Şengül Şirin
|
İş kazası -manevi tazminat- borçlu şirketin tasfiyesi
İŞ KAZASI - MANEVİ TAZMİNAT - BORÇLU ŞİRKETİN TASFİYESİ
YARGITAY 11 Hukuk Dairesi
ESAS: 2011/548
KARAR: 2011/936
Taraflar arasında görülen davada   3 Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25 12 2008 tarih ve 2008/578-2008/799 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı T  vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline 1996 yılında geçirdiği iş kazası nedeni ile 12 02 2007 tarihinde SSK tarafından sürekli iş göremezlik geliri bağlandığını, bunun üzerine davalı şirkete 24 04 2007 tarihinde Kadıköy 2 İş Mahkemesinin 2007/697 Esas sayılı dosyası ile tazminat davası açtıklarını, ancak yargılama sırasında davalı şirketin tasfiye edilmiş olduğunu öğrendiklerin, mahkemenin 17 04 2008 tarihli duruşmasında taraf teşkili için davalı şirket aleyhine tasfiyenin ihyası için dava açmak üzere ara karar düzenlendiğini, bütün borçların tasfiyesi yapılmadan yapılan tasfiyenin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin ihyasını talep ve dava etmiştir
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir
Mahkemece, tüm dosya kapsamına dayanılarak, davalı şirketin 29 01 2004 tarihinde tasfiyeye girmesine karar verildiği, tasfiye memuru olarak davalı T  ’ın seçildiği, 02 03 2005 tarihli ortaklar kurulu toplantısında tasfiyenin kapatıldığı, ilanların yaptırılarak sicilden terkin edildiği, davacının davalı şirket aleyhine Kadıköy 2 İş Mahkemesine maddi ve manevi tazminat davasının açtığı, TTK’nun 552-556 maddeleri atıf ile limited şirketlerde uygulanan ve aynı yasanın 447-449 maddeleri gereğince tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabulü için tasfiyenin tam ve eksiksiz olarak yapılması gerektiği, tasfiyenin yasa maddelerine uygun yapılmadığı gerekçesiyle şirketin ihyasına karar verilmiştir
Kararı, davalı T  vekili temyiz etmiştir
1) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı T  vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2) Dava, limited şirketin ihyasına ilişkindir İhyası istenen ve dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen limited şirketin tasfiye edilip ticaret sicilinden de terkin edilmiş olmasına rağmen davalı olarak kabul edilerek, bu davalı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı T  vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 31 01 2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
YARGITAY 21 Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8709
KARAR NO : 2015/11344
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir
Mahkemece, 50 000,00- TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, davacı sigortalının sürekli iş görmezlik oranının % 41,2 olduğu, mahkemece hükme esas bilirkişi kusur raporunda davacı sigortalının % 40, davalılardan D  GIDA İNŞAAT SAN VE TİC A Ş'nin %60 oranında kusuru bulunduğunun belirtildiği, davalılardan A  'e kusur izafe edilmediği anlaşılmaktadır
3- Dava konusu olay iş kazası olup , iş hukuku ve sosyal güvenlik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tutulmalıdır İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş aktinden doğan işçiyi gözetme(koruma) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur Başka bir ifadeyle işveren sıfatına sahip şirketin ortağının meydana gelen iş kazasında şahsi kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılmalı, şahsi kusurunun varlığının tespit edilmesi halinde şirket ortağı olması sıfatı ile değil de kişisel kusurundan dolayı sorumlu tutulabileceği göz ardı edilmemelidir Aksi taktirde şirketin kusurundan, ortağın sorumlu tutulamayacağı insan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu'nun 77 maddesinin açık buyruğudur Davacı, davalılardan D  TEKSTİL GIDA İNŞAAT SAN VE TİC A Ş'nin işçisi olduğu ve dosya kapsamında hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunda kendisine kusur izafe edilmediği halde davalı A  'in sadece şirket ortağı olması nedeniyle hükmedilen manevi tazminattan sorumlu tutulması doğru değildir
4- Öte yandan gerek mülga B K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T B K’nun 56 maddesi hükmüne göre Hakim ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır 26 06 1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır ( HGK 23 6 2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 50 000,00- TL manevi tazminat fazladır
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine
20 05 2015 gününde oybirliğiyle karar verildi
|