11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İbrahim Hakki Öçal
İBRAHİM HAKKI ÖÇAL 09 06 2007 01:13:00
1911 yılında Fizan'da (Libya) doğdu Babası Dramalı Yüzbaşı Hüseyin Hüsnü Efendi annesi Fizan kaymakamının kızkardeşi Zehra Hanım'dır Çocukluk yılları Osmanlı İmparatorluğu'nun son yılları ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarına rastlamaktadır Bu dönemi kendi
ifadesi ile çöyle aktarmaktadır:
Benim babam Drama'lıydı Babam subaydı Atatürkle aynı yıllarda okumuş ve okul arkadaşıymış Bir gün babam arkadaşları ile kıraathanede otururken kadı efendi gelir Babam Padişah hakkında ileri geri konuşunca kadı efendi: "Padişah efendimizin adını ağzına besmelesiz almayacaksın" der ve padişaha saygısızlık ettiğini söyler Bunun üzerine babam: "Biz Allah'ın adını ağzımıza besmelesiz alıyoruzipadişah kim oluyor?" diye cevap verir Kadı babamı sadarete şikayet eder Alay kumandanı Hilal Bey: "Oğlum Hüseyin Hüsnü özür dile" der Babam ise suçsuz olduğunda ısrar eder Bunun üzerine Topçu Zabiti Babam Hüseyin Hüsnü Efendi 3 gün sonra Fizan'a (Trablusgarp-Libya) sürgüne gönderilir Babam 11 yıl Fizan'da görev yapıyor O sırada Fizan kaymakamının kızkardeşi ile evleniyor İtalyanların Trablusgarp'ı işgale geldikleri yıl ben doğmuşum O tarihte Kolağası olan Binbaşı Mustafa Kemal Atatürk'le babam birlikte savaşıyorlar Orada bulunan bir avuç kuvvetle bir yıl gerilla savaşı ile İtalyan ordusunu işgalden men ediyorlar
Efendinin bu yılları anlatırken babasından aktardığı bir olay vardır:
Bir gün Babam,Mustafa Kemal Atatürk ve bir subay arkadaşları bir bedevi çadırında otururlarken falcı arap kadını gelerek üçününde el falına bakar Babamın ve arkadaşının el falına baktıktan sonra sıra Mustafa Kemal'e geldiğinde avucuna bakar ve irkilir,konuşmak istemez Israr üzerine: "Bir hercümerc olacak,sonra sen büyük bir devlete padişah olacaksın ve padişahlığın 15 sene sürecek" der
Yıllar sonra Mustafa Kemal Atatürk rahatsızlandığında: "iyisiniz iyileşeceksiniz" demeleri üzerine, "Siz ne derseniz deyin Arap Kadın'ın dediği olcak" dediği söylenmektedir
Trablusgarp Savaşı sonrası Anadolu'ya gelişlerini şöyle aktarmakradır:
Milliyetçi ve aynı zamanda İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi olan babam Anadolu'ya dönmek ister Dayılarım: "gitme artık buralısın burada kal" diyorlar O arada babamın maaşı 5 mecitmiş Dayılarım ticaretle uğrarıyorlarmış Babama: "Bizimle çalış sana 11 mecit maaş verelim" diyorlar Babam: "Ben gideceğim" diye ısrar edince annemin hissesine düşen 500 altını vererek,onları yolcu ediyorlar ve Drama'ya yerleşiyorlar
Balkan savaşının patlak vermesi üzerine babam savaşa katılıyor Balkan yenilgisinden sonra ben,annem,ağabeyim ve küçük kardeşim Akhisar üzerinden Malatya Hekimhan'a gittik İstiklal Savaşı yıllarında babam cephedeyken annemi kaybettim Bu sırada 8 yaşındaydım Savaşın kazanılması ve Cumhuriyetin ilanından sonra Ankara'ya göçtük Babam emekli olmuştu ancan emeklilik maaşı yaklaşık bir yıl bağlanamadı O günlerde Ankara sokaklarında gazete satarak aile bütçesine katkıda bulundum Babamın emekli maaşının bağlanmasından sonra Atatürk'ün çağrısına uyan amcalarım Drama'dan Kuşadası'na iskan olunca babam da Kuşadası'na iskanını estedi ve Kuşadası'na geldik Hekimhan'da başladığım ilkokul tahsilini Kuşadası Mahmut Esat Bozkurt İlkokulu'nda tamamladım Bu arada ağabeyim Selahattin Öçal babam gibi subay oldu 1966 yılında da Kara Kuvvetleri Komutanlığı Hareket Dairesi Başkanlığı'ndan emekli oldu
İlkokuldan sonra eğitimini askeri okulda devam ettirmesini isteyen ağabeyinin bu arzusu,babası Hüseyin Hüsnü Efendi'nin rıza göstermemesi üzerine gerçekleşmez ve bundan sonraki hayatını babası ile birlikte çiftçilik yaparak sürdürür 1934 yılında İzmir Bornova'da başlayan askerlik hayatı 1936 yılında sona erer 1937 yılı başında babasını kaybeden İbrahim Hakkı Öçal Efendi 1939 yılında Şükriye Hanım'la evlenir Bu evlilikten 3 kız ve 1 oğlu olur Çok sevdiği oğlu Kazım'ı küçük yaşta kaybedince "Allahım bundan sonra senden başkasını seversem  " der
Siyasi hayata 1946'da Demokrat Parti Kuşadası İlçe Teşkilatı'nı kurmakla başlar ve Belediye Meclis Üyeliği ve İl Genel Meclisi Üyeliği görevlerini uzun yıllar sürdürür Bunun yanısıra çeşitli sosyal amaçlı dernek yöneticiliği görevinde bulunur 27 Kasım 1998 tarihinde irtihal-i dar-i beka eyleyene kadar da kendi adını taşıyan Hacı İbrahim Hakkı Öçal Melami Kültür ve Sanat Vakfı'nın Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yürütmüştür
MELAMET'E İNTİSABI
Dine ve Tasavvufa küçük yaşlarda,anne tarafından seyyid olmanın verdiği etki ile ilgi duymaya başlayan Efendi Hazretleri,muhtelif hoca efendilerden ilim tahsil etmiştir Kendi ifadesiyle:
Dine merakım beş yaşında başlamıştı Kuşadası Hacı İbrahim Cami imam ve hatibi Hacı Mehmet Efendi'den (Emginler)Kur'an dersi aldım 57 yaşına kadar dini araltırmalar yaptım Bu arada Kuşadası'nın meşhur Emin Çetin Hoca'sı (Birinci Hoca) ile tanıştım Tam 20 yıl onun sohbetinde bulundum Atatürk'ün adliye vekili Mahmut Esat Bozkurt'un da hocası,büyük alim ve mutasavvıf olan bu hoca efendi,aydın fikirli,ileri görüşlü bir zattı Ben onun sağ kolu ve "Karaoğlan" ıydım Kendisinden çok feyz aldım 1960 yılında muhterem hocam Emin Çetin'in vefatından sonra kendimde bir boşluk hissettim Kendimi aramaya başladım Bir türlü tatmin olmuyordum Günah sevap,iyi kötü,güzel çirkin,ikiliklerinden kurtulmanın yollarını arıyordum Kalp mütehassıslarına gittim "Sinir" dediler Nihayet hayli aramalardan sonra aradığımı buldum
Bu buluşta,efendi 57 yaşındadır ve hayatında yeni bir dönem başlamaktadır Bu yeni dönemi kendisinden dinleyelim:
İzmir Şemikler'de Ahmet Kumanlıoğlu ve Şemikler Camii İmam ve Hatip'i Hüseyin Sabri Soyyiğit ile tanıştım Ahmet Kumanlıoğlu'nun muhterem oğlu Hasan Fehmi Efendi'nin Libya'ya "Arap Dili ve İslam Etüdleri Fakültesi'ne" tahsil için gittiğini öğrendim Libya'da doğduğumu ve halen anne tarafımdan 500-600 kadar akrabamın olduğunu Ahmet Kumanlıoğlu Hazretlerine arzettim,çok memnun oldu Oğlu Hasan Fehmi'ye mektup yazarak tanışmalarını temin etti Tahsilde olan Hasan Fehmi Trablusgarp'ta (Tripoli) ikamet eden teyzemin torunlarından Hasan Zafir Berkan beyefendi ile buluştu ve onların konaklarında bir ay kadar misafir kaldı Hasan Zafir Berkan bey iki devre bakanlık yapmış bir diplomattır ve halen hayattadır Bu vesile ile Melami efendileri olan Ahmet Kulamlıoğlu ve Hasan Sabri Soyyiğit efendilerin sohbetlerine iştirak etmeye başladım Beni seven,sevildiğimi ve sevdiklerini anladığım bu iki zatı muhtereme teklifleri üzerine derhal intisap ettim İntisap tarihim 1968 Haziran ayı ve yaşım 57 idi 1974'te hac vazifemi ifa ettim Ne olduysa Medine-i Münevvere'de vaki oldu O hal benimle beraber bu alemden öbür aleme intikal edecektir Ezcümle şunu anladım ki;En büyük günah insanın kendi vücududur (Varlığıdır) Vücut Allah ile kulun arasında bir perdedir Vücut kokusu allah kokusuna manidir Bu fani vücudu terketmek,Hakk'ın vücudunda fani olmak,zandan,evhamdan,şirkten kurtulmak,ancak Ef'al'den,Sıfat'tan,Vücut'tan kurtulmakla mümkündür Ef'al'in,fiillerin,Hakk'a ait olduğunu,sıfatlarla sıfatlananın O olduğunu,bütün vücutlarda mevcudun O olduğunu,insana ait bir nesnenin olmadığını zecketmedikçe suretlerden ve suret ibadetlerden kurtulmanın mümkün olmayacağını anladım
1990 yılında irşadla görevlendirilen Efendi Hazretleri'nin etrafında çok kısa bir zamanda geniş bir topluluk oluşmuştur Sohbetlerine yurtdışından ülkemize turist olarak gelen yabancılardan da katılan olmaktadır Bunlardan sohbetlere katılan 40 kişilik bir İtalyan gurubu İslam'la müşerref olmuşlar ve Efendi'ye intisap etmişlerdir İbrahim Hakkı Öçal Efendi 27 Kasım 1998 günü dar-ü dünyadan dar-ü bekaya intikal etmişlerdir
-El-Melami-
|
|
|