Ağlayan Ağaç - Serdar Yıldırım | 
     
| 
	
			
			 | 
		#1 | 
| 
			
 
Mountain
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Ağlayan Ağaç - Serdar YıldırımAĞLAYAN AĞAÇ Bir bahçenin ortasındaydı, her zaman neşeliydi, güler yüzlüydü   Bahçedeki ağaçlara kendi uydurduğu masalları anlatırdı  Böylece aradan uzun yıllar geçti  Eski evler yıkılıp apartmanlar yapılmaya başladı  Bahçe asfalt yol oldu, ne dut ağacı kaldı, ne erik, ne armut ağacı![]()   Hepsi birer birer kesildi  Sadece çınar ağacı kaldı, kabak gibi, yol ortasında  Ara sokaktı orası tek-tük araba geçerdi ama huzursuzdu çınar ağacı  Dostu yoktu, arkadaşı yoktu, masal anlatsa dinleyeni yoktu![]() Günlerden bir gün minik kuş dalları arasına yuva yapınca keyiflendi ağlayan ağaç   Minik kuşa bol bol masal anlattı, minik kuş da hep dinledi ve öyle bir an geldi ki, minik kuş da masal anlatmaya başladı  Minik kuşun uydurduğu masalları dinleyen ağlayan ağaç, ondan hiç ayrılmamayı diledi  Kargalar rahat vermediler minik kuşa, gelip gidip rahatsız ettiler, yuvasını bozdular   Ağlayan ağacın, sen onlara aldırma, bu işi bana bırak, demesi boşuna oldu  Çekip gidince minik kuş, ağlayan ağaç yine yalnız kaldı  Ama o bu defa bir şeylere karşı çıkacak ve ağlamayı bırakıp gülmeye bakacaktı  Gülmek içinse tek yol yürüyüp gitmekti  Önce topraktan kurtulacaktı  Toprak onu tutuyordu, yürümesini engelliyordu  Toprakla tüm ilişkisini kesti  Bunun üzerine toprak küsünce ağlayan ağaç rahatladı  Köklerini bir araya toplayıp bir gece onları sabaha kadar yoğurdu ve şekil verdi  Artık iki ayağı vardı ve güçlü iki ayak, onu minik kuşuna kavuşturabilirdi![]() Bir gece, ağlayan ağaç yola çıktı   Tenha sokaklarda olabildiğince ses çıkarmamaya özen gösterdi ama fark edildi  Fark eden 1 80 bilemedin 1 90 boyundaki bir insandı; sen 1 90 boyundaki insan olsan yorgun-argın evine dönerken önüne yedi katlı apartman boyunda bir çınar ağacı çıksa ne yapardın? Sonunda ağlayan ağaç minik kuşuna kavuştu  Minik kuş ağlayan ağacın geldiğini görünce yuvasını kurduğu ceviz ağacından havalanıp ağlayan ağacın bir dalına kondu, sonra hop bu dala, hop şu dala  Sevincinden yerinde duramadı  Onlar, sabaha kadar tam on saat çene patlattılar   Ağlayan ağaç anlatıyor, minik kuş dinliyor; minik kuş anlatıyor, ağlayan ağaç dinliyordu  Garanti dedikodu yapıyorlar diye düşünüyorsunuz değil mi? Hayır, onlar dedikodu değil, felsefe yapıyorlardı  Felsefe yapmak bambaşka bir şeydi: Önce kötü düşünceler bir yana bırakılırdı  Hep iyiyi düşünecektin  Uzayı anlat, gezegenleri anlat, yakına gel dünyayı anlat, dünyanın geçmişini, bugününü, geleceğini anlat  İstersen hedef küçült bir çiçeği anlat, çiçek nasıl özümleme yapar, bunun sebebi nedir, özümleme yapamayan bir çiçek ne olur, çiçekler neden geceleri karbondioksit gazı salarlar, oksijen canlılara yaşam sunar da karbondioksit neden zararlıdır? İnanın böyle binlerce konu varken, konudan konuya atlamak varken, bir yerde bir şeylere ulaşmak varken, felsefe yapmak varken, hep iyiye ulaşmak varken![]()  Bırakın artık şu dedikoduyu![]() SON Yazan: Serdar Yıldırım  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
| 
		 |