Prof. Dr. Sinsi
|
İki İnanç Arasındaki Farklar
şartı vardır Bağışlama Eski antlaşma Levililer 17:11de: “Çünkü etin canı kandadır; ve ben onu mezbaha üzerinde canlarınıza kefaret etmek için size verdim; çünkü candan ötürü kefaret eden kandır ” denildiği gibi, Adem ile Havvanın itaatsizliği ile günah yükünü yüklenen insanın; bu yükünü kaldıracak olan Tanrının Sözü MESİH İSAdır Çünkü Tanrının belirttiği gibi birçoklarının günahlarına kefaret olsun diye, beden almış Tanrı Sözü çarmıh üzerinde kanını dökmüş ve bu kana iman edenlere de kefaret olmuştur Bu kana iman edenleri yeniden doğmuş gibi tertemiz yaparak; önlerine Tanrısal bir yaşam sürebilmeleri için yepyeni bir yol açmıştır Kuran-ı Kerime göre herkes kendinden ve kendi günahlarından sorumludur Allaha imanla, iyi işler yapar ve ibadetlerini yerine getirirlerse Allahın izniyle cennete gidebilirler Ayrıca hiç kimse, bir başka kimsenin günah yükünü taşıyamaz Bu ayetlere göre de yine iki inancın bakış noktaları kesin olarak ayrılmaktadır Mesih İnancına göre; Mesih başkalarının günahları uğruna canını vermiştir Kuran-ı Kerime göre ise, hiç kimse bir başkasının günahlarını taşıyamamaktadır
3 Günah:Günah kavramı, iki inancın da hassasiyetle üzerinde durduğu bir kavramdır Tanrısal bir yaşam sürmenin en önemli noktalarından biri günaha yaklaşmamak ve geçit vermemektir Ama günah kavramına bakışı, tabandan tavana doğru incelediğimizde; büyük farkların olduğu gözümüze çarpmaktadır En büyük fark, kişilerin doğduğu anda günahkar olup-olmadıkları konusundan başlar İslam inancına göre her yeni doğan kişi günahsızdır Tertemizdir Daha sonra günahla tanışırlar Oysa Mesih İnancında günah, isyandır İnsanın doğasında günah, isyan vardır Bu nedenle HERKES günah işlemiştir GÜNAHSIZ KİŞİ YOKTUR “Bende hiç günah yoktur ” diyen kişide bile Adem ve Havvadan gelen itaatsizlik, isyan tohumu bulunmaktadır Bilindiği gibi Tanrı tarafından kendilerine birçok şey sunulduğu halde, Adem ve Havva itaatsizlik etmişlerdi Bu nedenle de Tanrının yargısına maruz kalmış ve itaatsizliklerinin bedelini hem ruhsal, hem de fiziksel anlamda ölümle ödemişlerdir ÇÜNKÜ GÜNAHIN SONUCU ÖLÜMDÜR  Bu özellikle, ruhsal anlamda “TANRIDAN KOPUŞ” anlamındadır Fakat fiziksel anlamda da ölümlülüğü beraberinde getirmiştir İnsanın sonsuz yaşamı elinden alınmıştır Ama Tanrı insanlarına olan sevgisinden ötürü, onları böyle bir yargıyla baş başa bırakmamış; alternatifini de birlikte sunmuştur Bu da, MESİH İSANIN KANINA OLAN İMANLA SUNULAN SONSUZ YAŞAMdır Bu günahı, bu itaatsizliği ancak Mesihin kanı ortadan kaldırabilir Buna iman edenler, işte ancak o zaman sonsuz yaşam edinebilirler Cep İlmihali, Diyanet Yayınları: “Normal yaradılışta insanın ruhu, pak ve temizdir ” Ana Britannica sayfa 158, cilt 10 “İslama göre bütün insanlar doğuştan günahsızdır Ama peygamberler (İmamiyeye göre imamlar) dışında bütün insanlar günah işleyebilir ”Kuran-ı Kerim 33:5 “Yanılarak işlediğini şeyde üzerinize günah yoktur; fakat kalplerinizin kastetmiş oldukları müstesna  ”İncil-i Şerif/ Romalılar 3:23 “Çünkü HERKES GÜNAH İŞLEDİ, TANRININ YÜCELİĞİNDEN YOKSUN KALDI ”
4 Günahın Affı:Kuran-ı Kerim 2:271 “Sadakalarınızı açıklarsanız bu da güzeldir Ama onları gizler ve yoksullara bu şekilde verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır; günahlarınızdan bir kısmını örter ” İncil-i Şerif/ Matta 26:28 “Çünkü bu BENİM KANIMDIR GÜNAHLARIN BAĞIŞLANMASI İÇİN BİR ÇOKLARI UĞRUNA AKITILAN ANTLAŞMANIN KANIDIR ” Yukarıdaki ayetler karşılaştırıldığında temel ayrılık olarak göze çarpan; Kuran-ı Kerime göre iyilik işleyerek günahların bağışlanmasının söz konusu olması İncil-i Şerife göre ise; Mesih İsaya İMANLA GÜNAHLARIN AFLIK KAZANMASIDIR Mesih inancı, adı üstünde olan bir inançtır Mesih İsa “Kelamullah” olduğuna göre Tanrı Sözü olarak; TANRI BUYRUĞUdur TANRI ÖRNEĞİdir, TANRI KURTARIŞIdır Bu nedenle inancımız için “HER ŞEY” demektir Burada yanlış anlaşılan, Hıristiyanların İsa adında bir peygambere tapındıkları tarzındaki yaklaşımdır MESİH İSA TANRININ BEDENDE AÇIKLADIĞI SÖZÜ, KURTARIŞIdır Bu anlamda “OL” kelimesinin yeryüzünde bir insan bedeninde daha önceden vaat edildiği üzere ilanından başka bir şey değildir Kelimenin kaynağı kim ise; kelimenin kendisi de Odur Yalnız ve yalnız gözle görünmez Tanrının yarattığı insanına olan sevgi ve şefkatinin sonucunda sunduğu Kendi Sözüdür Görünen, Kurtarış Tasarısıdır İşte bu nedenle biz, eğer gerçek Sahibe iman edersek; ancak günahlarımızın sonsuza dek bağışlanacağına ve bu büyük bağışlama gücüyle artık günah işlemekten tamamen kaçınan kişiler olacağımıza inanmaktayız
5 Düşmanlara Bakış açısı:Kuran-ı Kerim 2:178“Ey iman edenler, ölenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır ”İncil-i Şerif/İbraniler 10:30 “   öç benimdir, karşılığını ben vereceğim  ”Kuran-ı Kerim 8:39 “Fitne kalmayıncaya ve din tümüyle Allahın oluncaya kadar onlarla savaşın ”İncil-i Şerif/ Luka 6:26-38 “      Düşmanlarınızı sevin  ”Kuran-ı Kerim 4:91, 104 “Bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barışa gitmezler ve ellerini sizden çekmezlerse onları yakalayın, tuttuğunuz yerde öldürün İşte böylelerinin üzerine gitmeniz için size açık bir izin ve kuvvet vermiştir   Düşman topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin ”İncil-i Şerif/ Matta 5:3839 “Sağ yanağınıza tokat atana öbür yanağınızı da çevirin ”İncil-i Şerif/ Romalılar 12:9-21 “  Düşmanın acıkmışsa onu doyur, susamışsa su ver  ”Düşmanlık; dünya içinde varlığı inkar edilemez bir kavramdır Dünyada düşmanlık oldukça çok Burada düşmanlığa karşı iki inancın yaklaşımının ne kadar büyük bir farklılık gösterdiğinin farkına varıyoruz İslam inancının görüşü kendini savunma, gerekirse savaşmadır Yani birtakım saldırılara, haksızlıklara karşı etkin direniş taraftarıdır Buna İslam ruhundan bakılırsa, oldukça akılcıdır Mesih inancında ise; tamamen pasif bir direniş fikri söz konusudur Haksızlıklar ve düşmanlıklar olduğunda, Mesih inanlısının tepkisiz kalması, yalnızca ve yalnızca Yaradana sığınması söz konusudur Bu da İncilin görüşüdür Mesih inancı, tehdit durumunda dahi bir Hristiyanın silaha sarılmasına müsaade etmemektedir Haçlı zihniyeti ve Haçlı seferleri ile Mesih İsanın buyruklarının tam tersini uygulamaya cüret eden birtakım kimlikte Hıristiyan olan kişiler; hem kendileri helak olmuş, hem de Tanrının buyruklarının yanlış anlaşılmasına neden olmuşlardır Bu, her inanç için geçerli bir durumdur İnançlar ehil ellerde ve özlerine uygun yaşanılmazsa; çok yıkıcı olabilir
6 Din Kavramı:Kuran-ı Kerim 3:19 “Allah katında din, İslamdır ”ncil-i Şerif/ Yuhanna 10:10 “Ben insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim ”Kuran-ı Kerim 3:85 “Kim, İslamdan gayrı bir din ararsa artık o ondan asla kabul edilmeyecektir ” İncil-i Şerif/ Yuhanna 14:6 “İsa: Yol, Gerçek, Yaşam Benim dedi ”Mesih inancına göre ayetlerde izlenilmesi istenilen bir yol, bir yaşamdır Yani Mesih inancının bir yaşam tarzı olduğu vurgulanmaktadır İncil-i Şerifte Mesih inancının bir din olduğu görüşüne rastlanmamaktadır Mesihe benzeyenler, Mesihi izleyenler, Onun gibi, Onla bütünleşerek, Tanrı Sözünde Tanrıya benzeyenler şeklinde bir yaklaşım vardır İslam inancında ise: “Allah indinde din, İslamdır ” Bir tarafta yol, gerçek ve yaşam Tanrı Sözü Mesihin kendisiyken; diğer tarafta “Allah indinde din, İslamdır ”Görüldüğü gibi ikisi arasında apayrı bir bakış, apayrı bir düşünce tarzı söz konusudur
7 Cennet Hakkında:Kuran-ı Kerim 2:25 “Onlar için orada tertemiz eşler de vardır ”İncil-i Şerif/ Matta 22:23-33 “Dirilişten sonra insanlar ne evlenirler, ne de evlendirilirler, gökteki melekler gibidirler ” Yalnızca bu iki ayete bakmak bile, iki inancın cennet hakkında aynı düşüncede olmadıklarını göstermeye yeterlidir Cennet sözcüğü üzerinde bir beraberlik vardır İki inanç da ölümden sonra cennet ya da cehennem kavramlarının olduğundan bahseder Ama bu kavramların açıklamalarına gelindiğinde; aynı şeylere inanılmadığı görülmektedir İslam inancında cennete nail olan kişiler için tertemiz eşler olacaktır Mesih inancında ise bu, söz konusu değildir Onlar orada ne evlenirler, ne de evlendirilirler, gökteki melekler gibidirler
8 Cehennem Hakkında:Kuran-ı Kerim 11:106-107 “Bahtsızlığa düşenler ateş içindedir  Rabbinin dilemesi hariç Gökler ve yer durdukça onlar orada hep kalacaklardır ”İncil-i Şerif/ Esinleme 14:9-11 “Tanrı gazabının kasesinde saf olarak hazırlanmış Tanrı öfkesinin şarabından içecektir Böylelerine kutsal meleklerin ve Kuzunun önünde ateş ve kükürtle işkence edilecek Çektikleri işkencenin dumanı sonsuzlara dek tüter gece gündüz rahatları yoktur ”Cehenneme ilişkin bu ayetlerde de yaklaşım farklıdır Kurana göre mümin olup cezalarını çekenler Tanrının istemiyle yeniden cennete geçebilme şansına sahiptirler İncile göre ise; cehennemde kalanlar artık sonsuza dek orada kalacaklardır
9 Şeytan Hakkında:Birçoğumuzun şu ya ad bu şekilde duyduğu gibi Şeytan, Tanrı huzurundan kovulduğu için sürekli olarak insana sorun çıkarıp durmuştur İnsanı yoldan çıkarmak için elinden geleni kendine verilen süre içinde yapmaktadır Bu konuda iki inancın bakış açıları hemen hemen yakındır yakın olmasına da; kovuluş nedenine bakıldığında, farklılık hemen ortaya çıkmaktadır Şeytan, Kuran-ı Kerime göre Ademe secde etmediği için isyankar olarak Tanrı huzurundan kovulmuştur İncili Şerife göre ise; “Tanrı gibi olmak” istediği için, Tanrı katından kovulmuştur Kuran-ı Kerim 2:34 “Meleklere Ademe secde edin demiştik de, İblis dışında tümü secde etmişti İblis yan çizmiş, kibre sapmış ve nankörlerden olmuştu ”İncil-i Şerif/ İbraniler 2:5-9 “Ya Rab insanoğlu nedir ki onu anasın, ona ilgi gösteresin Onu meleklerden biraz aşağı kıldın ”Özellikle İbraniler 2:5-9 ayetlerini okuduğumuzda; İncilin Kuran-ı Kerimden hangi konuda ayrılarak Şeytanın Ademe secde etmediği fikrinde olduğunu anlamamız mümkündür Bu ayete göre zaten melekler yaratılan insandan biraz daha üstün olarak algılanmaktadır Böyle olunca da Şeytanın Ademe secde etmesi şeklinde bir düşünceyi İncil İlahiyatı kabul edememektedir İncil İlahiyatına göre; Şeytanın “Tanrı gibi olma” arzusundan ötürü Tanrı katından kovulduğu fikri söz konusudur Şeytanın kovulma nedeni için Kutsal Kitap İşaya 14:12-17 ve Hezekiyel 28:1119 bölümlerini okumanız gerekecektir
10 Kadercilik:Kuran-ı Kerime göre; “hayır ve şer, Allahtandır ” Zaten İslam Amentüsünde bu belirtilmektedir “Hayır ve Şer Allahtandır ”İncil inancına göre ise yalnızca iyilikler, hayır Allahtandır Şer; yani kötü olan, insanın kendi yanılgısı, kendi sapıklığı ve Şeytana uyması sonucunda başına gelmektedir Kuran-ı Kerim 35:8, ayrıca bkz 74:31, 13:27, 14:4 “Allah dilediğini saptırır, içinde bırakır, dilediğini de doğruya ve güzele kılavuzlar ”İncil-i Şerif/ 2 Petrus 3:9, ayrıca bkz Romalılar 9:14, Esinleme 22:17 “Çünkü hiç kimsenin mahvolmasını istemiyor, herkesin tövbeye gelmesini bekliyor ”
11 Kutsal Ruh:İki inanç arasında değişik olarak algılanan bir konu da Kutsal Ruh konusudur İslam inancına göre Kutsal Ruh, Cebraildir Oysa Mesih inancına göre; Tek Olan ve Kendisini “Baba,Oğul ve Kutsal Ruhta” açıklayan Tanrının Kendini açıkladığı Üçüncü Kişiliktir Bugün bizlerde Tanrısal yaşamı gerçekleştiren, bizi teşvik eden Tanrısal işlevdir Kutsal Ruh aynı zamanda Tanrının Kendisidir Yani Tanrı Ruhtur Mesih İsayı Kurtarıcı ve Rab olarak kabul eden her kişide Rabbin Ruhu bulunur Yani Tanrının Ruhu o kişidedir O kişide işler Mesih İsada Tanrı ile olan ilişkide Tanrının Ruhu bizi doluluğuyla teşvik eder, destekler Bu adeta görkemli, tek Tanrıyı; üç boyutlu olarak görmek, hissetmek ve yaşamak gibi bir şeydir Kuran,ı Kerim 2:87 “Meryem Oğlu İsaya da açık seçik deliller verdik ve kendisini Ruhul Kudüs ile güçlendirdik ”Eyub 33:4 “Allahın Ruhu beni yarattı ”İncil-i Şerif/ 2 Korintliler 3:17 ayrıca bkz Luka 1:35 “Rab Ruhtur ve Rabbin Ruhu neredeyse orada özgürlük vardır ”
12 Üçlük:Kuran ile İncil arasında en derin ayrılık; bu noktada ortaya çıkmaktadır Kuran-ı Kerim üçlüğü, tek Tanrı inancıyla bağdaştırmamaktadır İncil ise üçlüğü, birlik inancının bir ifadesi olarak görmektedir Kuran-ı Kerim 4:171 “Meryem Oğlu İsa Mesih, Allahın resulü ve kelimesidir Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryeme atmıştır   üçtür demeyin   ”İncil-i Şerif/ Matta 28:18 “Gidin: Baba, Oğul ve Kutsal Ruh aracılığıyla vaftiz edin ”Açıklama: İnancımıza göre Yüce Tanrının vahdaniyetinden (Birliğinden) hiçbirimizin kuşkusu yoktur Yüce Tanrı Kendisinin üç ayrı şahsiyetini tanıtmaya, daha Kutsal Kitapın ilk başında başlamıştır:I “Başlangıçta Allah gökleri ve yeri yarattı ve yer ıssız ve boştu ve enginin üzerinde karanlık vardı ”Ayetin bu birinci bölümünde Tanrının o gözle görülmez özünü, yani mecaz anlamda “BABA” dediğimiz kişiliğini görüyoruz II “Allahın Ruhu suların yüzü üzerinde hareket ediyordu ” İkinci cümlesinde ise Tanrının Kutsal Ruh dediğimiz kişiliğini görüyoruz III “Ve Allah DEDİ: Işık olsun, ışık oldu   ” (Tekvin 1:1-3)Burada ise Tanrının “SÖZ” dediğimiz ve Mesih İsada dünyaya gelen kişiliğini, Allah Kelamını görüyoruz Kelamullah özelliğini öğreniyoruz Yani bu ayetlere göre Tanrı daha Tevratın ilk ayetlerinde, ilk vahyinde tek olan varlığının, Üç kişilikte nasıl işlediğini bize anlatmaktadır Bizim ilahiyatımıza göre Kutsal Üçlük sonradan ortaya çıkarılmış bir düşünce, Tanrıya eş koşma değildir Bu, Tek olan Tanrının; Kendisini üç boyutta açıklamasından başka bir şey değildir Bu, Tanrının Kendisini “Görünmez Öz, Görünür Söz ve İşleyen Ruh” olarak açıklamasıdır Kısacası; Tevhitte teslistir Şimdi Tek Tanrının Üçlükte açıklanışına örnek olan diğer ayetlere bakalım:İncil-i Şerif/ 2 Korintliler 13:14 “Rab İsa Mesihin inayeti ve Allahın muhabbeti ve Ruhulkudüsün müşareketi hepiniz ile beraber olsun ”Yuhanna 1 bölümde: “Kelam başlangıçta var idi Kelam Allah nezdinde idi, Kelam Allah idi   Her şey onun ile oldu (OL sözü) ve olmuş olanlardan hiçbir şey onsuz olmadı Hayat onda idi ve hayat insanların nuru idi   Ve Kelam beden olup inayet ve hakikat dolu olarak aramızda sakin oldu Biz de onun izzetini, Babanın biricik Oğlunun izzeti olarak gördük ” şeklinde bir anlatım vardır Bu ayette çok kesin olarak Baba ile Oğul arasındaki ilişkiyi görmekteyiz Yani Yüce Tanrı ve Sözü, buradaki açıklamayla bu birliğin içindeki üç kişiliğin birbiriyle alakasının ne denli birbiri içine işlenmiş ayrılmaz bir motif olduğunu görmek mümkündür Aynı bir insanda olduğu gibi: Biz bir bütünüz ama aynı zamanda sözümüz, hem canımız ve hem de ruhumuz var Hem Yüce Allah kendi özünü bize böyle takdim etmek istediyse; buna kim engel olabilir?Biz Kutsal Kitapın bize açıkladığı gibi Yüce olan ve Tek olan Allahı bu şekilde tanıyor ve algılıyoruz Yine Tevratın başında yer alan ayette Yüce Tanrıya verilen ismin çoğul olması ve Tanrının çoğul ifadede hitabı da Kutsal Üçlük için oldukça önemli bir açıklamadır Özellikle bu ifadelerin Kutsal Kitapın başında yer alması, üçlemenin sonradan ortaya çıkarıldığı tarzındaki fikrin doğru olmadığına dair güzel bir kanıt oluşturmaktadır Tekvin 1:1 “Başlangıçta Allah (Elohim=Çoğul) gökleri ve yeri yarattı ”Tekvin 1:26-27 “    suretimize ve benzeyişimize göre insan yapalım    ”Bütün bu çoğul ifadeler, Tek olan Tanrımızı başka tanrılara eşlemek, çok ilahlara tapmak değil; Tevhitte, yani birlikte teslisi (üç kişiliği) daha başında bize tanıtmak içindir
13 Tanrının Oğlu Hakkında:Kuran-ı Kerim Mesih İsadan sürekli olarak “Meryem Oğlu İsa” diye bahsetmektedir Oysa İncil-i Şerife baktığımızda; Mesih İsadan “Tanrı Oğlu” olarak söz edildiği görülmektedir Kuran-ı Kerim bu konuyu genelde fiziksel oğulluk şeklinde değerlendirmekte ve haklı olarak Tanrıya eş koşulma durumunu ortadan kaldırmak için şiddetle karşı durmaktadır Oysa Mesih İnanlıları “Tanrı Oğlu” sözcüğünü mecaz anlamda değerlendirmektedirler Mesih İnancının temeli olan İsa Mesih, Tanrının Sözüdür Babasız olarak bir bedende bütün insanların kurtuluşu için dünyaya gönderilmiştir Onun babası herkesin babası gibi insanoğlu değildir Fiziksel anlamda Onun babası yoktur Onun dünyaya gelişi büyük bir mucizedir Bu nedenle Onun bu mucizevi doğuşunu sağlayan Ruhsal anlamda bir babası vardır O, Mesih İnancına göre Tanrının çocuk edinmesi sonucu ortaya çıkmış bir kişi değildir Ona Tanrı Oğulluğu mecaz anlamda bir unvan olarak, yine Tanrının Kendisi tarafından verilmiştir Yahudilerin hem kendisine, hem annesine sarf ettikleri kötü sözcüklerin hepsini alt edecek; hatta Onun Tanrı Sözü olarak dünyadaki görkemli hizmetini nesillere aktarabilecek derecede yüksek bir unvan Tanrı tarafından verilmiştir İşte bu nedenle inancımıza göre Mesih İsa, Tanrı Oğludur Tanrı Sözüdür Tanrı Kelimesidir İki kitap arasındaki bu farklı algılayış, özellikle Arapça olarak bu konuda iki kitapta yer alan ayetlerin karşılaştırmasıyla iyiden iyiye belirginleşmektedir Kuran-ı Kerimde bu oğulluk kavramı “Tanrı çocuğu” olarak ele alınmaktadır Yani “Veledullah” gibi Oysa İncil-i Şerifte kavram “İbnullah” olarak bir unvan anlamda alınmaktadır Zaten Luka 1:26-35te bu unvanın verilişi anlatılmaktadır Şimdi bu konudaki ayetlere bakalım:Kuran-ı Kerim 2:116 “Allah çocuk edindi dediler Haşa ! böyle bir şeyden arınmıştır O !”İncil-i Şerif/ Matta 16:16 “Simun Petrus: Sen yaşayan Tanrının Oğlu Mesihsin cevabını verdi İsa ona: NE mutlu sana !   bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babamdır dedi ”İncil-i Şerif/ Luka 1:26-35 “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, en yüce Olanın gücü senin üstüne gölge salacak Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek ”Yukarıda anlatmak istediğimiz gibi, eğer bir kişi inancımızı doğru olarak algılamak, en azından bizim neye inandığımızı tam olarak bilmek istiyorsa; Mesih İsa bizler için tam anlamıyla Ruhsal anlamda Tanrı Oğludur O fiziksel anlamda Yüce Tanrının çocuk edinmesiyle ortaya çıkan bir kişi asla ve asla değildir Fiziksel anlamda Tanrı Oğlu değildir ama Tanrının Ruhundan geldiği için biz Ona “Tanrının Oğlu” deriz Aslında buna benzer birtakım mecazlar güncel hayatımızda da kullanılır “Paşa çocuğu” gibi  İşte Mesih İnancının “Tanrı Oğlu” diye kastettiği de, bedenin özündeki Tanrı Sözünün Tanrı ile yakın olan Ruhsal bağını belirginleştirmekten başka bir şey değildir
14 Son Peygamber:Kuran-ı Kerim 61:6 “Ey İsrailoğulları, ben size Allahın elçisiyim, benden önce gelen Tevratı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim ”İncil-i Şerif/ 1 Yuhanna 2:18-28 “Çocuklar bu son saattir Mesih-karşıtının geleceğini duydunuz    İsanın Mesih olduğunu inkar eden yalancı değilse, yalancı kimdir? Babayı ve Oğulu inkar eden, Mesih-karşıtıdır Oğulu inkar edende Baba da yoktur Oğulu açıkça kabul edende Baba da vardır ”İncil-i Şerif/ Galatyalılar 1:6-9 ayrıca bkz Matta 24:11, 24 “Biz ya da gökten bir melek bile size bildirdiğimiz müjdeye ters düşen bir müjde bildirirse, lanet olsun ona   ”İncile iman eden bir kişi için bu noktada artık Mesih İsanın ikinci gelişini beklemekten başka bir yol kalmamaktadır Oysa Kuran-ı Kerime göre gönderilen bir başka Peygamber vardır İşte bu noktada da iki inanç birbirlerinden tamamen ayrılmaktadır Bir kişi İncile göre amel edecek, yaşamını ona göre düzenleyecekse; o zaman orada yazılanlara tam bir imanla inanmak durumundadır Orada yazılanlara göre Mesih İsa yalnız bir peygamber değil; Tanrı Sözü ve Tanrı tarafından gönderilmesi beklenilen Kurtarıcı Mesihtir Tanrıdan bir Sözdür Beden alarak dünyaya gelmiştir Beden olarak elbette % 100 insandır Ama öz olarak Tanrının Sözü olması nedeniyle de % 100 Tanrıdır Yine İncilde Onu bu şekilde kabul etmeyenlerin olacağı konusunda bir uyarı vardır ve böyle kişilerin ardı sıra gidilmemesi gerektiği vurgulanmaktadır Böyle bir durumda İncile % 100 bağlı bir kişinin, Mesih İsayı kurtarıcı ve Rab olarak kabul etmeyen herhangi bir inanca yönelmesi söz konusu olmamaktadır Mesih İnancına göre Tanrının gerçek Sözü , Kutsal Kitapta bulunan sözlerdir Bu sözler de Tevratın ilk sayfasından Yeni Antlaşmanın (İncil-i Şerif) son sayfasına kadar olan sözlerdir Çünkü bu iki kapak arasında onlara göre Tanrının net çizgisi çizilmiş ve Mesih İsa ile bu çizgi mühürlenmiştir Mesihin ikinci gelişiyle çizginin mührü açılacak, yargı kürsüsü kurulacaktır Bu nedenle Mesih İnanlısı, Tanrı çizgisi dışına çıkamaz Bu sözlerin dışında hiçbir sözü kabul edemez
|