Kızılderili Masalı | 
     
| 
	
			
			 | 
		#1 | 
| 
			
 
Mountain
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Kızılderili MasalıEvvel zaman içinde küçük bir oğlu olan bir Kızılderili reisi varmış   Bu Kızılderili reisi oğlunu usta bir avcı olarak yetiştirmek istediğinden her gün ormana avlanmaya götürürmüş  Günlerden bir gün ormanda avlanırken, Kızılderili reisin oğlunu maymunlar kaçırmış  Kızılderili reisi daldan dala atlayarak kaçan maymunları uzun süre takip ettikten sonra izlerini kaybetmiş  Daha sonraki birkaç gün oğlunu arama çabalarını sürdüren Kızılderili reisi, umudunu kaybetmiş ve üzgün bir şekilde kabilesine geri dönmüş  Aradan günler geçmiş   Fakat geçen günler gideni geri getirmediğinden üzüntüsü artan Kızılderili reisi, oğlunu bulmadan rahat olamayacağını anlayarak, en güvendiği adama kabilenin yönetimini bırakmış, oğlunu aramaya çıkmış  Kızılderili reisi yıllarca dağlarda, ormanlarda oğlundan bir iz bulmak umuduyla dolaşmış, durmuş  Oralarda gördüğü avcılara maymunların kaçırdığı oğlunu anlatmış  Oğlunun akıbeti hakkında bir şey bilip bilmediklerini sormuş  Avcılar böyle bir durumdan haberleri olmadıklarını söylemişler  Kızılderili reisi yılmadan, usanmadan arayışlarını sürdürmüş  Dağlarda, ormanlarda yüzlerce kez ölümle burun buruna gelmiş  Pek çok vahşi hayvanla gırtlak gırtlağa gelerek hayatını savunmuş  Yaralarını kendisi tedavi etmiş  Kızılderili reisin akıllara durgunluk veren var olma savaşını ve oğlunu bulmak için gösterdiği sonsuz gayreti sürekli olarak izleyen Manitu, sonunda, onun oğluna kavuşması gerektiği düşüncesinden yola çıkarak yardımcı olmaya karar vermiş  Bir gün, bir ormanda Kızılderili reisi oğlunu ararken, yerde yatan yaralı bir maymun görmüş   Kızılderili reisi maymuna biraz su içirince, maymun gözlerini açmış ve Manitu’nun izniyle dile gelmiş: “ Reis biliyorum, oğlunu arıyorsun   Merak etme, yakında oğluna kavuşacaksın  Oğlunu maymunlar sultanı kaçırmıştı  Çok yaşlanmıştı  Tahtını bırakacağı bir varisi yoktu  Diğer maymunları ise sultan olabilecek yeterlilikte görmüyordu  Senin oğlunu görünce çok beğendi  İşte maymunların yeni sultanı dedi  Yaşlı sultan birkaç yıl sonra öldü  Senin oğlun maymunların sultanı oldu  Yaşı küçüktü ama çok cesurdu, çok yetenekliydi  Hiçbirimiz onun gözlerine bakmaya cesaret edemiyorduk, ondan korkuyorduk  Bu korku, ona duyulan saygının bir nedeni olsa gerek  Ayrıca çok da adaletliydi  Maymunlar arasındaki ilişkilerde olsun, maymunlarla diğer ormanlılar arasındaki ilişkilerde olsun haksızlık olmasına, hak yenmesine izin vermezdi  Doğruluk onun temel prensibiydi  Bu nedenlerden dolayı ona birer köle gibi itaat ettik  Şimdi on sekiz yaşında ve genç bir insan oldu  Uzun boylu, yakışıklı ve hayli güçlü  Birkaç gündür bu ormanda bulunuyor  Nedenini bilmiyorum  Güneşin battığı yöne doğru git  Onu yerde değil, ağaç dalları arasında ara  Ararken de “ Sultan…Sultan…Maymunların sultanı  Ben geldim, baban geldi “ diye ara sıra bağırırsın  O, senin çağrına uyarak yanına gelir  Benim adım Bonte’dir  Daldan dala atlarken yere düştüm  Sıradan bir maymun sayılırım  Ölümüm fark edilmez bile  Bunlar son sözlerimdir  “ Kızılderili reisi Bonte’yi gömdükten sonra güneşin battığı yöne doğru uzun süre gitmiş   Arada bir de “ Sultan…Sultan…Maymunların sultanı  Ben geldim, baban geldi “ diye bağırmış  Nihayet ağaç dalları arasında genç sultan gözükmüş ve aşağı inerek babasının yanına gelmiş  Baba oğul daha sonra hasretle kucaklaşmışlar  Aradan birkaç gün geçtikten sonra Kızılderili reisi oğluna; “ Gel oğul, kabilemize dönelim   Ben orada, sen de benim yanımda gereksin  Kabileden güzel bir kız seçer, evlenirsin, bana bir torun verirsin “ deyince oğlu da “ Baba hakkın var, söylediklerin olacak  Fakat hemen seninle dönmemi isteme benden  Nedenini de sorma  Sadece sen kabileye döndükten sonra benim de geleceğimi bil yeter  “ Kızılderili reisi oğlundan ayrıldıktan iki ay sonra kabilesine geri dönmüş   Döner dönmez de kıskıvrak yakalanıp işkence direğine bağlanmış  Gün dönmüş, akşam olmuş  Tamtamlar çalmaya başlamış  Orta yere yakılan ateşin çevresinde Kızılderili savaşçılar toplanmışlar ve reisin gelerek töreni başlatmasını bekliyorlarmış  Az sonra büyük çadırdan reis çıkmış ve tören alanına doğru yürümeye başlamış  İşte tam bu sırada korkunç bir çığlık duyulmuş, çığlığı atanın bir sarmaşığa tutunarak alana indiği ve reisin üstüne atıldığı görülmüş  Maymunların sultanı reisi etkisiz hale getirip ayağa kalktıktan sonra bir ıslık çalarak yüzlerce maymunun alana gelmesini sağlamış  Ne olup bittiğinin farkına varamayan ve şaşkın bir halde bakınıp duran Kızılderili savaşçıları maymunlar sultanının “ Ben işkence direğinde bağlı olan reisin oğluyum  Birçoğunuz beni hatırlarsınız  Maymunlar beni kaçırmıştı  Sonra ben maymunların sultanı oldum  Burada yüzlerce maymun var, ormanda ise binlerce  Hemen silahlarınızı atın ve teslim olun  Hiçbirinize bir şey olsun istemem  Babam yine reisiniz olacak ve kabilede eskisi gibi her şey çok güzel olacak “ demesi üzerine silahlarını atıp teslim olmuşlar  İşkence direğinde bağlı bulunan babasını kurtaran maymunların sultanı, daha sonra babasının yıllar önce kabileden ayrılırken yönetimi bıraktığı en güvendiği adamı ve birkaç Kızılderili’yi bir çadırda bağlı olarak bulmuş ve kurtarmış  Maymunların sultanı iki yıl önce kabilesine geri dönerken ormanda çocukluk arkadaşlarından birkaçına rastlamış   Onlardan kendisi kaçırıldıktan sonra babasının onu aramaya çıktığını ve kabilenin yönetimini en güvendiği adama bıraktığını öğrenmiş  Fakat altı ay önce bir komplo ile yönetim değişikliği olduğunu ve şimdiki reisin yönetimi ele geçirdiğini söylemişler  Hiç mi hiç memnun değillermiş yeni reisten  Bunun üzerine maymunların sultanı kabileye gitmekten vazgeçmiş ve babasını aramaya çıkmış  Sonunda babasına kavuşan maymunların sultanı babasını kabileye geri dönmeye ikna ettikten sonra maymunlarıyla birlikte babasını takip etmiş  Babasının hiçbir şeyden haberi olmaması lazımmış, çünkü hazırladığı planında zorba reisin şüphelenmemesi ve onu kabilenin gözü önünde alaşağı etmek varmış  Maymunların sultanı babasına verdiği sözü tutarak kabileden güzel bir kızla evlenmiş  Doğruluk ve adalet ilkelerinden ödün vermeden yaşamını sürdürmüş  SON Yazan: Serdar Yıldırım  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Kızılderili Masalı | 
     
| 
	
			
			 | 
		#2 | 
| 
			
 
Mountain
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Kızılderili MasalıZÜRAFA İLE KARINCA Zürafa ile karınca arkadaş olmuşlar   Zürafaların ses telleri yokmuş, konuşamazlarmış ama bu zürafa konuşuyormuş: " Sen ne diyorsun arkadaş? Dünyada insan nüfusu çok fazla  Yedi milyar kadar var  Orta ölçekli bir şehir nüfusu üç milyon  "Zürafa konuşmasını bitirince karınca başlamış anlatmaya: " Yedi milyar insan çok az   Dünyadaki karıncaların toplamı sekiz yüz milyardan fazla  Bir şehir üç milyon diyorsun  İçinde benim de yaşadığım orta boy bir karınca yuvası beş metre derinliğinde ve on iki metre eninde sekiz milyon karıncayı barındırıyor  Karıncalar dünyadaki karada yaşayan canlıların toplamından daha çoktur  "Zürafa: " Biz zürafalar ise, uzun boyluyuz ama sayımız azdır   Dünyadaki zürafaları toplasan yirmi bin etmez  Nedeni az ürememizden  Yavru zürafaların büyümesi yıllar alır  Aslanlardan başka düşmanımız yoktur  Mağaramız, evimiz yoktur  Tabi siz toprak altında yaşadığınız için türlü tehlikelerden uzaksınız  "Karınca: " Neden? Karıncaların hiç mi düşmanı yok sanıyorsun   Bir karıncayiyen yuvanın başına çöreklense birkaç yüz karınca yemeden gitmez  Uzun, ip gibi dili yapışkanlıdır ve her dilini ağzına çekişte pek çok karınca yakalar  "Zürafa: " Bak karınca, benim dilim de uzundur   "Zürafa yanındaki ağacın üst dallarında durmakta olan karıncaya dilini göstermiş   Zürafanın kırk santimetre boyundaki uzun dilini gören karınca hayretler içinde kalmış ve bir an boş bulunarak aşağı düşmüş  Karıncanın düşüşünü çaresizlik içinde seyreden zürafa birkaç adım geri gitmiş  Sağa sola bakınmış  Karınca ağacın alt dallarına, yapraklarına mı takıldı, yoksa yere, çimenlerin arasına mı düştü belli değilmiş  Üstüne basarım, karıncaya bir zarar veririm diye arayamamış  Zürafa daha sonra yürüyüp gitmiş![]() Birkaç gün sonra zürafa o ağacın yanından geçiyormuş   Bir ses duyunca başını çevirmiş, aynı karınca, aynı dalın üstünde duruyormuş  Seslenen oymuş![]() Karınca: " Zürafa, baksana buraya   Öyle geçip gidiyorsun  İki gündür buradayım  Ben yere düştükten sonra toparlanıp ayağa kalktım  Sen bakındın, beni göremedin, gittin  Ertesi gün bu dala çıktım  Seni bekledim  Her neyse sonunda geldin ya seni çok özlemiştim  "Zürafa: " Ben de seni çok özledim, karınca   Hayatta olman beni sevindirdi  "Karınca: " Bak zürafa, konuşmamıza devam ederiz ama bir daha dilini göstermek yok   Tamam mı? "Bunun üzerine zürafa: " Tamam, karınca kardeş, bir daha dilimi göstermem   " demiş ve gülüşmüşler![]() ----------------------------------------------------------- GERGEDAN, FİL, ZÜRAFA VE MAYMUN Fil, gergedan ve zürafa ile arkadaşmış ama gergedan ile zürafa arkadaş değilmiş   Filin zürafa ile konuştuğunu gören gergedan bunu önemsemezmiş  Zürafa fili gergedanla konuşurken görünce üzülür ve gergedanla arkadaşlığına bir son vermelisin, dermiş  Oralarda büyük bir yemiş ağacı varmış  Gergedan dallara ulaşamaz ağacın dibine düşen yemişlerle idare edermiş  Fil alt dallarda bulduğu yemişleri koparıp yermiş  Zürafa ise, orta seviyedeki dallardan kopardığı yemişleri yermiş  Esas olgun ve tatlı yemişler üst dallardaymış ama hiçbiri bu yemişlere ulaşamazmış![]() Günün birinde bir maymun yemiş ağacına çıkmış ve üst dallardaki yemişleri yemeye başlamış   Maymunu gören gergedan, fil ve zürafa öylece bakakalmışlar  Durumu farkeden maymun, yemişler bana da onlara da yeter deyip, topladığı yemişleri ikram etmiş  Maymunun yardımlaşma ve paylaşma isteğini gören gergedan ile zürafa maymundan utanmışlar  Önce file sonra da birbirlerine sıkıca sarılmışlar  Sonsuza kadar arkadaş kalacaklarına söz verip maymunu dördüncü olarak aralarına almışlar![]() ----------------------------------------------------------- ŞARKI SÖYLEYEN AYICIK Ayıcığın annesini avcılar vurmuş   Yalnız kalan ayıcık ormanda zor günler geçirmeye başlamış  Çok dertliymiş  Derdini şarkı söyleyerek hafifletmeye çalışmış  Şarkılarında annesinin vuruluşunu ve yalnız kalışını anlatmış  Ayıcık şarkı söylerken bülbüller, kanaryalar bile susarmış  Geçen günlerle birlikte orman hayvanlarından pek çok taraftar toplamış  Annesini vuran avcıları taraftarlarına yakalatmış  Onları korsanlardan kalmış demir parmaklıklı bir mağaraya hapsetmiş  Uzun yıllar mağaranın önünde nöbet beklemiş  Annesini geri getiremezmiş ama bu avcılar cezasını çekmeliymiş  Zamanla avcılar ölüp gitmiş  Ayıcık kocaman bir ayıymış artık ve iki yavrusu olmuş  Yavrularını büyütürken, avcıların acımasız olduğunu ve onlardan sakınmak gerektiğini bıkmadan anlatmış![]() Bizim ayının sonu annesinin sonu gibi avcıların elinden olmuş   İki yavrusuyla birlikte yaban armudu yemeye gidiyormuş ki, avcılar onu görmüş  Avcıların attığı kurşunlardan kurtulamamış ve son sözleri, yavrularım, ah yavrularım, olmuş  Yavruları yakalayan avcılar, onları ayıcılara satmış  Ayıcılar, yavruları altında ateş yanan kızgın saç üzerinde yürüterek eğitmeye başlamışlar  Onları sopayla döverek boyun eğdirmişler  İki yavru büyüdüklerinde burunlarında birer zincirli demir halka varmış  Zincirin ucu ayıcının elindeymiş  Ayıcı zinciri çektiğinde can acısından bağırırlar ve seyirciler de gülermiş![]() ----------------------------------------------------------- YEŞİL AYICIK Yeşil ayıcık uzaydan gelmiş   Dünya onun bilmediği bir yermiş  Uçan dairesini bir dağın yamaçlarına indirmiş  Bu dağ Uludağ'mış  Uludağ'da gezmiş, dolaşmış  Ağaçları, çiçekleri görmüş  Çimenlere uzanmış, yatmış  Şarkılar söylemiş  Çok mutluymuş  İyi ki, bu gezegene indim, diye düşünmüş  Burası ne güzel yermiş  Havası, suyu ve toprağıyla dört dörtlükmüş![]() Yeşil ayıcık daha sonra uçan dairesine binmiş   Bursa semalarında bir süre uçtuktan sonra, Marmara Denizi'ne doğru yönelmiş  Orada gemileri, kayıkları görmüş  Uzaklarda bir plaj varmış  Bu plajda insanlar denize giriyorlarmış  İyice alçalmış, insanlara selam vermiş, el sallamış  İnsanlar da ona selam vermişler, el sallamışlar  Denizin üstüne inecekmiş ki, bip bip sesini duymuş  Annesi arıyormuş  İnmekten vazgeçmiş ve hızla yükselerek geldiği gezegene doğru yola çıkmış![]() SON  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Kızılderili Masalı | 
     
| 
	
			
			 | 
		#3 | 
| 
			
 
Mountain
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Kızılderili MasalıİPEK BÖCEKLERİ VE CEVDET İpek böceği dut yaprağı yiyerek büyür, gelişir   Daha sonra kozasını örer ve bu kozadan kelebek olarak çıkar  Onların bu özelliğini bilen on iki yaşındaki Cevdet ipek böceklerinden kendisi için, büyük bir koza örmelerini istedi  Kozanın içinde değişim geçirerek kelebek olacaktı  Yüce dağdaki sarp ve yalçın kayalıklardan kartal yumurtası bulup getirecekti  Kartal yumurtasının üstüne delik açarak, buraya sokup çıkaracağı öğretmen kalemleri öğrencilere 10, 20 yerine 30, 40 verecekti![]() Örneğin, matematik dersi sınavında öğrenci soruyu doğru yorumlamış, işlem de doğru ama sonucu yanlış bulmuş   Bu durumda öğretmen öğrencisinin bilgisini ve çabasını gözardı etmeyecek ve 10 puanlık soruya hiç olmazsa 5 puan verecekti  O sorudan 5 puan bu sorudan 3 puan derken, öğrenci 40 alırsa , bir diğer sınavda 50 - 60 alıp o dersten geçme şansını yakalar  Gayrete gelir çalışır  Ama 10 alan öğrenci, nasıl olsa bu dersten geçemem deyip o derse çalışmaz  Bu durum bilgi kaybına neden olur  Cevdet'ten bunları dinleyen ipek böcekleri birkaç saat içinde büyük bir koza ördü  Cevdet ertesi gün kozadan kelebek olarak çıktı ve yüce dağdan bir kartal yumurtası bulup getirdi  Daha sonra kartal yumurtasına batırdığı tükenmez kalemleri sınıf arkadaşı Ali'ye verdi ve kalemleri öğretmenler gününde okuldaki öğretmenlere armağan etmesini istedi  Kelebek Cevdet eğitimdeki büyük bir sorunu çözmüş olmanın verdiği keyifle bir daha dönmemek üzere gökyüzüne doğru kanat çırparak uçtu, gitti![]() ----------------------------------------------------------- SERDAR BEY+ÇİLEK=BÖBREKTE KUM Serdar Bey akşamüstü kırtasiye dükkanını kapamış, evine dönerken pazardan 1 kg   mis kokulu çilek aldı  Yolda birkaç kere çileklerden yemek istedi fakat etrafta insanlar olduğu için yiyemedi  Akşam yemeğinde çilek yedi sonra yattı, uyudu  Gece yarısı uyandı, sağ ayağı kasılıyordu  Sol tarafındaki böbreği ağrıyordu  Sabahı zor etti ve hastaneye gitti  Doktora gece olanları kısaca anlattı![]() Doktor: " Dün akşam çilek yedin mi? " diye sordu   Serdar Bey'in kafasına dank etti  Zalim çilek, diye düşündü  Demek sabaha kadar çektiğim acının sebebi çilekmiş: " Evet yedim, dedi  Ama bir daha yemem  "Doktor reçete yazdı   Ağrı kesici iğne verdi  İğne, Serdar Bey'in böbrek ağrısını ve sağ ayak kasılmalarını yok etti![]() Aradan 12 yıl geçti   Serdar Bey bu sürede çilek yemedi  Çileğin mis kokusuna aldanmadı  Onun üstünde mikroskobik kumların olduğunu hiçbir zaman unutmadı  Sağlığına önem veren herkesten kesinlikle çilekten uzak durmalarını istemeyi ihmal etmedi  Yılda 3-4 defa çilek yemedi diye bir şey kaybetmedi![]() SON  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
| 
		 |