|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
denge, ekolojik, etkileri, gazlarının, nelerdir, olumsuz, sera, üzerindeki |
![]() |
Sera Gazlarının Ekolojik Denge Üzerindeki Olumsuz Etkileri Nelerdir |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Sera Gazlarının Ekolojik Denge Üzerindeki Olumsuz Etkileri NelerdirSera Gazlarının Ekolojik Denge Üzerindeki Olumsuz Etkileri Nelerdir Sera Gazlarının Ekolojik Denge Üzerindeki Olumsuz Etkileri Nelerdir Dünya üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günümüzdeki tehlike, karbondioksit ve diger sera gazlarinin miktarindaki artışın bu dogal sera etkisini şiddetlendirmesinde yatmaktadır ![]() ![]() Sera etkisi dünyamızı nasıl değiştiriyor? Yeryüzü güneşten gelen bir ışık enerjisi alır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer atmosfer daha fazla kızılötesi ışın soğurursa, yeryüzü topladığından daha az enerji yayar ve bu ısınmasına neden olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kısaca kızılötesi ışınların atmosfer tarafından tutulması “sera etkisi” olarak adlandırılır, çünkü bitki seralarındaki camların iç tarafı, gezegenin atmosferi gibi görünen güneş ışınlarını geçirme ve nesneler tarafından seranın içine salınan kızılötesi ışınların bir kısmını geçirmeyerek tutma özelliğine sahiptir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kızılötesi ışınları soğuran tüm gazlar sera etkisine neden olan gazlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Sera Gazlarının Ekolojik Denge Üzerindeki Olumsuz Etkileri Nelerdir |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Sera Gazlarının Ekolojik Denge Üzerindeki Olumsuz Etkileri NelerdirGezegenimiz 4,65 milyar yıllık tarihi boyunca birçok kez ısınmış ve soğumuştur ![]() ![]() Küresel ısınmayı sade bir tanımlama ile; “atmosfer, okyanuslar ve kara kütleleri yüzeyindeki sıcaklıktaki yükselme” olarak tanımlayabiliriz ![]() sanılmaktadır ![]() Sera Etkisi Dünyamızı aydınlatan ve ısıtan enerjinin kayna ğ ı güne ş tir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sera Gazı Çeşitleri Sera gazları tabii olarak do ğ ada bulunurlar ve ayrıca insanların çeşitli faaliyetleri sonucu ortaya çıkarlar ![]() Sera gazları içerisinde en bol miktarda bulunanı okyanuslar, denizler, göller ve akarsulardan buharlaşma yoluyla atmosfere karışan su buharıdır ![]() Karbon dioksit (CO2) ikinci en fazla bulunan sera gazıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Metan (CH4), atmosfer içerisinde daha etkili yalıtkanlık yaratan bir gazdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diazot monoksit (N2O), esas olarak tarım topraklarının işlenmesi ve fosil yakıtların yakılması sonucu ortaya çıkmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Sera gazları, aynı zamanda modern ve teknolojik bir hayatın devamı için gerekli üretim işlemleri sonucunda da meydana gelmektedir ![]() - Alüminyumun eritilmesinden perflorlu bileşikler meydana gelmektedir ![]() - Otomobil koltukları, mobilyalar ve yalıtımda kullanılan köpükler de dahil olmak üzere birçok maddenin üretimi esnasında hidroflorokarbonlar meydana gelmektedir ![]() - Kimi gelişmekte olan ülkelerde montajı yapılan buzdolaplarına hâlâ soğutucu gaz olarak kloroflorokarbonlar kullanılmaktadır ![]() 20nci yüzyıl boyunca, atmosfer içerisinde büyük miktarlarda artış gösteren bu sentetik kimyasalların bazıları atmosfer sıcaklığını arttırma özelliklerinin yanında, dünyamızı morötesi ışınların olumsuz etkilerinden koruyan ozon tabakasına da zarar vermektedirler ![]() 2000 yılında triflorometil sülfür pentaflorid adında yeni bir sentetik bileşiğin atmosferde hızlı bir şekilde arttı ğ ı belirlenmiştir ![]() ![]() Küresel Isınmanın Etkileri Dünya üzerindeki tüm yaşamlar sera etkisi ile yakından ilişkilidir ![]() ![]() ![]() Dünyanın ortalama yüzey sıcaklı ğ ı 15 o C’dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Küresel ısınmaya bağlı olarak geçti ğ imiz yüzyılda kar örtüsü ve buzul boyutlarında küçülmeler ya ş andı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sibirya’nın batısında 11 bin yıldır donmuş halde bulunan ve yaklaşık Fransa ve Almanya büyüklüğündeki turbalıklar küresel ısınmanın etkisiyle son 3-4 yıldır erimeye başladılar ![]() ![]() ![]() ![]() Deniz seviyesinde görülecek yükselme, birçok kıyı bölgesi yerleşimini olumsuz yönde etkileyecektir ![]() ![]() ![]() ![]() Mevsimler bazı bölgelerde daha uzun olmaya başlayacak, kış ve gece sıcaklıkları, yaz ve gündüz sıcaklıklarından daha fazla artma eğiliminde olacaktır ![]() ![]() Isınmayla birlikte okyanus ve denizlerden daha fazla su buharlaşacak ve dünya daha rutubetli olacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sert ve devamlı rüzgarlar, suyun topraktan daha hızlı bir şekilde buharlaşmasına yol açacak, bu da bazı bölgelerin eskisinden de daha kurak olmalarına neden olacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İklimi ısınmış bir dünyada muhtemelen önceden oldu ğ undan daha fazla tarım ürünü üretilebilecektir ![]() ![]() süreçte, ürün yetiştirme sezonunda her on yılda 1-4 gün uzama belirlenmiştir ![]() ![]() Küresel ısınmanın etkisiyle hayvanlar ve bitkiler kutuplara ve üst dağlık kesimlere yüksek rakımlara doğru göç edeceklerdir ![]() ![]() Küresel Isınmanın Türkiye Üzerindeki Olası Etkileri Türkiye, küresel ısınmanın potansiyel etkileri açısından risk grubu ülkeler arasındadır ![]() Ülkemiz küresel ısınmanın özellikle su kaynaklarının zayıflaması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi olumsuz yönlerinden etkilenecektir ![]() IPCC’nin 2002 yılı yayımlanan V ![]() 1901-2000 yılları arasında Türkiye’de -her 10 yılda sıcaklık 0,2 o C’ye kadar arttığı, -yağış ta ortalama %10 düşüş olduğu, 2071-2100 yılları arasında ise -Samsun’dan Adana’ya bir hat çizildiğinde bunun batı kısmının 3-4 o C, doğu kısmının ise 4-5 o C civarında ısınacağı, -günlük yağış miktarında 0,25 mm’ye kadar düşeceği, -buharlaşma ve evaporasyonun artacağı, -yaz kuraklığının artacağı, -yağıştaki azalış , sıcaklık, evaporasyon ve kuraklıktaki artışla doğrudan bağlantılı olarak orman yangınlarında artış olacağı, -su kaynaklarındaki zayıflamaya bağlı olarak iç sularda yaşayan balık türlerinde azalma yaşanacağı, -sularda meydana gelecek sıcaklık artışının üreme bozukluklarına yol açacağı, -arazi kullanımında meydana gelecek değişikliklerin erozyonu artıracağı, belirtilmektedir ![]() Dünya Su Kaynakları ve Tarım Toprakları Dünya üzerindeki en yaşlı kayalar oldukları belirlenen Greenland’daki Isua kayaları içerisinde 3,8 milyar yıllık suya rastlanmıştır ![]() ![]() Dünyadaki toplam su miktarı 1,4 milyar km 3 olup, bu suyun %97,5’i tuzlu su, geriye kalan %2,5’i tatlı su kaynaklarından olu ş maktadır ![]() akarsularda, barajlarda ve göletlerde bulunmaktadır ![]() Dünyamızda 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan yoksundur ![]() hasrettir ve yılda 7 milyon kişi su ile ilgili hastalıklardan ölmektedir ![]() ![]() ![]() Dünyadaki toplam su tüketiminin %73’ü sulamada kullanılmaktadır ![]() dünyada sulanan tarım alanları 253 milyon hektar iken, 2010 yılında 290 milyon hektara, 2025 yılında ise 330 milyon hektara ulaşması beklenmektedir ![]() Dünyada toplam işlenebilir tarım arazisi 3,2 milyar hektardır ![]() ![]() ![]() Türkiye’nin Su Kaynakları ve Tarım Toprakları Ülkemizin yenilenebilir su potansiyeli 234 milyar m 3 olup bulun 41 milyar m 3 ’ü yeraltı suları, 193 milyar m 3 ’ü yerüstü sularından meydana gelmektedir ![]() ![]() Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için yılda ortalama kişi başına 10 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ülkemizin yüzölçümü 78 milyon hektar olup bunun sadece 28 milyon hektarlık kısmı ekilebilir arazilerden meydana gelmiştir ![]() Suyun Tarımdaki Önemi Kıtlık ve açlığın dünyayı ciddi olarak tehdit etti ğ i 21nci yüzyılda toprak ve su en önemli stratejik maddeler olarak kabul edilmektedir ![]() Günümüzden 6 ![]() Dicle’nin sularını tarlalarına akıtmakla insanoğlunun ilk sulu tarıma geçmesini sağladılar ve uygarlığı başlattılar ![]() ![]() ![]() Suyun en verimli şekilde değerlendirilmesi 2nci Dünya Savaşı’ndan sonra başlamıştır ![]() Sava ş tan sonra insanların beslenme ve giyinme gibi gereksinimlerinin artı ş ı topraktan daha fazla yararlanmayı zorunlu hale getirmiş ve bunun da etkin sulama ile sağlanabileceği sulama yatırımlarına öncelik verilmiştir ![]() geliştirilmesi, 1950’li yılların başında DS İ ve TOPRAKSU gibi kamu kurumlarının kurulması ile büyük bir hız kazanmıştır ![]() ![]() Ülkemiz topraklarının 25,8 milyon hektarlık kısmı sulanabilir arazilerden oluşmaktadır ![]() ![]() kısmı sulamaya açılabilmiştir ![]() Sektörel bazda yapılan su tüketim tahminlerinde, ülkemizin ekonomik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektar arazisinin, bu i ş için ayrılan ödenekler dikkate alındığında, tamamının sulamaya açılabilmesi için yaklaşık 100 yıl daha gerekmektedir ![]() Dünyadaki sulanan alanlar ekili alanların sadece %17’lik kısmını oluşturmalarına karşın, toplam bitkisel üretimin %40’ı bu alanlardan elde edilmektedir ![]() Suyun Yanlış Kullanımının Sonucu: Çölleşme! Kurak ve yarı kurak iklim kuşağında yer alan ülkemizde kuraklık ve çölleşme sorunlarının küresel ısınma ile daha da artacağı dikkate alındığında sulama, aynı zamanda önemli bir sorunu da beraberinde getirmektedir; toprakların tuzlanması, yani arazi kalitesinin bozulması, çölleşme! Yağışlı bölgelerde, toprak içerisinde doğal olarak bulunan tuzlar yağmur sularıyla akarsulara ve yer altı sularına taşınır, bunlar aracılığıyla da deniz ya da göllere kadar ulaşır ![]() ![]() İklimi sıcak, yağış ı az bölgelerde tarımsal üretim ve verimi arttırmak amacıyla toprağa kontrolsüz-gelişigüzel verilen sular, içlerinde doğal olarak bulunan tuzu toprağın içine dahil ederler ![]() ![]() ![]() ![]() 1940 yıllarında dizel motopompların kullanılmaya başlanmasıyla birlikte sulama masraflarının düştüğü Suriye’nin Fırat Nehri havzasında yeni alanlar tarıma kazandırılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mezopotamya bölgesindeki toprakların %80’i tuzlanarak elden çıkmıştır ![]() Dünya tarihinde su kaynakları yönetimi uygarlıkların gelişmesinde ve hatta çöküşlerinde her zaman önemli roller oynamıştır ![]() ![]() ![]() Ülkemizde tuzlu, sodyumlu ve borlu topraklar İ ç Anadolu başta olmak üzere 1,6 milyon hektar alan kaplarlar ![]() ![]() ![]() Dünyada hâlâ pek çok sulama projesi, kısa vadeli ve akılcı olmayan planlamalar yüzünden tarım topraklarında tuzlanmaya neden olmaktadır ![]() ![]() Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdeki su tüketiminin %73’ü tarım sektöründe gerçekleşmektedir ![]() Erozyonun Barajlarımız ve Sularımız Açısından Önemi Büyük yatırımlar yapılarak çeşitli amaçlar için tesis edilen, bir amacı da sulama olan barajlarımız, akarsu ve yüzey akışların taşıdığı toprak materyali ile planlanan ekonomik ömürlerinden daha kısa sürede dolmakta ve işlevlerini yitirmektedir ![]() ![]() Yapılan ölçümlere göre; - Dicle Nehri’nin 26,7 milyon ton/yıl - Fırat Nehri’nin 16,8 milyon ton/yıl - Kızılırmak Nehri’nin 15,7 milyon ton/yıl - Çoruh Nehri’nin 7,8 milyon ton/yıl sediment taşıdığı tespit edilmiştir ![]() Fırat üzerinde tesis edilmiş olan Keban Barajı’na her yıl en az 32 milyon ton toprak taşınmış ve tesis tarihi olan 1974 yılından 2001 yılına dek yaklaşık olarak 850 milyon ton toprak baraj tabanına yığılmıştır ![]() Dünya genelinde erozyonla kaybedilen toprak miktarı 24 milyar tondur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Barajlar, akarsuların taşıdıkları toprak materyalini tutmak suretiyle denize kavuştukları yerlerde oluşturdukları deltaların beslenmesini engellemekte, denizlerin deltaları aşındırmasına-kıyı erozyonuna neden olmakta, denizlerin karalar üzerinde ilerlemeleri sorununu da yaratmaktadır ![]() Sonuç Olarak Hem ekolojik dengenin korunması, hem de insan topluluklarının sürdürülebilir gelişiminin sağlanması için, su ve toprak kaynaklarının bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçları karşılayabilecek en akılcı bir şekilde kullanılması gerekmektedir ![]() Bugün yeryüzünde en çok yararlanılan yenilenebilir su kaynağı akarsulardır (dünyada yenilenebilir su rezervi yılda yaklaşık 42 ![]() ![]() kadar kullanmasına yol açmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Kurak mevsimler boyunca yararlanabilmek ve küresel ısınmanın ülkemiz üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilmek amacıyla, elbette akarsularımız üzerindeki baraj ve özellikle de gölet sayımızı arttırmamız gerekmektedir ![]() ![]() sağlayacak göletlerin yapımına ağırlık verilmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() kullanımındaki hatalar N2O emisyonunu da artırmaktadır ![]() ![]() sunulabilmektedir ![]() Toprakların üretkenlik kapasitesinin düşmesi ya da yok olması çölleşme olarak tanımlanabileceğinden tarım toprakları üzerinde hızlı kentleşme ve sanayileşme yaşanan Bursa, Sakarya ovaları, Çukurova, İzmir, Manisa, Kocaeli ve İstanbul Türkiye’nin en hızlı çölleşen yöreleridir ![]() ![]() Günümüzde tarımsal üretim miktar ve verimini, kaliteli tohumlar kullansak dahi ancak sulamayla arttırmamız mümkün oldu ğ undan gerek yeraltı gerekse yer üstü su kaynaklarımızı temiz ve planlı kullanmalıyız ![]() ![]() Ancak, kuraklığın şiddetli görüldü ğ ü devrelerde yeraltı sularına fazla yüklenmemek, yerüstü su kaynaklarını bu dönemlerde devreye sokmak yararlı olacaktır ![]() ![]() Türkiye, küresel ısınmanın özellikle yağışın azalması, sıcaklığın ve dolayısıyla kuraklığın artmasına bağlı olarak arazi kullanım şekli ve tarım metotları ile su kaynaklarının kullanımı ve su kalitesi konusunda özen göstermelidir ![]() ![]() ![]() ![]() Gelecekte daha kurak bir periyoda girecek Türkiye’de erozyon kontrolü ve suyun toprakta muhafaza edilmesi önem kazanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() kurağa dayanıklı tohumlar geliştirilmelidir ![]() Baraj gölleri altında verimli tarım topraklarının kalmamasına özen gösterilmelidir ![]() ![]() Sulamaya açılan bölgelerde, topraklarda tuzlanmanın önlenmesi açısından mutlaka drenaj sistemleri kurulmalıdır ![]() Ülkemizde tarımsal üretim planlaması yapılmadığından, sulamaya açılan bölgelerde ekilecek bitki deseni köylünün insiyatifine bırakılmakta, buna sulama konusundaki bilgisizlikte eklenince sulamadan yeterli randıman alınamadı ğ ı gibi topraklarımızın üretkenlik kapasitesi de düşmektedir ![]() eğitilmeli ve denetim altında tutulmalıdır ![]() ![]() İklime dayalı olumsuzluklardan ülke tarımımızın en az düzeyde etkilenmesi için ülkemizin tarım kesimi ve bu kesimle muhatap olan tarım kurumları devlet tarafından daha fazla desteklenmeli, Tarım Bakanlığı’nın 1984 tarihli reorganizasyonu ile kapatılan TOPRAKSU Genel Müdürlüğü zaman kaybedilmeden kurularak toprak ve su kaynaklarının yönetimi tek elde toplanmak suretiyle mücadeleye derhal başlanmalıdır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Sera Gazlarının Ekolojik Denge Üzerindeki Olumsuz Etkileri Nelerdir |
![]() |
![]() |
#3 |
Kayıtsız
|
![]() Cevap : Sera Gazlarının Ekolojik Denge Üzerindeki Olumsuz Etkileri NelerdirÇok güzel bir site çok tşk |
![]() |
![]() |
|