09-16-2015
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Ortaklara, şirketin Kamu Borcu Dışındaki Durumlarda da Başvurulabilir Mi? (Av. Tarkan ERDAL)
Ortaklara, şirketin kamu borcu dışındaki durumlarda da başvurulabilir mi? (Av Tarkan ERDAL)
Ortaklara, şirketin kamu borcu dışındaki durumlarda da başvurulabilir mi? (Av Tarkan ERDAL)
Bu soruya kural olarak hayır denilir Ancak hukukumuzda tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ilkesi ile girmiş bazı düzenlemeler olduğunu ve bu ilke uyarınca bir tüzel kişi olan şirketin kamu borcu dışındaki borçlarında dolayı da şirket ortaklarına gidilebileceğini belirtmek isterim Türk hukuku uyarınca şirketler tüzel kişi olarak ifade edilen farazi yapının bir çeşididir Tüzel kişi, kendisini oluşturan kişilerden ve organlarının üyelerinden bağımsız bir kişiliğe ve kendine ait ayrı bir malvarlığına sahiptir
Tüzel kişi ile üyeleri arasındaki bu şahıs ve mal ayrılığı ilkesine rağmen, uygulamada ayrılık ilkesinin uygulanması hakkaniyete aykırı sonuçlar ortaya çıkarabilir Örneğin; şirketin herhangi bir malvarlığı olmamasına rağmen ortaklar tüm aktifleri(alacak) kendi üzerine alıp pasifleri(borçları) şirket üzerinde bırakabilir Bu durumda şirketin alacaklıları zor durumda kalacaktır Çünkü kural olarak şirketin borçları için ortağa başvurulamayacaktır Dolayısıyla bu gibi hallerde, üyelere ilişkin bazı hususların tüzel kişiye izafe edilmesi ya da tüzel kişinin borçlarından dolayı, sadece kendi malvarlığı yerine, arkasında bulunan üyelerinin de malvarlıklarına müracaat edilmesi gündeme gelir İşte buna tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ilkesi denir Hakkaniyet gereği tüzel kişiye müracaat edilmesi sonucu ortaya çıktıktan sonra, hangi hükümler tahtında tüzel kişiye müracaat edileceği tartışılmaktadır
Çünkü, tüzel kişilik kurumunun en önemli özelliği onu oluşturanlardan ve malvarlıklarından ayrı, bağımsız yapıda olmasıdır Bu nedenle her somut olayın durumuna göre, sorumlulara başvurmak için tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasına itina ile yaklaşılması gerekmektedir Türk Hukuku’nda bazı özel pozitif hukuk normları ile tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak sorumlulara başvuru imkanı getirilmiştir Bu düzenlemelerin başında Limited Şirketlerin kamu borçlarından dolayı ortaklarına başvuru imkanı getiren, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunu’n 35 maddesi; fona devredilen bankaların borçlarından dolayı kimlere başvurulacağını gösteren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu gibi düzenlemelerdir
İşte uygulamada ve teoride tartışılan, tüzel kişinin borcundan dolayı sadece ortaklığın malvarlığı ile sorumlu olma imtiyazının kaldırılması ve ortakların sorumlu olacağı durumların hangi hükümler çerçevesinde olacağıdır Uygulamada genel olarak her zaman Türk Medeni Kanunu(TMK) 2 maddesindeki dürüstlük kuralı uyarınca gidilmeye çalışılmaktadır Bilindiği üzere; TMK 2: Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz Bu kural hukuk sisteminde istisna kuralıdır, istisna kuralları da genel kural niteliğine getirilmemelidir aksi taktirde hukuk düzenindeki güven kaldırılmış olur
Tüzel Kişilik perdesinin kaldırılması 3 grupta ortaya çıkmaktadır:
1-Ortaklığı iradeleri, fiilleri ve davranışlarının Tüzel Kişiye izafe edilip edilemeyeceği,
2-Sınırlı sorumluluk kuralı gereği Tüzel Kişinin ortaklarının şahsi sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği,
3-Kardeş ya da Yavru Ortaklığın sorumluluğu Tüm bunlardan hareketle fiilleri sonucu tüzel kişiyi ve buna bağlı olarak 3 kişi konumundaki alacaklarının haklarını zarara uğratan kişiye başvurulacağı, özellikle Y 19 HD kararlarında kendini göstermektedir
Yargıtay 19 HD 2007 tarihli bir kararında hem işveren konumundaki asıl ortaklığa hem de yavru ortaklığa dava açılması kabul edilmiştir Yargıtay tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için örnekleyici biçimde aşağıdaki ibareleri kullanmaktadır:
– Başlangıçtaki sermaye yetersizliği ile sonradan ortaya çıkan sermaye yetersizliği,
– Şirketin hakim ortağı anasözleşme dışına çıkarak şirketi yönetmesi,
– Şirketteki alanların birbirine karışması, malvarlıklarının birbirine karışması,
Yukarıda anlatılanlar ışığında, Tüzel Kişiliğin eylem ve işlemlerinden birincil olarak Tüzel Kişi sorumlu ancak perde aralanarak ortaklar kişisel menfaat sağlamışsa bu kişilere de başvurulabilecek Mevzuatta düzenlemelerin olduğu alanlarda bu yasal normlardan faydalanılacak ama düzenlemeler bulunmadığı zamanlarda TMK 2’ye başvurulacaktır Bu durumlarda Yargıtay’a göre organik bağ her türlü delille ispat edilebilir ama perde kalktıktan sonra yapılan muvaazalı işlemlerde ispat sorunu gündeme gelebilir Bu konuda da
3 kişilerin muvazaayı her türlü delille ispat edebileceğini belirtmek gerekmektedir Son olarak gözden kaçırılmaması gerekli olan husus senetle ispat kuralıdır Çünkü senetle ispat kuralı Türk Medeni Yargılama Hukukunun tepesine oturtulmuş ve tüm yargılama safhasına yön veren kuraldır
Av Arb TARKAN ERDAL
HukukAjansı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|