Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fihristi, kuran

Kur'an Fihristi- S

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- S



Kur'an Fihristi- S

''Saat'

Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar, doğrusu hüsrana uğramışlardır Öyle ki, saat (kıyamet günü) apansız onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yüklenerek: "Onda (dünyada) sorumsuzca yaptıklarımızdan dolayı yazıklar olsun bize?" derler Dikkat edin, o işleyip-yüklendikleri ne kötüdür (En'am Suresi, 31)
De ki: "Düşündünüz mü hiç; eğer size Allah'ın azabı gelirse ya da saat (kıyamet) gelip çatarsa, Allah'tan başkasını mı çağıracaksınız? Eğer doğru sözlüler iseniz (çağırın bakalım)" (En'am Suresi, 40)
Her ümmet için bir ecel vardır Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler) (Araf Suresi, 34)
Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar De ki: "Onun ilmi yalnızca Rabbimin Katındadır Onun süresini O'ndan başkası açıklayamaz O, göklerde ve yerde ağırlaştı O, size apansız bir gelişten başkası değildir" Sanki sen, ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar De ki: "Onun ilmi yalnızca Allah'ın Katındadır Ancak insanların çoğu bilmezler" (Araf Suresi, 187)
Andolsun Allah, Peygamberin, muhacirlerin ve ensarın üzerine tevbe ihsan etti Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi neredeyse kaymak üzereyken- ona güçlük saatinde tabi oldular Sonra onların tevbelerini kabul etti Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir (Tevbe Suresi, 117)
Gündüzün bir saatinden başka sanki hiç ömür sürmemişler gibi onları birarada toplayacağı gün, onlar birbirlerini tanımış olacaklar Allah'a kavuşmayı yalanlayanlar gerçekten hüsrana uğramışlardır Onlar hidayete ermiş (kimseler) değildi (Yunus Suresi, 45)
De ki: "Allah'ın dilemesi dışında, kendim için zarardan ve yarardan (hiçbir şeye) malik değilim Her ümmetin bir eceli vardır Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne alınabilirler (Yunus Suresi, 49)
Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namazı kıl Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir Bu, öğüt alanlara bir öğüttür (Hud Suresi, 114)
Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık Hiç şüphesiz o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla davran (Hicr Suresi, 85)
Eğer Allah, insanları zulümleri nedeniyle sorguya çekecek olsaydı, onun üstünde (yeryüzünde) canlılardan hiçbir şey bırakmazdı; ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler (Nahl Suresi, 61)
Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir (Kıyamet) Saatin(in) emri de yalnızca (süratli) göz açıp kapama gibidir veya daha yakındır Şüphesiz, Allah herşeye güç yetirendir (Nahl Suresi, 77)
Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık) İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık" Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin" (Kehf Suresi, 19)
De ki: "Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va'dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri- gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir (Meryem Suresi, 75)
Onlar, Rablerine karşı gayb ile (O'nu görmedikleri halde) bir haşyet içindedirler ve onlar, kıyamet saatinden 'içleri titremekte olanlardır' (Enbiya Suresi, 49)
Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir (Hac Suresi, 1)
Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; Biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık (Furkan Suresi, 11)
Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına and içerler İşte onlar böyle çevriliyorlardı (Rum Suresi, 55)
Kıyamet saatinin bilgisi, şüphesiz Allah'ın Katındadır Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdardır (Lokman Suresi, 34)
Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler" (Zümer Suresi, 9)
Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır (Bu,) Bir tebliğdir Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı? (Ahkaf Suresi, 35)
Saat (kıyamet vakti) yakınlaştı ve ay yarıldı (Kamer Suresi, 1)
Daha doğrusu onlara va'dedilen (asıl azap) (kıyamet) saatidir O saat, 'kurtuluş olmayan daha korkunç bir bela' ve daha acıdır (Kamer Suresi, 46)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- S

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- S



''Sabah'

(Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver" dedi "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır Rabbini çokça zikret ve akşam sabah Onu tesbih et" dedi (Ali İmran Suresi, 41)
Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın Dağılıp ayrılmayın Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın Hani siz düşmanlar idiniz O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar (Ali İmran Suresi, 103)
Sabah akşam -O'nun yüzünü (rızasını) dileyerek- Rablerine dua edenleri kovma Onların hesabından senin üzerinde bir şey (yükümlülük), senin hesabından da bir şey (yükümlülük) yoktur ki onları kovman gereksin Yoksa zalimlerden olursun (En'am Suresi, 52)
O, sabahı yarıp çıkarandır Geceyi bir sükun (dinlenme), Güneş ve Ay'ı bir hesap (ile) kıldı Bu, üstün ve güçlü olan, bilen Allah'ın takdiridir (En'am Suresi, 96)
Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da, kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar (Araf Suresi, 91)
Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret Gaflete kapılanlardan olma (Araf Suresi, 205)
O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar (Hud Suresi, 67)
(Elçiler) Dediler ki: "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık) Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir Onlara va'dolunan (azap) sabah vaktidir Sabah da yakın değil mi?" (Hud Suresi, 81)
Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Şuayb'ı ve Onunla birlikte iman edenleri kurtardık; o zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar (Hud Suresi, 94)
Göklerde ve yerde her ne varsa -isteyerek de olsa, istemeyerek de olsa- Allah'a secde eder Sabah akşam gölgeleri de (O'na secde eder) (Ra'd Suresi, 15)
Ve onlara şu emri verdik: "Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir" (Hicr Suresi, 66)
Derken, sabah vaktine girdiklerinde, onları o dayanılmaz-çığlık yakalayıverdi (Hicr Suresi, 83)
Akşamları getirir, sabahları götürürken onlarda sizin için bir güzellik vardır (Nahl Suresi, 6)
Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme (Kehf Suresi, 28)
Böylelikle (Zekeriya) mescidten kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: "Sabah akşam tesbih edin" (Meryem Suresi, 11)
Onda ?boş bir söz işitmezler; sadece selam (ı işitirler) Sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta)dır (Meryem Suresi, 62)
(Bu nur,) Allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler (Nur Suresi, 36)
Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (Nur Suresi, 58)
Ve dediler ki: "Bu, geçmişlerin uydurduğu masallardır, bir başkasına yazdırmış olup kendisine sabah akşam okunmaktadır" (Furkan Suresi, 5)
Musa'nın annesi ise, yüreği boşluk içinde sabahladı Eğer mü'minlerden olması için kalbi üzerinde (sabrı ve dayanıklılığı) pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse onu(n durumunu) açığa vuracaktı (Kasas Suresi, 10)
Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor Musa, ona dedi ki: "Sen açıkça bir azgınsın" (Kasas Suresi, 18)
Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: "Vay, demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip-yaymakta ve kısıp-daraltmaktadır Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı Vay, demek gerçekten inkar edenler felah bulamaz" demeye başladılar (Kasas Suresi, 82)
Ancak onu yalanladılar; bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar (Ankebut Suresi, 37)
Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edip (yüceltin) (Rum Suresi, 17)
Ve O'nu sabah ve akşam tesbih edin (Ahzab Suresi, 42)
Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı Onlardan kim Bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık (Sebe Suresi, 12)
Siz onların üstünden muhakkak geçip gidiyorsunuz; sabah vakti (Saffat Suresi, 137)
Fakat (azap) onların sahasına indiği zaman uyarılıp-korkutulanların sabahı ne kötü olur (Saffat Suresi, 177)
Doğrusu Biz dağlara boyun eğdirdik, akşam ve sabah kendisiyle birlikte (Allah'ı) tesbih ederlerdi (Sad Suresi, 18)
Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar Kıyamet-saatinin kopacağı gün: "Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun" (denecek) (Mü'min Suresi, 46)
Şu halde sen sabret Gerçekten Allah'ın va'di haktır Günahın için mağfiret dile; akşam ve sabah Rabbini hamd ile tesbih et (Mü'min Suresi, 55)
"İşte bu sizin zannınız; Rabbiniz hakkında beslediğiniz-zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana uğrayan kimseler olarak sabahladınız" (Fussilet Suresi, 23)
Ki Allah'a ve Resûlüne iman etmeniz, Onu savunup-desteklemeniz, Onu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O'nu (Allah'ı) tesbih etmeniz için (Fetih Suresi, 9)
Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azap yakalayıp-bastırıverdi (Kamer Suresi, 38)
Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi (Kalem Suresi, 17)
Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler (Kalem Suresi, 21)
Ağardığı zaman sabaha, (Müddesir Suresi, 34)
Ve sabah, akşam Rabbinin adını zikret (İnsan Suresi, 25)
Ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha; (Tekvir Suresi, 18)
Sabah vakti baskın yapanlara (Adiyat Suresi, 3)
De ki: Sabahın Rabbine sığınırım (Felak Suresi, 1)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- S

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- S



''Saba Melikesi'

Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: "Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin) şeyi, ben kuşattım ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim" (Neml Suresi, 22)
"Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona herşeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var" (Neml Suresi, 23)
"Onu ve kavmini, Allah'ı bırakıp da güneşe secde etmektelerken buldum, şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar" (Neml Suresi, 24)
"Ki onlar, göklerde ve yerde saklı olanı ortaya çıkaran ve sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilen Allah'a secde etmesinler diye (yapmaktadırlar)" (Neml Suresi, 25)
"O Allah, O'ndan başka İlah yoktur, büyük Arş'ın Rabbidir" (Neml Suresi, 26)
(Süleyman:) "Durup bekleyeceğiz, doğruyu mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?" dedi (Neml Suresi, 27)
"Bu mektubumla git, onu kendilerine bırak sonra onlardan (biraz) uzaklaş, böylelikle bir bakıver, neye başvuracaklar?" (Neml Suresi, 28)
(Hüdhüd'ün mektubu götürüp bırakmasından sonra Saba melikesi Belkıs:) Dedi ki: "Ey önde gelenler gerçekten bana oldukça önemli bir mektup bırakıldı" (Neml Suresi, 29)
"Gerçek şu ki, bu, Süleyman'dandır ve 'Şüphesiz Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla' (başlamakta)dır" (Neml Suresi, 30)
(İçinde de:) "Bana karşı büyüklük göstermeyin ve bana Müslüman olarak gelin" diye (yazılmaktadır) (Neml Suresi, 31)
Dedi ki: "Ey önde gelenler, bu işimde bana görüş belirtin, siz (herşeye) şahidlik etmedikçe ben hiçbir işte kesin (karar veren biri) değilim" (Neml Suresi, 32)
Dediler ki: "Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız İş konusunda karar senindir, artık sen bak, neyi emredersen (biz uygularız) (Neml Suresi, 33)
Dedi ki: "Gerçekten hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman, orasını bozguna uğratırlar ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar; işte onlar, böyle yaparlar" (Neml Suresi, 34)
"Ben onlara bir hediye göndereyim de, bir bakayım elçiler neyle dönerler" (Neml Suresi, 35)
(Elçi hediyelerle) Süleyman'a geldiği zaman: "Sizler bana mal ile yardımda mı bulunmak istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır; hayır, siz, hediyenizle sevinip öğünebilirsiniz" dedi (Neml Suresi, 36)
"Sen onlara dön, Biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onların karşı koymaları mümkün değil ve Biz onları ordan horlanmış-aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız" (Neml Suresi, 37)
(Elçinin gitmesinden sonra Süleyman:) "Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (Müslüman)lar olarak gelmeden önce, sizden kim onun tahtını bana getirebilir?" dedi (Neml Suresi, 38)
Cinlerden ifrit: "Sen daha makamından kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim" dedi (Neml Suresi, 39)
Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: "Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim" Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: "Bu Rabbimin fazlındandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti) Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır (Neml Suresi, 40)
Dedi ki: "Onun tahtını değişikliğe uğratın, bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak? (Neml Suresi, 41)
Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: "Senin tahtın böyle mi?" denildi Dedi ki: "Tıpkı kendisi Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz Müslüman olmuştuk" (Neml Suresi, 42)
Allah'tan başka tapmakta olduğu şeyler onu (Müslüman olmaktan) alıkoymuştu Gerçekte o, inkar eden bir kavimdendi (Neml Suresi, 43)
Ona: "Köşke gir" denildi Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı (Süleyman:) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir" Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum" (Neml Suresi, 44)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- S

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- S



''Sabii'

Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır (Bakara Suresi, 62)
Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır (Maide Suresi, 69)
Gerçekten iman edenler, Yahudiler, yıldıza tapanlar (Sabii) Hıristiyanlar, ateşe tapanlar (Mecusi) ve şirk koşanlar; şüphesiz Allah, kıyamet günü aralarını ayıracaktır Doğrusu Allah, herşeyin üzerinde şahid olandır (Hac Suresi, 17)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- S

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- S



''Sabır'

Sabır ve namazla yardım dileyin Bu, şüphesiz, huşû duyanların dışındakiler için ağır (bir yük)dır (Bakara Suresi, 45)
Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir (Bakara Suresi, 153)
Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz Sabır gösterenleri müjdele (Bakara Suresi, 155)
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır) İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır (Bakara Suresi, 177)
Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç-onu tadmazsa bendendir Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir" (Bakara Suresi, 249)
Onlar, Calut ve ordusuna karşı meydana (savaşa) çıktıklarında, dediler ki: "Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kafirler topluluğuna karşı bize yardım et" (Bakara Suresi, 250)
Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve 'seher vakitlerinde' bağışlanma dileyenlerdir (Ali İmran Suresi, 17)
Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır (Ali İmran Suresi, 120)
Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar da aniden üstünüze çullanıverirlerse, Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle yardım ulaştıracaktır (Ali İmran Suresi, 125)
Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? (Ali İmran Suresi, 142)
Nice peygamberle birlikte birçok Rabbani (bilgin)ler savaşa girdiler de, Allah yolunda kendilerine isabet eden (güçlük ve mihnet)den dolayı ne gevşeklik gösterdiler, ne boyun eğdiler Allah, sabredenleri sever (Ali İmran Suresi, 146)
Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir (Ali İmran Suresi, 186)
Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin Allah'tan korkun Umulur ki kurtulursunuz (Ali İmran Suresi, 200)
"Oysa sen, yalnızca, bize geldiğinde Rabbimiz'in ayetlerine inanmamızdan başka bir nedenle bizden intikam almıyorsun Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür" (Araf Suresi, 126)
Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir za'f olduğunu bildi Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah'ın izniyle (onların) iki binini yener Allah, sabredenlerle beraberdir (Enfal Suresi, 66)
Ve üzerine yalandan kan (sürülmüş) olan gömleğini getirdiler "Hayır" dedi Nefsiniz, sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır Sizin bu düzüp-uydurduklarınıza karşı (Kendisi'nden) yardım istenecek olan Allah'tır"0 (Yusuf Suresi, 18)
(Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o:) "Hayır" dedi "Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın Kendisi'dir" (Yusuf Suresi, 83)
Dedi ki: "İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim (Kehf Suresi, 78)
"Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu" (Kehf Suresi, 82)
Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin (Taha Suresi, 130)
Şu halde, güzel bir sabır (göstererek) sabret (Mearic Suresi, 5)
Öyleyse, Rabbinin hükmüne sabır göster Onlardan günahkar veya nankör olana itaat etme (İnsan Suresi, 24)
İçinizden özgür mü'min kadınları nikahlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikahlayın Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın) Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (Nisa Suresi, 25)
Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler Allah'ın sözlerini (va'dlerini) değiştirebilecek yoktur Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi (En'am Suresi, 34)
Musa kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin Gerçek şu ki, arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar En güzel sonuç muttakiler içindir" dedi (Araf Suresi, 128)
Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz'afları) mirasçılar kıldık Rabbinin İsrailoğullarına olan o güzel sözü (vaadi), sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı (yerine geldi) Firavun ve kavminin yapmakta oldukları ve yükselttiklerini (köşklerini, saraylarını) da yerle bir ettik (Araf Suresi, 137)
Allah'a ve Resûlüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider Sabredin Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir (Enfal Suresi, 46)
Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret O, hükmedenlerin en hayırlısıdır (Yunus Suresi, 109)
Sabredenler ve salih amellerde bulunanlar başka İşte, bağışlanma ve büyük ecir bunlarındır (Hud Suresi, 11)
Bunlar: Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun Şu halde sabret Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir (Hud Suresi, 49)
Ve sabret Gerçekten Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez (Hud Suresi, 115)
"Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?" dediler "Ben Yusuf'um" dedi "Ve bu da kardeşimdir Doğrusu Allah bize lütufta bulundu Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz" (Yusuf Suresi, 90)
Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir (Ra'd Suresi, 22)
"Sabrettiğinize karşılık selam size (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel" (Ra'd Suresi, 24)
Andolsun Musa'yı: "Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat" diye ayetlerimizle göndermiştik Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır (İbrahim Suresi, 5)
"Bize ne oluyor ki, Allah'a tevekkül etmeyelim? Bize doğru olan yolları O göstermiştir Ve elbette bize yaptığınız işkencelere karşı sabredeceğiz Tevekkül edenler Allah'a tevekkül etmelidirler" (İbrahim Suresi, 12)
Onların tümü-toplanıp (kıyamette) Allah'ın huzuruna çıktılar da zayıflar (müstaz'aflar) büyüklük taslayanlara (müstekbirlere) dedi ki: "Şüphesiz, biz size tabi idik; şimdi siz, bizden Allah'ın azabından herhangi bir şeyi önleyebiliyor musunuz?" Dediler ki: "Eğer Allah bize doğru yolu gösterseydi biz de sizlere doğru yolu gösterirdik Şimdi yakınsak da, sabretsek de fark etmez, bizim için kaçacak bir yer yoktur" (İbrahim Suresi, 21)
Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir (Nahl Suresi, 42)
Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın Katında olan ise kalıcıdır Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle Biz muhakkak vereceğiz (Nahl Suresi, 96)
Sonra gerçekten Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip, sabredenlerin (destekçisidir) Şüphesiz senin Rabbin, bundan sonra da gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir (Nahl Suresi, 110)
Eğer ceza verecekseniz, size verilen cezanın misliyle ceza verin ve eğer sabrederseniz, andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır (Nahl Suresi, 126)
Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme (Nahl Suresi, 127)
Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme (Kehf Suresi, 28)
Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin" (Kehf Suresi, 67)
(Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?" (Kehf Suresi, 68)
(Musa:) "İnşaAllah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi (Kehf Suresi, 69)
Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" (Kehf Suresi, 72)
Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" (Kehf Suresi, 75)
İsmail, İdris ve Zü'l-Kifl, hepsi sabredenlerdendi (Enbiya Suresi, 85)
Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir (Hac Suresi, 35)
"Bugün Ben, gerçekten onların sabretmelerinin karşılığını verdim Şüphesiz onlar, 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenlerdir" (Mü'minun Suresi, 111)
Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezen (elçi)lerden başkasını göndermiş değiliz Biz, sizin kiminizi kimi için deneme (fitne konusu) yaptık Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir (Furkan Suresi, 20)
İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar (Furkan Suresi, 75)
İşte onlar; sabretmeleri dolayısıyla ecirleri iki defa verilir ve onlar kötülüğü iyilikle uzaklaştırıp kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler (Kasas Suresi, 54)
Kendilerine ilim verilenler ise: "Yazıklar olsun size, Allah'ın sevabı, iman eden ve salih amellerde bulunan kimse için daha hayırlıdır; buna da sabredenlerden başkası kavuşturulmaz" dediler (Kasas Suresi, 80)
Ki onlar, sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir (Ankebut Suresi, 59)
Öyleyse sen sabret; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe (veya gevşekliğe) sürüklemesinler (Rum Suresi, 60)
"Ey oğlum, namazı dosdoğru kıl, ma'rufu emret, münkerden sakındır ve sana isabet eden (musibetler)e karşı sabret Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken işlerdendir (Lokman Suresi, 17)
Görmüyor musun ki, size ayetlerinden (bazılarını) göstermesi için, gemiler Allah'ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir! Hiç şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden için gerçekten ayetler vardır (Lokman Suresi, 31)
Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip-yönelten önderler kıldık; onlar Bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı (Secde Suresi, 24)
Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve (Allah'ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır (Ahzab Suresi, 35)
Onlar ise: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını aç (şehirlerimiz birbirine çok yakındır) dediler ve kendi nefislerine zulmetmiş oldular Böylece Biz de onları efsaneler(e konu olan bir halk) kıldık ve onları darmadağın edip dağıttık Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır (Sebe Suresi, 19)
Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): ?Oğlum? dedi ?Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm Bir bak, sen ne düşünüyorsun? (Oğlu İsmail) Dedi ki: ?Babacığım, emrolunduğun şeyi yap İnşaAllah, beni sabredenlerden bulacaksın? (Saffat Suresi, 102)
Sen onların söylediklerine karşı sabret ve Bizim güç sahibi kulumuz Davud'u hatırla; çünkü o, (her tutum ve davranışında Allah'a) yönelen biriydi (Sad Suresi, 17)
"Ve eline bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve andını bozma" Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk O, ne güzel kuldu Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip-dönen biriydi (Sad Suresi, 44)
De ki: "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır Allah'ın arz'ı geniştir Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir" (Zümer Suresi, 10)
Şu halde sen sabret Gerçekten Allah'ın va'di haktır Günahın için mağfiret dile; akşam ve sabah Rabbini hamd ile tesbih et (Mü'min Suresi, 55)
Şu halde sen sabret, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır Sonunda ya onlara va'dettiğimiz (azab)in bir kısmını sana göstereceğiz ya da senin hayatına son vereceğiz Nihayet onlar Bize döndürülecekler (Mü'min Suresi, 77)
Şimdi eğer sabredebilirlerse, artık onlar için konaklama yeri ateştir Ve eğer onlar hoşnut olma (dünya)ya dönmek isterlerse, artık hoşnut olacaklardan değildirler (Fussilet Suresi, 24)
Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz (Fussilet Suresi, 35)
Eğer dileyecek olsa, rüzgarı durdurur, böylece onun üstünde kalakalırlar Şüphesiz, bunda çokça sabreden, çokça şükreden kimse için gerçekten ayetler vardır (Şura Suresi, 33)
Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır (Bu,) Bir tebliğdir Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı? (Ahkaf Suresi, 35)
Andolsun, Biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız) (Muhammed Suresi, 31)
Eğer gerçekten, yanlarına çıkıncaya kadar sabretmiş olsalardı, herhalde (bu,) kendileri için daha hayırlı olurdu Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (Hucurat Suresi, 5)
Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et (Kaf Suresi, 39)
"Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin Sizin için birdir Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz" (Tur Suresi, 16)
Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, Bizim gözlerimizin önündesin Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et (Tur Suresi, 48)
Gerçek şu ki Biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine göndereniz Şu halde sen onları gözleyip-bekle ve sabret (Kamer Suresi, 27)
Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu (Kalem Suresi, 48)
Onların demelerine karşı sen sabret ve onlardan güzel bir ayrılma tarzıyla (düşünce ve eylem bakımından köklü bir tutum) ile kopup-ayrıl (Müzzemmil Suresi, 10)
Rabbin için sabret (Müddesir Suresi, 7)
Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir (İnsan Suresi, 12)
Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak (Beled Suresi, 17)
Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Asr Suresi, 3)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- S

Eski 11-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- S



''Sadaka'

Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin) Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi gerekir) Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir) Bulamayana da, haccda üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır Bu, ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır (Bakara Suresi, 196)
Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır (Bakara Suresi, 263)
Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez(elde edemez)ler Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez (Bakara Suresi, 264)
Sadakaları açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır O, günahlarınızdan bir kısmını bağışlar Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır (Bakara Suresi, 271)
Allah, faizi yok eder de, sadakaları artırır Allah, günahkar kafirlerin hiçbirini sevmez (Bakara Suresi, 276)
Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin) (Borcu) Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz (Bakara Suresi, 280)
Bir mü'mine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mü'mini öldürmesi yakışmaz Kim bir mümini 'hata sonucu' öldürürse, mü'min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka Eğer o, mü'min olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mü'min köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır Bu, Allah'tan bir tevbedir Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (Nisa Suresi, 92)
Onların 'gizlice söyleşmelerinin' çoğunda hayır yok Ancak bir sadaka vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi emredenlerinki başka Kim Allah'ın rızasını isteyerek böyle yaparsa, artık ona büyük bir ecir vereceğiz (Nisa Suresi, 114)
Biz onda, onların üzerine yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır (Maide Suresi, 45)
Onlardan sadakalar konusunda seni yadırgayacaklar vardır Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar, kendilerine verilmediği zaman bu sefer gazablanırlar (Tevbe Suresi, 58)
Sadakalar, -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (Tevbe Suresi, 60)
Onlardan kimi de: "Andolsun, eğer bize bol ihsanından verirse gerçekten sadaka vereceğiz ve salihlerden olacağız" diye Allah'a ahdetmiştir (Tevbe Suresi, 75)
Sadakalar konusunda, mü'minlerden ek bağışlarda bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları yadırgayarak bunlarla alay edenler; Allah (asıl) onları alay konusu kılmıştır ve onlar için acı bir azap vardır (Tevbe Suresi, 79)
Onların mallarından sadaka al, bununla onları temizlemiş, arındırmış olursun Onlara dua et Doğrusu, senin duan, onlar için 'bir sükûnet ve huzurdur' Allah işitendir, bilendir (Tevbe Suresi, 103)
Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah kullarından tevbeleri kabul edecek ve sadakaları alacak olan O'dur Şüphesiz, tevbeleri kabul eden, esirgeyen O'dur (Tevbe Suresi, 104)
Mü'minlerden öyle erkek-adamlar vardır ki- Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir Onlar hiçbir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler (Ahzab Suresi, 23)
Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sadıkları sadakatlerinden dolayı mükafaatlandıracak, münafıkları da dilerse azaplandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (Ahzab Suresi, 24)
Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve (Allah'ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır (Ahzab Suresi, 35)
İtaat ve maruf (güzel) sözdü Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah'a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu (Muhammed Suresi, 21)
Gerçek şu ki, sadaka veren erkekler ile sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler; onlar için kat kat arttırılır ve 'kerim (üstün ve onurlu)' olan ecir de onlarındır (Hadid Suresi, 18)
Ey iman edenler, Peygambere gizli bir şey arzedeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir Şayet (buna imkan) bulamazsanız, artık şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (Mücadele Suresi, 12)
Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a ve O'nun Resûlüne itaat edin Allah, yaptıklarınızdan haberdardır (Mücadele Suresi, 13)
Sizden birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin (Münafikun Suresi, 10)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- S

Eski 11-04-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- S



''Sadık'

Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O'nun izniyle onları kırıp-geçiriyordunuz Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gösterdikten sonra, siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz Sizden kiminiz dünyayı, kiminiz ahireti istiyordu Sonra (Allah) denemek için sizi ondan çevirdi Ama (yine de) sizi bağışladı Allah mü'minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır (Ali İmran Suresi, 152)
Sonra onlara verdiğimiz söze sadık kaldık, böylece onları ve dilediklerimizi kurtardık da ölçüsüz davrananları yıkıma uğrattık (Enbiya Suresi, 9)
Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sadıkları sadakatlerinden dolayı mükafaatlandıracak, münafıkları da dilerse azaplandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (Ahzab Suresi, 24)
Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve (Allah'ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır (Ahzab Suresi, 35)
(Onlar da) Dediler ki: "Bize olan vadinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir (Zümer Suresi, 74)
Mü'min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resûlüne iman ettiler, sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele ettiler İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir (Hucurat Suresi, 15)
(Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah'a ve O'nun Resûlüne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır (Haşr Suresi, 8)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.