Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
elleri, türk

Türk Elleri

Eski 09-21-2007   #1
Ergenekon
Varsayılan

Türk Elleri



AZERBAYCAN

1828 Türkmen Çayı anlaşması ile Rusya’nın boyundurluğu altına giren Azerbaycan, 7 Haziran 1992 gününe kadar hep Rus kuklası olan yöneticiler tarafından idare edildi 7 Haziran 1992 günü halkın oyları ile ve halkın hür iradesi ile, kendisinden olan ilk cumhurbaşkanını seçti Ne yazık ki, olayları önceden gören Bozkurt Ebulfez Elçibey’in mecliste yaptığı konuşmada dediği gibi, o cumhurbaşkanını bir yıl bile saklayamadılar, yerinde tutamadılar Bu işte KGB’nin ve Savama’nın parmağı olduğu kadar, Türkiye’yi yönetenlerin de büyük veballeri vardır Bunlar mutlaka araştırılarak, yakın tarihi yazanlar tarafından ortaya konulacaktır Herkes yalan söyleyebilir, fakat tarih asla Türk Milleti, bir gün yüce ülküsüne hainlik edenleri mutlaka öğrenecek ve tanıyacaktır
Başkent
: Bakü (Nüfus: 2100000)
Önemli Şehirleri : Toplam 60 kaza ve 45 şehir mevcuttur Başlıca şehirleri; Sumgayıt, Guba, Alibayramlı, Lankeran, Mingeçevir, Hankendi, Şeki, Naftalan, Gence ve Şuşa'dır
Komşuları : Batısında Ermenistan, güney batısında Türkiye, kuzey batısında Gürcistan, güneyinde İran ve kuzeyinde Rusya Federasyonu’dur
Para Birimi: Manat
Önemli Nehirleri:
Kür, Aras, Alazani, Samur, Terter, Kanık, Genceçey ve Beylegan
Önemli Gölleri : Hacıkabul, Sarısu, Büyükşor, Candahar
İklimi: Kuru ve subtropikal karakterdedirKuzey bölgesinde kuru karasal iklim hakimdir
Doğal Kaynakları: Tarımsal alanlar, petrol, doğalgaz ve demir
Tarımsal Ürünler: Pamuk, tütün, sebze ve meyve
Sanayi Dalları: Petrol araştırma, sondaj makinaları üretimi, petrokimyasallar, yiyecek ve içecekler, tekstil, elektronik ve metal işleme
Yüzölçümü: 86,800 km2
Nüfus(1995): 7 553 000
Kent Nüfusu(%): 53
Kırsal Kesim(%): 47
Türk (%):
781, Rus(%): 79, Diğer(%): 140


Türkler, milattan önce 2 yüzyılda Saka Türkleri ile Azerbaycan'a girmişler ve zaman zaman kesintiye uğrasa da, bu bölgedeki hakimiyetlerini, 5-6 yüzyıllarda Albanlar ve Hunlar ile devam ettirmişlerdir Rusların Azerbaycan'la ilk teması 914 yılında olmuştur Bu tarihten sonra Ruslar Azerbaycan'a yağma amaçlı seferler düzenlemişlerdir Azerbaycan'daki Türk hakimiyeti 10 yüzyıla kadar sürmüş, bu yüzyılın ortalarında başlayan Arap idaresi yoluyla Azerbaycan İslamiyet'le tanışmıştır 11 yüzyıldaki Selçuklu akınları Azerbaycan'daki Türk nüfusunu daha da artırmış; Arapların ve mahalli sülalelerin idaresini ortadan kaldırmıştır Şirvaniler bu dönemde de imtiyazlarını sürdürdüler ve bir süre sonra Kesranileri iş başına getirdiler 1146 yılında Azerbaycan valiliğine atanan Şemseddin İldigiz Gürcülerle yaptığı mücadelelerden sonra atabey ünvanını almıştır 1225'te Moğol istilasından kaçan Harezmşah Celaıeddin, Atabeyler hakimiyetine son vermiştir Yeni kurulan Celaleddin Harezmşah idaresine Gence'de 1231'de isyan başlamış, bu karışıklıklar arasında Moğol istilası yeniden baş göstermiştir Türk-Moğol İmparatorluğu'nun parçalanmasından sonra Azerbaycan, İlhanlılar idaresine kalmıştır 1396'da Azerbaycan Timur hakimiyetine girmiş, Timur'un ölümünün ardından, önce Karakoyunlu, sonra da Akkoyunlu orduları Azerbaycan'ı ele geçirmiştir İran Safevi Devleti Şah İsmail zamanında Azerbaycan'a kadar uzanmıştır 16 yüzyılda Osmanlı-Safevi mücadeleleri arasında kalan Azerbaycan bu iki ülke arasında bir kaç kez el değiştirmiştir 1603'te Şah Abbas Azerbaycan'ı ele geçirmeyi başarmıştır 15 yüzyılın sonlarında ilk olarak Azerbaycan Türkleri ile ticari bağlar kuran Ruslar, Çar IPetro'nun yakın doğunun kapısı olarak gördüğü Azerbaycan'ı, 1722-23'te işgal etmişlerdir Osmanlı Devleti bu saldırganlık karşısında Azerbaycan'ın güneyi ve aşağı Kafkaslardaki hakimiyetini kuvvetlendirmiştir Afşar Türkleri'nden olan Nadir Şah, 1735'te Kuzey ve Güney Azerbaycan'da İran hakimiyetini kurmuştur 1805'ten 1813'e kadar bölgede Rus-İran mücadelesi yaşanmış ve sonunda Azerbaycan, 1828 Türkmençay Anlaşmasıyla Aras Nehri sınır olmak üzere, Kuzey ve Güney Azerbaycan olarak ikiye ayrılmıştır

Azerbaycan, 28 Mayıs 1918 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur

AZERBAYCAN'IN EKONOMİK YAPISI
TARIM
Azerbaycan dünyanın en değişik iklim tiplerine sahip ülkelerden biridir Doğu ve orta kısımları alçak ve düzlük olduğu için, kışları ılık ve çok sıcak geçer, güneydoğu kısmı ise nemli subtropikal iklime sahiptir Bölgeye düşen yıllık yağış miktarı 1200-1400 mm’dir Diğer bölgeler ise, kurak ve yarı kurak görünüme sahiptir Azerbaycan’ın toprak büyüklüğü 8641500 hektardır Bu miktarın ancak 1549000 hektarını ekime müsait alanlar teşkil etmektedir
Azerbaycan, halkının beslenmesi için gerekli olan gıda maddelerinin üretimi yönünde çok elverişli doğal şartlara sahip bir ülkedir Mevcut toprakları ve iklim özellikleri, bugünün ve gelecekteki nüfusun gıda ihtiyacını sağlayabilecek potansiyele sahip olduğunu göstermektedir
Azerbaycan'ın tarımsal üretimi SSCB ekonomisine entegrasyonun gerektirdiği monokültür tarıma zorunlu olarak dönüştürülmüştür Bu dönüşüm sonucunda ayrı ayrı ürünlerin yetiştirildiği binlerce hektar arazi desen değişikliği yapılarak tek ürün üretimine ayrılmıştır Bağımsızlık döneminden sonra tarıma daha fazla önem verilmiş birtakım reformlarla tarıma hareketlilik getirilmeye çalışılmıştır
Tarım ürünleri; tahıl, pamuk, zeytin, üzüm, narenciye, çay, tütün, fındık, ceviz ve diğer yaş meyveler ile değişik sebze çeşitleridir Tahıl, tüm tarımsal üretimin 2/3’ünü oluşturmaktadır Tarım faaliyetlerinin çoğu, Kura ve Aras nehirleri civarında yapılmaktadır
Tarım başlıca sulama ile (%65) yapılmakta olup Kura havzasında pamuk üretilir 1996 yılı 274 bin ton pamuk üretimiyle Azerbaycan BDT'de dördüncü durumdadır Tarım bakanlığı uzmanlarına göre, 1997 yılında toplam 320 bin ton pamuk elde edilecektir Bunun dışında tütüncülük gelişmiş olup, çok eski devirlerden beri ipekçilik yapılmaktadır
Üretilen tahıllar arasında buğday, çavdar, mısır ve pirinç önemli yer tutmaktadır Azerbaycan’da şarap ve brendi üretimi oldukça gelişmiştir Sovyetler Birliği ülkelerinin üzüm ihtiyacının yüzde 23’ü Azerbaycan’dan karşılanmaktadır
Azerbaycan’da nüfusun yüzde 47,2’si köylerde yaşamakta ve yüzde 38’i tarım sektöründe çalışmaktadır Tarım sektöründe çalışanların yıllık ortalama geliri, diğer sektörlerde çalışanların yıllık ortalama gelirinin 1/5’i kadardır
Bu durum tahıl üretiminin olumsuz yönde etkilemiştir Tahıl, Azerbaycan için stratejik öneme sahip bir üründür Bu bakımdan halkın son yıllarda tahıl ihtiyacını dahili imkanlarla karşılamak için ekim alanları artırılmıştır
Azerbaycan Tarım Bakanlığı uzmanlarının verdikleri bilgiye göre, 1997 yılında 1996 yılına oranla daha fazla tahıl üretilmesi beklenmektedir Ekili sahaların 60 bin hektar artırılacağı tahmin ediliyor Böylece 1997 yılında tahıl için ayrılan sahanın 680 bin hektar olacağı belirtilmektedir
Azerbaycan Tarım Bakanlığı tarafından, tarım sektöründe 1997 yılı içinde 2790 işletmenin özelleştirileceği açıklamıştır Özelleştirme çerçevesinde eskiden devlete ait olan ekilebilir 632000 hektar arazi bireylere devredilmiştir
Azerbaycan arazisinin yüzde 12’si ormanlarla kaplıdır Yönetim, ormanlardan sanayi ve başka amaçlarla kesimini yasaklamıştır Koruma, bakım ve ağaçlandırma çalışmalarıyla ormanların geliştirilmesine çalışılmaktadır
Ülkedeki ormanların, çoğunu yapraklarını döken ağaçlarla, çam ağaçları oluşturmaktadır Azerbaycan florası ve bitki örtüsü de çok zengindir Bilinen bitki sayısı 1400’den fazladır
HAYVANCILIK
Hayvancılık ülke ihtiyacını karşılayacak şekilde gelişmiştir Fakat son yıllarda özellikle hayvancılık sektöründe büyük düşüşler meydana gelmiştir Devletin ciddi bir hayvancılık politikasının olmaması bu durumun en büyük sebebidir Ülkede, 15 milyon sığır ve 55 milyon koyun, 20 milyon kümes hayvanı mevcuttur Büyük ve küçükbaş hayvanların çoğunluğu kültür ve melez ırklardan oluşmaktadır
1995 yılında et üretimi 82 bin ton, süt üretimi 789 bin ton ve yumurta üretimi ise 471 milyon adet olmuştur Halkın yıllık ortalama ihtiyacı ise ette 450 bin ton, sütte 2322 bin ton ve yumurtada 1544 milyon adettir Üretim ile ihtiyaç arasındaki fark ülkenin mali kaynaklarının elverişliliği nispetinde ithal edilmek suretiyle veya insani yardımlarla karşılanmaktadır
Ceylan, dağ keçisi, keklik ve turaç ülkenin önemli av hayvanlarıdır 800 kilometre uzunluğundaki Hazar Denizi kıyısındaki zengin akarsularda balıkçılık ve diğer su ürünlerinin özel bir yeri vardır
Hazar Denizi'nde avlanan mersin balığının yumurtası dünyaca ünlüdür Azerbaycan, dünya havyar üretiminin yüzde 80'ini karşılamakta ve bu alanda yeni pazarlar aramaktadır
Sovyetlerin dağılması tarım ve hayvancılıkta da, diğer sektörlerde olduğu gibi, özelleştirmeyi beraberinde getirmiştir Ülkede modern hayvan çiftliklerine ihtiyaç vardır
MADENCİLİK
Azerbaycan çok zengin madenlere ve minerallere sahiptir Bunlar, bakır, demir, kurşun, alüminyum, natriyumsülfat, göl ve kaya tuzları, az miktarda altın ve gümüştür
Doğal kaynakların kullanımı genellikle Sovyetler Birliği'nin kısa ve uzun vadeli ihtiyaçları dikkate alınarak planlanmıştır Maden yataklarından, eski merkezi hükümetçe aşırı derecede kullanılanların bazılarında verim düşerken, bazıları ise kapanmış veya ekonomiye yük olacak duruma gelmiştir
Azerbaycan, madencilik sektöründe birçok sorunla karşı karşıyadır Çok sınırlı olan maden üretimi tesislerinde teknoloji geri kalmıştır Güneş kollektörü ve gümüş mücevheratı üretimi gibi konular, halen devlet tekelindedir
Yüksek tenör ve rezervde altın yatakları bulunmakla birlikte, henüz hiçbiri işletilmeye sokulmamıştır 100 bin ton sülfirik asit stokları olmasına rağmen, pazar imkanı bulunamamış ve 1 milyon dolar değerinde gümüş mücevheratı pazarlanamadığı için üretimi durdurulmuştur
PETROL
Azerbaycan’
ın en büyük yeraltı zenginliği petroldür Azerbaycan’da petrol 19 yüzyılla birlikte ekonomik hayata girmiştir Ülkede zengin petrol yatakları mevcuttur Petrol, pamuk üretimiyle birlikte ülkenin ekonomik temelinin oluşturmaktadır
Bölgedeki petrol rezervleri ülkeyi kısa sürede petrol zengini ülkeler arasına sokacak niteliktedir Toplam petrol rezervlerinin 33 milyar varil olduğu ve petrol bulunma ihtimali yüksek olan alanlar da hesaba dahil edildiğinde bu rezervin 77 milyar varile ulaşacağı belirtilmektedir Azerbaycan petrollerinin büyük çoğunluğu (%77) Hazar Denizi'nden sağlanmaktadır
Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi, 1997 yılının ilk 6 ayında, 4452 milyon ton petrol çıkarıldığı ve 3040 milyar metreküp doğal gaz üretildiğini açıklamıştır
Bağımsızlığını kazanmasından sonra zengin petrol yataklarına sahip olmasından dolayı dünyaca ünlü petrol üreticilerinin iştahını kabartan Azerbaycan, son yıllarda sağlanan istikrar ortamıyla yabancı yatırımcıların akınına uğramaktadır Dünyanın dört bir yanından gelen işadamı ve yatırımcılar, bu pastadan daha fazla pay kapmak için kıyasıya bir mücadele vermektedirler Bu yarışta ise Türkiye'nin- maalesef -oldukça gerilerde olduğu görülmektedir
DOĞAL GAZ
Azerbaycan'da sanayi alanlarında ve halkın enerji ve yakıt ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli rol oynayan gaz, sadece doğal gaz veren yataklardan, hem de petrolle birlikte petrol kuyularından sağlanmaktadır Doğal gaz Bahar, Kum Adası, Neft Taşları ve Songaçal’dan çıkarılmaktadır
Azerbaycan’
ın toplam doğal gaz rezervinin 120 milyar metreküp olduğu tahmin edilmektedir Azerbaycan’da doğal gaz kaynakları iyi değerlendirilmediği için Türkmenistan, İran va Rusya’dan doğal gaz ithal etmektedir
Ülkede kimya sanayisinin gelişimi gaz yataklarının zenginliğine bağlıdır Yapılan hesaplara göre ülkenin toprakları altındaki doğal gaz yataklarının ancak yüzde 20'sine ve denizdeki yatakların ise yüzde 10'una ulaşılabilmiştir
SANAYİ
Azerbaycan’daki sanayi sektörü sınıflandırılması aşağıdaki gibidir
-Ağır Sanayi (Yakıt-enerji, metalurji, makina imal, kimya, orman ürünleri, yapı malzemeleri)
-Hafif Sanayi (Dokumacılık, dikiş, deri-kürk, kundura vb)
-Gıda Sanayi
Azerbaycan, 1920 ihtilalinden sonra SSCB'nin merkezi planlama stratejisi gereği önceleri bir tarım ülkesi olma yolunda ilerlerken, ülkede elde edilen tarım ürünlerinin işlenmesi gündeme gelince hafif sanayi de gelişme sürecine girmiştir
Azerbaycan’da petrol, doğal gaz ve yan ürünleri sanayi oldukça gelişmiştir Ayrıca, metalik madenlerin üretimi ve hammadde kaynaklarına bağlı olarak yan sanayi de gelişmiştir
Azerbaycan çok sayıda işletmesiyle çeşitlilik gösteren bir imalat sanayine sahiptir Gıda sanayi tamamıyla kırsal kesime yayılmış, gıda dışı sanayi, alt yapı hizmetlerinde görüldüğü gibi belli sanayi merkezlerinde toplanmıştır
Gıda-içki sanayi, Azerbaycan sanayi üretiminin yüzde 386’sını oluşturmaktadır Sanayinin girdileri yurt içi üretimden karşılanmakta, yalnız tahıl ve şeker gibi maddeler ithal edilmektedir
Dokuma, giyim ve deri sanayi toplam sanayi üretiminde yüzde 24'lük bir paya sahip olup bu sanayi kolu, büyük, orta ve küçük işletmelerden oluşmaktadır
Kimya ve petro-kimya sanayinin toplam sanayi içindeki payı yüzde 7 olup en büyük merkezleri Bakü ve Sumgayıt'tadır Kimya sanayi; petro-kimya sanayi, gübre sanayi, tarımsal savaş araçları, sentetik reçine, lif ve plastik madde, boya, vernik, ilaç, sabun, lastik sanayi, gibi alt gruplara ayrılmıştır
Azerbaycan Devlet İstatistik Komitesi’nin yaptığı açıklamaya göre, 1997’nin ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre makine sanayi, inşaat malzemeleri, orman sanayi ve hafif sanayi sektörlerinde üretim artışı kaydedilmiştir
Bu yılın mayıs ayı itibariyle Azerbaycan’
ın bütün sanayi kollarında çalışan sayısı geçen yıla göre yüzde 8 oranında azalmıştır Mayıs ayı itibariyle sanayi sektöründeki ortalama aylık ücret 226 bin Manat olmuştur
Mevcut sanayi tesislerinde eski teknolojinin kullanılması verimi düşürmekte ve de kaliteyi olumsuz yönde etkilemektedir Bu yönüyle Azerbaycan sanayisinin ciddi bir şekilde modernizasyona ihtiyacı vardır
Bu durumun çözümünü özelleştirmede gören hükümet 1996 yılı içerisinde küçük ve orta ölçekli işletmelerin özelleştirilmesi tamamlanırken 1997'nin özelleştirme yılı olması hedeflenmektedir
DIŞ TİCARET
Azerbaycan’da iç ve dış ticaret, Sovyetler Birliği dağılmadan çok kısa bir zaman öncesine kadar merkezden yönlendirilmekteydi Azerbaycan 1989 yılından sonra ekonomik faaliyetlerini kendi tasarrufları doğrultusunda değerlendirebilmiştir Ülkenin cumhuriyetlerarası ticari bağımlılığı son derece yüksektir
Azerbaycan'da ticaretin güçlendirilmesi için, petrol sektöründe üretimin artırılmasına, cumhuriyetlerarası ticaretin yeniden canlandırılmasına ve yeni pazarlar oluşturulmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir
Türkiye, bütün ülkeler arasında Azerbaycan tarafından en fazla ithalat yapılan ülke konumundadır Azerbaycan’
ın 1996 yılı toplam ithalatı 960636290 dolar, toplam ihracatı ise 631245510 dolar olarak gerçekleşmiştir
Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi 1997 yılı Ocak-Temmuz ayları arasında toplam dış ticaret hacminin 9022 milyon dolar olarak gerçekleştiğini açıklamıştır Bunun 4402 milyon doları ithalat, 462 milyon doları ise ihracat olarak gerçekleşmiştir Ticaret hacminin 389 milyon dolarlık bölümü BDT ülkeleriyle yapılmıştır
Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi’nin açıklamalarına göre 1996 yılında Azerbaycan’
ın ihraç ettiği ürünlerin yüzde 70,84’ünü petrol ürünleri, yüzde 2,74’ünü kimya sanayi ürünleri, yüzde 6,02’sini pamuk, yüzde 2,08’ini klimalar, yüzde 1’ini alkollü ve alkolsüz içecekler, yüzde 0,93’ünü ise tütün ürünleri oluşturmuştur
Azerbaycan’
ın ihraç ettiği ürünler: Petrol ürünleri ve malzemeleri, doğal gaz, demir filizi, çelik borular, kil toprak, aluminyum, mineral gübreler, sentetik kauçuk, pamuk, hazır ipek kumaş, hazır yün kumaş, halılar, dokumacılık ürünleri, deri ayakkabı, üzüm, şarap, çay, tütün, sulfanol, kostik soda, pamuk elyafı
Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi’nin açıklamalarına göre 1996 yılında ithal edilen malların toplam hacminin yüzde 39,55’ini gıda ürünleri, yüzde 0,99’unu tüketim malları, yüzde 19,6’sını makine, elektrik tesisat ve yedek parçalar, yüzde 4,45’ini ulaşım araçları ve yedek parçaları, yüzde 6,73’ünü siyah metaller ve ürünleri, yüzde 1,85’ini orman ürünleri oluşturmaktadır
Azerbaycan’
ın ithal ettiği ürünler:Petrol, doğal gaz, ham demir, demir saç, çelik borular, yük vagonları, otomobil ve yedek parçaları,traktör, tarım makineleri, kağıt, televizyon, inşaat malzemeleri, şeker, tütün, et, tereyağı ve diğer hayvani yağlar, un ve bulgur, tahıl, deterjan ve sabun
İNŞAAT
Azerbaycan’da inşaat sektörü, 80 adet birlik içerisinde örgütlenmiş yaklaşık 300 firma tarafından yönlendirilmektedir 1996 yılının ilk yarısında inşaat alanında çalışan işçilerin sayısı 1995 yılının aynı dönemiyle mukayese edildiğinde yüzde 16’lık azalmış ve 843 bin kişi olmuştur Kişi başına düşen konut alanı yaklaşık 125 metrekared
ir
Özellikle son yıllarda köylerden şehirlere doğru başlayan göç ve Karabağ olayları sebebiyle ciddi bir konut sorunu ortaya çıkmıştır Ayrıca devlete ait konutların özelleştirilmesi de yavaş yürümektedir İnşaat sanayinin toplam sanayi içerisindeki yeri yüzde 31’dir
Azerbaycan’da inşaat sanayisine ait malzemelerin ve hammaddelerin bol ve ucuz olması ve arz açığının bulunması nedenleriyle inşaat sektörü dış yatırımlar için özendirici bir sektör konumuna gelmiştir İnşaat sektörü özellikle Türk işadamlarının ilgisini çekmektedir
TURİZM
Azerbaycan, Kafkas Dağları, ovaları, nehirleri, gölleri, 825 km'lik Hazar Denizi sahil şeridi, zengin mineral suları, birçok iklim tipinin bir arada yaşanması ve zengin tarih hazinesiyle turizm potansiyeli oldukça yüksek bir cumhuriyettir Azerbaycan 9 iklim bölgesine birden sahip olması sebebiyle doğal olarak bir turizm merkezi haline gelmiştir
Azerbaycan, 1994 yılından bu yana turizm alanında da çeşitli ülkelerle 40’dan fazla işbirliği anlaşması imzalamıştır Azerbaycan’
ı 22 ülkeden 1994 yılında 44 bin, 1995 yılında 45 bin, 1996 yılında ise 12 bin turist ziyaret etmiştir
Turizm sektörünü aşağıdaki alt başlıklar altında toplamak mümkündür;
Zakatala, Şeki, Guba, Gence, Kazak, Lenkeran yaz aylarında tatil ya
pmaya en müsait yerlerdir
Azerbaycan’ın doğusu Hazar Denizi ile kaplıdır Bilgeh ve civarı kilometrelerce uzayan plajlara sahiptir
Ülkede evcil ve yabani olmak üzere toplam 97 çeşit memeli hayvan, 346 çeşit kuş ve 95 çeşit balık bulunmaktadır Organizasyon ve ge-rekli kanuni alt yapının olmamasından av turizmi yeterince gelişmemiştir
Yayla ve Dağ Turizmi için elverişli yöreler; Zakatala meşelikleri, Şeki Gelersen Göresen Galası, Başdaşagıl Meşelikleri, İsmayıllı, Lahiç, Gutgaşen, Ağdaş ormanları, Gence, Hacıkent , Göygöl olarak sayılabilir
Azerbaycan’da 1000 kadar mineral su vardır “Naftalan’’ denilen ve dünyada sadece Azerbaycan’da bulunan petrol karışımlı çamursu bir madde başta sinir sistemi olmak üzere deri, cilt, kadın hastalıkları vb bir çok hastalığa iyi gelmektedir Azerbaycan’da tedavi nitelikli senatoryumların çoğu Ağşeron yarımadasındadır
Ülke çok zengin bir kültür ve tarih hazinesine sahiptir Ülkelerdeki eski anıt, mezar, türbe, bina ve diğer tarihi eserleri korumak, restore etmek için “Berpa” adı verilen cemiyetler kurulmuştur
HABERLEŞME
Azerbaycan haberleşme ağı, ülkedeki tüketicilere hizmet sağlamada yetersiz kalmaktadır Haberleşme ağında performansın düşük olmasının sebebi, kullanılan araç ve gereçlerin vadesinin kısmen dolmuş olmasıdır
Haberleşme ağındaki araçların ortalama yaşı, 15 ile 20 yıldır Yedek parçaların bulunması zor olup, ihracatı artırmak için önem taşıyan ulusal ve bölgesel iletişim sınırlıdır Haberleşme ağının, kullanım kapasitesi yüzde 95 gibi yüksek bir oran olmasına rağmen, mevcut talebi karşılamakta yetersiz kalmaktadır
Hükümet politikası, her evde bir telefon bulunması ile evrensel hizmet hedefine doğru telekomünikasyon sektörünün hızlı gelişimine önem vermektedir Haberleşme Bakanlığı, yeni teknolojilere yatırım yaparak ve işletme birimlerinin ticari gelişmesini destekleyerek, bu amaca ulaşmayı ummaktadır
Bu aşamada Hükümet, kamu sektörü içinde temel telekomünikasyon hizmetlerinin verilmesini, yeni hizmetlerin ise özel sektör tarafından sağlanmasını düşünmektedir
ULAŞTIRMA
Eski ve bakımsız olmasına rağmen, Azerbaycan halen iyi bir ulaştırma ağına sahip bulunmaktadır Ancak alt yapısı ve ekipmanları genelde kötü durumdadır Devlet politikaları ve organizasyonlarında bir çok yetersizlikler vardır ve yakın gelecekte ulaşım talebinde kayda değer değişikliklerin olması beklenmektedir
Demiryolu taşımacılığı, Azerbaycan’da sosyo-ekonomik yaşamın omurgasını oluşturmaktadır Ülkede bir yılda gerçekleşen yolcu taşımacılığında demiryollarının payı ortalama olarak yüzde 8, ancak buna metro taşımacılığı da dahil edildiğinde yüzde 98 dolayındadır Metro genellikle yolcu taşımacılığında kullanılırken, diğer demiryolları yük taşımacılığında kullanılmaktadır
Azerbaycan’da yaklaşık 26 bin kilometrelik bir karayolu ağı bulunmaktadır Bunun çoğunluğu stabilize ve toprak yollardan oluşmaktadır Karayolu taşımacılığında otobüs kullanımı ağırlıktadır Toplam karayolu taşımacılığının yüzde 829’u otobüslerle gerçekleşmektedir
Azerbaycan’da toplam 27 adet havaalanı bulunmaktadır Ancak bunlardan 5’i normal yolcu uçakları trafiğine uygun alanlardır Bakü ve Gence havaalanları uluslararası trafiğe açıktır Diğerleri şehirler arası taşımacılıkta kullanılmaktadır Ülkenin sahip olduğu uçak filosu oldukça yaşlanmış bir durumdadır Yedek parça ve aksamının üretilebileceği tesisler yetersiz ve bakım imkanları kısıtlıdır
Hazar Denizi’nde yüzlerce kilometrelik bir kıyı şeridi bulunmasına karşın, ülkede sadece biri büyük olmak üzere irili ufaklı 15 liman bulunmaktadır Büyük olan Bakü’de bulunan liman, yolcu taşımacılığına uygun değildir
Ülkede önemli ölçüde, boru taşımacılığı ile petrol ve doğal gaz taşınmaktadır
BANKACILIK
Azerbaycan’
ın serbest piyasa ekonomisine geçme yolundaki en önemli adımlardan birini oluşturan bankacılık konusundaki düzenleme-lerle ilgili olarak 7 Ağustos 1992’de Merkez Bankası hakkındaki kanun ile bankalar ve bankaların faaliyetleri hakkındaki kanun yürürlüğe girmiştir
Azerbaycan’
ın finans kesimi Azerbaycan Milli Bankası ve 4 ihtisas bankası; Azerbaycan Uluslararası Bankası, Ziraat Bankası, Sanayi ve Yatırım Bankası, Emanet Bank ile çok sayıda ticari ve kooperatif bankadan oluşmaktadır
Azerbaycan’da bankacılık ve sermaye piyasası yeterince gelişmemiştir Kredi kullanma imkanları da yeterli değildir Bankacılık ve kombiyo konusundaki bilgi eksikliği döviz transferini güçleştirmektedir
Bankalar ve yetkili döviz büroları, gerçek kişilere döviz alış satış işlemleri yapabilmektedir Tüzel kişilik durumunda olan firmaların ihtiyacı olan yabancı dövizler ise yalnızca, firmaların hesaplarının bulunduğu bankalar aracılığı ile, Bakü Bankalararası Valuta Birjası’ndan satın alınmaktadır


YATIRIM SAHALARI
1-Şehiriçi ve şehirlerarası yolcu ve yük taşımacılığı
2-Altın, gümüş ve işletmeciliği
3-Ağaç işleri-marangoz (kereste, mobilya)
5-Arıcılık
6-Ayakkabı fabrikası
7-Balıkçılık
8-Tarım aletleri üretimi
9-Bisküvi fabrikası
10-Boya fabrikası
11-Çiçekçilik
12-Çikolata fabrikası
13-Çimento fabrikası
14-Çocuk bezleri fabrikası
15-Demir-çelik fabrikası
16-Elektrik ve elektronik eşya üretim fabrikaları
17-Entegre et tesislerinin kurulması
18-Gül yağı üretimi-pazarlaması
19-Güneş kollektörü üretimi
20-Ham petrol ve doğal gaz üretim tesisleri
21-Havyar ve balıkçılık tesislerinin kurulması
22-Hayvancılık
23-Hurda demir işleme atölyeleri
24-İnşaat ve restorasyon işleri
25-İpekçilik
26-İyot, brom üretimi için gerekli teçhizat temini
27-Klima fabrikası kurulması (Mevcut fabrikaların işler hale geti rilmesi)
28-Kolonya fabrikası
29-Konfeksiyon imalat fabrikaları (Mevcut fabrikaların işler hale getirilmesi)
30-Kuru temizleme
31-Kuruyemiş-çerez işleri
32-Meyve ve sebze üretim-işleme tesisleri (konserve, salça, komposto, meyve suyu tesisleri)
33-Mozaik ve mermer işleri
34-Özel klinik ve hastahaneler
35-Plastik sanayi tesisleri
36-Sabun ve deterjan fabrikası
37-Seracılık
38-Sıhhi malzemeler üretimi
39-Soğutucu fabrikalarının modernizasyonu
40-Su, su işleme ve ambalaj tesisleri
41-Süt ve süt ürünlerinin paketleme ve dağıtımının yapılması
42-Tavukçuluk
43-Tekstil ve dokumacılık
44-Trikotaj
45-Un ve hamur işleri
47-Şeker fabrikası
48-Yem tesisleri (Mevcut tesislerin modernizasyonu)
49-Yün-pamuk sektörü
50-Zeytin ve zeytin yağı fabrikası, çiçek yağı ve pamuk yağı fabrikası kurulması

İklim Özellikleri
Azerbaycan,Hazar Denizi sahilinde geniş ovalarıyla, Kafkas soğuklarını çevreleyen yüksek dağ sıralarıyla on tarımsal iklim bölgesinde, ılıman ve yağışlı, sıcak ve kurak iklim özelliklerini taşır
Sıcaklık ülkenin büyük bir bölümünde genellikle yüksektir Yıllık yağış genellikle azdır Hava sıcaklıkları Türkiye ile paralellik göstermektedir Kış aylarında -15 ile 5 derece, yaz aylarında ise 25-35 derece arasında seyretmektedir
Şehir İçi ve Şehirler Arası Ulaşım İmkanları Nelerdir?
Azerbaycan’da şehir içi ulaşım, otobüs, treybüs ve taksilerle sağlanmaktadır Şehirlerde muntazam bir trafik akışı bulunmaktadır Sürücüler trafik kurallarına karşı sonderece hassastırlar
Şehirlerarası yolculuk tren, otobüs ve uçaklarla yapılmaktadır

BAŞKURTİSTAN

Yüzölçümü:
143600km2

Nüfusu: 3944000 Başkenti : Ufa

Başkurtistan Cumhuriyeti, Güney Urallardan batıya doğru Belaya ve Kama nehirlerine kadar uzanır Güney Urallar'ın en yüksek doruğu olan Yamantau Dağı'ndan batıya ve güneye doğru gidildikçe, yükseklik azalır Ormanlarla kaplı dağlar yerlerini, genellikle yaprak döken ağaçlardan oluşan yeşilliklerle bezeli bir bozkıra ve Belaya ırmağının geçtiği ovalara bırakır

1552'de Kazan Hanlığının yıkılmasından sonra her iki Türk boyu (Tatar-Başkurt) Ruslara karşı birlikte ayaklanmış ancak, 18 yy'ın sonlarında Rus egemenliğine girmek zorunda kalmışlardır Dört asırlık bir devrede birlikte yaşayan Tatarlarla Başkurtlar birbirleriyle tamamen kaynaşmışlardır Nitekim Kazan şehrindeki medreselerle, Başkurt ülkesindeki Orenburg, Kargah, Ufa, Troyskiy, İsterlibaş vb şehir ve kasabalardaki medreseler arasında eğitim ve öğretim usulleri bakımından hiçbir fark yoktu Öğretim elemanları arasında Kazanlılar bulunduğu gibi bir çok Başkurt da bulunuyordu Hiçbir zaman ayrılık ve yadırgama olmamıştır Böylece son devirlerin tanınmış yazar, tarihçi ve şairlerinden Habibünneccar, Zeki Velidi Togan ve Şeyhzade Babiç ve diğerleri eserlerini Başkurt lehçesiyle değil, Kazan yazı dili ile kaleme almışlardır Ancak bu eserler Bolşevik ihtilalinden sonra suni olarak güney-batı Başkurt lehçesine aktarıldı ve ihtilalden 9 yıl sonra 1926'da ilk Başkurtça kitap yayınlandı Tatar- Başkurt Sovyet Cumhuriyetini kurma projesi suya düşünce 23 Mart 1919'da SSCB'ye dahil bir Başkurt SSC kuruldu Başkurtlar etnik yapı itibariyle Tatarlara yakındırlar Tarihi kaynaklara göre Tatar-Başkurt ilişkileri tahmini on bin yıl önceden başlamıştır Başkurt halkının hayatında mitolojinin ve destanların ayrı bir yeri bulunmakladır Ural-Batır destanı bunların en önemlileridir


NÜFUS

Yaklaşık 4000000 nüfusa sahip olan Başkurtistan'da Nüfus Oranı: Başkurtlar % 24 Tatar % 213 Rus % 367 Ukrain, Belarus ve diğer % 18


İDARİ YAPI

Ülke, Asya ile Avrupa'nın birleştiği bölgedir Başkenti Ufa şehridir Başkurtistan idari olarak 5 eyalet ( Ufa, Sterlitamak, Beloret, ‹
şimbay, Sibay, Belebey ) ve 17 şehre ayrılmıştır Ayrıca bu şehirlere ait 53 rayon ( ilçe- küçük bölge ) vardır Başkurtlar daha çok şehirlerde değil kırsal bölgelerde yerleşmişlerdir Başkurtların % 68'i Başkurtistan Özerk Cumhuriyetinde yaşamakta olup, geriye kalan % 32'si Ural bölgesindedir Başkurtlar, Başkurtistan'ın dışında, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Ukrayna ve Rusya Federasyonunun diğer bölgelerinde yaşamaktadırlar


EKONOMİ

Başkurtistan'ın ekonomik yapısı tarım, hayvancılık ve sanayiye dayalıdır Ülkede 647 kolhoz ve 95 sovkhoz bulunmaktadır Başlıca tarım ürünleri, çavdar, yulaf, darı, keten, şeker pancarı, patates, ayçiçeğidir Başkurtistan önemli petrol, doğal gaz ve boru hatlarına sahiptir Rafineriler ve petro-kimya fabrikaları ekonominin ana unsurudur Ülkede ayrıca, kömür, bakır, boksit, altın, manganez krom vardır Yılda 40 milyon ton petrol, 35 milyon m3 doğal gaz üretilmektedir İmalat sanayii gelişmiş olup, petrol, doğal gaz, demir-çelik, kömür, elektrik, çimento, şeker, kereste, pamuklu ve yünlü dokuma ekonomide önemli yer tutmaktadır Uçak imalatı, gübre, deri, tütün, gemi inşa, demir ve karayolu taşıtları yapılmaktadır Ufa, Sterlitamak, İsinbay, Kumertau, Karmavoua'da büyük enerji santralleri bulunmaktadır Ulaştırma demir, deniz, kara ve hava yolu ile sağlanmaktadır


EĞİTİM

Başkurtistan'da, diğer Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi eğitim gelişmiştir Eğitim Rusça ve Başkurt Türkçesi ile yapılmaktadır Anaokulları ve 10 yıllık ortaokulları bulunmaktadır Anaokulu :71 adet, 65000 öğrenci Ortaokul :3175 adet, 56300 öğrenci Üniversite : 9 adet, 54000 öğrenci

KIRGIZİSTAN

Yüz ölçümü (km2):
198500
Başkenti: Bişkek (602000)
Başlıca Şehirleri: Oş, Karakol, Celal-Abad, Tokmok, Kara-Balta
Komşuları: Kuzeyde Kazakistan, güneydoğu ve doğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, batısında Özbekistan ve güneybatısında Tacikistan’dır
Önemli Gölleri:
Ülkede 3000’e yakın göl vardır, bunlardan en önemlisi ve aynı zamanda dünyanın ikinci büyük krater gölü olan Issık Gölü’dür
Önemli Nehirleri: Narın, Tar, Kurşab, Talas, Alay, Çuy ve Kızılsu
İklimi: Karasal iklim
Tarımsal Ürünleri: Pamuk, yün, ipek, sebze ve meyve, saman ve kenevir
Sanayi Dalları: Tekstil, gıda, maden ve metalurji end elektronik, demirdışı metaller, şeker, ipek ve koza işleme, tarım ve iş makineleri, konservecilik
Nüfus (1994) : 5000000
Kadın Nüfusu(%) : 507
Erkek Nüfusu(%) : 493
Nüfus Dağılımı : % 663 Kırgız, %127 Özbek, %7 Rus, %24 Ukraynalı, %116 Diğer


Kırgızlar, oldukça köklü bir Türk boyudur Çin, İran, Soğd, Doğu Türkistan gibi memleketler üzerinde etkili olmuşlar ve Hokant Hanlığı vasıtasıyla Osmanlı Devleti ile ilişkiler kurmuşlardır Çin kaynaklarında adları Hakas veya Keges olarak geçmektedir Ruslar ise bir müddet Kazaklar'a da Kırgız demişlerdir Kırgız adının Kırk Oğuz sözünden Kırkız'a dönüştüğü ve "öldürülemez, baş eğdirilemez" anlamlarına geldiği yolunda görüşler vardır

Kırgızlar'ın ana yurdu Kırgızistan, 1876'da resmen Rusya'nın idaresine girer Ancak diğer Türk boylan gibi Kırgızlar da zaman zaman Rusya'ya karşı isyan etmişlerdir Son büyük isyanlardan biri olan 1916 isyanında Kırgızlar'ın bir kısmı Doğu Türkistan'a göç etmek zorunda kalır 20 yüzyılın başında verilen hürriyet mücadelesinin sonunda 1918'de ilân edilen Türkistan özerk vilayetinin bir parçası olarak kurulan Kırgızistan, Bolşevik kuvvetlerinin Türkistan'ı işgal etmesiyle, diğer Türkistan cumhuriyetleri ile birlikte Rusya Federasyonu'na bağlanır Ardından 1925'te özerk vilayet, 1926'da özerk cumhuriyet, 5 Aralık 1936'da Sovyetler Birliği cumhuriyeti olur 70 yıllık Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra diğer Türk cumhuriyetleri ile birlikte 31 Ağustos 1991'de bağımsızlığına kavuşur

EKONOMİK YAPI
TARIM
Kırgızistan ekonomisinde tarım kesiminin ağırlığı, milli gelire, istihdam ve ihracattaki payları itibariyle büyüktür Yüz ölçümü 198500 kilometrekare olan Kırgızistan’ın, toplam yüzölçümünün yüzde 50’sinden fazlası 3000 metre, yüzde 25’i de 4000 metre yüksekliktedir Çok sayıda yükseltinin oluşturduğu bu coğrafi konum, akarsuların kollara ayrılmasına sebep olmuş ve sonuçta enerji üretimini kolaylaştırmıştır
Ülkedeki başlıca dağlar, Aka ve Fergana dağlarıdır Kırgızistan’da dağlar genel olarak ülkenin doğu batı kesiminde yer almaktadır Ülkenin en yüksek tepesi 7439 metre yüksekliğe sahip olan Han Tepesi’dir Fergana dağları, güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda olup, Kırgızistan’
ı ortadan keser Akarsuların mecraları ve aktığı vadiler ülkenin tarım arazisini oluşturur
Tarım kesiminde, ekilebilir arazi alanının sınırlı olması sebebiyle hayvancılık önemli bir yer tutmaktadır Ülke sulama konusunda oldukça ileri sisteme sahip bulunmaktadır
Kırgızistan’
ın başlıca akarsuları; Narın Suyu, Sırıderya kollarından Tar ve Kurbaş, Amuderya kollarından da Kızıl Su’dur Dünyanın ikinci büyük krater gölü olan Issık Gölü (sıcak su gölü) Kırgızistan’da bulunur Bu göl Altay Dağları’ndadır Turizm açısından da önem arzeden 6202 km’lik Issık Gölü 1609 metre yükseklikte olup, 702 metre derinliğine sahiptir
Denizden uzak olan Kırgızistan, ovalar ve çöllerle çevrilidir Coğrafi konumu, ülke iklimini büyük ölçüde etkilemektedir Dağ etekleri sıcak çöl rüzgarlarının etkilerine maruz kalmaktadır Yüksek kısımlarda ise, sıcaklık çok düşüktür Aradaki bölgeler rutubetli olup, daha çok yağış alır Bitki örtüsünün büyük bir kısmını mera ve ormanlar oluşturur Tarım arazilerini teşkil eden vadiler batıdaki düzlüklere açılır
Ülke genelinde karasal iklim hakimdir Günlük ve mevsimlik sıcaklık farkları fazladır Ülkenin yüzde 75’i, yılın büyük bir kısmında kar ve buzlarla kaplıdır Ülke iklimi dağlık bölgelerde ve vadilerde yüksekliklerine göre değişiklik gösterir
Gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 47’sini oluşturan ve toplam işgücünün 1/3’ünü istihdam eden tarım ve hayvancılık ülke ekonomisinin baş sektörünü oluşturmaktadır Üretilen başlıca ürünler, pamuk, yün, deri, ipek, sebze ve meyvedir
Kırgızistan arazisinin yüzde 7’si tarım arazisidir Çalışan nüfusun yüzde 33’ünü barındıran tarım sektörünün genel ekonomiye katkısı yüzde 40 dolaylarındadır Tarım arazisinin yaklaşık yüzde 70’i (1 milyon hektar kadar) sulanmaktadır
Başlıca ürünler; hububat, şeker pancarı, patates, kenevir, tütün, sebze ve meyvelerdir İpekçilik de hayli gelişmiş olup, Orta Asya’nın en büyük ipek koza işleme tesisleri ve ipekli kumaş fabrikası Kırgızistan’da bulunmaktadır
1994 yılında, 7648 milyon somluk tarımsal üretim elde edilmiştir Bu üretimin yüzde 64’ü özel mülkiyete konu olan çiftliklerde, yüzde 30’u devlet çiftliklerinde, yüzde 6’sı da ferdi üretimle yapılmıştır
1992 yılında, tarım ürünlerinin fiyatı prensipte serbest bırakılmasına rağmen, üretimin yarısı hala devlet sistemi içinde satın alınmakta olup, devlet birçok ürünün başlıca alıcısı durumundadır Depolama ve işleme tesislerinin mülkiyeti muhafaza edilmektedir
1990 yılı sonlarında hükümet, devlet ve kollektif çiftliklerinin yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi ile ilgili bir program başlatmıştır Özellikle, çiftliklerin mülkiyeti ve yönetim yapısının yeniden düzenlenmesi konularına önem verilmektedir
Tarımsal reformun uzun vadedeki hedefi, özel ve rekabetçi bir serbest pazarın oluşturulduğu, kaynakların yeterince değerlendirildiği, doğal kaynakların korunduğu ve çiftçi ailelerine yeterli gelirin sağlana-bildiği bir yapılanmanın sağlanmasıdır
Bu amaca yönelik olarak, devlet çiftliklerinin özelleştirilmesi çalışmalarının tamamlanması için aşağıdaki hedeflere ulaşılması planlanmıştır;
* Nispi fiyatların, uluslararası nispi fiyatlar seviyesine getirilmesi,
* Tarım sektörünün tamamıyla uluslararası girdi ve çıktı ticaretine entegre edilmesi,
* Girdi ve çıktıların pazarlamasının rekabete uygun hale getirilmesi,
* Dar gelirlilere yardım amacıyla küçük çiftçilere kredi ve zirai alet ve makine verilmesi veya başka iş alanları oluşturulması
Hedeflere ulaşılması için, uzmanlarca, çiftçilik sisteminin kökten değiştirilmesi, girdilerde uygulanacak sübvansiyonların yeniden değerlendirilmesi, uzun vadede kar getirmeyecek çiftliklere yatırım yapılmaması ve nispi fiyatları kötü yönde etkileyecek maliyetlere müsaade edilmemesi, reorganize olmayan işletme ve çiftliklerin kapatılmaları önerilmektedir
HAYVANCILIK
343 solhoz ve 204 kolhoz bulunan Kırgızistan’da, hayvan yetiştiriciliği büyük bir önem taşımaktadır 8 milyon hektar doğal mera alanı ülkede, meralar daha çok yaylalarda ve alçak dağ yamaçlarında bulunmaktadır
1990-91yılları arasında tarım ve hayvancılık gelirinin yüzde 66’sını hayvancılık oluşturmaktadır Ülkede 105 milyon koyun ve keçi, 11 milyon büyükbaş hayvan ve 04 milyon domuz vardır Bunların yanısıra soylu at, tavşan ve kümes hayvanları yetiştirilmektedir
Hayvancılık alanında et, süt ve mamullerinin yanısıra yapağı da elde edilmektedir Bu konuda ülke, eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında üçüncü sırada yer almaktadır
Sovyetler Birliği’nin üretim stratejisine paralel olarak, koyun eti, sığır eti, süt ve yün üretimi 1989 yılına kadar artmıştır Fakat, 1990’lı yıllarda üretimde düşüşler görülmüştür
Avcılık, ülkenin iç kısımlarında geniş çapta yapılmakta olup, kürkçülük gelişmiş durumdadır Ülkenin her yerinde geniş yayla meraları bulunduğu için, arıcılık bir hayli gelişmiştir ve yüksek kalitede bal üretilmektedir Uygun bir ortam oluşturulan akarsularda ve göllerde de balıkçılık yaygın şekilde yapılmaktadır
ENERJİ
Enerjisinin büyük kısmını ithalatla karşılayan Kırgızistan’
ın enerji tüketimi, sanayi yapısına ve kişi başına düşen gelire oranla bir hayli yüksektir Enerji tüketiminin yarıdan fazlası petrol ve doğal gazdan oluşmaktadır Kişi başına düşen enerji tüketimi yaklaşık 0175 TEP’dir Hidroelektrik enerjinin tamamı, kömürün ise büyük bir kısmı yurt içinden temin edilirken, petrol ve doğal gaz ihtiyacının önemli bir bölümü ithalatla karşılanmaktadır
Hidroelektrik enerji, Kırgızistan’
ın en önemli enerji kaynağıdır Hidroelektrik enerji üretiminin en yüksek seviyesine, nispeten daha az enerji ihtiyacı duyulan yaz aylarında ulaşılmaktadır
Enerji üretim seviyesinin, reform hareketlerinden önceki seviyeye, ancak önümüzdeki on yılın sonunda gelebileceği, aynı paralelde enerji fiyatlarındaki relatif yükselme eğiliminin de, ithal enerji fiyatları uluslararası seviyeye ulaşıncaya kadar devam edeceği tahmin edilmektedir
1996 yılında Kırgızistan’daki elektrik enerjisi üretimi yüzde 114 oranında artmıştır
Kırgız Hükümeti, kalkınma planlarına, 2010 yılında bitmek üzere 6800 MW’lık bir hidroelektrik santrali yapımı işinin dahil edilmesini teklif etmektedir Planlar 2010 yılında faaliyete geçmek üzere, yeni bir tesisin yapılmasını öngörmektedir Bu kapsama Kulanak, Kokomera, Yukarı Narın, Kambarata ve Aşağı Narın’de bir seri hidroelektrik santralinin yapılması da dahil edilmiştir
PETROL VE DOĞAL GAZ
Kırgızistan’
ın petrol ve gaz yatakları Fergana vadisinin kuzeydoğu kesiminde yer almaktadır Bu yataklar petrol ve gaz oluşabilecek şekilde tabakalıdırlar Bunlar; petrol (Chyghysh Izbackent), gaz (Kızıl-Alma ve Suzak) ve gaz buharı (Tunduk Kracakum)’dır
Jeolojik ve jeofizik verilere ve ayrıca jeodinamik analizlere dayanarak oluşturulan modele göre, bilim adamları Chyghysh-Chu, Aksay, Narin ve diğer dağlık çöküntülerde önemli miktarlarda hidrokarbon hammadde yataklarının olabileceğini tahmin etmektedirler
1994 yılında dağlık çöküntülerde petrol ve gaz aranmasına yönelik jeolojik çalışmalar hız kazanmıştır Doğu Çuy, doğu Issık-Kul ve Aksay dağlık çöküntülerinde geniş petrol ve gaz rezervleri bulunduğu tahmin edilmektedir
Hükümet, 1994 yılından başlayarak; güneş, rüzgar, jeotermal ve mini hidroelektrik santralleri gibi konvansiyonel olmayan enerji kaynaklarından üretim sağlamayı öngören bir politikayı uygulamaya koymuştur Yerleşim bölgelerinde güneş enerjisi kullanımı, jeotermal enerji üretimi, rüzgardan elektrik üretimi ve küçük hidroelektrik santraller bu politikanın en önemli öğeleridir
MADENCİLİK
Kırgız Cumhuriyeti’ne ait madenler ulusal mülkiyettir ve alım satım taahhüt altında değildir Madenler, alıcılara kullanılmak üzere verilir Karşılığı ise, yatağın endüstriyel olarak işletilmesi sırasındaki ekonomik değeri esasa alınarak, taksitler halinde tahsil edilir
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti madenlerin idaresine yönelik fonksiyonlarını (madenlerin korunması ve kullanılması ile ilgili olan) devlet adına Kırgız Devleti Jeoloji Komitesi (KSCG)’ne devretmiştir
Ülkenin dünyada eşine ender rastlanır bir jeolojik konumu vardır Kırgızistan, Ural Moğolistan ve Alp-Himalaya gibi yeryüzünün iki büyük kıvrım kuşağının sınırında yer almaktadır
Kırgızistan topraklarında 115 çeşit mineral yatağı ve zuhuru ortaya çıkarılmıştır Devletin hammadde kaynak stoklarında 1000’den fazla endüstriyel yatak ve cevher zuhurları olmakla birlikte, 17000’den fazla doğal mineral hammadde ocağı mevcuttur
Günümüzde devletin 250’den fazla maden araması yapılmış ocağı bulunmaktadır Kömür, petrol, gaz, demir dışı ve nadir metaller (bakır-kurşun-çinko-antimuan-kalay-volfram vb), altın, nadir toprak ve radyoaktif elementler, çeşitli tipte yapı malzemeleri, kimyasal ve cevher içeren kayaçlar, diğer hammaddeler, yarı değerli taşlar, yeraltı tatlı ve sıcak mineralli su kaynakları mevcuttur
Kırgızistan’da Kumtor, Jerur, Makmar, Taldibulak, Levoberezni’de ve Akyüz-Bordu cevher bölgelerinde küçük ve orta ölçekli altın kaynakları mevcuttur
Ülkede madencilikle ilgili çalışan yabancı yatırımcılar ve yerel madenci müteşebbislerin yardımları ile altın yataklarının hızlanan endüstriyel gelişimi, ülkede üretilen altın miktarının artmasında etkili olacaktır
Kırgızistan’da Kumtor altın madeninin tam kapasiteyle çalışmaya başlamasıyla ülkenin toplam iç üretiminin yaklaşık yüzde 5 artabileceği belirtilmektedir
Büyük altın yatakları, altın-bakır, altın-kobalt, altın-antimuan, altın-polimetal vb gibi bileşik cevher yataklarında yoğunlaşmıştır
Gelecek 3-4 yıl içinde yürütülecek jeolojik araştırmalarla keşfedilecek altın yatakları için bazı verilerin olması ve ayrıca ülkede 15-2 ile 15-20 tonluk tahmini rezervi bulunan bazı altın yatak ve zuhurları anahtar bir rol oynamaktadır
Kırgızistan’da önemli miktarlarda demirli metal, demir ve Titan-yum yatakları bulunmuştur Ancak bunlar henüz işletilmiş değildir Endüstriyel olarak işletilmek için en ümit verici olanı demir yataklarıdır
Alüminyum, bakır, bizmut, kalay, volfram, civa ve antimuan yatakları, demir dışı ve nadir metallerin hammadde tabanını teşkil eder yüzde 20-22 alüminyum oksit içeren Sandık ve Zardanek yataklarındaki nefelinli siyenitler, alüminyum üretimi için kullanılabilirler Bu yatakların rezervleri önemli miktarlara ulaşmaktadır
Kırgızistan eski Sovyetler Birliği’nde başlıca civa üreten devletti Haydarkan civa işletmesi, incelenmesi tamamlanmış olan Haydarkan, Çauvi, Novoe ve Çonkoi yataklarından çıkarılan cevheri kullanmaktadır Toplam civa rezervi 45000 tondur
Ülkede, yüksek şifa özelliklerine sahip bol miktarda termal ve maden suyu kaynakları mevcuttur Bu sulardan, bir çok sağlık merkezi ve otellerin (Calal-Abad, Jety-Oğuz, Işık-Ata ve Teploklyuchenlea gibi) bulunduğu Issık ve Celal-Abad bölgelerinde etkin şekilde faydalanılmaktadır Arashan, Kara-Şoro, Aksu ve Frunze’deki maden suları şişelenip satılmaktadır
Antimon Kırgızistan’da geleneksel bir mineraldir Bağımsız devletler Topluluğu’ndaki yegane antimon işletmesi Kırgızistan’dadır
Kalay ve kalay-volfram mineralizasyon birimlerine Sarıcaz cevher bölgesinde rastlanmaktadır
Kırgızistan’da madencilik ve metalurji işletmesi nadir toprak element cevherini Kutesai yatağından almaktadır Açık işletme yönetimi ile elde edilen cevherin yıllık üretimi 250000 ton civarındadır
SANAYİ
Kırgız Cumhuriyeti’nin ekonomisinde tarımdan sonraki ikinci büyük sektör sanayi sektörüdür Ancak, tarım ve yeraltı kaynaklarının işlenmesine yönelik bir takım sanayiler kurulmuş ve gelişme göstermiştir Özellikle gıda sektöründe önemli gelişmeler gözlenmiştir Kırgızistan’da gıda sanayi ve konservecilik alanında Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri arasında dördüncü durumdadır
Ekonominin oluşturduğu zor koşullar, doğal olarak sanayi sektörünü de olumsuz etkilemiştir Finansman yetersizliği, hammadde ve malzeme sıkıntıları ve eski teknoloji sorunları ile karşı karşıya olan Kırgızistan’
ın sanayi üretiminde, geçmiş yıllarla kıyaslandığında sürekli bir düşüş gözlenir
Kırgızistan’
ın yamaçları ormanlarla kaplıdır, bu da yüzölçümünün yüzde 37’si civarındadır Ülkenin 600000 hektarlık tarım arazisinde ceviz ağacı ekili olup, ağaçların kerestesinden de yararlanılmaktadır
Kırgızistan’da hafif sanayi kesimi ekonomide büyük yere sahiptir Ülkede bu alanda faaliyet gösteren 125 kuruluş vardır Tekstil sektöründe çok sayıda fabrika ve birlik (holding) vardır Üretimin bir bölümü ihraç edilmektedir Örneğin saf yünden iplik veya ipliklik yün gibi
Elektrik makinelerini, Elektrik Makinaları Kurumu üretmektedir Kurumun 11 fabrikası vardır İnşaat malzemeleri (kiremit, tuğla, boya, sıhhi tesisat) üretim tesislerine büyük ihtiyaç duyulmaktadır Ekmek ve unlu mamuller sanayii ise gelişme göstermektedir
Toplam sanayii üreti içinde, hafif sanayi, gıda sanayi ve makine üretim sanayi üretimi yaklaşık yüzde 80’e ulaşmaktadır Gıda sanayi ve hafif sanayi üretimi bu oranın yüzde 60’
ını bulmaktadır Bu da sanayi kesiminin henüz tüketim malları ağırlıklı bir yapı arz ettiğini göstermektedir
Kırgızistan’da sanayinin en büyük sorunu Rusya’ya bağımlı olmayı gerektiren koşullardır Çünkü mevcut sanayinin idamesi için (yedek parça vs açısından) Rusya’ya bağımlılık söz konusudur Aksi halde üretimin durması tehlikesi ile karşı karşıya kalınılabilir Sanayi girdilerinin diğer ülkelerden sağlanması ekonomik güçlükler meydana getirmektedir
Uygulanmaya çalışılan özelleştirme politikası sonucunda istihdam problemleri ortaya çıkmaktadır Ayrıca üretim teknolojisi bakımından da çağın çok gerisinde kalınmıştır Tüm bu olumsuzlukları doğal sonucu olarak da sınai üretim azalma göstermiştir
1996 yılı için toplam sanayi üretimi, bir sonraki yıla göre yüzde 108 oranında artarak değeri 99 milyar som olmuştur 1997’nin ilk ayında geçen yılın aynı dönemine göre sanayi üretiminde yüzde 288 oranında bir artış gerçekleşmiştir
Kırgızistan’da 1996 yılında yatırım miktarı geçen yıla göre yüzde 18 artarak 42 milyar som olmuştur Üretim amaçlı olmayan yatırımların toplam yatırım miktarı içindeki payı sadece yüzde 94 idi Üretime yönelik yatırımların yüzde 61’i demir dışı metalürji sektörüne, yüzde 16’sı elektrik sektörüne yapılmıştır
ULAŞIM
Kırgızistan’daki mevcut ulaşım sistemi yeterli değildir Tüm alt sektörler itibarı ile geliştirilmesi gerekmektedir
Kırgızistan’da taşımacılığın belkemiği karayolu ağıdır Şehir içi ve şehirlerarası yolların uzunluğu 23000 km’dir Yolcu taşımacılığının yüzde 87’si, yük taşımacılığının ise yüzde 94’ü, karayolu ile yapılmaktadır Karayolu ağı, ülke ekonomisi ihtiyaçlarını karşılamak açısından yetersiz kalmaktadır
Kırgızistan ekonomisi taşımacılık ağırlıklıdır Karayolu trafiği çok yoğun olmamakla beraber, günde 15000 taşıtın geçtiği yollar olduğu gibi 10000 aracın geçtiği tali yollar da vardır
Ulaştırma sektöründe, özelleştirme potansiyeli oldukça yüksek olup, öncelik, karayolu taşımacılığına ve yol inşaasına verilmektedir
Ekonomi yeniden yapılandıkça ve enerji fiyatları yükselmeye devam ettikçe, taşımacılığa talebin azalacağı tahmin edilmektedir
Demiryolu ulaşımı açısından çok yetersiz bir durumda olan Kırgızistan’da sadece 340 km’lik demiryolu, Kazakistan üzerinden Rusya’-ya devam etmektedir
Kırgızistan’da havayolu yolcu taşımacılığında önemli bir gelişme mevcuttur Ülke genelinde Bişkek ve Oş’ta iki büyük havaalanı ve çok miktarda mahalli havaalanları bulunmaktadır
TURİZM
Kırgız Cumhuriyeti Devleti Başkanı Askar Akayev ülkenin bağımsızlığına kavuşmasından sonra yaptığı bir açıklamayla, turizmin ülkenin ekonomisine en önemli katkıyı yapacak öncelikli sektörlerden birisi olduğunu belirterek, turizm sektörüyle ilgili olarak siyasi iradeyi vurgulamıştır
Gerçekten de ülkenin karşılaştırmalı üstünlükleri arasında yer alan turizm sektöründe dağcılık, tatil, kültür ve sağlık turizmi başlıca faaliyetler arasında gelmektedir Bugüne kadar mevcut potansiyelin küçük bir kısmı kullanılmış olan Kırgızistan’da doğasının kirlenmemiş olması, özgün kültürel özelliklerini halen koruyor olması ve halkının misafirperverliği ülkeyi uluslararası düzeyde önemli kılmaktadır
Issık Göl sahilinde yer alan çok sayıdaki dinlenme ve sağlık tesisleri Kırgızistan’
ı bağımsızlığını kazandığı 1991 yılına kadar Sovyetler Birliği’nin başlıca tatil turizmi merkezlerinden birisi yapmıştır Bu zamana kadar özellikle Orta Asya ve Sibirya bölgesinden gelen yaklaşık 600000 turist Kırgızistan’da 289 konaklama tesisinde tatil yapmaktaydı
Bunun yanısıra, yüzde 85’ini Doğu Bloku ülkelerinden gelen turistlerin oluşturduğu yaklaşık 10000 (geri kalanı Batı Avrupa Ülkelerinden) dolaylarındaki turist ise özellikle dağcılık ve sağlık turizmine ilgi göstermekteydi
Kıgızistan bağımsızlığını kazandıktan sonra turizm hareketinde büyük değişmeler gözlenmiştir En önemlisi, Sovyetler Birliği ülkelerinden yaz tatili amacıyla, gençlik ve izci kamplarına gelen turist sayısında büyük azalmalar görülmüş, buna karşın iş amacıyla Batılı ve çevre ülkelerden dafa fazla turist gelmeye başlamıştır
İlave olarak, Kırgızistan’dan da "bavul ticareti" amacıyla yurt dışına çıkan Kırgız vatandaşların sayısında bir artış görülmüştür
Hiç kuşkusuz Kırgızistan dağcılık turizmi açısından dünyanın en başta gelen ülkelerinden biridir Ülkenin büyük bir kısmı dağlarla kaplı olup, denizden ortalama yüksekliği 2750 metredir Ülke dağlık alanların büyük bir kısmı Tanrı Dağları’ndan, bir kısmı ise Pamir Dağları’nda oluşmaktadır
Kırgızistan’
ın genel bitki örtüsü orman, makilikler, bozkır, step, çayır ve su bitkileri oluşturur Ülke topraklarının yüzde 42’si orman, çayır ve maki topluluklarından oluşur Bitki örtülerinde başlıca görülen tür ise çam, ceviz, şam fıstığı, huş ağacı, akağaç ve kavaktır Güneybatı Tien-Shan’da bulunan ceviz ormanı özel bir öneme sahiptir
Kırgızistan’da bulunan irili ufaklı 2000 göl arasında Issık-Göl (sıcak göl) en önemlisidir Issık-Göl 6200 kilometrekarelik yüz ölçümüyle dünyanın 23 büyük gölüdür Su seviyesi 1609 m olup, 668 m derinliğiyle dünyanın en derin göllerinden birisidir
Kırgızistan’
ın sağlık turizmi açısından da değerli termal kaynaklara sahiptir Bunların başlıcalarını ise tedavi edici nitelikte çeşitli mineral su ve çamur kaynakları oluşturmaktadır Bu potansiyeli değerlendirmek üzere, özellikle Issık-Göl çevresinde içerisinde sağlık personelinin de hizmet verdiği nitelikli tesisler yapılmıştır
Son yıllarda giderek ilgi gören turizm türlerinden biri de trek-kingdir Kırgızistan çok çeşitli trekking güzergahlarına sahiptir
Kırgızistan’
ın sahip olduğu büyüklü küçüklü 40000 dere ve ırmağıyla rafting için çok iyi şartlar bulunmaktadır Ülkenin en büyük iki ırmağı olan Çuy ve Narın ise boyutları itibarıyla bu spora daha uygundur
Kırgızistan’
ın kış sporları arasında mukayeseli olarak üstün olduğu faaliyetlerden birisi, kayakçıların helikopter tarafından kayak pistine ***ürülüp getirilmesiyle yapılan helikopter kayağıdır Kırgızistan helikopter kayağı için Avrupa ve Japonya’dan turist çekebilme gücüne sahiptir
Kırgızistan at sporları açısından da son derece iyi bir potansiyele sahiptir Ülkede çok sayıda atın bulunması , doğasının at gezintileri için uygun olması, halkın atçılık üzerine büyük bir kültür ve geleneğe sahip olması, bu potansiyelin başlıca nedenleri arasında sayılabilir
Kırgızistan’
ın turizm potansiyeli arasında avcılık da önemli yer tutar Ülkede 72 farklı bölgede 43 milyon hektarlık bir alanda sportif amaçlı avcılık ve balıkçılık yapılmaktadır
Kırgızistan’
ın çeşitli bölgelerinde MÖ 2000-3000 yıllarında yapılmış olduğu tahmin edilen, kaya üzerine figüratif resimlere rastlanmaktadır Bu kaya resimleri genellikle çeşitli hayvanların avlanma sahneleri ile kullanılan arabaları ve dini törenleri tasvir etmektedir
Kırgızistan’
ın bir çok yerinde “Balbal” olarak adlandırılan ve Türk savaşçılarını canlandıran taş insan figürlerine rastlanmaktadır MÖ 7 yy ile MS 2 yy arasında Kırgızistan topraklarında yaşamış olan İskitler tarafından yapılmış olan mezarlar ve bu mezarların oluşturduğu kabristanlar da Kırgızistan’ın önemli tarihi değerleri arasında bulunmaktadır Bugün Çuy vadisinde, Sokuluk, Moskovski ve Kemin bölgelerinde rastlanan mezarların boyları 6 metreye kadar uzanmaktadır
Bişkek’in 60 kilometre doğusunda ve Tokmak’
ın 12 kilometre güneyinde yer alan Burana Minaresi ülkede görülmesi gerekli en önemli tarihi eserlerden biridir 14yy’da varlığını sürdürmüş olan ve 30 kilometrekarelik bir alan üzerine kurulu bulunan Balasagun şehrinden günümüze kadar kalan tek değer Burana Minaresi ve çevresinde bulunan bazı tarihi yapılardır
Kırgızistan’da görülmeye değer tarihi eserlerden birisi de ülkenin Çin sınırında Ata Başı bölgesinin 78 kilometre batısında bulunan Taş-Rabat adlı yapıdır Sağlam duran taş anlamına gelen Taş-Rabat Orta Asya’nın kesme taştan yapılmış tek binasıdır
Uzgen minaresi de Burana minaresi gibi, Orta Asya’da görülen minarelerin tipik bir örneğidir 17 metre uzunluğunda olan minare günü-müze kadar bozulmadan kalabilmiştir Minare Uzgen şehrinin Karahanlılar’a başkent olduğu bir dönemde, 11yy’da yapılmıştır
Süleyman Tepesi, Oş şehrinin tam ortasında bulunması ve hemen göze çarpması nedeniyle en çok gezilen tarihi değerlerden biridir Süleyman Tepesi’ndeki bir mağara içerisinde bulunan taş aletlerden ve duvar resimlerinden bölgenin tarihinin MÖ 4000-5000 yıllarına kadar gittiği tahmin edilmektedir
KAZAKİSTAN

Yüzölçümü (km2):
2,717,000
Başkenti: Almatı (Nüfus :1300000)
Başlıca Şehirleri: Cambul, Çimkent, Türkistan, Karaganda, Kökçetav, Kustanay, Turgay, Guryev Baykonur,
Para Birimi: Tenge
Komşuları: Kuzeyde ve batıda Rusya Federasyonu, doğuda Çin Halk Cumhuriyeti, güneyinde Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan’dır
Gölleri: Aral, Balkaş, Zaysan, Alakol, Tengiz ve Seletitengiz gölleridir
Nehirleri: Ural, Emba, Siriderya, Sarısu, İli, İrtiş
İklimi: Ülkede genelde sert karasal iklim hakimdir
Doğal Kaynakları: Krom, Wolfram, Çinko, Bakır, Altın, Demir, Kömür, Petrol ve Doğal gaz
Tarımsal Ürünleri: Buğday, Pamuk ve Et
Sanayi Dalları: Tarım, Metalurji, Hafif sanayi, Petro-kiyasal ve Tekstil
Nüfus: 16679000 (1995)
Nüfus Dağılımı:
%46 Türk, %35 Rus, %3 Alman, %5 Ukraynalı, %11 Diğer
Kadın Nüfusu(%): 51
Erkek Nüfusu(%): 49
Çalışan Nüfus 1995: 6093000
Sanayi (%): 173
Tarım (%): 182
Kişi Başına Milli G : 930 (1995,Dolar)
Gayri Safi MH : 14158 (1996, milyar Tenge)


Türkler, MÖ 1 yüzyılın sonlarından beri bu günkü Kazakistan topraklarında yaşamaktadır 6-8 yüzyıllarda Türk Hanlığı'nın, 10-12 yüzyıllarda Karahanlılar'ın, 13 yüzyılın sonlarından itibaren de Altın Ordu'nun bir parçası olarak yarı bağımsız bir yönetimle Türklerin hakimiyetinde kalan Kazakistan, 16 yüzyılda Kasım Han'ın idaresine girdi Kazak Türkleri 17 yüzyıldan sonra iç karışıklığa düştüler Kalmuklar, bu devirde Kazakistan'a saldırdı ve Kazak-Kalmuk mücadelesi yüzyıllarca sürdü Kazaklar, 18 yüzyılda, Ulu cüz, Orta cüz, Kişi cüz olmak üzere üçe ayrıldı Cüzlerin ortaya çıkmasından da faydalanan Ruslar 19 yüzyılda Kazakistan'ı işgal etti 1837 yılında Kenasarı Kasımov, 20000 civarındaki silahlı adamı ile Ruslara karşı bir mücadele başlattı Başlangıçta önemli başarılar elde etmesine rağmen, Küçük ve Büyük Cüz'den gerekli desteği alamamasından ve Kırgız kabile şeflerinin Rus entrikalarına kanarak karşısına dikilmesinden dolayı mağlup oldu Çarlık devrinde sessizlik ve karışıklık dönemleri birbirini takip etti 1917'de kurulan Alaş Partisi kısa bir süre idareyi ele aldıysa da 1919'da bu harekete ve bağımsız Kazakistan'a son verildi ve 26 Ağustos 1920'de Kazakistan SSC kurularak Kazakistan toprakları Sovyetler Birliği'ne bağlandı Sovyetler Birliği dağılınca diğer Türk cumhuriyetleri gibi Kazakistan da bağımsızlığını ilan etti (14 Aralık 1991)



KAZAKİSTAN'IN EKONOMİK YAPISI

TARIM

Kazakistan, Sovyetler Birliği içinde işlenebilir toprakların beşte birine sahiptir Böylece Kazakistan önemli bir tarımsal ürün üreticisi ve ihracatçısıdır Kazakistan’ın tarımının bugünkü durumu, ekonominin genelinde görülen ve Sovyetler Birliği döneminin ekonomik yapısını yansıtan özellikler gösterir
Bu özellikler, cumhuriyetleri hammadde, girdi ve aynı zamanda ürünler için pazarları birbirine bağımlı kılan güdümlü ekonominin bölgesel ihtisaslaşma yönünde yönlendirilmelerini içermektedir
Kazakistan tarımının gelişimi, serbest piyasa mekanizmasına geçiş ile tarımın uzun dönem karşılaştırılmalı üstünlüklerin sağlanmasıyla olacaktır Pazar ekonomisine geçiş, tarımsal ekonomi yapısının yeniden düzenlenmesine ve geçmiş politik kararların yeniden gözden geçirilmesine bağlı bulunmaktadır
Kazakistan Hükümeti, düşük gelir gruplarının gıda ihtiyacını yeteri kadar sağlarken, aynı zamanda tarım sektörünün hantal yapısını ve rekabet eden bir sektör haline getirecek yeniden yapılanmayı sorunsuz halletmek durumundadır
Kazakistan’
ın 220 milyon hektar tarım alanının yaklaşık yüzde 82’si çayır-mera alanı olarak, geri kalan 35 milyon hektarı ise ürün üretimi için her yıl işletilmektedir Toplam tarımsal üretimin yüzde 40’ını bitkisel üretim ve yüzde 60’ını hayvansal üretim oluşturmaktadır Kazakistan’da 1995 yılı itibariyle tarım sektörünün GSMH içerisindeki payı yüzde 38’dir 1995 yılında tarımsal üretimde bir önceki yıla göre yüzde 213 oranında düşüş meydana gelmiştir
Bitkisel üretimde çeşitlilik olmakla birlikte, hububat üretiminin ağırlığı oldukça fazladır Hububat üretiminde buğdayın ağırlığı yüzde 60 olup, ikinci önemli hububat arpadır (%28) Geri kalan hububat alanlarında darı, yulaf, çavdar, mısır ve pirinç üretilmektedir
Bitkisel üretimde verim bölgelere göre değişiklik göstermektedir Verimdeki değişikliğin en önemli nedeni yağmurun miktarı ve dağılımıdır Diğer önemli bitkiler, yağlı tohumlar, pamuk, şeker pancarı, meyve ve sebzelerdir Üreticilerin üretimi tamamen devletin verdiği direktif doğrultusunda gerçekleşmekte, bu alanda düşük maliyette çalışmaları için herhangi bir teşvik söz konusu olmamaktadır
Ekilen toprakların yüzde 6,5 ‘ine tekabül eden 24 milyon hektar arazi sulanmaktadır Kazakistan’da sulama şebekeleri Sovyetler Birliği dönemindeki diğer cumhuriyetlerde olduğu gibi geniş çaplı sulama şebekeleri olmamakla birlikte, bazı sulama alt yapıları, suyu uzak kaynaklardan taşıyan iddialı mühendislik yapılarından oluşmaktadır
Tarla içi sulama şebekelerinin ıslah edilmesi gerekmektedir Sula-ma, işletme ve idame maliyetlerinin karşılanması amacıyla 1992’den itibaren su ücretlerinin üreticiden alınması yoluna gidilmiştir
Kuzeydeki değerli sulama arazileri entansif hayvancılık için yem üretimi amacıyla kullanılmaktadır Yem üretimi bir yerde bitki münavebesi ve tuzlanma sorununa çare olarak düşünülebilir Güneyde Aral Denizi havzası ise uygulanan sulama teknikleri sonucu kirlenmekte ve önemli oranda suyun buharlaşmasına sebep olmaktadır
Kurumaya yüz tutan Aral Denizi yanlız başına bir sorun olmasa da, sınırsız su kullanımı bu bölgede sulama sistemlerinin yeniden gözden geçirilmesini gündeme getirecektir


HAYVANCILIK

Hayvancılık daha çok, sığır ve küçükbaş hayvan ağırlıklıdır Küçükbaş hayvancılık koyun ve keçi ağırlıklı olup, gelişme potansiyeli ve ihraç imkanı bulunmaktadır
Et üretimi 1991 yılında düşme göstermiş olup, 1992’de düşüş yüzde 20 düzeylerine erişmiştir Üretimde düşme, daha çok yem ve zirai ilaç gidilerinin bulunamaması ve tarımda ticaret hadlerinin gerilemesinden kaynaklanmaktadır Önemli oranda yeşil yem tahsisine rağmen, sığır ve süt ineği verimleri oldukça düşük düzeydedir
Kazakistan’
ın geniş ölçüdeki tabi mera alanları, açık mera hayvancılığına dayalı hayvansal üretimi özellikle koyunculuk üretimini ideal kılmaktadır Buna rağmen, ülkede yem üretimine bağlı besicilik faaliyeti teşvik edilmiştir


MADENCİLİK

Ülkedeki yer altı kaynakları konusunda yapılan bilimsel araştırmaların hepsi Jeoloji Bakanlığı tarafından yürütülmektedir Fakat yetersiz finansman ve ilkel teknoloji yüzünden madeni kaynakların üretimi ve jeolojik çalışmaların gelişimi engellenmektedir
1991 yılından beri bağımsızlığını kazanmış olan Kazakistan’da hükümetin icraatını ve ekonominin yönetimini düzenleyecek değişiklikler yapılmıştır Bu sebeple Kazakistan, ekonominin yönetimini en iyi şekilde değerlendirmenin yollarını araştırmaktadır Jeoloji Bakanlığı’nın rolü de bu doğrultuda değişmiştir
Türk Cumhuriyetleri içerisinde en zengin yeraltı kaynaklarına sahip ülke Kazakistan’dır Mendel tablosu tabir edilen tablodaki bütün madenlere sahiptir
Başlıca yeraltı kaynakları; krom, bakır, kurşun, çinko, alümin-yum, asbest, barit, berilyum, bizmut, krom, fosfat, titanyum, kömür, bakır, petrol ve bordur Kazakistan tungstende dünya birincisi, kromda, manganezde dünya ikincisi, molibden ve fosfatta ise dünya dördüncüsü olan bir ülkedir
Bu sektörde demir dışı madencilik çok önemli bir yere sahiptir Türk Cumhuriyetinin sanayi üretiminin yüzde 12’sini kaplayan bu alanda 34 girişim yer almaktadır Kurşun-çinko alanında 12 girişim vardır Başlıcaları Ust-Kamenogors, Zyrianovsk, Achisay, ve Çimkent fabrikalarıdır Ülkede ayrıca, 3 alüminyum, 5 altın madenciliği, 1 tungsten molibden, 1 titanyum-magnezyum, 5 maden inşaa ve 2 diğer metaller alanında toplam 17 girişim mevcuttur
Demir üretimi de yüzde 98’lik payla önemli bir yere sahiptir Kazakistan BDT ülkelerinin sahip oldukları demir filizlerinin 1/10’una sahiptir Mugodjhar mevkiindeki kromit BDT ülkelerinin toplam rezervlerinin yüzde 85’ini oluşturmaktadır Kazakistan bor rezervleri bakımından da Türkiye ve ABD’nin arkasından 3 sırada yeralmaktadır
Kazakistan dünya bakır üretiminde 17 rezervde aktif üretimle yedinci sırada gelmektedir Ülkenin en önemli bakır yatakları Kuzey Balkaş ve Betpak Dala bölgeleri ile Orta Kazakistan’daki Zheskazgane, Kounrad ve Bostchekul yataklarıdır
Kazakistan filizsiz cevher kaynakları bakımından da oldukça zengindir Karatay dağlarında ve Aktyubinsk kenti yakınlarında yüksek kalitede fosfat yatakları, Djetygar’da asbest ve cumhuriyetin bir çok yerinde sodyum tuzları, potasyum, mağnezyum yatakları bulunmaktadır
Kazakistan altın ve gümüş gibi değerli madenler kadar büyük miktarlarda nikel, kalay, tungsten, molibden, tataalum gibi demir dışı madenlere sahiptir
Genel çerçeve itibariyle Kazakistan madencilik sektörü Türkiye açısından işbirliğine yönelik büyük bir potansiyele sahiptir Özellikle de krom, bakır, çinko ve bor metalleri ile ilgili olarak işbirliğine yönelik girişimlerde bulunulması her iki ülke içinde ekonomik çıkarları açısından yararlı olacaktır


ENERJİ

Kazakistan, Sovyetler Birliği’nin önemli yakıt ve elektrik üretim merkezlerinden biri konumunda idi Ülkede başlıca enerji kaynakları kömür, doğal gaz ve petroldür Ülke petrol ve doğal gaz açısından 1993 yılında dünyada 23 sıradadır
Son yıllarda Kazakistan’
ın elektrik arzı artmış olmakla birlikte, halen yıllık elektrik talebinin yüzde 20’sini ithal etmektedir Ülkede 1996 yılı içerisinde çok ciddi elektrik sıkıntısı yaşanmıştır 1995 yılına göre yüzde 89 oranında azalan elektrik üretimi sanayi üretiminin toplam yüzde 99 düşmesine sebep olmuştur
Enerji fiyatlarının ucuz olması ve yanlış enerji politikaları sebebiyle, ülke, Sovyetler Birliği rejiminde yer alan cumhuriyetler içerisinde üçüncü büyük elektrik tüketicisi konumundadır
Dünya Bankası, Teknik Yardım Programı çerçevesinde, geçiş döneminin yaşandığı ülkede enerji fiyat politikalarının geliştirilmesine katkıda bulunmaktadır


PETROL

SSCB de petrol üretim kapasitesi bakımından ikinci sırada olan Kazakistan’ın 160 bölgesinde toplam 21 milyar ton petrol rezervi bulunmaktadır Hazar Denizi’ndeki yataklarla birlikte bu rakam 45 milyar tona ulaşmaktadır
1993 yılı itibariyle, petrol üretimi 23 milyon tondur Kazakistan, yüzyılın sonu itibariyle, petrol üretimini bir misli artırmayı, 2010 yılına kadar da yılda 100 milyon ton üretmeyi hedeflemektedir Halen üretim ve ihracat, boru hattı sıkıntısı sebebiyle sınırlı miktarda kalmaktadır Kazakistan 1995 yılında ürettiği 2063 milyon ton petrolün 106 milyon tonunu ihraç etmiştir
Planlı dönemde Sovyetler Birliği’nin batı Sibirya’daki kolay bulunur rezervler üzerine yoğunlaşması sebebiyle, ülkede çok geniş petrol rezervleri dokunulmadan kalmıştır
Kazakistan Cumhuriyeti petrol sanayini modernize etmek için büyük ve pahalı bir planı yürürlüğe koymuştur Bu çerçevede, ülkenin acilen yabancı sermayeye ve tecrübeye ihtiyacı vardır Bunun yanısıra, dağıtım ve rafineri alt yapılarının da incelenmesi gerekmektedir Kazakistan hükümeti jeolojik-sismik keşif çalışmaları yapmak üzere ortak işbirliğine girmek istemektedir


DOĞAL GAZ

Doğal gaz üretimi 1993 yılı itibariyle 67 milyar metreküptür Kazakistan’da 17 trilyon metreküp doğal gaz rezervi bulunmakta olup, bu miktarın Hazar Denizi’ndeki yataklarla birlikte 59 trilyon metre küp-e ulaşacağı tahmin edilmektedir
Bu alanda en önemli kuruluşlar, Mangishlakneft, Embaneft, Aktubinskneft, Tengizneftegaz, Petrol ve Gaz Üretim İdaresi Karashanbas-termneft ve Kazak Gaz İşbirliği Kurumudur
Planlı dönemde Sovyetler Birliği’nin Batı Sibirya’daki kolay bulunur rezervler üzerine yoğunlaşması sebebiyle, ülkede çok geniş doğal gaz rezervleri dokunulmadan kalmıştır
Ülke yabancı sermaye ve yatırımı en iyi şekilde harekete geçirmeyi planlayan yenilikçi bir idareye sahiptir Teknolojik olarak az gelişmiş ülkede, yabancı yatırımların getireceği paraya ihtiyaç vardır


KÖMÜR

Ülke Sovyetler Birliği’nin üçüncü büyük kömür havzasına sahiptir Kazakistan 1993 yılında 1119 milyon ton kömür üretmiştir Sovyetler Birliği rejiminde kömür üretiminin yüzde 20’si Kazakistan tarafından karşılanmaktaydı
Karganda bölgesinde çok zengin kömür kaynakları bulunmakta ve toplam rezervin 50 milyar ton civarında olduğu tahmin edilmektedir Bu bölgeden çıkarılan kok kömürü metalurji sanayinin ve bazı elektrik santrallerinin yakıt ihtiyacını karşılamakta kullanılmaktadır
Toplam elektrik enerjisinin yüzde 65’i Ekibastuz bölgesi kömürü kullanılarak üretilmektedir Bu alanda enerji fabrikalarının oluşturduğu büyük bir enerji kompleksi mevcuttur
Kazakistan’
ın bütün bölgelerinde bol miktarda linyit kömürüne rastlanır Bunların arasında Kustanay ve Turgay bölgeleri arasındaki Turgay Kömür yatakları en büyük olanlarıdır Altı milyar tonluk rezervin 56 milyarı açık çıkarıma elverişlidir


SANAYİ

Kazakistan sanayi yapısı Sovyet ekonomisinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik merkezi planlama sisteminin ekonomik ve politik sonuçlarını yansıtmaktadır Ülke sanayi sektöründe, imalat, madencilik ve enerji en önemli sektörleri oluştururken, demir dışı ve demir metalurjisi, kimya ve petrokimya, makine inşaa ve inşaat malzemeleri ile hafif sanayi önemli alt sektörler olarak dikkat çekmektedir
Minerale dayalı endüstrinin gelişmesi, ülkenin bu alanda karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olmasıyla değil, Sovyetler Birliği sisteminin kalkınma hedefleri paralelinde olmuştur Bu sebeple, ülkenin sanayi yapısında aşağıda sıralanan tezatlar ortaya çıkmaktadır
Ülkenin petrol kaynakları açısından son derece zengin olmasına ve biri batıda, ikisi doğuda olmak üzere üç petrol rafinerisi olmasına rağmen, ülkeyi boydan boya geçen bir boru hattı olmadığı için, batıdaki petrol kaynaklarından elde edilen petrol doğudaki rafinerilere ulaştırılmaktadır Bu nedenle doğudaki rafineriler kuzey-güney Sovyet boru hattı ile ithal edilen ham petrol ile desteklenirken, batıdaki ham petrolün üretim fazlası Rusya’ya ihraç edilmektedir
Demir tozları ülkede rafine edilerek demir konsantresi haline getirilmesine rağmen, çelik üretim için Rusya’ya gönderilmektedir
Ülke boksit açısından zengin olmasına rağmen, ülke nitrojenli gübre ithal etmektedir
Elektronik sanayi alanında gelişmiş olmamasına ve elektronik aletlerinin çoğunu ithal etmesine rağmen, büyük bir teyp ihracatçısıdır
Çamaşır makineleri ve elektrikli ütüler bölgesel olarak üretilmesine rağmen, bütün diğer ev aletlerini ithal etmektedir
Çocuk bisikleti üretiminde önemli bir yere sahipken , yetişkinler için bisiklet ve motorsiklet üretecek tesislere sahip değildir
En büyük traktör üreticisi ve ihracatçısı olmasına rağmen, biçer döver konusunda diğer cumhuriyetlere bağlıdır
Dokuma, giyim ve deri alanındaki toplam çıktının yüzde 75’i Kazlekprom tarafından izin verilen teşebbüslerce üretilmektedir Geri kalan yüzde 25’lik kısım ise küçük ve orta ölçekli girişimciler tarafından gerçekleştirilmektedir
Toplam sanayi üretiminin yüzde 159’unu karşılayan metal ve makine sanayi bu alanında 153 girişim faaliyet göstermektedir
Kimya sanayinde başlıca faaliyet kollarını petrol rafinasyonu, motor petrolu, dizel benzin, uçak benzini ve zift üretimi olan 30’dan fazla teşebbüs vardır
Taş ve toprağa dayalı sanayi 16 farklı branştan oluşmakta ve toplam sanayi çıktısının yüzde 59’unu kapsamaktadır
1995 yılına göre yüzde 89 oranında azalan elektrik üretimi sanayi üretiminin toplam yüzde 99 oranında düşmesine sebep olmuştur
Buna mukabil 1996 yılında Kazakistan’da sanayi işletmelerinin ürettiği ürünlerin değeri 7219 milyar tenge olarak geçen yılki tutarı yüzde 03 oranında geçmiştir



ULAŞTIRMA

Kazakistan geniş alana yayılmış, nüfusu ve zengin doğal kaynaklarıyla çok büyük bir ülkedir Ekonominin işlemesinde ulaştırma büyük önem taşımaktadır 1991’de yük taşımacılığının yüzde 90’ı demiryolu ile yapılırken, yolcu taşımacılığının yüzde 50’si kara, yüzde 30’u demir ve yüzde 20’si hava yoluyla yapılmaktadır
1992 yılından itibaren, tüm ulaştırma faaliyetleri iki bakanlığa bağlanmıştır Ulaştırma Bakanlığı; demiryolları, kara taşımacılığı ve havayollarının işletilmesi faaliyetlerini yürütmektedir
Bayındırlık ve Ulaştırma Altyapı Bakanlığı ise otoyollar, limanlar ve havaalanlarının inşaası, bakım ve onarımıyla ilgilenmektedir
Eski Sovyetler devletleri arasında Kazakistan demiryolları, 13600 km ile Rusya ve Ukrayna’dan sonra 3 sırada yer almaktadır Bu yolun 5500 km’si çift hatlı, 4000 km’si ise elektriklidir Ülkenin demiryolu filosu 3280 lokomotif ve 2685 yolcu vagonuna sahiptir
Demiryolları, eskiden Rusya tarafından temin edilen, yedek parça ve malzeme konularında ciddi bir sıkıntı çekmektedir Demiryolu ağının 1/3’ü tamamen bakımdan geçirilmesi gerekmektedir
Kazakistan’da 1991 yılında 25500 yolcu otobüsü çalışmaktaydı Otobüs hizmetleri, yerel otobüs ücretlerinin ve otobüs işletme faaliyetlerinin idare tarafından sürekli sübvanse edilmesi nedeniyle geri kalmıştır
Karayolu altyapısı elverişlidir Fakat bakım ve onarıma ihtiyaç vardır İnşaat ve bakım faaliyetleri Bayındırlık ve Ulaştırma Alt yapı Bakanlığı’na bağlı 70 farklı inşaat firması ve fabrikası tarafından gerçekleştirilmektedir Kazakistan havayolları, Aeroflot filosundan 100 uçağın katılımıyla kurulmuştur

BANKACILIK
Kazakistan bankacılık alanında Avrupa Topluluğu bankacılık düzenlemeleri standartlarına geçme aşamasındadır Bunun yanısıra Merkez Bankası ve ticari bankalarla ilgili düzenlemeler de devam etmektedir
Kazakistan’da toplam 155 banka mevcuttur 49 özel, 96 ticaret, 10 kooperatif bankası bulunmaktadır Ticari bankadan oluşan iki kademeli bir bankacılık sistemi 1991 yılında kurulmuştur
Kazakistan’daki bankalar üç katagori altında sınıflandırılabilirler
1Tamamıyla devlete ait bankalar
2Ticaret Bankası (Hükümetle ortak sermaye yatırımları yapar)
3Tamamıyla özel bankalar
Kazakistan’daki Bankacılık Sistemindeki Gelişmeler
Kazakistan’da Türk ortaklı banka olan Kazkommerts-Ziraat İnternational Bank Almatı’da faaliyet göstermektedirKuruluş sermayesi 1000000 USD olup sermaye dağılımı Ziraat Bankası (yüzde 35), Başak Sigorta(yüzde 5),Kazkommertsbank(yüzde 35), Kazakhstan Commerce Foreign TCo (yüzde 15) şeklindedir
Emlak Bankası’nın yüzde 41 ve Emlak Bankası Çalışanları Yardımlaşma ve Dayanışma Sandığı(yüzde 6) hissesine sahip olduğu Türkiye-Kazakistan İnt Bank 1 milyon USD sermaye ile kurulmuş olup diğer ortakları Kazakistan tarafına aittir
1997 yılı içerisinde sermayenin yüzde 74’ü Okan Holding’e ait bir banka daha kurulmuştur Kuruluş sermayesi 15 milyon dolar olan ban-kanın adı International Bank Almatı (IBA)’dır Banka hisselerinin geri kalan yüzde 26’sı ise Kazakistanlı özel girişimcilere aittir Almatı Bank Kazakistan’
ın yeni başkenti olan Akmola şehrinde ikinci şubesini de hizmete açmıştır

Şehir İçi ve Şehirler Arası Ulaşım
Kazakistan'da gelişkin bir karayolu ağının olmaması ve yüz ölçümünün büyüklüğü nedeniyle ülke içinde ulaşım genellikle havayolu ile yapılmaktadır Bu nedenle Kazakistan’da her kentte bir havaalanı bulunmaktadır Her havaalanı bulunduğu kentin ismini almıştır
Türk Hava Yolları’nın kullanabileceği alanlar Akmola, Almatı, Çimkent ve Karaganda havaalanlarıdır Almatı havaalanı yer hizmetleri işletmeciliği Avrupalı bir firma tarafında yapılmaktadır Dolayısıyla başkent havaalanında Batı standartlarında bir hizmet verilmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-21-2007   #2
Ergenekon
Varsayılan


TÜRKMENİSTAN

Başkenti:
Aşkaabat, (Nüfus: 450000)
Yüzölçümü: 488100 km²
Önemli Şehirleri: Aşkaabat, Marı (Merv), Türkmenbaşı, Daşhovuz, Çarcev, Bayram-Ali, Nebit-Dağ, Kerki, Köhne, Ürgenç
Komşuları: Batısında Hazar Denizi, doğu ve kuzey doğusunda Özbekistan, kuzeyinde Kazakistan, güneyinde İran ve güney doğusunda Afganistan bulunmaktadır
Nüfus: 4483000 (1995), Türkmen(%) : 77 , Özbek(%) : 92, Rus(%) : 67, Kazak(%) : 2,
Diğer(%) : 4
Kadın Nüfus:2258000
Erkek Nüfus: 2225000
Kentli Nüfus: 2020000
Köylü Nüfus: 2463000
İklimi
:Ülke yüz ölçümünün büyük bir bölümünün çöl ve güneyden de dağlarla çevrili olması, sert ve karasal iklimin ortaya çıkmasına sebep olmuştur
Önemli Nehirleri : Tecen, Amuderya (Ceyhun), Murgap, Etrek


Türkmenistan'daki Türk varlığı 5 yüzyılda Hunlar'ın bölgeye girmesiyle başlar Türkmenistan, Arap, Moğol ve İran işgallerine uğramış olmasına rağmen Azerbaycan ve Anadolu'daki Türic hakimiyetine her zaman kaynaklık etmiştir Türkmenistan'ın yakın tarihi üzerinde çok büyük izler bırakan Ruslar,1881'deki Göktepe Savaşıyla bu ülkeye girmişlerdir Uzun yıllar süren Çarlık hakimiyetinin sonunda 1917'de Bolşevikler'in Türkmenistan'da kontrolü ele geçirmesinin ardından, 27 Ekim 1924'te Türkmen SSC ilan edilmiştir 70 yıla yaklaşan esaretin sonunda diğer Türk cumhuriyetleri ile birlikte 27 Ekim 1991'de Türkmenistan da bağımsızlığına kavuşmuştur

TÜRKMENİSTAN'IN EKONOMİK YAPISI
TARIM
Türkmenistan'da nüfusun yarıdan biraz fazlasının köylü nüfusu olması ve çalışanların yüzde 41'inin tarımda yeralması, milli gelirin yarısına yakın kısmının tarım sektöründen sağlanması, Türkmenistan'a bir tarım ülkesi görünümünü vermektedir Türkmenistan’da tarımsal üretimin büyük bir kısmı kolhoz ve sovhozlarda yapılmaktadır Kolhozlarda işler özel kişiler tarafından, sovhozlarda ise devlet tarafından yürütülmektedir
Türkmenistan'da tarımı geliştirecek en önemli faktör sulamadır Sulama sıkıntısından dolayı tarıma elverişli 135 milyon hektar arazinin ancak onda birinde tarımsal üretim yapılabilmektedir Ülkenin en büyük su kaynağı olan Amu Derya'dan yaklaşık 640000 hektar arazi sulanmakta; ayrıca Türkmenistan -Özbekistan sınırı boyunca açılan tali kanallarla da su alınarak sulama yapıl
maktadır
Ülkede yer üstü ve yer altı kaynakları değerlendirilerek sulamanın geliştirilmesi imkanları bulunmaktadır Ancak, ülkede yüksek sıcaklık ve buharlaşma toprak tuzlanmasını kolaylaştırdığından, yeni sulama yöntemlerinin geliştirilmesi ve sulama yatırımlarında tuzluluk oluşturmayacak drenaj sistemlerinin kurulması büyük önem taşımaktadır
Türkmenistan’
ın en önemli tarım ürününü pamuk oluşturmaktadır Pamuğu tahıllar, yem bitkileri,sebzeve meyve izlemektedir BDT'nin toplam pamuk ihtiyacının (2491000 ton) yaklaşık yüzde 17'si Türkmenistan'da üretilmektedir Pamuk ve pamuk ürünlerinin pazarlama sisteminde devletin hem alıcı hem de satıcı durumunda olması, özel sektörün devreye girişini imkansız kılmaktadır
Yeni ve çağdaş teknolojilerin kullanılması ve pamuk ekim alanlarının işlenmesinin özel sektöre kolaylık sağlanmak suretiyle devredilmesi, bu sektörde hızlı gelişmelere yol açacaktır Kuşkusuz son yıllarda Batılı ve Türk firmalarının bu alanda ortaya koyduğu başarılar bunun en büyük örneğidir
Pamuğu tahıllar ve yem bitkileri izlemektedir Ülke tarımı sınırlı ürün sayısı nedeniyle monokültür görünümündedir Sebze ve bostan yetiştirilen alanlarda ve meyve bahçelerinde 1980'den itibaren önemli artış görülmektedir
Sınırlı ölçüdeki seracılıkta, sera üretim teknolojisi yeterince gelişmemiştir Örtü altı sebzeciliğini geliştirecek sera imalatı, kurulması ve donanımı önemli bir faaliyet ve yatırım alanı olarak görülmektedir Bu yatırımlara girişilirken, özellikle komşu cumhuriyetlerin bu ürünlerdeki üretim açıklarının karşılanması olanakları da düşünülmelidir
Türkmenistan’da gıda sanayi üretimi yüzde 13-14 pay ile küçümsenemeyecek konumdadır Gıda sanayi üretimi içinde et ve et mamulleri, un ve un mamulleri, süt ve süt mamulleri, ilk sıraları almaktadır Türkmenistan, halen büyük bir kısmını dışarıdan karşıladığı şeker, süt, et, deri ve tavuk ürünlerini, un, sigara, tekstil ve giyim eşyalarını iç piyasadan karşılamak için bunlarla ilgili sanayi geliştirmek durumundadır
Türkmenistan Cumhurbaşkanı Niyazov, tarım sektöründe bir dizi reformlar yaparak kaliteyi ve verimi artırmayı planlamaktadır Bunların başında tarım arazilerinin yabancılara kiralanması gelmektedir Bu durum 13 Ekim 1995 tarihli kanun ile düzenlenmiştir Buna göre;
1) Tarıma yeni açılacak arazilerin yıllık kirası : 452 Dolar/hektar
2) Çok yıllık bitki ile kaplı veya ormanlık arazilerin yıllık kirası : 955 Dolar/hektar
3) Çayır ve mera alanların yıllık kirası : 172 Dolar/hektar olarak belirlenmiştir
HAYVANCILIK
Türkmenistan'da arazilerin büyük çoğunluğu kıraç ve step alanlardan oluşmaktadır Koyunculuk, bu tür araziyi değerlendiren önemli bir hayvancılık kolu olarak görülmekte ve yapılmaktadır 1995 verilerine göre ülkede 357400 adet büyükbaş, 3797600 adet küçükbaş hayvan ve 2119500 adet de kümes hayvanı bulunmaktadır
Koyun yetiştiriciliğindeki planlamanın yeterli düzeyde olmayışı nedeniyle koyunculuk kolu üretim ve verim açısından düşük düzeydedir Türkmenistan'da sığırlar genellikle kültür ırklarından oldukları halde bakım ve beslenme noksanlıkları yüzünden hem devlet çiftliklerinde ve hem de halk elinde düşük verimlidir Ülkede kesime giden hayvanların karkas ağırlıkları da düşüktür Bu, et veriminin düşüklüğünü açıklamaktadır
Türkmenistan'da hayvan yetiştiriciliğinin gelişmesini destekleyici iyi bir sanayinin mevcut olmaması ve karma yem açığının büyük boyutlara ulaşması bu konuya büyük önem verilmesi gerektiğini göstermektedir
Türkmenistan’da Hazar Denizi’nin kenarlarında balıkçılık yapılmaktadır Balıkçılık sektörünün gelişmesi için, Türkmen ve Avrupa Birliği uzmanları tarafından çeşitli projeler hazırlanmıştır Avrupa Birliği projesinin TACIS Teknik Yardım Proğramı çerçevesinde Türkmenistan’daki sektörün potansiyelinin incelenmesini planlamaktadır
Yabancı uzmanlara göre Türkmenistan’
ın balıkçılık sektöründeki yüksek potansiyeli; sadece iç talebi doyurmakla kalmayacak, balıkçılığı ihracatta da karlı bir sektör haline getirecektir Türkmenistan’ın şimdiki balık ticaretinin hacmi, 2500 tonu ihraç olmak üzere toplam 4500 ton'dur
MADENCİLİK
Türkmenistan’
ın yüzölçümünün yüzde 71’ini oluşturan 350000 kilometrekare alan kumlarla kaplıdır Tarıma elverişli alan toplam yüz ölçümün sadece yüzde 3’üdür Türk Cumhuriyetleri arasında Özbekistan’dan sonra ikinci büyük pamuk üreticisidir Özellikle petrol ve doğal gaz başta olmak üzere zengin doğal kaynaklara sahiptir Bu sebeple jeofizik etütlere büyük önem verilmektedir
Ülkenin işletilebilen doğal kaynakları doğal gaz, sodyum sülfat, krom sülfür, kurşun,brom, bentonit, galsumiyod, tuz ve petroldür Bunların haricinde kükürt, potasyum, kaya tuzları, baz ve nadir metaller, sülestin, maden suları, yapı malzemeleri vb çok değişik türden maden yatakları bulunmaktadır 3 Aralık 1991 tarihinde Ankara’da Türkmenistan ile Türkiye arasında imzalanan “Ekonomik ve Ticari İşbirliği Anlaşması’nda petrol, maden ve enerji kaynaklarının aranması, çıkarılması ve işletilmesi konularında mutabakata varılmıştır
28 Ağustos 1996 tarihinde ise Türkmenistan Petrol ve Gaz Mineral Kaynaklar Bakanlığı ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) arasında “Arama Hakkı Anlaşması’’ imzalanmıştır
ENERJİ
Türkmenistan gerek elektrik üretimi ve gerekse diğer enerji kaynakları açısından zengin bir ülkedir Türkmenistan elektrik üretimini Marı Gres, Türkmenbaşı, Nebitdağı ve Büzmeyin şehirlerindeki dört büyük güç santralinden gerçekleştirmektedir Ülkedeki elektrik üretimi yıllık 15 milyar kwh civarında olup bunun yüzde 40'ı diğer Orta Asya ülkelerine ve Afganistan'a ihraç edilmektedir
Görülebildiği kadarıyla Türkmenistan, doğal gaza dayalı üretim için ithalatçı ülkelerle işbirliğine girmek üzeredir
PETROL
Türkmenistan petrol bakımından oldukça zengin bir ülkedir Türkmenistan'ın petrol bölgesi, Balkan yöresiyle Hazar Denizi'nin güneydoğu kıyıları arasında yeralan akarsu havzasındadır İspatlanmış petrol rezervlerinin 11 milyar ton olduğu ifade edilmektedir Çıkarılan petrolün kalitesi oldukça yüksektir Burada 19 tane petrol ve gaz yatağı bulunmuştur
Devlet İstatistik Komitesi’nin verilerine göre 1997’nin ilk sekiz ayında 2,795 milyon ton petrol üretilmiştir Ham petrol üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 59 artmıştır
Batı Türkmenistan'ın çöküntü havzasının güney yarısında Kızılkum, Buğdaylı, Keymir-Okarem yörelerinde 12 tane petrol ve gaz yatağı bulunmuştur Bunların üçünde petrol ve gaz üretilmektedir Türkmenistan petrol üretiminde bağımsızlıktan sonra düşüşler gözlenmektedir Bunun en önemli sebebi, petrol işleyen tesislerin büyük bölümünün Rusya sınırları içerisinde yer almasıdır
DOĞAL GAZ
Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinin doğal gaz rezervleri dünya toplam doğal gaz rezervinin yaklaşık yüzde 40’
ını oluşturmaktadır Türk Cumhuriyetleri arasında en fazla doğal gaz rezervine ve yıllık üretim kapasitesine sahip ülke Türkmenistan'dır Toplam doğal gaz rezervleri yaklaşık olarak 27 trilyon metreküptür
Türkmenistan Devlet İstatistik Komitesi’nin verilerine göre 1997’nin ilk sekiz ayında 13,62 milyar metreküp doğal gaz üretimi gerçekleştirilmiştir Bu oran geçen yılın aynı döneminde gerçekleşen üretimden yüzde 45 daha azdır
Doğal gaz yatakları çoğunluk itibariyle Doğu Türkmenistan’da bulunmaktadır Şimdiye kadar büyük ve orta büyüklükte elliden fazla yatak bulunmuştur Türkmenistan şu anda doğal gazını başta Ukrayna, Ermenistan olmak üzere birkaç ülkeye ihraç etmektedir Doğal gaz ihracı Türkmenistan’
ın dış ticaretinde çok önemli bir yere sahiptir Türkmenistan doğal gazı yeni kurulacak boru hattı ile hem Türkiye'de kullanılabilecek hem de Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine pazarlanacaktır Ancak, Türkmenistan doğal gazının transferi için oluşturulacak boru hattı güzergahının henüz belirlenememesi bu alandaki en büyük sıkıntıyı oluşturmaktadır
Türkmen doğal gazının İran ve Türkiye üzerinden Batı’ya pazarlanması konusunda Türkmenistan-İran-Türkiye arasında birtakım anlaşmalar imzalanmıştır Lakin boru hattının İran üzerinden geçmesine Batılı devletlerin sıcak bakmaması ve boru hattı konusunda değişik alternatifler getirmesi konunun sürüncemeye girmesine sebep olmaktadır
SANAYİ
Türkmenistan'da sanayi, tüketici ihtiyaçlarından çok silah ve ağır sanayiye önem verilerek yönlendirilmiş ve talep yerine merkezi planlama ile kurulmuştur Türkmenistan'ın başlıca sanayi dalları petrol üretimi , doğal gaz, konserve, alkollü ve alkolsüz içki, yem, çimento, suni gübre , et ve çır çır fabrikalarıdır
Sanayi kuruluşlarında yapılan üretim düşük kalite ve standartlarda olup, verimsizdir İstihdamda fazlalık vardır Kaliteli eleman eksikliği ve müteşebbis sınıfın oluşmamış olması, Türkmen sanayisi olumsuz yönde etkilemektedir
Türkmenistan bağımsızlığından sonra kendi sanayisini kendisi belirler konuma gelmiş, Cumhurbaşkanı Türkmenbaşı'nın teşvikleriyle Türk ve Batılı yatırımcıların cazibesini kazanmıştır Son yıllarda özellikle tekstil, dericilik, gıda, kimya sanayi, petrol rafinerleri, elektrik sanayi, makina sanayi alanlarında önemli bir hareketlilik görülmüştür Hazar Denizi kı-yılarında tuz üretme ve sülfür arama endüstrisi gelişmiştir
Türkmenistan’
ın petrokimya sanayisi oldukça gelişmiş olup, Türkmenbaşı ve Çarcev şehirlerinde iki büyük rafineri bulunmaktadır
Ülkede çıkarılmakta olan mineralleri işleyen kimya tesisleri oldukça gelişmiş düzeydedir Türkmenistan’
ın toplam endüstrisinin üçte birini kimya endüstrisi oluşturmaktadır
Sanayi sektörü büyük ölçüde, enerji, diğer doğal kaynaklar ve pamuğa dayalıdır Ülkedeki tekstil fabrikalarının üretimi toplam sınai üretimin üçte birini teşkil etmektedir
Türkmenistan’da tekstil alanında yatırım yapan çok sayıda yerli ve yabancı firma mevcuttur Türk firmalarından “GAP-PAMUK” şirketi yönetim kurulu başkanı Malatyalı işadamı Ahmet Çalık Türkmenistan’da çok sayıda tekstil fabrikası kurmuştur Türkmenistan’daki eşsiz yatırımlarıyla Cumhurbaşkanı Saparmurat Türkmenbaşı’nın beğenisini kazanan Türk işadamı Ahmet Çalık, Türkmenistan Tekstil Bakan Yardımcılığı görevini de başarıyla yürütmektedir
Ayrıca Türk firmalarından “Folger Ldt” şirketi Türkmenistan’
ın birçok şehrinde toplam beş tane iplik fabrikası kurmuştur Ayrıca KOÇ Grubu tarafından 1993 yılında Tecen’de bir traktör fabrikası da hizmete açılmıştır
ULAŞTIRMA
Türkmenistan’da mevcut demiryolu şebekesinin uzunluğu 2138 kilometredir Ülkenin coğrafi yapısı itibariyle demiryolu şebekesi genelde az eğimli olup güzergah üzerinde tünel yoktur
Demiryolu şebekesinde 150’den fazla istasyon mevcuttur Demiryolu işletmeciliği dizelli işletmecilik olup, trafik 233 adet dizel lokomotif, 374 adet yolcu vagonu, 12814 adedi Türkmenistan Demiryolları idaresine, 2328 adedi de sınai işletmelere ait olmak üzere 15142 adet yük vagonu ile gerçekleştirilmektedir
Ülkenin ekonomik yapısı ve ulaşım kaynakları göz önüne alınarak taşımacılığın demiryollarına kaydırılması amacıyla yolcu ve yük taşımacılığında demiryolu ücretleri diğer sistemlerden daha düşük olacak şekilde ayarlanmaktadır
Türkmenistan’da demiryolu ve metalurji sektörünün bulunmaması sebebiyle yeni demiryolu yapımı ve mevcut şebekenin yenilenmesi için gerekli olan malzeme temininde ithalat zorunlu olmaktadır İthalatın tamamına yakın bir kısmı Rusya Federasyonu’ndan yapılmaktadır
13 Mayıs 1996 tarihinden itibaren çalışmaya başlayan Tecen-Sarağt-Meşhed demiryolu tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlanmasında büyük rol oynamaktadır
Türkmenistan’da mevcut olan 21400 km karayolu ağının 17100 km’si asfalt kaplamadır Türkmenistan karayollarının geometrik ve fiziki standardı oldukça iyi durumdadır Yolların tek eksiklikleri üst yapılarının yetersiz oluşudur
Yolların genişliği 10-15-20 metre arasında değişmektedir Üst yapıların yetersiz oluşu TIR taşımacılığına olumsuz etki etmektedir
Türkmenistan’
ın Hazar Denizi kıyısındaki Türkmenbaşı Limanı, Orta Asya’da bulunan en önemli limanlardan biridir Nehir taşımacılığı sayesinde Afganistan’ın Herat şehrine kadar ulaşılabilmektedir Türkmenbaşı Limanı’nın Akdeniz ve Baltık Denizi limanları ile direkt deniz-nehir bağlantıları vardır
Türkmenbaşı-Bakü arasındaki hatta işleyen Azerbaycan’a ait feribot yük ve yolcu taşımaktadır Yaz aylarında günde 1-2 sefer yapılırken, kış aylarında haftada 4-5 sefer yapılmaktadır 12 saat süren taşıma işlemiyle yolcu beraberinde 60-70 kadar TIR da taşınmaktadır TIR’ların büyük çoğunluğunu Rus ve Türk filosu oluşturmaktadır
Türkmenistan’da her ilin merkezinde bir havaalanı
vardır Bu illerle başkent Aşkaabat arasında günde ortalama 3-4 sefer düzenlenmektedir Aşkaabat’tan dünyanın çeşitli ülke ve şehirlerine düzenli uçak seferleri yapılmaktadır Türkmenistan kendine yetecek kadar uçak filosuna sahiptir Uçakların tamamına yakını Rus yapımıdır Bağımsızlıktan sonra Amerikan uçak firması olan “Boeing”den birkaç tane de yolcu uçağı satın alınmıştır
BANKACILIK
Genel olarak Türkmenistan’da bankacılığın yapısı diğer BDT ülkelerindeki gibidir Üstte Merkez Bankası görevini üstlenmiş olan bir devlet bankası ve onun denetimi ve kredi desteğinde “Ticari Bankalar” bulunmaktadır Ticari bankalar deyiminden belirli sahalarda devlete finansman sağlamakta görevli devlet kuruluşlarına verilen ünvan anlaşılmaktadır
Serbest ekonomi düzenine geçiş aşamasında bankacılıkta da değişikliğe gidilmiştir Bankaların sadece ihtisas kollarında kredi vermeleri anlayışından vazgeçilmiş, her bankanın her işlemi yapabilmesi esasına dönüşülmüştür
Ticari bankaların esas görevi; mali kaynakları kabul etmek, onları en makul şekilde ekonomiye kanalize etmek ve mevcut şartlar dahilinde geri ödenmesini sağlamaktır
3 Ağustos 1993 tarihinde Türkiye Halk Bankası’nın yüzde 25 katılımıyla 2 milyon ABD Doları karşılığı sermaye ile Uluslararası Türkmenistan Halk Kalkınma Bankası kurulmuştur Bankanın amacı, küçük öl-çekli teşebbüsleri finanse ederek özel teşebbüsü desteklemek, yön vermek ve sermaye birikimini oluşturmak suretiyle kalkındırmayı hızlandırmaktır
Türkiye İktisat ve İş bankalarının Türkmenistan’daki bazı bankalar ile muhabirlik ilişkileri vardır Türkiye Ziraat Bankası ile Türkmenistan’
ın “Agroprombank”ı arasında ortak bir banka kurulmuştur
Türkmenistan’da Ocak 1996 tarihinde yapılan yeni düzenlemeyle faaliyet gösteren bankalara 1 Nisan 1996 tarihinden itibaren sermayelerini 100 milyon manata çıkarmak zorunda kalmışlardır
TURİZM
Türkmenistan ekonomisine katkısı gittikçe artan turizm sektörü hızla büyümektedir Böylece ülkeye giren döviz artışı her geçen gün artmaktadır
Türkmenistan Cumhurbaşkanı Niyazov’un kararıyla 1994 yılında turizm açısından büyük önem taşıyan, Devlet Turizm Konsorsiyumu olan “Türkmenisıyahat’’
ın kurulmasıyla birlikte ülkede dünya standartlarına uygun etkili bir milli turizm sektörü oluşturulmaya başlanmıştır Günümüzde Türkmenistan’da 47 turizm acentası turizm operatörü olarak çalışmaktadır
Türkmenistan’da turizm sektörü bazı altyapı eksikliklerine rağmen gelişme göstermektedir Bu yılın ilk altı ayına ait veriler bu eğilimi göstermektedir Bu dönemde turizm sektörünün toplam hacmi 1137 milyar manat’a ulaşmıştır Böylece turizm sektöründe kaydedilen büyüme, hükümet proğramında öngörülen hedefi yüzde 12 oranında aşmıştır
Türkmenistan tarihi konumu itibariyle Türkler arasında önemli bir yere sahiptir Büyük Selçuklu Devleti’nin başkenti olan tarihi Merv (Marı) şehrini sınırları içerisinde bulunduran Türkmenistan, bir çok İslam büyüklerinin de türbelerine ev sahipliği yapmaktadır Bu özellikleriyle Türkmenistan, başta Anadolu Türkleri olmak üzere bütün Türk boylarının ilgi odağı konumundadır Selçuklu Sultanlarından Sancar’
ın Merv şehrindeki Türbesi Türkmenistan’ın sembolü konumundadır
Türkmenistan’
ın Tarihi Eserleri
1 Enev Camii, XV yy
2 Eski Nisa-Parfyan Devleti zamanında saray-mabet, Yeni Nisadoğal alanlarının ve köle sahiplerinin evlerinin bulunduğu eski şehri harabeleri - XVIII yy
3 Gök-Tepe Kalesi, XIX yy
4 Parau ortaçağ şehir harabeleri, Kızılarvat’dan 25 km batıda Parau Bibi, Parau Ata Türbeleri, XII yy
5 Dehistan Türkmenistan’
ın batısında Şir Kabristanı ve Misrian X-XV yy Şehir kalıntıları olan tarihi bölge
6 Abiverd X-XVII yy kale, camii ve bina kalıntıları bulunan ortaçağ şehri
7 Sebu Mozolesi Sait Mithene, Meon köyü yakınında, XI-XV yy
8 Sarahs Abul Fazl (Sarahs Baba) ve Yartı Gumbez Türbesi ve sur kalıntıları olan eski şehir kalıntıları
9 Talhatan Baba Marı’nın 30 km Batısında mezar, XII yy
10 Eski Merv (Büyük Selçuklu Devleti’nin Başkenti) Orta Asya’nın en önemli arkeolojik eserlerinden ve Türkmenistan’
ın tarihi mimarı SİT alanlarından biri, bir kaç şehir kalıntısına sahip büyük bir alan Topraklarında koruma ve restorasyon gerektiren bazı eserler bulunmaktadır:
Büyük Gızıl Gala, VI-VII yy
Gız-Bibi Türbesi, XI-XII yy
Sultan Sancar(Selçuklu Sultanı), Türbesi, XII yy
Muhammed İbn Zeyd Türbesi, XII yy
Ashablar mezarlığı, XV yy
Yusuf Karahan Camiisi, XVI yy
11 Ekedeşik Murgab nehri, Tagtabazar yakınında ortaçağ mağara şehri kalıntıları
12 Astabana Baba Omar Kali Kerki’nin 15 km kuzeybatısında cami ve kabristandan oluşan yer
13 Hazarek-T
epe Tarabekaul etrapı mezar yeri, IV-VI yy
14 Dayahatın-Çarçöv ve Jiyov arasında kervansaray, IX-XV yy
15 Dargatana-ortaçağ şehir kalıntıları ve mozeleler,IX-XV yy
16 İzmukşir-Tahta yakınında surlar bulunan eski şehir
17 Köhne Urgenç-Harzemşah Devleti başkent kalıntıları, büyük mimari eserlere sahip
İl-Arslan Mozolesi, XII yy
Tekeş Mozolesi, XII yy
Kilise Camii Minaresi, XII-XIV yy
Turabek Hanum Sarayı, XII yy
Hanak Nacaddin Kurba, XII yy
Sultan Ali Türbesi, XIV yy
18 Şahsenem cami kalıntıları bulunan ortaçağ şehri kalıntıları
19 Devkeskangala Köhne Urgenç kuzeybatısında ortaçağ şehir harabeleri Kabir ve kale kalıntıları bulunuyor
20 Mağara şehri ve Akgal şehri kalıntıları (Daşhovuz Vilayeti)
Şehir İçi ve Şehirler Arası Ulaşım
Şehirlerarası taşımacılık, demiryolu, karayolu ve havayolu ile yapılmaktadır Bu yollardan en çok tercih edileni ise havayolu taşımacılığıdır
Şehir içinde toplu taşımacılık; otobüs, traleybüs ve taksilerle yapılmaktadır Taksi plakalı araçların yanısıra yoldan geçen herhangi bir araç da taksi hizmeti vermektedir Ülkede trafik kuralları denetim ve uygulaması oturmuştur Hata yapan sürücülere kesilen ceza miktarı çok yüksektir
İklim Özellikleri
Ülke yüz ölçümünün büyük bir bölümünün çöl ve güneyden de dağlarla çevrili olması, sert ve karasal iklimin ortaya çıkmasına sebep olmuştur
TATARİSTAN

Yüzölçümü : 68000km2

Nüfusu : 3642000 Başkenti : Kazan

Tataristan Orta İdil'in kuzeyinde eski SSCB'nin Avrupa bölümünde Kama ve İdil nehirlerinin birleştiği bir bölgedir Volga nehri cumhuriyetin batı ucundan Kuzey-Güney doğrultusunda akarak cumhuriyet topraklarının büyük bir bölümünü sular Ülke genelde alçak ve engebeli ovalarla kaplıdır Cumhuriyetin büyük bölümü çernozemle ( kara toprak ) kaplı ormanlı step kuşağında yer alır

Bugünkü Kazan Tatarları, İdil- Kama Bulgarları ile 13yy da Orta Asya'dan bu bölgeye gelen Kıpçak (Kuman) Türklerinin torunlarıdır Günümüzde Tatar adı iki Türk boyu için kullanılmaktadır ; Kazanlılar ve Kırımlılar Çarlık Rusyası zamanında Tatar ismi , bütün Türkler için kullanılmışsa da sonra vazgeçilmiştir Tatar, aslında bir Moğol boyunun adıdır Kırımlılar ve Kazanlılar kendilerini Tatar halkı olarak kabul ediyorlar‹dil-Ural bölgesinde bulunan Tataristan'da halk müslümandır Rusya'da Çarlığın devrilmesi ile ( 1917 Şubat ) geniş politik faaliyetler başladı; Moskova'da 1917'de bütün Rusya Müslümanları Kurultayı düzenlendi ve ilk defa Çarın tayin etmediği bir lider seçildi : Alimcan Barudi Aynı yıl Kazan'da toplanan kurultay ise İç Rusya ve Sibirya Müslüman Tatarları'nın muhtariyetini ilan etti ve meclisini kurdu 29 Kasım 1917'de ‹dil-Ural devlet ilan edildi Bu devlet 1918'de Bolşeviklerin millet meclisini dağıtmalarına kadar egemenliğini korudu 23 Mart 1918'de Bolşevikler, Sovyet Sosyalist Tatar-Başkurt Cumhuriyeti'ni kurdular Daha sonra bazı iç sorunlar nedeniyle 29 Mayıs 1928'de Muhtar Tatar Cumhuriyeti'ne dönüştürdüler SSCB'nin dağılmasıyla Tataristan'da da geniş çapta bir milli kurtuluş hareketi başladı 1992'de Tataristan tam siyasi bağımsızlığını ilan etmiş ve Rusya'dan ayrılma niyetini bildirmiştirAncak Rusya Parlamentosu buna ret cevabı vermiştir Bugün Tataristan Rusya Fedarasyonu'na bağlı özerk bir Türk cumhuriyetidir


NÜFUS

Günümüzde Tataristan cumhuriyeti'nin nüfusunun yaklaşık yarısını Türk kökenli Tatarlar oluşturur Yaklaşık 4 000000 nüfusa sahip olan Tataristan'da şehirde yaşayanların oranı % 51 ; kırsal kesimde yaşayanların ise % 49'dur Dünya Tatarlarının sadece % 27'si kendi cumhuriyetlerinde yaşamaktadır Tataristan'da dışında yaşayan Kazan Tatarları'nın sayısı yaklaşık 9 milyondur Kazan Tatarları üstün bir konukseverliğe sahiptirler Bütün evrensel ve iyi değerleri taşımaktadırlar Uygarlık ölçüleri yüksektir Cana yakındırlar Sıcak yaratılışlı olup güven vericidirler Tarihten gelen Tatar Halkının ve Hanlarının onur duygularını taşımaktadırlar


İDARE VE DEVLET YAPISI

Tataristan'da 16 şehir ve 24 rayon vardır Bunların içinde en büyükleri Bugulma, Zelyonodolsk, Almetyevsk, Çistopol, Leninogorsk, Nijnekamsk, Naberejnye , Çelni ve Kazan'dır Tataristan Özerk Cumhuriyeti'nde 1991 yılında Meclis ve Cumhurbaşkanı seçimi yapılmış ve cumhurbaşkanı olarak Mintimir Şeymiyev seçilmiştir Bakanlar Kurulu, cumhurbaşkanlığına bağlıdır Devlet ; yasama, icra ve yargı temeline göre oluşturulmuştur


EKONOMİ

Tatar ekonomisi tarım ve hayvancılığa bağlı olmakla birlikte, deri, kumaş, metal işleme ve petrol üretimi, doğal gaz, uçak fabrikası, bilgisayar ve optik aletler fabrikaları bulunmaktadır Endüstri de gelişmiştir Ortalama yılda 100 milyon ton petrol üretilmektedir Gıda, içki, tütün, dokuma, orman ürünleri, kağıt, lastik, plastik sanayii, kimya, gübre, cam, elektrik, gemi inşaat, demirçelik, çimento, elektronik, uçak, imalat, sanayii kolları da gelişmiştir


EĞİTİM

Eğitim Rusça ve Tatar Türkçesi ile yapılmaktadır Okur yazar oranı % 99 ' dur 1925-26 yılından sonra latin harflerine geçmişlerdir Ancak bu uzun sürmemiş Türkiye'nin de latin alfabesine geçmesini bir tehlike olarak değerlendiren Sovyet yönetimi diğer Türk yurtlarında olduğu gibi 1940'lardan sonra yeniden Kiril Alfabesini zorla kabul ettirmiştir Buna rağmen Tataristan'da eğitimin milli yönü ağır basmaktadır Ülkede 13 üniversitede, 70000 öğrenci okumaktadır Kazan Üniversitesi, Avrupa'nın üçüncü en eski üniversitesidir Anaokulu sayısı 63 olup 58000 öğrenci okumakta, 2320 ortaokulda ise 505000 öğrenci bulunmaktadır Ayrıca ülkede 1800 kütüphane vardır ve 135 gazete çıkarılmaktadır 14 yy'da müslümanlığı kabul eden Tatarlar, Türkistan'ın İslamlaşmasında önemli yer tutmuşlardır Tataristan Rusya Federasyonu'nun en zengin ve en gelişmiş Cumhuriyetidir

HAKASYA

Yüzölçümü : 61900 km2

Nüfusu : 514295

Başkenti : Abakan

Yenisey Irmağı'nın yukarı kesimindeki geniş Minusinsk Havzası'nın batı yarısında yer alır Yenisey Irmağının kollarından, Abakan Irmağı bölgenin ortasından geçer Irmak vadisinin güneyinde, Karagoş Dağında 2930 m'ye kadar yükselen Batı Sayan Dağları bulunur Kuzeyindeki Abakan ile Kuznetsk Alatau Dağlarının en yüksek noktası 2178 m yüksekliğindeki Verhni Zub'dur Kapalı havzada kurak ve sert bir kara iklimi egemendir Bu nedenle alçak kesimler bozkırlar ve ormanlık alanlarla kaplıdır Ama 1954'ten sonra özellikle bakir ve boş toprakların çoğu tarıma açılmıştır Dağlar çam, köknar ve ladin ormanlarıyla kaplıdır

Hakaslar Türk boyu olup Güney Doğu Sibirya'da yaşamaktadırlar Hakasların iki bin yılı aşan tarihleri onların bir Kırgız grubu olduğunu göstermektedir Tanrı Dağı Kırgızlarının dünyaca ünlü büyük destanları Manas da bu tarihi olaydan bahsetmektedir Manas Destanı'nda anlatıldığına göre Tanrı Dağı Kırgızları Yenisey bölgesinden bugünki vatanlarına iki Kırgız Han'ı önderliğinde göç etmişlerdir 19 yüzyıl Çin kaynakları Kırgızlardan "Heges" veya "KieKiaSe" adıyla bahsetmektedir Sonraki yıllarda Tanrı Dağı Kırgız boylarının Müslümanlaşması ve yaşanılan bölgeler arasındaki mesafenin uzak olması nedeniyle Yenisey Kırgızları'nın ayrı bir kimlik benimsemesi ve Hakas adını kabullenmeleri sonucunu doğurmuştur Hakaslar 18 yy'da Rus işgaline uğrayan Hakasya'da 1930'da Özerk bölge statüsüne kavuşmuşlardır Hakaslar Budist, Ortodoks, Hristiyan ve Müslüman inancına sahiptirler Hakas'ca Uygur şivesine yakındır Bugün bir yazı diline sahip olan Hakaslar'ın dil ve edebiyat enstitüleri vardır Güney Sibirya'da yaşayan Hakas Türklerinin kullandığı Türk lehçesi, Türk dillerinin sınıflandırılmasında Doğu Türkçesi öbeğine girer Hakaslar Çarlık döneminde zorla kabul ettirilen Kiril alfabesini Sovyet Devriminden sonra bırakıp Latin alfabesine geçmişler, ama 1939'dan sonra yeniden Kiril alfabesini kullanmak zorunda kalmışlardır Moğolca ve Çince öğelerin de rastlandığı Hakasça'nın sözcük dağarcığı daha çok ortak Türkçe'nin kelimelerinden oluşur Hakaslar zengin bir halk edebiyatı geleneğine sahiptirler Türkolog W Radloff'un Hakas lehçesi edebiyatı ve etnografyasıyla ilgili geniş çalışmaları vardır


NÜFUS

Hakaslar eskiden göçebe olan Sibiryalı bir Türk halkıdır Ama günümüzde bölge nüfusunun yaklaşık % 80'ini Ruslar oluşturur Toplam nüfusu 514295 olan Hakas Bölgesi nüfusunun ancak % 177'si Türk'tür 1989 nüfus sayımına göre nüfusları 110000 olan Hakas'lar başlıca Krasnoyarsk Kray'ına bağlı olan Hakas Bölgesinde yaşamaktadırlar Hakasların Kırgız ve Sagay diye iki kolu bulunur


İDARİ YAPI

İdare merkezi Abakan'ın dışında Minusinsk kentinde bulunmaktadır Güney Doğu Sibirya'da bulunan bu bölge, Rusya'nın Krasnoyarks vilayetine bağlıdır Rıısya'nın oluşumunda ve 18 yüzyılda Rusya'ya katılmış, 1930'da Muhtar Bölge olmuştur


EKONOMİ

Hakas Muhtar Bölgesi'nde, ekonomik kaynaklardan kömür, demir, altın, mermer vb sanayi hammaddesi zengindir Ayrıca kereste işletme sanayii gelişmiştir Ekonomi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır Bitki üretimi de yeterli düzeydedir Koyun ve keçi besiciliği hala önemli bir ekonomik etkinliktir Son yıllarda alçak kesimlerde gerçekleştirilen sulama projeleri otlaklarda beslenen hayvan sayısını, ekili arazilerin yüzölçümünü ve başta buğday, yulaf, darı ve patates olmak üzere tarımsal üretimi artırmıştır Rusların bölgeye yerleşmesine de etkili olan bakır madenciliği 18 yy'dan beri önemini korumaktadır Abaza ve Teya'da zengin demir cevherleri; yukarı Çulım'da altın, Çemogorsk'ta kömür, Aksiz'de barit çıkartılmaktadır Bölgede ayrıca bakırtungsten yatakları da vardır Ormanlar önemli kereste kaynağıdır 1980'lerin başında Yenisey Irmağı üzerindeki Sayanagorsk'ta yapılan 6400 me***** kapasiteli hidroelektrik santralından Minusinsk Havzasındaki sanayi için gerekli enerjinin sağlanması planlanmış ve elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamaktadır


EĞİTİM

Hakasya'da 269 ortaokul, 7 Anaokulu, 1 üniversitede bulunmaktadır Anaokullarında 770, Ortaokullarda 91 bin, ülkenin diğer üniversitesinde ise 6500 öğrenci öğrenim görmektedir Eğitim sistemi devletin mülkiyetindedir

ALTAY ELİ

Yüzölçümü :
92600 km2

Nüfusu : 198100

Başkenti : Gorno-Altaysk

Rusya'ya bağlı bir cumhuriyet olan Altay Eli, güneybatı Sibirya'da, Altay-Sayan Dağları ve Ob, Abakan, Yenisey nehirlerinin kaynak ve havzarına yayılmış bir ülkedir Güneyde Moğolistan ve Çin'le çevrilidir İklimi çok sert olup kışları soğuk ve az kar yağan ; yazları sıcak ve yağmursuz geçen bir bölgedir Bu yüzden tarım gelişmemiştir Arazinin üçte biri ormanlarla kaplıdır Ülkeyi kapsayan Altay Dağları'nın yüksekliği 4000 m'dir ve buzlarla kaplıdır 7000'e yakın göl bulunan Altay'da en büyük göl Telstkoye (altın ) gölüdür

Altay Türkleri küçük kabileler halinde teşkilatlanmışlardır Bu kabilelerden Tubalar, Türkleşmiş Samoyedlerden meydana gelir, şeklen Ortodoksturlar, fakat Şamanist inançlara bağlıdırlar Kumandinler'in bir kısmı Ruslaşmıştır, tamamına yakını ise yerleşik hayata geçmiştir Ku Kişiler veya Lebedler adıyla anılanlar, Türkleşmiş Samoyedler'dir ve iki kol halinde yaşarlar Telengitler Şamanizmi, Ortodoksluğu ve Lamayizmi kabul etmişler ve Moğollardan etkilenmişlerdir Teleütler, Ruslar'dan fazlaca etkilenmiş Kuznetsk'te yaşayan bir boydur Telengitler'in ve Kumandinler'in bir kısmı Müslüman, fakat çoğunluğu Hıristiyan'dır Teleütler'in ise çoğunluğu Sünni Müslüman'dır Görüldüğü gibi Altay Türkleri'nin çok zengin ve renkli bir dini durumları ve oymak-kabile yapıları vardır Bazı kabileler Kırgız, Kıpçak, Nayman gibi boyların adını taşımaktadır Tölös kabilesinin adı ise Orhun Yazıtları'nda geçmektedir Altay Türkleri, eski aile teşkilatı yönünden 24 soya ayrılırlar Soy kardeşleri kendi aralarında evlenmezler Eskiden çobanlık ve göçebelikle uğraşırken, bu gün yerleşmişler ve tarımla uğraşmaya başlamışlardır

1756 yılında Kalmuk Hanlığı, Çin tarafından yıkıldıktan sonra, Altay beyleri Ruslara sığındı Böylece Altay bölgesine Rus akını başladı 1855 yılında çıkarılan bir kararnameyle Rus göçmenlerin istedikleri yerlere yerleşmelerine izin verildi Bu sıralarda Rus din adamları Altaylıları Ortodokslaştırmaya başladılar Önce yurtlarının ellerinden alınması, sonra dinlerine ve kültürlerine müdahale edilmesi, Şamanist Altay Türkleri'ni kurtarıcı aramaya itti Bu sıralarda orta halli bir Altaylı olan Çet Çelpanov, kurban kesmeyi, Ruslarla dost olmayı reddeden, kamları şeytana tapanlar olarak niteleyen Ak Yang dediği Burhancılık inancını yaymaya başladı Bu din; Şamanizm, Budizm karışımı bir inanç sistemiydi 1904 yılının Temmuzunda bir ayin esnasında Çet Çelpanov ve taraftarları tutuklandı

Halkı Ruslaştırmaya karşı diri tutan diğer bir önemli unsur da zengin destan kültürüdür


NÜFUS

Cumhuriyetin nüfusu 198100 olup, halkın % 738'i kırsal alanda, % 262'si şehirlerde yaşamaktadır 70 yıllık Sovyet sistemi boyunca buraya sürgün edilmiş 38 çeşitli halk bulunmaktadır Nüfusun % 60'ını Ruslar % 31'ini Altay Türkleri % 56'sını Kazak Türkleri oluşturmaktadır

EKONOMİ

Altay"da altın ve civa çıkarılmakla birlikte ekonominin temeli tarımdır Vadilerde yulaf, tahıl ve sebze yetiştirilir Dağlarda ve vadilerdeki çayırlarda ise sığır, koyun, keçi,at ve yak öküzü besiciliği ağırlıktadır Ülkede kürk avcılığı ve arıcılık yaygındır Ren geyiği besiciliği yapanlar da vardır Bunun yanısıra balık da avlanmaktadır Sanayiye gelince makine yapımı, metalürji, gıda, tekstil sanayisinin önemli olduğu görülür Kereste ve diğer orman ürünleri de oldukça önemlidir


EĞİTİM

Ülkede 192 ortaokul, 3 teknikum ve 1 üniversite bulunmaktadır Altay Türkçesi ile yılda 37 kitap , 1 gazete ve 2 dergi yayınlanmaktadır Ortaokullarda 35 bin, teknikumlarda 43 bin, ülkenin tek üniversitesinde ise 2600 öğrenci öğrenim görmektedir



Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-21-2007   #3
Ergenekon
Varsayılan


KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

Yüzölçümü:
3355 km2

Nüfusu: 175188

Başkent: Lefkoşa

Kıbrıs 1571'de Türk toprağı olmuştur Fetihten hemen sonra, 2 Eylül 1572'de çıkarılan bir fermanla çoğu Karaman'dan bir kısmı da Antalya, Beyşehir, Seydişehir, Akşehir, Niğde, Ürgüp, Akdağ, Bozok kazalarından gönderilen 20000 Türk Kıbrıs'a yerleştirilir Ayrıca belli zamanlarda bazı sebeplerle çok sayıda Türk aşireti Kıbrıs'a sürgüne gönderilmiştir Bunların adları Şamlu, Kara Hacılu, Eski Yürük, Kiseoğlu, Şeyhlü, Senedlü, Batralı, Çıblaklı, Gedikli, Toslaklı, Cirid ve Saçıkara'dır Dirimlü ve Kaçar Halil aşiretlerinin adları da resmi belgelerde geçmektedir Buselioğlu ve Şeyhlü aşiretlerinin ise Kıbrıs'a ulaşmadan geri döndükleri ve Anadolu içlerine yerleştikleri belirtilmektedir Bu günkü Kıbrıs Türkleri, 16 yüzyılın sonlarında Kıbrıs'a yerleşen bu Türkler'in torunlarıdır B u göç ve sürgünlerin sonunda 1777'de Türklerin sayısı Hıristiyanların sayısını 10000 aşmıştır

1878'de başlayan Kıbrıs'taki İngiliz hakimiyeti 1914'te ilhaka varır 1923 Lozan Anlaşması'ndan sonra sayıları 300000'i aşan Kıbrıs Türkü, Kıbrıs'tan Türkiye'ye iltica eder ve Silifke, Anamur, Antalya, Alanya gibi bölgelere yerleşirler Aynı dönemde Kıbrıs Türkleri'nden bazıları da İngiltere'ye göçmüştür Bu gün 50-60 bin civarında Kıbrıs Türkünün İngiltere'de yaşadığı tahmin edilmektedir Kıbrıs'taki Türk nüfusu 1960'tan önce 120000 olarak tespit edilmiş ve Türkler, Kıbrıs Cumhuriyeti yönetimine bu esasa göre iştirak etmişlerdi 1963 yılında başlatılan jenosit ve uygulanan baskılarla Türkler'in bir kısmı İngilere'ye ve Avustralya'ya, çok az bir kısmı da Almanya'ya göç etmiştir 1969 yılında yapılan nüfus sayımından en az 10000 Türk'ün bu göç döneminde Ada'dan ayrıldığı anlaşılmaktadır 1969 nüfus sayımında Türk nüfusunun Lefkoşe, Magosa, Larnaka, Limasol, Baf, Girne merkez ve çevresinde yoğunlaştığı görülmektedir

Son olarak 1989'da yapılan nüfus sayımına göre Kıbrıs'ta 162676 Türk yaşamaktadır Bu gün bu sayının 180000'e ulaştığı tahmin edilmektedir

Yunan-Rum ittifakı Kıbrıs üzerindeki emellerinden hiç bir dönemde vazgeçmemiştir 1955'te başlayan Ada'yı Rumlaştırma ve Yunanistan'a bağlama politikası 1974'ün 15 Temmuzunda durdurulmuş ve 15 Kasım 1983'te 3335 km²'lik bir bölgede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir Başkenti Lefkoşe'dir İdari açıdan Gazimagosa, Güzelyurt ve Girne olmak üzere üç kazası daha bulunmaktadır Bütün bu gelişmelere rağmen Kıbrıs üzerinde oynanan oyunlar son bulmamıştır Kıbrıs halen Türkiye'nin en başta gelen dış politika meselelerinden birini teşkil etmektedir

Kıbrıs Türkleri, kentleşmiş bir esnaf, zanaatkar ve hafif sanayi işçi topluluğudur İş ve zanaat alanında Ada'nın güneyinde yaşayan Rumlardan daha iyi durumda olmalarına rağmen ticaret alanında Rumlar daha etkilidir Bu sebeple zenginlik ve ekonomik güç bakımından Türkler Rumlardan daha zayıf durumdadır

Türkiye'de kullanılan Latin alfabesi Kıbrıs'ta da aynen kabul edilmiştir Kıbrıslı şair ve yazarlar Türkiye'deki neşriyatı yakından takip etmektedirler Kıbrıs Türkçesi, Türkiye Türkçesi'nin bir ağzıdır Kıbrıs ağzında Karaman ve çevresinin, İçel, Antalya ve Alanya ağızlarının özellikleri görülür

Kıbrıs Türkleri 1576'dan itibaren Anadolu'dan Kıbrıs'a geçen Türkler oldukları için başlangıçtan beri Kıbrıs'ta ortaya konulan edebiyat da Türkiye'deki edebiyatın bir uzantısı gibidir Kıbrıs'ta görülen sözlü edebiyat ve folklor zenginlikleri Anadolu'da gelişen sözlü edebiyatla büyük benzerlikler gösterir

15 Kasım 1983'ten itibaren bağımsız bir devlet haline gelen Kıbrıs Türk topluluğu kültürel alt yapısını tesis etmek üzere önemli yayın faaliyetlerine girişmiştir KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı "Kıbrıs Türk Edebiyatı- Başlangıçtan Bugüne" (1989) adıyla bir antoloji yayınlamıştır Bu kitapta, Kıbrıs Türk Anonim Edebiyatı'ndan örnekler sunulmakta ve Aşık Kenzi'den başlayarak 46 şair ve 31 yazar hakkında bilgi verilerek eserleri tanıtılmaktadır

TUVA CUMHURİYETİ

Yüzölçümü:
170500 km2

Nüfusu: 338557

Başkenti: Kızıl

Moğolistan'a komşu olan Tıva Cumhuriyeti yukarı Yenisey nehri havzasında yer alır Ülke, Sibirya'nın güneydoğusundadır Ülkenin başlıca yüzey şekilleri olan geniş Tıva ve Todja havzalarının sularını Yenisey nehrinin iki ana kolu toplar Batı Sayan ve Doğu Sayan dağ sıraları bu iki havzayı kuşatır
Bugünkü Tuva toprakları, MS 6 yüzyılda Türk Hanlığı'nın yönetimine girmiş; 7yüzyılın ortalarında Çinliler , 8yüzyılın ortalarında Uygurlar, 9yüzyılın ortalarında da Yenisey Kırgızları tarafından ele geçirilmiştir

Tuva Ülkesi, 1757-1912 yılları arasında Çin Mançu Sülalesi'nin idaresinde kalmış, bu dönemde Tuvalar Moğollarla aynı yönetimi paylaşmışlardır Bu sebeple Moğollar'ın resmi dini olan Lamayizm'in etkisinde kalmışlar; Moğol ve Tibet alfabelerini kullanmışlardır Moğol lamalarının, Tuvalar'ın Moğollaşmasında büyük etkisi olmuştur

Tuva Türkleri resmen Lamayist sayılmakla beraber eski Şaman geleneklerini devam ettirmektedirler Dini yapı Altay-Yenisey Şamanlığı ile Lamayizm'in karışmasından meydana gelmiştir

Tuvalar, 1883'te Çin'e karşı ayaklandılar, fakat bu baş kaldırma Tuvalar'a çok pahalıya mal oldu Büyük kayıplara uğradılar Geride kalanların önemli bir kısmı, Altay ve Hakas Türkleri'ne sığındı, 1911'de yapılan hürriyet inkılabı sırasında Moğolistan ve Tuvalar bağımsızlıklarına kavuştular Bu durumdan faydalanan Ruslar, 1914'te Tuva Ülkesi'nin Rusya'nın himayesi altında olduğunu ilan etti Hemen arkasından da Rus ailelerini Tuva topraklarına yerleştirmeye başladı

1917 Sovyet ihtilalinden sonra, Tuvalar bu sefer de Ruslara karşı bağımsızlıklarını ilan ettiler Ruslar, bu cumhuriyeti tanıdılar ve Moskova'da elçi bulundurmasına müsaade ettiler Ancak II Dünya Savaşı sonunda kendilerini güçlü hissedince bir çok ülkeyle birlikte Tuva Cumhuriyeti'ni de ilhak ettiler ve Rusya'ya bağlı muhtar cumhuriyet haline getirdiler


NÜFUS

Tuva'nın en son yapılan nüfus sayımında nüfusu 338557'dir Nüfusun %643'ü Tuva'lardan, % 32'si Ruslardan, % 37'si diğer halklardan oluşmaktadır Bunların % 482'si şehirlerde oturmakta; % 518'i köyde oturmaktadır 17 yüzyıldan sonra giderek Rus kültürünün etkisinde kalan Tuvaların geleneksel toplumsal örgütlenmeleri klan sistemine dayanır Geleneksel dinleri ise şamanizmdir Bu din Tibet Budacılığından etkilenmiştir Günümüzde Rusya Federasyonunda yaklaşık 180000, Moğolistan Halk Cumhuriyeti'nde ise 24000 kadar Tuva yaşamaktadır Tıva yazı dili Latin harfleri esasına göre düzenlenmiştir, fakat 1941'de diğer Türk lehçelerinde olduğu gibi Tuva Türkçesi için de Kiril harfleri kullanılmıştır Tuva halkının en önemli destanı olan "Keser" 1963 yılında yayınlanmıştır


İDARE VE DEVLET YAPISI

Tuva Özerk Cumhuriyeti'nde başta başkent "Kızıl" olmak üzere beş büyük ve üç küçük şehir yerleşme merkezi vardır Ayrıca 13 küçük bölgeye (rayon) sahiptir Tuvalar, Soyotlar ya da Uryanhaylar olarak da bilinir Büyük bölümü eski SSCB'deki Tuva Özerk Cumhuriyeti'nde, küçük bir bölümü ise Moğolistan Halk Cumhuriyeti'nde yaşayan ve Moğolcadan etkilenmiş bir Türk lehçesi konuşan halktır Yenisey Irmağının kaynak suları arasında, hem Sibirya taygasının, hem de Orta Asya bozkırlarının özelliklerini taşıyan bir bölgede yaşarlar


EKONOMİ

Tuva'nın önemli ekonomik zenginlikleri ender bulunan madenleri, kömür, demir, civa, altın'dır Tuva'nın ekonomisinde tarım sektörü ağırlıklıdır Burada yılda 115000 ton hububat elde edilir 27000 ton patates üretilir Hayvancılık da önemli yer tutar Tuva'da 1229000 küçükbaş hayvan, 201000 büyükbaş hayvan yetiştirilmektedir Sanayide önemli yeri hammadde çıkarılması faaliyetleri almaktadır Bununla beraber kereste imalatı, gıda maddeleri üretimi, hafif sanayinin bazı kolları gelişmiştir Tuvalıların geleneksel uğraşları avcılık ve çobanlıktır Kollektif tarım 1950'lerin başından bu yana önem kazanmıştır Darı üretimi ve balıkçılık öteden beri önemini korumaktadır Geleneksel Tuva barınakları step bölgelerine özgü yurt adı verilen keçe çadırlarla, ağaç kabuğundan yapılma, Sibirya'ya özgü huni biçiminde çadırlardan oluşur

ÇUVAŞİSTAN

Yüzölçümü : 18300 km2

Nüfusu : 1520000

Başkenti : Çeboksar

Rusya ve Tataristan'la komşu olan Çuvaşistan Cumhuriyeti, Orta Volga'nın sağ kıyısında ve onun kolları olan batıdaki Sura ve doğusundaki Svigiya arasındadır Güney ve doğusunda Volga ve Çuvaş platosu uzanmaktadır Batısı ormanlık ve bataklıktır Ülkenin üçte biri ormanlarla kaplıdır Güneydoğusunda ise bozkırlar vardır Ülkede ılıman kara iklimi egemendir Yazlar ılık, kışlar uzun ve soğuktur
Çuvaş Türkleri, 10 yüzyılda ayrı bir Türk boyu olarak ortaya çıkmıştır 13 yüzyıldan 15 yüzyıla kadar Altın Ordu, 1552'de Kazan Hanlığı'nın Ruslar tarafından yıkılmasına kadar da bu hanlığın idaresinde yaşamışlardır

16 yüzyılda Korkunç İvan zamanında Çuvaşlar arasında Ortodoksluğun yayılması yolunda çalışmalar yapıldı Bu maksatla misyonerler Çuvaş Türkçesi'ni öğrenmişler, gramer kitabı yazmışlar ve İncil'i Çuvaş Türkçesi'ne çevirmişlerdir Bu çalışmalar sonunda ülkenin kuzeyinde yaşayan Çuvaşlardan az bir kısmı Hıristiyanlaştırılabilmiştir Fakat daha sonra Hıristiyanlık resmi din ilan edilmiştir Buna rağmen Çuvaşlar büyük ölçüde eski dinlerine bağlı kalmaya devam etmişlerdir İlk hürriyet yılları olan 1905'te bazı Çuvaşlar Müslümanlığı seçmiştir

Çuvaşlar, "Yüksek Çuvaşlar" (Viryal) ve "Aşağı Çuvaşlar" (Anatri) olmak üzere ikiye ayrılırlar Finlilerle yakın ilişkiler kuran Çuvaş Türkleri bir müddet kendilerini Çeremisler'e yakın hissetmişlerdir

Çuvaşlar, 24 Haziran 1920'de Çuvaşistan'ın dışında Tatar,Başkurt, Komi ve Mari özerk cumhuriyetlerinde Türk ve Fin toplulukları ile bir arada yaşamaktadırlar Rus idaresinden kaçan az sayıda Çuvaş Türkü Türkiye'ye göçmüştür

SAHA (YAKUTİSTAN) CUMHURİYETİ

Yüzölçümü : 3103200 km2

Nüfusu : 1381000

Başkenti : Yakutsk

Kuzeydoğu Sibirya'da Kuzey Buz Denizi'ne dökülen Lena, Yana, İndigirka ve Kolıma ırmaklarının havzasında yer alır Ülkenin % 40'dan fazlası kutup dairesinin kuzeyindedir Ülkenin % 20'si kuzey kutubundadır ve 2/3'ü dağlarla kaplıdır Ortalama sıcaklık Ocak ayında -34, -50 C°, Temmuz ayında (merkezi bölgede) +18,+29 C° dir

Yakutistan arazisinde en eski insan izleri yukarı Paleolite (MÖ 20 - 10 bininci yıllar) aittir MS 6 - 10'uncu yüzyıllarda güneyden gelerek yerleşen bir Türk boyu olan Yakutlar (Sakalar) 17'inci yüzyılın ilk yarısında Rus Çarlığının denetimine girdi Yakutistan'ın en büyük kenti olan Yakutsk eyaleti 1632'de kuruldu 1638'de Yakutsk eyaleti (Voyevodstvo) oluşturuldu ve bu topraklar Rusların yerleşimine açıldı Ruslar özellikle Lena nehrinin orta kesimi boyunca sıralanan şehirlere yerleştiler Yüzyıllar boyunca göçebeliğe dayalı bir hayat tarzı sürdüren Sakalar 19'yyda yerleşik düzene geçtiler Saka (Yakut) Türklerinin milli bilinçleri gözle görülür derecede artmaya başlamıştır 27 Eylül 1950'de "Yakut Saha (Saka) Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Devlet Egemenlik Deklarasyonu" ilan edildi 20 Aralık 1991'de cumhuriyet tarihinde doğrudan başkanlık seçimi yapıldı Başkan göreve gelir gelmez birinci iş olarak cumhuriyetin adını "Saha Cumhuriyeti" olarak ilan etti

Yakutlar Orkun kitabelerinde Kurıkan adıyla geçmektedir Daha sonra kuzeye çekilen Yakutların ana Türk kütlesiyle bağları kopmuştur Bu yüzden Saka (Yakut) Türkçesi Türkiye Türkçesinden ve diğer Türk lehçelerinden biraz uzaktır Sakalar'ın tarihte 10 asra yakın bir süre varlıklarını sürdüren İskit (Saka) Türklerinin bir uzantısı oldukları da uzmanlarca belirtilmektedir Kendilerine Saka demeleri de, buna bir delil sayılmaktadır


NÜFUS

1998 tahminlerine göre 1381000 olan Yakutistan nüfusunun % 505'i Ruslardan % 369'u Saka (Yakut) lardan oluşmaktadır Geriye kalan yaklaşık % 13'lük kısım ise Ukrain, Kazak, Tatar ve Azerilerden müteşekkildir Başkent Yakutsk'un nüfusu 270000'dir Yakutların % 95' i Yakutistan Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşamaktadır


İDARE VE DEVLET YAPISI

Hükümet, cumhurbaşkanı ve onun yardımcılarından oluşmaktadır Yardımcıların kendi bölümleri vardır ve çeşitli konulardan sorumlu olarak çalışırlar Halen Saka cumhuriyetinde 14 bakanlık vardır Bunlardan 12'sinin başında Saka Türkleri vardır Ülkenin parlamentosu (İl Tümen) ise 200 kişiden oluşmaktadır Bunların da % 83'ü Saka Türk'üdür Cumhuriyetin sembolü beyaz turnadır Ülkede Yakutsk, Aldan, Verkoyansk, Mirnıy, Olyokminsk adlı oblastların (eyaletlerin) dışında 32 rayon vardır Nüfusun % 90'ı merkezdeki bölgelerde, Yakutsk ve Vilüysk şehirleri civarında yerleşmiştir Moskova sömürgelerinin hepsinde olduğu gibi burada da yerli ahalinin yüzdesi yıllar geçtikçe düşmekte, kolonize etmek için getirilen Rus nüfusu artmaktadır

1990'lı yılların başında Cumhuriyette milli hareketler oluştu İlk ortaya çıkan hareket "Saka Omuk" hareketidir Daha sonra "Saka Keskile" hareketi ortaya çıktı Glasnost ve Perestroika ile birlikte Moskova merkezli olarak ortaya siyasi partiler çıkmıştır Bunlardan Sosyal Demokrat Parti Rusya'ya yönelerek Rusya ile tam bir birlik oluşturmak istemektedir Bir diğer parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir Bu partinin kurucusu Moskova'da yaşamaktadır ve faaliyetlerinde merkeze bağlıdır Yakutistan Halk Partisi ise bağımsız bir devlet kurmayı amaç edinmiştir Partinin başkanı genç bir Saka Türkü olan İ Miroslav'dır


EKONOMİ

Halkın geçim kaynakları arasında kürk avcılığı ve balıkçılık önemli yer tutar Ülkede bulunan samur, kutup tilkisi ,sincap, tilki ve nadir balık çeşitleri ; avcılar ile maceraperestleri kendine çeker Bu avcılar sayesinde üretilen kaliteli kürklerin ve balıkların şöhreti bütün dünyada meşhurdur Yakutistan'ın en önemli kaynaklarından biri de yer altı zenginlikleridir Ülkede elmas, altın, gaz, kömür, gümüş ve bakır çıkarılmaktadır Mendeleyev tablosundaki bütün elementler Yakutistan'da bulunmaktadır Elmas Saha yurdunda çok önemli bir yere sahiptir Bunların en değerlilerinden biri de Moskova'da müzede bulunan ve 342,5 karatlık pırlantadır Yakutistan'ın hemen her bölgesinde elmas çıkarılmaktadır



Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-21-2007   #4
Ergenekon
Varsayılan


KIRIM TATAR TÜRKLERİ

Yüzölçümü :
26 140 km2

Nüfusu : 2 700 000

Başkenti : Akmescit

Karadeniz'in kuzeyinde bir yarımada olan Kırım, Ukrayna'ya bağlı muhtar bir cumhuriyettir Kırım Türkleri Tatar Özerk Yönetimi olan Kırım Tatar Milli Meclisi tarafından yönetilmektedir Önemli Şehirleri, Akmescit, Akyar, Yalta'dır

Türkler, çok eski dönemlerden beri Kırım'da yaşamaktadırlar 13 asırdan itibaren Kırım Tatarları adını almışlardır Önceleri Altınorda Devleti içinde yeralmışlar, daha sonra ise sınırları Moskova'ya kadar ulaşan Kırım Hanlığı'nı kurmuşlardır 1475'ten itibaren Kırım Hanlığı ile Osmanlı ‹mparatorluğu tek devlet gibi yakınlaşınca, Osmanlı ‹mparatorluğu'nun hudutları Rusya'nın güney hudutlarına kadar uzanmıştır Osmanlı ‹mparatorluğu ile Rusya arasında 1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca anlaşması ile Kırım Hanlığı Osmanlı himayesinden çıkmıştır Rus işgaline maruz kalan Kırım Türklerinin esaret yılları böylece başlamıştır Yerli halkı başka bölgelere göçe zorlanmıştır En büyük göç dalgaları 1792, 1860-63, 1874-75, 1891-1902 seneleri arasında olmuştur Rus çarlığı 1917 yılında Bolşevik ihtilâli ile parçalanınca Kırım'ın Bağımsızlık yolu da açılmıştır 9 Aralık 1917'de Kırım Tatar Milli Kurultayı toplanmış; 26 Aralık 1912'de Kırım Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğu ilân edilmiştir Kırım, Nisan 1918'de Almanlar tarafından da belli bir süre işgal edilmiş; 1920 yılının sonlarına doğru tekrar Bolşeviklerin eline geçmiştir 1921 yılında Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuş ve Rusya'ya bağlanmıştır 18 Mayıs 1944 yılında Kırım Tatarları, Kırım'dan topluca sürgün edilmişlerdir Sovyet Hükümeti, 2561945 yılında yayınladığı Kararname ile Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmış; Kırım, oblast statüsüne getirilerek yine Rusya'ya bağlı kalmıştır Kruşçev, Rus-Ukrayn kardeşliğinin 1000 yılı münasebetiyle Kırım Oblastı'nı Rusya'dan alarak Ukrayna'ya bağlamıştır Kırım Bölgesi bugün Ukrayna'ya bağlı Muhtar bir Cumhuriyettir Cumhuriyet içerisinde ise Tatar Özerk Yönetimi bulunmaktadır

Kırım Türkçesi ile konuşan Kırım Türkleri'nin kültür yapısı, Osmanlı İmparatorluğu ile münasebetleri sebebiyle Türkiye'ye çok yakındır İdil-Ural Türk bölgesi ile Osmanlı kültürünün etkilediği bölge, Türk uyanışının fikrî temsilcilerini yetiştirmiştir


EĞİTİM-ÖĞRETİM

Kırım'da 5 üniversite, 16 enstitü, 1 akademi, 32 Teknikum (teknik lise), 35 PTU (Endüstri Meslek Lisesi ve Çıraklık Eğitim Merkezi arasında bir okul çeşidi), 598 düz okul bulunmaktadır Toplam öğrenci sayısı 232 859'dur Bu sayının içinden 197 162'sini Rus ve diğerleri, 38 697'sini Kırım Tatar öğrencileri teşkil etmektedir Yapılan girişimler sonunda şimdiye kadar Kırım'da toplam 1839 öğrenci diploma almış; 166 öğretmen görev almış, 6 adet Milli Okul açılabilmiştir Fakat dersliklerin yetersiz olmasından dolayı Kırım Tatar Türkçesi hariç, bütün dersler yine Rusça olarak gösterilmektedir Kırım Devlet Üniversitesi'nde 1991 yılında Tatar Türkçesi ve Edebiyatı Bölümü açıldı 1995 yılına kadar bu bölüme her yıl 50 öğrenci kabul ediliyordu Ancak, 1996 yılından itibaren sayı düşürülerek 30 öğrenci kabul edilmeye başlandı 1994 yılında Kırım Tatar Entellektüeller ve Halk Hareketi ile Kırım Devlet Sanayi Pedagoji Enstitüsü açıldı Bu enstitüde 1300 öğrenciden 722'si Kırım Tatarlarından oluşmaktadır Çalışan 100 öğretmenden 70'i ve Rektör Tatardır Yaklaşık 200'ün üstünde Kırım Tatar öğrenci de Türkiye'de üniversite eğitimine devam etmektedir


GERİ DÖNÜŞ

Kırım'dan sürgün edilen Kırımlıların geri dönüşleri devam etmektedir Yurtlarına dönen Kırım Türk'ü sayısı 300 bine ulaşmıştır Özellikle Özbekistan'da bulunan Kırım Türkleri geriye dönmek istemekte iseler de, Özbekistan idaresi bu dönüşe izin vermemekte ve çeşitli zorluklar çıkarmaktadır


EKONOMİ

Kırım'ın en önemli ekonomik değeri turizmdir Ülkede dünyaca ünlü dinlenme yerleri, turistik tesisler bulunmaktadır Sanayide elektrik üretimi, demir üretimi, makine yapımı, kimya sanayii önemli bir yer tutmaktadır Ziraat sektöründe bağcılık ve hayvancılık önem kazanmıştır


Türkiye tarafından başlatılan 1000 (bin) konut projesi, yurtlarına dönen evsiz-barksız Kırım Türkleri için önemli bir imkân olmuştur Bu konutların 300 kadarı teslim edilmiş; geriye kalanın ise inşaatı sürdürülmektedir Türk kuruluşları tarafından kazandırılan anaokulu, ilkokul ve hastane gibi tesisler, Kırım'ı, Kırım Türkleri için tekrar yerleşim bölgesi ve yurt haline getirmiştir


DOĞU TÜRKİSTAN

Yüzölçümü : 1 828 418 km2

Nüfusu : 30 milyon (Yaklaşık)

Başkenti : Urumçi

Uzun tarihi boyunca Doğu Türkistan, İç ve Orta Asya'da kurulmuş olan Türk devletlerinin ve hanlıklarının merkezi olmuştur MÖ 8-3 asırlarda İskitlere; MÖ 300- MS 93 yıllarında Hunlara; 522-744 döneminde Göktürk İmparatorluğuna; 744-840 devresinde Uygur devletine; 751-870 Karluk ve Karahanlılar İmparatorluğuna ve Saidiye Hanlığına merkez olan (1509-1679) bu Türk yurdu, tarihte daima önemli olmuş ve dikkatleri üzerine çekmiştir 8 ve 18 asırlar arasındaki bin yıllık dönem, Çin İmparatorluğu ile önemli derecede kültürel ve siyasî işbirliğinin gerçekleştirildiği bir barış dönemi olmuştur Ancak bu barış dönemi, Doğu Türkistan'ın 1759 yılında Çin Mançu İmparatorluğu'nun işgali ile son bulmuştur

Günümüzde hala devam eden Doğu Türkistan’daki Çin işgali 1700'lü yılların ortalarında başlamıştır 17 ve 18 yüzyıllarda Doğu Türkistan'da yaşanan iç savaşlar hem halkın birlik ve beraberliğini zedelemiş, hem de devletin gücünü zayıflatmıştı Aynı dönemde Çin'de Mançu Hanedanlığı dönemi başlamıştı 1911 yılında Mançu Çin İmparatorluğu yıkılıp, yerine Kuomintang Partisi'nin lideri Sun Yat Sen önderliğindeki Çin Cumhuriyeti kurulduğunda, Doğu Türkistan halen esaret altındaydı

Kuomintang rejiminin Doğu Türkistan halkına yaptığı işkence ve zulüm, 1931 yılında halkın ayaklanarak bağımsızlık ilan etmesi ile sonuçlandı Bu zamana kadar Doğu Türkistan Müslümanları dönemin siyasi koşullarını göz önünde bulundurarak herhangi bir bağımsızlık girişiminde bulunmaktan kaçınmışlardı Çünkü Doğu Türkistan toprakları üzerine plan kuran yalnız Çinliler değildi Sovyet Rusya da bu sahayı ele geçirmek için fırsat kolluyordu Bu durumun farkında olan ve komünist Rusya'nın Batı Türkistan Müslümanlarına yaptığı eziyete şahit olan Doğu Türkistan halkı da, komünistlerin denetimi altına girmektense mevcut durumu muhafaza etmeyi tercih etmişti Nitekim, 1931'deki bağımsızlık girişimi Doğu Türkistanlı Müslümanları, endişe ettikleri bu tehditle yüz yüze bıraktı Çin, ancak komünist Rusya'nın desteği ile bu girişimi bastırabildi ve ülkenin büyük kısmı Sovyetler'in denetimine geçti

Bu ilginç sonuç, bir dizi gelişmenin ardından ortaya çıktı: Doğu Türkistan isyanını tek başına bastıramayacağını anlayan Çin, Sovyetler Birliği ile gizli bir anlaşma imzalamıştı Bu gizli anlaşma uyarınca, Ruslardan silah ve askeri destek sağladı Ancak buna rağmen Müslümanların bağımsızlık hareketinin bastırılması mümkün olmadı 1933'de Kızıl Ordu karadan Doğu Türkistan'a girerek Müslüman kuvvetleri mağlup etti Müslümanlar Kızıl Ordu birliklerince toplu olarak katledildi, camileri ve mescitleri yıkıldı

Bu sırada başlayan II Dünya Savaşı ile birlikte Ruslar askerlerini Doğu Türkistan'dan çektiler Öte yandan milliyetçi Çin hükümeti de, Mao'nun komünist gerillaları ile ülkenin çeşitli bölgelerinde devam eden savaşı kaybederek, Formoza (Tayvan)'ya çekildi Çin toprakları komünist rejime teslim oldu ve tabii Doğu Türkistan da

1944 yılında Bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyeti kuruldu Ne var ki Doğu Türkistan Cumhuriyeti'nin ömrü 1949 yılında Çin'de Mao'nun iktidarı ele geçirmesi ile son buldu


Doğu Türkistan’da “Kızıl Dönem”

Dünya, bir komünist partinin iktidarı ele geçirişine ilk kez Rusya'da tanıklık etti Rusya'nın hakimiyeti altındaki Batı Türkistan (Kazak, Özbek, Kırgız, Türkmen ve Tacik) toprakları ile sınırı olan ve bu ülkelerle tarihi, dini, etnik ve kültürel bağa sahip Doğu Türkistan Müslümanları da bölgedeki gelişmeleri yakından takip ediyorlardı Özellikle, merhum İsa Yusuf Alptekin gibi, Batı Türkistan topraklarında görev yapıp komünist Rus zulmüne bizzat şahit olanlar, hem Çin hükümetini hem de Doğu Türkistan Müslümanlarını komünizm tehlikesine karşı uyarıyorlardı Çünkü komünistler genel bir taktik olarak, iktidara gelene kadar eşitlik, sosyal adalet, milletlerin özgürlüğü gibi kavramlardan bahsediyorlar, ancak sıra uygulamaya gelince durum değişiyordu Eşitliğin yerini politbüro diktası, sosyal adaletin yerini sömürü, özgürlüklerin yerini ise sürgünler, işkenceler, toplama kampları ve toplu katliamlar alıyordu

Nitekim aynı gelişmeler Doğu Türkistan'da da yaşandı İktidarı ele geçirmeden önce 1945'de gerçekleştirilen 7 Kongre'de Mao, komünistlerin, iktidarı ele geçirince farklı etnik kökenlere kendi geleceklerini tayin etme ve kendi kendini yönetme hakkını vereceğini deklare etti Ancak iktidara gelir gelmez, önceden verdiği sözleri bir anda göz ardı etti ve "Sincan iki bin yıldır Çin'in ayrılmaz bir parçasıdır, bu nedenle Çin'i federe devletlere bölmenin hiçbir manası yoktur Bu talep tarihe ve sosyalizme düşmanlık anlamına gelir" açıklamasını yaptı

Ardından baskı ve zulüm başladı İlk olarak, Mao ile görüşmek üzere yola çıkan Doğu Türkistan Cumhuriyeti'nin önde gelen liderleri esrarengiz bir uçak kazasında hayatlarını kaybettiler Daha sonra da Doğu Türkistan'ı kendi toprağı olarak gören ve elinden bırakmak istemeyen Kızıl Çin hükümeti, Müslüman halka karşı acımasız bir soykırıma girişti İlk savaş Müslümanların inançlarına karşıydı Dini eğitim veren tüm okullar kapatıldı, din adamları tutuklandı, büyük kısmı da öldürüldü Camilere Mao'nun resimleri ve Komünist Parti'nin bayrakları asıldı ve Müslümanlara bu resim ve bayraklara saygı gösterilerinde bulunmaları emredildi Müslümanların bir kısmı Pan-Türkist, bir kısmı da Pan-İslamist oldukları gerekçesi ile gözaltına alınıyor ve idam ediliyordu Toplu sürgünler ise zulmün bir diğer yüzüydü Yurtlarından sürülen Müslümanların bir kısmı, zorlu iklim şartları nedeni ile yolda hayatlarını kaybetti 1949-1952 yılları arasında 2800000, 1952-1957 yılları arasında 3509000, 1958-1960 yılları arasında 6700000, 1961-1965 arasında 13300000 Doğu Türkistan Müslümanı çeşitli yollarla öldürüldü

Müslümanlar bir yandan sistemli olarak katledilirken, bir yandan da onların yerlerine Çinliler yerleştirilmekteydi Doğu Türkistan'ı bir Çin eyaleti haline getirmek isteyen Maoist rejimin bir diğer yöntemi ise, zorunlu kürtajla "aile planlaması"ydı Bu uygulamalar bugün de halen devam etmektedir


Özgürlük Mücadelesinin Önde Gelen İsimleri

20 yüzyılın başı, Doğu Türkistan'da milli ve manevi duyguların uyanmaya başladığı bir dönem oldu Uygur Türkleri'nin bu "milli uyanışı" Abdülkadir Damulla sayesinde oldu Dönemin en önemli ihtiyaçlarından birisi halkın, mukaddes değerleri, tarihi ve sahip olduğu miras konusunda bilinçlendirilmesi idi Abdülkadir Damulla, açtığı Matle'ul Hidayet ismindeki okulla Doğu Türkistan gençlerini bu konuda yetiştirmiş, yayınladığı kitaplarla halkın bilinçlenmesine katkıda bulunmuştur Abdülkadir Damulla'dan sonra Doğu Türkistan'da mücadeleyi "Üç Efendiler" olarak anılan İsa Yusuf Alptekin, Muhammed Emin Buğra ve Mesud Sabri Baykuzu üstlendiler Mesud Sabri Baykuzu'nun Doğu Türkistan için verdiği mücadele, 1951 yılında komünist Çin yönetimi tarafından tutuklanıp, 1952 yılında zehirli bir iğneyle öldürülmesi ile son bulmuştur İsa Yusuf Alptekin ve Muhammed Emin Buğra'nın mücadeleleri ise ömürlerinin sonuna kadar devam etmiştir

Çin'e bağlı Doğu Türkistan Eyalet Hükümeti'nin Genel Sekreteri olarak görev yapan İsa Yusuf Alptekin, tüm hayatını Doğu Türkistan'ın haklı davasını uluslararası arenada anlatmaya ve Müslümanların esaretten kurtulmasına vakfetmiştir 26 yaşındayken Batı Türkistan'daki Çin Konsolosluğu'nda çalışmaya başlamıştır Batı Türkistan'da bulunduğu süre boyunca, Doğu Türkistan'daki bağımsızlık yanlısı kişilerle bağlantı kurmuş ve çalışmalarını gizli olarak yürütmüştür

İsa Yusuf Alptekin'in en çok üzerinde durduğu konulardan birisi, halkını komünizmden korumak olmuştur Hatta komünizme karşı daha etkili çalışmalar yapabileceğini düşündüğü için Çin Hükümeti nezdinde temaslar yürütmüş ve 1936-1945 yılları arasında Çin Parlamentosu'nda ülkesini temsil etmiştir Komünistlerin önce Pekin'i ele geçirmeleri, ardından da Doğu Türkistan'a doğru ilerlemeleri üzerine İsa Yusuf Alptekin vatanından ayrılmak zorunda kalmıştır 1954 yılında İstanbul'a yerleşen ve çalışmalarını buradan yürüten Alptekin, Doğu Türkistan'da yaşanan zulme dünya ülkelerinin dikkatini çekebilmek için birçok ülkeyi dolaşmış, konferanslara, panellere katılmış, üniversitelerde konuşmalar yapmıştır

Muhammed Emin Buğra ise Doğu Türkistan mücadelesi tarihine Doğu Türkistan Tarihi adlı dev eseri ile geçmiştir 1931'deki bağımsızlık hareketinde bizzat görev almış ve Hotan, Yarkent gibi şehirlerin Çin işgalinden kurtulmasını sağlamıştır 1944 yılında kurulan Doğu Türkistan Devleti’nde bakanlık yapmış, komünist Çin işgalinin gerçekleşmesinden kısa bir süre önce ise Hindistan'a iltica etmiştir Buradan Türkiye'ye geçmiş, mücadelesine devam etmiştir

Bu vatansever insanların yaşamları boyunca şerefle sürdürdükleri bağımsızlık mücadelesi bugün de aynı hızla devam etmektedir Şu anda uluslararası arenada Doğu Türkistan için faaliyet gösteren yirmiye yakın vakıf ve dernek vardır Bu dernekler Doğu Türkistan Milli Kurultayı (ETNC)'nın şemsiyesi altında toplanmıştır ve Doğu Türkistan halkının sesini dünyaya duyurabilmek için çalışmalar yürütmektedir


Doğu Türkistan’a Çin İşkencesi

Doğu Türkistan toprakları bin yıl boyunca İslam yurdu olmuştur Ancak yarım asırdan fazla bir süredir, Doğu Türkistan topraklarında Müslümanlar, komünist Çin yönetiminin işgali altında yaşamaktadırlar Urumçi Üniversitesi'nin duvarında yer alan ve 2 Ekim 1988 tarihli İngiliz The Independent gazetesinin bölge sorumlusu Andrew Higgins'in deyimiyle "katıksız ırkçı düşünce ile zehirlenmiş bir zihniyetin göstergesi" olan bir yazı, Çinlilerin Uygur Türkleri'ne bakış açısını yansıtmaktadır: "Uygur erkeklerini sonsuza kadar kölemiz yapalım, Uygur kadınlarını da asırlar boyunca fahişemiz"

Bölgede 1 milyon kadar askerini silah altında tutan Çin, Doğu Türkistan'da Müslümanların attığı her adımı kontrol etmektedir Yollarda kurulmuş olan askeri denetim noktalarında tüm araçlar tek tek durdurulup içleri aranırken erkekler hakarete uğrayıp tartaklanmakta, Müslüman kadınlar ise tacize uğramaktadırlar Çin'in baskısı, yolların tutulması veya askeri birliklerin sık sık evlerde arama yapması ile de sınırlı değildir Japonya'da yayınlanan Mainichi Daily News gazetesi bu ağır baskıyı 29 Haziran 2000 tarihli sayısında şöyle aktarmıştır:

(Doğu Türkistan'da) Çin'in denetimi gün geçtikçe artmakta ve daha da dayanılmaz bir hal almaktadır Halkın Kurtuluş Ordusu her yerde İletişim sınırlı ve polis denetiminde yapılabiliyor Çok az köyde telefon var ve bu hatların hepsi dinleniyor Bir kişi sadece boş bir şüphe üzerine yıllar boyunca tutuklu kalabiliyor

Müslümanlar keyfi olarak tutuklanıp çalışma kamplarına gönderilmekte, asılsız suçlamalarla idam edilmekte, zaman zaman da toplu olarak katledilmektedirler Bunun yanı sıra, namazlarını gizli kılmak zorunda kalmakta, oruç tutmalarına izin verilmemekte, dini eğitim almaları engellenmektedir Müslüman nüfusun sayısının artmasını engellemek için uygulanan metot ise insanlık dışıdır: kadınlara zorla kürtaj yapılmakta, birden fazla çocuğa sahip olanların çocukları ellerinden alınmaktadır


YERALTI KAYNAKLARI

Doğu Türkistan; petrol, wolfram, altın, kömür, uranyum gibi stratejik hammaddelere ve sayısız yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip bir ülkedir Çin'de mevcut 148 madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan'dan çıkarılmaktadır Doğu Türkistan'da şimdiye kadar 5000 yerde maden ocağı işletmeye açılmış olup; Çin'deki toplam maden ocaklarının %85'ini teşkil eder Yaklaşık 500 bölgeden "petrol", 30 bölgeden "doğalgaz" çıkarılmaktadır Petrol rezervi 8 milyar ton olarak tespit edilmiştir Her yıl 10 milyon ton petrol Çin'e taşınmaktadır Çin'in kömür rezervinin yarısı Doğu Türkistan'dadır Yıllık "altın" üretimi 360 kg civarındadır Uranyum, wolfram gibi stratejik madenlerle tuz ve renkli kristal taşları Doğu Türkistan'ın başlıca yeraltı ürünlerindendir 150 bin km2 tarım arazisine, bir o kadar ekilebilen toprağa ve 12 bin km2 genişliğinde ormanlık alana sahip Doğu Türkistan yaylalarında 60 milyona yakın küçük ve büyükbaş hayvan beslenmektedir Sanayi kuruluşlarında çalışanların %90'ını ve petrol tesislerinde çalışanların %99'unu bölgeye yerleştirilen Çinliler oluşturmaktadır


KÜLTÜREL YAPI

Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde halkın % 50'si Uygur Türkçesi ile konuşmaktadır 1000 seneden beri kullandıkları Arap Alfabesi Çin hükümeti tarafından 23101969 tarihinde tamamen yasaklanmıştır Onun yerine Çin fonetiğine uygun olarak hazırlanan Latin Alfabesi kabul ettirilmiştir 1980'li yıllarda Uygur aydınlarının hazırlamış oldukları, Uygur fonetiğine uygun Kiril Alfabesi projesi Pekin tarafından reddedilmiştir Bunun yanında halkın büyük çoğunluğunun Türk olması sebebiyle Doğu Türkistan'da her şeye rağmen Türkçe konuşulmaktadır Eski bir Türk yurdu olan Doğu Türkistan, Türklerin ilk yerleşik hayata başladığı yurtlardan biridir, Uygur mimarisi ise dünyaca meşhurdur ve Türk-İslam mimarisi özelliklerini ihtiva eder Yeni Uygur edebiyatı dönemi (XIXyy Uygur edebiyatı) Doğu Türkistan'daki Çin istilâ ordularını, Çin hakimiyetini ve onlara karşı yapılan mücadeleleri işleyen eserlerin çok olduğu bir dönemdir Ortaya çıkan edebî eserler, Uygur Türklerinde meydana gelen yeni millî edebiyatın temelini oluşturmuştur


EĞİTİM-ÖĞRETİM

Doğu Türkistan'da okuma-yazma bilmeyenlerin oranı % 58-60 civarındadır Yayınların ise ancak %16'sı Uygur Türkçesiyledir Doğu Türkistan bölgesinin tarihi, kültürü ve etnik geçmişine dair bilgilerin resmî yorumdan farklı olarak verilmesi yasaklanmıştır Öğretim kurumlarının yabancı ülkelerdeki öğretim kurumlarıyla doğrudan ilişki kurmaları da yasaklanmıştır Aksi hareket edenler ise en ağır cezalara çarptırılmaktadır Her sene alfabe değiştirilmesi yüzünden çocukların eğitimi eksik kalmakta ve öğrenim görmeleri engellenmektedir

GAGAVUZ YERİ

Yüzölçümü :
1831 km2

Nüfusu : 171500

Başkenti : Komrat

Gagavuz Yeri, Moldova'nın güney doğusunda yer alan "özerk bölge"dir

Gagavuz Yeri'nin en üst düzey idari yöneticisi Başkandır Özel kanuna göre, Gagavuz'lar kültür eğitim, istihdam, konut, yerel bütçe, maliye konularına ters düşmemek kaydıyla kanun çıkarma yetkisine sahip olacaklardır Moldova Cumhuriyeti tarafından yürürlüğe konulan Özel Yasaya göre Gagavuz Yeri Moldova'nın toprak bütünlüğü içinde özerk cumhuriyet statüsündedir

Komşuları, kuzeyde Ukrayna, batıda Romanya, güneybatıda Bulgaristan

Önemli şehirleri Komrat, Çadır, Lunga, Vulkaneşti

Gagavuz Türkçesi, yaşayan Türk lehçelerinden biridir Gagavuz Türkçesi; Azeri Türkçesi, Türkmen Türkçesi ve Türkiye Türkçesiyle birlikte Türk dilinin Oğuz grubunu teşkil etmektedir Bu üç lehçeden Türkiye Türkçesine en yakın olanı Gagavuz Türkçesidir Bu dil, Osmanlı Türkçesinden etkilenerek Türkçe, Arapça, Farsça kelimeler alarak zenginleştiği gibi, birlikte yaşadığı Yunan, Bulgar, Romen, Moldova ve Rus dillerinden de birçok kelimeyi bünyesine almıştır Bugün edebi Gagavuz Türkçe'sinin içerisinde çok sayıda Slav asıllı kelime bulunmaktadır Gagavuzlar Osmanlı alfabesini öğrenmemiş ve Osmanlı yazılı edebiyatını okumamışlardır Osmanlı döneminde ve ondan sonra uzun zaman Kiril alfabesi ile yazılmış bulunan Türkçe kitapları okumuşlardır 1957 yılına kadar Gagavuzların kendilerine ait bir alfabeleri olmamıştır Gagavuzlar değişik zamanlarda Rumca, Bulgarca, Rusça ve Romence öğrenmek ve bu dillerin alfabelerini kullanmak zorunda kalmışlardır 1918'den 1932 yılına kadar Kiril alfabesini, 1932'den 1957'ye kadar Latin Alfabesini kullanmışlardır 1957 yılında Moldova SSCB Yüksek Sovyeti'nin kararıyla Rus Alfabesine birkaç harf ilave edilerek, Kiril esaslı Gagavuz Alfabesi hazırlanmıştır 1957'den 1996'ya kadar tekrar Kiril Alfabesini, 1996'dan sonra ise Latin Alfabesini kullanmaya başlamışlardır Gagavuz Türkçesini bir yazı dili haline getirme mücadelesinde Rusça'dan etkilenilmiştir Gagavuz Türkçesi morfoloji, fonetik ve sentaks açısından değerlendirildiğinde Slav etkisinde kalmıştır Gagavuz Türkçesinin her gün yaşayan iki diyalekti vardır Birisi merkez diyalekti (Konrat ve Çadır), diğeri ise güney (Vulkaneş) diyalektidir Kanuna göre Gagavuz Yeri'nin resmi dili "Gagavuzca, Rusça ve Romence"dir Özerklik süreciyle birlikte Gagavuzların anadillerini her alanda kulla-nabilme imkanı doğmuştur XI Yüzyıla kadar Hıristiyan kiliseleri arasında bir takım teolojik problemler olmasına rağmen bu problemler kiliseler arasında büyük bir ayırıma sebep olmamıştı Ancak 1054 yılında Hıristiyan kilisesi Ortodoks ve Katolik olmak üzere iki ana mezhebe ayrıldı Eskiden olduğu gibi günümüzde de Gagavuzlar arasında Babtist ve Adventist gruplar ve bunlara ait kiliseler mevcuttur Gagavuzların uzun bir süre yazılı edebiyatları olmamıştır Çeşitli zamanlarda farklı alfabeler kullanmak zorunda kalan Gagavuzlar yaşadıkları ülkenin alfabesiyle Türkçe kitaplar yayınlamışlardır Çağdaş Gagavuz edebiyatının gelişmesinde Mihail Çakır'ın oldukça büyük rolü vardır Çünkü Çakır daha 1094 yılında Gagavuz Türkçesiyle ilk gazeteyi çıkarmış ve bu dilin bir edebî dil haline gelmesi için ilk meşaleyi yakmıştır 1934 tarihinde Gagavuz Türkçesiyle Besarabyalı Gagavuzların İstoryası adlı kitabını bastırmıştır Bu kitap bir Gagavuz tarafından yazılan ilk Gagavuz tarihidir Yine Çakır 1939 yılında Gagavuzca-Romence sözlüğü neşretmiştir ve İncil'i anadiline çevirmiştir 1957 yılından günümüze kadar Gagavuz Türkçesi ile 25-30 civarında edebi eser yayınlamıştır


İDARİ YAPISI

Gagavuz Yeri'nin en üst düzey idari yöneticisi Başkan'dır Kanunun 6 Maddesine göre tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarının mülkiyeti Gagavuz Yeri idaresine aittir Gagavuz Yeri'nin Moldova Cumhuriyeti bayrağı yanında kullanılan kendi bayrağı mevcuttur Gagavuz Yeri idaresine, Moldova Anayasası ve kanunlarına ters düşmemek kaydıyla kanun çıkarma yetkisi tanınmıştır


SİYASİ YAPISI

Özel Yasaya göre, Gagavuz Yeri Moldova'nın toprak bütünlüğü içinde özerk bir bölgedir Kendi parlamentosunda ve bölge yönetiminde söz sahibidirler


EKONOMİ

Ekonomisi tarıma dayalı olan bölgenin ekilebilir alanı 148 hektardır Yılda 400000 ton üzüm işleyen 12 şarap fabrikası, 1 adet et kombinası, 2 adet yağ fabrikası, 1 adet tütün fabrikası, mentasyon fabrikası ve 2 adet halı fabrikası vardır Şarapçılıkta dünya çapında üne sahip olan Gagavuzlar üzümün yanısıra hububat, bakliyat ve sebze-meyve yetiştirmektedirler


EĞİTİM-ÖĞRETİM

Bugün yaşlı ve okuma-yazma bilmeyenler yalnızca Türkçe konuşmaktadırlar Sovyetler Birliği zamanında Rusça'nın okullarda zorunlu hale getirilmesi sonucu Gagavuzlar, iki dilli olmuşlardır Moldova'da yaşayan milletler içinde Rusça'nın ikinci dil olarak konuşulma oranının en yüksek olduğu grup Gagavuzlardır Gagavuzların %74'ünün Rusça'ya vakıf oldukları tespit edilmiştir Okullarda kademeli olarak Latin Alfabesi ve Gagavuzca eğitim verilmeye başlanmıştır Gagavuzca yayınlanan gazetelerden başlıcaları Ana Sözü ve Gagavuz Sesi Gazetesidir Ayrıca Saba Yıldızı adlı bir dergi de yayın hayatına başlamıştır

KARAKALPAKİSTAN

Yüzölçümü
: 164900 km2

Nüfusu : 1418100

Başkenti : Nukus

Karakalpak Özerk Cumhuriyeti, Aral Gölü'nün güneydoğu ve güneybatısında yer alır Orta kesim, Amuderya ırmağı vadisi ve deltasından oluşur 164900 km2'lik bir araziye sahip olan Karakalpakistan'ın iklimi kara iklimidir Değişik etnik grup ve milliyetlerin yaşadığı cumhuriyette 1418100 kişilik nüfus vardır Karakalpakistan'ın en önemli yerleşim merkezi başkent Nukus'tur Amuderya deltasının başında kurulmuş olan Nukus 1932'de şehir statüsünü kazandı Başta gıda işleme tesisleri olmak üzere çeşitli hafif sanayi kuruluşlarının bulunduğu kentte , Özbek Bilimler Akademisi'nin Karakalpak şubesi ile öğretmen okulu, müze ve tiyatro mevcuttur

Uzun yıllar Kazaklarla da iç içe yaşayan Karakalpaklara ilişkin tarihi kayıtlar ancak 16yüzyıla kadar iner Eski yurtlarının Kazan ve Astrahan arasındaki Volga kıyıları olduğu, oradan Amuderya çevresine göç ettikleri bildirilmektedir 18 yüzyılda Amuderya yöresine yerleşen Karakalpaklar , Özbekler ve Kazaklar dışında bölgede az sayıda Türkmen ve Rus azınlıkları da yaşamaktadır Karakalpakistan, 1936 yılı Aralık ayında Özbekistan'a katılmıştır 1 Aralık 1990'da Cumhuriyet Yüksek Konseyi tarafından Karakalpakistan'ın özerkliği kabul edilerek Özbekistan'ın ilk ve tek özerk cumhuriyeti olduğu onaylanmıştır Kentlerde oturanların oranı % 48 dolayındadır Başlıca kentler Nukus, Hoceyli, Biruni, Tahyataş, Çimbay, Turtkul ve Altıkıl'dır


EKONOMİ

Anayasa çerçevesinde demokratik bir ülke olan Özbekistan'ın tecrübesine uymayı taahhüt eden Karakalpakistan, aynı zamanda piyasa ekonomisi politikasını gerçekleştirme yolundadır Ekonomi büyük ölçüde tarıma dayanır Sınırlı sanayi sektörü hafif imalat kuruluşları, petrol işleyen rafineriler, Hoceyli'deki tersaneyi, kireçtaşı, alçı, asbest, mermer ve kuvarst kaynaklarını kullanan çok sayıda yapı malzemesi fabrikası ve Tahyataş'taki enerji santralından ibarettir Pamuğun yanısıra yonca, pirinç ve mısır yetiştirilir Kızılkum çölünde sığır ve karakul koyunu beslenir Çiftçilerin büyük çoğunluğu ipek böcekciliği ile uğraşmaktadır Karakalpakistan , pamuk yetiştirme ve pirinç üretiminde önde gelen bir bölgedir Özellikle tarım ürünleri ve zengin mineral ve hammadde kaynaklarına bağlı olarak çeşitli sanayii dalları bulunmaktadır

Karakalpakistan ekolojik bir felaketin eşiğindedir Aral Gölün'ün kuruması tehlikesi cumhuriyetin en önemli problemidir

KABARTAY - BALKAR CUMHURİYETİ

Yüzölçümü :
12500 km2

Nüfusu : 900000

Başkenti : Nalçik

Büyük Kafkaslar'ın kuzey yamacında yer alan ülkenin, kuzeyinde Stavropol krayı, doğusunda Kuzey Osetya Cumhuriyeti, güneyinde Gürcistan ve batısında Karaçay-Çerkez Özerk Cumhuriyeti yer almaktadır1998 tahminlerine göre nüfusu 900 bin kişi kadar olan Kabartay-Balkar Cumhuriyeti'nin alanı 12 500 km2' ve başşehri 240 500 nüfuslu Nalçik'dir Coğrafi açıdan üç bölgeye ayrılır Güneyde, birbirine paralel dağ sıralarından (Glavni, Peredovoy, Skalisti ve Çornıye) oluşan ve ülkenin güney sınırını çizen Büyük Kafkas Dağları uzanır Bu dağların en yüksek dorukları Elbruz 5642, Dihtau 5203, Koştantau 5144, Djangitau 5049 ve Shara 5068 m'dir Bölgede hızlı akışlı akarsuların kaynaklarını oluşturan çok sayıda buzul vardır Buzul alanlarının altındaki ikinci bölgede Alpin çayırlar, iğne yapraklı ve yaprak döken (kayın,meşe, kızılağaç, gürgen, akçaağaç, dişbudak ve kavak) ağaçlardan oluşan ormanlar yer alır Sıradağların, deniz seviyesinden yükseklikleri 500-700 marasında değişen kuzey eteklerinde yaprak döken ağaçlardan oluşan ormanlar uzanır; vadilerin daha geniş kesimleri ise çayırlarla kaplıdır Kuzey ve kuzeybatıda yer alan üçüncü bölge düz Kabartay Ovası'ndan oluşur; Çerek,Çegem, Baksan ve Malka ırmaklarının birleşmesiyle oluşan Terek ırmağı ovayı boydan boya geçer Terek'in batısında ve doğusunda Büyük ve Küçük Kabartay ovaları yer alır Bölgenin doğal bitki örtüsü çayırlar ve verimli çernozem topraklarını kaplayan sorguç otu steplerinden oluşur, bununla birlikte, stepler temizlenerek bu toprakların büyük bölümü tarıma açılmıştır Kabartay-Balkar'a hakim olan karasal iklim yüzey şekillerine göre bölgeden bölgeye farklılık gösterir; Yazlar genellikle sıcak geçer, ortalama sıcaklık temmuz ayında 22°C, ocak ayında ise -40°C'dir Dağlarda 750 mm'yi geçen yıllık yağış miktarı, oldukça kurak olan Kabartay Ovası'nda 500 mm'ye düşer


İDARİ YAPI VE NÜFUS ÖZELLİKLERİ

Merkezi Kafkasya'nın yüksek dağlık bölgelerinde yaşayan ve kendilerine Taulı (dağlı) denen Balkarlar, Karaçayların doğusunda Baksam, Çegem ve Çerek nehirlerinin geçtiği vadilerde yoğunlaşmışlardır Kendi aralarında Mezengiy, Bezingi, Hulamlı, Çezemli, Baksamlı gibi kollara ayrılan Balkarlar; 1989 sayımına göre BDT'da toplam 88 771 kişidir Ancak bunun 71 bin kadarı kendi ülkelerinde yaşamaktalar l5yy sonlarında Osmanlı'ya bağlanan Balkarlar, 1827'de Rus hakimiyetine girmişlerdir 1917'den sonra Karaçaylılarla birlikte Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti içinde yer almışlar ve 1921'de Kabartay oblastına katılmışlardır Bu yönetim birimine,1922'de Kabartay-Balkar Özerk oblastı adı verilmiş ve 1936'da da özerk cumhuriyet statüsü tanınmıştır II Dünya Savaşı'nda Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle 1943'de Orta Asya'ya sürülmüşler ve toprakları da Gürcistan'a katılmıştır 1956'da ülkelerine dönmelerine izin verilerek 1957'de Kabartay-Balkar ÖSSC yeniden oluşturulmuştur Halen Rusya Federasyonunu bağlı federe bir cumhuriyettir


EKONOMİ

Ülkenin başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır Tarım genellikle sulamaya dayalıdır Cumhuriyetin başlıca tarım bölgesi Kabartay Ovası'dır Bölgede buğday, mısır, ayçiçeği, kenevir, patates, sebze ve meyve yetiştirilir Dağlık sahalarda koyun ve keçi (441 bin baş) beslenir Kabartay Ovası'nda ise sığır yetiştiriciliği (236 bin baş) yapılır Ünlü Kabartey atlarının yetiştirilmesine (24 bin adet) günümüzde de devam edilmektedir, Kabartay-Balkar yeraltı kaynakları bakımından zengin bir bölgedir Baksan vadisindeki Tirnyauz'un çevresindeki topraklarda molibden ve tungsten çıkarılır

AHİSKA TÜRKLERİ

Nüfus :
600000

Bulundukları Başlıca Şehirler : Rusya'nın Moskova, Smolensk, Orel, Belgorod, Özbekistan'ın Fergana, Taşkent, Kırgızistan'ın Bişkek, Oş, Celal-Abad, Kazakistan'ın Almatı, Jambıl ( Taraz ), Türkistan ve Kentav şehirleri

İlk Göç : 1944

Siyasi ve İdari Konumları : 1944 yılından itibaren sürüldükleri bölgelerde azınlık olarak yaşayan Ahıska Türklerinin SSCB'nin dağılmasıyla birlikte kurulan az sayıdaki sivil-toplum kuruluşları dışında herhangi bir siyasi grupları yoktur

Ahıska, Türkiye sınırına 12-30 km mesafede Gürcistan'ın güneybatısına düşen bölgenin adıdır 31 Temmuz 1944 gün 6279 sayılı Devlet Savunma komitesinin ''gizli'' kararıyla top yekün sürgüne tabi tutulan Ahıskalıların çoğu, bu zor yolculuk şartlarına dayanamayarak hayatlarını kaybettiler Ahıska Türkleri'nin neden sürgüne tabi tutuldukları tam 47 yıl gizli tutuldu Ahıska Türkleri tarafından ,, vatana dönüş'' mücadelesi veren bir çok cemiyet oluşturulmuş ise de çeşitli ülkelerdeki sürgün hayatı hala devam etmektedir

Türkiye dışında 8 cumhuriyette 260 kadar yerleşim bölgesinde dağınık vaziyette yaşayan Ahıska Türklerinin sosyal, kültürel ve eğitimle ilgili pek çok etkinlik sunan kültür merkezlerinde Ahıskalılar kimliklerini koruma mücade- Iesi vermektedirler Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan'da Ahıska Türklerinin kurduğu çok sayıda Türk Kültür Merkezinde bu çaba gösterilmektedir Özbekistan'da bulunan Ahıskalılara ait kültür merkezi, Özbekistan Medeniyet Vakfı bünyesinde 1992 ylll başında ''Türk Medeniyet Merkezi'' adı ile kurul- muştur Merkezin başında Dr Ömer Salman bulunmaktadır Dr Salman bir mücadele ve gönül adamıdır Hem Ahıskalılarca hem Özbekler tarafından sevilip sayılmaktadır Kazakistan Ahıska Kültür Merkezi 1991 yılında Dr Tevfik Kurdayev Haşimoğlu tarafından Almatı'da kurulmuştur Merkezde Türkçe , din bilgisi gibi dersler verilmektedir Ayrıca merkez Türkiye'den Kazakistan' a giden Türk vatandaşlarına da kapılarını açmaktadırlar Kırgızistan Ahıska Türklerince 1991 yılında kurulan Türk Medeniyet Merkezi'nin başında eski milletvekili İzzet Maksudov bulunmaktadır Bir işadamı olan Maksudov, Türkiye'den giden bir çok yatırımcıya yardımcı olmuş, Kırgızistan makamları ile ilişkilerini kolaylaştırmıştır Bu üç merkezin stratejik açıdan önemleri çok büyüktür Türk, Kazak,Kırgız, Özbek kardeşlikleri arasında nifak tohumları ekmek isteyenlere karşı bu merkez mühim görevler üstlenebilecek yapılanmalar haline getirilebilir


NOGAY TÜRKLERİ

Nüfus :
1030000

Bulundukları Başlıca Şehirler : Rusya Federasyonuna bağlı Astarhan, Terek, Kızılyar , Açıkulak, Perekop, Çelyabinsk, Bulgaristan'ln Şumnu, Dobruca ve Türkiye'nin Ankara -Polatlı , Şereflikoçhisar , Konya-Kulu , İstanbul, Osmaniye, Adana, Çorum, Eskişehir , Bursa, Kütahya Gaziantep, Isparta-Senirkent şehirlerinde yaşamaktadırlar

Siyasi ve İdari Konumları : Bulundukları ülkenin idari yapısına uymaktadırlar

Türk tarihinde Nogay sözüne ilk olarak Altınordu devletinde rastlanır Nogay Han , üstün kabiliyeti , büyük teşkilatçılığı sayesinde Altınordu devletinin en yüksek mevkilerine çıkar Nogay Han'a tabi olan Türk toplulukları onun adını almışlardır Nogaylar, 13 yüzyıla kadar, Deşt-i Kıpçak'ta ( Kıpçak çölünde ) göçebe hayatı yaşadılar Birleşik bir hayat süren Nogaylar çeşitli sebeplerden dolayı daha sonra dağıldılar Bir kısmı mekan değiştirirken kalabalık bir kısmı diğer Türk boyları arasında eridiler

Erimeden günümüze kadar kalan Nogaylar ; Hazar bozkırında, Kuzey Kafkasya'da, Kırım'da , idii-Ural havzasında , Batı Türkistan'da ve Litvanya'da , Dobruca'da, Deliorman bölgesinde ve Türkiye'de yaşamaktadırlar

1) Hazar Bozkırı Nogayları : Aşağı itil'in geniş deltasında Astarhan çevresindeki köy ve kasabalarda, Kalmukya'nın güney kesimine düşen Kuma çayının kuzey yöresinde bulunurlar Kendi ağızlarını unuttukları için Kazanlı diye de adlandırılırlar Buradaki başlıca toplulukları 11 Kara ağaçlar ( Karagaş) 11 ve Kundurlardır

2) Kuzey Kafkasya Nogayları : Kafkasya'da beş bölgede yer alırlar Dağıstan'ın Kuma ile Terek akarsuları arasında kendi adlarıyla anılan bozkırda , özellikle Kızılyar yöresinde , Hasavyurt ve Açıkulak kazalarında kalabalık bir topluluk halinde bulunurlar

3) Kırım Nogayları : Nogaylar Kırım yarımadasının kuzeyindeki ovalık alan ile dağlık kesimin kuzey eteklerinde, Perekop kasabası çevresinde , kuzeydoğuda Azak denizine dökülen çaylar ( Tolmak, Bedri vb ) boyunda yaşamaktadırlar

4) İdil-Ural Havzası Nogayları : Burada Tatarlar arasındaki ,, Nogaylar'' ( Nagaybaklar ), küçük bir etnik topluluktur Günümüzde Başkurdistan'da ve Başkurdistan'ın kuzeydoğu komşusu Çelyabinsk vilayetinin Yukarı Ural çevresinde yaşamaktadırlar Nogaybaklar, Kuzey ( Kıpçak ) Türkçesinin Başkurt unsurlarının da karıştığı Tatar ağzıyla konuşurlar Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebindendirler Başkurdistan'daki Nogaylar, Kuzey Türkçesi'nin Başkurt ağzıyla konuşurlar

5) Batı Türkistan ( Kazakistan ) Nogayları : Bu büyük bölgenin Kazaklar arasındaki Nogaylar'ı, onların boy düzeninde , Orta ve Kiçi ( Küçük ) cüzlerde bulur)urlar Orta cüzdekiler, şecereye göre , Kongırat kolunun Camanbay'ından gelirler Buradaki Nogay'dan da Satıbaldı, Tokas, Şahan uruk- Iarının ataları çıkmıştır Kazakistan'daki Nogay obaları, şimdi Kızılorda tümeninin Canga-Korgan yöresinde yaşamaktadırlar Hepsi Kuzey Türkçesinin Kazak ağzıyla konuşurlar

6) Kırgızistan Nogayları : Kırgızlar arasındaki boy düzeninde Ön-Kol'a bağlı Çirik boyunun "Nogay'' adlı bir oymağı vardır Onlar, Kuzey Türkçesi'nin Kırgız ağzıyla konuşurlar

7) Litvanya Nogayları : Polonya'nın kuzeyinde ve Baltık denizinin doğu yanında yer alan bölgede yaşarlar Nogaylar'a ''Litvanya Tatarlar''ı da denirBuradaki Nogaylar sadece dinlerini muhafaza edebilmişlerdir

8) Romanya Nogayları : Yüzyıllarca önce, Karadeniz'in batı kıyılarına göçmüş bulunan Nogaylar,çağımızda Tuna ırmağı deltasının sağ yöresindeki Dobruca bölgesinde ( Köstence ili ) dağınık olarak yaşarlar

9) Bulgaristan Nogayları :Tuna'nın güneyindeki Deliorman bölgesinde ,Şumnu (Kolarovgrad ) çevresindeki köylerinde yaşarlar

10) Türkiye Nogayları : İki yüzyıl önce Türkiye'ye gelmiş Nogaylar'ın çoğu Orta Anadolu'ya yerleştirildiler Bugün Nogaylar , Ankara'nın Polatlı ve Şereflikoçhisar ilçelerinin bazı köylerinde, Konya'nın Kulu ilçesinin bazı köylerinde, İstanbul, Osmaniye, Adana, Çorum, Eskişehir, Bursa, Kütahya, Gaziantep ve Isparta'nın Senirkent ilçesinde yaşamaktadırlar








Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.