![]() |
Saclara Düsen Aklar Mü'minin Nurudur |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Saclara Düsen Aklar Mü'minin NurudurSaclara Düsen Aklar Mü´minin Nurudur Habîb-i Edîb Efendimiz "Allah, gençliğini Hakk'a itaat yoluna bağlayan ve gayr-i meşrû şehvet peşinde olmayan genci pek beğenir ![]() ![]() ![]() Şimdi, böyle mukaddes bir hitaba mazhar olmak için canlar verilse değmez mi?! ![]() ![]() zevkini geçici ve süflî lezzetlere tercih etmeli değil mi?! ![]() Yıllar var ki, hayata gözlerini açan genç nesiller, ekseriyetle bu hakikatten habersiz yaşadılar; sürekli bir boşluktan diğerine sürüklenip durdular; ruhlarını kanatlandırabilecek sistemli düşünceden uzak, kendi iç derinliklerine yabancı ve ahiret gerçeğine karşı da duyarsız kaldılar; dolayısıyla, içlerindeki elem, ızdırap ve burkuntulardan, karamsarlık ve bedbinlikten kurtulamadı ve zayi olup gittiler ![]() ![]() ![]() Evet, bir tarafta bu evsaftaki gençlerin, her gün ferdî planda daha bir derinleşip enginleştiklerini, toplumun sıkıntılarına çareler arayıp onların ızdıraplarını paylaştıklarını ve milletin mutluluğunu kendi fedakârlıkları üzerine bina edip binbir mahrumiyet içinde başkalarının vicdan ve ruhlarını doyurmaya çalıştıklarını hayranlıkla seyrediyor ve seviniyoruz ![]() ![]() "Benim bir kaybım var!" Bildiğiniz gibi, onbeş-onaltı yaşlarındayken henüz İslam ahlakını bilmediğinden sürekli çevredeki kadınları rahatsız eden Cüleybib, Rehber-i Ekmel ile tanışıp O'nunla nurlanınca ve iffetini koruma hususunda O'nun dualarını alınca, artık Medine'nin en hayâlı gençlerinden biri haline gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() O hengâmede Şefkat Peygamberi yüksek sesle sordu; "Aranızda kaybı olan, herhangi bir yakınını bulamayan var mı?" Sahabe efendilerimiz "Hayır, ya Resûlallah, aradığımız herkesi bulduk ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görüyor muyuz Fahr-i Kâinat (aleyhi ekmelüttehâyâ) Efendimiz'in hiç kimseyi atmadan ve kimsenin hatasına bakmadan herkesi kazanma gayretini?! ![]() ![]() ![]() Evet, bize herkese koşmak, her düşmüşe el uzatmak, her gönle girmek ve her kalbi iman nurlarıyla mamur kılmaya çalışmak düşüyor ![]() Hayırlı ihtiyar, Allah yolunu ihtiyar edendir Bir yanda iffet abidesi gençler varken bir başka tarafta da maalesef yaşlandığı ve ötelerin şafak emareleri saç ve sakalına düştüğü halde, bir türlü tûl-i emelden kurtulamayan, kendisini âhirete tevcih edemeyen, içinde imanı coşturamayan, hevaî delikanlılara has hayat tarzını arkada bırakamayan ve hâlâ hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya ve dünyevîliklere dilbeste olan ihtiyarlar var ![]() ![]() Oysa insan hayatında her dönemin kendine has zorlukları, menfilikleri ve aleyhte sayılabilecek yanları olduğu gibi, ömrün sair duraklarında bulunamayacak güzellikleri, müsbet yanları ve çok kârlı buudları da vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca, Habîb-i Ekrem efendimiz, saçlarına düşen aklarla iyice nurlanmış, o nur sayesinde günahlarından arınmış ve manevî derecesi yükselmiş bir ihtiyar, hâlis bir gönülle dua için ellerini açarsa, Cenâb-ı Hakk'ın onun duasına hemen cevap vereceğini ve hatta böyle birinin duasını reddetmekten haya edeceğini müjdelemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Öyleyse, hayırlı ihtiyar, Allah yolunu ihtiyar edendir ![]() ![]() ![]() ![]() ÖZETLE 1- Yıllar var ki, genç nesiller, sürekli bir boşluktan diğerine sürüklenip durdular; kendi iç derinliklerine yabancı ve ahirete karşı da duyarsız kaldılar; dolayısıyla, elem, karamsarlık ve bedbinlikten kurtulamadı ve zayi olup gittiler ![]() 2- Maalesef yaşlandığı halde, bir türlü kendisini âhirete veremeyen, içinde imanı coşturamayan, hevaî delikanlılara has hayat tarzını arkada bırakamayan ve hâlâ hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya ve dünyevîliklere dilbeste olan ihtiyarlar var ![]() 3- Habîb-i Ekrem efendimiz, saçlarına düşen aklarla iyice nurlanmış bir ihtiyar, hâlis bir gönülle dua için ellerini açarsa, Cenâb-ı Hakk'ın onun duasına hemen cevap vereceğini ve böyle birinin duasını reddetmekten hayâ edeceğini müjdelemiştir ![]() |
![]() |
![]() |
|