Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
diyarı, elazığ, gakgoşlar

Gakgoşlar Diyarı *Elazığ*

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gakgoşlar Diyarı *Elazığ*











GENEL TARİHİ

ELAZIĞ ili doğal şartların elverişli olması nedeniyle paleolitik (yontma taş) döneminden beri çeşitli toplulukların yerleştiği bir alan olmuştur
Keban ve Karakaya barajları eski eserleri kurtarma projesi çerçevesinde yapılan arkeolojik kazı ve araştırmalar ,yöre tarihinin bilinmesine büyük katkılar sağlamıştır
Bu çalışma ışığında Elazığ-Harput yöresinin bilinen en eski sakinleri Hurriler’dir Arkeolojik kazılar sonunda elde edilen tabletlerden anlaşıldığına göre Hurriler ,Ön Asya da büyük bir bölgeye yayılmış ,MÖ2 bin yılının sonlarında kuvvetlenerek ırkdaşları Subar Beyleri’ni de egemenlikleri altına alarak ,sınırlarını genişletmişlerdir Hurriler den sonra bölge Hititlerin hakimiyeti altına geçmiştir
MÖIX, yüzyıldan itibaren Urarturlar bölgeye egemen olmuşlardır Urartu dönemine ait Palu,Kömürhan ve Bağın’da çivi yazılı kitabeler bulunmaktadır MÖVII yüzyıllar da bölgeye Medler hakim olmuş , sonraki yüzyıllarda Pers Straplar’ın Büyük İskender’e yenilmesiyle Pers hakimiyeti sona ermiş , bölge İskenderin ordularının denetiminde kalmıştırMÖ546 yılında Roma ordusu Persler’e yenilince yörede Persler’in hakimiyeti görülmeye başlamıştır
Bu hakimiyetle birlikte yöre MSIII yüzyıla kadar Pers-Roma mücadelesine sahne olmuş ,Büyük Roma İmparatorluğu’nun MS395 yılında ikiye bölünmesinden sonra yörede ,Sasani Bizans mücadelesi başlamıştır Sonuçta Fırat’ın batısı Bizans,doğusu Sasaniler ,hakimiyetine girmiştir

KÜLTÜR TARİHİ

Bugünkü Elazığ 1834 yılında tarihi Harput'un bir mezrası olan ve "mezre" diye anılan ovaya nakledilmesiyle kurulmuştur Cumhuriyet döneminde ise gelişmesine devam ettirerek gelişen ve Doğu Anadolu'nun önemli merkezlerinden birisi olan Elazığ, kültür tarihi ve yerleşme tarihi açısından büyük önem arz eder
Bilim adamlarının yer değiştiren şehirler arasında saydığı Elazığ ,1937 yılında bugünkü ismini almıştır Harput; Sultan Aziz döneminde Mamüret'ül-Aziz ismin alıncaya kadar Harput ismiyle bilinmiş ve tarihe mal olmuştur Bu nedenlerle Elazığı anlatırken onun menşeini oluşturan Harput'dan bahsetmek ve hatta birisinin ismi anıldığında diğeri anlamak mecburiyeti var gibidir
Elazığ(Harput)ve çevresi çok eski bir yerleşme bölgesidir Yöre hakkında ilk yazılı belgeler MÖ2000 yıllarına rastlar Ancak 1967 yılında Keban Barajı'nın yapımı nedeniyle oluşacak olan göl sahasında yapılan arkeolojik kazı ve etnografik araştırmalardan elde edilen buluntular , yörenin paleolitik (eski taş)devrine ulaşan bir iskan sahası olduğunu ortaya çıkarmıştır Nitekim Elazığ'ın Murat ve Karasu'nun birleşmesinden oluşan Fırat Nehrinin çizdiği yay içinde sulak ve verimli bir ova üzerine kurulması ,yöreyi yerleşmeye elverişli kılmıştır
Elazığ(Harput)'ın yazılı tarihi hakkında ilk bilgilerin Hitit tabletlerinden almaktayız Buna göre yörenin ilk sakinleri Mitanni adında bir devler kuran Hurriler olmuştur MÖIII ve IV bin yıllarında bölgede Subarların yaşadıkları ve Fırat isminin bunlar tarafından verildiği ileri sürülmüştür Subarlar'ın Hurriler2le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim oldukları bilinmektedir Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya'ya da ihraç edildiği anlaşılmaktadır Mezopotamya'da gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler
Hurriler2den sonra MÖ2000 yıllarında yöreye IŞUVA adı veren, tarımda ve dokuma sanatında ileri olan Hititler hakim olmuşlardır
Hititlerin yöredeki egemenliğine ;çivi yazısını kullanan ve taş oymacılığı hususunda ileri olan Urarturlar son vermiştir Günümüzde de ayakta olan Harput Kalesini ilk yapanların Urarturlar olduğu ileri sürülmektedir
MS 1 Asırla 3 Asar kadar Harput'a hakim olan Romalılar ,madencilikte ileri olup yörede maden işletmeleri kurmuşlar Harput ve civarında azda olsa bir şehir hayatının ortaya çıkmasına vesile olmuşlardır
Sasaniler'le Bizansızlar arsında zaman zaman el değiştiren Harput , 7 Asrın ortalarında Bizansızlar'ın eline geçer Sonra HzÖmer vaktinde müslüman Arapların hakimiyetine girer Bu dönemlerde Uluova ve Kuzuova da hayvancılık yapılıyor,insanlar çoksade bir hayat sürüyorlardı 10asırda ikinci defa Harput'u ele geçiren Bizanssızlar burada bir vilayet teşkilatı kurmuşlardır
Harput ve çevresi 1071 yılında kazanılan Malazgirt zaferinden sonra 1085 yılında Türkler'in eline geçmiştirHarput'taki ilk Türk hakimiyeti Çubukoğulları ile başlarBu dönemde Harput'un iskanı ve imarı çalışmaları uç verirBöylelikle günümüze kadar gelen ve sonsuza kadar devam edecek olan Türk hakimiyeti sağlam temeller üzerine kurulmuş olur
Anadolu'nunu fethine katılarak ,Türkleşmesinde önemli rol oynayan Artukoğulları ,Harput'ta 1113 yılından başlayıp 1234 yılına kadar ,yüzyıl sürecek olan bir hakimiyet kurmuşlardırArtukoğulları'nın Harput'un kültür tarihi üzerinde önemli bir yeri vardırOsmanlılar gibi kayı boyundan olan Artuklular ünlü komutan Belek Gazi'yi yetiştirmiş ,Harput'u bugüne kadar ulaşan Türk-İslam eserleriyle süslemeye başlamışlardırHarput'taki Ulu Cami,Alacalı Camii bu dönemde yapılmışlardırYine Artukoğulları döneminde bir hastane,bir çok çeşme ,türbe ,saray inşa edilmiştirHarput kalesi önemli bir onarım görmüş ve bazı eklentiler yapılmıştır Yine kalenin hemen dibinde Süryani Kilisesinin Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından yapıldığı kanaati vardır
Bu dönemde ticaret ve el sanatları son derece ğelişmiştir1185 yılında yapılan Ahi Musa Mescidi'nin varlığı Harput'ta bir Ahi Teşkilatı'nın kurulduğunu göstermektedirArtuklular dönemi Harput'un bayındır hale gelmesiyle birlikte bilim ve sanatta da önemli hamlelerle doludurAdı bilinmeyen bir yazar matematik kitabı yazmış ,musikide edebiyatta önemli gelişmeler olmuşturArtuklular döneminde Uluova ve Kuzuova da geleneksek usüllerle tarım yapılmıştırBu dönemlerde evler genellikle tek katlı ve damlıdır
Artuklular döneminde Harput bir bilim,kültür,sanat ve ticaret merkezi haline gelmiştir
Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat ,Artukluların egemenliğine son vererek Harput'a hakim olur Bu dönemde Harput'ta Türk-İslam Kültürü tamamen hakimdir Ticaret,sanat ve kültür şehri olma özelliğini sürdürür Arap Baba Mescidi bu dönemin eseri olup,mescitteki çini işçiliği ,el sanatlarının ne kadar ileri bir düzeyde olduğunu gösterir
Selçuklular'ın zayıflama dönemlerinde Harput'a İlhanlı akınları oldu İlhanlılar yörede huzursuzluk yarattıkları gibi Harput'ta oluşan uygarlık birikimlerini de önemli ölçüde tahrip etmişlerdir Harput'un yaşadığı en acı ve en talihsiz yıllar bu dönem olmuştur
İlhani hakimiyetinden sonra Harput'a 1339 yıllarında başlayıp 1465 yılına kadar sürecek olan Dulkadiroğulları dönemi başlar ve bu dönemde Harput Kalesi tekrara onarım görür
Tarihi boyunca bir sınır bölgesi ve ihtilaf hududu olarak kalan Harput ,1465'de Akkoyunlular'ın eline geçer ve Osmanlılara sınır oluşturursuzun Hasan döneminde İtalyan gezgini Barbora'ya göre göz kamaştırıcı bir kenttir Akkoyunlular vaktinde Harput'ta para basılmış,kültür ve sanatta önemli hamleler yapılmış ,çok sayıda din adamı ,bilim adamı ve sanatkar yetişmiştir
Harput 1507 yılında Safaviler'in eline geçmiş ,26 mart 1516 yılında ise Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır Osmanlı Devleti vaktinde en olgun devrini yaşar ve Doğu Anadolu 'nun ticaret merkezi olur Bu dönemde Palu ve Keban'da da önemli eserler yaptırılmış ,Keban ve Maden ilçelerinde maden işletmeciliği oldukça gelişmiştir Bu nedenle özellikle Harput'ta bakır işletmeciliği gelişmiş ;bakır Türkülere konu olmuştur
Harput medreselerinde çok sayıda vasıflı alim ve sanatkar yetişmiştir Yöre insanı divan edebiyatı konularına hakim olmuş ,Fuzuli ve Nedim gibi şairlerimizin şiirlerini bestelemişlerdir Medrese kültürü ile, kır kültürü birbirini yakından etkilemiş aydın halk tezadı önemli ölçüde ortadan kaldırmıştır Bu dönemde musikide de önemli gelişmeler olmuş ve divan geleneği ile halk geleneğinin kaynaşmasından oluşmuş bir müzik kültürü ortaya çıkmıştır İpekçilik son derece gelişmiş ,ipek tezgahları ve fabrikaları kurulmuştur
Evliya Çelebi Harput'ta 17 Yüzyılda 600 dükkan ,7 ticaret hanından,bedesten ve saraçhaneden söz eder Harput'un çevre köylerinde de el sanatları yaygınlaşmıştı
Pamuk ve diğer zirai ürünler ekilir , tarım ve hayvancılıkla birlikte el sanatları en önemli geçim kaynağını oluştururdu
Harput 19yüzyılda canlılığını koruduKamus'al-Alem'e göre bu dönmede Harput'ta 2670 ev,843 dükkan, 10 camii,10 medrese, 8 kütüphane, 8 kilise ,12 han ve 90 hamam bulunmaktaydı
19 yüzyılda Harput2ta sanayide uç vermeye başladıOsmanlıların son zamanlarında batılılar Harput'a özel bir önem verdiler Amerikan,Alman ve Fransız kolejleri kurdular Bu okullar Harputtaki yaşama biçimini etkilemiştir Bu nedenle Harput halkından bir çok insan Amerika'ya gidip gelmiştir Cevat Fehmi Başkut'un yazdığı Harput'ta bir Amerikalı oyunu bu olayı Harput'un son yüzyıldaki çöküşünü anlatır
Harput,birbirine çok benzeyen sebeplerle tarihe karışan bir çok eski Türk şehri gibi terk edilmiştir Yöneticilerin 1834 yılında askeri ve idari merkezlerini mezraya taşımaları ,demir yolunun mezreden geçmesi gibi nedenlerle zaman içerisinde Harput bütün fonksiyonları ile birilikte taşınarak bugünkü Elazığ 'ı oluşturmuştur
Türklerin fethine kadar bir kale şehri olarak kalan Harput ,Türklerle birlikte bayındır bir şehir haline gelmiş ve istikrara kavuşmuştur Orta Asya'dan kopup gelen Türk insanı ,beraberinde getirdiği bilgi birikimi,gelenek,görenekleri ile mahalli kültürlerden de istifade ederek ,Harput'u çiçek çiçek nakışlamış ve Türk medeniyetinin en hassas , en sevimli ve en yüksek örneklerini yaratmıştır
Türklerle birlikte Harput'ta şehirleşme,ticaret,el sanatları,dini ve diğer kültürel faaliyetler her geçen gün gelişerek devam etmiştir Son derece güçlü şairler , bilim adamları,mutasavvıf yetiştiren Harput ,kendine has bir folklor ve edebiyat geliştirmiş ve Türk kültür tarihi içerisinde nadide bir yere sahip olmuştur

HARPUT VE ELAZIĞ ADININ KAYNAĞI

Asur ve Hitit yazılarında Harput'tan söz edilmektedir Boğazköy'de bulunan Hititler'e ait çivi yazılı belgelerde Harput yöresine IŞUVA denildiği görülmektedirMÖ19 uncu asırda bulunan Asurlar'a ait çivi yazılı Kapodokya metinlerinde KARPATA adıyla geçen yerin Harput olduğu söylenmektedirUrarturlar döneminde Harput'a KARBERD denilmekte idi"KAR " taş, "BERD" ise kale anlamına gelmektedir
MÖ13 asra ait Hitit çivi yazılı bir vesikada Harput, HARPUTTAŞ olarak adlandırılmıştır Vesikada Harputtaş ,Harziuna ülkesinin dört şehrinden birisi olarak gösterilmiştirHarputtaş şehri ile bugünkü Harput'un aynı olduğu konusundaki fikri ProfBossert ileri sürmüştürMÖ9 ve 8 yüzyılda Hitit kitabelerinde Harput'a HARPUTTAVANAS denilmektedir
MÖ900-650 yıllarında Urarturlar Harput'a SUPANI adını vermişlerdirEski Yunan ve Romalılar bu kelimeyi SUPHANE ya da SOFEN şeklinde kullanmışlardırBununla beraber ünlü Alman Coğrafyacılarından "KRitter" Harput'un bütün SUPHANE eyaletinin merkezi olarak göstermekte ve bu fikri Lehman Haupt da muhtemel görmektedir
Arap kaynaklarında Harput ve yöresi HİNZİT,Ermeni kaynaklarında ise HANDZİT olarak geçmektedirArap kaynaklarında İranlılar'ın zapt ettikleri ZIATA CASTELLUM denilen yerin Harput'tan başka bir yer olmadığı , ZİYATA kalesine Araplar'ın HISN-I ZİYAT dedikleri ,Ziyata'nın Ziyad'a benzetilmiş olduğu ve Castellumun'da Arapça kale manasına gelen HISN kelimesinin karşılığı olduğu muhakkakdır
Harput bir zamanlar bu şekilde isimlendirilmiş ve Hısn-ı Ziyat ismi yakın asırlara kadar devam etmiştirBazı bilginler Hısn-ı Ziyat isminin yalnızca kaleye verildiği ,şehre ise HARTABIRT denildiği ve Arapça'ya bu şekilde ve bazende HATR-EL-BUYUT geçtiği ifade edilmektedir
Harput'un Elazığ'a taşınmasıyla Elazığ'da oturan insanlar Harput'a yukarı şehir demeye başladılar
Elazığ'ın Osmanlı Dönemindeki ilk adı MezradırElazığ'ın Sultan Abdulaziz vaktinde bayındırlaştığı ve buraya MAMURET'ÜL AZİZ yani Aziz'in yaptırdığı kent adı verilmektedirSonraları halkın ağzında daha kolay söylenebildiği için ELAZİZ olarak kullanılmıştır17 Kasım 1937 'de ELAZİZ'e gelen Atatürk ,şehrin adının ELAZIK olmasını istemiş; Atatürk'ün önerisi ve bakanlar kurulu karari ile Elaziz,Elazık olarak değiştirilmiştirAzık diyarı anlamına gelen bu kelime , söyleniş zorluğu nedeniyle 10 Aralık 1937 'de bir bakanlar kurulu kararı ile bugünkü söyleniş şekliyle kabul edilmiştir

Harput'tan kareler


















Hazar Gölümüz


















*alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.