Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
karakter, tip

Karakter Ve Tip

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karakter Ve Tip





Karakter, anlatmaya bağlı metinlerde toplumsal bir tabakayı değil de sadece kendini temsil eden kahramandır Karakter, anlatı metinlerinde kendi İç dünyası, şahsiyeti, başkalarına benzemeyen yüzü ile görülür Karakter başka kahramanlarla benzer/ ortak davranışlar gösterse de bunları dışa vuran duygulan, tepkileri, sözleri ile diğer kahramanlardan ayrılır
Tip ile karakterin en önemli farkı temsil gücünde görülür; çünkü tip, toplumsal boyutu ile karşımıza çıkar ve ait olduğu sosyal durum, olay veya olgu onun üzerinden işlenir Oysa karakter birey olarak ele alınır; çelişkileri, acıları, mutlulukları, çıkmazları sadece kendisine aittir ve kendisiyle sınırlandırılmıştır
Örneğin; Küçük Ağa romanında Çolak Salih, Arabistan cephesinden bir kolunu kaybetmiş olarak döner Akşehir'e Başlangıçta ümitsizdir, bedbindir, hiçbir işe yaramayacağını düşünür, kendini koyverir Milli mücadele başlayınca güvenini tekrar kazanır, tek kolu ile silah kullanmayı öğrenir ve milli mücadelenin önemli kahramanlarından biri olur
Benzer bir karaktere Kiralık Konak romanında da görüyoruz
Hakkı Celis, Osmanlı Devleti'nin parçalanma sürecinde toplum ve devlet sorunlarına duyarsız bir kişi olarak çıkar karşımıza Onun derdi sevgilisi Seniha'dır Hakkı Celis bu sayfalarda melankolik bir kahramandır Ancak milli Mücadele başlayınca kişisel sorunlarından, kuruntularından kurtulur ve kendini milletine adayan bir savaşçıya dönüşür
Abdülhak Şinasi Hisar'ın, "Fahim Bey ve Biz" romanındaki Fahim Bey romanda edebiyatımızın en önemli karakterlerinden biridir Ait olduğu dünyanın ayrıksı bir bireyi olan Fahim Bey, gerçek hayatta çok az rastlanılabilecek özeliklere sahiptir
Tip Nedir?
Anlatmaya bağlı metinlerde olayın merkezinde bulunan, ait olduğu toplumsal sınıfın veya zümrenin ayına özelliklerini üzerinde taşıyan kişiye "tip" denir Tip, anlatma metinlerinde temsilcisi olduğu toplum katmanını başat özellikleriyle yansıtır Buna göre romanda görülen tip ile toplumsal katman içinde yer etmiş olan gerçek kişiler arasında büyük benzerlikler bulunur ve bundan dolayı eser, okuyucuda gerçeklik duygusu uyandırır Alıcı, metni okuyunca, yazarın, çevresindeki kişileri anlattığını sanır
Tiplerden bazıları doğal olarak çizilirken bazıları idealistleştirilir İster kötü ister iyi olsun yazar tarafından idealistleştirilen kahramanlar abartı öğesi taşıyan kahramanlardır
Yazar öyle bir tip çizer ki; onun bir benzerini toplumda görmek mümkün değildir Bu tip kahramanlar okuyucuda gerçeklik duygusunu yıkar, örneğin tip; hem zengin hem cömerttir, çevresindeki herkese yardım eder; destan kahramanı kadar güçlüdür, elinden her iş gelir Çok güzel ve yakışıklıdır Dindardır Bütün ilim dallarını en ince ayrıntısına kadar bilir Sanat dallarının hemen hepsinde yeteneklidir, bu konuda ondan iyisi yokturvs Bu Özeliklerin bulunduğu metinlerde kolay kolay çatışma olmaz Çünkü kişinin hiçbir zaafı yoktur Herkes tarafından sevilir
Oysa gerçekçi tip, zaaflarını kaybetmez O, birkaç yönü ile grubunu temsil eder, birçok yönü ile diğer kahramanlardan biridir Ancak temsil ettiği toplumsal katmanı iyi temsil eder Bu, yazarın gözlem gücünün kuvvetli olduğunu, insanı iyi tanıdığını gösterir Örneğin; Moliere'in Cimri piyesindeki Harpagon, cimri insanlan evrensel olarak yansıtan bir tiptir Bu tip cimriler, her toplumda ve bütün zamanlarda yaşayabilir Ama Namık Kemal'in "Vatan Yahut Silistre" eserindeki İslam Bey, Ömer Seyfettin'in "Pembe İncili Kaftan"ındaki Muhsin Çelebi, idealistleştirilmiş tiplerdir
Ömer Seyfettin, Muhsin Çelebi tipini öne çıkarmak için onu kalın çizgilerle çizer Dindardır, aşın derecede dürüsttür, vatanperverdir, fedakardır, ilim sahibidir, gazidir, dobradır, zengindirvs Muhsin Çelebi o kadar cesaret sahibidir ki, Şah İsmail'in karşısında Pembe İncili Kaftan'ın üzerine ondan izin almadan oturur Bağıra bağıra fermanı okur, arkasına bakmadan saraydan çıkar Ömer Seyfettin bu idealistleştirmeyi yaparken Şah İsmail'den olumsuz olarak bahseder ve onun, Muhsin Çelebi'yi anlamadığından, Türkçeyi bilmediğinden söz açar Oysa gerçekte Şah İsmail, Hatayi mahlasıyla Türkçe bir divan oluşturan, Yunus Emre gibi güçlü ve tasavvufi şiirler söyleyen bir şairdir
Tiplerin aşın derecede kötü veya iyi çizilmesi, Tanzimat roman ve hikâyelerinde çok görülen bir husustur Çünkü Tanzimat romancıları, metinler aracılığıyla toplumu değiştirmek isteyen yazarlardır Felatun Bey ve Rakım Efendi bunlardandır
Cumhuriyet döneminde Reşat Nuri Güntekin, "Yeşil Gece"de ve diğer eserlerinde din adamı tipini tamamen olumsuz çizen yazarlanmızdandır Onun eserlerinde, adı müftü, hoca, şeyh, imam, müezzin, kadı, medrese hocası, mürit vs kim olursa olsun hep olumsuz olarak çizilir Buna göre bu tiplerin hepsi cahildir, çıkarcıdır, vatan hainidir, halkı sömürür, namus kavramına değer vermez, dindar görünür ama ne dini bilir ne de dindardır Bütün bu özellikler, yazarlar için bir kusur kabul edilmiştir Çünkü insan hem iyi hem kötü yanları olan bir varlıktır Örneğin; Mustafa Kutlu'ya ait "Kambur Hafız ve Minare" hikâyesinde Hafız Ali de aşırı bir tip yanlısıdır Ona göre müezzin dindar bir adamdır ve sevdiğini alamasa da intihar etmez Hafız Ali, bunu gerçekçi bulmaz ve yazardan bunu değiştirmesini ister Oysa metnin içinde kurmaca bir kişilik olarak yer alan yazara göre bunlar olabilir şeylerdir
Edebî metinlerde tiplerden bazıları taklit edilen, çoğaltılan tiplerdir Aydın tipi, alp-eren tipi, âşık tipi, eşkıya tipi, hoca tipi, kahraman tipi, öğretmen tipi, hasta tipi gibi
Aşağıdaki metin Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun, "Sodom ve Gomore" adlı eserinden alınmıştır ve yazar Sami Beyden bahsetmektedir
"Sami Bey için İngiltere, ortaksız bir ilâhtır Dünyânın bütün işleri, bütün dünya milletlerinin alın yazıları onun vereceği kararlara ve hükümlere bağlıdır Onun arzu ve iradesi dışında hiçbir şeyin olmasına imkân yoktur Gerçekten yanm asırlık bir tecrübe dizisi, ondaki bu kanaati sarsılmaz bir inanç hâline getirmişti Şimdi nasıl olur da bir avuç Anadolu Türk'ünün bu heybetli kudrete rağmen başanya ulaşacağına ihtimal verebilirdi?
Sami Bey, Tanzimat Devri'nin meydana attığı o biçim alafranga Türklerdendir ki, Türk'ten başka her milletin gücüne inanırlar ve Türkiye'ye ait meselelerin mutlaka başkaları tarafından halledilebileceği fikrindedirler
Kurtuluş Savaşı'nın bitmesi üzerine Leylâ hatasını anlar ve Necdet'e döner Necdet ruhen de kirlendiğini düşündüğü Leylâ'yı reddeder"


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.