11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ölümü Hatırlamanın Önemi
Ölümü Hatırlamanın Önemi
Dünyaya dalan, dünyaya aldanan, şehvetlerine köle olan bir kimsenin kalbi, şüphesiz ki ölümün zikrinden gaflet gösterir Ölümü hatırlamaz Kendisine ölüm hatırlatıldığında bunu hoş karşılamadığı gibi ölümden nefret eder Onlar o kimselerdir ki Allah onların hakkında şöyle buyurmuştur:
De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm muhakkak sizi bulacaktır! Sonra hem gizliyi, hem de aşikârı bilen (Allah´a) döndürüleceksiniz O size (bütün) yaptıklarınızı haber verecektir (Cuma/8)
İnsanlar, ya dünyaya dalan veya tevbe edip başlayan veyahut da sonuna varan bir âriftir
Dünya´ya dalan kimse ölümü hatırlamaz Eğer hatırlarsa, elinden kaçırdığı dünya için üzüldüğünden dolayı hatırlar Onun zemmiyle meşgul olur Bu kimseyi, ölümü hatırlaması Allah´tan daha da uzaklaştırır
Tevbe edene gelince, o kalbinde korkunun kabarması, tevbesinin tamamlanması için ölümü çokça hatırlar Bazı zamanlar tevbesi tamam olmadan önce kendisini kapıp götürmesinden korktuğu için ölümden hoşlanmaz O ölümü hoş karşılamamakta mazurdur Bu durum, şu hadîsin kapsamına girmez
Kim Allah´ın mülâkatından hoşlanmazsa, Allah da onun mülâkatından hoşlanmaz 2
Zira bu kimse, ölümden ve Allah´ın mülâkatından hoşlanmıyor değildir Kusurundan ötürü Allah´ın mülâkatının elden kaçmasından korktuğu için ölümü istemez Bu kimse, tıpkı dostunu razı edecek bir şekilde onu ağırlamak için hazırlık yapmakla meşgul olduğu için dostu ile buluşmaya geciken bir kimse gibidir Bu kimse, dostuyla buluşmaktan hoşlanmıyor değildir Böyle davranmasının sebebi, ölüme hazırlık yapması ve ölümden başka bir meşguliyetinin olmamasıdır Aksi takdirde dünyaya dalan kimselerin safına iltihak etmiş olur
Amacına ulaşan ârif, daima ölümü hatırlar! Çünkü ölüm, dostuyla buluşma zamanıdır Dost, dostuyla buluşma zamanını asla unutmaz! Arif kişi, çok zaman ölümün geciktiğini düşünür Onun gelmesini ister ki günahkârların evinden kurtulsun, âlemlerin rabbinin komşuluğuna intikal etsin!
Hz Huzeyfe ölüm döşeğinde iken şöyle demiştir: ´Bir dosttur ki fakirlik üzerine geldi Gelmesinden pişman olan kurtulmasın Yârab! Eğer katında fakirlik zenginlikten, hastalık sıhhatten, ölüm yaşamaktan daha sevimliyse ölümü bana kolaylaştır ki sana kavuşayım´
Bu bakımdan tevbe eden bir kimse ölümü hoş karşılamamak hususunda mazurdur Ârif kişi ise, ölümü sevip mazurdur Rütbe bakımından bu ikisinden de daha yüksek olan kimse, işini Allah´a havale eden kimsedir Kendi kendine ne ölümü, ne de hayatı seçmez Onun için en sevimli olan şey, Allah katında en sevimli olan şeydir İşte bu kişi, sevgi ve teslimiyetin aşırılığından, teslimiyet ve rıza makamına varmıştır Bu makam, varılacak makamların sonuncusudur Her durumda ölümün anılmasında sevap ve fazilet vardır Çünkü dünyaya dalan bir kişi bile, ölümün zikrinden ötürü dünyadan uzaklaşır; zira onun nimeti, ölümün anılmasından ötürü bulanır, lezzetinin berraklığı karışır İnsan için lezzet ve şehvetleri bulandıran her şey, kurtuluş sebeplerindendir
2) Müslim ve Buhârî
|
|
|