Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye > Yarının Büyükleri > Miniklere Masallar

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kızılderili, masalı

Kızılderili Masalı

Eski 01-05-2018   #1
Mountain
icon109

Kızılderili Masalı



Evvel zaman içinde küçük bir oğlu olan bir Kızılderili reisi varmış Bu Kızılderili reisi oğlunu usta bir avcı olarak yetiştirmek istediğinden her gün ormana avlanmaya götürürmüş Günlerden bir gün ormanda avlanırken, Kızılderili reisin oğlunu maymunlar kaçırmış Kızılderili reisi daldan dala atlayarak kaçan maymunları uzun süre takip ettikten sonra izlerini kaybetmiş Daha sonraki birkaç gün oğlunu arama çabalarını sürdüren Kızılderili reisi, umudunu kaybetmiş ve üzgün bir şekilde kabilesine geri dönmüş

Aradan günler geçmiş Fakat geçen günler gideni geri getirmediğinden üzüntüsü artan Kızılderili reisi, oğlunu bulmadan rahat olamayacağını anlayarak, en güvendiği adama kabilenin yönetimini bırakmış, oğlunu aramaya çıkmış Kızılderili reisi yıllarca dağlarda, ormanlarda oğlundan bir iz bulmak umuduyla dolaşmış, durmuş Oralarda gördüğü avcılara maymunların kaçırdığı oğlunu anlatmış Oğlunun akıbeti hakkında bir şey bilip bilmediklerini sormuş Avcılar böyle bir durumdan haberleri olmadıklarını söylemişler Kızılderili reisi yılmadan, usanmadan arayışlarını sürdürmüş Dağlarda, ormanlarda yüzlerce kez ölümle burun buruna gelmiş Pek çok vahşi hayvanla gırtlak gırtlağa gelerek hayatını savunmuş Yaralarını kendisi tedavi etmiş Kızılderili reisin akıllara durgunluk veren var olma savaşını ve oğlunu bulmak için gösterdiği sonsuz gayreti sürekli olarak izleyen Manitu, sonunda, onun oğluna kavuşması gerektiği düşüncesinden yola çıkarak yardımcı olmaya karar vermiş

Bir gün, bir ormanda Kızılderili reisi oğlunu ararken, yerde yatan yaralı bir maymun görmüş Kızılderili reisi maymuna biraz su içirince, maymun gözlerini açmış ve Manitu’nun izniyle dile gelmiş:

“ Reis biliyorum, oğlunu arıyorsun Merak etme, yakında oğluna kavuşacaksın Oğlunu maymunlar sultanı kaçırmıştı Çok yaşlanmıştı Tahtını bırakacağı bir varisi yoktu Diğer maymunları ise sultan olabilecek yeterlilikte görmüyordu Senin oğlunu görünce çok beğendi İşte maymunların yeni sultanı dedi Yaşlı sultan birkaç yıl sonra öldü Senin oğlun maymunların sultanı oldu Yaşı küçüktü ama çok cesurdu, çok yetenekliydi Hiçbirimiz onun gözlerine bakmaya cesaret edemiyorduk, ondan korkuyorduk Bu korku, ona duyulan saygının bir nedeni olsa gerek Ayrıca çok da adaletliydi Maymunlar arasındaki ilişkilerde olsun, maymunlarla diğer ormanlılar arasındaki ilişkilerde olsun haksızlık olmasına, hak yenmesine izin vermezdi Doğruluk onun temel prensibiydi Bu nedenlerden dolayı ona birer köle gibi itaat ettik Şimdi on sekiz yaşında ve genç bir insan oldu Uzun boylu, yakışıklı ve hayli güçlü Birkaç gündür bu ormanda bulunuyor Nedenini bilmiyorum Güneşin battığı yöne doğru git Onu yerde değil, ağaç dalları arasında ara Ararken de “ Sultan…Sultan…Maymunların sultanı Ben geldim, baban geldi “ diye ara sıra bağırırsın O, senin çağrına uyarak yanına gelir Benim adım Bonte’dir Daldan dala atlarken yere düştüm Sıradan bir maymun sayılırım Ölümüm fark edilmez bile Bunlar son sözlerimdir


Kızılderili reisi Bonte’yi gömdükten sonra güneşin battığı yöne doğru uzun süre gitmiş Arada bir de “ Sultan…Sultan…Maymunların sultanı Ben geldim, baban geldi “ diye bağırmış Nihayet ağaç dalları arasında genç sultan gözükmüş ve aşağı inerek babasının yanına gelmiş Baba oğul daha sonra hasretle kucaklaşmışlar

Aradan birkaç gün geçtikten sonra Kızılderili reisi oğluna; “ Gel oğul, kabilemize dönelim Ben orada, sen de benim yanımda gereksin Kabileden güzel bir kız seçer, evlenirsin, bana bir torun verirsin “ deyince oğlu da “ Baba hakkın var, söylediklerin olacak Fakat hemen seninle dönmemi isteme benden Nedenini de sorma Sadece sen kabileye döndükten sonra benim de geleceğimi bil yeter

Kızılderili reisi oğlundan ayrıldıktan iki ay sonra kabilesine geri dönmüş Döner dönmez de kıskıvrak yakalanıp işkence direğine bağlanmış Gün dönmüş, akşam olmuş Tamtamlar çalmaya başlamış Orta yere yakılan ateşin çevresinde Kızılderili savaşçılar toplanmışlar ve reisin gelerek töreni başlatmasını bekliyorlarmış Az sonra büyük çadırdan reis çıkmış ve tören alanına doğru yürümeye başlamış İşte tam bu sırada korkunç bir çığlık duyulmuş, çığlığı atanın bir sarmaşığa tutunarak alana indiği ve reisin üstüne atıldığı görülmüş Maymunların sultanı reisi etkisiz hale getirip ayağa kalktıktan sonra bir ıslık çalarak yüzlerce maymunun alana gelmesini sağlamış Ne olup bittiğinin farkına varamayan ve şaşkın bir halde bakınıp duran Kızılderili savaşçıları maymunlar sultanının “ Ben işkence direğinde bağlı olan reisin oğluyum Birçoğunuz beni hatırlarsınız Maymunlar beni kaçırmıştı Sonra ben maymunların sultanı oldum Burada yüzlerce maymun var, ormanda ise binlerce Hemen silahlarınızı atın ve teslim olun Hiçbirinize bir şey olsun istemem Babam yine reisiniz olacak ve kabilede eskisi gibi her şey çok güzel olacak “ demesi üzerine silahlarını atıp teslim olmuşlar İşkence direğinde bağlı bulunan babasını kurtaran maymunların sultanı, daha sonra babasının yıllar önce kabileden ayrılırken yönetimi bıraktığı en güvendiği adamı ve birkaç Kızılderili’yi bir çadırda bağlı olarak bulmuş ve kurtarmış

Maymunların sultanı iki yıl önce kabilesine geri dönerken ormanda çocukluk arkadaşlarından birkaçına rastlamış Onlardan kendisi kaçırıldıktan sonra babasının onu aramaya çıktığını ve kabilenin yönetimini en güvendiği adama bıraktığını öğrenmiş Fakat altı ay önce bir komplo ile yönetim değişikliği olduğunu ve şimdiki reisin yönetimi ele geçirdiğini söylemişler Hiç mi hiç memnun değillermiş yeni reisten Bunun üzerine maymunların sultanı kabileye gitmekten vazgeçmiş ve babasını aramaya çıkmış Sonunda babasına kavuşan maymunların sultanı babasını kabileye geri dönmeye ikna ettikten sonra maymunlarıyla birlikte babasını takip etmiş Babasının hiçbir şeyden haberi olmaması lazımmış, çünkü hazırladığı planında zorba reisin şüphelenmemesi ve onu kabilenin gözü önünde alaşağı etmek varmış Maymunların sultanı babasına verdiği sözü tutarak kabileden güzel bir kızla evlenmiş Doğruluk ve adalet ilkelerinden ödün vermeden yaşamını sürdürmüş


SON


Yazan: Serdar Yıldırım

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Kızılderili Masalı

Eski 2 Gün Önce   #2
Mountain
Varsayılan

Cevap : Kızılderili Masalı



ZÜRAFA İLE KARINCA
Zürafa ile karınca arkadaş olmuşlar Zürafaların ses telleri yokmuş, konuşamazlarmış ama bu zürafa konuşuyormuş: " Sen ne diyorsun arkadaş? Dünyada insan nüfusu çok fazla Yedi milyar kadar var Orta ölçekli bir şehir nüfusu üç milyon "
Zürafa konuşmasını bitirince karınca başlamış anlatmaya: " Yedi milyar insan çok az Dünyadaki karıncaların toplamı sekiz yüz milyardan fazla Bir şehir üç milyon diyorsun İçinde benim de yaşadığım orta boy bir karınca yuvası beş metre derinliğinde ve on iki metre eninde sekiz milyon karıncayı barındırıyor Karıncalar dünyadaki karada yaşayan canlıların toplamından daha çoktur "
Zürafa: " Biz zürafalar ise, uzun boyluyuz ama sayımız azdır Dünyadaki zürafaları toplasan yirmi bin etmez Nedeni az ürememizden Yavru zürafaların büyümesi yıllar alır Aslanlardan başka düşmanımız yoktur Mağaramız, evimiz yoktur Tabi siz toprak altında yaşadığınız için türlü tehlikelerden uzaksınız "
Karınca: " Neden? Karıncaların hiç mi düşmanı yok sanıyorsun Bir karıncayiyen yuvanın başına çöreklense birkaç yüz karınca yemeden gitmez Uzun, ip gibi dili yapışkanlıdır ve her dilini ağzına çekişte pek çok karınca yakalar "
Zürafa: " Bak karınca, benim dilim de uzundur "
Zürafa yanındaki ağacın üst dallarında durmakta olan karıncaya dilini göstermiş Zürafanın kırk santimetre boyundaki uzun dilini gören karınca hayretler içinde kalmış ve bir an boş bulunarak aşağı düşmüş Karıncanın düşüşünü çaresizlik içinde seyreden zürafa birkaç adım geri gitmiş Sağa sola bakınmış Karınca ağacın alt dallarına, yapraklarına mı takıldı, yoksa yere, çimenlerin arasına mı düştü belli değilmiş Üstüne basarım, karıncaya bir zarar veririm diye arayamamış Zürafa daha sonra yürüyüp gitmiş
Birkaç gün sonra zürafa o ağacın yanından geçiyormuş Bir ses duyunca başını çevirmiş, aynı karınca, aynı dalın üstünde duruyormuş Seslenen oymuş
Karınca: " Zürafa, baksana buraya Öyle geçip gidiyorsun İki gündür buradayım Ben yere düştükten sonra toparlanıp ayağa kalktım Sen bakındın, beni göremedin, gittin Ertesi gün bu dala çıktım Seni bekledim Her neyse sonunda geldin ya seni çok özlemiştim "
Zürafa: " Ben de seni çok özledim, karınca Hayatta olman beni sevindirdi "
Karınca: " Bak zürafa, konuşmamıza devam ederiz ama bir daha dilini göstermek yok Tamam mı? "
Bunun üzerine zürafa: " Tamam, karınca kardeş, bir daha dilimi göstermem " demiş ve gülüşmüşler

-----------------------------------------------------------

GERGEDAN, FİL, ZÜRAFA VE MAYMUN
Fil, gergedan ve zürafa ile arkadaşmış ama gergedan ile zürafa arkadaş değilmiş Filin zürafa ile konuştuğunu gören gergedan bunu önemsemezmiş Zürafa fili gergedanla konuşurken görünce üzülür ve gergedanla arkadaşlığına bir son vermelisin, dermiş Oralarda büyük bir yemiş ağacı varmış Gergedan dallara ulaşamaz ağacın dibine düşen yemişlerle idare edermiş Fil alt dallarda bulduğu yemişleri koparıp yermiş Zürafa ise, orta seviyedeki dallardan kopardığı yemişleri yermiş Esas olgun ve tatlı yemişler üst dallardaymış ama hiçbiri bu yemişlere ulaşamazmış
Günün birinde bir maymun yemiş ağacına çıkmış ve üst dallardaki yemişleri yemeye başlamış Maymunu gören gergedan, fil ve zürafa öylece bakakalmışlar Durumu farkeden maymun, yemişler bana da onlara da yeter deyip, topladığı yemişleri ikram etmiş Maymunun yardımlaşma ve paylaşma isteğini gören gergedan ile zürafa maymundan utanmışlar Önce file sonra da birbirlerine sıkıca sarılmışlar Sonsuza kadar arkadaş kalacaklarına söz verip maymunu dördüncü olarak aralarına almışlar

-----------------------------------------------------------

ŞARKI SÖYLEYEN AYICIK
Ayıcığın annesini avcılar vurmuş Yalnız kalan ayıcık ormanda zor günler geçirmeye başlamış Çok dertliymiş Derdini şarkı söyleyerek hafifletmeye çalışmış Şarkılarında annesinin vuruluşunu ve yalnız kalışını anlatmış Ayıcık şarkı söylerken bülbüller, kanaryalar bile susarmış Geçen günlerle birlikte orman hayvanlarından pek çok taraftar toplamış Annesini vuran avcıları taraftarlarına yakalatmış Onları korsanlardan kalmış demir parmaklıklı bir mağaraya hapsetmiş Uzun yıllar mağaranın önünde nöbet beklemiş Annesini geri getiremezmiş ama bu avcılar cezasını çekmeliymiş Zamanla avcılar ölüp gitmiş Ayıcık kocaman bir ayıymış artık ve iki yavrusu olmuş Yavrularını büyütürken, avcıların acımasız olduğunu ve onlardan sakınmak gerektiğini bıkmadan anlatmış
Bizim ayının sonu annesinin sonu gibi avcıların elinden olmuş İki yavrusuyla birlikte yaban armudu yemeye gidiyormuş ki, avcılar onu görmüş Avcıların attığı kurşunlardan kurtulamamış ve son sözleri, yavrularım, ah yavrularım, olmuş Yavruları yakalayan avcılar, onları ayıcılara satmış Ayıcılar, yavruları altında ateş yanan kızgın saç üzerinde yürüterek eğitmeye başlamışlar Onları sopayla döverek boyun eğdirmişler İki yavru büyüdüklerinde burunlarında birer zincirli demir halka varmış Zincirin ucu ayıcının elindeymiş Ayıcı zinciri çektiğinde can acısından bağırırlar ve seyirciler de gülermiş

-----------------------------------------------------------

YEŞİL AYICIK
Yeşil ayıcık uzaydan gelmiş Dünya onun bilmediği bir yermiş Uçan dairesini bir dağın yamaçlarına indirmiş Bu dağ Uludağ'mış Uludağ'da gezmiş, dolaşmış Ağaçları, çiçekleri görmüş Çimenlere uzanmış, yatmış Şarkılar söylemiş Çok mutluymuş İyi ki, bu gezegene indim, diye düşünmüş Burası ne güzel yermiş Havası, suyu ve toprağıyla dört dörtlükmüş
Yeşil ayıcık daha sonra uçan dairesine binmiş Bursa semalarında bir süre uçtuktan sonra, Marmara Denizi'ne doğru yönelmiş Orada gemileri, kayıkları görmüş Uzaklarda bir plaj varmış Bu plajda insanlar denize giriyorlarmış İyice alçalmış, insanlara selam vermiş, el sallamış İnsanlar da ona selam vermişler, el sallamışlar Denizin üstüne inecekmiş ki, bip bip sesini duymuş Annesi arıyormuş İnmekten vazgeçmiş ve hızla yükselerek geldiği gezegene doğru yola çıkmış

SON

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Kızılderili Masalı

Eski 2 Gün Önce   #3
Mountain
Varsayılan

Cevap : Kızılderili Masalı



İPEK BÖCEKLERİ VE CEVDET
İpek böceği dut yaprağı yiyerek büyür, gelişir Daha sonra kozasını örer ve bu kozadan kelebek olarak çıkar Onların bu özelliğini bilen on iki yaşındaki Cevdet ipek böceklerinden kendisi için, büyük bir koza örmelerini istedi Kozanın içinde değişim geçirerek kelebek olacaktı Yüce dağdaki sarp ve yalçın kayalıklardan kartal yumurtası bulup getirecekti Kartal yumurtasının üstüne delik açarak, buraya sokup çıkaracağı öğretmen kalemleri öğrencilere 10, 20 yerine 30, 40 verecekti
Örneğin, matematik dersi sınavında öğrenci soruyu doğru yorumlamış, işlem de doğru ama sonucu yanlış bulmuş Bu durumda öğretmen öğrencisinin bilgisini ve çabasını gözardı etmeyecek ve 10 puanlık soruya hiç olmazsa 5 puan verecekti O sorudan 5 puan bu sorudan 3 puan derken, öğrenci 40 alırsa , bir diğer sınavda 50 - 60 alıp o dersten geçme şansını yakalar Gayrete gelir çalışır Ama 10 alan öğrenci, nasıl olsa bu dersten geçemem deyip o derse çalışmaz Bu durum bilgi kaybına neden olur Cevdet'ten bunları dinleyen ipek böcekleri birkaç saat içinde büyük bir koza ördü Cevdet ertesi gün kozadan kelebek olarak çıktı ve yüce dağdan bir kartal yumurtası bulup getirdi Daha sonra kartal yumurtasına batırdığı tükenmez kalemleri sınıf arkadaşı Ali'ye verdi ve kalemleri öğretmenler gününde okuldaki öğretmenlere armağan etmesini istedi Kelebek Cevdet eğitimdeki büyük bir sorunu çözmüş olmanın verdiği keyifle bir daha dönmemek üzere gökyüzüne doğru kanat çırparak uçtu, gitti

-----------------------------------------------------------

SERDAR BEY+ÇİLEK=BÖBREKTE KUM
Serdar Bey akşamüstü kırtasiye dükkanını kapamış, evine dönerken pazardan 1 kg mis kokulu çilek aldı Yolda birkaç kere çileklerden yemek istedi fakat etrafta insanlar olduğu için yiyemedi Akşam yemeğinde çilek yedi sonra yattı, uyudu Gece yarısı uyandı, sağ ayağı kasılıyordu Sol tarafındaki böbreği ağrıyordu Sabahı zor etti ve hastaneye gitti Doktora gece olanları kısaca anlattı
Doktor: " Dün akşam çilek yedin mi? " diye sordu Serdar Bey'in kafasına dank etti Zalim çilek, diye düşündü Demek sabaha kadar çektiğim acının sebebi çilekmiş: " Evet yedim, dedi Ama bir daha yemem "
Doktor reçete yazdı Ağrı kesici iğne verdi İğne, Serdar Bey'in böbrek ağrısını ve sağ ayak kasılmalarını yok etti
Aradan 12 yıl geçti Serdar Bey bu sürede çilek yemedi Çileğin mis kokusuna aldanmadı Onun üstünde mikroskobik kumların olduğunu hiçbir zaman unutmadı Sağlığına önem veren herkesten kesinlikle çilekten uzak durmalarını istemeyi ihmal etmedi Yılda 3-4 defa çilek yemedi diye bir şey kaybetmedi

SON

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.