlitaş demektedirler

Civarında birçok yangınlar meydana geldiğinden siyahlanmıştır

Bu yüzden Avrupalılar ‘Yanık Sütun’ derler Bizans döneminde ise ‘Somaki Sütun’ adı ile anılırdı

“Bu sütun Dikilitaş gibi yekpare olmayıp 8 kızıl somaki taş parçasından mürekkeptir Her taşın çevresi 33 ayak ve yüksekliği 10 ayak 9 parmaktır

Sütunun yüksekliği yaklaşık olarak 90 ayaktır Her parçasının üst tarafından defne dalı şeklinde kabartma pervazlar vardır

“Sütunun üstüne Apollon’un heykeli konmuş ve bazı sembollerin ilavesiyle İmparator Konstantin’e benzetilmiştir

“Diğer taraftan şu kitabe oyulmuştur: ‘Ey cihan mülkünün hükümdarı olan İsa, şu mahkumeni, saltanat asasını ve Roma devletini sana vakfü takdim ve himayene tevdi ettim

Bunları afetlerden koru’“Adı geçen küre 407 yılında, asa 541’de vuku bulan depremden, heykel ise daha sonraki devirlerde şiddetli bir rüzgardan yere düşerek parçalanmıştır

“Çemberlitaş dikildiği vakit 8, bir rivayete göre ise 10 parçadan ibaretti MS 1080 yılında isabet eden bir yıldırımdan sonra iki-üç parçası yere düşmüş, bu olaydan 70-80 yıl sonra imparator Manuel Comnenes, düşen taş parçalarının yerine, bugün dahi tepesinde görünen mermer başlığı yaptırmış, üzerine bir de haç diktirmiştir

“İstanbul fetholunduktan sonra Çemberlitaş’ın üstündeki haç, Fatih Sultan Mehmed’in emriyle indirilmiştir
“Bazı rivayetlere göre Çemberlitaş’ın kaidesi altında Hıristiyanlar için saygıya değer bazı eski eserler gömülüdür

Bu sebepten ilk devirlerde halk burasını çok kutsal bir yer olarak sayardı Yılda bir defa büyük halk kitleleri etrafına giderek ziyaret ederdi” Durun bitmedi: Çemberlitaş’ın sırrı Cumhuriyet döneminde de devam etti…

ATATÜRK DE ÇEMBERLİTAŞ’LA İLGİLENDİ

Çemberlitaş’ın altındaki kutsal hazineyle ilgili haberler Cumhuriyet döneminde de sürdü Atatürk yurt dışından arkeologlar getirtti

Tarih Mecmuası 1968 yılında üç sayısını bu konuya ayırdı Ünlü tarihçiler bu konuda makaleler kaleme aldılar… 1918 yılında İstanbul işgal altında iken Vatikan’dan bir grup rahip Çemberlitaş’ın yakınındaki Vezirhan’dan oda kiraladı

Buradan tünel kazıp Çemberlitaş’ın altına gitmek isterlerken yakalanıp sınır dışı edildiler

Atatürk bile Çemberlitaş’ın sırrıyla ilgilendi 1929 yılında yurt dışından arkeologlar getirtti ise de bir sonuç alamadı
Çemberlitaş sırrı 1960’lı yıllarda yine gündeme geldi

Gündeme getiren ise yine bir yayın organıydı: Tarih MecmuasıBakın ünlü tarihçi Yılmaz Öztuna 1 haziran 1968’de neler yazmıştı:“Hazret-i İsa’nın gerildiği hakiki Haç’ın İstanbul’da Çemberlitaş’ın altında olduğu hakkındaki görüşü kuvvetlendirecek deliller mevcuttur

“Ludwig Völkl’in 1957’de Münih’te basılan ‘Der Kaiser Konstantin’ adındaki ihtisas monografisinde bu fikri destekleyecek satırlar vardır (Örneğin) Haç’a ait parçalarla beraber Hazret-i İsa’nın kanının bulaştığı topraklar da getirilmişti

“Bu kutsal eşya ile beraber, başka kutsal nesneler de bulundu Bunlar, Hazret-i İsa’nın havarilerinden Andreas’ın ve İncil’i yazı diline geçiren havarilerden Lukas’ın mantoları idi

Anadolu’nun iki yerinde bulunan mantolar inşası bitmek üzere olan Havariyun Kilisesi’ne konuldu Haç’la beraber Çemberlitaş’ın altına nakledilip edilmediği hakkında Völkl bir şey söylemiyor

“Encyclopaedia Britannica’nın Cross maddesinde, gerçek Haç’ın 326 yılında İmparatoriçe Helena tarafından bulunmasının, Hıristiyan dininin inanışlarından olduğu belirtiliyor

Yani Helena’nın İstanbul’a bir haç getirdiği muhakkaktır“Haç’ın Helena tarafından İstanbul’a getirildiğini St Ambroise, Rufinus, Sulpicius Severus gibi çağın en muteber Hıristiyan tarihçileri yazmaktadırlar

HEYBELİADA RUHBAN OKULU

Tarih Mecmuası muhabiri Öz Dokuman, Heybeliada’daki Ruhban Okulu’na gitti ve okulun öğretim üyelerinden arkeoloji uzmanı Hristostomos Konstantinidis ile görüştü

Konstantinidis okulun 40 bini aşkın kitabından, 24 ciltlik Büyük Yunan Ansiklopedisi, G Jacquemet’in Katolizm, Eusebe’nin Vitta Konstantinis kitaplarını çıkarıp ilgili pragrafları gösterdi

Bu kaynaklar da iddiaları doğruluyordu

Okul müdürü Metropolit Maksimus Repanelis de iddianın doğru olduğuna inanıyordu

Çemberlitaş’ın altında kutsal hazinelerin olduğuna inanan bir diğer Hiristiyan din adamı ise, Vatikan’ın İstanbul temsilcisi Padre Carotenuto idi

“Haç’ın bir parçasının Kudüs bir parçasının Roma’da ve üçüncü parçasının ise İstanbul’da olduğu doğrudur Ama İstanbul’da nerede olduğundan emin değiliz” diyordu

Tüm yazdıklarımızı toparlarsak, Çemberlitaş’ın sırrı 350 yılı aşkındır değişik zaman dilimlerinde gündemimize gelmektedir

Ve görünen o ki, daha çok zaman da gelecektir

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Çemberlitaşın Gizemi : Hazarfen Çelebinin Kitabındaki Sır Ne ?

Eski 12-10-2007   #2
faikrifat-zf
Varsayılan

Cevap : Çemberlitaşın Gizemi : Hazarfen Çelebinin Kitabındaki Sır Ne ?



ilginç ve güzelSırları severimsagol buket
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Çemberlitaşın Gizemi : Hazarfen Çelebinin Kitabındaki Sır Ne ?

Eski 12-10-2007   #3
erennnn

Cevap : Çemberlitaşın Gizemi : Hazarfen Çelebinin Kitabındaki Sır Ne ?



çokgüzelmiş bilgiler için sağolun
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.