Mountain
|
Cevap : Kızılderili Masalı
ZÜRAFA İLE KARINCA
Zürafa ile karınca arkadaş olmuşlar Zürafaların ses telleri yokmuş, konuşamazlarmış ama bu zürafa konuşuyormuş: " Sen ne diyorsun arkadaş? Dünyada insan nüfusu çok fazla Yedi milyar kadar var Orta ölçekli bir şehir nüfusu üç milyon "
Zürafa konuşmasını bitirince karınca başlamış anlatmaya: " Yedi milyar insan çok az Dünyadaki karıncaların toplamı sekiz yüz milyardan fazla Bir şehir üç milyon diyorsun İçinde benim de yaşadığım orta boy bir karınca yuvası beş metre derinliğinde ve on iki metre eninde sekiz milyon karıncayı barındırıyor Karıncalar dünyadaki karada yaşayan canlıların toplamından daha çoktur "
Zürafa: " Biz zürafalar ise, uzun boyluyuz ama sayımız azdır Dünyadaki zürafaları toplasan yirmi bin etmez Nedeni az ürememizden Yavru zürafaların büyümesi yıllar alır Aslanlardan başka düşmanımız yoktur Mağaramız, evimiz yoktur Tabi siz toprak altında yaşadığınız için türlü tehlikelerden uzaksınız "
Karınca: " Neden? Karıncaların hiç mi düşmanı yok sanıyorsun Bir karıncayiyen yuvanın başına çöreklense birkaç yüz karınca yemeden gitmez Uzun, ip gibi dili yapışkanlıdır ve her dilini ağzına çekişte pek çok karınca yakalar "
Zürafa: " Bak karınca, benim dilim de uzundur "
Zürafa yanındaki ağacın üst dallarında durmakta olan karıncaya dilini göstermiş Zürafanın kırk santimetre boyundaki uzun dilini gören karınca hayretler içinde kalmış ve bir an boş bulunarak aşağı düşmüş Karıncanın düşüşünü çaresizlik içinde seyreden zürafa birkaç adım geri gitmiş Sağa sola bakınmış Karınca ağacın alt dallarına, yapraklarına mı takıldı, yoksa yere, çimenlerin arasına mı düştü belli değilmiş Üstüne basarım, karıncaya bir zarar veririm diye arayamamış Zürafa daha sonra yürüyüp gitmiş
Birkaç gün sonra zürafa o ağacın yanından geçiyormuş Bir ses duyunca başını çevirmiş, aynı karınca, aynı dalın üstünde duruyormuş Seslenen oymuş
Karınca: " Zürafa, baksana buraya Öyle geçip gidiyorsun İki gündür buradayım Ben yere düştükten sonra toparlanıp ayağa kalktım Sen bakındın, beni göremedin, gittin Ertesi gün bu dala çıktım Seni bekledim Her neyse sonunda geldin ya seni çok özlemiştim "
Zürafa: " Ben de seni çok özledim, karınca Hayatta olman beni sevindirdi "
Karınca: " Bak zürafa, konuşmamıza devam ederiz ama bir daha dilini göstermek yok Tamam mı? "
Bunun üzerine zürafa: " Tamam, karınca kardeş, bir daha dilimi göstermem " demiş ve gülüşmüşler
-----------------------------------------------------------
GERGEDAN, FİL, ZÜRAFA VE MAYMUN
Fil, gergedan ve zürafa ile arkadaşmış ama gergedan ile zürafa arkadaş değilmiş Filin zürafa ile konuştuğunu gören gergedan bunu önemsemezmiş Zürafa fili gergedanla konuşurken görünce üzülür ve gergedanla arkadaşlığına bir son vermelisin, dermiş Oralarda büyük bir yemiş ağacı varmış Gergedan dallara ulaşamaz ağacın dibine düşen yemişlerle idare edermiş Fil alt dallarda bulduğu yemişleri koparıp yermiş Zürafa ise, orta seviyedeki dallardan kopardığı yemişleri yermiş Esas olgun ve tatlı yemişler üst dallardaymış ama hiçbiri bu yemişlere ulaşamazmış
Günün birinde bir maymun yemiş ağacına çıkmış ve üst dallardaki yemişleri yemeye başlamış Maymunu gören gergedan, fil ve zürafa öylece bakakalmışlar Durumu farkeden maymun, yemişler bana da onlara da yeter deyip, topladığı yemişleri ikram etmiş Maymunun yardımlaşma ve paylaşma isteğini gören gergedan ile zürafa maymundan utanmışlar Önce file sonra da birbirlerine sıkıca sarılmışlar Sonsuza kadar arkadaş kalacaklarına söz verip maymunu dördüncü olarak aralarına almışlar
-----------------------------------------------------------
ŞARKI SÖYLEYEN AYICIK
Ayıcığın annesini avcılar vurmuş Yalnız kalan ayıcık ormanda zor günler geçirmeye başlamış Çok dertliymiş Derdini şarkı söyleyerek hafifletmeye çalışmış Şarkılarında annesinin vuruluşunu ve yalnız kalışını anlatmış Ayıcık şarkı söylerken bülbüller, kanaryalar bile susarmış Geçen günlerle birlikte orman hayvanlarından pek çok taraftar toplamış Annesini vuran avcıları taraftarlarına yakalatmış Onları korsanlardan kalmış demir parmaklıklı bir mağaraya hapsetmiş Uzun yıllar mağaranın önünde nöbet beklemiş Annesini geri getiremezmiş ama bu avcılar cezasını çekmeliymiş Zamanla avcılar ölüp gitmiş Ayıcık kocaman bir ayıymış artık ve iki yavrusu olmuş Yavrularını büyütürken, avcıların acımasız olduğunu ve onlardan sakınmak gerektiğini bıkmadan anlatmış
Bizim ayının sonu annesinin sonu gibi avcıların elinden olmuş İki yavrusuyla birlikte yaban armudu yemeye gidiyormuş ki, avcılar onu görmüş Avcıların attığı kurşunlardan kurtulamamış ve son sözleri, yavrularım, ah yavrularım, olmuş Yavruları yakalayan avcılar, onları ayıcılara satmış Ayıcılar, yavruları altında ateş yanan kızgın saç üzerinde yürüterek eğitmeye başlamışlar Onları sopayla döverek boyun eğdirmişler İki yavru büyüdüklerinde burunlarında birer zincirli demir halka varmış Zincirin ucu ayıcının elindeymiş Ayıcı zinciri çektiğinde can acısından bağırırlar ve seyirciler de gülermiş
-----------------------------------------------------------
YEŞİL AYICIK
Yeşil ayıcık uzaydan gelmiş Dünya onun bilmediği bir yermiş Uçan dairesini bir dağın yamaçlarına indirmiş Bu dağ Uludağ'mış Uludağ'da gezmiş, dolaşmış Ağaçları, çiçekleri görmüş Çimenlere uzanmış, yatmış Şarkılar söylemiş Çok mutluymuş İyi ki, bu gezegene indim, diye düşünmüş Burası ne güzel yermiş Havası, suyu ve toprağıyla dört dörtlükmüş
Yeşil ayıcık daha sonra uçan dairesine binmiş Bursa semalarında bir süre uçtuktan sonra, Marmara Denizi'ne doğru yönelmiş Orada gemileri, kayıkları görmüş Uzaklarda bir plaj varmış Bu plajda insanlar denize giriyorlarmış İyice alçalmış, insanlara selam vermiş, el sallamış İnsanlar da ona selam vermişler, el sallamışlar Denizin üstüne inecekmiş ki, bip bip sesini duymuş Annesi arıyormuş İnmekten vazgeçmiş ve hızla yükselerek geldiği gezegene doğru yola çıkmış
SON
|