11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Taklit Âfeti Ve Biz
Taklit âfeti ve biz
Hâl-i pürmelalimize bakılacak olursa çoğumuz itibarıyla, erkân-ı imaniyeyi ele alıp tek tek tahlilden geçirdikten ve hepsini sağlam bir zemine oturtup yerli yerine koyduktan sonra o iman âbidesini yeniden inşa etmiş ve ona göre bir tahkikî iman ufkuna ulaşmış değiliz
Tabir caizse atalarımızın bize kazandırdığı iğreti bir imanla yaşıyoruz Bazı Ehl-i Sünnet imamları taklide dayanan böyle bir imanı kabul etmemişlerdir Çünkü onlara göre imanın tahkikî olabilmesi, kişinin, iman ettiği esasların her taşını kendi eliyle yerli yerine koymasıyla gerçekleşecektir Evet, imanın her bir cüzünü düşünerek, tahlilden geçirdikten ve onların üzerine şuur mührü vurduktan sonra işte böyle bir iman şart-ı âdi planında senin iradenin ürünü demektir Ancak şu anki hâliyle pek çoğumuzun imanının mimarı babalarımızdır; babalarımızın imanının mimarı da dedelerimizdir  ve hakeza taklit öteden beri bu şekilde devam edegelmiştir Fakat şunu da hemen ifade edeyim ki, iman çok kıymetli olduğundan, taklit bile olsa onu reddetmek imana karşı saygısızlık olur
Hz Üstad bu mevzuda, insanları tahkik kapısına çağırıyor, bizlere tahkik kapısını aralamak istiyor Risale-i Nur'da sadece bir Âyetü'l-kübra'yı bile düşünecek olursak, Üstad'ın orada okuyucuyu kâinatın her bir parçasıyla yüzleştirdiğini, her nesneyi dillendirdiğini ve bizi her nesne karşısında düşünceye sevk ettiğini görürüz Onu okuyan kişi âdeta iman adına kendi düşüncelerini yeniden inşa ediyor gibidir Zaten taklidî iman çağımızdaki şiddetli inkâr ve dalâlet fırtınaları karşısında dayanamamış ve maalesef gümbür gümbür yıkılıp gitmiştir Hatta asırlarca İslâm'ın mânevî hayatının soluklandığı müesseselerde bulunan insanlar dahi böyle bir taklidî imanla dalâlet fırtınaları karşısında ayakta duramamış ve çeşit çeşit şüphe ve tereddütlerle dinlerini, imanlarını kaybetme noktasına sürüklenmişlerdir Hâlbuki onlar iman binalarının her parçasını çok iyi bilse ve ona göre sağlam bir zemine oturtmuş olsalardı netice böyle olmayacaktı
Ayrıca unutulmaması gerekir ki, taklitten sıyrılıp tahkikin sağlam zemininde iman binamızı inşa edebilirsek, bu hâl, bizim tavır ve davranışlarımıza da aksedecektir Zira inanmış bir insanın bakışında, konuşmasında hep ciddiyet nümâyandır Bu mânâda, Hz Üstad'ın çevresinde de inanmış insanların bulunduğunu söyleyebiliriz Hâlbuki bizler taklidin kocaman kahramanlarıyız Çünkü biz kendimizle yüzleşerek, inandıklarımızı analitik mülâhazayla ele alıp tahlil ederek; tahlil edip yeni terkip ve sentezlere ulaşarak o imanımızı sahiplenmiş değiliz Taklitten kurtulamamış böyle bir fert, çok güçlü bir dalâlet fırtınası karşısında devrilip gitme tehlikesiyle karşı karşıya demektir Böyle bir netice bazen itikat sahasında, bazen amelde, bazen hizmet felsefesinde, bazen de benliğin öne çıkması gibi hususlarda kendini gösterir/göstermektedir
ZAMAN
|
|
|