Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
450, doğumunun, mina, shakespeare ve hamleti, shakespeare’in, urgan’ın, yılında

Shakespeare’in Doğumunun 450. Yılında Mîna Urgan’ın "Shakespeare ve Hamlet"i

Eski 06-09-2014   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Shakespeare’in Doğumunun 450. Yılında Mîna Urgan’ın "Shakespeare ve Hamlet"i



Shakespeare’in doğumunun 450 yılında Mîna Urgan’ın "Shakespeare ve Hamlet"i
Shakespeare’in doğumunun dört ellinci yılında, ustayı biraz daha yakından tanımak; şiirleriyle sonelerine daha içeriden bakmak; oyunlarının yazıldıkları dönemle bağlarını, konularının nerelerden kaynaklandığını, Shakespeare uzmanlarının bu oyunlarla ilgili neler dediklerini ve neler tartıştıklarını öğrenmek için





Shakespeare’e tutulan ayna…
Geçenlerde, Mîna Urgan’ın “Shakespeare ve Hamlet” kitabının Yapı Kredi Yayınları’nca yeniden basıldığını görünce, aklım ve yüreğim, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okuduğum yıllara uzandı Hep söylemişimdir: Berna Moran’lı, Tatyana Moran’lı, Vahit Turhan’lı, Akşit Göktürk’lü, Cevat Çapan’lı, Murat Belge’li ve elbette Mîna Urgan’lı yıllar, kanımca, bu bölümün Altın Çağıydı
Kimileri, bu değerlendirmeyi, akıldan çok yüreğin sesi olarak görebilir Eh, insanın üniversite yılları, her zaman Altın Çağı olmasa da gençlik çağıdır ne de olsa; dönüp gençlik çağına bakacak olduğunda da, aklından çok yüreğiyle konuşmaya kalkabilir, diyenler çıkabilir
Ne ki, adlarını andığım hocalarımın, hem verdikleri derslerin niteliği, hem kendi alanlarında yaptıklar çalışmalar, yayımladıkları kitaplar ve çeviriler, hem de İngiliz dili ve edebiyatını biz öğrencilerine olanca toplumsal ve düşünsel boyutlarıyla sunuşları bir an göz önüne getirildiğinde bile, onların dönemini Altın Çağ saymak, yüreğin abartısından çok, aklın çıkarsaması olarak görülmelidir…
Mîna Urgan’ın “Shakespeare ve Hamlet”inin yeniden basımının, William Shakespeare’in doğumunun dört yüz ellinci yılının yeryüzünün dört bir yöresindeki okurlarınca kutlandığı, “doğaya ayna tutan”, insan doğasındaki hemen her türlü duygu ve çatışmayı çok farklı dönemler ve ülkelerden insanların belleğinde yer edecek sözcük ve imgelerle yansıtan bu büyük ustanın oyunları ve şiirlerinin yeniden değerlendirildiği günlere denk gelmesi bir rastlantı olmasa gerek
“Shakespeare ve Hamlet”in sayfalarında yeniden gezinirken, ister istemez, hocamın sınıfta anlattıklarına gidiyor belleğim Mîna Urgan’ın, yıllarda üniversite dersliklerinde okuttuklarını böylesi bir kitaba taşıyarak, Shakespeare’i akademik duvarların ötesine, “açık hava”ya çıkarmış olduğunu bir kez daha fark ediyorum
Nitekim, Akşit Göktürk de, 1985’te bu kitaptan Cumhuriyet gazetesinde söz ederken, “Prof Dr Mîna Urgan kırk yılı aşkın süredir bu konuya yönelen sabırlı, içten çabasının ürünlerini yükseköğrenim dışındaki Türk okurlarına da taşıyarak, anlamlı bir örnek veriyor hepimize Üstelik bilgece bir alçakgönüllülükle yapıyor bunu” demekten alamamış kendini
Orhan Pamuk’un, 1991’de Cumhuriyet Kitap’ta yayımlanan sözleri ise, Mîna Urgan’ı yakından tanıyanlara, bir nefes gibi üflediği o kısık sesini anımsatıyor:
“Mîna Urgan’ın sesi, çok iyi bildiği bir konuda çok iyi bildiği bir iki yakınıyla rahat rahat konuşan birinin sesidir
Kitabın kendisine gelince…
Urgan’ın daha önce İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları’ndan çıkmış olan “Shakespeare I” ve “Shakespeare II” adlı kitaplarının, daha önce hiç değinmediği on dokuz oyun da eklenerek büyük ölçüde geliştirilmiş biçimi olan “Shakespeare ve Hamlet”te, bu büyük ozanın yaşamı ve yapıtları üstüne pek çok ayrıntılı bilgi ve yorum bulabilirsiniz


KAPSAMLI BİR YAKLAŞIM


Shakespeare’in yaşamöyküsü, şiir ve soneleri, Elizabeth Çağında tiyatrolar ve sahne, ilk komedyalar, olgunluk dönemi komedyaları İngiliz tarihiyle ilgili oyunları, tragedyaları, Eski Yunan ve Roma tarihiyle ilgili oyunları, son oyunları ve kapsamlı bir yaklaşımla “Hamlet”…
“Shakespeare’in önemi, gerçek anlamda evrensel bir dâhi olmasından, onu her çağın kendi çağdaşı, her ülkenin kendi yurttaşı olarak benimsemesinden kaynaklanır” diyor Urgan “İşte bu yüzdendir ki, onun oyunları, nice başyapıtlar gibi kitap raflarında tozlanmamış; Osmanlı tuluat kumpanyalarından tutun da Avrupa başkentleri tiyatrolarına kadar her yerde sahnelenmiş; beyazperdeye, televizyon ekranlarına gelmiş, her dilde okunmuştur
Peki, Shakespeare’in ölümsüzlüğünün sırrı nedir?
“Neredeyse dört yüzyıldan beri Shakespeare insan gerçeğini, insan olmanın onurunu bize anlatarak, en çapraşık düşünceleri ve duyguları kavramamıza, yaşadığımız dünyanın, çevremizdeki kişilerin ve onlarla olan ilişkilerimizin gizlerini en olumlu biçimde çözmemize yardımcı olmuştur
Shakespeare’in ölümsüzlüğünün başlıca nedeni, her ülkenin her kuşağıyla sanki yeniden doğması ve her doğuşunda daha da canlı oluşudur İşte bu yüzden dünyanın her yerinde olduğu gibi, bugün Türkiye’de de bizim çağdaşımızdır ve gelecek kuşakların da çağdaşı olacağından kuşkumuz yoktur…”
Mîna Urgan, iki yüzyıldan beri Shakespeare’in yaşamı üstüne sayısız kitap yazılmış olmasına karşın, bu konuda kesin olarak tüm bildiklerimizin tek bir sayfaya sığabileceği kanısında:
“İngiliz edebiyatının, belki de dünya edebiyatının en büyük yaratıcısı Shakespeare’in yaşamı ve kişiliği az çok bir giz olarak kalmıştır ve öyle kalması da kaçınılmazdır Yıllardır birçok bilgin, bu bakımdan bize yardımı dokunabilecek tüm yayınları, belgeleri ve kayıtları iyice taramış, incelemiştir Bu nedenle yeni bir bilgi edinmek, yeni bir şeyler öğrenmek umudu artık yok gibidir
Gerçi bu konuda ben hocam kadar umutsuz değilim; Federico Garcia Lorca üstüne, Leonardo da Vinci üstüne yeni araştırmalar yeni bilgileri açığa çıkarabiliyor günümüzde Evet, Shakespeare, belki de üstüne en çok çalışılmış, en çok incelenmiş yazardır dünyada; ama neden yepyeni araştırmalar yepyeni bilgileri getirmesin ki yanı sıra? Belki daha önemlisi, Shakespeare’in şirlerine, oyunlarına bambaşka yorumlar getirilebiliyor günümüzde Bu da, yalnızca Shakespeare’in değil, edebiyatın, doğası gereği, çok farklı okumalara açık olmasının bir sonucu olsa gerek


YARARLI BİR UĞRAŞ


Ama, Urgan, Shakespeare konusunda yeni bir bilgi edinme, yeni bir şeyler öğrenme umudunun artık yok gibi olduğunu söylemekle birlikte, çok yararlı bir uğraşa kalkışıyor ve bu alandaki en önemli başvuru kaynaklarını kitabının sayfalarına taşıyor, önde gelen Shakespeare “arkeologlarının” bulgularını, görüşlerini, savlarını önümüze getiriyor
Urgan, kitabının “Shakespeare’in Şiir ve Soneleri” bölümünde, Shakespeare çevirmenin zorluğuna, dahası nerdeyse “olanaksızlığına” da değiniyor:
“… onun oyunlarının hem biçimi, hem de özü şiirdir ve yazdıklarında şiirle tiyatro eşsiz bir uyum içinde bütünleşir Shakespeare herhangi bir dile çevrilince, değerinin en azından yarısının yitirilmesinin nedeni de budur (…) Gerçi tiyatro yazarı Shakespeare’i başka bir dile çevirebiliriz Ne var ki, bu tiyatro yazarıyla kaynaşmış olan şair Shakespeare’i başka bir dile çevirmenin yolu yok gibidir
Burada, kuşkusuz, “şiirin çevrilemezliği” sorunu çıkıyor karşımıza Urgan, bizi, bir kez daha bu sorun üstüne düşünmeye yöneltiyor Bir bakıma, yerden göğe haklı kuşkusuz Ne ki, şiir, çevrildiğinde, aslının sesinden, söz ve imge çağrışımlarından uzaklaşabilse de, örneğin Sabahattin Eyuboğlu, Can Yücel, Cevat Çapan gibi ustaların elinde hem ruhunu koruyabiliyor, hem de bir başka dilin zenginliklerine, güzelliklerine yelken açabiliyor
Diyeceğim, Mîna Urgan’ın “Shakespeare ve Hamlet”i, okuru edebiyatın, şiirin pek çok sorunuyla da yüz yüze getiriyor
Shakespeare’in doğumunun dört ellinci yılında, ustayı biraz daha yakından tanımak; şiirleriyle sonelerine daha içeriden bakmak; oyunlarının yazıldıkları dönemle bağlarını, konularının nerelerden kaynaklandığını, Shakespeare uzmanlarının bu oyunlarla ilgili neler dediklerini ve neler tartıştıklarını öğrenmek istiyorsanız, Urgan’ın “Shakespeare ve Hamlet”ini edinin
Hem öğrenciler temel bir ders kitabı, hem de meraklıları için bir el kitabı…
Shakespeare ve Hamlet / Mîna Urgan / Yapı Kredi Yayınları / 496 s
Celâl Üster/Cumhuriyet Kitap Eki Yayınlanma tarihi: 06 Haziran 2014 Cuma
A+ A-

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.