Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ibretlik, mevlanadan, sözler

Hz. Mevlanadan İbretlik Sözler

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Mevlanadan İbretlik Sözler



Hz Mevlanadan İbretlik Sözler

Şu üç şey hakkında dudağını kıpırdatma: Gittiğin yol, paran, bir de mezhebin

Çünkü bu üçünün de düşmanı çoktur Düşman bildi mi sana pusu kurar

Ok gibi doğru ol da yaydan kurtul Çünkü her doğru okun, yaydan fırlayacağına şüphe yoktur



Söz söylemek için önce dinlemek gerekir Söze, kulak verme yolundan gir

Dinleme ihtiyacı olmaksızın anlaşılan söz, ancak tamahsız ve ihtiyaçsız olan Allah ın sözüdür

Sel akmağa başlar başlamaz önünü kes, yolunu bağla Yoksa alemi perişan ve harap eder, her tarafı yıkar

Fakat harap olmaktan niye gamlanayım Harabenin altında padişah hazinesi var!

Kimin namazında mihrab ve kıblesi Ayn (Allah ın zatı, cemali) olursa onun tekrar iman tarafına gitmesini ayn ve kusur bil

(Hak) Bu yolda yolun, tırmalan, son nefese kadar bir an bile boş durma!

Olabilir ki son nefeste bir dem inayete erişirsin O inayet, seni sırdaş eder

Dünyanın lütfetmesi ve yaltaklanması, hoş bir lokma-dır, ama az ye Çünkü ateşten bir lokmadır!

Ateş gizlidir, zevki meydanda Dumanı sonunda mey-dana çıkar

Nefis, çok övülmesi yüzünden firavunlaştı Alçak gönüllü, hor, hakir ol; ululuk taslama!

Elinden geldikçe kul ol, sultan olma! Top gibi zahmet çekici ol, çevgân olma!

Yoksa; senin bu letâfetin, bu güzelliğin kalmayınca o, seninle düşüp kalkanlar, senden usanırlar

Zamanınızdaki günlerde Rabbinizin güzel kokuları vardır Kendinize gelin; o güzel kokuları almaya çalışın ( Hadis)

Sen mâdem ki zahiri önü, sonu düşünmektesin, ancak ve ancak bu gam ve neşe alemindesin Ey hakikatte yok olan! Yok olan; nerede ön, nerede son!

Yağmurlu gündür, gece çağına kadar yürü! Bu yağmur bildiğimiz yağmur değil, Rahmet yağmurlarından

Eğer, cüzü külle muttasıl dır, ayrılmaz dersen diken ye, gül isteme Diken de gülden ayrılmaz

Cüzü külle ancak bir yüzden bağlıdır Yoksa Hakk ın peygamberleri göndermesi abes olurdu
)

Sakın, endişelerden sakın! Fikir, aslan ve yaban eşeğidir; gönüller de ormanlıklar

Perhizler, ilaçların başıdır Çünkü kaşınma uyuzluğu artırır

Perhiz, şüphe yok ki ilacın aslıdır Düşüncelerden perhiz et de can kuvvetini gör!

Akıllı, o kişidir ki, çekinilen belada dostların ölümünden ibret alır
Kendinize gelin Allah ın gayreti, pusudan çıkmayı görsün: baş aşağı yerin dibine gidersiniz

Vehmi, fikri, duyguyu, anlayışları sopa gibi çocuk atı bil!

Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır Ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür

Gönle uran, adamı gönül ehli yapan ilim, insana fayda verir Yalnız tene tesir eden, insana mal olmayan ilim yükten ibarettir

Hakikati olmayan bir adı hiç gördün mü Yahut Kâf ve Lâm harflerinden gül topladın mı

Mâdem ki, ismi okudun; var müsemmayı da ara Ayı gökte bil, derede değil!

Addan ve harften geçmek istersen hemencecik kendini tamamıyla kendinden arıt (yok ol!)

Demir gibi demirlikten çık, renksiz bir hale gel Riyazatta tozsuz, passız bir ayna ol!

Kendini kendi vasıflarından arıt ki, asıl kendi saf, pak zatını göresin

O vakit kitap, müzakereci ve üstat olmaksızın gönlün-de peygamberlerin ilimlerini görür bulursun

Din ehlini kin ehlinden ayırt et; Hak la oturanı ara, onunla otur!

Maksada sabırla erişilir, aceleyle değil Sabret, doğrusunu Allah daha iyi bilir

Aslanlar gibi avını kendin avla Yabancının yaltaklan-masını da terk et, akrabanın yaltaklanmasını da!

Aşağılık kişilerin hürmetini, hatır saymasını, o halden bil Kimsesizlik, adam olmayan kişilerin işvesinden iyidir

Miski tene sürme, gönle sür Misk nedir Ululuk sahibi Allah ın adı

Temiz şeyler temizlere aittir; pis şeyler de pislere kendine gel!

Kin yüzünden yol azıtanlara kin tutma Çünkü onların kabirlerini de kin tutanların yanına kazarlar

Kinin aslı cehennem dir Senin kinin o küllün cüzüdür, dinin de düşmanı

Kim seni haktan hakikatten soğutursa bil ki, şeytan o adamın içindedir Derisinin altında gizlenmiştir

Böyle bir adamın içine girip, böyle bir adamın sûretine bürünüp seni aldatamazsa hayaline girer de seni o hayaller kötülüğe sevk eder

Seni gâh gezip eğlenme, gâh dükkan açıp alışveriş etme, gâh ilim öğrenme, gâh ev bark kurup çoluk çocuk sahibi olma hayallerine düşürür

Kendine gel, hemen Lâ Havle de Ama sade dille değil; candan gönülden!

Âdem oğlu da iflası sabit oluncaya kadar bu dünya hapishanesinde kalır

Rabbimiz de İblis in müflisliğini Kur an la bize bildir-miş, her tarafa yaymıştır

O; hilekar, müflis ve kötü sözlüdür Onunla hiçbir sûretle ortak olma, oyuna girişme!

Alış-verişe girişirsen kâr edemezsin, çünkü o müflistir, ondan nasıl olur da bir şey elde edebilirsin diye anlatmıştır

Ey çarelere başvuran, ölünün gözü nasıl cana bakarsa sen de gözünü lâmekan alemine çevir, aklını başına al

Varlık alemi çarelerle doludur da Allah, bir pencere açmadıkça yine çare yok!

Bu cihan, cihetsiz lâmekan aleminden meydana gelmiş, bu cihana lâmekan aleminden bir mekan verilmiştir

Allah ı candan-gönülden seviyorsan varlıktan yokluğa dön

Bu yokluk, gelir yeridir; ondan kaçınma Bu varlık da çok olsun, az olsun, gider yeridir!

Hak sanatının tezgah evi, mâdem ki yokluktur O hal-de tezgah evinin dışında ne varsa değersizdir

Padişahlıktan feragat edeni padişah bil Onun nuru ayla güneş olmaksızın da parlar durur

Kendini ücret tuzağına teslim et de sonra kendinden, kendiliğin olmaksızın bir şey çal

Yaralıya, vücudundan temreni çıkarabilmek için afyon verir, uyuturlar

Ölüm vaktinde de adama elem ve ıstırap verirler O halde meşgulken canını alıverirler

Şu halde anlıyorsun ya, gönlünü her hangi bir düşünceye verdin mi, gizlice senden bir şey alacaklardır

Her ne düşünür, her ne elde edersen hırsız, emin olduğun yerden gelip çatmaktadır

Binaenaleyh, en iyi işe koyul da, hırsız senden hiç olmazsa en bayağı bir şeyi, en aşağı bir şeyi alıp götürebilsin

Tacirin yükü suya düşerse ondan daha iyi bir kumaşa el atar

Senin de, mâdem ki suya bir şeyin düşecek, mahvolacak, en aşağı şeyi terk et de daha iyisini bul!

Hiss e ait gözüne toprak serp His gözü akla da düşmandır, dine de

Hak Teâlâ, duygu gözüne kör dedi, putperest dedi, bizim zıddımız dedi Çünkü o, köpüğü gördü de denizi görmedi Bu demi gördü de yarını görmedi

Bugünün sahibi de O dur, yarının sahibi de Her ana sahip olan, önünde durup durur da o, hazineden bir pul bile görmez

Bir zerre bile o güneşten haber verir ve güneş: o zerreye kul, köle kesilir

Birlik denizinin elçisi olan katraya, yedi deniz esir olur

Gönül istemeden ağza gelen latif sözler, külhandaki yeşilliğe benzer, dostlar

Uzaktan bak, geç Yavrum, onlar yemeye, kokmaya gelmez

Vefasızlara gitme Onlar; iyi dinle, yıkık köprü dür

Bilgisiz biri oraya ayak basarsa köprü de yıkılır, ayağı da kırılır

Asker, nerede bir bozgunluğa uğrarsa, iki-üç karı tabiatlı adamın yüzünden uğrar

O, erkek gibi silahlanıp savaş safına girer Diğerleri de İşte tam dost , diye ona güvenirler

Fakat savaş zahmetlerini gördü mü yüz çevirir Onun kaçışı senin manevi kuvvetini de kırar

(O adam ki) İbadet-i kışırdan ibaret, içi yok Cevizler çok ama içleri boş!

İbadetlerin netice vermesi için zevk gerek Tohumun ağaç olması için iç gerek!

İçsiz tohum, fidan olur mu Cansız sûret de hayalden başka bir şey değil

Ticarette kamil değilsen yalnız başına dükkan açma, yoğrulup kemale gelinceye dek birisinin hükmü altına gir!

Susun, dinleyin! emrini işit, sükut et Mâdem ki Hak dili olamadın, kulak kesil

Söylersen bile sual tarzında söz söyle Padişahlar padi-şahıyla edepli konuş!

Kibir ve kinin başlangıcı şehvettendir Şehvetinin yerleşip kuvvetlenmesi de itiyat yüzündendir

Kötü huy, adet edindiğinden dolayı sağlamlaşır, yerleşir, seni ondan vazgeçirmek isteyene kızarsın

Toprak yemeye alışırsan, kim seni bundan menetmeye kalkışırsa onu düşman sayarsın

Puta tapanlar, bu tapmayı huy edindiklerinden men edenlere düşman olmuşlardır-

Bakır, altın olmadıkça bakırlığını: gönül padişah olmadıkça müflisliğini bilmez

Bakır gibi sen de iksire hizmet et Gönül, dildarın cevrini çek

Dildar kimdir İyice bil Dildar, ehl-i dildir Çünkü ehl-i dil olan, gece ve gündüz gibi cihandan kaçıp durmakta, alemde eğleşmemektedir

Allah kulunun ayıbını az söyle, padişahı hırsızlıkla az kına

Addan geç, sıfatına bak da sıfatlar, seni zata ulaştırsın

Halkın ihtilafı addan meydana gelir Fakat manaya ulaşınca rahatlaşırlar

Her an, canının bir cüzü ölüm halindedir, her an can verme zamanındadır Can verme anında imanını gör, gözet!

Ömrün, altın kesesine benzer, geceyle gündüz de para sayan adamdır

Bilmeden, anlamadan sayar-durur, nihayet kese boşa-lır, ay tutulur

Dağdan alsan da yerine koymasan dağ bile yerinde kalmaz, yok olur, gider

Şu halde her an yerine karşılık koy ki Secde et de yaklaş âyetinin maksadı neyse bulasın

Alıntı Yaparak Cevapla

Hz. Mevlanadan İbretlik Sözler

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Mevlanadan İbretlik Sözler



Hz Mevlanadan İbretlik Sözler

Akıllı kişi, sakın şeytanın hilesinden! Yoksulların, muhtaçların seslerini içeriye duy da hilebaz kişinin sesi, kulağını tutup çekmesin!

Yoksullar, tamahkar ve kötü huylu adamlarsa bile sen yine gönül sahibini onlar içinde ara!

Denizin dibinde inciler, taşlarla karışık halde bulunur Övülecek şeyler; kusurlar, ayıplar arasında bulunur

Ey nazik adam, ileri giden son gelenlerden ol Taze ve turfanda meyve, ağaca nazaran daha ileridedir, derecesi daha üstündür

Gerçi meyve ağaçtan sonra vücuda gelir, fakat hakikatte evvel odur, çünkü ağaçtan maksat odur

Kötüye yorma, vehimlenme; insanı hiçbir hastalığı yokken hasta eder

Kabul edilmesi farz olan peygamber hadisidir bu : Hasta değilken kendinizi hasta gösterirseniz gerçekten hastalanırsınız

Anlatılanı anlamaya, söyleneni dinlemeye liyakatin yoksa, söz söyleyenin söyleme kabiliyeti seni görür, anlar, yatar, uyur!

Arayan, aradığını bulsun diye yerde ne biterse ihtiyaç sahibi için biter

Nerede dert varsa deva-şifa oraya gider, nerede yoksulluk varsa nimet oraya varır

Müşkül neredeyse cevap ordadır, gemi neredeyse su ordadır

Suyu az ara, susuzluğu elde et de sular yukarıdan da coşsun, aşağıdan da fışkırsın!

Boğazcağızı nazik yavrucak doğmasaydı onu besleyecek süt nasıl olur da memeden akardı

Cevherleri gizli olan can ekinleri içinde kevser suyuyla dolu rahmet bulutları var Susuz kal, susa da Onları Rab leri sular lûtfu hitabı gelsin

İbret almayı, uyanmayı Allah tan dile; kitaptan, sözden, harften, duraktan değil!

Allah, Kaybettiğiniz şeylere eseflenmeyin, hatta kurt gelse de keçinizi yese bile buyurdu

O bela, daha büyük belaları defetmek, o ziyan daha şiddetli ziyanları menetmek içindir

Ey insan, cisim ve mal ziyanı, cana faydadır, canı vebalden kurtarır

Sende riyazatla, canla, başla müşteri ol Tenini riya-zata verdin mi canını kurtardın demektir

Sen istemezsin, sebep olamazsın ama burnun kanar, bir hayli de kan akar derken ateşin geçer, kurtulursun

Her meyvenin içi, kabuğundan yeğdir, iyidir Teni de kabuk; sevgiliyi iç bil!

İnsan, pek latif bir içe maliktir İnsansan bir an olsun onu ara!

Ölümü, bir Yusuf gören, canını feda eder; kurt olarak görense yolunu sapıtır!

Oğul, herkesin ölümü, kendi rengindendir Düşmana düşmandır, dosta dost!

Ayna Türk e nazaran güzel bir renktedir Zenci ye nazaran o da zencidir

Ey can, aklını başına devşir Ölümden korkup kaçarsın ya, doğrucası sen, kendinden korkmaktasın

Gördüğün, ölümün yüzü değil, kendi çirkin yüzün: canın bir ağaca benzer ölüm yaprağıdır

İyiyse de senden yetişmiş, yeşermiştir; kötüyse de Hoş, nahoş gönlüne gelen her şey, senden, senin varlığın-dan gelir

Kızgınlığın, cehennem ateşinin tohumudur Kendine gel de şu cehennemini söndür, çünkü o bir tuzaktır

Düşmanlığa kalkışacaksan düşmanlık edebileceğin birisiyle çarpış (savaş) ki onu esir edebilmek mümkün olsun

Babam, Allah ın rahmetini şöyle bil: O rahmet vehme bile sığmaz, yalnız eseri görünür!

Bir şeyin hem nefyedilmesi caizdir, hem ispat edilmesi Çünkü zahiri görünüş aykırıdır Nispet de iki türlü olabilir

Allah ın O taşları attığın zaman yok mu Onları sen atmadın ki Allah attı demesinde hem nefiy vardır, hem ispat: ve ikisi de yerindedir

Onları sen attın, çünkü taşlar senin elindeydi, fakat sen atmadın, çünkü o atış gücünü Allah ızhar etti

İnsanoğlunun kuvvetinin bir haddi-hududu vardır Bir avuç toz-toprak nasıl olur da bir orduyu bozar, kırıp geçirir

Avuç senin avucundur ama atış bizden Bu iki nispetin nefyi de yerindedir, ispatı da



Gönül, sana da vefa etmez, seni de terk edip gider O senden vazgeçmeden sen ondan vazgeçmeye çalış!

Alemde bütün anlayışlar, durup dinlenmezler meydanda koşup gelme zamanıdır; oturup zevkle içkiye dalma zamanı değil !

Gam ye de, gam artıranların, seni derde sokanların ekmeğini yeme çünkü akıllı adam gam yer, çocuksa şeker !

Neşe şekeri, gam bahçesinin meyvesidir Bu ferah yaradır; o gam, merhem

Gam gördün mü aşkla kucakla Şam a Rübve tepe-sinden bak !

Akıllı adam, şarabı üzümde görür âşık varı yokta bulur

Oğul, her şüphe yakine susamıştır Şüphe arttıkça yakine ulaşmak için daha ziyade çırpınır, kol-kanat açar, uçmaya çalışır

İlim mertebesine ulaştı mı, kanadı ayak kesilir, gayrı uçmaya ihtiyacı kalmaz

Çünkü bilgisi yakin kokusunu almaya başlamıştır Bu sınanmış yolda ilim, yakından aşağıdır, şüphe yukarı

Bil ki, ilim yakini arar Yakin de apaçık görüşü Tekâsür Süresi nde Kellâ lev ta lemüne den sonrasını oku da bunu ara, bul, anla !

Ey bilgi sahibi! Bilgi insanı görüşe götürür Dünyadakiler yakin sahibi olsalardı cehennemi gözleriyle görürlerdi

Görüş, şüphe yok ki, yakinden doğar; nitekim hayal de zandan doğmaktadır

O sürede bu anlatılmıştır, İlm-e l Yakin olur, bak da gör

Allah ın rahmeti, kahrından ileridir, kahrından fazladır ve ezelidir Bu yüzden de bir kimseyi belalara uğratması, rahmetindendir

Varlık sermayesi elde edilsin diye rahmeti kahrından ileridir, üstündür

Etle deri lezzetsiz meydana gelmez fakat onlar meydana gelmedikçe sevgilinin aşkı, onları nasıl eritebilir

İşte bu takdir neticesi olarak sen de kahırlara uğrarsan eseflenme bu kahırlar yüzünden elindeki sermayeyi sevgiliye bağışlarsın

Sonra bunun özrü olarak tekrar lûtfeder, yıkanıp, arındın, dereden atladın, artık o mihnetler, cefalar geçti der

Ezeli gaye, senin teslim olmandır Ey müslüman, teslim olmayı araman, dilemen gerek!

Kötü ve hayırsız adam, lengersiz gemidir; ne demir atmıştır, ne bir yere bağlıdır; deli rüzgarlardan kurtulamaz ki

Akıllıya huzur ve emniyet veren akıl lengeridir akıllılardan bir lenger dilen!

İnsan, o cömertlik denizinin inci hazinesinden akıl, fikir kazanırsa,

Bunların yardımıyla gönlü marifetler elde eder, gönül-lükten çıkar, yücelir gözleri de nurlanır

Çünkü nur, gönülden doğar da bu göze vurur Gönül olmasa gözün hiçbir şey göremez

Gönül ,akıl nurlarıyla nurlanırsa o nurlardan göze de bir pay verir

Bil ki gökten inen mübarek su, gönüllere gelen vahiydir, dillere gelen doğru sözlülüktür

Biz de tay gibi ırmaktan su içelim de bizi kınayan vesveseciye bakmayalım, aldırış etmeyelim

Peygamberlerin izini izliyorsan yola düş, halkın bütün kınamalarını hava say!

Yol aşan, menzil alan yol eleri ne vakit köpeklerin havlamasına kulak astılar

bil ki kin, sapıklığın, kafirliğin temelidir!

Kötülükte bulundun mu kork, emin olma, çünkü yaptığın kötülük bir tohumdur, Allah, onu mutlaka bitirir!

Dünyadan geçen kişilerde yok olmamışlar, fakat Allah sıfatlarına bürünmüşlerdir

Onların sıfatları, Hak sıfatlarına karşı, güneşin karşısındaki yıldızlara dönmüştür

A inatçı! Kur an dan buna delil istiyorsan oku: Onların hepsi huzurumuzdadır

Haklarında Huzurumuzdadır denenler yok olamaz-lar, iyi dikkat et de ruhların bekasını iyice anlayasın!

Beka dan mahcup olan ruh azaptadır, Hakk a vasıl olan ruhsa beka aleminde hicaplardan kurtulmuş bir haldedir

İşte bu hayvani duygu kandilinden ne murat edilmişse, bu kandilin gerçeği neyse sana söyledim kendine gel de sakın bu hayvani duyguyla ruh arasında bir birlik tasavvur etme!

Çabuk, ruhunu, yolcuların kutlu ruhlarına ulaştır!

Aklın varsa başka bir akılla dost ol, görüş danış!

İki akılla birçok belalardan kurtulur, ayağını göklerin ta yücesine korsun!

Şu halde bu alemin direği gafletten ibarettir devlet nedir Dev (yani koş) kelimesiyle, let (yani dayak) kelime-sinden meydana gelme bir kelime!

Önce koş koş da sonunda dayak ye! Bu yıkık yerde devlet sahibine eşekçesine ölümden başka hiçbir şey yok!

Sen bir işe el atar, o işe iyice sarılırsın o işteki ayıp ve noksan o anda sana örtülüdür

Alıntı Yaparak Cevapla

Hz. Mevlanadan İbretlik Sözler

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Mevlanadan İbretlik Sözler



Hz Mevlanadan İbretlik Sözler

Allah, senden o işin ayıbını örttüğünden canla başla o işe girişebilirsin

Hararetle sahip olduğun fikrinde ayıbı senden gizlidir

Sana o fikirdeki ayıp ve kusur belli olsaydı ondan kaçardın canın bu fikirle aramda keşke-mağriple maşrık arası kadar uzaklık olsaydı der!

Nihayet ondan usanır, pişman olursun ya bu hal, evvel olsaydı hiç ona koşar mıydın



Şu halde ona girişelim, kaza ve kadere uygun olarak o işi görelim , diye önce ondaki ayıbı, kusuru bizden gizlemiştir Kaza ve kader hükmünü izhar edince göz açılır; pişmanlık gelir, çatar!

Bu pişmanlık da ayrı bir kaza ve kaderdir bu pişmanlığı bırak da Allah a tap!

Pişman olmayı kendine adet edinirsen boyuna pişman olur-durur, nihayet bu pişmanlığa da daha ziyade pişman olursun!

Ömrünün yarısı perişanlıkta geçer, öbür yarısı da pişmanlıkta heder olur gider

Bu fikri, bu pişmanlığı terk et de daha iyi bir hal, daha iyi bir dost ve daha iyi bir iş ara!

Delinin elinden silahı al da adalet ve sulh, senden razı olsun!

Fakat elinde silahı olur, aklı da bulunmazsa bağla elini yoksa yüzlerce zarar yapar

Aklı, zekayı sat da hayranlığı satın al akıl ve zeka,; zandır, hayranlıksa bakış görüş!

Aklı, Mustafa (as) nın önünde kurban et Hasbiyallah de, yani Allah ım bana yeter !

Kalıbın, cesedin mektuptur, ona dikkat et, padişaha layık mı, değil mi Bir anla da sonra gönder!

Bir bucağa git, mektubu aç, oku! bak bakalım, içindeki sözler, padişahlara layık olan sözler mi

Layık değilse o mektubu yırt, çaresine bak, başka bir mektup yaz!

Fakat ten mektubunu açmayı kolay sanma Yoksa herkes gönül sırrını apaçık görürdü!

Bu mektubu açmak ne güçtür, ne sarptır! Erlerin işidir, bu çocuk işi değil!

Hepimiz, fihriste kani olmuş, kalmışız çünkü heva ve hevese, hırsa bulaşmışız!

Halbuki o fihrist, ona baksınlar da metni de öyle sansınlar diye halka bir tuzaktır

Mektubu aç, bu sözden baş çevirme! Allah doğruyu daha iyi bilir!

Mektubun fihristi, dille ikrar etmeye benzer halbuki sen gönül mektubunun metnini sına!

Bak bakalım, ikrarınla muvafık mı Buna bak da işin, münafıkların işine dönmesin!

Gümüş bedenli güzellerin vücudu seni avladıysa ihti-yarlıktan sonra bir de pamuk tarlasına dönen bedene bak!

Zekidir, ince şeyleri bilir bilir ama değil mi ki kıblesi dünyadır, onu ölü bil sen!

Akıl, iki akıldır: Birincisi kazanılan akıldır sen onu mektepte çocuk nasıl öğrenirse öyle öğrenirsin

Kitaptan, üstattan, düşünceden, anıştan, manalardan, güzel ve dokunulmadık bilgilerden

Aklın artar, başkalarından daha fazla akıllı olursun, fakat bu ezberlemekle de ağırlaşır, sıkılırsın!

Geze dolaşa adeta bir ezberleme levhası kesilirsin Halbuki bunlardan geçen levh-i mahfuz olur!

Öbür akıl, Hak vergisidir onun kaynağı candadır

Gönülden bilgi ırmağı coştu mu ne bakar, ne kesilir, ne de sararır!

Kaynağı, yolu bağlı ise ne gam! Çünkü o anbean ev içinden coşup durmaktadır!

Gönlüne kin yüzünden çirkin sûretler gelmesin!

Olmayacak söze, kim söylerse söylesin, inanma!

Geçmiş, gitmiş şeye gam yeme fırsatı fevt ettin mi acıklanma artık!

Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır

Aptallık ve bilgisizlik yama kabul etmez ey öğütçü, ona hikmet tohumunu pek saçma!

Hızır, gemiyi: kötü kişilerin ellerinden kurtarabilmek için, deldi, kırdı

Mâdem ki kırık gemi kurtuluyor, sen de kırıl! Emniyet yoksulluktandır, yürü yoksul ol!

Hakiki olmayan padişahlığı ne el bil, ne yen!

Çalma-çırpma padişahlık; cansız, gönülsüz ve gözsüzdür

Sana padişahlığı halk verdiyse borç alır gibi yine senden alır!

İğreti padişahlığı Allah a ver de Allah sana herkesin kabul edeceği bir padişahlık versin!

Her oyunun faydasını, ondan sonrakinde gör!

Kulak ver, Çok ağlayın dedi Ağlayın da yaratıcı Rabbinin ihsan sütü aksın

Dünyanın direği bulutun ağlamasıdır, güneşin yakması Sen bu iki ipe iyi sarıl

Akıllardaki bu aykırılık, bil ki mertebe bakımından yerden göğe kadardır

Akıl vardır, güneş gibi Akıl vardır, zühre yıldızından da aşağıdır, yıldız akmasında da

Akıl vardır, bir sarhoş mumu gibi; akıl vardır, bir ateş kıvılcımı gibi

O güneş gibi aklın önünden bulutlar kalktı mı Hak nurunu gören akıllar faydalanırlar

Akl-ı cüz-i aklın adını kötüye çıkarmıştır Dünya muradı insanı muradsız bir hale getirmiştir

O, bir avdan avcının güzelliğini görmüştür Bu, avcılığa düşmüş, bu yüzden bir avın derdine uğramıştır

O, hizmetle hizmet edilme nazına erişmiştir; bu kendisine hizmet edilmeyi dilemiş, yüce yolundan geri dönmüştür

O, Firavunlukla suya tutsak olmuş, İsrailoğlu, tutsaklık yüzünden yüzlerce Suhrab kuvvetini elde etmiştir

Bu aykırı bir oyundur, yaman bir ferzin-benttir Hileye az başvur, devlet ve baht işidir, bu

Hayal ve hileyi az doku Çünkü gani Hak hileciye az yol gösterir Hile edeceksen iyi hizmet etme yolunda hile et de bir ümmet içinde peygamberlik elde edesin

Hile et de kendi bedeninden ayrıl, hilenden kurtul, tek kal!

Hile et de en aşağı bir kul ol Aşağılıkla yürü de efendi kesil

Ey koca kurt, hile ve hizmetle efendilik elde etmeyi umma

Fakat pervane gibi ateşe atıl, o ateşi kesene doldurup ağzını büzme, her şeyden kurtul!

Gücü, kuvveti bırak, ağlamaya giriş A yoksul, ağlayı-şa acınır

Susuz ve aciz kişinin ağlayışı manevidir, doğrudur Soğuk soğuk ağlayışsa, o azgının yalanından ibarettir

Yusuf un kardeşlerinin ağlamaları hileden ibarettir Çünkü içleri hissetle, illetle doludur

Duymuşsundur ya, saltanat kısırdır derler Padişahlık davasında olan korkusundan akrabalığı filan hep keser, hepsinden vazgeçer

Çünkü saltanat kısırdır, onun oğlu yoktur Ateş gibi kimseyle dostluğu olamaz

Kimi bulursa yakar, yırtar Kimseyi bulamazsa kendi kendisini yer

Hiç ol da onun dişinden kurtul O katı yürekliden merhameti az um!

Hiç oldun mu o katı yürekliden korkma Her sabah mutlak yokluk tan ders al

Ululuk, ululuk ıssı, Allah ın elbisesidir Kim onu giyme-ye kalkışırsa vebale girer

Taç onundur, kemer bizim Vay haddini aşana!

Bu tavusluk kanadı, sana bir sınamadır Buna kapıldın mı Hakk a ortak olmaya, onun gibi noksan sıfatlardan ari olduğunu davaya kalkışırsın

Bir çok naz vardır ki, suç olur; kulu, padişahın gözünden düşürür

Nazlanmak, şekerden tatlıdır ama az çiğne, yüzlerce tehlikesi vardır

Niyaz yolu emin bir yoldur Nazı bırak da o yola düş!

Nice nazlananlar vardır ki kol-kanat çırpar ama nihayet o hal, adama vebal olur

Nazın güzelliği seni bir an yüceltse bile onun gizli korkusu, seni eritir, mahveder

Bu yalvarışa gelince: Seni zayıflatır Zayıflatır ama parlak ayın on dördü gibi baş köşeye geçirir

Ölüden diriyi çekip çıkarınca ölen, doğru yolu bulur

Diriden ölüyü çıkarınca da diri nefis, ölüm tarafında yönelir, ölüm tarafına dönüp dolaşır

Öl ki, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan diri Allah, ölüden diri meydana getirsin Allah, bu ölü bedenden bir diri meydana getirsin

Kış olursan baharın gelişini, gece kesilirsen gündüzün oluşunu görürsün

Bedende Nefs-i Mutmainne nin yüzünü düşünce tırnakları yaralar

Kötü düşünceyi zehirli tırnak bil Bu tırnak, derinleştikçe can yüzünü tırmalar

Müşkül düğümleri açmak ister; fakat bu, adeta altın bir kaba aptes bozmaya benzer

Ey işin sonuna varan, düğümü çözülmüş say Bu düğüm, boş keseye vurulmuş kuvvetli ve çözülmez bir düğümdür

Düğümleri açmakla uğraşa uğraşa kocadın, başka bir kaç düğümü de çözülmüş sayıver!

Asıl boğazımızdaki çözülmez düğüm şudur: Sen kendini bil, bakalım, aşağılık bir adam mısın, yoksa bahtı yaver bir adam mı

Adamsan bu müşkülü çöz İnsan nefsine sahipsen nefesini bu yolda sarf et

Ayan ve arazı bildin tut, ne çıkar Asıl, kendi haddini bil ki bundan kaçıp kurtulmaya imkan yok

Kendi haddini bilince de artık bu hadden kaç da ey toprak eleyen, hadsiz aleme ulaş

Ömrün mahmul ve mevzu derdiyle geçti Gözün açılmadı, hayatın duyduğun şeylerle geçip gitti

Neticesiz ve tesirsiz her delil boş çıktı Sen kendi neticene bak!

Filozof, davasında delilleri çoğaltıp durur Halbuki kalbi temiz Allah kulu, onun aksine delillere bakmaz bile

Delilden ve hicaptan kaçar, delalet edilenin peşine düşer, başını yakasının içine çeker

Filozofa göre duman, ateşe delildir ama bizce dumansız olarak ateşe atılmak daha hoştur



Hele yakınlıktan, sevgiden meydana gelen şu ateş yok mu O bize dumandan daha yakındır

Hasılı cana arız olan hayallere kapılıp dumana koşmak ve bu yüzden candan olmak, pek kötü bir iştir, pek bahtsızlıktır!

Kanadını yolma, onun sevgisini gönlünden sök, çıkar Çünkü savaşmak için düşmanın bulunması şarttır

Düşman olmadıkça savaş imkanı yoktur Şehvetin olmazsa ondan kaçınma emrine uyman mümkün değildir

Meylin olmazsa sabrın manası yok Düşman yoksa ordu sahibi olmana ne hacet

Kendine gel de kendini hadım etme, papaz olma Çünkü çekinmek ve temiz durmak, şehvetin zıddıdır

Heva ve heves olmadıkça Heva ve hevesten çekinin denmesi mümkün değildir Ölülere gazilik taslanmaz ya!

Yoksullara verin, onları doyurun denmiştir, şu halde kazan Çünkü elinde eskiden kazandığın bir şey olmadıkça harcedemezsin ki

Gerçi o mutlak olarak Yoksulları doyurun demiştir, ama sen Kazanın da sonra yoksulları doyurun diye oku!

Yine böyle, o padişah Sabredin buyurdu Bir istek olmalı ki ondan yüz çeviresin

Yiyin emri, şehvet için bir tuzaktır, ondan sonra gelen israf etmeyin emriyse temizliktir

Şehvet olmazsa ondan kaçınmaya imkan olabilir mi

Sabretme ezasına uğramadıkça karşılığında bir müka-fat ve hayır elde edemezsin

Ne hoştur, o şart ve ne sevinçli şeydir, o mükafat O gönüller açan, canlara can katan mükafat!

Nice hüner ve sanatlar vardır ki ham kişiyi helak eder Çünkü o, taneye koşar, bu yüzden de tuzağı görmez

İhtiyarına sahip olmak, Sakının emrine uyan ve kendisine sahip olan adam için iyidir

Kendini koruyamıyor, kötülüklerden çekinemiyorsan sakın, o aleti uzaklaştırır, ihtiyarı bırak

Cansız değilsen gönül sahibini ara Padişaha zıt değilsen gönülle aynı cinsten olmaya bak

Zamanede sana üç yoldaş vardır; biri vefakardır, ikisi gaddar

Biri dostlarındır, öbürü malın mülkün, üçüncüyse iyi işlerdir ve bu vefalıdır

Mal, seninle beraber gelmez, evden dışarı bile çıkmaz Dost gelir, gelir ama mezar başına kadar

Ölüm gününde dost, sana hal diliyle der ki; Sana buraya kadar yoldaşım, bundan öteye gidemem Mezarının başında bir zamancağız dururum

Fakat yaptığın işler vefakardır; onlara sarıl ki onlar; mezarın içine kadar seninle gelirler

Şu halde kibir elbisesini bedeninden çıkar Bir şey belleyip öğrenme hususunda aşağılık bir elbiseye bürün

Bilgi sahibi olmanın yolu sözledir Sanat öğrenmenin yolu işle

Yokluk istiyorsan o, konuşup görüşmeyle kaimdir Bu hususta ne dilin işe yarar, ne elin

Can, yokluk bilgisini bir candan beller Bu bilgi, ne defterden bellenir, ne dilden!

Ruh bağışlayan güzelden ruhunu esirgeme O, seni kıratın üstüne bindirir

Taçlar veren o başı yüce erden başını çekme O, gönlünün ayağındaki yüzlerce düğümü çözer

Fakat kime söyleyeyim Bütün köy içinde nerde bir diri Âbıhayatın bulunduğu tarafa koşan kim

Sen, bir horluk, görür görmez aşktan kaçmadasın Bir addan başka aşktan ne biliyorsun ki

Aşkın yüzlerce nazı, edası ululuğu var Aşk, yüzlerce nazla elde edilebilir

Aşk vefakar olduğu için vefakar olanı satın alır Vefasız adama bakmaz bile

İnsan bir ağaca benzer, ahdi de ağacın köküne Kökün iyileşmesine, sağlamlaşmasına çalışmak gerek

Bozuk düzen ahit, çürümüş köktür, kökü çürümüş ağaç meyve vermez

Ağacın dalları, yaprakları yeşil bile olsa kök çürümüş, kokmuşsa faydası yok

Fakat kökü sağlam da yeşil yaprakları yoksa nihayet günün birinde yüzlerce yaprak, el salar

İlminle gururlanma da ahdini bütünlemeye bak Çünkü bilgi kabuğa benzer, ahitse onun içindir

Kim benlikten kurtulursa bütün benlikler onun olur Kendisine dost olmadığı için herkese dost kesilir

Nakışsız bir ayna haline gelir, değer kazanır Çünkü bütün nakışları aksettirir

Tut ki bütün doğuyu, batıyı zaptettin, her tarafın saltanatına sahip oldun Mâdem ki bu saltanat, kalmayacak, sen onu bir şimşek farzet; çaktı, söndü

Gönül, ebedi olmayan mülkü, bir rüya bil!

Cellat gibi boğazına yapışan debdebeyi, şan ve şöhreti ne yapacaksın ki

Bil ki bu alemde de bir emniyet bucağı vardır Yalnız münafığın sözünü az duy; çünkü o söz, zaten söz değildir

Şu halde bil ki çektiğin zahmet, yaptığın bir suçun sonucudur Sana inen bu tokat bir şehvetin sebebidir

İbret almaz, o suçu bilmezsen bile hiç olmazsa derhal ağlamaya, sızlamaya koyul, yarlıganma dile!

Secde et, yüzlerce defa Ya Rabbi de, bu gam, yaptı-ğım suçun karşılığıdır, ancak!

Ey Rabbim, sen zulümden, sitemden temizsin Nasıl olur da suçsuz olarak insana bir ders, bir gam verirsin

Ben suçu belli beyan bilmiyorum, fakat bu derde sebep de mutlaka bir suçtur

Sebebi örttüğün gibi o suçu da ört

Bu zamanda zıddı nefyetmeden başka anlatış çaresi yok Bu alemde bir an bile yok ki bir tuzak olmasın

Ey akıllı, fikirli er, sevgiliyi perdesiz görmek istiyorsan ölümü seç, o perdeyi yırt

Fakat, ölür, mezara gidersin hani, o ölümü değil Seni değiştiren, nura götüren ölümü seç

Bu dünya pazarında sermaye altındır; orada da aşk ve ıslak iki göz

Kim eli boş pazara giderse ömrü geçer, tamamıyla ham ve eli boş olarak geri döner

Kardeş neredeydin Hiçbir yerde! Ne pişirdin Hiçbir şey!

Müşteri ol da elim oynasın, gebe olan madenimden la l doğsun

Fakat, müşteri, gevşek ve soğuk bile olsa yine sen onu çağır Çünkü böyle emredilmiştir

Doğan kuşunu uçur, ruh güvercinini tut Davet yolunda Nuh un yolunda yürü

Allah için hizmette bulun Halkın kabul etmesiyle, reddetmesiyle ne işin var senin
O göç zamanının Hadi, kalk kalk! sesi geldi mi bütün dedikodular yok olur, gider,

Sükut alemi gelir, çatar Bari sen o gelmeden sus Vay o kişiye ki ölümle ünsiyeti yoktur!

Gönlünü bir iki günceğiz cilala da o aynayı kendine defter edin

Fikrin donmuşsa, düşünemiyorsan yürü, zikret

Zikir, fikri titretir, harekete getirir Zikri bu dönmüş fikre güneş yap

İşin aslı cezbedir Fakat kardeş, işten kalıp cezbeyi bekleme

Çünkü işi bırakmak, nazlanmaya benzer Canıyla oynayan hiç nazlanabilir mi

Oğul, ne kabul edilmeyi düşün, ne reddedilmeyi Sen daima emri, nehyi gör, gözet!

Derken cezbe kuşu, birdenbire çerden çöpten yapılmış yuvasından uçar, görünüverir Onu gördün mü sabah oldu demektir, mumu o vakit söndür

Gözler perdeleri delip hakikati görmeye başladı mı bu nur, onun nurudur artık Bu nura sahip olan dışa bakar, içi görür

Zerrede ebedi varlık güneşini görür Katrada bütün denizi
Kardeş, elini duadan ayırma Kabul edilmiş, edilmemiş, bununla ne işin var senin

Ekmek bile bu gözyaşına mani olursa elini ekmekten yumak gerek

Kendine çekidüzen ver, çevikleş, yan yakıl da ekme-ğini gözyaşlarınla pişir!

Bu atalar sözü, alemde söylenir durur: Şeytanın canı azapta gerek

Çünkü bilgisiz kişi, hocadan utanır, kalkar, gidip yeni bir dükkan açar

Ustana danışmadan açtığın o dükkan, bil ki kokmuş bir dükkandır, akreplerle, yılanlarla doludur a sûretten ibaret adam!

Çabuk yık bu dükkanı da yeşilliğe, gül fidanlarının, içilecek suların bulunduğu yere dön!

Belayı def etmenin çaresi, sitem etmek değildir Buna çare ihsandır, aftır, keremdir

Peygamber, Sadaka, belayı def eder dedi Ey yiğit, hastalığı sadakayla tedavi et

Düşünceleri, gökyüzünün yıldızları say Fakat bunlar, başka bir gökyüzünde dönmedeler

Kutluluk gördün mü şükret, ihsanda bulun Kötülük gördün mü sadaka ver, yarlıganma dile, çark vur!

Ayın nurlarıyla ruhu parlat Çünkü tutulma yerine geldi, zararlar gördü can simsiyah oldu

Onu hayalden, vehimden, zandan kurtarır Yine kuyudan çıkar, cefa ipinden halâs et

Bu sûretle de bir gönül, senin güzel gönül alışınla kanatlansın, uçsun, şu balçıktan kurtulsun!

Su kabı, ey akıllı adam, sakanın elindedir Öyle olmasa kendi kendine nasıl dolar, boşalır

Sen de her an dolmada, boşalmadasın Bil ki, onun sanat elindesin

Gözündeki bağ, kalktı mı sanatın, sanatkârın elinde halden hale girmekte olduğunu anlarsın

Gözün varsa kendi gözünle bir bak Hiçbir şeyden haberi olmayan bir ahmağın gözüyle bakma

Kulağın varsa kendi kulağınla dinle, duy Neden sersemlerin kulağına kapılıyorsun

Taklide uymaksızın bakmayı âdet edin, kendi aklını koru, onu düşün sen(6/264/3339-3344)

Lezzet, dışardan gelmez, içten gelir, bunu böyle bil Köşkleri, kaleleri aramayı ahmaklık say

Birisi mescid bucağında sarhoş ve neşelidir Öbürü, bağda bahçede suratını asar, muradına erişmez, bir zevk bulamaz

Köşk bir şey değildir Bedenini yık Define, yıkık yerdedir, a benim beyim!

Görmüyor musun bunu Şarap meclisinde sarhoş yıkılınca zevk alıyor

Ev, sûretlerle dolu amma yık onu Yık da defineyi bul, sonra yine yap



Tasvir ve hayal nakışlarıyla dolu bir ev şu resimlerde vuslat definesinin üstüne çekilmiş perdeye benzer Şu gönülde sûretler coşup duruyor ya Onların hepsi, definenin ışığı, altınların parlayışı Su arı-durudur, fakat üstünü köpük kaplamış Köpük, suya bir şey vurmasına mani oluyor Değerli can da latiftir, coşkundur Fakat insanın bedeni onun üstüne çekilmiş bir perdedir Halkın dilinde söylenen atalar sözünü duysana: Bize bizden gelir, her ne gelirse! Bu köpeğe tapan susuzlar da köpük yüzünden arı-duru sudan uzaklaşmışlardır Ne temiz mimar ki, gayb âleminde sözle, afsunla kaleler yapar Sözü, sır köşkünün kapısının sesi bil Bu ses, kapının açılmasından mı geliyor, kapanmasından mı Buna dikkat et Kapı sesi duyulur, kapı görünmez Bu sesi görürsünüz, kapıyı görmezsiniz Hikmet çengi, hoş bir ses verdi mi dikkat et Bakalım, cennet kapılarından hangisi açıldı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.