Prof. Dr. Sinsi
|
Ümmetçiler Ve Milliyetçiler!.. Doğu Silahçioğlu
Ümmetçiler ve Milliyetçiler!
Ümmetçiler ve Milliyetçiler! Doğu SİLAHÇIOĞLU Doğu SİLAHÇIOĞLU, 21 02 2008
"Milliyetçiler"; "Türk - İslam Sentezi"nin kendilerini yok edecek bir tuzak olduğunu yıllar yılı fark edemediler! "Ümmetçiler"in Arap milliyetçiliğine hizmet eden İslam şeriatçıları olduklarını göremediler! Ulusal kimliği (Türk kimliğini) kabullenmeyen ümmetçilerin karşısında direnç gösteremediler! Ve ümmetçiler, milliyetçilerin sırtında yol katederek bugünlere geldiler!
O Doğu SİLÂHÇIOĞLU
Türkiye'de "milliyetçilik" ; sonunda Türk ulusunu kendi yurdunda dinsel bir topluluğa dönüştürme amacı güden "ümmetçilik" tuzağına düştü! Milliyetçi olduklarını söyleyenler öngörüsüz değerlendirmelerle son dönemde Türkiye'yi üç kez zora soktular! 57'nci hükümeti sonlandıran ve Türkiye'yi "siyasal İslam" iktidarına mahkûm eden bu dar görüşlülük; 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde de egemen oldu! Son adımda ise Türk ulusunu ortaçağ karanlığına götüren toplumsal bir ayrışmanın zeminini oluşturdu! Tarihin gerçekleri unutuldu!
Çarpıtılmış tarih
Türkler Arapların putlara taptığı dönemde Orta Asya'da, Tanrı bilincinde Şaman inancında yaşamaktaydılar! İslamiyetin yayılma süreci başında (MS 632) Arap ordularının saldırısıyla karşı karşıya kaldılar Yüz yılı aşkın bir mücadele sonunda bölge tümüyle Arapların istilasına uğradı! Türkler teslim oldular (MS 751)! Arap tarihçi İbn-i Dahak vahşeti şöyle anlatıyordu: "Katledilmeyen çocuk, ırzına geçilmeyen kadın kalmamıştı! Türkler diri diri yakılmıştı! "
Ne acıdır ki, tarihin bu en büyük "Türk soykırımı" sistemli çabalarla unutturuldu! Kılıçla katledilen Türklerin İslamı gönüllü olarak kabul ettikleri yalanı uyduruldu! Sonradan bu gerçeği ifade eden "milliyetçiler" de "ümmetçiler" tarafından susturuldu!
Yok edilen kimlik
Türkler çokuluslu Osmanlı İmparatorluğu döneminde yönetim kademelerinden uzaklaştırıldı! "Türk kimliği" yıkıma uğratıldı! Tüm coğrafyada Türkler; "etrak-ı bi idrak" yani "aptal Türk" olarak anılmaya başlandı! İmparatorluk topraklarında diğer uluslar, kimliklerini koruyarak yaşarlarken Türkler, İslamiyetin ulusçuluğu reddeden, ümmetçiliği esas alan anlayışı içinde kimliklerinden arındırıldılar! "Türk'üm" diyemedikleri için, yalnızca "Müslümanım" demek zorunda kaldılar!
I Dünya Savaşı'nda Filistin cephesinde, ihtiyat zabiti olarak görev yapan Falih Rıfkı Atay, "Zeytin Dağı" adlı eserinde şöyle diyordu: "Suriye, Filistin ve Hicaz'da, 'Türk müsünüz' sorusunun birçok defalar cevabı 'estağfurullah'dı! "
Zaten Osmanlı hanedan mensupları da kendilerini "Türk" görmüyorlardı! Prof Dr Bozkurt Güvenç' in belirlemesiyle; "Türk Osmanlı idi ama, Osmanlı Türk değildi! "
Ulus milliyetçiliği
"Türkiye Cumhuriyeti" kurulduğunda Atatürk , yeni devleti kuran halkı "Türk ulusu" olarak tanımladı! Ona bir ulusal kimlik kazandırdı "Yurtseverlik" temelinde "ulus bilinci" geliştirmek için, eylem ve söylemlerinde Türk ulusunu yüceltti!
Atatürk bugün kimilerinin "ecdat" olarak gördüğü ve "laf söyletmem" dediği Osmanoğulları'nın Türklükle ilişkisini şöyle açıklıyordu:
"Anadolu-Rumeli insanı, elbette bizim insanımızdır Bizler o insanların devamıyız Ama bizim atamız Osmanlı Hanedanı değil! Biz hanedan soylu değiliz! "
"Osmanoğulları 600 yıldan beri zorla Türk ulusunun egemenlik ve saltanatına el koymuşlardır Şimdi de Türk ulusu, bu saldırılara artık yeter diyerek, ayaklanarak egemenlik ve saltanatını doğrudan kendi eline almış bulunuyor! "
Soy milliyetçiliği
II Dünya Savaşı yıllarında (1939-1945) Türkiye'de, "ulus milliyetçiliği" dışında, yeni bir milliyetçilik anlayışı gelişti Bu anlayış 1900'lü yılların başlarında ortaya çıkan, Orta Asya kaynaklı "Türkçü-Turancı" milliyetçilik anlayışıydı! Başka ulusların, özellikle de Çinliler ve Rusların egemenliği altında yaşayan Türklerin özgürlüğünü ve birlikteliğini savunuyordu Savaştan Almanların galip çıkması halinde Sovyet yönetimindeki bütün Türklerin özgürlüğe kavuşacağını öngörüyordu! Ama umulan olmadı!
Savaş sonrasında Türkiye demokrasiye geçti! Yeni dönemde güç kazanan karşıdevrim; ideolojik zemin arayışına girişti! Altyapı oluşturmak üzere dine yöneldi! Türkiye Sovyet tehdidine karşı NATO'ya ve Müslüman ülkelerin oluşturduğu "yeşil kuşak" içine sokuldu!
Türk-İslam sentezi milliyetçiliği
"Komünizm" karşıtlığı,Türkiye'de önce "milliyetçi-mukaddesatçı" ideolojiyi; sonra da "Türk-İslam Sentezi" ni doğurdu! Bu sentez doğası gereği birlikteliği mümkün olmayan iki öğretinin alaşımıydı! Ulus kimliğini reddeden "ümmetçilik" le bu kimliği savunan "milliyetçilik" yapay bir beraberlik içine sokuldu! Aslında yapılan, iki öğretinin birbirinden ayrılmaz olduğunu beyinlere çivileme amacını güdüyordu! Ardında ise "ulusal kimlik bilinci" ni yok etmeye kararlı güçler duruyordu!
"Milliyetçiler", "Türk- İslam Sentezi" nin kendilerini yok edecek bir tuzak olduğunu yıllar yılı fark edemediler! "Ümmetçiler" in Arap milliyetçiliğine hizmet eden, İslam şeriatçıları olduklarını göremediler! Ulusal kimliği (Türk kimliğini) kabullenmeyen ümmetçilerin karşısında direnç gösteremediler! Ve ümmetçiler, milliyetçilerin sırtında yol katederek bugünlere geldiler!
ABD dayatması
Sovyetler sonrasında (1991) dünya egemenliği amaçlayan ABD, Ortadoğu ülkelerinde "ulusal kimlik bilinci" ni yok etmeye yöneldi! Yeni bir proje üretti! "Büyük Ortadoğu" adı verilen geniş bir coğrafyada yeni bir İslam anlayışı -"ılımlı İslam"- geliştirdi! Model olarak da Türkiye'yi seçti!
Sonuçta Türkiye'de "ulusal kimlik bilinci" nden arındırılmış yeni nesillerin yetiştirilmesi için yeni olanaklar yaratıldı! Dinsel kuralların geçerli olduğu bir yaşam tarzı topluma dayatıldı Bu yolda ümmetçilere en büyük desteği de milliyetçiler sağladı!
Aslında iki grup arasında derin bir anlayış farkı vardı Bu fark "Türk milliyetçisi" Nihal Atsız' la, "şeriat ümmetçisi" Mehmet Akif' in düşünce yapısındaki fark kadardı! Bugün coşku içinde okuduğumuz "İstiklal Marşı" mızın, 10 kıtalık tüm metnine "Hakk", "ezan", "cennet", "iman" gibi sözcükleri ustalıkla yerleştirmiş, ama bir tek "Türk" sözcüğü için yer bulamamış ümmetçi Mehmet Akif'in yeni ardılları, onun; "Türk Arapsız yaşayamaz Kim ki 'yaşar' der delidir! Arabın Türk ise, hem sağ gözü hem sağ elidir! " dizelerinde belirttiği yoldan giderlerken, beraberlerindeki "milliyetçiler" gerçekleri göremediler! Vasiyetinde (4 Mayıs 1941) Arapları "yeni düşman" , Amerikalıları "yarınki düşman" olarak niteleyen Türk milliyetçisi Nihal Atsız'ın yolunu terk ettiler! "Ulusçuluk güden, ulusu için savaşan ve ölen bizden değildir" diyen ümmetçilerin peşine düştüler!
Gelinen nokta
Ümmetçilerin Türklere bakış açısını ortaya koyan İslam önderlerinin bir söylemi çok anlamlıdır: "O insanlar ki tepsi gibi düz yüzlü, elmacık kemikleri çıkık, burunları basık, gözleri çekiktirler (Türkler); onlar yeryüzünden yok edilmedikçe İslam sâlâh bulmayacaktır! "
Bugünün dünyasında bunun bir yolu kalmıştır O da Türklerin Araplaştırılmasıdır!
Türk-İslam sentezi milliyetçileri; bugün "Ya Allah bismillah Allahü'ekber" diye peşlerinden koştukları ümmetçilerin, gün gelecek kendilerine "Ben Türk'üm" dedirtmeyeceklerini anladıkları an, iş işten çoktan geçmiş olacaktır! Unutulmamalıdır ki, ümmetçiler için yalnızca bir değer vardır; o da "İslam" dır! Bunu "milliyetçiler" akıllarından hiç çıkarmamalıdır! 
Yukarısı alıntı olduğu için değiştirmek istemedim
Notumu düşüyorum   
NOT:Mehmet Akif in yasadigi dönemi bu önemle kiyaslayamayiz Akif in Türk arapsiz yasamaz isimli dizesi 1913 te yazilmistir daha sonra Akif araplarin ihanetini gördükten sonra bu dizeleri red etmistir , aslinda Akif arap ihanetine yabanci degildir kendisi bizzat Ittihat ve Terakki nin teskilati mahsusunda görev almis bizzat devlet tarafindan Sam diyarina gönderilip ordaki durumu tespit etmistir Mehmet Akif in ümetciligi bir nevi Türk ün önderliginde islam birligi idi Nihat Atsiz in da belirttigi gibi Türkcülük gibi ulu ülkü ortaya cikinca bu köhne düsünce fikirsel anlamda etkisini yitirdi zaten Akif in kurtulus savasi sonrasi siirlerine bakarsak islam birligi ni düsleyen dizelere rastliyamayiz daha cok umutsuzluk ve karamsarlik siirleri hakim dir Mehmet Akif bu memlekete sevdali bir insandi bu ülkece gerici ve yobazlarin eline birakilmiyacak kadar kiymetlidir Islamci Kesim özellikle Akif in tarikatlara karsi düsmanca tutumu ve cemaleddin Afghani nin görüslerini benismediginden pek sevmezler
|