Musevi Türkler ... |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Musevi Türkler ...Musevilik’i kabul eden tek Türk kavmi Hazarlar’dır Bunu söylerken tabii ki Musevilik’in çok büyük bir olasılıkla siyasal amaçlarla kullanılmak için benimsendiğini belirtmeden geçemeyeceğiz Zaten saray yöneticileri tarafından kabul edilen bu yeni din halkı hiç bağlamadı Onlar yine eski şaman geleneklerini sürdürerek yaşamaya devam etti “Bir uygarlık cilasına sahip olanların tümü tarafından sadece resmi din terk edildi Ama bu -Müslümanlığı kabul etmeden önce- her zaman yeni dinlere sürüklenmiş olan Türkler’e özgü bir özellik değildi Bununla birlikte yaptıkları seçim yine de şaşırtıcıydı: Musevilik’i kabul ettiler Uzun süre anlamı apaçık bazı Arapça metinler umursanmayarak Hazarlar Musevi bir halk yapılmak istendi: ‘The History of The Jexish Khazars’ Batılılar’dan onların tarihini yazmış başlıca kişi olan Dunlop’un kitabının adı budur Ama anlaşılan bu dini sadece yönetici sınıf kabul etmiştir ve bu olayın tarihi de tartışmalıdır İbrani kaynakları söz konusu olayın tarihini 8 yüzyılın ilk on yıllarına kadar geri götürmek eğilimindedir Öte yandan büyük tarihçi Mesudi (öl 956-957) ise söz konusu olayın Halife Harun-ür Reşid devrinde cereyan etmiş olması gerektiğini öne sürmektedir ki bu daha akla yakın görünmektedir IX yüzyılın ortasında Hıristiyanlığı kabul ettirmek için Hazarlar’a Bizanslılar tarafından Aziz Kiril gönderilmiş olduğuna göre (851-863) anlaşılan tüm dini inançları götürenlerin önünde büyük olanaklar vardı Aziz Kiril Türkler’in din adamlarına gösterdikleri tüm saygıyla karşılandı ve hükümdarın masasında bazı hahamlarla ilahiyat tartışmaları yapmak olanağını buldu Bu duruma layık olduğu önemi vermek gerekir; çünkü böyle bir olayla ilk olarak karşılaşıyoruz Ama bu olay hiç de çeşitli din inançları arasındaki kendiliğinden yad da düzenlenmiş tartışmaların bir ilk ve en yetkin örneği değildir ve tarihte bu konuda daha birçok örnek bulunabilir Hazar ülkesinin genel ya da özellikle şu ya da bu dönemdeki dini statüsünün ne olduğunu ve orada Yahudi dininin gördüğü ilginin derecesini bilmek olanağı yoktur İmparator Romanos I Lekapenos’un (919-944) Yahudiler’e zulmetmesi birçok Yahudi’nin Hazar ülkesine sığınmasına yol açtı Bunun orada önceden bulunan Yahudi topluluğunun gücünü artırmış olması gerekir Ama Sicilya’da yaşamış coğrafyacı İdrisi’nin (ölümü 1166) de belirttiği gibi çok hoşgörülü olan ve anlaşılan herkesin düşüncelerini büyük bir özgürlükle açıkladığı Hazar toplumunda ister Musevilik ister başka bir din olsun hiçbir zaman bir devlet dini olarak görülmemiştir İbn-i Rüşd’e göre (10 yy ) Hazar hükümdarı Musevi idi ama halkı öbür Türkler’in dinine inanmayı sürdürüyordu ve zaten büyük olasılıkla halk yığınları Şamanizmi hiçbir zaman unutmamışlardı Mesudi’ye göre Musevilik baskın dindi ve yedi yargıç vardı; iki Müslümanlar iki Hıristiyanlar iki Yahudiler için ve bir tane de Hıristiyan olmayan Ruslar Slavlar ve diğerleri için Böylece kendini ortaya koymuş olan üç din arasındaki eşitlik biçimsel ya da formalite gereği mi yoksa bu dinleri benimseyenlerin sayılarının eşit olmasının sonucu muydu bilinmiyor Bu arada Müslümanlığın rakibi öbür iki büyük dine oranla özellikle 9 yüzyılda büyük bir gelişme göstermiş olduğu anlaşılmaktadır Örneğin Müslümanlığı kuşkusuz taktik gereği kabul etmiş bir kağandan söz edilmektedir Böyle bir bağlamda ise bir çeşit dini kayıtsızlık ya da daha çok duygular gevşek olmadığı için bir çeşit Bağdaştırmacılık (Senkretizm) gelişmiş olmalıdır Zaten bununla ilgili olarak Dağıstan’da bir Hazar hükümdarının aynı anda üç büyük dinin birden propagandasını yaptığı anlatılır Sadece Araplar’ın seferleri karışıklığa hatta bazan bu seferler sırasındaki davranışlarına tepki olarak bir caminin ateşe verilmesine ya da bazı başka şiddet gösterilerine yol açıyordu Türkçe konuşan ve sayıları yirmi bin kadar olan özellikle Polonya ve Kırım’a yerleşmiş bugün ise aralardan göç etmiş Karaimler ya da Karaitler’in Hazarlar’ın soyundan geldikleri genellikle kabul edilmez Dolayısıyla demek ki Batı Türk dünyasının Musevilikle bazı başka ilişkileri de olmuş ve Museviliği benimsemeye pek elverişli görünmüş olması olanaksız değildir ” J P Roux Türkler’in Tarihi S 82-83“Hazar Kağanlığı’nın önemli bir özelliği kağanlıkta tam bir din hoşgörüsünün hüküm sürmesiydi Hazar Halkı’nın büyük kısmı şamanlığa mensup olup eski Türk dinini devam ettirmişlerdi Fakat üst tabaka kağan beyler ve saray erkanı Yahudi dinindeydiler İslamiyet de yaygındı Bilhassa tüccar zümresinin Müslüman olduğu bilinir Hıristiyanlar da az değildi Hazar kağanlığı’nın tarihinde Hazar üst tabakası yani kağan ve etrafındakilerin Yahudiliği kabul etmiş olması dikkat çekicidir Hazarlar’ın üst tabakasanının Museviliği kabul ederken siyasi düşünceyle hareket temiş olmaları akla çok yakındır Komşuları olan Bizans’ın Hıristiyanlığı ve diğer büyük komşusu Abbasiler’in Müslümanlığı karşısında Hazar beylerinin büyük dinlerden üçüncüsü olan Museviliği benimsemekle Bizans ve Abbasiler’in siyasi nüfuzlarından uzak kalacaklarını düşünmüş olmaları mümkündür Aynı Hazarlar gibi Bulgarlar da komşusu Ruslar’ın nüfuzundan uzak kalıp bağımsız yaşamak için Müslümanlığı kendiliğinden siyasi amaç gereği kabul etmişlerdir Abbasiler nasıl olsa uzaktı… Ama bunun sonu… Tatarlar (Yazar Bulgarlar demek istiyor ) Hıristiyanlığa karşı bir dinde oldukları için Korkunç İvan tarafından acımasız bir şekilde cezalandırılacaktır … Hazar Devleti’nde yaşatılan inançların farklılığı kadar bu devlette yaşayan insanların mensup olduğu boylar da farklıydı : Uygur Hazar Bulgar Peçenekler İstanbul’u kuşatan Arap ordusuna karşı Bizans Hazarlar’dan yardım istemiştir (718) Bizans’ın yardımına koşan Hazarlar Araplar’ın hıncını üzerine çekmişti Arap-Hazar düşmanlığı hiç eksilmemiştir Hıristiyan Bizans’la Müslüman Araplar’ın Museviler’e karşı yaptıklarını Hazar hanları karşılıksız bırakmamış bir ara İtil’deki camiin minaresini yıktırarak müezzinini öldürtmüştür Seyid İbn Emir el-Haraşi Maslama ve Mervan bin Muhammed adlı Arap komutanlarının başında bulunduğu Arap ordusu 8 yüzyılın başlarında Hazarlar’a karşı bütün şiddetiyle saldırıya geçer Hazar kağanını Müslümanlığa zorlar Fakat Arap yayılmacılığına hilesine zalimliğine karşı direnen Hazarlar İslam’ı kabul etmemekle beraber Doğu Avrupa’yı bu Arap vahşetinden korumuştur … Hıristiyan Bizans’ın Hıristiyan Rus ile birleşip güvenilir müttefiki olan Musevi Hazarlar’a saldırmasının din farkından kaynaklandığı şüphesizdir Çoğu zaman inanç sorunu çıkar kaygılarını unutturabilir Çünkü inanç farkı insanlar ve toplumlar arasındaki barışmaz en derin düşmanlığı doğuran tek amildir Dinler veya dine benzer değişmez inançlar insanlığı her zaman kavgalara huzursuzluklara sürüklemiştir ”
|
|
Musevi Türkler ... |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Musevi Türkler ...Tevrat'a inanan Türkler onlar ![]() ![]() ![]() Cumhurbaşkanlığı forsundaki yedinci yıldızın simgelediği bir Türk kağanlığının Ortaçağ'ın karanlık ufuklarında bir yıldız gibi parlayan Hazarların torunları… Dini kimliklerini Musevilikte milli kimliklerini ise Türk köklerinde arıyorlar Türkçe konuşuyor Türkçe dua ediyor; Yahudilerden farklı olarak Talmud'u değil Tevrat'ı okuyorlar Kırım ve Litvanya'da sayıları artık yüzlerle ifade edilen yok olmanın eşiğinde bir topluluk Karaylar![]() Tüm tartışmalara son noktayı koymak ister gibi konuştu Sanki binyılların hak iddia eden bütün kavimlerine meydan okuyordu Sessiz bir haykırış gizliydi sözlerinde Kıbleye dönük vücudunu ayin için toplanan kalabalığa yavaşça çevirdi hazan ve başıyla onları selamlarken konuştu: 'Şalom cemaat ' Kendi dini de dahil olmak üzere kitaplı tüm dinlere nispet yaparcasına devam etti: 'Tengri üstümüzdeki güneşi altımızdaki topraktan eksik etmesin ' Hazanın o cumartesi ayininde okudukları kitaplı üç dinden de nasibini almaya yeterdi cemaatin Oysa konuşulanlara Orta Asya Türk geleneğinden kavramlar da ekleniyor ve Tanrı'yla sohbet heteredoks bir zemine yayılıyordu Üstüne üstlük kullanılan dil bir süre sonra yerini Rusçaya bıraktı Artık hissetmek ve seyretmek dinlemekten daha kolaydı![]() Kenasaya girerken ayakkabılarımızı çıkardık Kadınlar gibi erkeklerin de başlarını örtmeleri gerektiğini bilmiyordum Portmantoda asılı fazladan bir kalpak imdadıma yetişti ve bu sayede uyulması şart bu katı kuralı yerine getirmiş oldum İçeride yerler halı kaplıydı Yüzleri kıbleye dönüktü; sinagog ve kiliselerdeki gibi doğuya değil camilerdeki gibi Mekke'ye doğruydu Oysa oturduğumuz banklar ve kenasanın iç düzeni kiliseyi andırıyordu Hanımlar ise ayine sinagog ve camilerdeki gibi üst kattaki kafesli balkondan katılıyorlardı![]() Yaklaşık bir saat süren ayinin ardından kenasanın müze gibi bahçesinde yürüyüşe çıktık Benimle birlikte o hafta sonu Polonya ve Volga kıyılarından Kırım'ı ziyarete gelen Karaimler de vardı İbrani alfabesi ile yazılmış taş kabartmalar Karay tarihine ait hikâyeleri saklıyordu kıvrımlarında Çoğumuz üç aşağı beş yukarı Türkçe biliyorduk ama hiçbirimiz İbrani alfabesini okuyamadığımızdan hazanın Rusça yaptığı açıklamalarla yetiniyorduk Daha sonraki bir söyleşide İbrani alfabesinin eski dönemlerde sadece dini konularda kullanıldığını öğreniyorum Onun dışında halk Latin ya da Kiril alfabelerini yaşadığı coğrafyaya ve zamana göre kullanmış Zamanla da İbrani alfabesi unutulmuş![]() Litvanya'daki Karayların toplam nüfusu 280 Sayıları bir azınlık oluşturamayacak kadar az Bu durum dayanışma duygusunu daha da güçlendiriyor Hepsi birbirini tanıyor ve aralarındaki bağlar çok sağlam Trakay'da komşular ve akrabalar sık sık bir araya gelip anıları tazeliyorlar![]() Biz dedi Anna 'Hazarların torunlarıyız' Hazarlar bugün onların adını taşıyan Hazar Denizi'nin kuzey kıyılarından Karadeniz'e uzanan kuruluşu yedinci yüzyıla kayıtlı büyük bir Türk devletinin Hazar Kağanlığı'nın yaratıcıları Yaklaşık beş yüz yıl hüküm sürdükleri bu toprakların özel bir niteliği vardı Ortaya çıkışından itibaren dev adımlarla ilerleyen ve yüz yıl içinde Kafkas Dağları'na dayanan Müslümanlık ile kuzeydeki Hıristiyanlık arasında adeta tampon bir bölgeydi Bölgenin efendisi Hazarlar ise Şaman inanış ve geleneklerine bağlı Türk kökenli ve Türk dilli bir halktı Hazar Kağanı'nın Yahudi dinini seçmesi saray çevresinde ve toplumun soylu kesimlerinde bu dinin yayılmasına yol açtı Bu dinin halk arasında ne kadar yayıldığı ise hâlâ bir muamma Kimi araştırmacılar geniş bir yayılım gösterdiği inancındaysalar da halkın büyük çoğunluğunun uzun süre hatta Hazar Kağanlığı'nın yıkılışına dek Şaman kaldığı fikri daha ağır basıyor Öte yandan üç büyük dinin yazılı kaynakları Hazarların kendi inançlarını seçtiğini savunuyor Tartışmalar bir yana kesin olan bir şey var: Yahudilik kağan ve çevresinin bu dini seçmesiyle Hazar toplumu içinde dikkate değer ölçüde yayıldı Bizans ve Arap topraklarındaki Yahudilerin bir kısmının da buraya göç ettiği hesaba katılırsa Hazar Kağanlığı'nın neden Yahudi niteliğiyle öne çıkan bir devlet olduğu anlaşılır Ama Hazarlar bilinen Yahudiliğin ötesinde bir yol seçtiler Tevrat'a bağlı farklı bir yol aradılar Sekizinci yüzyılın sonlarında Tevrat'ın yorumları yerine Tevrat'ın kendisini okumaya yönelik yeni bir akım başlattılar Bu akım Hazar halkını çevresinde topladı Bu hiçbirine ait olmama ve hepsine ait olma hali onları savaşan inançlar arasında kısa sürede eritti ve Hazar İmparatorluğu sadece Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Forsu'ndaki yıldızlardan biri olarak kalana ve birçok tarihçinin ve dilbilimcinin sonsuz hipoaaalerine dönüşene dek yok oldu Bugün Kafkas Dağları'nın yükseklerinde kimliğini koruyabilmiş birkaç topluluğun olduğunu biliyoruz![]() 'Kara İbranice ya da Arapça okumak (kraat) kökünden geliyor' diye söze giriyor Anna'nın ablası Mariola 'Kuran kelimesi de aynı köktendir Kara okuyup okuduğunu düşünen kişi demektir im eki ise İbranice erkek çoğul ekidir Dolayısıyla bu inanca bağlı kişilere Karaim deniyor Karaim kelimesinin Türkçeye tercümesi Karaylardır İngilizcesi ise Karaittir ' Hazan araya girerek aradaki farkı anlatmak istiyor 'Halkın adı Karaylar inancı ise Karaim'dir ' Aslında aynı kelimenin Türkçe ve İbranice versiyonlarına yüklenen sorumlulukla Türk ama Tevrat inancında olduğunu vurguluyordu hazan Dini kimliklerini Musevilikte milli kimliklerini ise Türk köklerinde arayan bir topluluk Karaylar![]() |
|
|
|