06-03-2013
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Klavyeli çalgılar,Klavyeli çalgıların ve Klavye Müziğinin Gelişmesi.
KLAVYELİ ÇALGILAR

Klavyeli çalgılar,yorumcunun,önüne dizilmiş tuşlara,düğmelere ya da pedallara basmasıyla ses veren çalgılar Bütün klavyeli çalgılarda sesler kromatik olarak birbirini izler ve soldan sağa,bastan tize doğru sıralanırlar Klavyeli çalgılar üçtemel grupta toplanabilir; org,melodyum ve armonyum gibi havanın borulardan geçirilmesiyle ses veren aerofonlar ;basılan tuşun klavsendeki gibi bir telin mızraplanmasını ya da klavikord ve piyanodaki gibi telin üstüne vurulmasını sağlayarak doğrudan doğruya mekanik bir etki yaratmasıyla ses veren kordofonlar ; elektrikli org ve synthesizer gibi klavyenin elektronik bir ses üretme düzeneğini çalıştırdığı elektrofonlar 

Antik Çağda bazı klavyeli çalgı türlerinin kullanıldığı anlaşılmakla birlikte bu konudaki bilgiler çok yetersizdir Avrupa ve Kuzey Amerika dışında ise fazla gelişmemiş birkaç örnekten başka klavyeli çalgıya rastlanmaz Dolayısıyla Batı müziğini derinden etkileyen klavyeli çalgıların gene Batı'ya özgü olduğu söylenebilir Birçok sesi aynı anda çalabilme olanağına sahip klavyeli çalgılar ve bu çalgıların teşvik ettiği eşit aralıklı tampere sistem (tuşlar arasındaki ses aralığının yarım perde olduğu ve bir oktavın 12 sesten oluştuğu sistem ) olmaksızın batı armonisinin bugünkü karmaşıklığına ulaşabileceğini düşünmek zordur

Günümüze ulaşmış en eski klavye müziği Robertbridge Codex'i ( y 1320) en eski klavyeli çalgı da gene 14 yüzyılın daha geç döneminden kalma bir İsveç orgudur Bu çalgının klavvyesi bütün diyezlerle bemolleri içeren bir oktav ve bir altılı aralığı kapsıyordu Ama Bu aşamada tuşlar genellikle birkaç cm genişlikteydi ve dolayısıyla da daha çok ağır tempoda basit armonilere olanak veriyordu 16 yüzyıla değin klavye müziğinde önemli bir gelişme görülmedi 16 yüzyılda ise günümüzde de standart sayılan özelliklerde klavyelerin yapılmaya başlanması klavye müziğinde atılıma yol açtı Bir oktavın yaklaşık 16,5 cm'ye sığdırılması tek elle yetişebilir hale gelmesini sağladı Bu arada diyatonik tuşlara ( do majör dizisi) beyaz,biraz geriye alınan kromatik tuşlara da siyah renk verildi Bazen renklerin ters kullanıldığı da oldu

Klavyenin moderneştirilmesiyle birlikte telin mızraplanmasıyla ses veren klavsen,epinet ve virginal gibi yeni çalgılar gelişti Hepsine ilk kez 15 yüzyıl metinlerinde rastlanırsa da hiçbirinin 16 yüzyıldan önceki örnekleri günümüze ulaşamadı; klavsen ve benzeri çalgıların yaygınlaşması ise kuşkusuz 16 yüzyılda gerçekleşti Bu gelişme klavye müziği bestelerinin sayıca çok artmasına yol açtı Klavye tekniğinin olanakları özellikle Mulliner Book (16 yüzyılın üçüncü çeyreği; Mulliner Kitabı) ve Fitzwilliam Virginal Book ( y 1609-19; Fitzwilliam Virginal Kitabı ) gibi önemli İngiliz derlemelerinde değerlendirildi Besteciler kırık akorlar (arpejler) ve triller gibi,klavyeli çalgılara öbür çalgılardan daha kolaylıkla yapılabilen süslemeler buldular
Klavye çalgıların ve klavye müziğinin gelimesi 17 yüzyıl boyunca ve 18 yüzyılın ilk yarısında özlü bir değişme göstermeden sürdü 18 yüzyılda ise klavsen yavaş yavaş yerini piyanoya bıraktı Piyanonun temel özelliği,tellerin mızrapla çekilmesi yerine tokmakla vurulması,dolayısıyla da çalgıcının vuruş şiddetini ve ses gürlüğünü ayarlamasına olanak sağlamasıydı Piyanonun asıl adı olan pianoforte ( İtalyanca'da "yumuşak-güçlü") sözcüğü bu çalgının tuşlara basma kuvvetine göre piano ve forte yapabilme özelliğini belirtiyordu Oysa hep ayın gürlükte ses veren zamanın öteki klavyeli çalgıları org ve klavsen,bu hünere sahip değildiler İlk kez yaklaşık 1709'da Floransa'da Bartolomeo Cristofori'nin yaptığı piyano yüzyılın ikinci yarısına değin etkili olmadı Bu tarihte ise kuyruklu piyano gibi kavisli ya da kare piyano gibi dikdörtgen biçimli olmak üzere iki temel biçimi ortaya çıktı Konsol (ya da dik ) piyano ilk kez 1800'de Philadelphia'da John Isaac Hawkins tarafından yapıldı
19 yüzyılda piyanolar büyüdü ve ağırlaştı; piyano müziğinde de bu gelişmeye uygun değişiklikler görüldü Klavsen ise neredeyse kullanılamaz duruma geldi ve ancak 20 yüzyılda yeniden canlandı 1886'da Paris'te Auguste Mustel ,tel yerine metal plakalara vuran tokmaklarla çana benzer ses çıkaran çelestayı yaptı Özel bir orkestra çalgısı olan ve birkaç yıl sonra Çaykovski'nin Fındıkkıran Süiti'nde (1891-92) yer verilen çelesta ise org,klavsen ya da piyano gibi alıştırma ve konserlerde kullanılabilecek bir çalı değildi
Elektronik klavyeli çalgılar arasında Fransa'da Maurice Martenot'nun icat ettiği ondes martenot,ABD 'de Laurens Hammond'ın geliştirdiği Hammond orgu ve çeşitli synthesizer türleri sayılabilir
Kaynak;AnaBritannica cilt 19 sayfa 135 frmsinsi net için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|