Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
akabe, biatları, bilgi, detaylı, dünya, hakkında, içerik, islâm, tairihi

Dünya İslam Tairihi Akabe Biatları Ve Akabe Biatları Hakkında Detaylı Bilgi İçerik

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünya İslam Tairihi Akabe Biatları Ve Akabe Biatları Hakkında Detaylı Bilgi İçerik



a) Akabe Görüşmeleri

Peygamber (sas) Efendimiz Hac mevsimlerinde, Mekke yakınlarında kurulan panayırlara gelen, Kâbe'yi ve putlarını ziyâret eden kabîleler arasında dolaşıyor, onlara Kur'ân okuyor, onları İslâm'a dâvet ediyordu Bir gün Mekke'nin kuzeyinde, Mekke ile Mina arasında "Akabe" denilen bir tepede altı kişilik bir topluluğa rastladı Bunlar, Medine'den "Hazrec" kabîlesinden idiler(104) Rasûlullah (sas) onlarla konuştu Kur'an-ı Kerîm okudu, İslâm Dini'ni anlattı ve onları Müslümanlığa dâvet etti

Medine'deki "Evs" ve Hazrec" adlı Arap kabîleleri ile "ehl-i kitâb" olan Yahûdiler arasında eskiden beri geçimsizlik vardı Ne zaman aralarında bir tartışma veya kavga çıksa, putperest olan Evs ve Hazreçlilere Yahûdîler:

Yakında bir Peygamber gelecek, biz O'na uyar, kuvvetleniriz, öcümüzü sizden o zaman alırız derlerdi Medine'liler yakında bir Peygamber geleceğini yaşlı kimselerden de sık sık duyuyorlardı Hz Peygamber (sas), onları yeni dine dâvet edince birbirlerine bakıştılar "Yahûdilerin bekleyip durdukları, yaşlıların haber verdikleri Peygamber işte budur, biz Yahûdîlerin önüne geçelim" diyerek, kelime-i şehâdet getirip, hemen Müslüman oldular(105)

Mekke Devri'nin 10'uncu yılının Zilhicce ayında (Nisan 620 M) gerçekleşen bu olaya "Birinci Akabe Görüşmesi", burada İslâm'ı kabûl eden altı kişiye de "İlk Medineli Müslümanlar" denir(106)

Hz Peygamber (sas) ile Medine'liler arasında, hac mevsimlerinde "Akabe" tepesinde yapılan görüşmeler, Mekke Devri'nin 10-11 ve 12'inci yıllarında olmak üzere üç defa oldu 11 ve 12'inci yıllardaki görüşmelerde "Bîat" da yapıldı Bu sebeple, Akabe görüşmelerinin sayısı üç; Akabe Bîatları'nın sayısı iki'dir

b) Birinci Akabe Bîatı (Zilhicce 621 M)

Akabe Tepesinde Hz Peygamber (sas)'le görüşüp Müslüman olan bu 6 kişi, hac mevsimi sonunda Medine'ye döndüler Gördüklerini, yakınlarına ve dostlarına anlatarak, Medine'de Müslümanlığı yaymağa başladılar

Bir sene sonra, hac mevsiminde Hz Peygamber (sas) ile görüşmek üzere Medine'den Mekke'ye 10'u Hazrec, 2'si Evs kabîlesinden olmak üzere 12 Müslüman geldi Bunlardan 5'i, bir yıl önceki ilk Akabe görüşmesinde bulunanlardandı Başkanları yine, birinci görüşmede olduğu gibi "Zürâre oğlu Es'ad"tı Mekke Devri'nin 11'inci yılı Zilhicce ayında Rasûlullah (sas) ile buluştular Bu ikinci buluşmada Medine'li 12 Müslüman(107) "Allah'a şirk koşmayacaklarına, hırsızlık ve zinâ yapmayacaklarına, (kız) çocuklarını öldürmeyeceklerine, kimseye iftirâ etmeyeceklerine, Allah ve Peygamberine itâatten ayrılmayacaklarına" dâir Rasûlullah (sas)'e taahhütte bulundular; Hz Peygamber (sas)'in elini tutarak bîat ettiler(108)

Medine'li Müslümanlar, bu görüşme ve bîattan sonra, Müslümanlığın yayılmasına gayret etmek üzere, memleketlerine döndüler Rasûlullah (sas)'in Medine'de Müslümanlığı ve Kur'ân-ı Kerîm'i öğretmek üzere öğretmen olarak görevlendirdiği "Umeyr oğlu Mus'ab"ı da berâberlerinde götürdüler(109)

Mus'ab, Akabe'de bîat edenlerin reisi Hazrec kabîlesinden Es'ad b Zürâre'nin evinde misâfir olmuştu Evs ve Hazrec kabîlesi'nden Müslümanlığı kabûl edenlerin evlerine birer birer giderek, onlara Kur'ân-ı Kerîm ve din bilgileri öğretiyor, güzel ahlâkı, nezâketi ve kibarlığı ile herkesi İslâm'a bağlıyordu

Es'ad b Zürâre ve Mus'ab b Umeyr'in gayretleriyle Medine'de Müslümanların sayısı hızla artıyordu Yalnız Evs kabîlesi reislerinden Sa'd b Muâz ile Üseyd b Hudayr Müslümanlığı henüz kabûl etmemişlerdi Bir gün Esâd ile Mus'ab çevrelerine toplananlara Müslümanlığı anlatırken Üseyd yanlarına geldi, maksadı onlara mâni olmaktı

- Siz ne yapmak istiyorsunuz? Halkı atalarının yolundan saptırıyorsunuz diye söylendi Mus'ab O'na çok nâzik davrandı Kurân-ı Kerîm okudu Kısaca Müslümanlığı anlattı Üseyd, Kur'ân-ı Kerîm 'in tesirinde kaldı, "Bu ne güzel şey" diyerek Müslüman oldu ve şöyle dedi:

- Ben gidip Sa'd b Muâz'ı göndereyim Eğer o da Müslümanlığı kabûl ederse, bu memlekette Müslüman olmayan hiç kimse kalmaz

Sa'd, Medine'de Müslümanlığın yayılmasından memnûn değildi Es'ad ve Mus'ab'ın yanlarına öfke ile gitti

Ey Es'ad, seninle aramızda akrabalık bağları olmasaydı, kabilemiz arasına bu ayrılık tohumlarını sokmana katlanmazdım diyerek çıkıştı Mus'ab ona da son derece yumuşak ve kibar davrandı Kısaca Müslümanlığı anlattı Kur'ân-ı Kerîm okudu Neticede Sa'd b Muâz da Müslüman olarak oradan ayrıldı Bu iki reisin tesiriyle Evs ve Hazrec kabîleleri içinde hemen hemen Müslüman olmayan kimse kalmadı(110)

Mus'ab, Medine'deki bu memnûniyet verici gelişmeleri Hz Peygamber (sas)'e bildirdi Rasûlullah (sas) ve Müslümanlar bu duruma çok sevindiler Bundan dolayı bu seneye "Senetü'l İbtihâc" (Sevinç yılı) denildi(111)

c) İkinci Akabe Bîatı (Zilhicce 622 m)

Mekke Devri'nin 12'inci yılı hac mevsiminde, Medine'den Mekke'ye gelen ziyâretçiler arasında (73'ü erkek, 2'si kadın) 75 Müslüman vardı Bunlar hac'dan sonra (eyyâm-ı teşrik'in 2'nci gecesi), gece yarısı Hz Peygamber (sas) ile gene Akabe tepesi'nde gizlice buluştular Dikkati çekmemek için, her biri, değişik zamanlarda ve ayrı yollardan gelerek burada toplandılar İçlerinde, Hz Peygamber (sas)'in Medine'li akrabası Neccâr oğullarından Zeyd oğlu Hâlid (Ebû Eyyûb el-Ensârî) de vardı

Rasûlullah (sas) toplantıya amcası Abbâs'la birlikte geldi Abbâs henüz Müslüman olmamıştı Fakat yeğenine son derece bağlıydı Ebû Tâlib'in ölümünden sonra, Arab âdetine göre O'nu himâyesine almıştı Bu sebeple önce toplantıda Abbâs konuştu:

- Ey Hazrec ve Evs Cemaati,

Siz de bilirsiniz ki, Hz Muhammed (sas)'in aramızda üstün bir yeri vardır Biz, O'nu şimdiye kadar, düşmanlarına karşı koruduk, yine de koruyacağız Siz şimdi O'nu, Medine'ye dâvet ediyor, orada kalmasını istiyorsunuz Kendisi de böyle arzu ediyor

Ancak siz O'nu düşmanlarına karşı koruyabilecekseniz, götürünüz O'nu ele verecekseniz, bundan şimdiden vazgeçiniz" dedi(112) Medineliler Abbâs'ı dinledikten sonra:

- Yâ Rasûlallah, siz de konuşunuz Bizden, Allah için, kendiniz için istediğiniz andı alınız Hazırız dediler

Hz Peygamber (sas) bir mikdâr Kur'ân-ı Kerim okuduktan sonra:

- Sevinçli hâlinizde de, kederli hâlinizde de din işinde kusur etmeyeceğinize, hakkın yerine getirilmesi için hiç bir şeyden çekinmeyeceğinize, yurdunuza hicret ettiğimde beni âileleriniz ve çocuklarınız gibi koruyacağınıza sizden söz (and) istiyorum" dedi Medineli Zürâreoğlu Es'ad:

Yâ Rasûlallah, biz buraya sana bîat etmeğe geldik Sen nasıl emredersen öyle yaparız Çocuklarımızı, âilelerimizi nasıl korursak, seni daha fazla koruruz Sözümüzde dururuz İnâyet Allah'tandır dedi Medineliler:

- Yâ Rasûlallah, Senin uğrunda, gösterdiğin yolda ölürsek bize ne var? diye sordular

Hz Peygamber (sas):

- Ahirette mükâfat olarak Cennet, dedi

- Öyleyse ver elini, dediler Hepsi de Hz Peygamber (sas)'in elini tutarak, "İslâm yolunda gerekirse öleceklerine" and verip bîat ettiler(113)

Hz Peygamber (sas)'in ve Müslümanların Medine'ye hicreti de bu görüşmede kararlaştırıldı Toplantı bittikten sonra, müslümanlar, geldikleri gibi, gene gizlice ayrı ayrı yollardan dağıldılar

Kureyşliler 2'nci Akabe Bîatını, ancak kabîleler Mekke'den ayrıldıktan sonra duyabildiler

3- İSRÂ VE MÎRÂC MÛCİZESİ (Receb 621 M)

a) Hz Peygamber (sas)'in Mîrâcı

İkinci Akabe görüşmesinden sonra, Mekke Devri'nin 11'inci yılı Recep ayının 27'inci gecesi (Hicretten 19 ay önce) Peygamber Efendimizin "İsrâ ve Mîrâc" mûcizesi gerçekleşti

İsrâ, gece yolculuğu ve gece yürüyüşü; Mîrâc ise, yükseğe çıkmak ve yükselme âleti demektir Bu büyük mûcize, gecenin bir bölümünde cereyân ettiği ve Rasûlullah (sas) bu gece semâlara ve yüce makamlara yükseldiği için bu mûcizeye "İsrâ ve Mîrâc" denilmiştir

Kur'ân-ı Kerîm'de el-İsrâ Sûresi'nin 1'inci âyetinde:

"Kulu Muhammed (sas)'i, bir gece Mescid-i Harâm'dan, kendisine bir kısım âyetlerimizi göstermek için, etrâfını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah'ın şânı ne yücedir Doğrusu O işitir ve görür" buyrulmuştur

Rasûl-i Ekrem (sas)'in Mekke'deki Mescid-i Harâm'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya olan mîrâcı, yukarıda anlamı yazılan âyet-i kerime ile sâbittir Mescid-i Aksâ'dan semâlara ve yüce makamlara yükseldiğini ise, Peygamber Efendimizden nakledilen sahîh hadîs-i şerîflerden öğrenmekteyiz Hadîs-i şerîflerde anlatılanların özeti şöyledir(114)

Rasûlullah (sas) bir gece Kâbe'nin "Hatîm" denilen kısmında iken, Cebrail'in getirdiği "Burak" denilen bineğe binerek Kudüsteki Mescid-i Aksâ'ya gelip burada namaz kılmıştır Buradan da "Mîrâc" denilen âlete binerek, semâlara yükselmiştir 1'inci semâda Hz Âdem, 2'inci semâda Hz Yahyâ ve Hz İsâ, 3'üncü semâda Hz Yûsuf, 4'üncü semâda Hz İdrîs, 5'inci semâda Hz Harûn, 6'ıncı semâda Hz Mûsâ ve 7'inci semâda Hz İbrâhim ile görüştü Bunlardan her biri Rasûlullah (sas) 'i selâmlayıp tebrik ettiler, "hoşgeldin sâlih kardeş," dediler

Daha sonra "Sidretü'l-müntehâ"ya yükseldi Orada kazâ ve kaderi yazan kalemlerin çıkardıkları sesler duyuluyordu Sidretü'l-müntehâ'dan ötesi, sözle anlatılması mümkün olmayan bir âlemdi Buraya kadar beraber oldukları Cebrâil de buradan öteye geçememiş, "benim için burası sınırdır, parmak uçu kadar daha ilerlersem, yanarım" demiştir

Mîrâcta Cenab-ı Hakk, sevgili Peygamberine nice âlemler gösterdi Kuluna vahyedeceğini vâsıtasız vahyetti Bu makamda Hz Peygamber (sas)'e üç şey verildi(115)

1) Beş vakit namaz farz kılındı(116)

2) Bakara Sûresi'nin son iki âyeti (Amene'r-rasûlü) vahyedildi

3) Ümmetinden şirk koşmayanların Cennet'e girecekleri müjdesi verildi

b) Mîrâc Mûcizesine Karşı Müşriklerin Tutumu

Peygaber Efendimiz, mîrâcı ve mîrâcda gördüklerini ertesi sabah anlattı Mü'minler Rasûlullah (sas)'i tasdik ve tebrik ettiler Müşrikler ise inkâr ettiler Bir gecede Kudüs'e gidip gelmek imkânsız bir şey, dediler İçlerinde Kudüs'e gitmiş ve Mescid-i Aksâ'yı görmüş olanlar vardı

- Mescid-i Aksânın kaç kapısı var? Şurası nasıl, burasında ne var? diye Rasûlullah (sas)'i soru yağmuruna tuttular(117)

Hz Peygamber bu konuyu daha sonra şöyle anlatmıştır:

"Kureyş bana seyâhat ettiğim yerler, özellikle Mescid-i Aksâ ile ilgili öyle şeyler sordular ki, İsrâ gecesi bunlara hiç dikkat etmemiştim Fakat Cenâb-ı Hakk, benimle Beyt-i Makdis arasındaki mesâfeyi kaldırdı Ne sordularsa, oraya bakarak cevâp verdim"(118)

Bu durumda ne yapacaklarını şaşıran müşrikler Hz Ebû Bekir'e koştular Muhammed dün gece Kudüs'e gidip geldiğini, göklere çıktığını söylüyor Buna da mı inanacaksın, dediler Ebû Bekir, hiç tereddüt göstermeden:

"Bunu O söylemişse inandım gitti Ben O'nu bundan daha önemli olan konularda tasdik ediyorum Akşam- sabah göklerden vahiy geldiğini söylüyor, buna inanıyorum" dedi Bu yüzden Hz Ebû Bekir'e "Sıddîk" denildi

Ehli- sünnet bilginlerinin çoğunluğuna göre, İsrâ ve Mîrâc aynı gecede; Rasûlullah (sas) 'in rûh ve vücuduyla birlikte uyanık hâlde iken olmuştur İsrâ ile Mîrâcın ayrı gecelerde olduğunu, rüyâ hâlinde ve rûhâni olarak vuku bulduğunu kabûl eden bilginler de vardır; fakat bunların sayısı azdır(119)

c) Mîrâc'ta Teşri Kılınan Hükümler

Kur'ân-ı Kerîm'de, Mirâc'ın en yüksek hâli anlatılırken:

"(Rabbına) iki yay kadar veya daha da yakın oldu Allah Kulu'na vahyettiğini o anda vahyetti" (en Necm Sûresi, 9-10) buyrulmaktadır

Bu âyetlerden Rasûlullah (sas)'e, Mîrâc'ta pek çok esrâr ve maârifin bildirildiği anlaşılmaktadır

Baştan sona Mîrâc ve Mîrâc'ta teşri kılınan hükümlerin anlatıldığı el-İsrâ Sûresi'nin 80'inci âyetinde Hz Peygamber (sas)'e: "Rabbim, beni şerefli bir girişle (Medine'ye) koy, sâlim bir çıkışla da (Mekke'den) çıkar" diye dua etmesi emredilerek yakında hicretine izin verileceğini; 81 'inci âyetinde ise:

"De ki: Hakk geldi, bâtıl yok olup gitti, esâsen bâtıl yok olmağa mahkûmdur" buyurularak çok yakında İslâm'ın küfre galebe çalacağına, neticede Mekke'nin Rasûlullah (sas) tarafından fethedilip Kâbe'nin putlardan temizleneceğine işâret olunmuştur Yine aynı sûrenin 23-29'uncu âyetlerinde dinin temelini teşkil eden hükümler yer almıştır Bu âyetlerin anlamları şöyledir:

"Rabb'ın şunları kesinlikle hükmetti: Kendisinden başkasına kulluk etmeyin Ana-babaya iyilik edin Onlardan biri veya her ikisi, senin yanında ihtiyarlayacak olursa, onlara "öf" bile deme, onları azarlama, her ikisine de hep tatlı söyle Onlara şefkatle tevâzu kanadını ger ve 'Rabbım, onlar, küçükken beni nasıl ihtimâmla yetiştirmişlerse, sen de kendilerini öylece esirge' diye onlar için duâ et

Rabbınız, içinizdekini en iyi bilendir İyi kimseler olursanız, kendisine yönelip tevbe edenleri bağışlar

Hısıma, yoksula, yolda kalmışa, herbirine hakkını ver Elindeki malını saçıp savurma, saçıp savuranlar, şüphesiz şeytânla kardeş olmuşlardır Şeytân ise Rabb'ına karşı son derece nankördür

Rabbından umduğun rahmeti elde etmek için hak sahiplerinden yüz çevirmek zorunda kalırsan, bâri onlara yumuşak söz söyle (sert davranma)

Elini boynuna bağlayıp cimrilik etme, onu büsbütün açıp hepsini de saçma Yoksa pişmân olur, açıkta kalırsın,

Şüphesiz Rabb'n, dilediği kimsenin rızkını genişletir, dilediğininkini daraltır, ölçü ile verir O, kullarını gören ve her şeyden haberdâr olandır

Çocuklarınızı yoksulluk korkusu ile öldürmeyin Onları da sizi de Biz rızıklandırırız Şüphesiz ki onları öldürmek büyük bir suçtur

Sakın zinâya yaklaşmayın Doğrusu bu çirkindir ve çok kötü bir yoldur

Allah'ın harâm kıldığı cana, haklı bir sebep olmadıkça kıymayın Haksız yere öldürülen kimsenin velisine bir yetki vermişizdir Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin Çünkü o, ne de olsa yardım görmüştür

Erginlik çağına ulaşıncaya kadar, yetîmin malına, en güzel şeklin dışında yaklaşmayın Bir de verdiğiniz sözü yerine getirin Çünkü verilen sözde sorumluluk vardır

Ölçtüğünüz zaman ölçeği tam yapın, doğru terâzi ile tartın Bu daha iyi ve sonuç bakımından daha güzeldir

Bilmediğin şeyin ardına düşme Doğrusu kulak, göz ve kalb, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur

Yeryüzünde böbürlenerek yürüme Çünkü ne yeri delebilir, ne de boyca dağlara ulaşabilirsin, (onlarla büyüklük yarışı yapabilirsin) Rabb'ının katında bunların hepsi, beğenilmeyen kötü şeylerdir

Bunlar Rabb'ının sana bildirdiği hikmetlerdir Sakın Allah'la beraber bir başka tanrı edinme Yoksa kınanmış ve kovulmuş olarak Cehennem'e atılırsın" (İsra Sûresi, 23-29)

Bu âyetlerdeki ilâhî emirler şöylece özetlenebilir:

1) Allah'tan başkasına kulluk etmeyin,

2) Anne-babaya iyi muâmele edin,

3) Hısıma,yoksula, yolda kalmışa haklarını verin,

4) Ne hasis, ne cimri, ne de müsrif (savurgan) olun,

5) Çocuklarınızı öldürmeyin,

6) Zinâya yaklaşmayın,

7) Haklı bir sebep olmadıkça cana kıymayın,

8) Daha iyiye götürmek amacı dışında yetim malına yaklaşmayın,

9) Verdiğiniz sözü yerine getirin, sözünüzde durun,

10) Ölçü ve tartıyı tam yapın,

11) Hakkında bilginiz olmayan şeyin peşine düşmeyin,

12) Yeryüzünde kibir ve azametle yürümeyin, alçak gönüllü olun


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.