İğdır Tarihi |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İğdır TarihiBölgede zengin bir turizm potansiyelibulunmasına rağmen bu potansiyelin iyi değerlendirilemediği ve turizm faaliyetlerininhenüz istenilen düzeyde bir gelişme göstermediği söylenebilir Bunun nedenleriolarak; Bölgenin sahip olduğu turistik değerlerin yeterince tanıtılmamış olması az sayıdaki konaklama tesisleri hariç bölgede bu amaca yönelik tesislerinkurulamamış olması gibi faktörler gösterilebilir Iğdır Ovası'nın güneyindekiBüyük Ağrı Dağı ülkemizin dağ turizmi yönüyle yüksek bir potansiyele sahipdağlarından birisidir Bu volkanik dağ dağcılık sporu ile uğraşanların belki dearadığı bütün özelliklere sahiptir Gerçekten tırmanış mesafesinin yüksekolması ve çıkışın başladığı yere kadar motorlu araçlarla gidilebilmesi önemlibir avantajdır Bir çok ülkede dağın kaidesine varabilmek için bazen günlerceyürümek gerektiği halde Ağrı Dağı; Doğubeyazıt Iğdır ve Aralık gibimerkezlere gelen asfalt yollarla kolayca ulaşılabilecek bir konumdabulunmaktadır Büyük Ağrı Dağı'na tırmanışlar sadece dağcılık sporunayönelik olmayıp bunların çoğu bilimsel amaçlıdır Bu tür tırmanışların ilki 1829'da F Parrot ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir Bunu 1845'te H Abich 1848'de M Wag-ner 1900'de A Osvvald ve 1955'te M Blumental gibi jeologların dağınjeolojik yapısını incelemek amacıyla gerçekleştirdikleri tırmanışlar izlemiştir Dağcılık sporu amacıyla daha bir çok iniş ve çıkışlar yapılmıştır Ağrı'yatırmanan ve zirvesine Atatürk'ün büstünü koyan 1937'de Binbaşı Cevdet SUNAYolmuştur Ağrı Dağı'nın Hz Nuh Tufanı hadisesi dolayısıyla diğer dağlara göredaha fazla turist çekme özelliği bulunmaktadır Ağrı Dağı'nda yüksek bir turizmpotansiyelinin varhğını ve değerlendirilmeyi beklediğini söyleyebiliriz Bu konudayapılan bir araştırmada dağın belli bir yüksekliğine Hz Nuh'un temsili gemisiyerleştirilip Aralık KKTİ yakınlarından buraya ve tesislerden dağın doruknoktasına bir teleferik hattı döşenerek bölgenin turist çekme cazibesiartırılabilir Bölgede tarihi ve turistik değer taşıyan 7 adet eser bulunmaktadır Ancak bu tarihi eserlerin yerli ve yabancı turist çekme özelliğinin zayıf olduğunusöyleyebiliriz Bu eserler:Karakale Ören (Harabe) Yeri : Iğdır Ovası'nın batısında Ermenistansınırında savunmaya elverişli bir konumda kurulmuş olan Karakale SürmeliÇukuru'nun en eski yerleşim merkezlerinden biri olup Urartular'a belki daha da eskileredayanır Ancak 1664 ve 1840 yıllarında meydana gelen depremlerde kale duvarlarıtahrip olmuştur Günümüzde tamamen harabe halindedir Kale Büyük Ağrı Dağı'nıneteklerinde bulunmaktadır Savunmaya elverişli sarp kayalıklar üzerinde ve kervanticaret yolunun en iyi şekilde kontrol altında tutulabileceği bir konumda yer alanIğdır Korganı XI yüzyılda Oğuz Türkleri tarafından kurulmuştur Dağyamaçlarında "Kız Kalesi" ve onun 200 m kadar aşağısında "OğlanKalesi" adı verilen iki kale kalıntısı bulunmaktadır Sürmeliden Büyük AğrıDağı'na doğru giden ilk çağın kervan yolu bu iki kale arasından geçer ve Ahurayönünde uzanarak Küçük ve Büyük Ağrı Dağları arasındaki SerdarbulakGeçidi'nden Beyazıt'a (Doğubeyazıt) doğru giderdi Iğdır Korganında o devirlerdenkalma bir değirmen harabesi de bulunmaktadır![]() Kervansaray Iğdır il merkezini Asma köyüne bağlayanyolun 25 inci km'sinde bulunan kervansaray XII yüzyıl Selçuklu taş işlemeciliğininen güzel örneklerinden biridir Sürmelii Emiri Şerafeddin Ejder tarafındanyaptırılmıştır Kervansaray Ba-tum-Tebriz karayolu üzerindeki menzil noktalarındanbirisi olup kervanlar Çilli geçidini aşmadan önce burada konakmıyorlarmış 1988yılında koruma altına alınan eser halen harabe halindedir![]() Iğdır Korganı (Kalesi) Kale Büyük Ağrı Dağı'nın eteklerindebulunmaktadır Savunmaya elverişli sarp kayalıklar üzerinde ve kervan ticaret yolununen iyi şekilde kontrol altında tutulabileceği bir konumda yer alan Iğdır Korganı XI yüzyılda Oğuz Türkleri tarafından kurulmuştur Dağ yamaçlarında "KızKalesi" ve onun 200 m kadar aşağısında "Oğlan Kalesi" adı verileniki kale kalıntısı bulunmaktadır Sürmeliden Büyük Ağrı Dağı'na doğru gidenilk çağın kervan yolu bu iki kale arasından geçer ve Ahura yönünde uzanarakKüçük ve Büyük Ağrı Dağları arasındaki Serdarbulak Geçidi'nden Beyazıt'a(Doğubeyazıt) doğru giderdi Iğdır Korga-nı'nda o devirlerden kalma bir değirmenharabesi de bulunmaktadır![]() Koç Başlı Mezarlar : Hemen hemen Iğdır Ovası'ndaki bütüneski mezarlıklarda bulunan koç başlı mezarlar Karakoyunlu-lar döneminden kalmadır Bu mezar taşları yiğit ve kahraman kişiler ile genç yaşta ölen delikanlılarınmezarlarına dikilirdiBölgedeki ekonomikfaaliyetlerin başlangıç tarihinin en az yerleşme tarihi kadar eski olduğu tahminedilmektedir Bölgede Urartu Devleti vaktinde tahıl tarımı bağcılık vemeyvecilik faaliyetlerinin çok ileri bir düzeyde bulunduğu sanılmaktadır![]() Ancak bölgede yetiştirilen tarımsalürünlerden bazıları zamanla önemini kaybederken bazıları önemini korumuş bazıürünlerin tarımı ise ancak 1956'dan sonra başlamıştır Örneğin; halen ovanıngüneyindeki yamaçlarda üzüm bağları izlerine rastlanması Araş nehri boyuncaKazancı köyünden Koçkıran köyüne kadar olan sahada toprak altından üzüm bağıköklerinin çıkması bölgede eski devirlerde (özellikle Rus işgali döneminde)bağcılığın bir hayli yaygın olarak yapıldığını göstermektedir![]() Oysa bugün birkaç köy dışında üzümyetiştiriciliğine pek rastlanmaz Keza ovada yetiştirilen dut ağacı sayısınıngiderek azalması ipek-böceği yetiştiriciliğinin zamanla ortadan kalkmasına yolaçmıştır Ovada önemini kaybeden bir başka tarım ürünü de çeltiktir Yörede1970'li yıllara kadar geniş ölçüde yapılan çeltik ekimi sıtma salgınlarınınönüne geçmek amacıyla bu tarihte yasaklanmıştır Ovadaki şeker pancarı üretimiErzurum Şeker Fabrikası kurulduktan (1956) sonra başlamış (1958) olup bu ürün halen yörede pamuktan sonra en geniş ekiliş alanına sahiptir Pamuk tarımı buğdaytarımı meyvecilik ve sebzecilik geçmişte olduğu gibi bugün de ovadaki en önemlitarımsal faaliyetler arasındadır Iğdır Ovasının güneyindeki dağlık bölgedehakim ekonomik faaliyet tahıl tarımı (buğday arpa) ve hayvancılıktır Bölgeninyaklaşık 358 351 hektarı bulan toplam yüzölçümünün yaklaşık 81 178 hektarı(%23) kadarı ekili ve dikili tarım arazilerinden oluşmaktadır (nadas alanları dahil) Aynı yıl Türkiye'de bu oranın %33 9 dolayında olduğu hatırlanırsa bölgedekitarım topraklarının ülkemiz geneline göre daha kısıtlı olduğu anlaşılır Budurum bölge arazilerinin büyük bir kısmının çoraklık sorunu dolayısıyla tarımauygun olmamasından kaynaklanmaktadır denilebilir Nitekim ovada sulanabilecek 66 627hektar alanın 2002 yılı itibariyle ancak 49 348 hektar (%74) kadarı sulamalı tarımaaçılabilmiştir Ovada ticarete yönelik tarla ve bağ-bahçe tarımı faaliyetleri hemen bütünüyle birinci grup tarım arazilerinin bulunduğu Batı Iğdır Ovasındagelişmiştir Buna karşılık Doğu Iğdır Ovasının çorak toprakları üzerindekurulmuş bulunan köylerde iktisadî anlamda herhangi bir tarımsal faaliyet söz konusudeğildir Bu köylerde temel geçim kaynağı hayvancılığa dayanmaktadır![]() Sulama Kanalı (Batı Iğdır Ovası) : Bölgedeki toplam tarım arazilerinin (81 178ha ) %26 7 kadarında (yaklaşık 20 792 ha ) kuru tarım yapılmaktadır Tamamen ovanıngüneyindeki dağlık kesimde yer alan bu grup tarım arazilerinin önemli bir kısmınadas nedeniyle her yıl boş bırakılmaktadır Ovada yıllık yağış tutarı 250 mm kadar olup bu miktar yörede tarımı yapılan çeşitli kültür bitkilerinin suihtiyacını doğal olarak karşılama bakımından çok yetersizdir Yıllık yağıştutarının azlığına yağış rejiminin düzensizliği ve buharlaşma miktarınınfazlalığı da eklenirse ovadaki tarım hayatında sulamanın ne derece önemtaşıdığı daha kolay anlaşılacaktır Bu nedenle yörede sulamalı tarımsistemlerine başvurulmaksızın kesinlikle tarım yapılamayacağını ifade etmekgerekir![]() Bölgede 2001 yılı itibariyle yaklaşık20 642 dolayında çiftçi ailesi bulunmaktadır Bölge çiftçilerinin ancak %50'sitoprak sahibidir Tarım işletmelerinin ortalama parsel yüzölçümü ise 6 8 dekarkadardır Parsel yüzölçümlerinin küçük olması yanında arazilerin de çokdağınık olduğu dikkati çekmektedir Nitekim her bir çiftçi ailesi başınaortalama olarak 5 4 adet parsel düşmekte olup bölgede 10-15 parçadan oluşan tarımarazisine sahip olan aile sayısı da az değildir Buna karşılık 200 dekar'dan dahabüyük tarım toprağına sahip olan ailelere de rastlanmaktadır Bu gibi ailelerinbölgenin toplam çiftçi sayısına oranı %1'i bulur![]() |
|
İğdır Tarihi |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İğdır TarihiIğdır'ın ilk kurulduğu yer BüyükAğrı Dağı'nın kuzey yamaçları üzerinde yar alan "Iğdır Korganı"dır Bölgenin Türk egemenliğine geçtiği 1064 yılından sonraki dönemde kale yerleşmesiönemini korumuştur Iğdır Korganı'nın terk edilerek nüfusun ovaya inmesi veyerleşmenin aynı adla bugünkü yerinde kurulmasının 1640 yılında meydana gelendepremde kalenin yıkılmasından sonraki döneme rastladığı sanılmaktadırİstanbul Antlaşmasıyla(1736) Rus hakimiyetine giren bölge 1920'de Ruslarla imzalanan "GümrüAntlaşması" ile yeniden Türkiye topraklarına ilhak olmuştur Cumhuriyetdöneminde ilk nüfus sayımı olan 1927'de 3716 olan Iğdır'ın nüfusu 1940'ta 9465'ibulmuş ancak II Dünya Savaşının olumsuz etkileri sonucu 1950'de 7826'yadüşmüştür Ovada DSİ tarafından 1956 yılından itibaren drenaj ve sulamakanallarının açılmasıyla birlikte tarımsal üretimde büyük bir artışsağlanmıştır Dolayısıyla 1960 yılından sonra hızlı bir artış göstererek ilkkez 1960'ta 10 000'i aşan şehir nüfusu 1970'te 21 420'ye 1975'te 29 542'yeyükselmiştir Ancak 12 Eylül 1980 öncesinde ülkemiz genelinde yoğun olarak yaşanananarşi ve terör olayları nedeniyle 1980'de 24 352'ye düşen nüfus bu dönemdensonra tekrar artmaya başlamış ve 1985'te 29 460'a 1990'da 35 858'e 1997'de de45 941'e yükselmiştir![]() İldeki konutların 1990 yılı itibariyle%95'ten fazlasını tek katlı konutlar oluşturmakta iken özellikle Iğdır'ın"İl" oluşundan sonra hızlı bir yapılaşmayla birlikte bugün bu oranın%60'lara kadar düştüğünü söylemek mümkündür![]() Nüfus kriteri kır ve şehir yerleşmelerinin ayrılmasında olduğu gibi genellikleşehirlerin büyüklük ve küçüklüklerine göre ayrılmasında da kullanılankriterlerden birisidir Bu yönüyle Iğdır ili 1997 sayımına göre 45 941 olannüfusuyla "küçük şehir" kategorisine girmektedir Ancak Doğu AnadoluBölgesinde 1997 nüfus tespitine göre nüfusu 10 000'i aşan ve dolayısıyla"şehir" olarak kabul edebileceğimiz 40 yerleşmenin bulunduğu bu merkezlerinancak %40'nın 25 000'den fazla nüfusa sahip olduğu dikkate alınırsa Iğdır'ın45 000'i aşan nüfusuyla bölge şartlarına göre daha cazip bir şehir yerleşmesi olduğu sonucuna varılacaktır![]() [IMG]http://www ********** net/images gif[/IMG]Sınır ticareti tabiri ülkemizde ilk kez01/08/1972 tarih ve 1615 sayılı Gümrük Kanunu içerisinde gümrük denetlemesiaçısından yer almıştır Türkiye'nin sınır ticareti ile ilk tanışması ise1978-1979 yıllarında yaşanan petrol krizi ve döviz darboğazından sonra olmuştur Petrol krizine çözüm bulabilmek için İran'dan sınır ticareti yoluyla malkarşılığı petrol alınmasına karar verilmiştir 20/09/1980 tarihli RG'deyayımlanan Sınır Ticareti Yönetmeliği ile de Ağrı-Gürbulak gümrük kapısındanİran'la sınır ticareti yapılması öngörülmüştürIğdır'la Erivan'ı Birbirine Bağlayan Alican SınırKapısı İlk önceleri sınır ticareti fiili olarakAğrı ilinde görülmekteyken hızlı bir gelişmeyle bu tür ticaretin diğer sınırve kıyı illerine de yayıldığı görülmüştür Ağrı Van Hakkari Erzurum veKars illeri Gürbulak Kapıköy ve Esendere sınır kapılarından İran'la Gaziantepili Cilvegözü Öncüpınar ve Karkamış sınır kapılarından Suriye ile Mardin iliNusaybin sınır kapısından yine Suriye ile Şırnak ili Habur sınır kapısındanİrak'la Ardahan ili Türkgözü sınır kapısından Gürcistan'la ve son olarak daIğdır ilimiz Dilucu gümrük kapısından Nahçıvan'la sınır ticareti yapmayayetkili kılınmışlardır![]() Iğdır'la Nahcıvan'ı Birbirine Bağlayan Dilucu GümrükKapısı Dilucu Sınır Kapısı ülkemizin OrtaAsya'ya açılan tek kapısıdır 5 Mayıs 1992 tarihinde açılan Dilucu SınırKapısı Iğdır'ın ve Iğdırlının kaderini değiştirmiştir Nahçivan ÖzerkCumhuriyeti ile yapılmakta olan sınır ticareti Iğdır ve dolayısı ile ülkeekonomimiz açısından çok önemlidir Bu bağlamda 2001 yılı ihracat toplamı13 576 253 Dolar ithalat toplamı ise 1 625 533 Dolar'dır Nahcivan ve Iğdır Ekonomisinin Can Damarı; Mazot Ticareti 40000 metrekare alan üzerine kurulmuşbulunan Dilucu Gümrük Sahası 2348 metrekarelik kapalı alana sahiptir 17 Aralık 1993yılında ihalesi yapılan tesisler 20 Kasım 2000'de bitirilerek açılışıyapılmıştır Bir adet yolcu giriş - çıkış hizmet ünitesi iki katlı tır giriş- çıkış hizmet ünitesi iki adet kantar binası iki adet depo otoparklar ve araçdezenfeksiyon ünitesi bulunan sahada Gümrük Muhafaza Müdürlüğü GümrükMüdürlüğü ve Sınır Mülki İdare Amirliği de mevcuttur Bunların yanı sıra sahaiçinde yolculara ve görev yapan personele hizmet veren yemekhane yolcu bekleme salonu iletişim hizmetleri için PTT bulunmaktadır Saha içine ve çevresine yerleştirilengüvenlik kameraları ile sahanın güvenliği 24 saat kontrol altında tutulmakta ve eldeedilen görüntüler kaydedilmektedir Güvenlik kuvvetleri giriş - çıkışlardagerekli kontrolleri yapmaktadırlar Bu amaçla Narkotik biriminde bir adet polis köpeğide mevcuttur![]() Sınır Ticaretinin Ekonomiye Etkileri Nahçıvan ekonomisinin zayıfyapısı işyerlerinin gayri faal ya da atıl kapasite ile çalışıyor olması çalışmak isteği ve gücünde olan işgücünü hayatının idamesi için yeni işimkanları aramaya yöneltmiştir Tabi ki burada Türkiye'deki emek gelirlerininNahçıvan'a göre yüksek olmasının da etkisi olmuştur Nahçıvanlı işgücününIğdır'a yönelmesi dolayısıyla Iğdır'da işçilik maliyetlerinde önemlidüşüşler gözlenirken ucuz işgücü nedeniyle kârlar arttığı gibi inşaat tarım vb alanlarda ucuz işgücünden kaynaklanan yatırım artışları dagörülmüştür Konunun ikinci bir boyutu da kendi ülkesine göre daha yüksek birücretle çalışma imkanı bulan Nahçıvanlı işgücü Türkiye'de elde ettiği emekgelirinin önemli bir kısmını Türkiye'deki ikameti sırasında kullanırken kalankısmını ise dövize dönüştürerek ülkesine götürmektedir Konunun iş hukuku işgüvenliği ve vergisel yönlerinin de dikkate alınması gerekir Turistik vize ileülkemize gelen Nahçıvan vatandaşlarının iş kazasına uğramaları halindekarşılaşacakları problemler göz ardı edilmemeli asgari ücretin altında bileçalışmaya razı olan bu ülke vatandaşlarının istihdam alanında haksız rekabetesebep oldukları da bilinmelidir Ancak şu da bir gerçek ki Nahçıvan'lı ucuzişgücü il ekonomisi için önemli bir kazançtır İl genelinde bulunan şirketlertam bir ticari organizasyon yapısı yansıtmamakta fert veya aile şirketlerigörünümü vermektedirler Zaten mevcut bulunan bu şirketlerin kuruluş amaçlarıgenellikle vergi kolaylıklarından yararlanabilmek kredi imkanlarınıgenişle-tebilmektir Fakat yine de son yıllardaki şirket kuruluş sayılarındakiönemli artışlar gözardı edilmemeli dış ticaretin sebep olduğu bu şirketkuruluşlarının gelecekte büyük ticari organizasyonları da gerçekleştirebileceği düşünülmelidir![]() Bölgede sanayi faaliyetlerihenüz gelişmemiştir Sanayi tesisleri genel olarak tarımsal üretimden sağlananhammadde kaynaklarına dayanarak kurulmuştur Bunlar arasında Araş Tekstil Fabrikası Çırçır Atelyeleri Un Değirmenleri ve Keçe Atelyeleri sayılabilir Ancak; ildegüvenliğin sağlanmasıyla birlikte özel sektör yatırımları da bölgeye çekilmeyebaşlanmıştır Halen Karakoyunlu ilçesinde özel sektöre ait 3 adet un-irmik yem vemakarna fabrikasının inşaatları devam etmektedir![]() Mevcut tesislerden Araş Tekstil Fabrikasıdışında kalan diğer tesisler küçük sanayi işyerlerinden oluşmaktadır Çalıştırdıkları iş gücü sayısı genellikle 5-10'u geçmez Ancak; bu işyerleri hammadde kaynaklarının mevsimlik olarak sağlanmasına bağlı olarak yılın bellidönemlerinde faaliyet gösterirler Bu nedenle çalıştırdıkları iş gücününancak bir-ikisi devamlı iş gücü olup diğerleri mevsimlik iş gücündenoluşmaktadır İldeki atelye tipi sanayi faaliyetleri birkaç köyde bulunan undeğirmenleri dışında Iğdır il merkezinde bulunmaktadır Bölgenin tek modern tesisisayılabilecek Koyun yetiştiriciliğinin önemli olduğu ve dolayısıyla yünhammaddesinin bol olarak üretildiği köylerde ise halı ve kilim dokumacılığıyaygındır İl genelindeki sanayi faaliyetleri henüz "atelye tipi"safhasındadır İlde çok sayıda oto ve tarım araç gereç tamirhanesi kereste demirdoğrama mobilya ve keçe dokuma atelyeleri faaliyet göstermektedir![]() |
|
İğdır Tarihi |
|
|
#3 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İğdır Tarihi2000 genel nüfus tespiti 41ilin kesin 40 ilin ise geçici sonuçlarına göre; Türkiye'nin toplam nüfusu67 844 903 olarak belirlenmiştir Doğu Anadolu Bölgesi nüfusu 6 147 603 ve Iğdır ilinüfusu 168 634 olarak tespit edilmiştir 1990 genel nüfus sayımı kesin sonuçlarınagöre; Türkiye nüfusu 56 473 035 Doğu Anadolu Bölgesi nüfusu 5 348 512 veIğdır'ın nüfusu 142 601 olarak gerçekleşmiştir Buna göre; 1990-2000 dönemindeTürkiye nüfusu % 18 34 Doğu Anadolu Bölgesi nüfusu % 13 92 ve Iğdır ili nüfusu %16 76 artmıştır Türkiye Doğu Anadolu ve Iğdır ilinin nüfusları nüfus artışhızları 1990-2000 yılları itibariyle Tablo-1'de görülmektedir![]() ÜLKE/BÖLGE/İL 1990 GENEL NÜFUS SAYIMI KESİN SONUÇLARI 2000 GENEL NÜFUS TESPİTİ KESİN SONUÇLARI NÜFUS ARTIŞ HIZI (1990-2000) (%) TÜRKİYE 56 473 03567 844 90318 34DOĞU ANADOLU BÖL ![]() 5 348 5126 147 60313 92IĞDIR 142 601168 36416 762000 genel nüfus tespitisonuçlarına göre; Türkiye'nin il ve ilçe merkezleri nüfusu (şehirsel nüfus)44 109 336 (%65 02) bucak ve köyler nüfusu (kırsal nüfus) 23 735 567 (%34 98) olarakgerçekleşirken Iğdır ilinin il ve ilçe merkezleri nüfusu (şehirsel nüfus) 81 582(%48 38) bucak ve köyler nüfusu (kırsal nüfus) 87 052 (%51 62) olarak tespitedilmiştir 1990 genel nüfus sayımı kesin sonuçlarına göre ise; Türkiye'nin il veilçe merkezleri nüfusu 33 656 275 (%59 60) bucak ve köyler nüfusu 22 816 760 (%40 40)olarak gerçekleşirken 1990'da ilçe statüsünde bulunan Iğdır'ın şehirsel nüfusu55 547 (%38 95) ve kırsal nüfusu 87 054 (%61 05) olarak bulunmuştur 1990-2000döneminde Türkiye'nin yıllık nüfus artış hızı toplamda %18 34 il ve ilçemerkezleri nüfusunda %27 04 bucak ve köyler nüfusunda ise %3 95 olarakbelirlenmiştir Keza; aynı dönemde Iğdır ilinin yıllık nüfus artış hızıtoplamda %16 76 il ve ilçe merkezleri nüfusunda %38 43 artarken bucak ve köylernüfusunda değişme olmamıştır 1990-2000 yılları itibariyle Türkiye ve Iğdırilinin şehirsel ve kırsal nüfusları ile yıllık nüfus artış hızları Tablo-2'degörülmektedir![]() 1990 GENEL NÜFUS SAYIMI KESİN SONUÇLARI 2000 GENEL NÜFUS SAYIMI KESİN SONUÇLARI YILLIK NÜFUS ARTIŞI 1990-2000 (%) Toplam İl ve İlçe Merkezleri Nüfusu % Bucak ve Köyler Nüfusu Toplam İl ve İlçe Merkezleri Nüfusu % Bucak ve Köyler Nüfusu Toplam İl ve İlçe Merkezleri Nüfusu Bucak ve Köyler Nüfusu TÜRKİYE 56 473 03533 656 27559 6022 816 76067 844 90344 109 33665 0223 735 56718 3427 043 95IĞDIR 142 60155 54738 9587 054168 63481 58248 3887 05216 7638 430 0Iğdır il merkezi 59 880 nüfusuyla 81 iliçerisinde 67 sırada bulunmaktadır 1990 genel nüfus sayımında ilce merkezi nüfusu38 917 olan Iğdır'ın 1990-2000 döneminde yıllık nüfus artış hızı %43 08olmuştur Iğdır ilinin toplam nüfusu 2000 genel nüfus tespiti kesin sonuçlarınagöre 168 634 ve yüzölçümü 3 539 km2 olduğuna göre nüfus yoğunluğu olarak km2'yeyaklaşık 48 kişi düşmektedir Doğu Anadolu Bölgesi nüfusunun (6 147 603)yaklaşık %53 15'i Türkiye nüfusunun (67 844 903) yaklaşık %64 98'i ildeyaşamaktadır![]() Nüfus Artışı Bölge nüfusu 1927-1935 döneminde 10 788kadar bir artış göstermiştir Bu artışın nedenleri olarak gerçek nüfusartışının yanı-sıra iki sayım dönemi arasının uzunluğu ilk sayımakatılmayanların ikinci sayıma iştirak etmeleri ve Ermeni mezaliminden kaçan halkınbölgenin Türk idaresine geçmesiyle tekrar geri dönmeleri gibi faktörlergösterilebilir Bulgaristan'dan 1937 yılında bölgeye göç eden 600 ailenin deetkisiyle 1935-1940 döneminde nüfus 4 011 kadar artmıştır Ancak bu ailelerden 450kadarı daha sonra çeşitli nedenlerle ülkemizin değişik yerlerine göç etmişlerdir Ülkemiz genelinde olduğu gibi bölgede de asıl nüfus azalışı II Dünyasavaşının başlamasıyla birlikte yaşanmıştır 1939-1945 yılları arasında patlakveren bu savaş dolayısıyla söz konusu dönemde 524 dolayında bir azalma kaydedilmişolup ölüm oranlarının artması da buna sebep olarak gösterilebilir![]() Bölgede nüfus artış trendi Türkiyegenelinde olduğu gibi 1945'ten sonra ivme kazanmıştır Nitekim 1945-1950 dönemindebölge nüfusunda 7 767 kişi dolayında bir artış kaydedilmiştir Bu artışınnedenleri olarak; genel seferberlik halinin kalkması dolayısıyla asker nüfusun terhisolması ve sosyo-ekonomik iyileşmeler gösterilebilir Bölgede nüfus artışının enetkili olduğu dönem 1950-1955 dönemidir Bu dönemde bölge nüfusunda 14 059dolayında bir artış gözlenmiştir Hızlı artışın temel nedeni tarımsalpotansiyeli fevkalade olan bölgenin bu potansiyelinin değerlendirilmeyebaşlanılmasıdır Nitekim 1953 yılından itibaren "SerdarabatRegülatörü"nden su alınmaya başlanmasıyla sulamalı tarım alanları giderekgenişleşmiş ve açılan drenaj kanallarıyla Iğdır Ovasının çorak topraklarıbüyük ölçüde ıslah edilerek tarıma kazandırılmıştır Diğer bir faktör de aynı dönemde bölgenin büyük ölçüde göç almış olmasıdır Gerçekten de 1930Ağrı ayaklanmaları dolayısıyla bu dağın çevresi "yasak bölge" ilanedilmiş ve yöre halkı ülkemizin değişik yerlerine göç ettirilmiştir Daha sonra1950 yılında bu yasağın kalkması ile birlikte söz konusu yöreden göç ettirilennüfus tekrar geri dönmüştür Hızlı nüfus artışı 1955-60 döneminde de devametmiş ve bu dönemde bölge nüfusu 14 090 dolayında artmış olup yıllık artışhızı %4 0 dolayında gerçekleşmiştir Bölge nüfusu 1960-1965 döneminde 11 611kişi artmış ancak bu dönemde nispeten bir yavaşlama görülmüştür Buyavaşlamanın esas nedenleri olarak bölgenin göç almasının yavaşlaması ve yurtdışına göç olaylarının başlaması olarak gösterilebilir Bölgede 1965-1975yıllan arasında da tabiî artış seyri içinde nüfus artışı devam etmiştir 1965-1970 dönemindeki artış 15 064 1970-1975 döneminde ise 18 082 olarakgerçekleşmiştir Ancak; bölge nüfusunda 1975-1980 döneminde 2 950 kişi dolayındabir azalma kaydedilmiştir Bu azalmanın temel nedeni olarak 12 Eylül 1980harekâtından önce ülkemiz genelinde olduğu gibi bölgede de görülen anarşik veterör olaylarına bağlanabilir Bu dönemde yaşanan siyasi olaylar nüfusun birkısmının bölgeden göç etmesine neden olmuştur Ancak 12 Eylül 1980 askerîharekâtıyla asayiş ve güven ortamının yeniden tesis edilmesiyle birlikte bölgenüfusu yeniden artmaya başlamıştır Nitekim 1980-1985 döneminde nüfus 14 052dolayında artmıştır Nüfus 1985-1990 döneminde de çok daha az bir artışla 1 111kişi kadar artmıştır Söz konusu dönemde nüfusun nispeten daha az bir artışgöstermesinin temel nedeni özellikle 1985'ten sonra bölgede yaşanan yoğun terörolaylarının yanı sıra ekonomik ve sosyal nedenlerle ülkemizin diğer bölgelerineolan göçleri de göstermek mümkündür Son yıllarda huzur ve güven ortamınıntekrar sağlanmasıyla 1990-2000 dönemindeki nüfus artışı 26033 kişilik artışla%16 76 olmuştur![]() Nüfus Yoğunlukları ve Dağılımı Iğdır ilinin yüzölçümü 3 539 km2 ve2000 genel nüfus tespitine göre nüfusu 168 634 olduğuna göre matematiksel nüfusyoğunluğu yaklaşık 48 kişi olarak bulunur Ancak bu değer 88 olan Türkiyeortalamasına göre oldukça düşük sayılır![]() Nüfus sayım dönemlerine göre ilin nüfus yoğunluğu dikkate alındığında yoğunlukdeğerlerinde önemli artışlar olduğu dikkati çekmektedir Nitekim 1935 sayımında13 6 olan ortalama nüfus yoğunluğu 2000'de 48'e yükselerek yaklaşık dört katı birartış kaydedilmiştir İlin ortalama nüfus yoğunluğu il geneli içinde dahadengesiz görülmektedir Bu dengesizlik özellikle ova ile güneydeki dağlık kesimarasında daha barizdir İl yüzölçümünün 922 km2 'sini (%26) oluşturan Iğdırovası 2000 yılı itibariyle 168 634 olan il geneli nüfusunun 107 000 kadarınıbarındırmaktadır Dolayısıyla ovadaki nüfus yoğunluğu 116 gibi yüksek birdüzeyde görülürken il yüzölçümünün 2 617 km2 'sini (%74) meydana getirendağlık bölgede km2'ye ancak 15 kişi düşmektedir Gerçekten de ortalama yüksekliği800-900 m arasında değişen Iğdır Ovasının çok yoğun bir şekilde nüfuslanmışolmasına karşılık ovanın güneyindeki dağlık kesimlerde yükseltisinin artmasıile ters orantılı olarak nüfus yoğunluğu azalarak belli bir yükseltiden sonratamamen nüfustan mahrum boş alanlar ortaya çıkmaktadır Dağlık bölgede nüfusyoğunluğunun az olmasının nedenleri arasında; yükselti faktörünün iklimşartlarını olumsuz yönde etkilemesi ulaşım güçlükleri tarıma uygun arazilerinazlığı ürün çeşitlerinin azlığı ve daha çok geçim tipi tarım yapılmasıgibi sebepler sayılabilir Iğdır Ovasının nüfus yoğunluğunun fazla olmasınınnedenleri arasında ise; ovanın tarıma elverişli topraklara sahip olması iklimşartlarının uygun olması ulaşım kolaylığı ürün çeşitlerinin bol olması vesulama imkânlarının bulunması gibi faktörleri sıralayabiliriz Nitekim buözelliklerinden dolayı ova tarihin çok eski devirlerinden beri önemli bir yerleşimmerkezi olarak her zaman önemini korumuştur![]() İlçe 1990 2000 Artış(%) Yüzölçümü (km2) Nüfus Yoğunluğu (2000) Merkez 79 306102 64825 791 43172 Aralık 17 98321 74719 00709 31 Karakoyunlu 16 42618 28510 72194 94 Tuzluca 28 88625 954-10 701 25421 Toplam 142 601168 63416 763 58847 |
|
|
|