Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ibadetler, islamiyetde, taharetler

İslamiyetde İbadetler , Taharetler

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslamiyetde İbadetler , Taharetler



İslamiyetde İbadetler , Taharetler

İslâm dini, Yüce Allah´a ibadetten, itaat ve teslimiyetten ibaret en kutsal bir dindir Bu kutsal din, Yüce Allah´ı bilmek, ona ibadet ve itaatta bulunmak için insanların yaratılmış olduklarını bildirmektedir

Büyük İslâm dini, insanları yükseltir, insanları melekler gibi temiz bir hayata kavuşturur, insanların ruhlarını manevî duygularla aydınlatır Bütün kâinatın yüce yaratıcısına kulluk ve ibadet görevinde bulunmalarını emreder

İkramı bol olan ezelî yaratıcımızın manevî huzurunda kabul edilmek, insan için ne büyük bir nimet, ne büyük bir şereftir İşte ibadet ve itaat, insana bu nimet ve şerefi kazandırır

Uyanık bir ruhun ferahlığı, sağlam düşünceli bir insanın kalben huzuru, gerçek bir neş´eye ve bir mutluluğa kavuşması, ancak Yüce Allah´a ibadet sayesinde elde edilir

İbadet ve itaat zevkinden yoksun olanlar, kendi yaratılışlarındaki hikmetten habersiz olan zavallılardır

Yüce Allah´a kulluk ve ibadette bulunmayanlar, borçlu oldukları şükür görevini terk etmiş, sonsuz âhiret hayatlarını tehlikeye düşürmüş mutsuz kimselerdir

Hiç şübhe yok ki, insanların mutluluk ve selâmeti, gerçek varlığı, Yüce Allah´a güzel niyet ve samimi bir kalb ile ibadet ve itaat etmekle kazanılmış olur İbadetlerin bir kısmı da temizliğe ve pâklığa bağlıdır

Müslümanlık, temizliğe büyük bir önem vermiştir Taharet, maddî ve manevî kirlerden arınmak demektir Bir kısım ibadetlerin şartı, başlangıcı, anahtarıdır Temizlik bulunmadıkça bu ibadetler yerine getirilemez Temizlik bulunmadıkça insan Yüce Allah´ın manevî huzuruna giremez Nitekim bir hadis-i şerifte: "Temizlik imandandır," buyurulmuştur

Diğer bir hadis-i şerifde de: "Namazın anahtarı temizliktir " buyurulmuştur

Aynı zamanda temizlik sağlık için yararlıdır Rızkın çoğalmasına sebeb olur Nitekim bir hadis-i şerifde: "Temizliğe devam et ki, rızkına genişlik verilsin" buyurulmuştur

Sonuç

Ehliyet ve yetki sahibi olan her insan birtakım ibadetlerle, temizliklerle din bakımından görevlidir Bazı şeyleri yapmakla ve bazı şeyleri yapmamakla sorumlu tutulmuştur Bunlara dair ilmihalimizde yeterince bilgi verilecektir Ancak din kitablarında, yazışmalarda ve konuşmalarda çokça tekrarlanan bazı deyimler vardır ki, önce bunların anlamlarını bilmek gerekir Bunun için önce bunların lûgat ve terim manalarını yazacağız

İbadet

Lûgat´ta kullukta bulunmak demektir Şeriat teriminde "İyi niyete bağlı olarak yapılmasında sevab bulunan her iştir Yüce Allah´a saygı ve itaat için yapılır Namaz kılmak, oruç tutmak gibi

Tâat

Emri benimseyip yerine getirmek demektir Buna itaat de denir Şeriatta itaat ise, yapılmasından dolayı sevab kazanılan herhangi bir iştir; gerek niyet bulunsun, gerek bulunmasın Kur´an-ı Kerim´i okumak gibi

Kurbet

Yakınlık demektir Şeriatta ise, Yüce Allah´a manevî olarak yakınlığa sebeb olan herhangi güzel bir iştir Sadakalar ve nafile kılınan namazlar gibi

Niyet

Kasıd manasındadır ki, kalbin bir şeyi yapmaya yönelmesi demektir Şeriatta ise, yapılan bir görevle Yüce Allah´a ibadette bulunmayı ve O´na manevî bakımdan yaklaşmayı kasdetmektir

Bir işin ibadet olabilmesi için böyle bir niyete ihtiyaç vardır Örnek: Biz namazlarımızı, yalnız Yüce Allah´ın emrine uymak için, O´nun rızasını kazanmak için kılarız İşte bu, namaz hakkında bir niyettir Yoksa başkalarına göstermek veya vücut sağlığı için namaz şeklinde yapılacak olan hareketler, Allah rızasını taşımadığı için, ibadet sayılmaz Allah rızası niyetine bağlı bulunan temizlik gibi bir abdest de, bir ibadettir

Teklif

Bir kimseye zorluk veren bir şeyi emretmek ve ona yüklemek demektir Şeriatta ise: İslâm dininin ehliyet ve yetkiye sahib olan insanlara birtakım şeyler yapmalarını ve birtakım şeyleri yapmamalarını emredip yüklemesidir Bunlarla din yönünden görevlenmiş olan bir insana da Mükellef (Yükümlü) denir Çoğulu "Mükellefin" dir

İnsanlar yetki ve kudretleri nisbetinde mükellef (yükümlü) olurlar Aklı bulunan ve büluğ çağına ermiş olan kimsenin ehliyeti tam olacağından yükümlülüğü de öylece tam olur

Akıl

Ruhun bir kuvvetidir ki, insan onunla bilgi sahibi olur İyi ile kötüyü ayırır ve eşyanın gerçek hallerini onunla anlar

Diğer bir tarife göre akıl ruhsal bir nurdur ki, insana gideceği yolu aydınlatır, insana hak ve gerçeği bildirir Bu ruhsal kuvvete sahib olana akıllı kimse denir Bundan yoksun olana da Mecnun (deli) denir

Büluğ

Belli bir çağa yetişmek ve belli birtakım vasıflara sahib olmak demektir Belli bir yaşta bulunan ve belli vasıflara sahib olan kimseye "bâliğ ve bâliğa" denir Şöyle ki: Uykuda gördüğü bir rüyadan dolayı üzerine gusletmek gereken (ihtilâm olan) bir erkek bâliğdir Evlendiği takdirde çocuk yapabilecek genç bir erkek de baliğdir

Baliğ veya baliğa olma yaşının başlangıcı, erkek çocuklar için tam on iki, kız çocuklar için de tam dokuz yaştır Bu yaşların sonu da her ikisinde tam on beş yaştır

Böyle on beş yaşını bitirmiş olduğu halde, kendisine ihtilâm ve gebelik gibi büluğ eseri belirmeyen kimse, hükmen baliğ sayılır

Hüküm

Karar, bir şeyin sonucu olma, bir sonucu gerektirme, etki, emretme manalarında kullanılır Din deyiminde ise, bir şeyin üzerine düşen eser demektir Yükümlülerin (mükelleflerin) işleri ile ilgili olan dine ait hükümlerden her birine "Şer´î hüküm, çoğuluna da Ahkâm-ı Şer´iye (Şer´î hükümler) denilir

Örnek: Zekât farzdır, hırsızlık haramdır, denilmesi birer Şer´î hükümdür

Ef´al-i Mükellefin

Mükellef insanların yaptıkları işlerdir ki, farz, vacib, sünnet, müstahab, helal, mübah, mekruh, haram, sahih, fasid, batıl gibi kısımlara ayrılır

Alıntı Yaparak Cevapla

İslamiyetde İbadetler , Taharetler

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslamiyetde İbadetler , Taharetler



İslamiyetde İbadetler , Taharetler

Farz

Yapılması din yönünden kesin şekilde gerekli olan herhangi bir görevdir Farz, kat´î ve zannî diye ikiye ayrıldığı gibi, farz-ı ayın ve farz-ı kifaye olarak da kısımlara ayrılır

Farz-ı Kat´î (Kesin farz)

Kesin olarak şer´î bir delil ya Kur´anın açık bir âyeti yahut peygamberimizin sağlam bir hadisi ile yapılması emredilen ve istenen görevdir Namaz ve zekât gibi

Farz-ı Zannî

Müçtehidlerce kesin sayılan delile yakın bir derecede kuvvetli görülen ve böylece zannî bir delil ile sabit olan görevdir Amel bakımından kesin farz kuvvetinde bulunur Buna Farz-ı Amelî (amel bakımından farz) da denir Aynı zamanda böyle bir farza, delilinin zannî olmasından dolayı "Vacib" adı da verilir Buna göre farz-ı amelî, farz kısımlarının zayıfı, vacib kısımlarının da kuvvetlisi bulunmuş olur Nitekim abdest almakta başa mutlak olarak meshetmek kesin bir farzdır Fakat başın dörtte biri kadarını meshetmek ise, amelî bir farzdır

Farz-ı Ayn

Yükümlü (mükellef) olan herkesin yapmak zorunda olduğu farzdır Beş vakitte kılınan namazlar gibi

Farz-ı Kifaye

Yükümlülerden bazılarının yapmaları ile diğerlerinden düşen ibadetlerdir Cenaze namazı gibi

Farzların yapılmasında büyük sevablar vardır Özürsüz olarak yapılmamaları da, Allah´ın azabını gerektirir Kifaye olan farzı, müslümanların bir kısmı yapmadığı takdirde, bundan haberi olan ve bunu yapmaya gücü yeten bütün müslümanlar Allah katında sorumlu olup günah işlemiş bulunurlar

Kesin olan farzı inkâr etmek küfür olur Amelî olan bir farzı inkâr bid´attır, günahı gerektirir Bütün bunlar farzların hükmüdür Farzın çoğulu feraizdir

Vacib

Dinimizde yapılması kesinlik derecesinde bir delil ile sabit olmayan ve yine kuvvetli bir delil ile sabit görülen şeydir Vitir ve bayram namazları gibi Vaciblerin yapılmasında sevab vardır Terk edilmeleri de azabı gerektirir Vacibin inkâr edilmesi bid´attır ve günahtır Bunlar, vaciblerin hükmüdür "Vecibe" sözü, bazan farz yerinde ve bazan da vacib yerinde kullanılır Çoğulu Vecaib´dir

Sünnet

Resulü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin farz olmayarak yaptığı işlerdir Müekked sünnet ve gayr-i müekked sünnet kısımlarına ayrılır Sünnet-i şerifin bir manası da kitabın başlangıç bölümünde geçmişti Sünnetin çoğulu "Sünen" dir

Sünnet-i Müekkede (Müekked, kuvvetli sünnet)

Peygamber Efendimizin devam edip de pek az yapmadıkları ibadetlerdir Sabah, öğle ve akşam namazlarının sünnetleri gibi

İslâm dininde önemle benimsenen ezan, ikamet ve cemaate devam gibi sünnetlere "Sünen-i Hüda" denir Bunlar da birer müekked sünnettir

Gayr-i Müekked Sünnet

Peygamber Efendimizin ibadet maksadı ile bazan yapmış oldukları şeylerdir: Yatsı ve İkindi namazlarının ilk sünnetleri gibi

Peygamber Efendimizin yiyip içmeleri, giyinip kuşanmaları, oturup kalkmaları gibi, kendi öz hallerine ait işlere de, "Sünen-i Zevaid" adı verilmiştir Bunlar da birer gayr-i müekked sünnet demektir

Müekked sünnetlerle "Sünnet-i Hüda" adı verilen sünnetlerin yapılmaşında sevab vardır Kasden terk edilmelerinde azab yoksa da, ayıplama vardır Gayr-i müekked ile "Zevaid" sünnetlerin yapılması çok güzeldir Sevgili peygamberimize uymanın bir nişanı olduğundan, bunları yapmak sevaba ve Peygamberimizin şefaatına kavuşmaya bir yoldur Bunların yapılmaması azarlanmayı gerektirmez İşte bunlar sünnetlerin hükümleridir

Ashab-ı Kiram´ın hal ve tutumlarına, onların izledikleri zühd ve takva yollarına da, biz Hanefilerce sünnet denir

Müstahab

Lûgat manası, sevilmiş şey demektir Din deyiminde, Peygamber Efendimizin bazan yaptıkları ve bazan da terk ettikleri ibadettir Kuşluk namazı gibi Bu bir nevi müekked olmayan Sünnettir

Peygamber Efendimiz, müstahab denilen bazı şeyleri sevmiş ve benimsemiştir İlk devrin değerli müminleri de bunları seve seve yapmışlar ve bunların yapılmasını din kardeşlerine öğütlemişlerdir

Müstahab olan şeylere, "mendub, fazilet, nafile, tatavvu, edeb" adı da verilir Şöyle ki: Müstahab olan şeye, sevabı çok olup yapılması istendiğinden ötürü mendub ve fazilet denilir Farz ve vacib üzerine ilâve olarak yapıldığı için de ona "Nafile" denilir Kesin bir emre dayanmaksızın sadece bir sevab isteği ile yapıldığı için ona "Tatavvu" adı verilir Güzel ve övgüye değer bir iş olduğu için de ona "Edeb" denmiştir Bunun çoğulu Adâb´dır Edeb üzerinde bilgi için bu eserin ahlâk bölümüne müracaat edilsin

Müstahab olan şeyin yapılmasında sevab vardır Terk edilmesinde azarlama ve ayıplama olmadığı gibi, tenzih yolu ile de kerahet yoktur Bunlar da, müstahabların hükümleridir

Şafiî ve Hanbeli Mezheblerinin fıkıh alimlerine göre sünnetler, müstahablar ve mendublar birdir Herhangi bir sünnete müstahab yahut mendub da denir

Helal

Dinde caiz görülen herhangi bir şeydir Yapılmasından ve kullanılmasından dolayı ayıplama gerekmez Helalın her çeşit lekeden arınmış olan saf ve tertemiz kısmına "Tîb ve Tayyib" denir

Mubah

Yapılması ve yapılmaması dinde caiz görülen şeydir Ne yapılmasında, ne de yapılmamasında günah vardır Helal olan bir yemeği yahut meyveyi yeyip yememek gibi

Mekruh

Lûgat´ta sevilmeyen ve hoş görülmeyen şey demektir Din deyiminde, yasaklığı sabit olmakla beraber, ona aykırı olarak da bir delil veya işaret görülen şeydir Yapılması doğru olmayıp yapılmaması iyi olan bir iştir

Kerahet

Bir şeyi fena görmek, ona razı olmamak demektir Kerahet iki kısma ayrılır: Kerahat-ı Tahrimiyye ki, harama yakın olan mekruhtur Kerahat-ı Tenzihiyye ki, helala yakın olan kerahettir Bu târif İmam-ı Azam ve İmam Ebû Yusuf´a göredir İmam Muhammed´e göre, tahrimen mekruh olan bir şey, haramdan sayılır Haram gibi âhiret azabını gerektirir Tenzihen mekruh olan bir şey ise, ittifakla helala yakındır Böyle bir kerahetin yapılması azabı gerektirmez Ancak yapılmaması sevab kazandırır

Fıkıh kitablarında bir kayda bağlanmaksızın mutlak olarak "Kerahet´´ sözü anılınca, bundan genellikle tahrimen kerahet kasdedilir İleride görülecektir

Haram

Bir şeyin yapılması, kullanılması, yiyilip içilmesinin İslâm dininde kesin bir delille yasaklanmış olmasıdır Bu da "Haram liaynihi ve Haram ligayrihi" kısımlarına ayrılır

Liaynihi Haram

Aslı itibariyle herkes için haram olan şeydir Şarab, akan kan ve lâşe gibi

Ligayrihi Haram

Aslında helal olup başkasının hakkından dolayı haram olan şeydir Şeriat çerçevesinde sahibinin izni olmadıkça o şeyden başkaları faydalanamaz Başkasına ait kıymetli bir malı veya yemeği izinsiz almak gibi

Haram olan şeylere "Muharremat" denir Haramın yapılmamasından sevab kazanılır Yapılması ise azabı gerektirir Haram olduğu ittifakla kesin şekilde sabit olan bir şeyi helal saymak, insanı imandan çıkarır

Sahih

Rükün ve şartlarını toplayan herhangi bir ibadet veya işlemdir Farz ve vaciblerini gözeterek kılınan bir namazın sahih olması gibi

Caiz

Dince yapılması yasak sayılmayan şey demektir Bazan sahih yerinde, bazan da mübah yerinde kullanılır Bazı işlemler dünya ahkâmı bakımından sahih olduğu halde, âhiret ahkâmı bakımından caiz olmaz Cuma namazını kılmakla yükümlü olan bir kimsenin cuma ezanı okunurken yaptığı alışveriş muamelesi gibi Böyle bir muamele sahihtir ve geçerlidir Fakat manevî sorumluluğu gerektirdiği için caiz değildir

Fasid

Kendi başına sahih ve meşru iken, gayri meşru bir şeye yakınlığı sebebiyle meşru olmaktan çıkan şeydir İbadet konusunda fasid ile batıl aynı hükümdedir

Meşru olan bir işi bozan, hükümsüz kılan şeye de "Müfsid" denir Kasden yapılması azaba sebeb ise de, yanılarak yapılması azabı gerektirmez Namaz içinde gülmek gibi Gülmek, aslında sahih olan namazı bozar

Batıl

Rükünlerini veya şartlarını büsbütün veya kısmen kendisinde toplamayan herhangi bir ibadet ve muameledir Bir özür bulunmaksızın abdestsiz kılınan namaz gibi

Taharet

Lûgat manası temizlik ve nezafet demektir Din deyiminde taharet, pislik ve necasetten arınmış olmak veya hades (abdestsizlik) denilen şer´i bir engelin kalkması halidir Temiz olan şeye tahir, temizleyici şeye de "Tahûr veya Mutahhir" denir Temizleme işine de, "Tathir" denir Taharetler, Kübra (büyük) ve Suğra (küçük) diye ikiye aynlır

Taharet-i Suğra (Küçük Temizlik)

Abdestsizlik denilen hali gidermek için yapılan temizliktir Abdest almak gibi

Taharet-i Kübra (Büyük Temizlik)

Cünüblük ile hayız ve nifas denilen hallerden çıkmak için yapılan yıkanmadır ki, ağıza ve burna su vermek şartı ile bütün vücud yıkanır Buna "gusül, iğtisal, boy abdesti"de denilir

Hades

Bazı ibadetlerin yapılmasına şer´an engel olan ve hükmen necaset sayılan bir haldir Hades-i asgar (küçük hades) ve hades-i ekber (büyük hades) kısımlarına ayrılır

Hades-i asgar (Küçük Hades)

Yalnız abdest (taharet-i suğra) ile giderilen haldir İdrar yapmak, vücudun herhangi bir yerinden kan çıkmak sebebiyle gelen abdestsizlik hali gibi

Hades-i ekber (Büyük Hades)

Ağız ve burun dahil bütün vücudun yıkanması (Büyük Temizlik) ile giderilen taharetsizlik halidir Bu hal da cünüblükten, hayız ve nifas denilen hallerden meydana gelir Bunların ayrıntılı olarak açıklamaları ileride gelecektir

Habes

Maddeten temiz ve pak olmayan herhangi bir şeydir Buna "necis, gerçek necaset, pislik" de denir Şöyle ki: Aslen veya geçici olarak temiz bulunmayan bir şeye necis ve necaset denir Bunun çoğulu "Encas"dır Örnek: Sidik aslen necis olduğu gibi, bulaştığı bir elbise de necis, pis ve murdardır

Aslen murdar olan şeye "Neces"de denir

Hakîkî necasetler, namazda bağışlanan miktarlarına göre, "Necaset-i hafife "ve" Necaset-i galiza, mugallaze" kısımlarına ayrıldığı gibi, akıcı olup olmamaları bakımından da, "mayi" ve "camid" kısımlarına ve görülüp görülmemeleri bakımından da "necaset-i mer´iyye" ve "necaset-i gayr-i mer´iyye" kısımlarına ayrılır

Necaset-i Hafife (Hafif Pislik)

Pis olduğu konusunda şer´î delil olmakla beraber aksine bir görüş de bulunan şeydir Bu tür necasetler bir delile göre murdar görülmekte ise de, diğer bir delile göre murdar sayılmazlar Eti yenen hayvanların sidikleri gibi

Necaset-i Galize (Ağır Pislik)

Pisliği hakkında şer´i bir delil olup aksine başka bir delil bulunmayan şeydir İnsan ve hayvan tersleri gibi

Necaset-i Mer´iyye (Görünür Pislik)

Yoğunluğu olan veya kuruduktan sonra görülebilen herhangi pis bir maddedir Akan kanlar gibi

Necaset-i Gayr-i Mer´iyye (Görünmeyen Pislik)

Donup kalmayan veya bulaştığı yerde kuruduktan sonra görülmeyen herhangi pis bir maddedir Sidik gibi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.