| 
	|||||||
   ![]()  |  
	
| 
		 | 
	Konu Araçları | 
| biçim, hareket, resimde | 
Resimde Biçim - Resimde Hareket - Resimde Biçim Ve Hareket Nedir? | 
     
| 
	
			
			 | 
		#1 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Resimde Biçim - Resimde Hareket - Resimde Biçim Ve Hareket Nedir?Resimde Biçim - Resimde Hareket - Resimde Biçim Ve Hareket Nedir? Resimde Biçim - Resimde Hareket - Resimde Biçim Ve Hareket Nedir? DoÄŸada sonsuz olan doÄŸanın biçimi dışında bağımsız bir biçimi yoktur   Çünkü  doÄŸada sonsuz çeÅŸitliliÄŸi olan bir görünümler topluluÄŸu olduÄŸu halde,  bunlar karşılıklı olarak etkilenerek, birlik oluÅŸtururlar  Böylelikle  görünümler ya da nesnenin kiÅŸiliÄŸinin tümü olan biçim onunla uyum  saÄŸlayan biçimlere baÄŸlıdır  Bunun sonucunda oluÅŸan birlik daha üstün  bir biçimdedir  Her üstün biçim daha üstün bir biçimin öğesi olarak  sonsuza kadar gider ve doÄŸayı oluÅŸturur Bu  biçimsel durum, karşıt öğelerin iÅŸlevsel bir yapı bütünlüğünde bir  kiÅŸilik kazanmasıyla çevresindekilerden ayrılır  Biçim genellikle dış  biçim olan görünüşle karşılaÅŸtırılır  Oysa genel anlamda tüm nesne söz  konusudur  Bir aÄŸacın biçiminden, görünüşü, dış biçimini, iç  anatomisini, yapısını, kısaca bütünü anlaşılır  Biçimde kendini ayırt ettiren özellik özdür  Öz biçimden dolayı kendi olanağını gerçekleÅŸtirir  “Her  biçimin bir kendine özgünlüğü vardır  ÖrneÄŸin bir kürenin yuvarlaklığı  (evreni simgelemek için ele alınmış olabilir) halenin yuvarlaklığı ve  sacın yuvarlağımsı oluÅŸu, bunların çevresinde yaya benzer kıvrımlar  vardır  Asanın düş çizgisi resimdeki kıvrımlara oldukça önemli oranda  karşıtlık oluÅŸturmaktadır:” Öz,  maddede vardır  Bu nedenle biçim objektiftir, gerçektir  Duyumlar çok  aÅŸağı ve üstün biçimleri algılayamaz  Çünkü duyumlar sübjektiftir  Bu  iliÅŸkiler göz önünde bulundurularak anlamlı biçimden söz edilebilir   “Bell’e göre anlamlı biçim yaratmanın duygudan çok, düşünmeyle ilgisi  vardır  Genelde betimsel biçimin, Bell’in de belirttiÄŸi gibi bir diÄŸeri  olmadığı söylenir  EÄŸer bir deÄŸer varsa bunun bir betimleme olmasından  deÄŸil, bir biçim olarak sahip olduÄŸu deÄŸerdir ” Bell “Sanat anlamlı biçimler yaratmaktır” derken özellikle resme yeni bir bakış açısı getiriyordu  Onun  önermesinin önemi de, insanın bakışlarını geleneksel bir bakıştan  ayırmış olmasıydı![]() ![]()   Bir bakıma anlamlı biçim estetikseldir ” Biçimin  algılanabilmesi sürecinde; bilmeye, bilgiye ve düşünceye ihtiyaç  vardır  Biçimin anlaşılmasında, ona komÅŸu olan yapı (strüktür)  kavramında incelenmesi gerekir  Biçim yapının durumuna göre kendini  belli eder: Birincisi bir sonuç ise öteki onu sonuca ulaÅŸtıran yolun  kiÅŸiliÄŸidir  Yapı  bir nesnede bütünü oluÅŸturan bölümlerin kendi aralarındaki ve bütünle  olan iliÅŸkilerindeki kuruluÅŸ sistemidir  Yapıdaki elemanlar birbirine  iÅŸlevsel açıdan baÄŸlanmışlardır  Yapının  (biçimin) varlığı karşıtların dengesine baÄŸlıdır  Bu dengenin  saÄŸlanmasına eÅŸ kiÅŸilik durumu denir  EÅŸ kiÅŸilik durumu resimde, bir  yapıtın bir bölgesindeki leke ve rengin, diÄŸer bölgesindeki leke ve  renkle iliÅŸki kurma zorunluluÄŸudur  Bir  biçimin oluÅŸması iÅŸlevsel, yapısal, özdeksel (maddesel) nedene  baÄŸlıdır  İşlev maddenin meydana geliÅŸimi, neden biçim kazandığını  belirtir  Bizim bir madde ile gerçekleÅŸir  Bu gerçekleÅŸme, yapısal  nedeni düşündürür  Yapı maddenin sistematik düzenleniÅŸidir  Sanat  yapıtında bu üç öğe dengeli olarak birbiriyle iliÅŸki kurarlar  Bunlara  göre biçimin tanımı; “Biçim bir ÅŸeyin ÅŸekli anlamına gelir  Plastik  sanatlarda biçim derinlikle yakın iliÅŸkilidir  Buna karşın resim  sanatında biçim, bir tablonun tümünün yapı bakımından kuruluÅŸunu ifade  eder ” Işığın olduÄŸu yerde renk ve biçim vardır  Işığın olmadığı yerde  renklerden söz edilmez ama bazı biçimler yaÅŸamaya devam eder  Resimsel  olan her ÅŸey biçimle iliÅŸkilidir  Bu iliÅŸkileri biçimsel açıdan  incelemek gerekirse noktadan baÅŸlanmalıdır![]() 1   NoktaBiçimi oluÅŸturan belirgin elemanlardan birisidir   Nokta merkezi dengeye sahip  bir yüzeysel etki öğesidir  Bir alanı kaplar  DiÄŸer resim unsurları gibi  çeÅŸitlenebilen, dinamizmi olan bir elemandır  Tek başına renk etkisi  gridir  Nokta, “Kesin olarak üç boyuttan mahrum, en iptidai geometrik  ÅŸekildir  Nokta düşünce birikiminde ilk harekettir  Nokta kavramı,  geometrik fikrin özüdür  Çizginin tek gözümüz hizasında dik açı yapması  ve uzunluÄŸun sıfıra düşmesi gerçeÄŸi de noktadır  Nokta mesafenin ve  alanın soyutlanmasıdır  Geometrik nokta görünmeyen bir varlıktır  Onu  madde dışı olarak anlamamız gerekir  Maddi açıdan noktayı sıfıra benzetebiliriz  SessizliÄŸi ifade eder  Zaman açısından nokta en ufak biçimdir ” Yeni  izlenimciler resme renkli yüzeylere kadar ışıklı veya gölgeli  bölümlerin tümünü tek tek renkli noktalar toplamına indirgemiÅŸ olup,  böylece hemen her ÅŸey kendi özdeksel varlığından soyutlanarak yeni bir  görünüş biçimi almıştır  Noktaların art arda eklenerek sayısal olarak  çoÄŸalması çizgiselliÄŸi meydana getirir![]() 2   ÇizgiÇizgi “yüzey üzerinde nesnenin ilk dış sınırlandırma eylemi olduÄŸu için renkten de önce gelir  Resmin  salt çizgilendirme isteÄŸinden olduÄŸu ifade edilmiÅŸtir  Nitekim tarih  öncesi insanın resim dünyasından da, ilkel insanda da çocukta da çizgi  bu temel eÄŸilimi belirler ve resim diliyle ifadenin ana aracı olur ” Geometride çizgi sınırsız noktalar dizinidir  Çizgi, hareket yön, yöneltme, enerji anlamına gelir  Sanatçı yazıdaki çizgiden farklı olarak çizgisel özelliklerin sihirli simgesel kaynaklarını araÅŸtırır  Çizgi üçe ayrılır: Ufka paralel çizgiler geniÅŸliÄŸi, dik çizgiler derinliÄŸi, diyagonel çizgiler üçüncü boyutu verir Çizginin  kullanımının en güzel örneklerinden birini Picasso’nun Bale  menajerlerinde görülür  Akademik sanat geleneÄŸine uygun bir çizimdir   Açık-koyu modlesi olmadan biçimlerin boyut ve hareketlerini verebilmek  için çizgiler farklılaÅŸtırılmıştır  Koyu lekenin olmayışı figürlere  klasik bir incelik verir  Oturmakta  olan Bay Selisburg’un elleri perspektif kurallarına göre  kısaltılmıştır  Naturel bir durumda bile Picasso soyut biçimlerin  (ovaller, koniler, silindirler) gücünü çok iyi bilmektedir  Selisburg’un  (oturan figür) başındaki eÄŸik melon ÅŸapka yüzdeli ifadeyi güçlendirir  Digahilev’in  ÅŸapkasının üst köşeli çizgileri ikinci bir çenenin soÄŸan kökünü andıran  etkisini yok etmeye yardım eder  Çizimde çizgiyle oylum arasında bir  bağıntı vardır  Åžeref Bigalı’ya göre “Çizgi ifadenin temeli, baÅŸlangıcı  ve denge unsurudur  Çizginin genel kavramı iki karakter gösterir  Biri  sert ve gergin biçimiyle geometrik, öteki tabiat formlarının tanıttığı  yumuÅŸak, kaligrafik, sertlik ve netlikten mahrum çizgidir  Çizgi  kütlenin içindedir, bir ÅŸeklin belirlenmesinde kontur olarak çizilir   Resimde ifadenin bir yönüdür  Çizgi boÅŸluÄŸu tanıtıcı veya bir karakteri  biçim ifade edebilir ” Basit birkaç çizginin ne kadar hissettirici bir ifade aracı olduÄŸu Picasso’nun deseninde görülebilir  Desen,  nasıl bir elin kâğıt üzerine konulup kalemi kenarından dolaÅŸtırarak  gözün gördüğü ÅŸekli belirtiyorsa, öylece çizgiyle yapılmıştır   Çizgilerin yönlerinde yapılan ustaca deÄŸiÅŸikliklerle, deÄŸiÅŸik bir imkân  oluÅŸmuÅŸtur  İzleyici bu çizgilerin bir kısmını çabucak geçer,  bazılarında duralar  Bu da gözü ani duruÅŸlar yapmaya ya da büyük bir  alanı dolaÅŸmaya zorlar  Picasso bale yapan dört kiÅŸinin resminin  yanında, anların hareketlerini de büyük bir gerçeklikle duyurmaktadır   Dansın asıl mahiyeti asıl çizgilerin hareketlerinden algılanır  Joseph  ALBERS’in Akvaryum adlı çalışması dikdörtgen içerisinde oval  biçimlerinden oluÅŸan bir kompozisyondan kuruludur  Bu çalışma dolaylı  olarak üretilen çizgili göstermektedir  Åžekiller oval çizgilerle  çevrelenmiÅŸtir  Soldaki dik ovallerin, merkezdeki ve saÄŸdaki ovallerle  karşılaÅŸtığı görülür  Olumsuz  ÅŸekillerde (gerçek olmayan ÅŸekiller) olumlu ÅŸekiller yerlerini  deÄŸiÅŸtirir, gibidir  İyice gözlemlendiÄŸinde resimde naturel bir balık  bile görülebilir  Tepe boyunca kalınlaÅŸtırılmış çubuk su yüzeyini ifade  edebilir  Böylece de figür beyaz dikdörtgen alanın içine yüzen bir biçim  olarak yerleÅŸtirilmiÅŸ gibi algılanabilir  Sanatçı iki beyaz üçgeni  karşıt yönlerde göstererek dengelemiÅŸtir  Klee’nin  “Aile yürüyüşü adlı çizimi soyut bir çalışmadır  Birkaç geometrik ÅŸekil  ve çizgiyi, nitelikleri göstermek için yeterlidir  Çizim izleyiciye bir  geçit töreni, aile iliÅŸkisi gibi mesajları da verebilir  Tinteretto’nun  “İsa Pontus Pilatous’un Huzurunda” isimli yaÄŸlıboya resmi, biçim  yapısındaki çizgi aracılığıyla bir nesnenin nasıl algılandığını  gösterir  Sahneye hâkim olan İsa’dır  İsa kompozisyona hakim olan dikey  çizgiler ortasında gösterilmiÅŸtir  Sütunlar ise paralellik gösterir  Bates  Lowery’e göre “Bir davranışa veya bakışa verilen istikamet gözümüzde  bir baÅŸka hareket yaratır ki, buna çizgi denir ” Biçim hareketli bir  çizginin baÅŸlangıç noktasına gelmesiyle oluÅŸarak çevrelemeyi (konturu)  meydana getirir  Her resim biçim duygusunu tatmin eden bir çevrelemeden  hareket etmek zorundadır  Sanatçının resmettiÄŸi çizgi koyu ve açık  arasındaki zıtlığı görme ihtiyacından doÄŸmuÅŸtur  Renk çizginin yanında  bir sonraki aÅŸamayı temsil eder  Çizgi  resme duyulan gereksinmeyi tek başına karşılar  Yalnız desende deÄŸil,  rengin yüzeysel niteliÄŸi korunduÄŸunda da olgu geçerlidir  Bir sanatçı  çizginin ifade gücünü bildiÄŸi oranda heyecanı yansıtır  Çizgisel  üslup da, sanatçı cisimler ve uzayla uÄŸraşırken üç boyutluluÄŸu  verebilmek için resimde ışık-gölgeyi kullanır  Çizginin uzantısı da  ÅŸeklidir![]() 3   Åžekil, Alan ve HacimBiçim canlı bir nesnenin fiziksel dış görünümü iken ÅŸekil cansız bir nesnenin fiziksel dış görünümüdür   Bir ÅŸapkanın biçimi hakkında deÄŸil, ÅŸekli  hakkında konuÅŸulur  Biçim ile ÅŸekil arasındaki farklılık nesnenin canlı  olup, olmasına baÄŸlıdır  Kapalı  çizgiler ÅŸekillerin sınırları olmaktadır  Üçgenler, daireler gibi![]() ![]()    Fakat ÅŸekiller çizgiler olmadan da oluÅŸturulabilir  Geometrik biçimlerin  makine teknolojisini çaÄŸrıştırmasına karşın, düzensiz kavisli çizgiler  ve yumurta ÅŸekilli biçimler biyolojik bir kaynaÄŸa sahiptirler  Åžekiller,  alanların (planlar oluÅŸturarak) birleÅŸmesinden oluÅŸurlar  Alan  “UzunluÄŸu ve geniÅŸliÄŸi olan kalınlığı olmayan bir ÅŸekildir  Geometriye  göre böyle bir alan çizginin hareketinden doÄŸar  İki çizginin yan yana  gelmesi alan fikrini verir  Çizgide alan kavramı saklıdır  Alanlar,  serbest ve geometrik olarak iki kategoride toplanır  Alanın kalınlık  göstermesinden veya hareketinden hacim mefhumu doÄŸar ”4   Tekstür – Strüktürİki boyutlu plastik deÄŸerlerden (çizgi, biçim, ton, renk) üçüncü boyuta (forma) geçerken bir ara elemanı olarak doku kavramıyla karşılaşılır   Doku  çevreyi zengin bir ÅŸekilde saran doÄŸa ve insan yapısı bütün yüzey ve  biçimleri kuvvetle karakterize eden önemli bir elemandır  DoÄŸadaki her  statik ve dinamik biçimin yapısı dokuyu meydana getirir  Dokunma  duygularına hitap eden dokulara gerçek dokular denir  Yalnız göze hitap  eden dokularda, vizüel dokulardır  Bunlar renklerle, motiflerle, çizgi  ve tonlarla meydana getirilmiÅŸ iki boyutla elemanlardır  Göze bir doku  olarak tesir ederek farklı duygulanmalar saÄŸlarlar  Gerçek  bir vizüel dokular ayrı, ayrı veya birlikte kullanılabilir  Resim  sanatında çok kere renklerle yapılan vizüel dokunun yanı sıra, kalın  boya parçaları koymak suretiyle yer yer parmaklarla da hissedilebilecek  gerçek dokuya da yer verilmiÅŸtir  Organik doku, yaÅŸama ve büyüme gibi  iki büyük fonksiyondan doÄŸar  Doku yoluyla bir cismin yüzeyi  artırabilir  Doku çeÅŸitlemelerinin kontrast ve armoni gibi uyarıcı  etkileri de vardır  “Mekânın idrakinde, malzemenin sıklık-seyreklik,  ışıklık, hafiflik, sıcak – soÄŸuk, hareket-sükûnet ifadeleri veren  dokuları, göze uzaklık ve yakınlık tesirleri vererek, mekânı forme  etmektedir  Plastik deÄŸerler dünyasına dokuyu ressamlar getirmiÅŸtir ” Resim  sanatında, ilk defa fiziki dokuyu sezen Empresyonistler olmuÅŸtur   “Empresyonistlerin tekniklerinin neticesi etli, kalın boya tabakaları  göz ve ruha ait tesiri tanımlıyordu  Yalnız Empresyonistlerdeki doruk güzelliÄŸi spontane bir varlık, resmin bir parçası olmuÅŸtur![]() ![]()   Kübizm Cozanne’nin  araÅŸtırıcı, devamlılık ve saÄŸlamlık arayan dünyasına yöneldi  Hakikat  ile daha alakalar kurmayı denediler  “Papier Celle” tekniÄŸi ile  kâğıtların yapıştırılması, daha sonra “Collage” çeÅŸitlemeleriyle meydana  koyulan doku geliÅŸtirmeleri, çeÅŸitli ve tesir yapabilecek akla ve  hayale gelen ne varsa her malzemeden faydalandılar  Böylece, maddenin  dokunma hissi istediÄŸimize cevap veren gerçeÄŸi daha iyi duyabilmemize  imkân verdiler ” Resimdeki  elemanların yüzey ÅŸekillerini oluÅŸtururken resmin bir bütün olarak  yapısını belirtmekle beraber dokudan görece bağımsız bir strüktür  vardır  Strüktür resimde kullanılan tüm plastik öğeler tarafından  belirlenir  Her  strüktür, belirli bir ışık altında belirli bir karakter kazanır   Negatif çizgilerle elde edilen strüktür neolitik devir insanlarından  beri bilinmektedir  Çizginin kendisini yüzeyden kurtarmasıyla resimde  bir strüktür meydana getirir  Her  ÅŸeyin ÅŸemasını öğrenme gibi bir kaygıları olduÄŸundan Rönesans  sanatçıları yapısal sorunlara ilgi duymuÅŸtur  Çünkü bir anlamda yapı  (strüktür) kavramının kendisi, yani nesnelerin özünü içten dışa doÄŸru  belirleyip oluÅŸturan bir iskelet tasarımı sonsuz çeÅŸitliliÄŸi kavramak  için ÅŸemalara duyduÄŸumuz gereksinimi yansıtmaktadır  “Bu durumda 16  ve  17  Yüzyıllarda akademik sanat kavramlarının yol açtığı metafizik  buluÅŸların bu sorunları biraz sivri bir konuma getirmiÅŸ olmasına  ÅŸaÅŸmamak gerekir ” “Çin  ders kitaplarında da ÅŸu satırlar yer almaktadır  “Bir kuÅŸun biçimine  iyi dikkat et ve bu biçimi tam olarak kavra  KuÅŸlar yumurtadan  çıktıklarında biçimleri bir yumurtanınkine benzer, buna sonradan kafa,  kuyruk, kanatlar ve ayaklar eklenir ” Resimde  strüktüral etki, bir görünüşün görüşü olmaktadır  Resimde sadelik ancak  strüktür endiÅŸesi ile çözümlenebilir  ÖrneÄŸin yapısal açıdan  Michalengelo eserini oluÅŸtururken içten dışa doÄŸru bir yol  izlenmektedir  Bu yol onun tanıdığı, gördüğü ÅŸeylerdir  Ressam Tiziano  ise eserini dıştan içe doÄŸru oluÅŸturmaktadır  Önce yapıyı deÄŸil, kitleyi  göstermektedir  Figürler bir atmosfere gömülmüş gibidir  Burada strüktür ışığa dayanır, ışık strüktürün yerine yükselir  Strüktür,  ilk olarak Empresyonistlerde önem kazandı  Strüktürü onlar keÅŸfettiler  ve resimde kullandılar  Asırlarca öncesinde strüktür mozaiklerde  kullanılmıştır  Fakat bu etkinin plastik olduÄŸu iddia edilemez  Yani o  zamanlar resimde bilinerek yapılmış bir strüktür yoktu  Bugün sanat  eserlerinde yüzeyler arasında bir strüktür mücadelesi görülür  Cezanne  ise nesne ile mekân arasındaki iliÅŸkiyi çözmeye çalışırken, önce  geometrik yapıları nesneye uygulayıp oylumlama ilkesine göre renkleri  derecelendirmeye yönelmiÅŸ perspektifi, bazen de boÅŸ mekanı dışlamıştır   Böylece strüktür önem kazanmıştır  Sanatçıya göre açık-koyu resim  yoktur  Sadece renkler arasında iliÅŸki vardır  Bu iliÅŸki iyi düzenlenirse armoni oluÅŸmaktadır  Seurat ve Signac’taki strüktürde tıpkı mozaiklerde olduÄŸu gibidir  Ve strüktür nötr bir elemandır  Kübist  sanatçılardan Picasso ve Brague, strüktürel (yapısal) deÄŸerleri olan,  düz yüzeylerin imkânlarına dayanan bir üslubu geliÅŸtirmiÅŸlerdir   Rönesans’tan beri Avrupa resminin hacim ve mekân anlayışı merkezi  perspektif ve açık-koyu fonlarının farklılıklarına baÄŸlıydı  Kübist  sanatçılar bu sorunu, belli bir nesneyi çeÅŸitli açılardan görüp  göstererek çözümlemiÅŸ oluyorlardı  Bu bakımdan kübist resim kasıtlı bir  çarpıtma deÄŸil, bir nesnenin parçalarını yeniden kuran bir konstrüksiyon  (inÅŸa) sanatıdır  Picasso ve Brague eserlerinde strüktürü pek çok yönü  ile ele kullandılar  Kıyaslama yaparak reel (gerçek) strüktür ve vizüel  (görsel) strüktürü beraberce kullanmışlardır  Sanat  yapıtında, yapıyı oluÅŸturan elemanların varlığı (renk, çizgi, açık-koyu  vb) biri ötekinden ayrılmış ya da bağımsız düşünülemez  Hiçbir sanatçı  bu öğelerinin tümünü aynı ölçülerde kullanamaz  Bu elemanlardan biri,  sanatçının anlatım birliÄŸini saÄŸlayan öğedir  Strüktür, benzer biçimlerin iki ya da üç boyut üzerinde tekrarlanmasından meydana gelir  BaÅŸlıca özelliÄŸi bir mekân yaratarak mekâna biçim yönünden birlik vermesidir![]() 5   Derinlik, Mekân, Yüzey, Perspektif ve İşlev (Fonksiyon)Mekân, kütlenin tersidir   Işık-gölge, kütle ve mekân iliÅŸkisinin sonucudur   Bir yüzeye yapılan resimlerde en büyük sorunlardan bir mekân, kütle,  ışık-gölge iliÅŸkisinin düzenlenmesidir  Belli renklerin açık, koyu  farklılıkları çizgilerde incelip kalınlaÅŸmaları uzaklık-yakınlık ve  ışık-gölge etkisi vermektedir  Bir baÅŸka ÅŸekliyle derinlik algısı  çizgilerin, açık ve koyuların en basit bileÅŸmelerinden elde edilir   “Uzayın derinlik derecesinin hiçbir önemi yoktur  Önemli olan sadece bu  derinliÄŸin duyulabilmesidir ” İki boyutta, hacim ve derinlik oluÅŸturmada  ilk akla gelen belli kuralları ile bulunan çizgi ve hava  perspektifidir  “Yüzeyin bir masal dünyasının derinliÄŸine dönüşmesinde de derinlik izlenimlerini getiren renk kavrayışında payı olmalıdır ”İnsanın  derinlik algısına karşı duyarlılığı, sanatçıya belirli bir anlatım  olanağı saÄŸlar  Elimizdeki düz yüzeye koyduÄŸu nesnelerle, iki boyutlu  yüzeyi, üç boyutluymuÅŸ gibi gösterebilir  “Derinlik etkisi, hareket  halindeki ÅŸekillerle belirttiÄŸi zaman en kuvvetli etkiyi yapmaktadır ”  Bu yeni boyutla sanatçı, seyircinin alışkanlığına uyan ya da aykırı  düşen bir mekân oluÅŸturabilir  Mekân  nesneyi görme biçimidir  Mekân öncelikle sanatsal biçimin ürünüdür   Ancak biçimin kurulmasında birbirleriyle bağıntılı, iki farklı etkinlik  vardır  Bunlardan iki biçimin derinliÄŸi, diÄŸeri ise bütünlüğü içinde  mekânın inÅŸasıdır  Giotto’yla  birlikte resim sanatı doÄŸaya yaklaÅŸarak görüneni biçimsel olarak  benzetme yoluna giderken, eÅŸyayı biçim içinde göstermektedir   Massacio’da ise mekân gerçekliÄŸi, resim yapısının temelini  oluÅŸturmaktadır  Merkezi  perspektife baÄŸlı mekân tasarımı, simgesel biçim olarak batı resmini  özelliÄŸe mahkûm edip, plastik görmeyi daraltmıştır  “Resim ile mekân  karşılıklı olarak birbiri içinde vardır  Biri ontolojik, diÄŸeri  timseldir  O halde çaÄŸdaÅŸ resmin, figüre karşı olduÄŸu gerekçesiyle  mekânın dışlanabileceÄŸi iddiasıyla bir yanılgıdır  Burada önemli olan  bir mekânın yüzeyselleÅŸme eÄŸilimidir  Her resim öncelikle bir biçimleme  etkinliÄŸidir  Bu iÅŸlemin nesnesi tuvalin reel varlığı ile  hesaplaÅŸmasıdır ” Resimsel  mekânda tuval yüzeyi ile özdeÅŸlenen renkli alan, sembolize etmek imkânı  bulunmadığı için resmin sınırları içindeki göstergelerden birini  üstlenmek zorundadır  20   yüzyılda, oylumlama etkisini karşıtıyla güçlendirme isteÄŸi ön  plandadır  “Sanatsal biçim, malzeme ve içeriÄŸin ötesinde, mekânsal  yapıda teÅŸekkül etmekte olup, sonuç itibariyle canlı ve devingen bir  mekânın öğesidir  Dolayısıyla resmin temelinde, yüzeyin iki boyutluluÄŸu  ile nesnenin üç boyutluluÄŸu arasındaki hesaplaÅŸma yatmaktadır![]() ![]()   Beckman:  Resmin soyut yüzeyini biçimlendirmek için boy, en ve derinliÄŸi belirli  bir düzeye getirmiÅŸtir  Böylece de mekânın sonsuzluÄŸuna karşı kendini  koruduÄŸunu söylemektedir  Önemli olan konu deÄŸil, bu konunun resim  aracılığıyla yüzeyin somut yapısına taşımasıdır  DeÄŸiÅŸik iç yüzeylerin  resmine verdiÄŸi derinlik daha önce perspektifle saÄŸlanan derinliÄŸin  yerini mükemmelin almaÅŸtır ” 15   yüzyıl Floransa ressamları perspektifi keÅŸfederek resimde çoÄŸu kez  mekânı bir boÅŸluk gibi kullanmışlardır  “BoÅŸ mekânların tasarlanmasını  çaÄŸdaÅŸ sanatta Cezanne’a borçluyuz  Cezanne mevcut nesnelerin renk  muhtevalarına irca etmesini bilmiÅŸtir  Böylece renklere ait bir öteki  dünyada geçmiÅŸle herhangi bir ilintisi olmayan yepyeni bir hayat  baÄŸlamış oluyordu ” Leonarda  de Vinci ile 16  yüzyıl Venedik Ressamları, perspektifi bir boÅŸluk  deÄŸil, atmosferle dolu bir mekân olarak görmüşlerdir  Atmosferle dolu  bir geniÅŸ mekânı betimlemek için de hava perspektifini kullanarak çizgi  perspektifinin eksiklerini gidermiÅŸlerdir  “Genellikle resimde iki  perspektif yöntem uygulanır: Çizgi ve hava perspektifi  Çizgi  perspektifinin aslı ufuk çizgisine doÄŸru uzanan yatık paraleller meydana  getirmektir  Çizgi perspektifinin bir baÅŸka yönü de eÅŸyaların  ölçüleriyle ilgilidir: Öndeki nesnenin arkadakinden büyük görünmesi  gibi  Hava perspektifine gelince bu da atmosferin nesneleri mesafe  içinde belirleyiÅŸ tarzının gözlemidir  SözgeliÅŸi, yakındaki bir nesnenin  uzak olan görünümü toplu, tek bir bütün halinde kavranmaktadır ” Atmosfer  resimde renk yardımıyla mümkün olduÄŸundan, nüanslarla dolu üç boyutlu  bir etki yaratır  Modern çağın resim yorumunda perspektif kuralları  önemli rol oynamaz  “Çünkü kiÅŸisel biçim yaratma özgürlüğü sanatın katı  kurallarıyla savaşır  Resimde yüzey zevki ve anlayışı ön plana geçer ” Lautrec “Monsieur Boileau Kahvede” adlı resimde, mekânı sınırlayarak izleyici odaya sokar  Masanın  çerçeve ile kesilmiÅŸ olan iki köşesi, resimdeki, resimdeki mekândan  izleyicinin bulunduÄŸu mekâna geçerek, gözü ortadaki mekâna ulaÅŸtırır  Picossu’nun “Guarnica” adlı resminde ise mekân ve mekânda yer alan nesneler olaÄŸan deÄŸildir  Bir  katliam sahnesi anlatılmaktadır  Bu sahne ana olayın üzerine kuruludur   Seyirci ne evin içindedir, ne de dışında; ışık ne gün ışığıdır, ne gece  ışığı  Mondrain, resminde mekânı silmek istiyordu  Çünkü yüzey resmi ise bu anlayıştan doÄŸuyordu  Ama  yüzeyi de ortadan kaldırmak gerekiyordu  Bu da yolu, yüzeyleri boyu  boyunca dikine ve enine kesen doÄŸruları bulmaktı  Tablolarında mekânı  yeniden düzenlemiÅŸ resim ve mimari, en dolaysız iç içe anlama  ulaÅŸmıştır  UzakdoÄŸu  resmide, çizgi ile boÅŸ yüzey arasında tanık olunan iliÅŸki her ÅŸeyin özü  olan sonsuz boÅŸluÄŸun renge benzer bir iÅŸlev üstlendiÄŸini ortaya koyar   “Biçim ile fonksiyon (iÅŸlev) arasında o kadar sıkı bir baÄŸlantı vardır  ki![]() ![]()   Bir biçim ile karşılaÅŸtığımız zaman yapmamız gerekli olan ÅŸey  biçimin strüktür elemanları ile fonksiyon yönünden gösterdiÄŸi olanaklar  arasında bir baÄŸlantı kurmak, bu baÄŸlantıyı biçimin incelenmesinde daima  göz önünde tutmak, biçimdeki bütün geliÅŸim olanaklarını ve diÄŸer  biçimler ile arasındaki fonksiyonel (iÅŸlevsel) iliÅŸkileri  araÅŸtırmaktadır ” 18  yüzyılda büyük klasik üsluptaki anlatı resim sanatının ölümünün ardından, peyzaj resmi de önemli bir konuma gelmiÅŸtir  Ressam  Klee resimde önemli olan biçim deÄŸil de, iÅŸlevdir derken; iÅŸlevi dış  kalıbın deÄŸil, geliÅŸme sürecinin, canlının ve onu zaman süreci içindeki  amacı olarak görmüştür  Dıştan içe, yüzeyden derine giden bir inceleme  oluÅŸma, geliÅŸme söz konusudur  Sanatçı  görünen ve yetinmeyip görünenlerin ardındaki sorunlar üzerinde  baÅŸladığında, iÅŸlev olarak noktanın hareketinden çizgi, çizgiden yüzey,  yüzeyden hacim oluÅŸturmaktadır  Sanat görüneni vermez  Onun iÅŸlevi  görünmeyeni görünür kılmaktır  Rengin dizimsel yapıdaki iÅŸlevi ile yüzey  arasında organik bir iliÅŸki vardır![]() 6   Renk, Denge ve Karşıtlık (Zıtlık)Renk ile biçim arasında bir mutlak bağıntı vardır   “çünkü rengi biçimsiz  düşünmek ve kendi başına, yalnız olarak anlamak imkânsızdır  Renk ile  biçim arasında bazen bir uzlaÅŸma, bazen bir çaÄŸrışım ve bazen bir  gerilim vardır ” Renk nesne ve mekân biçimlendirilmesine yardımcı olur   Renk doku ile de sıkı iliÅŸki içindedir  Dokuyu karanlık ve ışıklı  gölgeler halinde düzenleyerek onun görsel vurgulanmasına (biçimleniÅŸine)  katkı saÄŸlamaktadır  Renk Ekspresyonizmde yüzey kompozisyonun  oluÅŸmasına hizmet eden bir öğe olarak kullanmıştır Renk;  plastik sanatların elemanlarındandır  Olanaklarından kaynaklanan  deÄŸiÅŸik kullanım yolları vardır  MaÄŸara resimlerinden baÅŸlayarak  günümüze kadar deÄŸiÅŸik anlayışlarla kullanılmıştır  Ressam Raffaello’nun resimleri incelendiÄŸinde açık-koyuya uygun bir biçimleme tarzı görülür  Bu  tarza plastik biçimleme denir  DiÄŸer yandan Tiziano, Rembrandt ve Goya  gibi ressamların eserleri incelendiÄŸinde biçimlendirme renk tonuna yani  piktüral biçimlendirmeye dayanır  Bir  sanat eserindeki biçimlendirme, artistik biçimlemedir  Artistik  biçimlendirme, her iki biçimlendirmeyi de bünyesinde taşır renk de  artistik bir biçimdir  Renkler ayrıldığı zaman ressam da biçimin  deÄŸiÅŸtirir  Renk ayrımları modern sanatın tipik olan deformasyonlarının  temelini oluÅŸturmaktır  Bu ayrılmış renklerin biçimini bulmak,  deformasyon yapmak gerektiÄŸinin ilk ayırımına varan izlenimci ressamlar  olmuÅŸtur  “Rengin resim alanında, resim mesleÄŸinde tek başına, biçim  kadar vurucu tek başına biçim kadar etkileyici olduÄŸunu hisseden ilk  ressam Monet’tir  Monet’ten önce resim dünyasında biçimden en ufak bir  medet ummadan kendini kabul ettiren bir tek ressam yoktur ” Rengin  tuÅŸlar halinde uygulanması bile izlenimci sanatçıları resimsel biçime  baÄŸlı kalmaktan kurtaramamıştır  Renk sürekli olarak biçime gereksinme  duymaktadır  Renk yerini bulduÄŸu an biçim oluÅŸur  Renk biçime bağımlı  olunca onlarla resme canlılık veren kontrastlar gerçekleÅŸir ve renk  ayrımları uygulanınca, resimdeki mekânsal geniÅŸlik de farklılaÅŸmaktadır  Yüzey  üzerinde renk unsuru önemlidir  Biçimler koyulaÅŸtıkça denge  içerisindeki etkinliÄŸi ve ağırlığı artar  Biçimin renkselliÄŸi  güçlendikçe ön plana çıkar  Bir  kompozisyon düzenlenirken, çok sayıda veya az sayıda eleman  bulunabilir  Bu biçimsel oluÅŸumda en önemli problem dengededir   Karşıdaki bir obje incelendiÄŸinde objenin yüzeyinde bir takım planlar,  biçimler oluÅŸur  Bu planlar ışık farklılaÅŸması dolayısıyla önde ve  arkada görülür  Obje’nin ışık yapısı belirgin lekeden birisinin  egemenliÄŸi altında görülür  Böylece de hacimsellikten-derinlikten söz  edilebilir  Resimde görsel etkinlik, ışık, biçim, renk ve anlam olarak da uyumlu zıt denge iliÅŸkileri saÄŸlanır  Geometrik  (düzgün) biçimlerle organik (düzgün olmayan) biçimler arasında görsel  etki yönü ile zıtlık vardır  ÖrneÄŸin üçgen hareketli, uyarıcı ve dinamik  bir etkiye sahiptir  Daire, hareketsiz, durgun ve nokta etkisindedir   Kare, dikey ve yatay olarak, simetrik denge gösterir  Biçimler  sert, keskin hatlı, köşeli biçimler ve yumuÅŸak hatlı, kavisli biçimler  olarak da gruplanabilir  Görsel uyarıcılığın temel ilkesi zıt  iliÅŸkilerdir  Hareketin etkisi ancak karşı hareketle artırılır ve  dengelenir  Nicelik açısından da görsel anlatımda, benzer elemanların  çokluÄŸu ile azlığı arasındaki zıt iliÅŸkileri büyük biçimle, küçük  biçimin, renk ÅŸiddeti yüksek az biçimle, renk ÅŸiddeti küçük biçimin göze  vereceÄŸi uyarı ile dengelenir  Gözümüz biçimdeki egemen öğe  karşısındaki deÄŸiÅŸikliÄŸe son derece duyarlıdır  Evrende  her ÅŸey zıtlıklar dengesindedir  Resimde uyumlu zıtlık dengelerinin  saÄŸlanması gerekmektedir  Özellikle Rönesans resimlerinde görülen,  simetri, düşey bir eksenin her iki yanında eÅŸit sayıda gruplaÅŸan ve  bakış noktalarına göre yaklaşık olarak eÅŸit uzaklıkta yer alan  biçimlerin düzenlenmesidir  Görsel anlatımı oluÅŸturan elemanların,  benzerlik, zıtlık, üslup, uygunluk iliÅŸkileri ile renk, biçim, hareket,  açık-koyu olarak gözde oluÅŸturduÄŸu dengeler bütünü asimetrik dengedir   Barok dönemi resimleri örnek gösterilebilir  Resimde  “rengin heraldik kullanımı en ilkel ÅŸeklidir  Rengin sembolik bir anlam  kazanması da buna baÄŸlıdır ” Sembollerde sanatsal biçimlerdir   Semboller dış ÅŸeylerin biçimlerini verirler  Ancak bu biçimler hiçbir  zaman gerçeÄŸi olduÄŸu gibi deÄŸil, gerçeÄŸin canlı, zengin ve renkli  imajını vermektedirler  Nesne  varlık ya da tasarımın simgesel çizimlere indirgenmesine ideo- plastik  (düşünsel) biçimleme denir  Silüet biçimler iki boyutludur ve  biçimlemeye baÄŸlıdır  İdeo- plastik biçimlemeye Mısır, Roman dönemi  resimleri örnektir![]() 7   Ritm (Hareket)“Bir biçimsel durumun sonucu olarak ortaya çıkan ritim, evrenin çekim, denge, merkez kaç vb   gibi deÄŸiÅŸmez yasalarına dayanmaktadır![]() ![]()    Özellikle gözümüzü biçimdeki egemen öğe karşısındaki deÄŸiÅŸikliÄŸe son  derece duyarlıdır  Resimde hareket karşıtlarına dayanır  Beyaz bir kâğıt  üzerinde bu beyazlığa karşıt siyah benek, bir çizgi ya da bunun tersi  bizde hareket algısı uyandırır  Işığı yutan siyah, yansıtan beyaz  karşısında gözümüzün atlamasıyla oluÅŸan fizyolojik deÄŸiÅŸikliklerden  kaynaklanır bu hareket algısı  Renk iliÅŸkilerine dayalı biçimlerde  hareket renk karşıtlarıyla saÄŸlanır  Her resim eÄŸilimine uyan bir  biçimlendirme tarzına göre gerçekleÅŸtirilir  Bu nedenle resimde hareket  ve ritim o biçimlendirme tarzının gerektirdiÄŸi biçimsel öğeler  aracılığıyla saÄŸlanır ÇaÄŸdaÅŸlaÅŸmanın  iki öncü sanatçısı Cezanne ve Van Gogh’da ritm zıt nitelikler taşıyan  iki özgünlükte sunulur  “İlkinde ritim, çalışma tarzının gereÄŸi olan  düşünsel bir düzenlemenin, diÄŸerinde sanatçının iç dünyasına yansıtan  jestlerin oluÅŸturduÄŸu içgüdüsel bir eylemin eseridir  Cezanne klasikler  kadar saÄŸlam deÄŸerlere dayalı bir çaÄŸdaÅŸ biçimsel dil kullanmak  istiyordu  Bu maksatla oylumsallığı, klasik bir modle tekniÄŸinin aksine  modilasyon diye adlandırılan renksel deÄŸiÅŸim yöntemiyle  gerçekleÅŸtirmiÅŸtir  Cezanne’nin yön paralelliÄŸine dayalı ritmini  kübistlerde yeÄŸlemiÅŸlerdir ”Geometrik  soyut resmin sanatçıları ise, “oldukça sadeleÅŸtirilmiÅŸ yüzeysel  geometrik renk deÄŸerlerinin birleÅŸmesi ya da benzeÅŸmesi biçimde  tekrarıyla saÄŸladılar ritimlerini  Resimsel deÄŸerleri renk de dâhil en  aza indirgeyen minimal resimde ritmi saÄŸlayan geometrik birimi,  tekrarlarını ve altın oranı daha açık seçik olarak görmemiz olanaklıdır   Oysa çaÄŸdaÅŸ sanatta “Pop-Art” oldukça ses çıkartmış, hareket noktası ve  içeriÄŸi açısından birliÄŸine raÄŸmen biçimsel deÄŸerler açısından örgensel  bir birlik oluÅŸturmamıştır Resimde  hareket ve ritm biçimlendirme tarzının gerektiÄŸi biçimsel öğelerle  saÄŸlanır  Bunlar sıcak-soÄŸuk, ya da koyu-açık nitelikleri çizgi, leke,  benek deÄŸerleridir  Sanatçılar bunlardan birine ağırlık vererek  kiÅŸiliklerini belli eder  Renk planlarının aralarındaki iliÅŸki nedeniyle  birbirlerine baÄŸlanmasında bir ritimdir![]() 8   Konu, İçerik, Stilizasyon, Deformasyon ve BiçimBiçim tanınan veya tanımlanabilen ÅŸeylerin genel adı olmakla birlikte, plastik sanatlarda konu olan biçimler, figür, motif ve nesne gibi türlere ayrılmaktadır   “Konu sanatçının tasvir ettiÄŸi nesne olup,  biçimin oluÅŸmasını saÄŸlayan bir nedendir ” Figür genel anlamda ve tek  başına söylendiÄŸi zaman sanata konu olan herhangi bir nesnedir  Bardak,  aÄŸaç, insan vb![]() ![]()   Ancak, plastik figür dendiÄŸinde özellikle insan akla  gelmektedir  İçinde insan görüntüsünün veya nesnelerin yer almadığı  resimlere Non-figüratif resim denir  Resim  sanatında konu, izleyicinin tuvalde ilk anda karşılaÅŸtığı, gördüğü  ÅŸeylerdir  İzlenimciler alışılmış anlamdaki konuyu bir bahane olarak  görülen anlayışın ilk sahipleri olarak örneklenebilir  Onlara göre bir  sarı ton güzel bir kadının saçında bulunduÄŸu gibi bir ot yığınında da  bulunabilir  Önemli olan resim yüzeyidir  Ve resmin konusu sadece bu  renk yüzeyindedir  Resmin  temeli olan desenin iÅŸlevi de biçimlerdeki doÄŸruların anlaşılmasıdır   Resimde biçim arayışı renklerden önce renklerin altındaki katılığı ve  ağırlığı, girinti ve çıkıntıları incelemeyi gerektirir  “Resimde  biçim sorunu, taşıdığı özden, içerikten sıyrılarak ele alınamaz   Genellikle resim biçimleri ya organiktir, doÄŸadaki oluÅŸu sıkı sıkıya  izler ya da semboliktir  Sembolik biçim bir bakıma mutlak,  geometrikleÅŸmiÅŸ, deÄŸiÅŸmiÅŸ kılınmış biçimdir  Bir bakıma resim yüzeyine  aktarılmış her biçim, ister organik, ister geometrik olsun, soyutlanmış  bir biçimdir ” Sanat  eserlerinin zaman zaman hem biçim, hem de konu-içerik bakımından  doÄŸadaki örneklerden uzaklaÅŸtığı görülür  “Nesne ve durumların, asıl ve  gerçek görünüşlerinin böylece deÄŸiÅŸtirilmesine stilizasyon, yalnız bir  kavram halinde ifade edilmesine soyutlama adı verilir ” Stilizasyon yani  üsluplaÅŸtırma, doÄŸal ve gerçek ÅŸekilleri sadeleÅŸtirerek ÅŸematik bir  biçime sokmaktır  “Gerçi her resim üslubunda belli bir stilizasyona  rastlanır ama stilize edilmiÅŸ bir resimde sembolik oluÅŸum kendini daha  kuvvetle duyurur  Resimde stilizasyon ile matematik kavrayış arasında  sıkı baÄŸlar vardır Geometrik  bir düzen meydana getirme kaygısı doÄŸadan bir uzaklaÅŸmadır  Resimde  doÄŸalcılık kavramının karşısına stil (üslup) kavramı konulmuÅŸtur  Yeni  biçimlerle motif ve figür yaratma yöntemidir  Her  biçimin içsel bir içeriÄŸi vardır  Biçim içsel içeriÄŸin dışa vurumudur   İçerik Adnan TURANİ’ye göre “![]() ![]()   Üslup meselesidir  Ressam kendi  resimsel mantığını çalışarak bulmalıdır  İşte bu içeriktir ” Bir eserin  nasıl yapıldığıdır  İçerik derinliÄŸine göre bir resimleme olayıdır  Çok  yönlü bir iÅŸlevdir  İçerik organik bir çalışma canlılığını da  saÄŸlamaktır  İçerik resmin baÅŸlangıcından sonuna kadar olan biçimleme  sürecidir  Üslubun farklı bir yorumda kübist sanatçı Brague’de görülür   “Brague yeni kavram ve teknikleri denemekle yeni olanakları ve konuları  da resmine katmış oluyordu  Sanatta geliÅŸmenin, sınırların çokluÄŸunda  deÄŸil, tanınmasında ve yeterince kavranmasında olduÄŸunu savunuyordu  Ona  göre araçların sınırları, üslubu belirlemektedir  Yani bu sınırlar yeni  bir biçim oluÅŸturmaktadır  İçtenlikle  birlikte resimde bir spontanelik de oluÅŸturmaktadır  Anlam içeriÄŸi,  göstergeleri dış dünyaya açıkça gönderme yaypan somut figüratif  resimlerde görülmektedir  Duygu içeriÄŸi ise, görünür dünya ile  baÄŸlantısı olmayan göstergelerin kendi aralarındaki iÅŸlevsel iliÅŸkide  ortaya çıkar  İçerik bir açıdan da sanat eserinin konusudur  Sanatçının  ifade ediliÅŸ biçimi ve sanat dilini kullanış yöntemi biçim olarak  adlandırılır  Biçim aynı zamanda sanatçının bir yapıtının diÄŸer  yapıtlarını çaÄŸrıştıran, anları birbirine baÄŸlayan, yapıtlar arası ortak  bir deÄŸiÅŸ özelliÄŸi olarak tanımlanabilir  Biçim aynı ÅŸeyleri söylerken,  her ressama özgür bir tarzdır  Sanatçı  kendi özündeki biçimi ortaya koyarken karşısına Deformasyon ve  Metamorfoz olayı çıkmaktadır  Bu olaylar birbirinden ayrılmayacak  derecede iç içedirler  Deformasyon (biçim bozma) sanatçının çevresinde  algıladığı nesne ve figürlerin sanat yapıtında görülen nesne ve figür  biçimleri haline getirilmesi ile ilgili iÅŸlemlerdir  DoÄŸa biçimiyle,  resimde oluÅŸan deformasyonlu biçim arasında farklılıklar vardır   Deformasyon bir anlamda doÄŸada olmayan yeni bir biçimin aranması  serüvenidir  Biçimleme açısından deformasyon bir zorunluluktur Metamorfoz  ise sanat esirinin tümünü kapsar  Bir resim için yapılan tüm biçimleri,  renk deÄŸiÅŸikliklerini, sanatçının üslubunu, daha doÄŸrusu anlatım  özelliklerini içerir  Metamorfoz olayı doÄŸasal organizmanın resimsel  organizma olarak oluÅŸması anlamına da gelmektedir![]() 9   KompozisyonBiçim, bir sanat eserinin bütününü ele alan elemanların organizasyonunu da saÄŸlar  “Kompozisyon;  sanatsal dizgenin yapıtta oluÅŸturulması iÅŸlemidir  Yapıtı oluÅŸturan  öğelerin belirli düzen bağıntıları içinde bir araya getirilmesi ve bu  çalışma sonucunda ortaya çıkan yapıtın kendisidir ” Gotik sanatta, Giotto ile birlikte estetik kaygı ile kompozisyon düzenlemesine gidilmiÅŸtir  Resimde  ifade önemsenmiÅŸtir  Yüzey üzerinde hacimlendirme sonucunca üç  boyutluluÄŸa varış söz konusudur  Bir mekân içerisinde olaylar  geçmektedir Rönesans’la  birlikte çizgisellik, yüzeysel üslup anlaşılırlık ve çokluk resimde  iÅŸlenmiÅŸtir  “Çizgisel üslup cisimler ve uzayla uÄŸraşır ve üçboyutluluk  izlenimi vermek için ışık ve gölgeyi kullanır  Ama çizgi kesin bir sınır  olarak üstün, ya da hiç deÄŸilse onlara eÅŸit bir yer alır  Rönesans’ta  bütün elemanlar tek tek ele alınıp iÅŸlenmiÅŸtir  Parçalar tek başına ve  bütüne karşı sorumludurlar  Leonardo haklı olarak ışık-gölge  karşıtlığının babası sayılır ve özellikle onun “Son AkÅŸam YemeÄŸi”  YeniçaÄŸ sanatında ilk defa olarak ışık-gölgenin kompozisyon etkenleri  olarak büyük çapta kullanıldığı ilk resim olmuÅŸtur  Leonardo Da Vinci ilk kez Sfumato (boyalı yüzeyler arasında yumuÅŸak geçiÅŸ) kullanılmıştır  Rönesans’da  kapalı üslupla birlikte her ÅŸey dengelidir ve geometrik orantı vardır   “16  Yüzyılda resmin kısımları bir merkezi eksen etrafından  düzenlenmektedir, ya da eÄŸer bu yoksa, tablonun iki yarısı arasında tam  bir denge gözetilmektedir  ÖrneÄŸin Leonardo’nun İsa’nın son akÅŸam  yemeÄŸinde, bir orta figürün ötekilerden ayrılması ve yan grupların  dengeli olarak ele alınmasıyla simetrik form gerçekleÅŸmiÅŸtir ” Kapalı  (Tektonik) biçim üslubu, biçimin saÄŸlam ve kapalı elemanlarına dayanır   16  Yüzyılda resim tuvalin boyutlarına göre düzenlenmiÅŸtir  “Simetri  16  Yüzyıl içinde genel kompozisyon ÅŸekli olmuÅŸ deÄŸildi, ama kolayca  yerleÅŸmiÅŸti  Ve elle tutulabilir bir yolda kullanılmazlığı yerlerde  daima, resmin iki yarımı arasında belirli bir denge bulunmaktaydı   Rönesans’ta üçgen kompozisyon çoÄŸunlukla kullanılmıştır  Maniyarizmle  birlikte hüzünlü, melankolik bir dönem baÅŸlamıştır  YaÅŸanan bunalımla  birlikte deformasyon resimde iÅŸlendi  Figürlerin boyları uzadı  S  kıvrımı ile birlikte diyagonel kompozisyon kullanıldı  Barok,  ışık-gölgenin resimde yoÄŸunlaÅŸtığı, duygusallığın ağır bastığı bir  dönemdir  Derinlik, açık üslup (Atektonik) anlaÅŸmazlık ve Birlik vardır   Derinlik, hareket ve ışık-gölgeden kaynaklanmıştır  Barok’ta  da ölçü söz konusu ama S kıvrımlı kompozisyonlara dengeli bir  kompozisyon denilemez  “17  Yüzyıl bu kararlı dengeyi kararsız dengeye  çevrilmiÅŸ ve salt simetrik resim tamamıyla ortadan kalkmıştır  Tek  yanlı bir hareketi motif olarak kullanan Barok olmuÅŸtur  O zaman ışık  vurguları da yerlerini, dengeyi ortadan kaldıracak gibi, deÄŸiÅŸtirir ” Rokoko  döneminde ise kompozisyonda yapılan en önemli farklılık; ufuk  çizgisinin ışığı yoÄŸunlaÅŸtırmak için resimde alt kısma çekilmesidir   Romantizm dönemi, kompozisyonlarında biçim normal boyutlarında  iÅŸlenmiÅŸtir  GüneÅŸ ışığının, resmini yapmayı ilke edinen Empresyonistler  ise bilimsel perspektifi göz ardı ederek biçimleri atmosfer içinde  eritmiÅŸlerdir  Kompozisyonu önemsememiÅŸlerdir  Resim  sanatının geliÅŸimsel süreci içinde “ÇaÄŸdaÅŸ kompozisyon biliminde  sanatçılar, tabiat içinden, yeni gerçekler ortaya atmışlar, serbest  kompozisyonlarda eÅŸyanın iç ritminden faydalanılarak yeni tertipler  yaratmışlardır  Tablonun kenarı ve köşeleri denge kanunlarına göre  yeniden düzenlenmiÅŸtir ” Bir  ressam “Resmi deÄŸiÅŸik alanlara ayırarak, iyi bir resim için gerekli  olan devingenliÄŸin ana çizgilerini veya tuvalin dikdörtgenini kaplayan  ana bölümleri çözümleyebilir  Biçim, mekân ve rengin ana kitlelerinin  dengesi çözümlenebilir  Sanatçı, belki de bu kurgunun bir görüntüsünü  bir baÅŸkasıyla dengeler veya figürlerin çevre çizgilerini bozmanın yanı  sıra, ifadesel etki amacıyla kurgusal çizgileri de bozar![]() ![]()   Çapraz  kompozisyon genellikle dinamik hareketi akla getiren güçlü kurgusal bir  yöntemdir  Üçgen kompozisyon; tüm kompozisyon yöntemleri içinde belki de en bilinen ve en sık kullanılandır  Guanrica’da  Picasso büyük bir üçgen kompozisyon kullanmıştır  Sarmal kompozisyon,  sayısız olanaklardan biridir  Resmin her yanında birçok tekerlek biçimi  vardır  Perspektif bunları elips biçimine dönüştürür ” Bazı  kompozisyon biçimleri, resim yaparken ortaya çıkabilir  Kompozisyon  ustalıktan ziyade duygu ve sezgiyle geliÅŸmektedir  Resimsel açıdan tüm  resimsel elemanlar kompozisyonun oluÅŸumuna neden olurlar  Resimde asıl  olan kompozisyondur  Çünkü o evrenin kendisidir  Kısaca anlatıdır “Kompozisyon çok yönlü bir dengelemedir  İki safhada oluÅŸur: 1) Bütün kompozisyonlar, içindeki biçimlerin tek tek birbirleri ile iliÅŸkili bulunduÄŸu, 2) Kompozisyonun bir bütün olarak düzenlenmesidir  Açık-seçik  belirgin bir biçimin hâkimiyetindeki kompozisyonlar, melodik olarak  adlandırmamak mümkündür  Bir de senfonik diyebileceÄŸimiz kompozisyonlar  vardır  Bunlarda, belirli, seçik ya da belirsiz bir biçimin  hâkimiyetindeki deÄŸiÅŸik yönlü biçimlerden meydana gelen, karışık  anlatımlı dengelemeye dayanmaktadır ”
  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Resimde Biçim - Resimde Hareket - Resimde Biçim Ve Hareket Nedir? | 
     
| 
	
			
			 | 
		#2 | 
| 
			
 
Kayıtsız
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Resimde Biçim - Resimde Hareket - Resimde Biçim Ve Hareket Nedir?Siz ne biçim cevaplar yazıyorsunuz  
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Resimde Biçim - Resimde Hareket - Resimde Biçim Ve Hareket Nedir? | 
     
| 
	
			
			 | 
		#3 | 
| 
			
 
Kayıtsız
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Resimde Biçim - Resimde Hareket - Resimde Biçim Ve Hareket Nedir? | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
| 
		 |