|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
içtihat, ilgilendiren, işyerlerini, kazalarında, önemli |
![]() |
İş Kazalarında Tüm Işyerlerini Ilgilendiren önemli Içtihat |
![]() |
![]() |
#1 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() İş Kazalarında Tüm Işyerlerini Ilgilendiren önemli Içtihatİş Kazalarında tüm işyerlerini ilgilendiren önemli içtihat Yargıtay Ceza Genel Kurulunda İş Kazalarında tüm işyerlerini ilgilendiren önemli içtihat KARAR KONUSU: ÖLÜMLE SONUÇLANAN İŞ KAZASINDA FABRİKA SAHİBİ VE İŞLETME MÜDÜRÜ OLAN SANIKLARIN KUSURLARI FABRİKA SAHİBİ VE İŞLETME MÜDÜRÜNÜN İŞ GÜVENLİĞİ KURALLARININ UYGULANMASINI SAĞLAMAKLA VE DENETLEMEKLE YÜKÜMLÜ OLMASI/31 ![]() ![]() “İçtihat Metni” Taksirle ölüme neden olma suçundan sanık F ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Ölenin görev alanında çatıyla ilgili hiçbir yetki ve sorumluluğu olmamasına rağmen branda çekme işini izlemek için çatıya çıkıp polyester kısma basarak beş metre yükseklikten düşmesi şeklinde gerçekleşen kazada, sanıkların atfı kabil kusurlarının olmaması karşısında, beraatları yerine cezalandırılmalarına hükmolunması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir ![]() Yerel mahkeme ise 25 ![]() ![]() “Dosya kapsamına göre, sanıkların mermer fabrikasının sahibi ve işletme müdürü olup, iş güvenliği kurallarının uygulanmasını sağlamakla ve denetlemekle yükümlü oldukları, suçlamaları kabul etmeseler de, bilirkişi raporları doğrultusunda müteveffanın ölümüne yol açan kazanın meydana gelmesinde tali kusurlu olduklarından cezalandırılmaları gerektiği” şeklindeki gerekçeyle direnerek, önceki hükümde olduğu gibi sanıkların taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmalarına karar vermiştir ![]() Direnme hükmünün de sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19 ![]() ![]() ![]() CEZA GENEL KURULU KARARI Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; bir kişinin ölümüyle sonuçlanan iş kazasında fabrika sahibi ve işletme müdürü olan sanıkların herhangi bir kusurlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir ![]() İncelenen dosya muhtevasından; Sanık F ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ölenin kazanın meydana geldiği fabrikada çalışmaya başlamadan önce işe elverişlilik bakımından sağlık raporu aldığı, sözleşmesinde; “işyerindeki makine, alet ve teçhizatı usulüne uygun olarak ve özenle kullanmayı, görevi ile ilgili olmayan işlerle uğraşmamayı, kendisine teslim edilmemiş makine, alet ve edevatı kullanmamayı taahhüt eder” şeklinde, iş güvenliği talimatında; “bana verilen görevi, tarif edilen şekilde yapacağım, kendi işimden başka bir işe karışmayacağım, amirimin verdiği emre uyacağım” biçiminde hükümler bulunduğu, fabrika yönetimi tarafından görevlendirilen uzmanlardan “iş sağlığı ve güvenliği, iş kazaları ve kişisel koruyucular” konularında eğitim aldığı ve kendisine eğitim sertifikası verildiği, İdari soruşturma aşamasında iş müfettişi tarafından düzenlenen raporda; makinelerin üzerine branda serme işleminin tehlikeli ve riskli olduğu, kısa süreli veya azwww ![]() ![]() Soruşturma evresinde yapılan keşifte hazır bulunan makine mühendisi bilirkişinin; iş güvenliği talimatının ve tutanağının ağır ve tehlikeli işler kapsamında olan işyeri için yetersiz bulunduğu, işyerinde iş güvenliği bilincinin oluşmadığının anlaşıldığı, işverenin iş güvenliği ile ilgili tedbirlerin alınıp alınmadığını denetlemesi gerektiği halde, bu kontrolleri yapmadığı, denetim vazifesini yeterince yerine getirmediği, işletme müdürünün iş güvenliği talimatlarını kapsamlı olarak hazırlatıp uygun yerlere astırmadığı, ölenin çatıyla ilgili görevi olmamasına rağmen, vazifesiyle ilgili talimatlara uymadığı ve meslektaşlarının uyarılarını dinlemeyerek çatıya çıktığı, bu nedenlerle meydana gelen iş kazasında ölenin sekizde altı, işveren ve işletme müdürünün ise sekizde birer oranında kusurlu olduklarını beyan ettiği, Elektrik yüksek mühendisi, inşaat yüksek mühendisi ve iş güvenliği uzmanı makine mühendisinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinin; ölenin üretim şefi olup, mermer üretimini takip ve organize etmekle sorumlu bulunduğu, çalıştığı süre içerisinde aldığı eğitimlerle ilgili iş güvenliği eğitimi sertifikası ve iş güvenliği talimat tutanağı düzenlendiği, düşmesine sebep olan çatıdaki şeffaf çatı kaplama ışıklı panelinin keşif esnasında kırık vaziyette bulunduğunun görüldüğü, çatı işleri yapan tecrübeli işçi ve ustaların kırılgan şeffaf plastik kaplama panelinin üzerine basılmayacağını bilerek dikkatli davrandıkları, ölenin de belirtilen yerlere basmaması konusunda çatıdaki işçiyi uyardığı, işyerinin ağır ve tehlikeli iş kapsamında bulunduğu, önlem alınmasının ve güvenli çalışma şartlarının sağlanması gerektiği, çatıyla ilgili yeterli güvenlik önlemi alındığı takdirde güvenli çalışmanın mümkün olabileceği, ölenin çatıda şeffaf kırılgan malzemeden inşa edilen panel üzerine bastığı, kaplamanın kırılması neticesinde düştüğü, çatı işlerini yapmakla görevli olmadığı, çatı üzerinde nasıl yürünüp çalışıldığını, nereye basılması gerektiğini bilmediği, bu işlerde bilgi ve tecrübesi olmadığı halde, tedbirsiz şekilde ve hiçbir önlem almadan çatıya çıkmasının hatalı bulunduğu, kendisi ve diğer kişilerin güvenliklerinin olumsuz etkilenmemesi için azami dikkati göstermediği, vazifesinin dışında iş yaparak, aldığı eğitim ve talimatlara uymadığı, bununla birlikte işçi sağlığı ve güvenliğiyle ilgili tedbirlerin yeterince alınıp alınmadığını denetlemeyen, denetim ve gözetim görevini yerine getirmeyen işletme müdürü, iş güvenliği ile ilgili tedbirlerin alınıp alınmadığı konusunda yeterli denetim yapmayan ve çatıyı sağlam şekilde inşa ettirmeyen işyeri sahibinin de sorumlu olduğu olayda; ölenin çatıya çıkmaması hususunda meslektaşlarının uyarılarını dinlememesi, çatı işiyle ilgili bilgi, tecrübe ve vazifesi bulunmadığı halde tehlikeli yüksekliğe çıkması, çatıda çalışmanın riskli olduğunu işverene bildirmemesi, çatıda iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını işverenden istememesi, iş güvenliği tedbirlerini almadan tedbirsiz bir biçimde çatıda dolaşması, dikkatsiz ve tedbirsizce çalışması nedeniyle sekizde üç, işletme müdürünün iş güvenliği talimatlarını kapsamlı ve risk durumuna göre hazırlatarak yazılı şekilde uygun yerlere astırmaması, eğitim programları düzenlememesi, çalışanları kendi haline bırakması, iş güvenliği bilincinin oluşması için çalışma yapmaması, iş kazalarını önlemek amacıyla alınması gereken diğer tedbirleri devamlı izlememesi nedeniyle sekizde iki, işyeri sahibinin çatıda güvenli çalışma ortamı sağlamaması, çatıdaki şeffaf kaplamayı düşmesini önleyecek şekilde profille güçlendirmemesi, iş güvenliği ve işçi sağlığı tedbirlerinin uygulanıp uygulanmadığını yeterince denetlememesi sebebiyle sekizde üç oranında kusurlu olduğunu dile getirdikleri, Üç kişilik iş güvenliği uzman heyetinden alınan raporda; kazanın birinci sebebinin kırılma riski yüksek olan çatıda yapılacak çalışmada, çatının kırılıp çalışanların düşme riskine karşı gerekli tedbirin alınmaması, çatı merdiveni, emniyet kemeri, emniyet ipi gibi araçların kullanılmaması, cam, saç ve çimento harçlı levhalarla kaplanmış çatıların kırılması sonucunda çok sayıda kaza meydana geldiği, bu tür çatıların üzerinde tedbir almadan yürümenin tehlikeli olduğu, kaplamanın bir kısmının aydınlatma sağlamak amacıyla şeffaf yapıldığı, şeffaf kısmın üzerine basılması durumunda kırılmamasının mümkün olmadığı, çatının üzerinin tozla kaplı olması halinde bu kısımların fark edilmesinin zor olduğu, çatılara çıkıldığında düşme riskine karşı tedbir alınması gerektiği, olayda yeterli tedbirin alınmadığı, cam, saç ve çimento harçlı levhalardan yapılmış ya da eskimiş, yıpranmış veya dayanıklılığı azalmış çatılarda merdiven kullanılması, emniyet sağlanmadıkça çalışılmaması, yüksekliği üç metreden fazla olan, düşme ve kayma tehlikesi bulunan yerlerdeki çalışmalarda emniyet kemeri verilmesi ve kullanılması gerektiği, işverenin işyerinde, fen ve tekniğin getirdiği imkânlar nispetinde en sağlıklı ve en emniyetli makine ve tezgâh kullanmak, uygun çalışma teknikleri uygulamak, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü tedbiri almak, araç ve gereçleri bulundurmak, çalışanları işçi sağlığı ve güvenliği konularında eğitmek, bilinçlendirmek, emniyetli çalışma alışkanlığı kazandırmak, denetlemek ve emniyetsiz şekilde çalışmalarını önlemekle yükümlü oldukları, somut olayda işçilere ve ölene iş güvenliği eğitimi verildiği beyan edilmekte ise de, çatıda yapılan çalışma esnasında herhangi bir tedbir alınmamasının, sadece ölenin değil diğer işçilerin de tedbir almamış olmalarının, bu konuda yeterli eğitim ve denetimin yapılmadığını, emniyet bilincinin oluşmadığını, emniyetli çalışma alışkanlığı kazandırılmadığını gösterdiği, kazanın diğer sebebinin, ölenin dikkatsiz ve tedbirsiz çalışması olduğu, çatıda şeffaf plakalara basılmasının tehlikeli olduğunu bildiği, hatta bu konuda yanındaki işçiyi uyardığı halde tedbir almadan çatıya çıktığı, dikkatsiz ve tedbirsiz davranmış bulunmasından dolayı önemli oranda kusurlu bulunduğu, buna göre; çimento harçlı levhayla üretilmiş ve kısmen şeffaf aydınlatma olan çatıda yapılan çalışma esnasında yeterli emniyet tedbirlerini aldırmamış, işçileri gereği gibi eğitip bilgilendirmemiş, bilinçlendirmemiş, emniyetli çalışma alışkanlığı kazandırmamış, denetlememiş, geniş manada bir denetim mekanizması oluşturmamış, emniyetsiz çalışmasını engellememiş olması nedeniyle işyeri sahibinin sekizde bir, işletme müdürünün sekizde iki, ölenin ise dikkatsiz ve tedbirsiz hareket etmiş olmasından dolayı sekizde beş oranında kusurlu olduğunu ifade ettikleri, Anlaşılmaktadır ![]() Tanık Y ![]() ![]() ![]() ![]() Kollukta; makinelerin üstüne branda çekmek amacıyla fabrikanın çatısına çıktığını, ölenin de yanına geldiğini, onbeş dakika içinde işini bitirdiğini, inmek üzere merdivene doğru yürüdüğü sırada polyester malzemenin ek yerine basan ölenin, bu kısmın kırılması sonucunda beton zemine düştüğünü söylemiş, Duruşmada; fabrikada tekniker olarak görev yaptığını, işçilerin yeni gelen makinede sıcak altında çalıştıklarını, hatta birinin bayıldığını, üretim müdürü olan ölenin çatıya branda çekilmesini istediğini, brandayı tek başına serdiğini, ölenin çatıya geldiği sırada işini bitirmek üzere olduğunu, çatıdan inmeye başladığı esnada bir ses duyduğunu, ölenin çatıdaki polyester kısmına basması neticesi kırılan yerden fabrikanın beton zeminine düştüğünü, çatının saç ve polyester kısımlarında aydınlatma olduğunu, makinelerin bulunduğu bölümde çatı olmadığını, işçiler sıcaktan etkilenmesin diye çatı ucuna branda ile ek yapıp gölge oluşturmaya çalıştığını, saç ve polyesterin aydınlatma kısımlarında toz bulunduğunu, nerede aydınlatma olduğunun fark edilemediğini, iç kısımlardan aydınlatmanın belli olduğunu, ancak çatıda gezerken tam olarak görülemediğini, ölenin polyester kısmı tozdan fark etmediğini ve üzerine basarak düştüğünü beyan etmiş, Tanık M ![]() ![]() ![]() ![]() Tanık C ![]() ![]() ![]() ![]() Tanık Mehmet Ali Ger; ölenin fabrikada ham kesim bölümü üretim müdürü olarak görev yaptığını, çatıya çıkması gerekmediğini, daha önce çatıya çıkmadığını, olay günü neden çatıya çıktığını bilemediğini dile getirmiş, Sanık F ![]() ![]() ![]() ![]() Sanık M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Duruşmada; mermer fabrikasının işletme müdürü olduğunu, ölenin de üretim müdürü olarak görev yaptığını, uyarı levhalarını fabrikada sekiz ayrı yere astığını, çatıya çıkılmasının yasak olduğunu, çalışanları sürekli gözetlemesi ve kontrol altında bulundurmasının mümkün olmadığını, talimatlarda görev ve sorumluluk alanı dışında hareket etmeyeceği ve iş güvenliği uyarı levhalarına uyacağının yazılı olduğunu, ölenin çatıya çıkmaması hususundaki uyarılara rağmen hiçbir güvenlik önlemi almadan çatıya çıktığını, suçlamaları kabul etmediğini, olayda herhangi bir ihmali veya kusuru bulunmadığını savunmuştur ![]() Uyuşmazlığın isabetli bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi bakımından, öncelikle taksir ve unsurları üzerinde durulması gerekmektedir ![]() Kural olarak suç yalnızca kastla işlenebilir ![]() ![]() ![]() ![]() Arapça “kusur” kökünden türetilmiş bulunan taksir; kısaltma, bir işi eksik yapma, bir şeyi yapabilirken çekinip yapmama, kusur etme, kabahat ve günah anlamlarına gelmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Taksir, öğreti ve yargısal kararlarda; “failin suç tipindeki neticeye yönelik kast içinde olmadan, fakat zorunlu olduğu özeni gösterdiği takdirde neticenin meydana gelmesi mümkün bulunmayan hallerde, tespit edilmiş suç tipini hukuka aykırı olarak ihlal etmesi; bir kimsenin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle istemediği ve fakat öngörülebilir bir neticeyi gerçekleştirmesi” şeklinde tanımlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Suçun manevi unsurlarından olan kast gibi taksirde de, birlikte yaşamanın getirdiği kurallara uyulmaması söz konusudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1- Suçun taksirle işlenebilen bir suç olması, 2- Hareketin iradiliği, 3- Neticenin iradi olmaması, 4- Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması, 5- Sonucun öngörülebilir olmasına rağmen öngörülmemiş olması, Şeklinde kabul edilmektedir ![]() Neticenin gerçekleşmesinde, mağdurun taksirli davranışının da etkisinin bulunması halinde, diğer taksirli davranış nedensellik bağını kesmediği sürece bu durum failin taksirli sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi taksirin vasfını da değiştirmeyecektir ![]() ![]() Uyuşmazlığa konu somut olayda diğer şartların gerçekleştiği konusunda herhangi bir tereddüt olmaması nedeniyle, taksirin unsurları arasında gösterilen “hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması” şartının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır ![]() Taksirle gerçekleştirilen bazı fiillerin kanunda suç olarak tanımlanıp cezaî yaptırıma bağlanmasıyla, insanların gittikçe yoğunlaşan ve karmaşık hale gelen toplum hayatı içerisinde daha dikkatli davranmalarının temini amaçlanmaktadır ![]() ![]() ![]() 5237 sayılı TCK’nun 22 ![]() “4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir ![]() 5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur ![]() ![]() Madde gerekçesinde de; “Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda herkes kendi kusuru göz önünde bulundurulmak suretiyle sorumlu tutulur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak tıbbın gereklerine aykırılık dolayısıyla ölüm veya sakatlıkla sonuçlanan bu ameliyatta işlenen taksirli suçun işlenişi açısından suça iştirak kuralları uygulanamaz ![]() ![]() ![]() ![]() Zararlı neticenin, failin hareketinin mağdurun ya da üçüncü bir kişinin hareketi ile birleşmesi sonucunda meydana geldiği durumlarda, taksirle sorumluluk şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi açısından neticeye kimin sebebiyet verdiği, failin iradi hareketi ile netice arasındaki nedensellik bağının kesilip kesilmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öğretide; “Üçüncü bir kişinin veya mağdurun hareketinin failin taksirli hareketine eklenmesi durumunda nedensellik ilişkisinin ortadan kalkıp kalkmadığı araştırılmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Birden fazla kişinin birleşen fiilleri ile bir neticeye neden oldukları hallerde, bu faillerin hareketi ile netice arasındaki nedensellik ilişkisi özel önem taşır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Failin kusurlu hareketine mağdurun kusurlu hareketi de eklenmiş ve netice bu iki kusurlu hareketin birleşmesinden meydana gelmişse (ortak kusur) failin sorumluluğu ortadan kalmış olmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hükümler, Seçkin Yayınevi, 7 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ankara, 2013, s ![]() ![]() Bu açıklamalardan sonra, taksirle ölüme neden olma suçu ile iş sağlığı ve güvenliği konularıyla ilgili yasal düzenlemelerin de gözden geçirilmesi gerekmektedir ![]() TCK’nun “taksirle öldürme” başlıklı 85 ![]() “Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır ![]() Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçu yaptırıma bağlanmıştır ![]() ![]() 4857 sayılı Kanunun, 30 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar ![]() ![]() 11 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “3- İşveren, işçilere yapmakta oldukları işlerinde uymaları gerekli sağlık ve güvenlik tedbirlerini öğretmek ve iş değiştirecek işçilere yenisinin gerektiği bilgileri vermek zorundadır ![]() 4- İşverenin, işyerinde, teknik ilerlemelerin getirdiği daha uygun sağlık şartlarını sağlaması; kullanılan makinalarla alet ve edevattan herhangi bir şekilde tehlike gösterenleri veya hammaddelerden zehirli veya zararlı olanları, yapılan işin özelliğine ve fennin gereklerine göre bu tehlike ve zararları azaltan alet ve edevatla değiştirmesi iş kazalarını önlemek üzere işyerinde alınması ve bulundurulması gerekli tedbir ve araçları ve alınacak diğer iş güvenliği tedbirlerini devamlı surette izlemesi esastır” şeklinde düzenlenmiştir ![]() Bu hükümlere göre; işverenin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği için gerekli önlemleri alma, bu önlemlere uyulup uyulmadığını denetleme, işçileri yaptıkları işlerinde karşı karşıya oldukları mesleki riskler ile uyulması gerekli sağlık ve güvenlik tedbirleri hususunda eğitime tâbi tutma, yasal hak ve sorumlulukları noktasında bilgilendirme konularında yükümlülükleri bulunmaktadır ![]() ![]() 30 ![]() ![]() ![]() “işverenin genel yükümlülüğü” başlıklı dördüncü maddesinde de, işveren veya vekillerinin yükümlülükleri, 4857 sayılı İş Kanunu ile İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün ilgili maddelerinde hüküm altına alınan yükümlülüklere benzer şekilde düzenlenmiştir ![]() Bu aşamada bilirkişilerin atanması, bilirkişi raporları ve bu raporların yargı mercileri nezdinde bağlayıcı olup olmadıkları üzerinde de durulması gerekmektedir ![]() Ceza Muhakemesi Kanununun “Bilirkişinin Atanması” başlıklı 63 ![]() “1) Çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına re’sen, Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilinin, şüphelinin veya sanığın, müdafiinin veya kanunî temsilcinin istemi üzerine karar verilebilir ![]() ![]() 2) Bilirkişi atanması ve gerekçe gösterilerek sayısının birden çok olarak saptanması, hâkim veya mahkemeye aittir ![]() ![]() 3) Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı da bu maddede gösterilen yetkileri kullanabilir” şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir ![]() Bilirkişi, Ceza Muhakemesi Kanununa Göre İl Adlî Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkında Yönetmeliğin üçüncü maddesinde; “çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde oy ve görüşünü sözlü ya da yazılı olarak vermesi için başvurulan gerçek veya tüzel kişi” şeklinde tanımlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Anılan hükümler uyarınca hâkim, çözümü ancak özel veya teknik bir bilgi gerektiren hallerde bilirkişi dinleyebilir veya rapor isteyebilir ![]() ![]() ![]() Ölümle sonuçlanan kazada sanıkların kusurlu olup olmadıkları hususunun uzmanlık gerektiren özel ve teknik bir konu olduğu açık ise de, bu konudaki bilirkişi raporunun hâkimin delilleri serbestçe takdir yetkisini elinden almayacağı bilinmektedir ![]() Nitekim bu husus, 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 23/C–3 maddesinde; “Adli Tıp Genel Kurulu kararları nihai olmakla beraber mahkemelerin delilleri serbestçe takdir hususundaki yetkilerini kısıtlamaz” şeklinde hüküm altına alınmıştır ![]() Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; Sanık F ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, bir kişinin ölümüyle neticelenen iş kazasında sanıklara atfı kabil kusur bulunmadığı ve beraatlarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir ![]() Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi Doç ![]() ![]() ![]() ![]() “Ölenin çalıştığı işyerindeki görevi dikkate alındığında, üretimle doğrudan bağlantılı olan makinaların üzerinin dışa karşı korunmasına ilişkin çalışması, çatıya çıkması, göreviyle bağlantılıdır ![]() ![]() ![]() İşletme Müdürü M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kazanın, çatıdaki şeffaf eternitin sağlam olmamasından kaynaklandığı bir gerçektir ![]() Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Baş İş Müfettişinin yaptığı inceleme sonrası yasal dayanaklarını ve gerekçelerini de göstererek raporunda ölen ile işverenin yüzde ellişer oranında kusurlu olduklarına ilişkin raporu bulunmaktadır ![]() Ayrıca daha sonra alınan birden çok bilirkişi raporlarının tamamında işverenin kusurunun gerekçeleriyle belirlenmiş olduğu da sabittir ![]() Bu raporların tamamında, kusur oranları farklı olsa da, işverenin kusursuz olduğuna ilişkin bir görüş bulunmamaktadır ![]() İşyerinin çalışma koşullarının hukuka uygun olup olmadığı, işin uzmanlarınca belirlenmesi gereken bir husustur ![]() ![]() ![]() ![]() Bu nedenlerle, bilirkişilerin raporlarında doyurucu gerekçelerle izah edildiği gibi, işveren, yasa ve diğer mevzuatlarda öngörülen gerekliliklere ve zorunluluklara uymaksızın gerekli önlemleri yeterince almaksızın insan çalıştırması karşısında, iş yerinde üretim müdürü olarak çalışan ölenin ölümünün işiyle çalışma ve kontrolle ilgili olması karşısında, sanıklara kusurları gözetilerek mahkumiyet kararı veren mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, …” Genel Kurul Başkanı ve onsekiz Genel Kurul Üyesi de; “meydana gelen kazaya sanıkların fabrikaya sonradan alınan ve üretime başlayan makinaların bulunduğu mekânın üzerini bir şekilde kapatmaları gerekirken, ihmali ve duyarsız davranışları sonucu olarak, makinalarda çalışan işçilerin yağmur ve güneşten olumsuz etkilenmelerini önlemek ve makinaları koruma amacına yönelik çalışma sırasında ölene tam kusur atfedilmesini, işin uzmanları bilirkişiler de birbirini teyit eden raporlarıyla uygun görmeyip sanıkların ikinci derecede kusurlu olduklarını belirtmişlerdir bu itibarla yerel mahkeme mahkûmiyet hükmünün onanması gerektiği” düşüncesiyle karşıoy kullanmışlardır ![]() SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- Denizli 8 ![]() ![]() ![]() 2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() www ![]() ![]()
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|