Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cemiyeti, edebiyat, izmir

İzmir Edebiyat Cemiyeti

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İzmir Edebiyat Cemiyeti





İstanbul uzun yıllardan beri Türk edebiyatının merkezi olma özelliğini muhafaza etmiştir İstanbul dışında kalan taşra şehirlerindeki edebi faaliyetler ise daima İstanbul'un gölgesinde kalmaya mahkum olmuştur Aynı durum İzmir için de söz konusudur İzmir'deki edebi faaliyetler genellikle İstanbul'a paralel olarak gelişiyordu Mesela edebiyatımızdaki eski-yeni taraftarlığı daha ılımlı bir şekilde İzmir gazete ve dergilerinde de gözleniyordu Daha sonraki yıllarda İstanbul'daki Yedi Meşale grubuna paralel olarak, İzmirli yedi genç sanatçının İzmir'den Sesler (İzmir 1931) adıyla bir kitap yayımlaması bir başka örnek olarak karşımıza çıkmaktadır1

Oysa ilk gazete ve dergilerin neşredilmesinden itibaren İzmir'de edebi hareketlerin hayli canlı olduğu zamanlarda şahit olduğumuz gibi, edebiyat tarihimizde önemli isimler olarak yer alan birçok sanatçı ve fikir adamının İzmir'de yetiştiğini de biliyoruz Sözgelimi, Servet-i Fünun roman ve hikayesinin en önemli ismi Halit Ziya Uşaklıgil, yazarlığının ilk devresini İzmir'de faal bir şekilde geçirmiştir2 Dilde Türkçülük hareketini -bilinenin aksine- ilk defa İzmir'de başlatan Ömer Mehmet Necip (Necip Türkçü), bu fikirlerini bir müddet İzmir'de görev yapan Ömer Seyfettin vasıtasıyla Selanik ve İstanbul'a yaymıştır 3 Ne yazık ki bütün bunlar gazete ve dergi sayfalarında kalmış ve edebiyat tarihlerine yansımamıştır

Bütün bunlar gösteriyor ki İzmirli sanatçılar İzmir ve İstanbul'da çıkan gazete ve dergilerde yazıyorlar, zaman zaman yazdıklarını da kitap haline getiriyorlardı Ancak bir teşekkül halinde bir araya gelmeleri uzun müddet mümkün olmadı Bunun dışındaki gruplaşmalar ise, genellikle çıkan edebi dergiler veya siyasi görüşlerin sözcüsü durumundaki gazeteler etrafında oluyordu Yine bu gazeteler, o devirlerde edebiyat sayfaları açıyorlar ve bu sayfalarda genç ve usta isimleri bir araya getiriyorlardı

Ancak geçen zaman İzmir'deki edebiyatçıları bir araya getirecek bir cemiyet ihtiyacını gündeme getirir Bu konuda özellikle gençler hayli isteklidir Hemen faaliyete geçilir ve bu faaliyetin ilk ürünü Hizmet4 gazetesindeki "Edebi Cemiyet Kuruluyor" başlıklı haberle ortaya çıkar5

Cemiyet, faaliyetini kısa bir süre gayrıresmi olarak sürdürür Üyeler zaman zaman toplantılar düzenleyerek faaliyetleri hakkında görüşmeler yaparlar Bu faaliyetlerin başında da bir dergi çıkarmak gayesi bulunmaktadır6

"Birlik Mecmua Çıkarıyor

Edebiyat Birliği'nin bir edebi mecmua neşri ile İzmir'de bir müsamere vermesi tasavvur olunmaktadır Edebiyat Birliği bugün saat 10'da Üstad Tokadizade Sekip Bey'in7 riyasetinde içtima edecek ve bu iki tasavvur etrafında bazı kararlar ittihaz edecektır"

Bundan üç gün sonra yayınlanan Hizmet gazetesindeki bir ilanda ise, "Edebiyat Cemiyeti" adıyla bir cemiyetin kurulduğu, başkanlığına Tokadizade Şekip'in getirildiği, cemiyetin beyannamesiyle nizamnamesinin valiliğe verildiği ve böylece cemiyetin kanuni bir hüviyet kazandığı bildiriliyordu8

Şekip daha sonra değineceğimiz bir tartışma vesilesiyle yazdığı bir cevapta, cemiyete başkan seçildiğinde seçmenlere birkaç defa mazeret bildirdiğini, ancak gördüğü taltifkarane ısrara daha fazla mukavemet etmeyi terbiyesizlik saydığı için başkanlığı kabul ettiğini ve aldığı davet üzerine dört beş toplantıda bulunduğunu söyler9

Böylece, bu cemiyetin 26 Nisan 1931 tarihinde resmen kurulduğunu tesbit etmiş oluyoruz Bundan sonra cemiyetin çeşitli faaliyetleri başlar Bunlardan biri Hüseyin Avni (Ozan)'nin 21 Haziran 1931 tarihinde Muallim Naci üzerine verdiği konferanstır Bu konferansa Darülfünun Edebiyat Fakültesi öğrencileri de katılır

Bunun dışında haftanın belirli günlerinde bir araya gelen cemiyet üyeleri, burada çeşitli konuları tartışıyordu Cemiyetin reisi olan Sekip, gençlerin sorularını cevaplandırıyordu Bu faaliyetlerin devam ettiği sırada İngiltere kral sarayı şairi Mainsfield İzmir'e gelir İzmir'in ileri gelenleriyle Edebiyat Cemiyeti üyeleri kendisini misafir ederler, karşılıklı görüşmeler ve edebi sohbetler yapılır

Şekip, sanatına ve şahsiyetine hayran olduğu Mevlana üzerine bir konferans hazırlamakta olduğu sırada, Ankara'dan bütün izmir'de infial uyandıran bir ses gelir

Ses, Behçet Kemal (Çağlar)'indir Hakimiyet-i Milliye'ye yazdığı köşesinden İzmirli sanatçıları ve Tokadizade Şekip'i suçlamaktadır10 Mesela Sekip için şunları söylemektedir: "Tokadizade'de ne mümtaz bir sanat tezi, ne de kudretli bir şair kalemi var O, daha birkaç sene evvel Süleyman Nazif e nazireler yaparak kendine üstad arayan ve ağarmış saçlarına rağmen üslup ve tarzı takarrür etmeyen bir heveskardır" Yazının başka yerlerinde ise onun için "yanıp bitmiş bir mum" ifadesini de kullanır

İkinci suçlama ise, İzmirli yazar ve şairlere yöneliktir Yazıda, bu cemiyet'e Şekip'in başkan seçilmesiyle İzmir'de bir "edebi irticanın" meydana geldiğini söyler Yine, "yeni nesli inkar edenlere karşı derin bir ümit olarak öne sürdüğümüz İzmir'deki edebiyat hareketlerinin ne kadar hazin bir akıbet gösterdiği"ni söyledikten sonra, "işgal gören İzmir toprağında can olsaydı çoktan silkinip sizi atardı" cümlesiyle de kesin hükmünü verir

Bu makale üzerine İzmirli sanatçılar kaleme sarılarak Behçet Kemal'e cevap verirler İlk cevap Hizmet gazetesi yazarlarından A Adnan'dan gelir11 A Adnan, yazısında Şekip'in eski devrin mümtaz bir şahsiyeti olduğunu söyledikten sonra onunla gençlerin fikirleri arasında farkların olmasının maziyi inkar etmeyi gerektirmediğini, Tokadizade'yi reis seçmelerinin edebi bir irtica değil, bir kıymet şinaslık olduğunu ifade eder Son olarak da Behçet Kemal'in "işgal gören İzmir'in toprağında can olsaydı, çoktan silkinip sizi atardı" sözünü, "İzmir'in edebiyat gençliğine atfedilen bu cümledeki açık manayı hepimiz anladık Anladığımızı anlatmak için diyoruz ki, işgal gören İzmir toprağındaki can, sinesinden atacağı teşekkülleri iyi seçerek atar İzmir'in toprağında Behçet Kemal Bey'in doğduğu topraklardan bu kadar ufak bir fark vardır" cümleleriyle cevaplandırır

İkinci yazıyı bir gün sonra Hüseyin Avni (Ozan) yazar12 "Edebi irtica" adını taşıyan bu yazıda Behçet Kemal'in yazısının İzmir'de iyi bir tesir bırakmadığı, bilakis hayretle karışık derin bir tesir uyandırdığı söylenir Hüseyin Avni, Behçet Kemal'i "çok cılız ve hasta fikirli münekkit" olmakla suçlar Edebiyat Cemiyeti'nin İzmir gençlerinde gelişen ve meydana gelen yüksek kabiliyetlerden doğduğunu ve cemiyetin başına geçirilen Şekip'in de bu günün mefkure aşığı ve dünkü muazzam zaferin destanını yazacak gençlerin mürşidi olduğunu ifade ettikten sonra, Şekip'in;

"Gafiller boğuşsun sen dur uzakta

Yalnız ibret al, dikkatle bak da

Dem gelir barışır hepsi toprakta

Bugün devam eden kavgayı hoş gör"

dörtlüğünü, Behçet Kemal gibi birisinin çıkıp onun yaratıcı kabiliyetini inkar ve istihfafa kalkacağını tahmin ettiği için yazdığını söyler Zaman zaman sert ifadeler kullanan Hüseyin Avni'nin yazısı şöyle biter:

"Siz Üstad Şekip'in muvacehe-i edebiyesinde bulunmak şerefine mazhar olsanız laf söyleyemezsiniz, güneş karşısında eriyen buz parçaları gibi erir gidersiniz Muhterem münekkit, teessürün gözlerden tuğyanına yaş, natıkadan suduruna şiir diyorlar Nasıl oluyor da bizim ıstırap şairimize şair değildir diyebiliyorsunuz?

Ecdadını inkar eden ve bugünün nesline hürmetkar olan ve onlara mürşitlik yapmak isteyen edebiyat üstadlarına da, tarizlerde, bi-aman hücumlarda bulunmak cüretini gösteren efendimizin de eserlerini görmek isteriz"

Bu arada Hizmet gazetesine devamlı olarak makaleler gelir, fakat Sekip, gazeteye rica ederek bu neşriyatı durdurur ve kendisi çok mütevazi bir cevap yazar 13 Ancak bu tevazuun içinde ince bir alay da gizlidir Sekip, 11 Behçet Kemal şeklinde doğan yeni edebiyat güneşini zevalden muhafaza buyursun ve onun şaşaası muhitimizin hududunu aşarak başka iklimlere de dağılsın" der Sekip yazısının bir başka yerinde, birçok kişi gibi kendisinin de Süleyman Nazif i üstad olarak tanıdığını, ancak ona nazire yazmanın üstad aramak şeklinde düşünülmemesi gerektiğini söyledikten sonra, Behçet Kemal'in, "üslubu, tarzı takarrür etmemiş bir heveskar" iddiasını kendisinin hem aruz, hem de hece ile yazmasına bağlar ve buna cevap olarak da hem aruz hem de hece ile yazmasına rağmen, aruz veznini hece veznine üstün tuttuğunu, hece vezninin aruz veznine oranla "pek nakıs" olduğunu belirtir

Son olarak Şekip, yazısını "Edebiyat yolunda henüz emeklemeye başlamış bir yavrucuktan ders almak da kitab-ı mukadderatımda muharrermiş, ne diyeyim?" sözleriyle noktalar

Bir gün sonra, M Faik'in "Açık Mektup: İrtica mı" başlıklı yazısı yayımlanır14 M Faik, Behçet Kemal'in makalesinin sarhoş edasıyla yazıldığını, hiçbir ilmi değer taşımadığını, sadece kelime dağarcığının bütün iftira ve şantaj kelimeleriyle dolu olduğunu söyler M Faik, Behçet Kemal'e "Edebiyatta Teceddüd" bayrağının kırk yedi yıl evvel Hizmet'te açıldığını ve bu bayrağı açanların içinde Tokadizade Şekip'in de önemli bir yerinin olduğunu, bunun da bir kadirşinaslık olduğunu belirtir M Faik, son olarak Behçet Kemal'i fikirlerini ispata davet eder ve "olmamış malumatla bu gibi mebahise karışarak gülünç olmaktansa, Zonguldak Maden Mektebinden çıkarak tuttuğu meslekte bir kıymet olmaya çalış"masını tavsiye eder"

Ertesi gün ise Celal Enver bir makale yazar1' Celal Enver, yazısının başında Behçet Kemal'i, makalesini iğreti ziynet taşları ile çerçevelemek, gençleri anlaşılması güç, bir sürü kahramanlık hokkabazı derekesine düşüren ukalalıklara esir kalmak zihniyetiyle suçlar Kendilerinin, sanat hakanlığının her köşesinde irtica ile değil, azim ve istikbal ile gezdiklerini söyleyen yazar, Sekip için şunları söyler:

" Biz, başımızdaki; mazi edebiyatını yaşamış Türk edebiyatı tarihine girmiş anahtarlarla cemiyetimizin kapısını açarken, bu anahtar için bütün diğer arkadaşlarım gibi, ricalar, minnetler yağdırmıştık Behçet Kemal Bey, Tokadizade Sekip Bey kasirü'l-basarlara değil, biz maziyi görmek isteyenlere göre pek kıymettar bir güzellik ve bir mazi eşiğidir"

Bu yazılardan sonra bir müddet ne Hizmet'ten ne de Behçet Kemal'den bir ses çıkmaz İki hafta kadar sonra, yazının muhtevasından Menemen'de efelere katılarak Yunanlılara karşı çete savaşı verdiği anlaşılan Sıtkı Şükrü, meseleye daha farklı açıdan yaklaşır16 Ona göre bu sataşmanın asıl sebebi Serbest Fırka olayının ardında gizlidir:

"Nasıl ve ne maksatla içimize girdikleri sezilemeyen bu türediler; Serbest Fırka macerasından sonra vatanın adsız kahramanlarına musallat oldular Hürriyet ve cumhuriyet için yeni yolda gidenlere mürteci damgasını vurdular Bizim kırmızı şeritli madalyalarımızı hiçe saydılar Fethi Bey bize Gazi namına hutbe okumuştu Biz de biat ettik Bu bir kabahat mi?"

Gerçekten de Şekip'in o sırada sürekli olarak Serbest Fırka'nın yanında yer alan Hizmet'te yazıyor olması, hayatı boyunca inkılapların lehinde ve aleyhinde yazı yazmaması düşündürücüdür Bizi bu konuda düşünmeye sevk eden diğer bir olay da, bu tartışmanın hemen öncesinde yapılan meşhur 1931 seçiminde Tokadizade Şekip'e Serbest Fırka adayı olması için teklif götürülmesidir17 Bir defa girdiği siyasetteki çirkinlikleri gören ve politikadan nefret eden Sekip, bu teklifi reddetmiştir, ama teklif götürdüklerine göre Serbest Fırkacılar da Şekip'i kendilerine yakın görüyor olmalıydılar

Olayın arkasında Serbest Fırka meselesinin olduğunu daha önce A Adnan, Behçet Kemal'in, "İşgal gören İzmir'in toprağında can olsaydı çoktan silkinip sizi atardı" sözüne karşı söylediği, "İzmir'in edebiyat gençliğine atfedilen bu cümledeki açık manayı anladık" sözüyle de ima etmiştir

Behçet Kemal'e ayrıca Anadolu18 gazetesinden "Şark Feylesofu Hidayet Keşfi" de iki yazısıyla tepki gösterir Şekip'in ölümünden sonra Ali İffet yazdığı "Gazel"inde bu konuya temas ettikten sonra şunları söyler: 19

Ya mazallah seni medheyleseydi ol kalem Hakk-ı fazlında ola böyle musibet münceli

Yaradılışı itibarıyla çok hassas ve alıngan mizaçlı olan Sekip, bu olaydan sonra Edebiyat Cemiyeti'ne uğramaz olur Hüseyin Avni bu durumu şöyle değerlendir: 20

"İzmir seması üzerine kartal gibi kanatlarını geren Behçet Kemal Bey günden güne feyizli nurunu artıran edebiyat güneşini örtmek istedi Yaptığı suikast darbesiyle Şekip'in aramızdan çekilmesine muvaffak oldu"

Gerçekten de kısa bir süre sonra Sekip, yazdığı bir istifa dilekçesiyle "yaza kadar Foça'da bulunmasının gerekli olduğunu, hatta kışın da orada kalabileceğini" bahane göstererek kendisini "sırf sinnini, kıdemini nazar-ı itibare alarak" başkanlığa seçen arkadaşlarına teşekkür ederek istifa eder İstifa dilekçesinin tarihi 1 Ağustos 1931'dir 21

"Sırf sinnimi, kıdemimi nazar-ı itibara alarak beni riyasete intihab eden" ifadelerinden gerek A Adnan'ın gerekse M Faik'in yazılarında kullandığı "İzmir gençliğinin Şekip'i başkan seçmekle kadir şinaslık göster"diğine dair sözlerinden Şekip'in alındığı hissediliyor

Şekip'in istifası üzerine yeni bir idare heyeti seçilir Heyetin başkanlığına Aydın Kooperatif Müdürü (Taninci) Muhiddin Birgen Bey, umumi katipliğine Asım İsmet Bey, azalıklara da Benal Nevzat, Handan ve Sermet hanımlarla Hüseyin Avni, Haşim Nezihi, Hakkı Baha, Muzaffer ve Celal Enver seçilir

Cemiyetin bundan sonraki faaliyetleri arasında Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp günleri yer alırsa da, cemiyetin daha resmi halini almadan kararını aldığı bir "edebi mecmua çıkarma" düşüncesi ne yazık ki gerçekleşememiştir

Bu arada Muhiddin Bey'in kendi işleriyle daha fazla meşgul olması yüzünden, cemiyet kısa bir süre sonra kendini feshetmiştir

Böylece bir çatı altında toplanmak, İstanbul etkisi dışında bir ekol yaratmak ve hedefine ulaşamayarak tekrar o dağınık çalışmanın içine girmişlerdir

Edebiyat Cemiyeti ile ilgili olarak kendisine verilen çok şiddetli cevaplara ve sataşmalara hiç sesini çıkaramayan Behçet Kemal, Tokadizade Şekip'in ölümünden sonra, Hüseyin Avni tarafından yazılan Tokadizade Sekip22 adlı kitabı fırsat bilerek, ona yeniden saldırır Bunun üzerine Hizmet gazetesinin başyazarı Zeynel Besim "Meczup" adlı bir makaleyle Behçet Kemal'i deli olmakla suçlar Daha sonra Cenab Şahabeddin de "Tokadizade Sekip" adlı bir yazı yazar Cenap Şahabeddin bu yazısında Behçet Kemal'e hiç değinmeksizin onun sanat gücünden bahseder Bu yazının iç çerçevesinde de yine Zeynel Besim'in "Bir İki Söz" adlı makalesi vardır ve bunun muhtevası yine Behçet Kemal'e cevaptır Ama ne hikmetse, Behçet Kemal ?yine? bunların hiçbirine cevap vermez

DİPNOTLAR

1)İzmir'den Sesler İzmir'in yedi genç şair ve naşiri tarafından pek yakında: Haşim Nezihi, Nahit Nafiz,Mustafa Şevket, Kamuran Cezmi, Ferit Ragıp, Cezmi Tahir, A Adnan (Hizmet, nr 1880, 23 Nisan 1931)Eserin neşredildiğine dair haber ise yine aynı gazetede yayımlanır (nr 1885, 1 Mayıs 1931)

2)Ömer Faruk Huyugüzel, "Halit Ziya Uşaklıgil'in İzmir Devresi ve Bu Devrede Verdiği Eserler I", Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, nr 3, İzmir 1981, s 69-86

3)Ömer Faruk Huyugüzel, Necip Türkçü, Ankara 1988, s 76-142

4)Hizmet, "Aydın" adını taşıyan resmi gazeteden sonra, İzmir'de 1886'da çıkarılmaya başlanan ilk gazetedir Gazetenin kurucuları Halid Ziya (Uşaklıgil), Bıçakçı-zade Hakkı ve Tevfik Nevzat'dır Gazete yayınını çeşitli aralıklarla 1934 yılına kadar sürdürmüştür

5)nr 1964, 5 Nisan 1931

6)Hizmet, nr 1881, 24 Nisan 1931

7)Tokadizade Sekip, yaşadığı devirde İzmir'in en tanınmış simalarından biridir İzmir'deki ilk edebiyat dergisi olan Nevruz'dan sonra Şule-i Edeb (1896) ve Zılal (1917) adlarını taşıyan iki dergi çıkardı Neşide-i Vicdan (1909), Derviş Sözleri (1923), Reşehat (1924), Huzur-ı Hilkatte (1924) adlı dört şiir kitabı vardır 1900 yıllarında Bitlis'e sürülen Sekip, ayrıca 1909-1912 yılları arasında bir dönem milletvekilliği yapmıştır

8)Hizmet, nr 1883, 27 Nisan 1931

9)"Cevap", Hizmet, nr 1942, 8 Temmuz 1931

10)Hakimiyet-i Milliye, 1 Temmuz 1931

11)A Adnan, "Edebi İrtica -Bir Cevap-", Hizmet, nr 1941, 6 Temmuz 1931

12)Hüseyin Avni, "Edebi İrtica -İzmirliler bu ağır ithama cevap veriyorlar-" Hizmet, nr 1942, 7 Temmuz 1931

13)Tokadizade Sekip, "Cevabım", Hizmet, nr 1943, 8 Temmuz 1931

14)Hizmet, nr 1944, 9 Temmuz 1931

15)"Edebi İrtica mı?", nr 1945, 10 Temmuz 1931

16)"Volkanik Gençler", Hizmet, nr 1956, 24 Temmuz 1931

17)Hizmet, nr 1876, 19 Nisan 1931

18)"Anadolu" gazetesi de İzmir'de neşredilen gazetelerdendir İlk defa "İttihad" adıyla 1908'de yayınlanmaya başlar Daha sonra İzmir'in işgalinde Ankara'ya taşınır ve Anadolu adını alır İzmir'in Yunan işgalinden kurtarılmasından sonra tekrar İzmir'de yayınlanmaya başlanır

19)Hizmet, nr 2662, 6 Ekim 1933,

20)Hüseyin Avni, Tokadizade Sekip, (İzmir 1933), s 31

21)age, s 31

22)Hüseyin Avni Ozan, Tokadizade Sekip, İzmir 1933

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.