Şengül Şirin
|
Aile Hukuku/Türk aile hukukunu Osmanlı- İslam aile hukukundan ayıran özellikler şöyle sıralanabilir.
AİLE HUKUKU
Aile hukuku,genel olarak ailenin örgütlenmesine ilişkin yasalar ve yazılı kurallar topluluğu olarak tanımlanabilir En geniş anlamıyla,aile bireyleri arasındaki yasal ilişkileri olduğu kadar,aile ile toplum arasındaki ilişkileri de düzenler Aile hukukunun içerdiği hükümler,aileyi sağlamlaştırma ve toplumsal işlevlerini yerine getirmesini sağlama amacına yöneliktir
Modern çağlara gelene değin evlilikte genel kural,gelinin babasına olan bağımlılığını damada devredilmesiydi Damat yalnızca karısının vesayetini devralmakla kalmaz ,onun bütün işlerini üzerinde denetim kurardı İngiliz Medeni Kanunu'nun öngördüğü gibi,kadın genellikle evlilikle birlikte her türlü yasal kimliğini reddederdi Ama bu uygulamanın karşı örnekleri de vardı Örneğin,İslam hukukunda kadınlar,kişisel malları üzerinde önemli ölçüde denetim hakkına sahipti Çarlık Rusyası'nda kadınlar kendi mallarını kocalarından bağımsız olarak yönetebilirlerdi
Devraldığı sorumluluğa karşılık damada gelinin babası tarafından drahoma ödenmesi birçok ülkede rastlanan bir uygulamadır Ama bunun tersi de söz konusudur Örneğin,İrlanda'da eski Kelt hukukuna göre damat ,gelinin ailesine bir süre para ödemekle yükümlüydü İslam hukukunda da kadın,nikah akdi nedeniyle,erkeğin vereceği mala ( mehr) hak kazanırdı Türk geleneğinde ise,çok eski çağlardan beri evlilik sırasında erkek tarafı kızın babasına başlık ( ya da kalın) öder; buna karşılık kız tarafı da başlığa denk düşecek ya da onu aşacak miktarda çeyiz hazırlardı
Romalı ailenin baş özelliği mutlak otoritenin babada olması ( patria potestas) idi Ailede yaşça büyük olan erkek,bütün çocukların,erkek soyunun akrabalarının tümünün ve aileye evlatlık olarak kabul edilenlerin üzerinde kesin otoriteye sahipti İki tür evlenme vardı Manus'lu ( kocanın vesayeti) evlenmede,kocanın karısı üzerinde egemenliği mutlaktı ve bu da çocukları üzerindeki patria potestas'a denk düşüyordu Manus'suz evliliklerde ise kadın babasının patria potestas'ı altında kalırdı
Avrupa 'da çağdaş aile hukukunun temelleri Roma hukukuna dayanır Fransız ve Avusturya medeni kanunlarına 19 yüzyıl başlarında konan ve aile hukukunu ilgilendiren kurallar Roma hukukunun etkisi altındadır Bu yasalarda sonradan yapılan kimi değişikliklerle Roma hukukunun etkisi büyük ölçüde yumuşatılmıştır Gene Roma hukukundan etkilenen 1896 tarihli Alman Medeni Kanunu,öbür konularda olduğu gibi aile konusunda da içerdiği ayrıntılı hükümlerle kadının aile içindeki ayrıntılı hükümlerle kadının aile içindeki durumunu iyileştirmeye çalışmıştır 1907 tarihli İsviçre Medeni Kanunu ise,aile hukuku alanında geleneğe bağlılıkla çağdaşlaşma eğilimlerini uzlaştırmıştır
Roma ,Müslüman ,Yahudi ,Çin ve Japon sistemleri gibi birçok eski sistemde tek taraflı boşanmanın herhangi bir biçimi olanaklıydı Yalnızca bir tarafın,genellikle de erkeğin boşanma isteminde bulunması yetiyordu Roma sisteminde ,manus'lu evlilikte boşanma kocanın isteğine bağlıydı manus'suz evlilikte ise iki taraftan biri boşanma isteğinde bulunabiliyordu İslam hukukunda aile ilişkilerini düzenleyen yasalar ataerkil bir nitelik taşıyordu Baba ister çocuk,ister erişkin olsun,kızlarını rızalarını almadan evlendirebilir,onlar adına nikah akdi yapabilirdi Ama kadın daha önce bir evlilik geçirmişse evlilik için rızası zorunluydu bu durumda da nikah akdini onun adına gene babası ya da vasisi yapardı
Yasal kabul edilen evliliklerden ya da evlilik dışı ilişkilerden doğan çocuklar da aile hukukunda önemli yer tutar Hemen her kültürde eskiden çocuğun sorumluluğu ana-babaya ,çoğunlukla da babaya bırakılırdı Evlilik dışı çocukların yasal korunması ya çok sınırlıydı ya da hiç yoktu Bugün birçok toplum,çocuk haklarını korumanın ve çocuk yetiştirmede ölçütlerini belirlemenin genel yararını kabul etmiştir Dolayısıyla aile hukuku ,başka herhangi bir alandan daha çok,çocuklarla ilgili olarak özel yaşama karışır Zorunlu eğitim,yasanın ana-baba yetkisinin üzerine çıkmasının bir örneğidir Tek ebeveynli aileler olgusunda da yasa şu ya da bu biçimde çocuğa destek olmaktadır Çocuk emeğine ve çocuklara kötü davranmaya ilişkin yasalar da çocuğun çıkarları konusunda toplumun sorumluluğunu ileri sürer
1926'da İsviçre Medeni Kununu'nda pek az değişiklikle Türkçeye çevrilerek kabul edilen ve çağdaş aile hukuku ilkelerini içeren Türk Medeni Kanunu ,ailede devletçi ve biryeci görüşleri bağdaştırır Evlenmenin devlet memuru önünde ve nun aracılığıyla yapılması ( m 108) evliliğin geçersiz sayılması gereken hallerde savcıya yetki verilmesi ( m 113) ana-babanın velayet hakkını kullanmasının mahkeme denetimine bağlı tutulduğu kimi hallerin öngörülmesi (m 272) vasinin mahkemece atanması ve vasiliğin onun üzerinden gene mahkemece alınması (m 363,427) evlilik ilişkilerinin saptanması için sicil tutulması ( m 35,111) ve benzeri düzenlemeler ,aile hukukundan doğan ilişkilere devletin ne oranda karıştığını ortaya koyar Buna karşılık evlilik bağının oluşmasında bireylerin serbest iradesinin temel alınması ( m 116-118) eşlere boşanmayı isteme hakkının tanınması (m 129-135) karı kocanın yasada düzenlenmiş olan mal rejimlerinden birini seçme özgürlüğü (m 170) gibi hükümler de Türk aile hukukunun kişinin iradesine geniş yer bırakan bireyci niteliğini gösterir
Öte yandan,yakın hısımlar arasında yardım ve geçinderme yükümlülüğü (m 315) boşanma durumunda geçim güçlüğüne düşen eşe nafaka ödeme zorunluluğu (m 144) kimsesizlerin çocukların ,ana-babanın velayet hakkını kötüye kullandıkları çocukları,akıl hastalığı ya da yazıflığı nedeniyle iş görme gücünden yoksun ergin kişilerin gözetilmesi ve savurganlık ,içki düşkünlüğü ,kötü yaşam ve kötü yönetim nedeniyle kendisini ve ailesini yoksulluğa sürükleyen ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan ergin kişiler için bir vasi atanması (m 354-356) gibi dayanışmacı düzenlemeler içeren Türk aile hukukunun sosyal karekteri ağır basar
Türk aile hukukunun bir başka önemli özelliği,aile işlerinin düzenlenmesinde yargıca geniş değerlendirme yetkisi bırakması ve somut olaylara uygun karar vermeyi sağlayan bir esneklik taşımasıdır
Türk aile hukukunu Osmanlı- İslam aile hukukundan ayıran özellikler şöyle sıralanabilir
1- kadınla erkek arasında salt eşitlik ilkesi kabul edilmiştir
2- evlenme "medeni nikah" denen ve evlendirme memuru önünde yapılan bir resmi işlem olarak düzenlenmiştir
3- evlenme kişilerin serbest iradesine bağlı bir işlem durumuna getirilmiştir
4- evlenmede bir yaş sınırı getirilmiştir
5- karı - koca arasında mal ayrılığı yanında sözleşmeye dayalı bir sistem olarak mal birliği ve mal ortaklığı öngörülmüş,eşlere bu konuda seçenekler sunulmuştur
Ayrıca bak boşanma,çekirdek aile,evlilik geniş aile,miras
Kaynak;AnaBritannica cilt 1 sayfa 229-230 frmsinsi net için yazılmıştır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|