11-24-2007
|
#1
|
yosun_26
|
Bir Kadının Yalnızlığı...
Bese tüm acılarını içine gömdü ve hiçbir şey olmamış gibi umarsız bir şekilde yaşamaya başladı! Oysa her sözünde, davranışında ona yön veren sadece ve sadece yüreğine gömdüğünü sandığı acıydı 
Bir an durup, geriye baktığında ne çok hikaye biriktirdiğini görürsün Senin ya da başka kadınların hikayeleri  Bir zaman sonra hikayeler karışır birbirine  Ben miydim bunu yaşayan yoksa başka bir kadın mı diye kendine sorarsın Ve sonra artık tüm hikayelerin, yaşayışların iç içe geçtiğini, onları ayırmanın mümkün olmadığını görürsün Birini anlattığında hepsini anlatmış olduğunu anlarsın O zaman tüm kadın hikayeleri geçer gözlerinden, derin bir etkileyiş içinde 
Ancak yaşayanın hikayesi olabilirdi Neden sadece ölünce merak edilir kadınların hikayeleri  Ya da ‘kötü’ hallere düşünce  En hüzünlü kadın hikayesi hangisidir? diye sorarsın sonra Hüznün en’i nerede başlar nerede biter? Ya da acının en’i var mıdır? Zaman hüzünlü kadın hikayeleriyle dolu Üstelik bu hikayeleri paylaşamamış birbirinden bihaber kadınlarla  
Onlar zamanın bir yerinde durdular ve orada bıraktıklarını sandılar tüm yaşayışlarını, sonrasında hiçbir şey olmamış gibi davranmak istediler Hüznün de ötesinde acılı hikayelerini yüreklerinin en dip köşesine yollayıp, suskunluğa gömülerek yaşamayı seçtiler
Bu hüzünlü ve acının yol olduğu öykülerden biri de Bese’nindi  Yitik bir ülkenin suretini taşıyan bir iklimde  Dersim’in yakın ama uzak bir köyünde  
Bese bir garip kadındı köylülerin gözünde İki güzel çocuğunu bir gece vakti nereden ve nasıl çıktığı bilinmeyen bir yangında yitirdikten sonra başladı Bese’nin çilesi Köylünün gözünde artık bir deli kadındı Bese Ağzına geldiğinde küfür eden, bağırıp çağıran ‘arsız’ bir kadın  Bir daha hiç uslanmayacak biriydi!
Bese tüm acılarını içine gömdü ve hiçbir şey olmamış gibi umarsız bir şekilde yaşamaya başladı! Oysa her sözünde, davranışında ona yön veren sadece ve sadece yüreğine gömdüğünü sandığı acıydı Kimseler bir gün olsun merak edip sormadı, Bese’nin bu halini  Belki de alacakları cevaptan korktukları için sustular onlar da Ama Bese yıllar yılı hep ‘deli’ bir kadın olarak kaldı köylünün gözünde Yıllar yılı kimselere muhtaç olmadan, yaşamını sürdürmenin çabası içindeydi hep Bese de bilemedi, acının böyle yok olmayacağını  Ne kadar umarsızlığa vursa, o kadar kendisini gelip bulacağını bilemedi Bilmek istemedi belki de  O hikayesini yüreğinin en dip köşesine attığını sandı Herkeste onunla birlikte bu oyunu oynadı
Bese bir işgalin bıraktığı yalnızlığı taşıyor şimdi Herkes terki diyar eylerken, Bese hala direniyordu doğduğu topraklarda  Bese, bundan önce de hüzünlü, acılarını içine gömerek yeryüzünden geçen bir kadının yalnızlığını taşıdı Yıllar geçti Bese içine attığını sandığı acıların, yüzünde biçimlenen çizgilerle kendini gösterdiğini anladı Yüzünün sert çizgilerinden her biri, bir acının izini saklıyordu Çizgiler o kadar çoğaldı ki, saklayamaz oldu acılarını  Hiçbir şey kaybolmazdı bu evrende  Bir gün zamanını bulur ve yeniden gösterirdi kendini 
Bese yıkılmış evlerin ruhunda arıyor yitirdiği geçmişini  Şimdi köyün ot bürümüş damlarında uzaklara dalıyor Ne kimseler anlamıştı onu, ne de O acılarını sığdıracak bir an ve yer bulmuştu
Bese, kırılgan ve hissizleşen bir ömre sığınan insanlar dünyasından çok uzaktaydı Anlamın, yaşamın karanlık dehlizlerinde yitirildiği bir zamanın kıyısındaydı 
Bir gün çıkıp gidecekti Ama kimseler Bese’nin gidişinin bile farkında olmayacaktı, tıpkı acıya yol alışının öyküsünün bilinmediği gibi  İçinde saklı duran ve kimselerin sormadığı bilgeliğini de Dersim toprakları bilecek  Her şeyi umursamaz görünen bu kadın, acılara, yoksulluk ve yoksunluklara rağmen o uzaklarda kendince yaşadı Zamanın anlamı, onu yok sayana nedir ki  Bir nefeslik ömür  Bir yol  Kuytuluklarda kendini tüketen bir hiç  
|
|
|