Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harfi, lügat, osmanlıca, sözlük

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



Osmanlıca Sözlük Lügat I-İ Harfi

IBARE Beyan etmek, açıklamak
IBB (C: E´bâ) Yük dengi, ağır yük
IBLIK Erkek
IBT (Ibıt) Koltuk Omuzun alt ve iç tarafı
ICAN Kubl ile dübür arası * Ahmak kimse
ICAZ İnat etmek
ICRE Başına tülbent sarmak * Besili ve semiz olmak
ICRİM Kısa boylu bodur adam
IDA´ Bir şeyi birbiri ardınca yapmak
IDAA (Bak: İdaa)
IDAD Hazırlamak * Ses, sada
IDAD Isırmak * Geçinmekte darlık, maişet zorluğu
IDAE Parlamak veya parlatmak Ruşen etmek veya ruşen olmak
ID´AF Zayıf etmek, zayıflamak * Muzaaf etmek, fazlalaştırmak İki kat yapmak
IDAFE Misafir edinmek * Ulaştırmak * Tâbi olmak, uymak
IDAKA Darlık vermek
IDAT (Bak: Izat)
IDBAB Yaş olmak, ıslanmak * Kin tutmak
IDCA´ Yatırmak
IDCAC Çağırmak, çağırtmak
IDCAR Gönül kırmak Iztırab vermek Darıltmak
IDD (C: Adât) Pınar ve kuyu suları gibi aktıkça kesilmeyen, devamı gelen su * Çokluk, kesret
IDFE Ondan elliye varana kadar olan erkekler * Kıt´a * Akşam vakti
IDGAN Kalbinde bir kimseye kin ve adavet olmak
IDGAS Karıştırmak * Otu eliyle tutamlamak
IDHA´ Kuşluk vaktine girmek
IDHAK Güldürmek Güldürülmek
IDHİYAN Nurlu, ruşen, parlak
IDİN Dağılmış, perâkende olmuş
IDK (C: Adâk-Uduk) Hurma salkımı
IDL Yük dengi, misil, eşit
IDLA´ Çok yemekten dolayı midenin dolması ve hasta olmak
IDLAL (İdlâl) Hak dinden, imân ve islâmiyetten saptırmak Doğrudan, Hak ve hakikat caddesinden ayırmak Azdırmak
İDLÂLİYYÂT İnsanı doğru yoldan saptıracak fikirler, azdıracak mevzular Kur´ânla muaraza eden safsata ve bâtıl felsefi nazariyeler
IDMAME (C: Ezâmim) Cemaat, topluluk
IDNA´ Hastalığın hastayı zayıflatması
IDRAR Zarar vermek * Avret üstüne avret almak, evli iken bir daha evlenmek
IDRİC İbrişim kilim
IDTIBA´ Hacıların ihramlarını sağ koltukları altından çıkarıp sol omuzlarına örtmeleri
IDTICA´ Yan yatmak
IDTIGAN Ayağıyla kendi kendine vurmak
IDTIHAD Zulmetmek, cefâ vermek
IDTILA´ Kuvvetlendirmek
IDTIMAR İnce belli, karınsız olmak
IDTIRAB Deprettirmek, hareket ettirmek Izdırap
IDTIRAM Ateş yakılmak * Şule vermek, ışıklandırmak
IDVA´ Azık yapmak
IDVE (C: Udât) Yüksek yer * Dere kenarı
IFA´ Devekuşunun yeleği * Devenin yükünün çok olması
IFAS Şişe ve divit ağzını kapatmakta kullanılan deri
IFDAC (C: Ufâzic) Semiz, besili hayvan * Yumuşak nesne
IFLIK Eski çalgılardan birinin adıdır
IFRAT Davarın alın saçı * İnsanın ense saçı
IĞLAK (Bak: İğlâk)
IĞRAZ (Bak: İğraz)
IĞVA (Bak: İğva)
IH Deveyi çökertmek için kullanılır sestir * Yorgunluk ve heyecanla hızlı nefes vermeği tasvir eder
IHAFE Korkutmak
IHAZE (C: İhâzât-İhâz) Su birikip toplanacak yer * Bir kimsenin kendisi veya sultanı için hıfzedip gözlediği yer
IHBAS İfsad etmek Bozmak * Yaramazlık öğretmek
IHBAT Huşu ve tevazu´ etmek, alçak gönüllülük yapmak
IHDAC Doğan çocuğun bir yerinin eksik olması
IHDAR Kendini gözlemek * Bir yerde durmak, ikâmet
IHDI Deve çöktü
IHDILAL Yaş olmak, ıslanmak * Ağacın budak ve yapraklarının çok olması
IHDIRAR Yeşillik
IHFAK Gazâda ganimet malından pay almamak * Avcıların av yakalayamaması
IHFAS Çirkin olmak
IHLA´ Çıkarmak
IHLA´ Hâli etmek, boşaltmak
IHLAD Meyletmek, yönelmek, eğilmek * Sonsuzlaştırmak, ebedi kılmak * Geç ihtiyarlamak
IHLAF Su aramak Yerine halef etmek * Kılıç çıkarmak için elini uzatmak
IHLAK Elbise eskimek veya eskitmek
IHLAL Terketmek
IHLAMAK Ih diyerek deveyi çökertmek * Ih diyerek yorgunluk ve heyecanla hızlı nefes vermek
IHLAMUR Kerestesi marangozlukta kullanılan ve çiçeği haşlanıp çay gibi içilen ağaç * Ihlamur ağacından yapılmış
IHLİVLAK Eskimek * Bulutun gökyüzünü kaplaması
IHMAD Ateşi söndürmek
IHMAL Saçak yapmak
IHMAR Gizli etmek, saklamak
IHN Boyalı sof kumaş * Renkli yün
IHN-İ MENFUŞ Didilmiş kumaş Hallac edilip atılmış renkli yün
IHNA´ İfsad etmek, bozmak * Yaramaz söz söylemek
IHRAB Viran etmek, harabe haline getirmek
IHRIVVAT Uzamak
IHRİNMAS Sükut etmek, susmak
IHRİT İsmi işitilmeyen bitki
IHSA´ Irak etmek, uzaklaştırmak
IHSA´ Haya çıkarmak
IHSAR Noksanlaştırmak, eksiltmek
IHSAS Yaramaz iş yapmak
IHŞÎŞAN Kabalığı, inatçılığı ve katılığı fazla olmak
IHTA´ Hatâ etmek, yanılmak
IHTİBA´ Gizlenmek, örtünmek
IHTİBAR İmtihan ve tecrübe etmek
IHTİDAB Boyamak
IHTİDAD Otu köküyle birlikte biçmek
IHTİDAM Hizmet etmek
IHTİLA´ Ot biçmek
IHTİLA´ Çıkarmak
IHTİLAB Aldatmak
IHTİLAC Seğirtmek, koşmak * Hareket etmek
IHTİLAK Yalan olmak * Muhtaç olmak
IHTİLAL (İhtilal) Halel vermek, zarar vermek * Muhtaç olmak
IHTİLAS Hırsızlık için gelip bir şey alıp kaçmak
IHTİMAM Ev süpürmek
IHTİMAR Mütegayyer olmak, bozulmak, değişmek
IHTİNAS Kırılmak * İkiye bükülmek, iki kat olmak
IHTİRA´ Vücud vermek, icad
IHTİRAF Cem´etmek, toplamak
IHTİRAK Kat´etmek, kesmek
IHTİRAM Eksilmek, noksanlaşmak * Kesilmek
IHTİRAT Kılıç çekme
IHTİSAM Husumet etmek, düşmanlık yapmak
IHTİSAR Elini böğrüne koymak * Muhtasar yapmak
IHTİTAF Sür´atle ahzetmek, çok hızlı almak
IHTİTAN Sünnet olmak
IHTİTAT Sakal bitmek Yer tutmak * Hatla işaret koymak
IHTİVA´ Kendini aç bırakmak
IHTİZA´ Parça parça edip taksim etmek * Kat´etmek, kesmek
IHTİZAL Kesilmek * Ayrılmak
IHTİZAN Sırrı gizlemek
IHVE-İ MÜTEFERRİKÎN Ana baba bir veya yalnız ana bir yahut da yalnız baba bir erkek kardeşler (Müennesi: "Ahavat-ı müteferrikat´tır)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

IKAB Azap, mihnet
IK´AD Yüksek bir yere çıkarmak * Oturtmak
IKAK Tırnaklı hayvanların gebeleri
IKAL İkl, bağ, bend * Daha ziyade Arabların başlarına koyup sardıkları bağ, agel (Bak: Sâhib-üt tac)
IKAM şiddetli harpler * Yaramaz huylu
IK´AR Derinletmek, derinleştirmek
IKD İnci Gerdanlık Mücevher, boyuna takılan dizilmiş kıymetli şey * İnci dizecek iplik * Hurma salkımı
IKFAL Kilitlemek
IKHÂR Kahr etme, kahr edilme, kahr edilmiş olma
IKHÂR-I DÜŞMEN Düşmanın kahrolması
IKKA Çocukların doğduklarında mevcut olan saçı
IKLAB Aksine döndürmek Tersine çevirmek veya çevrilmek
IKLAL Azaltılma, azaltma
IKLÎD (C: Akalîd) Anahtar, miftah
IKLİM Bir yerin hava şartları Memleket Küre-i arzın kıt´a ve her bir memleketi
IKMA´ Gelen bir kimseyi geri döndürme * Birisini aşağılama
IKMAH Enaniyet ve azametle kafa tutma
IKMAR Ayın doğmasını bekleme
IKMAS Suya daldırıp çıkarma
IKNAS Adi ve rezil bir kimse iken asaletlilik iddiasında bulunma
IKNAT Allah´a dua etme Aczini ve fakrını anlayarak Allah´a yalvarma * Namazda kıyamı uzatma * İnkisar etmek
IKSÂ Uzaklaştırılma Uzaklaştırma
IKSÂ-YI ÂMÂL Emel ve isteklerinden uzaklaştırma
IKSAM Kasem etme, and içme, yemin etme
IKSAR Yapabileceği ve elinden geldiği halde ihmâl etme
IKSAT Hakkâniyet, doğruluk gösterme
IKTA´ (Kat´dan) Delil göstererek susturma * Mülkiyeti devlete ait olan bir arazinin menfaatinin hazinede istihkakı bulunan kimseye padişah tarafından verilmesi * Maktuan ihâle
IKTAAT (Iktâ C) Sahibi olmayan ve üzerinde imaret eseri olmıyan yerlerden olup, ulülemr tarafından istihkak sahibine imar ve inşa etmesi için tahsis olunan arazi
IKTAR Damlatma, damlatılma
IKTIDA Tâbi olma Uyma
IKTIDAEN Uyarak, ıktıda ederek, tâbi olarak
IKTİFA´ (Kafa dan) Arkasından gitme, izinden gitme
IKTİFAEN İzinden giderek, örnek tutarak, misal kabul ederek
IKVA´ Ev boşalmak * Azık tamam olmak Şâirin şiirin kafiyesini çeşitli yapması
IKVAL Bir kimsenin söylemediği bir sözü, söyledi diye iddia etmek
IKVÂLİYYÂT Söylenmediği hâlde söylendi diye iddiâ edilen sözler Lüzumsuz iddialar
IKY Yemek yemezden evvel çocuğun karnından çıkan necisi
IKYAN Halis iyi altın * İnci parçası
ILAB Boyunda olan uzun nişan
ILAC Bir şeyi yerinden alıp gidermek
ILAKIYE Aşikârelik, açıklık, meydanda oluş
ILAT (C: Alât) Devenin boynuna takılan ip
ILBA´ (C: Alâbâ) Boyun siniri
ILC (C: Uluc-Aluc-Ilce) Kervan * Yabani eşek * Acem küffarından bir erkeğin adı
ILGAM Sıcak mevsimlerde çöl veya ovalarda buharın yayılmasıyla uzaktan su gibi göüren yer Serap, pusarık
ILGAMAK At başıboş olarak dörtnala koşması
ILGAR Düşman topraklarına ansızın yapılan hücum, akın * Başıboş hayvanın dörtnala koşması
ILGARCI Akıncı
ILGIDIR Bir metre kadar uzunluğunda, uçlarına birer karış kadar iki çivi sokulmuş ağaçtan yapılma bir ölçü âletidir
ILGIMSALGIM Sıcak mevsimlerde çöl veya ovalarda, buharın yayılmasıyla uzaktan su gibi görünen yer Serap, pusarık
ILHİZ Büyük kene
ILICA Sıcak pınar suyu Bunların yerden kaynayanına kaynarca; üzerine bina veya kubbe yapılmış olanına ise kaplıca denir
ILIK Ne sıcak ne soğuk Az ısınmış veya sıcaklığı kırılmış
ILK (C: Alâk) Kurumak * şarap, hamr * Her nesnenin iyisi
ILK Sakız * Ağızda çiğnenen şey
ILKA Kişinin göbeğine dek olan gömlek
ILKİD Şişman, kısa boylu, hakir ve hayrı az olan kadın * Katı yoğurt
IMYA (IMİYYÂ) Görmeyerek, düşünmeyerek
INAK Kucaklaşıp sarılma, muânaka
INAN (C: Aınne) Atın dizgini
INAS Kızın büluğ çağına vardıktan sonra evlerinde evlenmeden çok durması
INİZ Cimâa kadir olmayan erkek * Cimâdan safâlı olmayan avret
INNÎN İktidarsız, güçsüz, âciz
INTİYAN Yiğitlik evveli

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

IR t Nağme, ezgi, basit türkü * Ahenk, terâne
IRA Karakter, seciye
IRA´ Mıknatıs
IRAB Tazı * Yükrek at
IRABET Yaramaz sözler söylemek, fuhşiyyat
IRAFET Kethüdâlık, reislik Ululuk, şereflilik
IRÂK Dicle nehrinden aşağı Basra´ya kadar Şat Suyu´nun iki tarafı olan memleket * Su kenarı * Kökler, asıllar, bünyadlar * Uzak
IRÂK-I ACEM (Acem Irakı) Tar: Irak´ın Dicle nehrinden başlayarak İran sınırındaki yüksek dağlık mıntıkaya kadar uzanan bölgesine Osmanlılarca verilen ad
IRÂK-I ARAB Arap Irak Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan ve Bağdat´ın kuzeyine kadar uzanan topraklara Osmanlı İmparatorluğu zamanında verilen isim
IRAKA (Bak: İrâka)
IRAKÎ (Irâkiyye) Irak halkından, Iraklı * Irak´a ait
IRAN Evin uzak olması * Mıh, çivi * Mızrak Süngü
IRAS Devenin başını ayağına bağladıkları ip
IRDA´ (Bak: Irzâ´)
IRDAM Üzüm veya hurma salkımı olan budak
IREM Irmak kenarı "* Su bendi * Dere, vâdi * Sert yağan ve taneleri iri olan yağmur * Gözsüz köstebek * Kemikten etin suyunu almak
IRGAF Hızla yürüme, hırsla bakma
IRGAT (Rumca) Rençber, işçi * Yapı işçisi Amele * Gemilerde demir zincirini toplamak için ve binalarda bazı ağır şeyleri kaldırmak için zincirlerle çevrilmiş, ufki bucurgat
IRIP Balık tutmak için atılan büyük ağ
IRK Nesil Zürriyet Sülâle * Soy Kök Damar
IRK-I AHMER Kızıl derili
IRK-I ESVED Siyah derili, zenci
IRK-ÜZ-ZEHEB Altınkökü denilen bir nebat
IRKIY (Irkıyye) Irkla ilgili, ırka âit
IRKÎL Belâ Zahmet, meşakkât * Çok güç nesne
IRMAK Büyük akarsu, doğrudan doğruya denize dökülen nehir
IRMİS Büyük taş * Kuvvetli ve dayanıklı deve
IRNÎN Kaş tarafında burun ucu * Her nesnenin evveli
IRRİS Arslan yatağı
IRS Koca ile karıdan her biri * Nâmus
IRSÎ Gelincik dedikleri hayvanın rengine benzer bir renk
IRTIR Yerinden ayrılmak
IRV (C: Arâ) Cemaat, topluluk
IRZ Namus Temizlik Cinsî haysiyet * Ehil ve ıyal İnsanın korumağa mükellef olduğu nefsi, hasebi, şerefi ve mahremleri, zemmedilecek veya medhedilebilecek durumları
IRZA Çayırlık, çimenlik Otu bol olan yer
IRZ´ Emzirmek veya emzirilmek
IRZÂ-İ ETFAL Çocukların emzirilmesi
IRZÂ-İ GAYR-İ MÂDERÎ Çocuğu hayvan sütüyle besleme
IRZÂ-İ MÂDERÎ Çocuğu ana sütüyle besleme
IRZAL Bağcıların arslan korkusundan dolayı ağaçların üzerinde yaptıkları yatak * Avcıların, yatağında topladıkları kuru ot
IRZİM Sağlam, sert ve dayanıklı * Şiddetli toplayıcı
IS (Iss) t Bayındırlık, mâmuriyet Şenlik * Ses * Sâhib Mâlik * Efendi
IS´AB Güç Çetin bulmak Güçleştirmek Zorlaştırmak
ISABE (C: Asâib) Cemaat, topluluk * Tıb: Yaraları sarmakta kullanılan bağ, yara bantı * Başa sarılan ve şeâir-i İslâmiyeden olan sarık
IS´AD Yukarı çıkarmak Yükseltmek * Mekke-i Mükerreme´ye gitmek * İnbikten geçirmek
ISADET Avlatmak
ISAGA Kuyumculuk yapma * Eritilmiş maddeleri kalıba dökme
ISAHA Kulak verip dinleme
ISALET Hamle yapmak * Ulaşmak
ISAM Göze çekilen sürme * Kırba bağı * Kırba örtüsü
I´SAR Ayağını kaydırıp yere yıkmak
IS´AR Enaniyet ve kibirle surat asma
I´SAR Hafif esen rüzgâr
I´SAR Fakir olmak * Güç olmak, zor olmak
ISARE Çadır kazığı * Çadır ipi
ISARET Meylettirmek, eğmek
IS´AS Gece karanlığı başlamak, karanlık basmak * Karanlığın açılması * Bulutun yere yakın olması * Peşinden gitmek
ISATA Seslenme, ses çıkarma
ISBA´ Tulu etmek, meyletmek
ISBAH Seher vakti Sabah vakti * Gafil olmamak Uyanıklık
ISBAR Sabrettirmek
ISBI´ (Usbu´-Asba´-Asbi´) Parmak
ISDA´ (Sadâ dan) Yankı Aks-i sada Sesin bir yere çarpıp dönmesiyle duyulan ikinci ses
ISDAD Men´etmek, engel olmak, geri döndürmek
ISDAK Verilecek parayı kadının nikâhında tesbit edip kararlaştırma
ISDAR (Sudur dan) Çıkarma, çıkarılma, sudur ettirme * Deveyi sudan geri döndürmek * Rücu ettirmek, geri döndürmek, vazgeçirmek
ISFA´ Arındırılmak Hâli olmak
ISFAK Kapıyı örtmek * El ile bir nesneye erişmek
ISFİRAR Sararmak Sarı olmak
ISFİRAR-I AYN Gözün sararması
ISFİRAR-I EVRAK Yaprakların sararması
ISFİRAR-I ŞEMS Güneşin sararmış gibi görünüşü
ISGA´ Söylenilen bir sözü dinleyip kabul etme ve yapma * Söylenilen bir sözü kulak verip dinleme * Meyl etmek * Eksiltmek
ISGAR (Sagir den) Hakir ve hor görme * Küçültme
ISHA´ Gökyüzünün açık ve bulutsuz olması
ISHAB Yoldaşlık yapmak
ISHAM Biçim vakti yetişmek, hasat zamanının gelmesi
ISHAR (Sıhriyyet den) Akrabalık, yakınlık, kurbiyet, sıhriyet Damat olma Damat edinme * Ulaşmak * Erimek
ISHÎRAR Ot kurumak
ISKA (Bak: İska)
ISKAÇA Gemi direğinin ayaklığı
ISKALARA Gemi arması merdiveni * Harp gemilerinin sol taraflarındaki merasim merdiveni
ISKALARİYA Geminin üst kısmına çıkabilmek için iskele, yani merdiven teşkil etmek üzere çarmıhlara aykırı ve kazık bağı ile bağlanmış ince halatlar
ISKAPARMA İtl Bir gemiyi toptan kiralama
ISKARÇA İtl Geminin yükünün pek sıkı olarak istif edilmesi
ISKARMOZ Kayık ve sandallarda kürek takılmak üzere yan kenarlara dikine sokulmuş tahta çiviler * Bir cins küçük balık
ISKARSO İtl Yelkenleri doldurur dik rüzgâr * Geminin götürü olarak kiralanması
ISKARTA Herhangi bir sebepten dolayı değerini kaybetmiş mal
ISKAT Düşürmek Düşürülmek Aşağı atmak Hükümsüz bırakmak * Silmek * Ölünün azaptan kurtulması ümidi ile ölen kimse nâmına dağıtılan sadaka
ISKAT-I CENİN Kadının çocuk düşürmesi
ISKAT-I SALÂT Ölmüş bir kimsenin kılmadığı namazlar yüzünden hâsıl olan günahını giderir ümidi ile verilen sadaka
ISKOTA İtl Büyük yelkenleri kullanmaya yarayan ip
ISKUNA ing İki direkli bir nevi yelkenli gemi
ISLA´ Ateşte kızdırmak Ateşte yakmak
ISLAH İyileştirmek Düzeltmek Kusurları gidermek (Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez S)
ISLAH-I HÂL Kendi halini ıslah etme, düzeltme
ISLAH-I ZÂT-ÜL BEYN Aralarındaki kırgınlığı kaldırarak iki kişiyi barıştırma
ISLAHAT Kusurları ve eksiklikleri gidermek için yapılan işler ve düzeltmeler
ISLAHAT-I ADLİYE Adli ıslahat
ISLAHAT-I ASKERİYE Askerlikte yapılan ıslahatlar Askerî ıslahat
ISLAHAT-I MÜLKİYE İdarede yapılan düzeltmeler, yenilikler
ISLAHATPERVER Islahat taraftarı, ıslahatı seven
ISLAHEN Islah ederek, düzelterek
ISLAHHANE Tar: San´at mekteblerine önceleri verilen isim * Islah evi
ISLAHÎ (Islahiyye) Islah etmeye ve düzeltmeğe dair Düzeltme ile alâkalı
ISLAHPEZİR Islah edilebilir olan Düzeltme ve tâmir kabul eden, ıslaha kabiliyeti olan
ISLδ Boynu ince ve başı fındık gibi yumruca olan yılan
ISLİHMAM Ayak üstüne durmak
ISLÎT Zinetli kılıç, üzeri süslenmiş kılıç
ISMAM Şişenin ağzını tıkama * Sağırlaştırma, duymaz hâle getirme
ISMARLAMA Sipariş verme, emanet etme Hususi siparişle yaptırılmış, hazır alınmayan
ISMAT Susturma, susturulma, sükut ettirme
ISMİ´LAL Muhkem olmak, sağlam olmak * Otların birbirine dolaşmaları
ISNA´ Yardım etme, yardımda bulunma
ISNAKAT El darlığı * Men´etmek, engel olmak
ISNAN Israr etme, inat etme, ayak direme * Gücenme, darılma * Gururlanma, kibirlenme
ISPARÇANA Halatın üzerine sarılmış olan ip * Halatın yapıldığı bükmelerin herbiri
ISPARMACA Deniz içinde birkaç zincirin birbirine karışması
ISPAVLİ Eskiden gemilerde kullanılan bir çeşit kalın sicim
ISPAZMOZ Sinirlerde beliren gerginlik ve titreme
ISR Ahd Sözleşme Yemin * Kulakta küpe deliği * Şiddetli ahkâm ve teklifler * Altındakini yerinde tutan ağırlık, bağ
ISRAH Medet yetişmek, yardım gelmek
ISRAM Derviş olmak
ISRAR Bir fikir veya meşru dâvadan dönmemek Direnmek, sebat etmek Hayırlı bir hâl üzere sadakatla kalmayı istemek
ISTABL Ahır
ISTABL-I ÂMİRE Saray ahırı
ISTABL-I HÂS Padişahın atlarına mahsus ahır
ISTAFLÎN Havuç
ISTAHAR Havuz, küçük göl Su birikintisi
ISTAM Kepçe
ISTIAD Yükseğe çıkma, terfi etme
ISTIBAB Dökülme * Damardan kan fışkırması
ISTIBAG Boyanma
ISTIBAR Sabretmek * Kısas almak
ISTIDAM İki şeyin birbirine şiddetli çarpması
ISTIFA Bir şeyin iyisini seçip ayıklamak * Bir şeyi ıslâh edip sâfileştirmek * Seçmek Ayıklamak
ISTIFAF Dizilme Sıralanma Saf bağlama
ISTIFA-GERDE f Seçilen Seçilmiş bulunan
ISTIHAB Saklama, gizleme * Dostluk kurma * Konuşma, musâhabe etme
ISTIHAM Ayak üstüne dikili durmak
ISTIKAK Tokuşmak
ISTILA Ateşte ısınma
ISTILAH Tabir, deyim Belirli bir topluluğun, bir lafzı lügat mânasından çıkararak başka bir mânada kullanmaları * Bir ilim veya mesleğe âid kelime Terim Erbab-ı ilim arasındaki ve herkesin anlamadığı kelime * Muvafakat Uygunluk Barışmak İttifak
ISTILAHAT Istılahlar İlmî tabirler
ISTILAHÎ Istılaha dair Istılaha âid ve müteallik
ISTILAM Kesme, koparma
ISTINA´ Seçme, intihab, ayırma * Adam seçme * İyilik etmek * İş işletmek
ISTINA-İ SIDDIK Sâdık dost seçme
ISTIRAH Yardım isteme, istimdat
ISTIRAM Hürmet etme, saygı gösterme
ISTIYAD Avlamak Vahşi hayvanı ele geçirmek
ISTIYAF Yaz mevsimini geçirmek, bir yerde yazlamak
ISVA´ Kuruma, yaşlığı ve rutubeti kaybolma
ISVEDE Küçük bir böcek adı * Kuvvetli
IŞÂ´ Yatsı zamanı Akşam ile yatsı namazı arasındaki vakit * Güneş batmasından ertesi günü fecre kadar olan zaman
IŞÂÂN Akşam ile yatsı
IŞAEYN Akşam ile yatsı zamanı
IŞAR Birlikte geçinmek Muâşeret etmek
IŞAR (Aşerâ C) On aylık hamile develer
IŞAYA (Işâ C) Akşam ezanından yatsı ezanına kadar geçen zamanlar
IŞİR (C: Aşâr) Çanak çömlek parçaları
IŞK (Bak: Aşk)
IŞKA Sarmaşık adı verilen bir bitki
IŞKÎ İki ucu saplı eğri bıçaktır ve deri ve tahta kazımakta kullanılır
IŞTIN Toprak kandili

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

ITABE İyi etmek * Hoş kokulu etmek
ITAF Kaftan
ITAK Hürriyet * Kuvvet * şiddet
ITAK-ÜT TAYR Yırtıcı kuşlar
ITAKA Güç etmek, zorlaştırmak
IT´AM (Bak: İt´âm)
ITAM İdrar zorluğu, idrar tutukluğu
ITAR (C: Utur) Dudak kenarı * Elin kasnağı * Diğerlerini ihâta eden nesne
ITARE Uçurma, uçurulma
ITAŞ (Atşân C) Susamış olanlar
ITBAK Örtünmek * Yürümek * Değiştirmek * (Bak: İtbak)
ITEH Ahmaklık, bunaklık
ITER (Itret C) Nesiller, akrabalar, zürriyetler, aynı soydan gelenler
ITF Omuzbaşı
ITFA´ Söndürmek
ITFAK Maksadına eriştirme, gayesine vardırma
ITFAL Kadının oğlanını getirmesi
ITFET şefkat, merhamet * Boncuk
ITGA Azdırma, azdırılma
ITK Azad edilmek Hürlük Esir veya köle olanın serbest edilmesi Azad olmak * Kerem ve hüsn-ü cemâl Asâlet ve necâbet Şeref, şan ve kıdem Kuvvet
ITK-I MUALLAK Bir şarta talik suretiyle vuku bulan ıtkdır Bir kimsenin kölesine "şu işi yaparsan hürsün" demesi gibi ki, köle o işi yapınca azad olur (Ist Fık K)
ITK-I MUZAF Bir zamana, bir vaktin girmesine veya çıkmasına izafe edilen ıtkdır "Sen gelecek ayın başında hürsün" denilmesi gibi ki, o ayın başında ıtk hadisesi vücuda gelir (Ist Fık K)
ITK-I MÜNECCEZ Bir şarta muallak veya bir zamana muzaf olmaksızın derhal vuku bulan ıtkdır Bir kimsenin memluküne hitaben "seni azad ettim" demesi gibi ki, onunla köle derhal hürriyetine kavuşur (Ist Fık K)
ITK-I MÜŞTEREK İki veya daha fazla kimsenin, mâlik oldukları bir köleyi azad etmeleridir
ITK ALÂ MAL Bir köle veya cariyenin kitabet suretiyle olmaksızın cins ve miktarı malum bir mal veya muayyen bir hizmet mukabilinde azad edilmesidir Buna "Itk alâ cu´l" da denir (Ist Fık K)
ITKAN (Bak: İtkan)
ITKNAME Azad edilmiş olan köle veya cariyeye azad edildiklerini bildirmek üzere verilen vesika
ITL (C: Atâl) Böğür
ITLA´ Kokulu şeyler sürünmek * Hevâiyata heves etme
ITLA´ Tulu ettirmek, zuhur ettirmek, doğdurmak
ITLAK Salıvermek Bırakmak Koyuvermek Serbest bırakmak Serbest olup her tarafta bulunmak Cezadan kurtarmak * Boşama Boşanma Afvetmek(Elbette mutlak ve muhit olan o ef´âlde iştirak muhaldir İmkânı yoktur Evet, ıtlakın mahiyeti iştirake zıddır Çünkü, ıtlakın mânası, hatta mütenahi ve maddi ve mahdut bir şeyde dahi olsa, yine istilâkârane ve istiklâldarane etrafa, her yere yayılır, intişar eder Meselâ: Hava ve ziya ve nur ve hararet, hatta su, ıtlaka mazhar olsalar, her tarafa yayılırlar Ş)
ITLAK-I İNAN Dizginini salıverme Başıboş bırakma
ITLAK-I LİSAN Ağzına geleni söylemek Çok serbest ve kolay konuşmak
ITLAK-I YED Hayır işleme
ITLAL Havâle olma, birşey üzerine yüklenme * Boşu boşuna zaman geçirme, vakit öldürme
ITLIHAH Gözden yaş akma, ağlama
ITLINSA Çok fazla terleme
ITMAH Yukarı bakma, gözü yukarı dikme
ITMAL Mahvetme, perişan etme
ITMAS Bir şeye geriden uzaktan bakmak Helâk etmek
ITNA´ Sâlim olmak, sağlam ve sıhhatli olmak
ITNAB Edb: Konuşurken, fazla tafsilât vermek Lüzumundan fazla sözü uzatmak (Îcazın zıddı)
ITNAB-I MAKBUL Bahsi iyice anlatmak için lüzumlu olan sözün uzatılması
ITNAB-I MÜMİLLE Lüzumsuz olarak sözü uzatmak, usanç verecek şekilde uzatmak
ITNABE Gölgelik, sâyeban * Keman teli, keman kirişi
ITNAN Çınlatma Madeni bir ses çıkartma
ITR Hoş ve güzel koku Güzel kokulu şey * Yaprakları güzel kokulu bir bitki
ITRA´ Bir kimseyi mübalağa ile medhetmek En güzel şekilde sena etmek
ITRAB (Tarab dan) şevke getirme, keyiflendirme
ITRAD Bir kimseyle birlikte bahse girişme
ITRAH (Tarh dan) Çıkarma, tarhetme, dışarı atma
ITRAK Sükût etmek, susmak Gözünü yere dikip bakıp durmak
ITRAR Kandırmak, igra
ITRET Zürriyet Nesil Ehl-i beyt * Gerdanlık * Güzel kokulu şey
ITRÎ Itra mensub, ıtır gibi kokan * Müzik ilminde bir üstaddır Asıl adı Mustafa´dır Bayramlarda okunan tekbirin ilâhi ve kuvvetli bestesi onundur Bestelere âid Segâh, Ayin-i Şerif gibi 25 eseri olduğu söylenir Osmanlı padişahı IV Mehmed´in nedimlik ve esirler kethüdalığında bulunmuştur Vefatı Mi: 1711´dir İstanbul´ludur * Tezhib ıstılahlarındandır Bir cins yaprak şekli Bu şekil ıtr yaprağına benzediği için bu ismi almıştır
ITRİF Habis, hilekâr, kötü, pis
ITRÎH Devenin hörgücü
ITRÎS Hiddetli, cebbar kimse * Kuvvetli, dayanıklı deve
ITRİYYAT (Itr C) Güzel kokulu yağ, esans gibi maddeler
ITRİYYE Erişte aşı
ITRNAK f Güzel ve hoş kokulu
ITTILA´ (Tulu dan) Haberli olmak Öğrenmek Haberi, malumatı bulunma * Yukarıdan aşağı bakmak
ITTILA Kokulu şeyler sürünme
ITTILAAT (Ittılâ´ C) Bilmeler, ıttılâlar, öğrenmeler, haberli olmalar
ITTILAK İnşirahlı olma, ferahlı ve sevinçli olma
ITTIRAD İntizamlı, uygun şekilde Saat gibi intizamlı hareket Sıra ile birbirini takib eden Ritmik
ITVAL Uzatmak Uzatılmak
ITYA´ Avdet etmek, dönmek
IVAZ (Bak: İvaz)
IVEC (Bak: İvec)
IYADET Hastayı ziyaret edip hatırını sormak, gidip görmek
IYADETEN Hastaya hatır sorarak
IYAF Gönül dönmek * Mütereddit olmak, kararsızlık, tereddüt etmek * Tiksinmek, iğrenmek
IYAL Fık : Bir adamın üzerine nafakasını vermek vacip olan, kendilerini geçindirdiği kimseler
IYALULLAH Halk, insanlar
IYAN (Bak: Ayân)
IYAZ Sığınma İltica
IYAZEN Sığınarak
IYD (Bak: Îd)
IYŞ (Bak: Îş)
IZ (C: Uzuz-A´zâz) Çok zekâlı kötü adam * Dikenli ağaçların küçüğü
IZA Nasihat, öğüt, vaaz
IZAA Bir şeyi zâyi etmek Zâyi olmak Kaybetmek Mahvetmek, mahvedilmek
IZAET Parlatmak Işıtmak Işıklı olmak Aydınlık etmek
IZ´AF Bir şeyin üstüne bir misli koyma * Zayıflama
IZAHET (C: Izât) Dikenli büyük ağaç * Yalan, sihir, bühtan
IZAM (Bak: İzâm)
IZAT Yalan Sihir Bühtan * Dikenli büyük ağaç
IZAT (C: Izât) Nasihat, öğüt
IZAZ Berk muhkem yer
IZAZAT Noksanlık
IZBANDUT Eskiden Rum korsanlarına verilen addır * Haydut, yolkesen, şaki, eşkiya * İri vücutlu, korkunç
IZCA´ Yırtma * Yatarken vücudun yan tarafı üzerine yatma
IZFAR Biri tarafından tırnaklanma Bir kimseyi tırnaklama
IZÎN (İze C) Her biri bir fırkaya mensub Parça parça, fırka fırka Müteferrik hâlde
IZK (C Azâk) Hurma salkımı
IZLAK Süçtürüp kaydırma
IZLAK-I AKDÂM Ayakların sürçüp kayması
IZLAL (Bak: Idlâl)
IZLAL Gölgeli olma, gölgelendirme
IZLAM Karanlık, zulmet * Zulmetme, karanlıkta bırakma
IZMAME (C: Ezâmim) Cemaat, topluluk
IZMAR (İzmâr) Kalbde gizlemek, saklamak Belli etmemek
IZMAR-I GAYZ Kin saklama
IZMAR-I KABL-EZ ZİKR Edb: Bir kelimenin zikrinden önce ona âit zamiri kullanmak
IZNAN Bir kimseyi kabahatlı çıkarma
IZRA´ Zelil etmek, hor hakir etmek, alçaltmak
IZRAF Zarflamak Zarfa koymak
IZRAM Ateşi tutuşturma, ateşi alevlendirme
IZRAR Zarar vermek Zarara uğratmak
IZRAT Yellendirmek
IZTICA´ Namaz kılarken secdede koltukları sıkarak göğsü yere değdirme * Yan üstüne yatma
IZTILAM Koparmak Kat´etmek, kesmek
IZTIMAR Atı, idman yaptırarak yola dayanabilecek şekilde kuvvetlendirme * İnce belli olma
IZTINA´ Sıkılma, utanma, kızarma
IZTIRAB Acı, elem, sıkıntı, vesvese, azab
IZTIRAB-ÂVER f Iztırab veren, elem çektiren
IZTIRABAT (Iztırâb C) Elemler, acılar, sıkıntılar, azablar Vesveseler
IZTIRAM Saç ve sakala kır düşme * Alevlenme
IZTIRAR Çâresiz olmak Mecburiyet İhtiyaç
IZTIRARÎ Çaresizlik içinde oluş Mecburiyet(Lisan-ı ıztırariyle bir duâdır ki; muztar kalan her bir ziruh kat´i bir iltica ile duâ eder, bir hâmi-i mechulüne iltica eder Belki Rabb-i Rahimine teveccüh eder S)
IZTIRARİYAT (Iztırarî C) Mecburi olarak yapılan şeyler, mecburiyetlerİA´ $ Bir nesneyi kab içine koyup saklamak

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

İA´ Koyun sürmek, koyun gütmek
İAB Kökünden koparmak
İAD Korkutmak, tehdit etmek Vaidde bulunmak
İADE Geri vermek Eski haline getirme * Mukabilini yapma Karşılığını yapma * Avdet ettirmek * Edb: Bir mısraın veya beytin son kelimesini, kendisinden sonra gelen mısra veya beytin ilk kelimesi olarak kullanma sanatı İade´li şiire "muâd" da denmektedirEy vücud-u kâmilin esrar-ı hikmet masdarıMasdarı zatın olan eşyâ sıfatın mazharıMazharı her hikmetin sensin ki kilk-i kudretinSafha-i eflâke nakşetmiş hutut-ı ahteriAhteri mes´ud olan oldur ki tâb-ı pâkinin Kabil-i feyz ola nutkundan safâ-yı cevheriCevheri ma´yub olan nâkıs benim kim muttasılSadedir hattın hayalinden zamirim defteriDefter-i a´malimin hattı hatadandır siyâhKan döker çeşmim hayâl ettikçe hevl-i mahşeriMahşeri eşkim verir seylâba ger ruz-i cezaOlmasa makbul-i dergâhın sirişkin gevheri Gevheridir ışık bahrinin Fuzulî ab-ı çeşmLiyk bir gevher ki Lütf-u Hak ânadır müşteriFuzulî gazelinde olduğu gibi
İADE-İ ÂFİYET Hastalıktan sonra âfiyetin iadesi İyileşme
İADE-İ İTİBAR Ticarette iflâstan kurtulma * Kaybedilen itibarı tekrar kazanma Şerefini kurtarma
İADE-İ MÜCRİMÎN Suçluların kendi memleketlerine iade edilmesi
İADE-İ ZİYARET Ziyarete gelenin ziyaretine gitmek
İADETEN Geri vermek üzere
İALE Çoluk çocuğun nafakasını te´min etme Evlâd u iyâlin maişetini tedarik etme * İyali çoğalmak, çoluk çocuğu artmak
İANAT (İâne C) İaneler
İANE Yardım İmdat Yardım için istenen, toplanan şey
İANE-İ ASKERİYE Tanzimattan sonra cizye yerine Hristiyan tebeadan alınan vergi Bu vergi sonradan "bedel-i askerî" adını almış ve 1908 Temmuz inkılâbına kadar devam etmiştir
İANE-İ CİHADİYE Muharebe zamanında harbin icab ettirdiği fazla masrafları karşılamak ve yardım olmak için halktan alınan paralar Miktarı, her mahallin iktidarı derecesine göre kaza ve liva üzerine merkezden tertib ve "tevzi defterleri"ne maktu´ miktar olarak konulurdu Bu çeşit vergi ve ianeler Tanzimat´tan sonra kaldırılmıştır
İANET (Avn dan) Yardım
İANETEN İane suretiyle, yardım olmak üzere
İARE Emaneten vermek Bir malın kullanılmasından karşılık istemiyerek meccanen başkasına vermek
İARE-İ MUKAYYEDE Bir mülkün kayıd ve şartlarla birine ödünç olarak verilmesi
İARE-İ MUTLAKA Bir mülkün, bir eşyanın sâhibi tarafından hiç bir şart ve kayda bağlı kalmayarak başka birine ödünç verilmesi
İARETEN İare olarak Emaneten
İAŞE Geçindirmek Beslemek Yaşatmak Diriltmek
İAZ İşaret etmek
İAZA (İvaz dan) Bedel ve karşılık vermek Bedel vermek
İAZE Sığındırmak Muhafaza etmek İltica
İBA´ Çekinmek Tiksinmek * Kabul etmemek, bir işe razı olmamak * Doymadan yemekten çekilmek
ÎBA´ Tiksindirmek, iğrenme
İ´BA´ Hazırlık
İBABE Yol, tarik
İB´AD Uzaklaştırmak Sürmek Kovmak
İBAD Tıb: Bacaklarda diz mafsalının iç kısmındaki büyük damar
İBAD (Abd C) Kullar Allah´ın kulları
İBAD Devenin ayağını bağladıkları ip
İ´BAD Kul etmek, köle yapmak
İBADAT (İbâdet C) İbâdetler
İBADE Helâk etmek
İBADET Allah´ın (CC) emirlerini yerine getirmek ve nehiylerinden kaçmak Yapılmasında sevab olup, ihlâsla yapılan herhangi bir amel Şeriatta bildirildiği gibi Allah´a kulluk etmek Kâinatın ve dolayısıyla insanların hilkatindeki hikmet ve gaye (Bak: Târik-üs-salât)( İbadet´in ruhu ihlâstır İhlâs ise yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır Eğer başka bir hikmet ve bir faide ibadete illet gösterilse o ibadet bâtıldır Faydalar, hikmetler yalnız müreccih olabilirler, illet olamazlar İİ)(İbadetin mânası şudur ki: Dergâh-ı İlâhîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemal-i rububiyyetin ve kudret-i Samedaniyyenin ve rahmet-i İlâhiyyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir Yâni, rububiyetin saltanatı, nasılki ubudiyeti ve itaati ister; rububiyetin kudsiyeti, pâklığı dahi ister ki: Abd, kendi kusurunu görüp istiğfar ile ve Rabbini bütün nekaisten pâk ve müberra ve ehl-i dalâletin efkâr-ı bâtılasından münezzeh ve muallâ ve kâinatın bütün kusuratından mukaddes ve muarrâ olduğunu, tesbih ile Sübhanallah ile ilân etsinHem de rububiyetin kemal-i kudreti dahi ister ki: Abd, kendi za´fını ve mahlukatın aczini görmekle kudret-i Samedaniyyenin azamet-i âsârına karşı istihsan ve hayret içinde Allahu Ekber deyip huzu ile rükua gidip O´na iltica ve tevekkül etsinHem rububiyetin nihayetsiz hazine-i rahmeti de ister ki: Abd, kendi ihtiyacını ve bütün mahlukatın fakr ve ihtiyâcâtını sual ve dua lisaniyle izhar ve Rabbinin ihsan ve in´âmatını, şükür ve sena ile ve Elhamdülillâh ile ilân etsin Demek, namazın ef´âl ve akvâli, bu mânaları tazammun ediyor ve bunlar için taraf-ı İlâhîden vaz´edilmişler S)
İBADETGÂH f Kanunlarla tanınmış bir dine, bir mezhebe ait ibadetlerin icrasına tahsis olunan yerler Mabet, ibadethane
İBADETHANE f İbadetgâh Allah´a ibadet edilen yer
İBADETKÂR f İbadet yapan İbadete düşkün
İBADULLAH Allah´ın kulları
İBAET Bir şeyi diğer bir şeye ircâ etme
İBAG Helâk etmek
İBAH İtibar etmek, ehemmiyet vermek Hürmet etmek
İBAHA (İbahe) Sevab veya günah olmamak Bir şeyin yasak ve haram olmaktan çıkması * İzin vermek Mübah ve helâl kılmak * Bir şeyi izhâr etmek
İBAHA Ateşi söndürme
İBAHAT (İbâhe C) Mübahlar Günah ve sevab olmayan işler
İBAHÎ Herşeyi mübah sayan
İBAHİYYE Sevab veya günah olduğunu kabul etmeyen bâtıl ve dalâlete saparak dinden çıkan bir fırka veya bu fırkadan olan kimse
İBAHİYYUN İbaheciler Her şeyi mübah sayan bâtıl bir zümre
İBAK Bir esirin, bir köle veya câriyenin sebepsiz olarak, sahibini bırakıp kaçması
İBALE Kuyu bileziği * Hayvanları muhafaza etme * Küçük çocuklara def-i hacet ettirme * Devenin hallerini ve huylarını iyi bilmek
İBANE Irak etmek, uzaklaştırmak * Ayırmak * İzhar etmek, göstermek
İBAR Eritilmiş kurşun * (İbre C) İğneler, ibreler
İBARAT (İbare C) İbareler Bir ifadeyi meydana getiren kelime ve cümleler
İBARATÜNA ŞETTÂ Bizim ibarelerimiz çeşit çeşittir, muhteliftir, dağınıktır
İBARE Bir fikri anlatan bir veya birkaç cümlelik yazı Parağraf * İbretli ders veren söz (Bak: İbaret)
İBARE Helâk etmek
İBARE-SENC f Düzgün konuşan, akıcı söz söyleyen
İBARET Meydana gelmiş, toplanmış Bir şeyden teşekkül etmiş Bir şeyin aynı Bir şeyin içindekini ve aslını beyan Bir halden bir hale tecavüz eylemek * Rüya tabir etmek
İB´AS Yeniden yaratmak, göndermek Hayat vermek
İBAS Kurutmak
İBASE Tedkik ve teftiş etme
İBAT (İbt den) Bohça, koltuğun altına alınan şey Paket
İBATE Bir yerde barındırma Gece yatırma
İBATE VE İAŞE Barındırma ve besleme
İBAVET Yabancı bir adamın bir çocuğa baba gibi olması, babalık yapması
İBB Zâyi ve telef etmek
İBBÂN Uygun zaman, vakit Her şeyin mevsimi
İBBÂN-ÜL FÂKİHE Meyva mevsimi
İBCAL Büyük saygı, tâzim ve tekrim (Bu mânâlarda kullanılırsa da tebcil şeklinde kullanılması doğrudur)
İBCAM Huzur ve rahatını bozma Rahatsız etme
İBDA´ İzhar etmek Bir yerden diğer bir yere çıkmak * Yaratmak Nümunesiz şey yapmak
İBDA´ Cenab-ı Hakkın âletsiz, maddesiz, zamansız, mekânsız yaratması ve icâdı * Misli gelmemiş bir eser meydana koymak, icâd, ("İbda´, ihdâs, ihtirâ, icâd, sun´, halk, tekvin" kelimeleri birbirine yakın mânâdadırlar) * Edb: Geçmişte benzeri olmayan şiiri söylemek
İBDA-I SAN´AT Benzeri olmayan mükemmellikte san´at eseri İbda´ yapabilene mübdi´, eserlerine bedi´a denir
İBDA´ (İbzâ´) Parça parça etmek * Sorulan şeye güzel cevab vermek * Kandırmak * Birisine, kâr tamamen kendine âit olmak üzere sermaye vermek
İBDAD Uzaklaştırma, teb´id * Bir şeyi uzatma
İBDAL Değiştirmek Tebdil ve tahvil eylemek Birinin yerine diğerini getirmek
İBDAN Kısrak * Câriye, kız veya kadın esir
İBEK f Put, sanem, haç
İBER (İbret C) İbretler, ders alınacak şeyler
İBER (İbre C) İbreler, iğneler
İBGAZ (Buğz dan) Buğzetme, nefret etme, hoşlanmama, sevmeme
İBHA Kesilme, inkıtâ´
İBHAC Sevindirme, sürur ve sevinç verme
İBHAH Sesini boğuk bir şekilde çıkarma
İBHAK Gözünü çıkarma, kör etme
İBHAL Kendi hâline bırakma, salıverme
İBHAM Mübhem, kapalı bırakmak Belirsiz olmak Muayyen olmayan * Edb: Sözün kolayca anlaşılmayacak şekilde kapalı olması, vâzıh olmayışı * Baş parmak
İBHAMAT (İbham C) Mübhem şeyler, açıklanmayan mes´eleler, üstü kapalı sözler
İBHAMVARÎ f Belli etmeyerek, âşikâr surette tanıtmıyarak, gizli bir şekilde, mübhem olarak
İBHAR (Bahr dan) Deniz yolculuğu
İBHİRAR Gece yarısı olma
İBİBİK Çavuşkuşu, hüdhüd
İBİK Horozun başındaki kırmızımsı bir renkte uzanmış et parçası
İBİL (Bak: İbl)
İBİŞ Hımbıl, salak * Orta oyunu ve kukladaki şahıslardan biri
İBKA Ağlatmak
İBKA Bâkileştirmek Devamlı etmek Azletmeyip yerinde bırakmak Yerinde devamlı etmek * Tayinleri her sene, bir sene müddetle yapılan memurlardan bu müddet bitmeden evvel hizmetleri beğenilenlerin yeniden bir sene için yerlerinde kalmalarına müsaade edilmesi * Mc: Sınıfta bırakmak( Madem her şey elimizden çıkacak, fâni olup kaybolacak Acaba bâkiye tebdil edip ibka etmek çaresi yok mu deyip, düşünürken birden semavî sadâ-yı Kur´an işitiliyor S)
İBKAEN İbka suretiyle
İBKAEN TA´YİN İşinden ayrılan bir memuru tekrar eski işine getirme
İBKA FERMANI Tâyinleri bir sene müddetle yapılan memurların vazifelerinde devam edeceklerine dâir gönderilen ferman
İBKAL Yerde ot bitmesi Ramis adı verilen otun yeşermesi
İBKAR Fecirden kuşluğa kadar olan vakit * Tehir etmek, sonraya bırakmak
İBL (İbil) Dişi deve * Deve sürüsü
İBLA´ Yutturma, emdirme
İBLAG Bildirmek Yetiştirmek Haberdar etmek Göndermek
İBLAK Alaca olmak Kapı açmak
İBLAN İki sürü deve
İBLAS Mahzun olmak, ümitsiz olmak
İBLÎ Deveci
İBLİM Anber * Bal
İBLİS İnsanları Allah yolundan çıkarmağa çalışan şeytan (Bak: Hannas, Şeytan)
İBLİSANE Şeytanca İblisçesine, müfsidane
İBN Oğul
İBN-İ ABBAS (Bak: Abdullah İbn-i Abbas)
İBN-İ ARZ Garip, gurbette bulunan
İBN-ÜL BETÛL Hz İsâ (AS) Hz Meryem´in oğlu (Bak: Betûl)
İBN-İL CELLÂ Meşhur kişi Namlı ve şöhretli adam
İBN-İ CERİR-İ TABERÎ (Bak: Taberî)
İBN-İ CEVZÎ (Hi: 508-597) El-Muğni isimli Kur´an-ı Kerim tefsiri vardır Hanbelî fıkhı ve tarihî bilgilerde muhakkik âlimlerdendir Ebu-l Ferec İbn-i Cevzî diye de meşhurdur
İBN-İ DEHALİZ Hırsız
İBN-İ HACER-İ ASKALANÎ (Hi: 773-852) Büyük hadis âlimidir Şafiî mezhebinin meşhur fukahasından olup hadis üzerine çok eserleri vardır
İBN-ÜL HABBE Ekmek
İBN-İ HURRE Dürüst, doğru ve namuslu insan
İBN-İ HÜMAM (Hi: 788-861) Hanefî fukahasından meşhur bir zattır Şer´î ilimlerde, edebiyatta mütehassıs idi
İBN-İ IRS (C: Benât-ı ırs) Gelincik dedikleri küçük hayvan
İBN-İ İSHAK (Ebu Abdullah Muhammed) Medine´de büyümüştür Hz Muhammed´in (ASM) hayatına dair vak´aları derin bir alâka ile toplamağa başladı Daha sonra Mısır´a, oradan da Irak´a gitti Hi: 151 veya 152 tarihinde Bağdat´ta vefat etti Siyere dair iki eser vücuda getirmiştir1 Kitab-ül Mübtedâ ve Kısâs-ul Enbiya 2 Kitab-ül Magazi
İBN-ÜL M´ Su kuşu
İBN-İ MES´UD Ebu Abdurrahman Abdullah Bin Mes´ud da denir (RA)şeref-i İslâm ile müşerref olanların altıncısıdır Bütün gazvelere iştirak etmiştir Dâimî surette huzur-u Risalette bulunduğundan Kur´an-ı Kerim´i herkesten iyi öğrendiği gibi, pekçok hadis de işitmiş ve ezberlemişti Kur´an-ı Kerim´i en evvel Mekke´de Kureyş´e duyuran, Makam-ı İbrahim´de "Rahman" Suresini açıktan okuyan, bu zâttır Ashab-ı Kiramın büyük fakih ve müçtehidlerindendir Bünyesi çok zayıftı Resul-i Ekrem (ASM) bir gün Ashab-ı Kirama hitaben: "Siz İbn-i Mes´ud´un vücudca zayıf olduğuna bakmayınız Mizanda hepinizden ağırdır" buyurmuşlardırBir gün kendisine: Hangi ilim mu´teberdir diye sormuşlar "Kur´an-ı Kerim ve Hadis-i Şerif ilmini çok severim" cevabını vermiştir Resul-i Ekrem´den (ASM) 840 hadis rivayet etmiştir Hicri 32 tarihinde 60 yaşını mütecaviz olduğu halde ebedî hayata kavuşmuştur
İBN-İ MİKRAZ Sansar
İBN-İ ÖMER (Bak: Abdullah İbn-i Ömer)
İBN-İ RÜŞD (Kadı Muhammed Bin Ahmed) (Hi: 514-595) Endülüs Devleti zamanında yetişen bir filozoftur Kurtuba´da doğmuştur(Kur´an vahiy olmakla beraber delâil-i akliye ile te´yid ve tahkim edilmiş Evet kâmil ukalânın ittifakı buna şâhiddir Başta ulema-i ilm-i Kelâmın allâmeleri ve İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi felsefenin dâhileri müttefikan esasat-ı Kur´aniyeyi usulleriyle, delilleriyle isbat etmişler M)
İBN-İ SEBİL Yolcu Seyyah
İBN-İ SİNA (Hi: 370-428) Buhara´lı olup zamanının en büyük âlimi, doktor ve filozofudur Avrupa´da, Avicenna diye tanınmıştır
İBN-İ TEYMİYE (Hi: 661-728) Diğer adı Ahmed bin Abdülhalim Harranî´dir Hanbelî fıkıh ve hadis âlimi olarak bilinir Bazı mes´elelerde ifrata kaydığından cumhur-u ulemaca hüsn-ü kabul görmemiştir
İBN-İ UYEYNE (Hi: 107-198) Ebu Muhammed Süfyan bin Uyeyne, ikinci derecede tâbiinden olup aslen Kufeli olduğu hâlde Mekke-i Mükerreme´de kalmıştır Hadisde, tefsirde ve bilhassa Hadis-i Şerifleri tefsir etmede derin âlim olup yedi bin Hadis-i Şerif nakletmişti Zâhid, müttaki ve sâlih bir zât olup kuru arpa ekmeği ile beslendiği meşhurdur (Rahmetullahi aleyh)
İBN-ÜL ÜNS Dost
İBN-İ ÜSBUAYN Çok güzel genç * Ayın ondördü
İBN-ÜS-SEBİL Misâfir
İBN-İ VAKT Zamanın uyarına giden, vaktin icaplarına göre hareket eden kişi Zamane adamı * Mizaç ve tabiata göre söz söyleyen kimse
İBN-İ VERDÂN Hamam içinde olan kara çekirge
İBN-İ ZÜKÂ Sabah
İBN-ÜZ ZAMAN Zamanın çocuğu Devrin adamı
İBN-ÜZ ZİNÂ Zinâ sonucu meydana gelen çocuk Piç
İBNE Kız çocuğu Veya teennüs eden oğlan
İBRÂ (Ber´ den) Temize çıkarmak Borçtan kurtarmak Sağlamlaştırmak
İBRÂ-İ ÂMM Huk: Bir kimsenin zimmetini bütün haklardan, dâvâlardan temize çıkarmak
İBRÂ-İ HÂS Huk: Bir kimsenin zimmetini belirli bir haktan, hususi bir dâvâdan veya bir kısım haklardan beri kılmaktır
İBRÂ-İ ISKAT Huk: Bir kimsenin diğer bir kimsedeki hakkını, tamamen veya kısmen terketmesi
İBRÂ-İ İSTİFA Bir kimsenin, başka birisindeki hakkını aldığına dair ikrar etmesi
İBRAD Güçsüzleştirme, âciz bırakma * Soğutma
İBRAHİM İbrahim kelimesi, İbranicede baba anlamına gelen "eb"; ve cumhur demek olan "reham" kelimelerinden meydana gelmiştir "Ebu-l cumhur" ise; cumhurun babası demektir Bu ismi meydana getiren kelimelerin ikisinin de hareke veya telaffuzlarını az bir değişiklik yapmakla yine bu mânalar Arapçada vardır Bu da İbranilerle Arapların yakınlıklarına delildir
İBRAHİM (AS) Halilullah ve Halil-ür Rahman da denir Peygamberlerden İshak ve İsmâil´in (AS) babasıdır Yirmi sahifelik kitap kendisine nâzil olmuştur Süryanice konuşurdu Peygamberimizin de (ASV) ceddi idi Urfa´da doğduğu da rivayet edilir Zamanın kralı Nemrud tarafından ateşe atılmak istendi, mu´cize olarak ateş onu yakmadı En şiddetli zamanda dahi Allah´tan başka kimsenin dostluğunu kabul etmediğinden, sadece ondan meded beklediğinden kendisine Halilullah denilmiştir Sonra Mısır´a ve Kenan iline gitti Oğlu İsmail (AS) ile birlikte Kâbe-i Muazzama´yı yeniden inşa´ ettiler Kudüs´te medfun´dur( $ Ayet-i Kerimesinin delâletine göre, Hazret-i İbrahim ateşe atıldığı zaman, ateşin harareti burudete inkılâb etmesi, beşerin keşfettiği yakıcı olmayan mertebe-i nâriyeye örnek ve me´hazdır İİ)(Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm´ın Nemrud´a karşı imate ve ihyâda Güneş´in tulu´ ve gurubuna intikali, cüz´î imate ve ihyadan küllî imate ve ihyâya intikaldir ve bir terakkidir O delilin en parlak ve en geniş dairesini göstermektir Yoksa bir kısım ehl-i tefsirin dedikleri gibi, hafî delili bırakıp, zâhir delile çıkmak değildir M)
İBRAHİM BİN EDHEM Babası Belh Şehrinin Pâdişahı idi Hicri 2 asırda yetişmiş büyük bir veliyullahtır Bir çok kerametleri görülmüş, Allah rızası yolunda dünya saltanatını terk ederek fakirliği kabul etmiş ve bütün ömrünü ibadet ve taat ile geçirmiştir Kerametleri dillere destandır
İBRAHİM DESUKÎ Büyük âlim ve mutasavvıflardan olup büyük makam sâhibi bir zâtdır Pek meşhur ve çok güzel sözleri ve mev´izaları vardır 676 tarihinde 43 yaşında Şam´da vefat etmiştir (KS)
İBRAHİM HAKKI (KS) : Hi: 12 asırda yaşamış büyük âlim ve mutasavvıftır Hasankale´li olup en son Tillo´da yaşamıştır Marifetname isimli meşhur eseri vardır
İBRAHİM-VARİ f İbrâhim (AS) gibi Fani, gelip geçici şeylere kalbini bağlamamak sureti ile
İBRAK Av hayvanlarını ürkütüp korkutmak * Koyun kurban etmek * Şimşek çakmak
İBRAK Deveyi çökertmek
İBRAM Israrla rica etmek Usandırıncaya kadar üzerine düşmek * Usandırmak, yıldırmak * İpi sağlam bükmek * Muhkem kılmak
İBRAMAT (İbram C) Yalvarmalar, ısrar etmeler, rica etmeler, zorlamalar
İBRANAME Alacaklı kimse tarafından alacak ve verecek kalmadığına dair verilen kâğıt İbrâ senedi
İBRANİ Eski Yahudi Sülâlesi veya o soydan olan
İBRAR Yapılan yeminin doğru olduğu tasdik edilme
İBRAZ Göstermek Meydana koymak
İBRAZ-I FAZL U HÜNER Hüner ve fazilet gösterme
İBRE İnce iğne gibi âlet * Saatlerde veya pusuladaki rakamlara işâret eden ince âlet * Çam gibi ağaçların yaprağı
İBRE-İ HAYYAT Kendi işlerini bırakıp başkasının işlerini halledip düzeltmeye çalışan adam * Terzi iğnesi
İBRET Uyanıklığa sebeb olan ders * Çok çirkin ve düşündürücü * Tuhaf, acâyip
İBRET-İ ÂLEM İÇİN Bütün âleme ibret olsun diye Herkese ibret olsun için
İBRETAMİZ (İbret-âmiz) f İbret öğreten Ders verici hâdise
İBRETBAHŞ f İbret veren, ibreti iktiza eden
İBRETBİN f İbret almış, ders almış
İBRETEN İbret olmak üzere, intibah ve ibret vesilesi olmak için
İBRETFEŞAN f İbret dağıtan, çok mühim ders verici hâdise
İBRETNÜMA f İbret gösteren İbret veren
İBRETNÜMUN f İbret olan, ders olan
İBRÎ (İbriyye) İğne yapan veya satan kimse * İğne veya ibresi olan
İBRÎ Yahudi, İbrani
İBRİC Yoğurdu yayıp ayran yapmağa yarayan âlet Yayık
İBRİK (C: Ebârik) Topraktan, tenekeden, hattâ bakırdan, gümüşten, altundan yapılan emzikli su kabı * Abdest almağa, çay, kahve vs yapmağa yarayan ayrı ayrı ve türlü türlü kaplar * İyi ve parlak kılıç
İBRİKDAR Eskiden sarayda büyük devlet adamlarının konaklarında su döken ve leğen ibrik işlerine bakan kimse
İBRİN Yüzü çok parlak ve güzel olan sevgili
İBRİNŞAK Ağaçta çiçek açmak
İBRİŞİM İpek ipliği, bükülmüş ipek * İbrişimden yapılmış
İBRİYE Baş konağı
İBRİYY İğne yapıcı veya satıcı
İBRİYYUN Yahudiler, İbraniler
İBRİZ Halis altun, saf altun
İBS Sevinmek, ferah
İBSAL Bir şeyi sipariş etme * Men etme
İBSAN Bir kimsenin huyunun veya yüzünün güzel olması
İBSAR Dikkatle bakmak, tetkik etmek
İBSAS Sırrı açıklama * Yayma, dağıtma
İBSİ´RAR At yarışlarında koşuşma
İBŞAR (Büşr den) (C: İbşarât) Müjdeleme, tebşir etme, sevinçli bir haber bildirme
İBŞARAT (İbşâr C) Müjdelemeler, tebşir etmeler, sevinç verici haber bildirmeler
İBŞAS Bazı bitkilerin veya çiçeklerin birbirine sarılıp karışması
İBTA´ Gecikme, geciktirme * Ağır hareket
İBTAL Battal etmek Çürütmek Hükümsüz bırakmak
İBTAL-İ HİSS Duygusunu battal etmek ve uyuşturmak(Evet, şu elim elemi ve dehşetli mânevi azabı hissetmemek için ehl-i dalâlet, ibtâl-i his nev´inden gaflet sarhoşluğu ile muvakkaten hissetmez Fakat hissedeceği zaman kabre yakın olduğu vakit birden hisseder Çünki, Cenab-ı Hakka hakiki abd olmazsa kendi kendine mâlik zannedecek S)
İBTALE Bâtıl ve boş şey
İBTALİYYAT İşe yaramıyan, boş sözler
İBTAR Parçalama * Mahrum etme, esirgeme * Gündüzün başlangıcı
İBTAR Şaşma, tuhafına gitme, hayrette kalma * Alabileceği miktardan fazla yük yükletme
İBTAŞ Şiddetle tutma, kavrama
İBTAT Kesmek Kat´etmek
İBTİAR Kuyu kazma
İBTİAS Gönderme, ba´s etme
İBTİDA´ Benzeri olmayan bir şey yaratmak (Bak: İbdâ´)
İBTİDA Baş taraf Evvel Başlangıç En önce, başta
İBTİDA-İ DÂHİL Tar: Medreselerden orta tahsili verenler
İBTİDA-İ CÜLUS Hükümdarlığın başlangıcı Tahta çıkışın ilk zamanları
İBTİDAD İki kişinin bir şeyi bir tarafından tutup kavraması
İBTİDAEN Önceden, ilk ve başlangıç olarak
İBTİDAÎ Başlangıca ait, en önce olarak İlk, evvelâ * Ham, işlenmemiş * İlk tahsil veren okul (Daha da evvel bunun yerine "Sıbyan Mektebi" tabiri kullanılırdı)
İBTİDÂİYYÂT Başlangıçta olanlara öğretilen bilgiler * Bu derslere ait kitaplar
İBTİDA-ŞÜDEGAN f Stajyer
İBTİDAR Bir işe sür´atle başlama
İBTİGA Maksad, gaye Taleb, arzu, istek
İBTİGA-İ TE´VİL Te´vil maksadıyla Te´vil ederek izahta bulunma
İBTİHAC Sevinç, sevinme İç açıklığı
İBTİHAC Bolluk, bereket, mebzuliyet
İBTİHAL Halktan alâkayı keserek Allaha tazarru´ ve niyazda bulunmak
İBTİHAR İki parça olma, ikiye bölünme
İBTİHAS Bir şeyin doğruluğunu öğrenmek için soruşturma, tetkik etme
İBTİKA´ Bir şeyin renginin fıtri olarak değişikliğe uğraması
İBTİKA´ (Bükâ dan) Ağlama, göz yaşı dökme
İBTİKAR Sabahleyin erkenden kalkma
İBTİLÂ Belâya uğramak Musibete düşmek İyi veya kötü şeye düşkünlük, tiryakilik * İnsanın iyiliğini, kötülüğünü ve kemâl derecesini meydana çıkaran imtihan, tecrübe
İBTİLÂ-Yİ ŞEDİD Şiddetli tiryakilik
İBTİLA´ Zorlukla yutmak * Gelini gerdeğe koymak
İBTİLAC Meydana çıkma, zuhur etme, görünme
İBTİLAL Islanmak
İBTİLAZ Alma
İBTİNA´ (Binâ dan) Bir şeyin üzerine bina etme Bir dava veya bahiste bir şeye istinad etme
İBTİNAEN İbtinâ ederek, mübteni olarak, dayanarak
İBTİRA´ Ağaç yontma
İBTİRAD Duş yapma, soğuk su ile banyo yapma * Serinlemek için soğuk su içme
İBTİSAM Tebessüm etmek İnce ve hafif gülümsemek
İBTİSAR (Basar dan) Kalb gözüyle görme Basiret * Görüp hakikatına varma
İBTİSAR Bir şeye başlama, ibtida
İBTİŞAK Haysiyet ve nâmusa dokunma * Yalan söyleme
İBTİTA´ Kesilme, inkıta´
İBTİTAR Tâbi olma, uyma, ittiba etme
İBTİYA´ Satın alma, mübâyaa etme
İBTİYAR Seçip kabul etme * Kavga yapma, dövüş etme * Güçsüz, zaif ve kuvvetsiz olma
İBTİYAZ Biriktirip yığma
İBTİZA´ Birşey meydanda ve açık olma
İBTİZAL Çokluğu sebebiyle bir nimetin kıymetini bilmeyip, hor kullanmak * Devamlı şeklide bir şeyi kullanmak * Edb: Herkesin bildiği bir sözü tekrar etmek (Mümtâziyetin zıddıdır)
İBTİZAR Cebren ve zorla alma Soygunculuk yapma
İBTİZAZ İhtiyacdan dolayı zillet ve hakaretlere tahammül etme
İBYİZAZ Beyazlama, ağarma
İBZA´ Bir kimseyi sıkıntı ve kedere boğma Mahvetme
İBZA´ Kötü söyleme, fena söyleme
İBZAL Esirgemeyip bol sarfetme, bol kullanma
İBZAZ Yağlanma, şişmanlama, semirme
İBZAZ Bir şeyi istenilen miktardan veya gerektiğinden az verme

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

İCA´ (Veca dan) Ağrıtma, veca verme
İCAA (Cu dan) Yemek içmek için hiçbir şey vermiyerek aç bırakma
İ´CAB Şaşırtmak Hayran etmek Hayrete düşürmek * Hodpesendlik Kendini beğenmişlik
İCAB Lâzım Gerekli Lüzum Sebeb olmak * Ist: Akitlerde ilk söylenen söz Bir mal sahibinin müşteriye karşı, "Bu malımı sana şu kadar paraya sattım" demesidir Müşterinin de kabul etmesine dair olan sözüne "kabul" denir Şer´i ıstılahta buna "icâb ve kabul" denir
İCABAT İcablar Gerekenler Lüzum edenler
İCABE(T) Kabul olmak Kabul etmek * Râzı olma, rızâ gösterme, muvafakat etme
İCABE-İ DUÂ Duânın kabul olması Duâya cevap verilmesi Muvafakat edilmesi (Bak: Dua)
İCABETGÂH f Kabul etme yeri
İCABÎ Müsbet İcaba âit, icaba dair * Lâzım, gerekli, zarurete müteallik
İCAD Vücuda getirmek Yeniden bir şey meydana getirmek Yoktan var etmek (Bak: İbda´)(şu zamanda çok ileri giden feylesoflar diyorlar ki: "Hiçten, hiçbirşey icad edilmiyor ve hiçbirşey idam edilmiyor; yalnız bir terkip bir tahlildir ki, Kâinat fabrikasını işlettiriyor"Elcevap : Nur-u Kur´an ile mevcudata bakmayan feylesofların en ileri gidenleri bakmışlar ki, tabiat ve esbab vasıtasiyle bu mevcudatın teşekkülât ve vücudlarını -sabıkan isbat ettiğimiz tarzda- imtina derecesinde müşkilâtlı gördüklerinden, iki kısma ayrıldılarBir kısmı, Sofestaî olup, insanın hassası olan akıldan istifa ederek, ahmak hayvanlardan daha aşağı düşerek, Kâinatın vücudunu inkâr etmeyi; hatta kendilerinin vücudlarını dahi inkâr etmesini dalâlet mesleğinde esbab ve tabiatın icad sahibi olmalarından daha ziyade kolay gördüklerinden; hem kendilerini, hem Kâinatı inkâr edip, cehl-i mutlaka düşmüşlerİkinci güruh bakmışlar ki; dalâlette esbab ve tabiat mucid olmak noktasında, bir sinek ve bir çekirdeğin icadı, hadsiz müşkilâtı var Ve tavr-ı aklın haricinde bir iktidar iktiza ediyor Onun için bilmecburiye icadı inkâr ediyorlar, "yoktan var olmaz" diyorlar ve idamı da muhal görüyorlar, "var yok olmaz" hükmediyorlar Yalnız, harekât-ı zerrât ile, tesadüf rüzgârlariyle bir terkib ve tahlil ve dağılmak ve toplanmak suretinde bir vaziyet-i i´tibariye tahayyül ediyorlar İşte sen gel, ahmaklığın ve cehaletin en aşağı derecesinde, en yüksek akıllı kendini zanneden adamları gör; ve dalâlet, insanı ne kadar maskara ve süfli ve echel yaptığını bil; ibret al! Acaba her senede, dört yüzbin envâı birden zemin yüzünde icad eden ve Semavat ve Arzı altı günde halkeden ve altı haftada, her baharda, kâinattan daha san´atlı, hikmetli zihayat bir kâinatı inşa eden bir Kudret-i Ezeliye, bir İlm-i Ezelî´nin dairesinde, plânları ve mikdarları taayyün eden mevcudat-ı ilmiyeyi göze göstermiyen bir ecza ile yazılan ve görünmeyen bir yazıyı göstermek için sürülen bir ecza misillü, gayet kolay o mâdumât-ı hâriciye olan mevcudat-ı ilmiyeye vücud-u hârici vermeği o Kudret-i Ezeliyeden uzak görmek ve icadı inkâr etmek; evvelki güruh olan Sofestâilerden daha ziyade ahmakane ve cahilânedir Bu bedbahtlar, âciz-i mutlak ve yalnız bir cüz-i ihtiyariden başka ellerinde olmayan; firavunlaşmış kendi nefisleri, hiçbir şeyi idam ve yok edemediklerinden ve hiçbir zerreyi, bir maddeyi, hiçten, yoktan icad edemediklerinden ve güvendikleri esbab ve tabiatın ellerinde hiçten icad gelmediği cihetle, ahmaklıklarından diyorlar: "Yoktan var olmaz, var da yok olmaz" deyip, bu bâtıl ve hatâ düsturu, Kadir-i Mutlak´a teşmil etmek istiyorlar Evet, Kadir-i Zülcelâl´in iki tarzda icadı var Biri; ihtira ve ibda´ iledir Yâni; hiçten, yoktan vücud veriyor; ve ona lâzım her şey´i de hiçten icad edip eline veriyor Diğeri; inşâ ile, san´at iledir Yâni; kemal-i hikmetini ve çok esmasının cilvelerini göstermek gibi, çok dakik hikmetler için, kâinatın anasırından bir kısım mevcudatı inşa ediyor Her emrine tâbi olan zerratları ve maddeleri, Rezzakıyet kanunuyla onlara gönderir ve onlarda çalıştırır Evet Kadir-i Mutlak´ın, iki tarzda; hem ibda´ hem inşâ suretinde icadı var Varı yok etmek ve yoğu var etmek; en kolay, en sühuletli, belki daimî, umumî bir kanunudur Bir baharda, üçyüz bin envâ-i zihayat mahlukatın şekillerini, sıfatlarını, belki zerratlarından başka bütün keyfiyat ve ahvallerini hiçten var eden bir kudrete karşı, "yoğu var edemez!" diyen adam, yok olmalı!L)(Eğer desen: "Delil-i İhtiraî i´tâ-i vücuddur İ´tâ-i vücud ise; i´dam-ı mevcudun refikidir Halbuki: Adem-i sırftan vücudu ve vücud-u mahzdan adem-i sırf-ı aklımız tasavvur etemiyor" Cevaben derim: Yahu! Sizin bu istis´âbınız ve şu mes´elenin tasavvurundaki istiğrabınız, bir kıyas-ı hâdi´in netice-i vahimesidir Zira icad ve ibda-i İlâhiyi, abdin san´at ve kesbine kıyas edersiniz Halbuki abdin elinden bir zerreyi imate veyahut icad etmek gelmez Belki yalnız umur-u itibariye ve terkibiyede bir san´at ve kesbi vardır Evet, bu kıyas aldatıcıdır, insan kendini ondan kurtaramıyorElhasıl : İnsan kâinatta mümkinatın öyle bir kuvvet ve kudretini görmemiş ki, icad-ı sırf ve i´dam-ı mahz etsin Halbuki hükm-i aklîsi de daima üss-ül-esası, müşahedattan neş´et eder Demek âsâr-ı İlâhiyeye mümkinat tarafından bakıyor Halbuki: Hayret-efza âsârıyla müsbet olan kudret-i Sâni´in canibinden temaşa etmek gerektir Demek ibadın ve kâinatın umur-u itibariyeden başka tesiri olmayan kuvvet ve kudretlerin cinsinden olan bir kudret-i mevhume içinde Sânii farz ederek o noktadan şu mes´eleye temaşa ediyor Halbuki Vacibü´l-vücud´un canibinden, kudret-i tâmmesi nokta-i nazarından bu mes´eleye temaşa etmek gerektir RN)
İCAD (Ücâd) Kapı ve pencerelerin üstlerinde bulunan kemer
İCADE İyi yapma, iyi işleme
İCADGERDE f İcad olunmuş
İC´AF Yere düşürme, yıkma
İ´CAF Devamlı olarak hastaya bakma * Zayıflatmak
İCAH Örtü, perde
İ´CAL Acele ettirme, çabuk yaptırma * Öne geçme
İCAL Korkutmak
İCALE (Cevelan dan) Dolaştırma, cevelan ettirme
İCALE-İ ESB Atı dolaştırma
İCALET El kitabı Lüzum etttiği zaman müracaat olunup faydalanılan, cepte ve elde taşınabilir küçük kitap * Acele ile ve derhal yapılan iş
İCALETEN Hemen, acele olarak, seri bir şekilde
İ´CAM Harflere, yazıya nokta koymak * İsteğini açıklıkla bildiremeyip, maksadı belirsiz, muğlak söylemek
İCAM (Eceme C) Arslan yatakları * Çalılıklar, ağaçlıklar, meşelikler
İCAN Boyun, unk
İCANE (C: Ecanin) Hamam taşı * İçinde bez ve kaftan yıkanılan kap
İCAR Kiralamak Kiraya vermek * Kira parası
İCAR Kadının başına bağladığı nesne
İCARAT Kiranın gelirleri Gelirler
İCARE Kira Gelir, irâd Ücret * Fık: Belli bir menfaati belli bir karşılık ile satmak
İCARE-İ AKAR Ev, dükkân, arsa gibi yerlerin kirası
İCARE-İ FÂSİDE İn´ikad şartlarını câmi´ olduğu halde sıhhat şartlarını tamamen veya kısmen cami olmayan icaredir Bu, aslen meşru olduğu hâlde vasfen meşru bulunmamış olur Binaenaleyh böyle bir icareyi mucir ile müstecirden herhangi biri fesh edebilir
İCARE-İ GAYR-İ MÜN´AKİDE İn´ikad şartlarını tamamen veya kısmen câmi´ olmayan icaredir ki, buna "İcare-i batıla" da denir
İCARE-İ MEVKUFE Başkasının hakkı taalluk edip icazeti lahık olmadıkça nâfiz olmayan icaredir
İCARE-İ MÜECCELE Sonradan alınacak kirâ
İCARE-İ MÜN´AKİDE Bey´ide olduğu gibi in´ikad şartlarını tamamen câmi´ olan icaredir
İCARE-İ MÜNECCEZE Bir şeyi akd-i icare ânından itibaren kiraya vermektir Akd zamanında kiranın başlangıcı söylenmezse kira, bir icare-yi müneccezeye haml olunur
İCARE-İ MÜSANEHE Yıllık olarak yapılan icaredir Bir hanenin bir yıl müddetle kiraya verilmesi gibi
İCARE-İ MÜŞAHERE Aylık olarak yapılan icaredir Bir haneyi bir aylığına kiraya vermek gibi
İCARE-İ MÜZAFE Bir şeyi gelecek muayyen bir vakitten itibaren kiraya vermektir Meselâ: Bir hâneyi gelecek falan ayın birinden itibaren bir sene müddetle şu kadar bin liraya kiraya vermek, bir icare-i müzafedir
İCARE-İ SAHİHA İn´ikad ve sıhhat şartlarını tamamen câmi´ olan icaredir ki, şuyu´ı asilden ve şartı mufsidden hâli olmak üzere malum bir menfaatı, malum bir bedel mukabilinde temlik etmekten ibarettir
İCARET İcâr, ücret Kiraya vermek * Kurtarmak, yardım etmek
İCARETEYN Müeccel ve muaccel icarelerle kiralanan vakıf emlâkı Hem derhal alınan, hem ileride alınacak kirası olan vakıf bina
İCAS Gönlüne korku düşürmek
İ´CAZ Âciz bırakmak Acze düşürmek, şaşırtmak * Edb: Mu´cize derecesinde düzgün ve icazlı söz söylemek Benzerini yapmada herkesi acze düşürmek Güzel söz söylemekte insanların muktedir olmadıkları derece * Mu´cizelik olan şey(Kur´an 1350 senedir bütün hakaikını kâinat çarşısında açıp teşhir ettiği halde herkes, her millet, her memleket onun cevahirinden, hakaikından almıştır ve alıyorlar Halbuki, ne o ülfet, ne o mebzuliyet, ne o mürur-u zaman, ne o büyük tahavvülâtlar onun kıymettar hakaikına, onun güzel üslublarına halel vermemiş, ihtiyarlatmamış, kurutmamış, hüsnünü söndürmemiş; şu hâl tek başı ile bir i´câzdır M)
İCAZ (İycâz) Edb: Az söyle çok şey anlatmak Sözü muhtasar söylemek Çok mânaya gelen kısa cümlenin hâli Mâruf ve müteârif olan cümleden kısa bir cümle ile maksadı ifâde san´atıBöyle sözlere mucez, veciz veya vecize denilir
İCAZ-I BİTTAKDİR Maksadı az sözle ifade etmekle beraber fazla olan etraflı mânaların zuhurudur
İCAZ-I HASR Lafzan hiçbir hazf olmadığı halde, ibârenin mânaca zengin olmasıdır
İCAZ-I HAZF Mânâya halel gelmemek şartı ile ve lâfzî veya aklî karine delâleti ile cümleyi tamamlayanlardan birinin hazfıdır
İCAZ-I MAKBUL Tazammun ve hazf ile olan icaz
İCAZ-I MUHİLL Sözün istenilen mânayı ifadeye kifayet etmemesi yüzünden mânanın bozulması halidir
İCAZ Kadın eşarbı Baş örtü
İCAZET İzin Müsaade Şehadetname Diploma "Olur" demek Destur vermek İlmî ehliyet Reva görmek
İCAZET-İ FİİLİYE Bir kimseden izin ve ruhsata delalet eden bir fiil ve hareketin sudûr etmesi
İCAZET-İ KAVLİYE Bir kimsenin bir şey hakkında "izin verdim" demesi
İCAZET-İ KÜLLÎ Vaktiyle Osmanlı serdarlarına ve sefirlerine müsâlaha, muahede akdi ve sair işler hakkında verilen mezuniyet Tam salâhiyet demektir Bu salâhiyeti alan kumandan veya sefir, üzerine aldığı işi merkezden sormaya ihtiyaç kalmadan maslahatın icabettirdiği ve kendi aklının erdiği vechile yapıp bitirirdi
İCAZET-İ LÂHİKA Bir kimsenin önce izni olmadığı halde, yapıldıktan sonra bir şeyi tasdik edip kabul etmesi
İCAZETNAME f Şehadetname Diploma Şehadet kâğıdı
İCAZET VERMEK Medrese usulüne göre okuttuğu dersi bitiren talebeye hocası tarafından izin verilmesi Bu tasdikan verilen mühürlü kâğıda "icazetname", icazet vermiş olan müderrise de "muciz" denilirdi
İCAZÎ İcaza dair, icaza ait ve müteallik Veciz bir tarzda
İCAZKÂR f İcazlı, kısa ifadelerle çok şey anlatmak halinde olan
İ´CAZKÂR f Mu´cizeli olmak Başkalarını acze düşürecek derecede olmak
İ´CAZKÂRANE f Herkesi yarışmada âciz bırakacak yolda
İ´CAZNÜMA Mu´cize gösterir derecede Mu´cize derecesinde eser göstermek Âciz bırakmayı göstermek
İCBA´ Ekilen ekini henüz olgunlaşmadan satmak
İCBAR Zor Zorlama Cebretmek
İCBAR-I NEFS Kendini zorlama, nefsini icbar etme
İCCAR (C: Ecâcir) Dam, çatı
İCCAS Erik * Zerdâli * Armut
İCDAF Bağırıp çağırma
İCDAN Sonradan zengin olma
İCFA´ Koparmak
İCFAL Gidermek * Devekuşu seğirtmek
İCFİL Yaşlı kadın, ihtiyar kadın * Korkak adam
İCHA´ Ayaz çıkma
İCHAD Eziyet çekme, elem ve sıkıntıya mâruz bırakılma * Gayret etme
İCHAF Zulüm etme, gaddarlık * Gidermek * Noksan etmek, eksiltmek
İCHAM Men´etmek, engel olmak
İCHAR (Cehr den) Sesle okuma * Ortaya çıkarma, zuhur ettirme, meydana çıkarma, açıklama
İCHAŞ Bir kimseden yardım ve medet istemek
İCHAZ Hazırlandırmak
İCÎ f Atmaca * Hükümdar vekili
İCL Dana Sığır yavrusu
İCL-İ SAMİRÎ Musa (AS) zamanında Samirî´nin yaptığı buzağı heykeli (Bak: Samirî)
İCL (C: İcâl) Boyun ağrısı * Sığır sürüsü
İCLÂ (Cilâ dan) Sürme, nefyetme, sürgün etme Evinden barkından ayırma * Sür´atle seğirtme * Cilâlama, parlatma
İCLÂ-Yİ VATAN Yerinden yurdundan sürgün etme, başka tarafa nefyetme
İCLAB Cem´etmek, toplamak * Yoldaşlık etmek * Ardından çağırmak * "Gitsin" diye haykırmak
İCLAL Ağırlama İkram Tekrim eylemek Büyüklüğünü kabul edip hürmet etmek Büyüklük Azamet
İCLALEN Büyük sayarak, saygı ve hürmet göstererek
İCLAS Oturtmak Tahta çıkartmak Padişahı tahta oturtmak
İCLE Düve, dişi buzağı
İCLET (C: Ucul) Dişi buzağı * Bir cins ot * Kırba
İCLİHMAM Toplanmak, cem´olmak
İCLİNBAB Yan yatmak
İCMA´ Toplanma Dağınık şeyleri toplamak * Hazırlamak * Azm ve kasdeylemek * Topluluk Fikir birliği Bir mes´eleden âlimlerin ittihad etmesi * Fık: Sahabe-i Güzin Hazretlerinin (RA) ittifakları üzere akaid hükmüne geçmiş umur-u diniyenin tamamı
İCMA-İ ÜMMET Ist: Aynı asırda yaşamış olan İslâm âlimlerinden müctehid olanların, şeriatın bir mes´elesi hakkında verilen hükümde birleşmeleridir
İCMAD Dondurma, câmidleştirme
İCMAD-I MÂ Suyun dondurulması Suyun buz haline getirilmesi
İCMAEN Toplu olarak, hep birlikte İcma-i ümmet olarak
İCMAL Hülâsa etmek Kısaltmak, bir araya toplamak Kısa anlatmak Biriktirmek * Uzun bir hesaptan çıkarılan hülâsa, netice
İCMAL-İ SENEVÎ Senelik gelir ve giderleri yahut yalnız giderleri toplu ve kısaltmış olarak gösteren cetveller
İCMAL-İ ŞEHRÎ Aylık gelir ve giderleri, yahut yalnız giderleri toplu ve kısaltılmış olarak gösteren cetveller
İCMALEN Kısaca Özlüce İcmali ve hülâsa olarak
İCMALÎ Kısaca, toplu olarak, tafsilatsız Muhtasaran
İCMALÎ İMAN İman esaslarını kısaca bilmek Allah´a ve Peygamberine imân ettiğini söylemek ve tasdik etmek (Bak: İman-ı icmalî)
İCMAM Atı soluklandırma, dinlendirme * Biriktirme
İCMAR Bir araya toplamak * Süratle yürümek * Atın sıçrayarak yürümesi * Bir şeyin umumi olması Ateşe öd ağacı koymak * Bir şeyi buhurlamak Tahmini hesab yapmak * Yeni ayın görünmesi
İCNAF Doğruluktan ayrılma Sadakattan uzaklaşma
İCNAN Deli etme, divane eyleme * Bir şeyi örtme
İCNE Tıb : Yanak kemiği
İCNİS Tembel ve uyuşuk adam
İCRA Bir işi yürütmek * Yerine getirmek Yapma Tatbik etme * Vekil göndermek * Mahkeme kararını yerine getirmek * Suyu akıtmak * Huk: Borçlunun alacaklıya karşı ödemekle mükellef olduğu bir borcu, adlî bir teşekkül vâsıtasıyla ödetme
İCRA-YI İCABÎ Lüzum eden muamelenin yerine getirilmesi
İCRA-YI LU´BİYYAT Oyun icra etme, sahnede oyun oynama
İCRAAT (İcrâ C) Meydana getirilen işler Yapılan işler * Ameliyat Tatbikat
İCRAAT-I CELİLİYE Allah (CC)ın celalî sıfatına yani, kibriya ve azametine delâlet eden, kudret-i hakkı ile hâsıl olan icraatı
İCRA HEY´ETİ Mahkeme kararını tatbike memur olan heyet İcra memurları heyeti
İCRA KUVVETİ Memleketi idâre eden, kanunları tatbik eden kuvvet
İCRAM Kabahat yapma, cürüm işleme
İCRA MEMURU Mahkeme kararını tatbik ile borçludan borcunu alıp alacaklıya vermekle vazifeli olan adliye memuru
İCRA VEKİLLERİ HEY´ETİ Vekiller heyeti Başvekilin riyaset ettiği bakanlardan meydana gelen hey´et
İCSA´ Dizüstü getirme Çökertme
İCŞAM Teklif etmek
İCŞAŞ Bir şeyi döverek ufaltma, küçültme
İCTİBA Seçmek İhtiyar ve intihâb etmek Seçkin bir şeyi almak * Tahsildarın para ve vergi toplaması
İCTİBAZ Mıknatıstaki kendine çekme hasiyeti
İCTİHAD Kudret ve kuvvetini tam kullanarak çalışmak Gayret etmek Çalışmak * Anlayış * Kanaat * Fık: Şeriatın fer´î mes´elelerine âit hükümleri, İslâm müçtehidlerinin, usulüne uygun olarak, Kur´an ve Hadis-i Şeriflerden çıkarmaları ve bunun için tam gayret etmiş olmaları Böyle içtihad eden zâtlara Müçtehid denir(Mesail-i diniyeden olan içtihad kapısı, açıktır Fakat, şu zamanda oraya girmeğe altı mâni vardır:Birincisi : Nasılki, kışta fırtınaların şiddetli olduğu bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir; yeni kapılar açmak hiç bir cihetle kâr-ı akıl değil Hem nasılki, büyük bir selin hücumunda tâmir için duvarlarda delikler açmak gark olmağa vesiledir Öyle de: Şu münkerat zamanında ve âdât-ı ecânibin istilâsı ânında ve bid´aların kesreti vaktinde ve dalâletin tahribatı hengâmında, içtihad namıyla kasr-ı İslâmiyetten yeni kapılar açıp, duvarlarında muharriplerin girmesine vesile olacak olan delikler açmak İslâmiyete cinâyettirİkincisi : Dinin zaruriyatı ki içtihad onlara giremez Çünki kat´i ve muayyendirler Hem o zaruriyat, kut ve gıda hükmündedirler, şu zamanda terke uğruyorlar ve tezelzüldedirler Ve bütün himmet ve gayreti onların ikamesine ve ihyâsına sarfetmek lâzım gelirken, İslâmiyetin nazariyat kısmında ve selefin içtihadat-ı sâfiyâne ve hâlisânesiyle bütün zamanların hacatına dar gelmeyen efkârları olduğu halde, onları bırakıp, heveskârane yeni içtihadlar yapmak bid´atkârâne bir hıyânettirÜçüncüsü : Her zamanın insanlarınca kıymetli addedilerek efkârı celbeden câzibedar bir metâ merguptur Meselâ: Bu zamanda en rağbetli, en iftiharlı, siyâsetle iştigal ve dünya hayatını te´min etmektir Selef-i sâlihin asrında ve o zaman çarşısında en mergup metâ, Hâlik-ı semâvat ve arzın marziyatlarını ve bizden arzularını kelâmından istinbat etmek ve nur-u Nübüvvet ve Kur´an ile kapatılmayacak derecede açılan âhiret âlemindeki saadet-i ebediyeyi kazandırmak ve vesâilini elde etmek idi Bu itibarla, o zamanlarda bütün fikirler, kalbler, ruhlar marziyat-ı İlâhiyeyi bilmek ve öğrenmeğe müteveccih idi Bunun için istidat ve iktidarı olanlar o zamanlarda vukua gelen bütün ahvâl ve vukuat ve muhâverattan ders almakla, içtihadlara zemin teşkil eden yüksek istidatlar vücuda gelirdiŞimdi ise, fikir ve kalblerin teşettütü, inâyet ve himmetlerin zâfiyeti, insanların siyaset ve felsefeye iptilâ ve rağbetleri yüzünden bütün istidatlar fünun-u hâzıra ve hayat-ı dünyeviyeye müteveccihtir Ahkâm-ı diniyeye sarfedilecek müstakim bir içtihad yokturDördüncüsü : İçtihad kapısından İslâmiyete girip mesâilini genişlendirmeğe meyleden adamın maksadı, zaruriyata imtisal ile takva ve kemale mazhariyet ise güzeldir Amma zaruriyatı terk ve hayat-ı dünyeviyeyi, hayat-ı uhreviyeye tercih eden adam ise, onun içtihada meyli, meyl-üt-tahribdir Tekliften çıkıp kaçmak için bir yol bulmaktırBeşincisi : Her şeyin, her hükmün vücuda gelmesi bir illete binaen olduğu gibi, bir maslahata dahi tâbidir Fakat maslahat illet değildir Ancak tercih edici bir hikmettir Bu zamanın efkârı, bizzat saadet-i dünyaya müteveccihtir Şeriatın nazarı ise, bizzat saadet-i uhreviyeye müteveccih olup, bittabi dünyaya da nâzırdır Çünki, dünya âhirete vesiledirUmumi bir beliyye olan ve nâsın ona müptelâ olduğu çok işler vardır ki zaruriyattan olmuştur O gibi işler su-i ihtiyar ile gayr-i meşru meyillerden doğmuş olduklarından, mahzuratı ibâhe eden zaruriyattan değildir Ve ruhsat ve müsaade-i şer´iyenin şümulüne dâhil olamazlar Meselâ: Bir adam su-i ihtiyâriyle haram bir tarzda kendini sarhoş etse, hâl-i sekirde yaptığı tasarrufatta mâzur olamaz Bu zamanda bu gibi içtihadlar, semavî değil ancak arzî içtihadlardır Bu gibi içtihadlar ile Hâlik-ı Semavat ve Arz´ın hükümlerinde yapılan tasarrufat merdutturMeselâ : Bazı gafiller, hutbenin Türkçe okunmasını istihsan ediyorlar ki, halkın bilhassa siyasî ahvalden haberleri olsun Halbuki bu gibi ahval-i siyasiye yalandan, hileden, şeytani fikirlerden hâli değildir Hutbe makamı ise, ahkâm-ı İlâhiyenin tebliği için ittihaz edilmiş bir makamdırSual : Avâm-ı nâs Arabiden haberdar değildir, fehmedemez Cevap : Avâm-ı nâs, zaruriyat ve müsellemat-ı diniyeye muhtaçtır Ve hutbe makamı da bu gibi hükümlerin tebliği içindir Bu hükümler kisve-i Arabiye içinde tafsilen değilse de icmalen avâm-ı nâsa mâlum ve mâruftur Maahaza lisan-ı Arabda bulunan şehamet, yükseklik, meziyet, satvet diğer lisanlarda yoktur MN)
İCTİHADÂT (İctihad C) İçtihadlar
İCTİHADÎ İçtihada müteallik İçtihada dair İçtihada ait
İCTİHAF Bir şeyden çok şey almak * Üç parmakla yemek
İCTİHAH Kadının veya dişi hayvanların hâmile olması
İCTİHAR Askeri çoğaltma * Meydanda ve gözükür olma Aşikâr olma
İCTİLAB Celbetmek, çekmek
İCTİLAL Bir şeye bakmak
İCTİMA´ Toplantı Toplanmak Bir araya gelmek Kavuşmak
İCTİMA-İ A´ZAM Ast: Bir çok gezegenin burç mıntıkalarının aynı noktasına tesadüf etmiş gibi görünmeleri
İCTİMA-İ NEYYİREYN Güneş ile Ay´ın bir istiva üzerine gelmeleri
İCTİMA-İ SÂKİNEYN İki sessiz harfin yanyana bulunması * Ast: İki gezegenin yan yana gelmesi
İCTİMA-İ ZIDDEYN İki zıt şeyin bir arada, beraber olması(Bir şey zâtî olsa onun zıddı o zâta ârız olamaz Çünkü "ictima-i zıddeyn" olur, o da muhâldir İşte bu sırra binaen madem Kudret-i İlâhiyye zâtiyedir ve Zât-ı Akdes´in lâzım-ı zarurîsidir Elbette o kudretin zıddı olan acz, O Zât-ı Kadir´e ârız olması mümkün olmaz Ş)
İCTİMAAT İçtimalar Toplanmalar
İCTİMAÎ Topluluğa ait, birlikte yaşayanlara dair Cemiyet hayatına ait ve müteallik Sosyal
İCTİMAİYYAT İçtimaî ilimler Topluluk hayatına dair ilimler Sosyoloji
İCTİMAİYYUN İçtimaî hayatı en güzel şekilde idareyi düşünen ve ona çalışan İçtimaî mes´elelere dair ilimlerle uğraşan kimseler Sosyologlar
İCTİMAR Tütsülenme, buhurlanma
İCTİNA Meyve toplamak Meyve devşirmek Bir yere toplamak * Aldanmak
İCTİNAB Çekinmek Sakınmak Uzak olmak
İCTİNAH Bir yana eğilme, meyletme * Secde etme * (Hayvan) bir tarafa meyilli koşma
İCTİNAN Gizlenmek
İCTİRA´ (Cür´et den) Cesaret etme, cür´et etme, yeltenme, atılma
İCTİRA´ (Cür´a dan) Suyu soluk almadan birden içme * Ağacı bir tutuşta kırma
İCTİRAH El emeği ile kazanılan para ile geçinme
İCTİRAM Kabahat yapma, cürüm işleme
İCTİRAR İleri ve geri çekme, çekilme * Hayvanın geviş getirmesi
İCTİRAZ Devenin geviş getirmesi
İCTİSAR Cür´et ve cesâret göstermek * Çölü aşıp gitmek * Denizde geminin geçip gitmesi
İCTİSAS Ağacı kökünden çekip koparmak
İCTİSAS Hayvanın, ağzı ile çayırı araştırarak otlaması
İCTİSAS Evleri yakın olmakla bir arada olma
İCTİŞA´ Yer uygun olmama
İCTİVA´ İğrenme, tiksinme
İCTİVAR (Civar dan) Komşu olma, muhit yapma
İCTİYAB Gömlek giyme * Yırtma * Kuyu kazma
İCTİYAH Öldürme
İCTİYAL Doğru yoldan döndürme
İCTİYAS Yağma için dolanma * Taleb etmek, istemek
İCTİYAZ Geçmek, mürur
İCTİZA´ Ağaç veya dal kesme
İCTİZA´ İktifa etmek, yeter bulmak
İCTİZAB (Cezb den) Çekip uzatma * Etrafına toplanma
İCTİZAL Sevinme, mesrur olma
İCTİZAZ Yün kırkma * Çayır ve ot biçme
İCTİZAZ-I AGNAM Koyun kırkma
İCYAM Men´etmek, engel olmak
İCZAB Koparmak
İCZAL Birini sevindirme, mesrur etme, gönlünü hoş etme
İCZAL Semerin, devenin boynunu yara etmesi
İCZAM El kesme * Hızlı yürüme
İÇ t Herşeyin içerisi, dâhil, derun * Bir şeyin ortasındaki kısım, göbek * Karın, mide * Kalb, vicdan, gönül * Harem dairesi * Bir şeyin görünmez ciheti, bâtın
İÇ CEBEHANE t Şimdiki askerî müzeye eskiden verilen addır İç cebehâne tâbiri bilahare "Hazine-i esliha", Üçüncü Sultan Ahmed devrinde "Dâr-ül esliha", daha sonraları da "Harbiye ambarı" olarak değiştirilmiş, en sonunda "askerî müze" şeklini almıştır
İÇERLEK t Dip, kuytu yer Çıkmaz * Daha geride, daha içeride bulunan
İÇ EZAN t Cuma günleri hatib minberde iken müezzin tarafından mahfilde okunan ezan Diğer namazlarda yalnız minarede ezan okunurken, cuma günleri öğle vaktinde hem minarede, hem de caminin içinde müezzin mahfilinde ezan okunur İkinci ezan caminin içinde okunduğu için buna "iç ezan" denilir
İÇGÜVEY t (İçgüveyi, içgüveysi) Kayınpederinin evine alınan dâmat Karısı tarafının evinde oturan dâmat
İÇ HAZİNE t Osmanlı İmparatorluğu zamanında sarayda muhafaza edilen bir kısım paralar
İÇ İL MÜDERRİSLERİ t İstanbul, Edirne ve Bursa´da ve bunlara bağlı yerlerde 150´şer akça ve daha fazla yevmiyeleri olan medrese müderrisleri
İÇ KALE t Kale duvarlarıyla çevrilmiş şehir ve kasabaların bazılarının ortasında ve en yüksek yerinde yapılan küçük kaleler Bu çeşit kalelere "bâlâ hisâr" da denilirdi Bu iç kaleler, düşmanın, surları geçmesi hâlinde veya şehirde bir isyân çıktığı zaman, hükümdar veya kumandanın çekilip kendini müdafaa etmesi için yapılırdı
İÇLİ t İçi dolu * Çabuk müteessir olan, hassas duygulu * Kin tutan, haset eden
İÇ OĞLANI t Saray hizmetine alınıp devletin çeşitli makamlarına namzed olarak yetiştirilen gençler İç oğlanı, Yıldırım Bayezid zamanında yeni teşekküle başlayan saray hizmetlerinde bulunmak üzere yeniçerilik için toplanan devşirmelerden ayrılmak suretiyle meydana getirilmiş ve bu usûl sonradan yapılan kanunla devam edip gitmiştir
İÇTİHAD (Bak: İctihad)
İÇTİMAÎ (Bak: İctimaî)
İÇTİNAB (Bak: İctinab)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

ÎD Bayram günü Bayram (Gidip tekrar gelen, bir kimsede âdet olup alışılan şey Bayram tekrar geldiği için îd denilmiştir LR)
ÎD-İ ADHÂ Kurban Bayramı
ÎD-İ EKBER Arefesi Cuma gününe raslayan Kurban Bayramı
ÎD-İ FITR Ramazan Bayramı
İDA´ Emanet bırakmak Vedia koymak * Huk: Kendi malının muhafazasını başkasına havale etme
İDA´ Fasid olmak Bozulmak * Helâk olmak * Yardım etmek
İ´DA´ Düşman etmek * Sıçratmak * Geri getirmek * Muavenet etmek, yardım etmek
İDÂA Zâyi etmek Boşuna harcamak
İDÂA-İ VAKT Vaktini boşa geçirmek Vaktini zâyi etmek
İDAB Herkesi ziyafete davet etme Sofrası herkese açık olma * Doğruluğunu ve hak olduğunu herkese bildirme
İDAB Acib nesne
İDABE Edeblilik, terbiyeli oluş
İDAD Saymak Sayı Hesab etmek * Ölüm vakti * Fark Vergi * Bahşiş * Küfüv Denk, hemtâ * Delilik emâresi * Parmakla hesab etmek
İDAD (İded) Üstünlük, galibiyet, zafer * Kuvvet, zor
İ´DAD Hazırlama Yetiştirme Geliştirme
İD´AD Korkutmak
İDADE Kol bağı
İ´DADİYE Hazırlığa ait Hazırlığa mahsus * Orta tahsili veren okullar Vaktiyle rüşdiyeden sonra gidilip yüksek mekteblere girebilmek için lâzım gelen bilgileri öğreten okul Sultaniyelerden aşağı olan mekteb
İDAHA Muti olmak, itaat etmek
İDAK Davarın kösneyip aygır istemesi
İ´DAL Güç olmak, zor olmak
İDALE Bir şeyin elden ele geçmesi
İ´DAM Vücudu ortadan kaldırmak Yok etmek Öldürmek
İ´DAM-I NEFS İntihar Kendi kendini öldürmek
İDAM Katık Ekmekle beraber yenen şey
İDAM Islah etmek Muvafık kılmak, uygun yapmak
İD´AM Direk vurmak
İDAME Devam ettirmek Dâim ve bâki kılmak
İDANE (Deyn den) Borç, ödünç verme, ikrâz
İDANETEN Borç olarak, ödünç olarak, idane suretiyle
İDARE Devrettirmek Çekip çevirmek Döndürmek Kullanmak Becermek
İDARE-İ ASKERİYE Askerlik işleriyle meşgul olan idare
İDARE-İ EKVANÎ Kevnlerin, âlemlerin idaresi, tasarrufu
İDARE-İ MAHSUSA İlk adı "İdare-i Aziziye" olan devlet vapur işletme dairesi
İDARE-İ MASLAHAT Bir işi mümkün mertebe iyi-kötü yürütmek
İDARE-İ MEŞRUTA Meşrutiyet idaresi, meşrutiyetle idare
İDARE-İ MUTLAKA Bir hükümdarla idare Bir hükümdarın idare ve yönetimi altında bulunan devlet Mutlakiyet idaresi
İDARE-İ MÜSTEBİDE İstibdat idaresi
İDARE-İ ÖRFİYE İcabında devletin bir yerde mülki idareye ait nizamları tatil ile kanunen kurduğu askerî idare Örfi idâre, sıkıyönetim
İDARE-İ UMÛR İşlerin görülmesi
İDARE FİTİLİ Eskiden geceleyin yatak odalarını aydınlatmak için zeytinyağı konmuş küçük bir tabağın içinde yakılan bir çeşit fitilin adıdır Küçük petrol lâmbalarına da idâre denildiği için bunların fitillerine de bu ad verilir
İDAREHANE f Bir işe bakan hey´etin veya bir işi idare edenlerin toplanarak iş gördükleri yer ve dâire * Dergi, gazete vs gibi yayınların yazı işlerine bakılan dâire
İDARE KANDİLİ Yatak odalarını aydınlatmağa ve elde gezdirmeğe mahsus küçük, ışığı az lâmba
İDARETEN İdare için Kanun ile değil, işin gelişine göre yaparak İdare yoluyla, işi idare ederek
İDARÎ İdare * İdare ile alâkalı
İD´AS Tepelemek
İDAVE (C: Edâvâ) Deriden yapılmış su kabı Asker matarası
İDB Acib iş
İDBAK Ulaştırmak Yapıştırmak * Tecvidde: Harf okunduğu zaman dilin üst damağa yapışmasına denir Bu sıfatın harfleri Sad, dad, tı, zı´dır İsimlerine müdbaka denir (Bak: İtbak)
İDBAR Geriye gitmek Geri dönmek * İşlerin ters gitmesi * Talihsizlik * Bir gezegenin diğer oniki burcun tertibine zıt olarak hareketi (Asıl tertibe göre gitmesine de ikbal denir)
İDBİSAS Ne kırmızı, ne siyah olmak * Ot bitmek
İDCAN (İdcican) Gökyüzü yağmur bulutlarıyla örtülme * Hava çok sisli ve dumanlı olma
İDD Büyük, acib şey * Belâ, dâhiye * Yalan
İDDE Müddet Zaman Vakit * Küfüv Hemta Arkadaş
İDDET Bekleme müddeti * Sayılmış Madud * Cemaat * Hıfz * Fık: Kocasından ayrılan kadının, başkası ile evlenebilmesi için, üç defa hayız görüp temiz oluncaya kadar geçen zaman (Kocasından boşanırsa 100 gün, kocası ölürse 130 gün)
İDDET-İ EŞHÜR Ay hesabıyla iddet beklemek Boşanma tarihinden itibaren hür ise üç ay, cariye ise birbuçuk ay bekler
İDDET-İ HAML Fık: Çocuk doğurmakla biten iddet Kocası ölen veya boşanan gebe kadının, çocuğun doğmasını beklemesi demektir
İDDET-İ HAYZ (Bak: Hayz)
İDDET-İ VEFAT Fık: Ölüm neticesinde icab eden iddet Kocası ölen kadın hür ise 130 gün, cariye ise 65 gün iddet bekler
İDDİA Bir şeyin müsbet veya menfiliğini ısrarla söylemek İleri sürülen fikir Dâva etmek Israr etmek İnat etmek Haklı veya haksız bir dâvaya kalkışmak(Arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mâlik olmayan kimse, kâinatta dâva-yı halk ve iddiâ-yı icad edemez Zira her şey, her şeyle bağlıdır M)
İDDİAEN İddia ederek Doğru olduğunu söyleyerek
İDDİAÎ İddia ile alâkalı Şahitsiz, delilsiz ve boş söz
İDDİAİYYAT (İddiaî C) İddia ile ilgili Şahidi olmayan sözler
İDDİAM (Diam dan) Payanda dayamak
İDDİANAME Müddei umuminin (savcının), iddialarını topladığı ve soruşturma sonunda mahkemede okuduğu yazı (Ceza işlerinde hazırlık tahkikatının neticesi, davasının açılması için kâfi olduğu anlaşılırsa savcı bu dâvayı, ya ilk tahkikatın açılması hakkında sorgu hakimine bir talepname veya doğrudan doğruya mahkemeye bir iddianame vermek suretiyle açar Savcının bu suretle davayı açtığını bildiren yazısına iddianame denir (OTDS)
İDDİFA´ Isınma, ısıtma
İDDİFA-YI M´ Suyun ısınması
İDDİFAN Kölenin, efendisinin yanından kaçması
İDDİHAL Girme, duhul etme, dahil olma
İDDİHAN (Dühn den) Güzel kokular sürünme
İDDİHAR Biriktirmek, toplamak, yığmak * Kıtlık zamanında yüksek fiatla satmak üzere zahire toplayıp saklama
İDDİLAC Gecenin geç vaktinde gitmek
İDDİMAC Bir şeyin içine girmek Bir yere girip gizlenmek
İDDİRA´ Anlama, derketme, kavrama, fehmetme * Hile ile aldatma * (Kadın) saçını tarayıp salıverme
İDDİRAK Akıl etme, idrak etme, anlama, fehmetme * Bir yere toplanmak * Birbirine yetişmek
İDDİSAR Zengin olma, çok mal mülk sahibi olma Bir şeye bürünme
İDDİYAN Borçlanma, borca girme
İDEAL Fr Fikre ve düşünceye ait Tasavvuri, hayali * Mefkûre Emel Gaye Hayalde tasavvur edilen kemal Fevkalâde, mükemmel kimse veya şey (Bak: Ülkü)
İDEALİST Fr İdeal ve mefkûre sahibi * İdealizm felsefesine bağlı kimse
İDEALİZM Fr Bilgide temel olarak düşünceyi alan ve eşyanın müstakil mevcudiyetlerini inkâr edip fikren mevcudiyetlerini kabul eden yanlış bir felsefe doktrini
İDEOLOJİ Fr İnsanların düşünce ve hareketlerine muayyen bir istikamet vererek, siyasî veya ictimaî bir doktrin meydana getirmek isteyen fikir sistemi
İDFA´ Soğuktan sakınıp giyinmek * Isıtmak
İDFAN Gömme Defnetme
ÎDGÂH (Îdgeh) f Bayram yeri
İDGAM Gizlemek * Bir şeyi bir yere koymak * Tecvidde: Aynı cinsten olan harfleri birbirine katarak iki def´a okumak Şeddeli okumak veya yazılmak(Genizden gelen sese gunne dendiği gibi, harfleri şiddetli okumağa idgam deniyor Konuşurken küçük dil genize çekilerek çıkan ses gunnedir Gunnenin, bazı kimselerce harf sayılması mecazdır Çünkü idgâm ikiye ayrılırGunnesiz idgam ki; tenvin veya sâkin nun, lâm ve râ harflerine idgam olunursa gunnesiz okunur ( $ Mirrabbi $Milledünhü gibi)Gunneli idgam: Tenvin veya sakin nun (Ya, mim, nun, vav) harflerinden birine idgam olunursa gunne ile okunur (Vav ile yâ) ya idgam edilirse gunne yarım olur)
İDHAC Silah takınmak
İDHAD İptal etmek, hükümsüz bırakmak
İDHAL Dâhil etmek İçine almak Sokmak
İDHALÂT (İdhal C) Memleket haricinden eşya ve mal getirmek
İDHAN (Duhân dan) Tütme Yanarak dumanı çıkma
İDHAR Hakir görme, tahkir etme, aşağılatma, hor görme
İDHAŞ Korkutma, dehşet verme, dehşetlendirme
İDHİMAM Siyah olmak * Ekinin susuzluktan dolayı siyah görünmesi
ÎDÎ Bayramla alâkalı
İDİL Fr Kır hayatını mevzu yapan nazım veya nesir yazı
ÎDİYYE Bayramlık * Divan Edebiyatı şairlerinin bayram vesilesiyle büyüklerin medhine dair yazdıkları kasideler * Bayram kutlaması
İDKAK (Dekik den) Ezme, ufaltma, küçültme
İDLA´ Delil gösterme * Kovayı suya sarkıtmak
İDLA´ İhraç etmek, çıkarmak
İDLAC Gecenin ilk saatlerinden geç vakte kadar gitmek
İDLAL Naz etmek * Çok nazlanmak
İDLAL (Bak: Idlal)
İDLİHAM Galip olmak * İhâta edip kaplamak
İDLİ´MAM Kararmak
İDLİVLA´ Evmek, acele
İDMA´ Kan alma * Kanatma
İDMAC Bir şeyi bir şeyin içine koymak * Sıkıştırmak
İDMAG Bir şeye muhtaç ve muztar eylemek
İDMAN Alıştırmak Bir şeyde meleke kazanmak için tekrar tekrar hareket yapmak * Beden terbiyesi Jimnastik
İDMAN-I BEDEN Beden idmanı, jimnastik
İDNA´ Yakın etmek, yaklaştırmak
İDRA Def etmek * Bildirmek Bildirilmek
İDRAB (Darb dan) Rüc´u etmek, vaz geçmek Bir şeyi yapmaktan yüz çevirmek Mukim olmak * Bir kimse üzerine kırağı yağmak * Sıcak yel eserek yerdeki suyu kurutmak * Ekmeğin pişmesi (Kamus´tan alınmıştır)
İDRAC Dercetmek Dürmek * Bir yazıyı bir yere koydurmak
İDRAK Anlayış Kavrayış Akıl erdirmek Fehim Yetiştirmek(Maalesef insanlar teâvün sırrını idrak edememişler, hiç olmazsa taşlar arasındaki yardım vaziyetinden ders alsınlar! İİ)
İDRAK-İ DAKİK İnce idrak
İDRAK-İ MAÂLÎ Büyük mes´eleleri ve sırları kavramak, akıl erdirmek
İDRAKAT (İdrak C) Anlayışlar, kavrayışlar, idrak etmeler
İDRAR Sidik Bevl * Çokça akıtmak * Devamlı vermek
İDRARAT (Derr C) Gelirler Vâridat Tahsilat
İDRİHMAM İhtiyarlıktan dolayı zayıflayıp iş yapamamak
İDRİK Dağlarda çok olan bir yemiş
İDRİMAC Bir yere girip gizlenmek
İDRİS (AS) Hz Adem´in (AS) evlâdlarından ve Kur´anda ismi zikredilen, ilk yazı yazan, terzilik yapan peygamber (AS) (Bak: Meratib-i hayat)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

İF Vakit
İFA´ Çocuğun büyümesi
İ´FA´ Çoğaltmak * Terketmek
İFA Ödemek Yerine getirmek Söz verdiğini veya vazife bildiğini yerine getirmek Kılmak Yapmak
İFA-Yİ VAZİFE Görevini yapma, vazifesini yerine getirme
İFAD Bir kimseyi elçilik (sefirlik) vazifesiyle gönderme
İFADAT (İfâde C) Anlatmalar İfadeler
İFADAT-I LÂZİME Gerekli ifadeler
İFADE Anlatmak Söylemek * Fayda vermek, fayda tutmak
İFADE-İ CEBRİYYE Zoraki ifade * Mat: Cebir işaretleri ile maksadını anlatma
İFADE-İ MERAM Dilek ve maksadını anlatmak
İFADE-İ ŞİFAHİYYE Ağızdan söyleyerek, şifahî olarak ifade ederek
İFADE-İ TAHRİRİYE Yazı ile anlatış
İFAHA Yellenmek
İFAHE Kan fışkırtma * Kanatma
İFAKAT (Fevk den) İyileşme, hastalıktan kalkma Hastalıktan kurtulup tamamen iyileşinceye kadar aradan geçen zaman * Ayılma Sarhoşluk veya baygınlıktan kurtulma
İFAKAT-PEZİR f İyileşmesi mümkün, iyileşebilir
İFAKAT-YÂB f İfakat bulucu, iyileşen
İFAKAT-YAFT f Sıhhat bulan, iyileşen, hastalıktan kalkan
İFAL Sür´atle gitmek, hızla gitmek * Uzaklaşmak, ırak olmak
İFASA Yumuşak söylemek * Aşikâre söylemek Açık açık konuşmak
İFATE (Fevt den) Kaybetme, kaçırma, elden çıkarma
İFATE-İ FIRSAT Fırsatı kaçırma Fırsatı değerlendirememe
İFATE-İ VAKT Vakit kaybetme, zaman harcama
İFAVE Çorbanın iyisi * Çömlek kaynarken yüzüne çıkan köpük
İFAZA (Feyz den) Bereketlendirmek Feyz vermek Bol bol dağıtmak ve akıtmak Taşıp yayılmak
İFAZA-BAHŞ f Feyizlendiren, feyiz aldıran
İFAZE (Fevz den) Maksada erdirmek Merama kavuşmak Zaferyâb eylemek
İFCA´ Geçimini genişletme
İFCAC Kuş cıvıldaması, kuş ötmesi
İFCAC-I TUYUR Kuşların cıvıldayışı
İFCAR Fecir vaktine girme * Bir kimseyi fâcir sayma
İFDA´ Fidye kabul etme
İFCAS Mânâsız ve münasebetsiz şeylerle kibirlenme
İFDA´ Sahraya çıkmak, çöle çıkmak
İFDAH (Fadih den) Kötülüğü açığa vurma Kusur ve ayıpları meydana çıkarma
İFDAL (Fadl dan) Lütuf ve bağış İhsan
İFFET Namus Temizlik Perhizkârlık Nefsi behimî temayüllerden men etmek Helâla razı olup haramdan kaçınmak
İFFET-FÜRUŞ f Namus ve iffetten söz eden Namusluluk taslayan
İFFETLİ (İffetlü) Namus, hayâ ve iffet sahibi kadın * Doğru, rüşvet yemez, haram yemez, istikametli kimse * Eskiden kadınlara yazılan mektub hitabı
İFHA´ Unutmak
İFHAC Davarın ayaklarını ayırıp sağmak
İFHAH Âciz bırakma
İFHAK Doldurmak
İFHAM İkna edip sükût ettirmek Delil göstermekle ve isbat etmekle galip gelmek
İFHAM Bildirmek Anlatmak Maksadı bildirmek
İFHAM Ulu etmek, yüceltmek
İFHAR Şereflendirmek Şeref vermek Fahirlendirmek
İFHAŞ (Fuhş dan) Kötü ve fena söyleme
İFK Bühtan Bir suçu birisine yüklemek İftira
İFKA´ Fakir ve kötü durumda bulunma
İFKAD Kaybettirme, kazandırmama
İFKAH Öğretme
İFKAR´ Fakir düşürme, fakirleştirme * Hayvanı kirâya verme
İFLA´ Sütten ayırma, memeden kesme * Yabana kaçma
İFLAH Mübarek ve muvaffakiyetli olmak Selâmete çıkmak Felâha kavuşmak * Nimette dâim ve kararlı olmak (Bak: Felah)
İFLAK şiir okurken fesahat üzerine olmak * Mâna ve kelime icad etme
İFLAL Gidermek * Yağmur gelmeyen yere yetişmek
İFLAS Malı tükenmek, parası kalmamak Borçlarını ödeyemiyecek hâle gelmek Sermayesini batırmak * Ahirette günahları çok olanın hüsrana düşmesi
İFLAS Sıyrılıp kurtulmak
İFLAT Kement veya bağdan kurtulup kaçma
İFLİLAK Yer yüzünü bulut kaplamak
İFNA´ Mahvetmek Tüketmek Kıymetini kaybetmek Çok zarar etmek Yok etmek
İFNA-Yİ BEDEN Vücudu yok etme, öldürme
İFNA-Yİ HAYAT Hayatını sarf edip bitirmek Hayatını yok etmek
İFNA-Yİ MAÂL Malını sarfetme, malını ifnâ etme
İFRA´ Kesmek * Yarmak
İFRAC Açılma * Ayrılmak * Genişletmek * Açmak
İFRAC-ÜL BÂHİRE Geminin kıyıdan veya iskeleden açılması
İFRAD Tek olarak söylemek * Ayırmak * Göndermek Yollamak
İFRAG Bir halden başka bir hale sokma Kalıba dökmek Şekil vermek * Boşaltmak Akıtmak Dökmek Câri kılmak
İFRAH Ferahlandırmak Memnun etmek
İFRAH Belirsiz bir şeyi belirtme * şübhe ve tereddütü giderme * (Kuş) yavrulama * (Tohum) yeşerme
İFRAM Doldurma, doldurulma
İFRAR Kaçırmak Kaçırılmak Firara mecbur etmek
İFRAS Fırsat ele geçme
İFRAŞ Zemmetme, kötüleme, çekiştirme * Serip döşetme
İFRAT Haddinden geçmek Pek ileri gitmek * Takatinden ziyade iş vermek (Tefrit´in zıddı)
İFRAT-I NEŞAT Sevinç coşkunluğu, sevinçten dolayı çoşma
İFRATKÂR f Pek ileri giden Haddini aşan
İFRAT Ü TEFRİT Birbirine tamamıyla ters olan iki uç Çok fazla ve çok az
İFRAZ Ayırmak, tefrik etmek Ayrılmak
İFRAZ f Yükseklik Rif´at İrtifa´
İFRAZ Vazifeye tayin etmek * Farzedip vermek
İFRAZAT Vücuddan çıkan, bedenden ayrılan kan, irin, balgam gibi şeyler
İFRAZCİYAN Darphanede sikke (para) kesenler Altun, gümüş ve bakır madenlerini para haline getirdikleri için bu tabir meydana gelmiştir
İFRAZ HAZİNESİ Tar: Kullanılmayan kıymetli eşyanın saklandığı yer Bu gibi kıymetli şeylerden ikinci dereceden olanların muhafaza olunduğu yere de "Bodrum Hazinesi" denilirdi
İFRİNKA´ Parmak çıtırdatma * Gidermek * Ayırmak
İFRİT Cin taifesinden çok muzır, şerir ve korkunç bir cins * Mc: Korkunç, kızgın ve öfkeli insan
İFRİZ Dam saçağı
İFSAD Bozmak Azdırmak Fesada uğratmak Fitne salmak Karıştırmak
İFSAD-I Mİ´DE Mideyi bozma
İFSADAT (İfsad C) İfsadlar, kargaşalıklar, fesada uğratmalar
İFSAH Açmak, genişletmek
İFSAH Fesahatla konuşmak Açık ve düzgün söz söylemek
İFSAH Unutmak Akıldan çıkarmak İhmal etmek
İFSAM Hastanın ateşinin düşmesi * Kesilip bitme, tükenme * Yağmurdan sonra hava açılma
İFŞA (C: İfşâât) Duyurmak Fâşetmek Meydana çıkarmak Gizli bir şeyi herkese duyurmak
İFŞA-Yİ RAZ Sırrı açıklama
İFŞAAT (İfşa C) İfşa etmeler, fâşetmeler, meydana çıkarmalar, duyurmalar
İFTA Fetva vermek (Bak: Fetva)
İFTAH Açmak Fethetmek (Bak: Feth)
İFTAH Seğirtme * Sık nefes alma, hızlı hızlı soluk alma
İFTAL f Dağınık * Yırtık, aralık, yarık
İFTAM Memeden ayırma, sütten kesme
İFTAN Fitneye düşürme * Ayartma
İFTAR Oruç açmak Oruç açılırken yenen yemek (Zıddı: İmsak)
İFTARİYYE İftarlık İftar için hususi olarak hazırlanmış nevale Bunlar oruç bozulduktan sonra yemek yenmeden evvel yendiği için bu ad verilmiştir * Osmanlı İmparatorluğu zamanında padişah sarayında, vüzera, eşraf ve âyân konaklarında, davetlilere iftardan sonra diş kirası namıyle verilen bahşiş, para
İFTİAL Bir şeyi iş edinmek Kendiliğinden yapmak * Arabçada beş harfli fiilin birinci babı * Yalan düzmek, iftira etmek
İFTİAL Fal tutma, fala bakma
İFTİAT Başa tülbent sarmak
İFTİCA´ Birdenbire, ansızın olma
İFTİDA´ (Fidye den) Fidye vererek esirlikten kurtulma
İFTİDAH (Fadâhat den) Kırma, kırıp ufalama * Maskara olma, rezil olma
İFTİHAM (Fehm den) Kavrama, anlama Fehmetme
İFTİHAR Övünmek Kendini beğenircesine kendinden ve yaptıklarından bahsetmek * Başkasının iyi bir hali ile sevinmek (Bak: Tahdis-i ni´met)
İFTİHARİYYAT İftihar yoluyla söylenen sözler
İFTİHAR MADALYASI Padişaha sadakat gösterenlere, tarım ve san´atın ilerlemesine çalışanlara, yangın ve sâri hastalık anında devlet ve millete büyük hizmetleri dokunanlara verilmek üzere II Abdülhamid´in irade-i seniyesiyle altın ve gümüşten olmak üzere çıkarılan madalya (1886 ve 1887) Madalyanın ön yüzünde yukarı kısmında şualar içinde tuğra ve alt kısmında Osmanlı arması; diğer yüzünde defne dalı arasında bir boş saha vardır Buraya, madalyanın sahibi olacak şahsın adı yazılırdı Kırmızı renkli kurdele ile göğsün sol tarafına takılırdı Sahibinin ölümünde vereseye intikal etmez, hükümete geri verilirdi
İFTİHAS Gerçeği ve hakikatını dikkatle araştırma İçyüzünü iyice tetkik etme * İmtihan etme, deneme
İFTİKAD Arayıp sormak * Kaybolmak
İFTİKAK (Fekk den) Rehinden kurtarma, rehinden çıkarma
İFTİKAL Çok çalışma, bir işte çok fazla emek harcama, pek fazla gayret sarfetme
İFTİKAR Yoksulluğunu, fakirliğini açığa vurmak * Çok ihtiyacı olmak * Tevazu´ Alçak gönüllülük
İFTİLA´ Otlatma
İFTİLAK Taaccüb etmek, şaşırmak
İFTİLAL Bükülme * (Asker) muharebeden yılma
İFTİLAT Ansızın bir işe girişme * Hatıra gelivererek şiir veya söz söyleme
İFTİLAZ Kesmek, kat´ * Bir kimsenin bir parça malını almak
İFTİNAN Türlü türlü ve birbirini tutmayan düzensiz söz söyleme * Fitneye düşmek * Âşık olmak
İFTİRA Birinin üzerine suç atmak Bühtan İfk Yalan yere birisini suçlu göstermek
İFTİRAAT (İftira C) İftiralar, asılsız isnatlar, aslı esası olmayan suç yüklemeler
İFTİRAK Perişan olmak * Ayrılmak, dağılmak Hicran
İFTİRAK-I İZAM Kemiklerin dağılması
İFTİRAKAT Ayrılıklar İftiraklar Parçalanmalar
İFTİRAR Gülmek
İFTİRAS Yırtmak Parçalamak Yırtıp parçalamak * Zorla yere yıkmak
İFTİRAS Fırsat gözlemek Fırsatı ganimet bilmek
İFTİRAŞ İzine uyma * Namusa dokunur söz söyleme * Yayılma * Cima * Döşemek
İFTİRAZ Farz kılma, vacib kılma
İFTİSAD Neşter ile kan aldırma
İFTİSAL Sütten kesilme, memeden ayrılma * Fidanı çıkarıp başka yere dikme
İFTİTAH (Fetih den) Açmak, başlamak, fethetmek Zabtetmek
İFTİTAH TEKBİRİ Namaza başlarken alınan tekbir Namaz, her nevi dünya meşguliyetinden alâkayı keserek kılındığı için, Allahü Ekber diye iftitah tekbirini alarak namaza başladıktan sonra ibadet esnasında dünya işi haram olup namazı bozar Bu mâna için bu tekbire, tahrime adı da verilir
İFTİTAN (Fitne den) Fitneye uğrama * Aldatmak * Azdırmak
İFTİYAK Fakirleşmek, yoksullaşmak
İFTİYAL Fal tutma
İFTİYAT Düşünmeden bir işe başlama * Bir şey kaybolup gitme
İFTİZAH (Bak: İftidâh)
İFZA´ Korkutmak * Güç olmak
İFZA´ Medet etmek, yardım etmek * Korkutmak
İFZAH (Fazih den) Kusuru, kötülüğü, ayıbı açığa vurma
İG Koku, rayiha
İĞ Yün, pamuk vs kıvırmağa mahsus iğne
İGAL Acele ile bir kimseyi bir yere sokma * Uzaklara gitme
İGAME Havanın bulutlu olması
İGARE Yağma etmek, hücum etmek * Teşvik etmek Gayrete getirmek Acele etmek
İGASE İmdada yetişmek, yardım etmek
İGAZA Kızdırma, darıltma
İGBAB Korkmak * Bir gün görüp bir gün terketmek
İGBİRAR Kırılmak Gücenmek * Toz ile paslanmak * Boz benizli olmak
İGDAB Gadablandırmak, kızdırmak, öfkelendirmek
İĞDE Kızılcığa benzer bir meyve ve bu meyveyi veren ağaç ve çiçeği
İGDİDAN Saç uzamak * Ot yeşermek
İGDİN Bozulmuş, kokmuş, cılık (yumurta)
İĞDİŞ f Burulmuş, enenmiş hayvan Erkeklik bezleri (hayaları) çıkarılmış at Melez
İĞERÇİN Karar veremeyen, mütereddit, kuşkulu
İGFA´ Uyuklamak
İGFAL (C: İgfalât) Dikkatsizlikle terkettirmek * Gaflette bırakmak * Kandırmak Aldatmak
İGFALAT (İgfal C) İğfal etmeler, kandırmalar, aldatmalar
İGFALİYYAT Yanıltıp aldatmak için söylenen sözler
İGLA´ Pahalandırma, fiatını yükseltme * Kaynatma
İGLAF (Gılaf dan) Kınına sokma, kılıfa koyma
İGLAK Karıştırmak Kapamak Muğlak yapmak Anlaşılmaz hâle koymak * Zorla iş yaptırmak * Edb: Sözü karışık ve anlaşılmaz surette söyleme
İGLAKAT (İglak C) Muğlak yapmalar * Karışık ve anlaşılmaz sözler
İGLAT (Galat dan) Yanlışa götürme
İGLAZ (Galiz den) Kaba ve fenâ söyleme
İGLAZAT (İglaz C) Kaba ve galiz söyleme
İGLİNTA´ Vurmakla ve sövmekle üstün gelip galebe etmek
İGLİVVAT Lâzım olmak, icab etmek
İGMA´ Bayılma, baygınlık, kendinden geçme
İGMAD Kınına sokma, kılıfına koyma * Birçok şeyleri bir yere tıkma
İGMAD-I SEYF Kılıcı kınına sokma
İGMAM Kederlendirmek Gamlandırmak Hüzünlendirmek * Gökyüzünün bulutlu olması
İGMAR Batırmak
İGMAZ Ayıplamak Kınamak Tahkir etmek
İGMAZ Müsamaha etmek Görmemezliğe gelmek
İGMAZ-I AYN Göz yummak Aldırmamak, görmemezlikten gelmek
İGNA´ Ganileştirmek Zengin etmek * Kifâyet edip bir şeyin yerini tutmak
İGNAN Ot çok olmak
İĞNEDAN İğne koymağa mahsus küçük kutu
İĞNELEMEK t İğne ile delmek * Kalıbını almak için kenarlarını iğne ile delerek işaretlemek * Mc: Sözle hırpalamak Dokunaklı konuşmak
İĞNELİ FIÇI Mc: Eziyetli ve usandırıcı iş İnsana eziyet veren ve rahatsız eden yer
İGRA Rağbetlendirmek Teşvik etmek Hırsını tahrik etmek
İGRAB Uzak yerlere yolculuk etme * Garb (batı) tarafına gitme
İGRAD Yüksek ve güzel sesle şarkı söyleme
İGRAK Suya batırmak, boğmak * Kabı doldurmak * Edb: İmkânsız bulunan mübalâğa
İGRAKAT (İgrak C) Mübalâğalar, iğraklar, aşırı büyültmeler
İGRAKİYYAT Aşırı büyültmelerle ve mübâlâğalarla söylenen sözler
İGRAM Borç ödetme
İGRAR Batırmak
İGRAS Ağaç dikmek Toprağa gömmek
İGRAZ Doldurmak * Taze hamurdan ekmek yapıp misafire yedirme
İĞRETİ t Ödünç, borç, kendi malı olmayan Yerli ve sabit olmayan, muallak gibi duran * Muvakkat, bağlı bulunmayan, geçici * Fıtrî olmayan, sahte, sun´î
İGRİK Çok bağırıp böğüren (hayvan)
İGRİZ Kabuğundan henüz çıkan çiçek
İGSAS Güzel yemekler yedirme
İGSAS Sıkıştırma, tazyik etme * Bir yer ahalisini sıkıntıya düşürme
İGŞA Örtmek Bürümek Kapamak Perdelemek
İGŞAŞ Acele ettirme * Kışkırtma, tahrik etme
İGTA´ Ağacın dalları uzayarak yerlere sürünme * (Asma) yeşerme
İGTAŞ Karanlık olmak
İGTİBAK Akşam vaktinde şarap içmek
İGTİBAT Refahlı, sürurlu ve zengin olmayı temenni etmek
İGTİFAR Mağfiret olunma * Şüyu´ bulma
İGTİLA´ Hızlı ve sür´atli yürüme Çabuk yürüme
İGTİLAF Kılıf içine girme, gılaflanma
İGTİLAF-I SEYF Kılıcın kınına girmesi
İGTİLAL Hayvanın çok susaması * Elbiseleri üst üste giyme * İçme * İyi sağılmadığı için (koyun) hastalanma
İGTİLAM Hırs ve şehvetin galip gelmesi * Muzdarib olmak, acı çekmek
İGTİMAD (Gamd dan) (Kılıç) kılıfına girme * Karanlıkta görünmez olmak
İGTİMAM Tasalanmak Kederli olmak
İGTİMAS Hor ve hâkir görme * Nankörlük
İGTİMAS Suya dalma
İGTİMAZ Gözünü kapatma, gözünü yumma Uyuma
İGTİMAZ Birini çekiştirme, bir kimsenin aleyhinde bulunma
İGTİNA´ (Gınâ dan) Zenginleşme, zengin olma
İGTİNAM Yağma etmek Fırsatı ganimet bilmek
İGTİNAM-I FIRSAT Fırsatı yakalama, fırsattan istifade etme
İGTİRAB (Gurbet den) Gurbete gitme * (Güneş, Ay vb seyyareler) batma * Göz önünden kaybolma
İGTİRAF Avuçla su içme, eliyle su alma
İGTİRAK (Gark dan) Suya batma, gark olma, suda boğulma * Soluğu kuvvetle içe çekme
İGTİRAM Borç, diyet veya cerime verme
İGTİRAR (Gurur dan) Aldanma, iğfâl olunma * Gururlanma Kibirlenme, böbürlenme Güvenilmeyecek şeye güvenme * Gaflette olma, gafil bulunma
İGTİRAREN Güvenerek, mağrur olarak
İGTİSAB Gasb etmek Başkasının malını zorla elinden almak
İGTİSABAT (İgtisab C) Gasbetmeler, başkasının malını elinden zorla almalar
İGTİSAL Yıkanmak Gusletmek (Bak: Gusül)
İGTİŞAŞ Karışıklık Kargaşalık Karmakarışık olmak * Birisinin fena telkinini kabul etmek
İĞTİŞAŞAT (İgtişaş C) Karışıklıklar, kargaşalıklar, fenâlıklar
İĞTİTA´ Örtünme, bir şeye sarınma
İGTİYAB Gıybet etmek Zemmetmek Yermek
İGTİYAL Baskın yapıp öldürme
İGTİYAR Faydalanma, istifâde etme * Azık edinme
İGTİYAZ Gazaba gelme, kızma, öfkelenme
İGTİZA (Gızâ dan) Beslenme, gıdalanma
İGTİZAB Gücenme, kızma, gazaba gelme, darılma
İĞTİZAL İplik eğirme
İGVA´ Ayartmak Azdırmak Baştan çıkarmak
İGYAL Hâmile kadının sütünü vermesi
İGYAM Havanın bulutlu olması
İGZA´ Görmemezliğe gelme
İGZA´ (Gazâ dan) Savaştırma Gazâ ettirme Muharebeye gönderme
İGZAB (Gazab dan) Gazaba getirme, hiddetlendirme, kızdırma, öfkelendirme
İGZAF Gece çok karanlık olmak
İGZAL Eğirmek

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

İHA Sevketme, gönderme
İHAB Ham deri
İHAB Verme, bağışlama
İHAFE Korkutmak Havf ettirmek
İHAKE Te´sir etme * Kesme
İHALE Bir işi birisinin üzerine bırakmak Bir hâlden diğer hâle dönmek * Artırma veya eksiltmeye çıkarılan bir işi en münâsib bulunan bir istekliye vermek * Zayıf addetmek * Muhal söz söylemek
İHALETEN İhale ederek, ihale suretiyle
İHAM Vehme düşürmek, vehimlendirmek * Edb: İki mânaya gelen bir kelimeden en az kullanılan mânayı bilerek kullanmak
İHAM-I KABİH Edeb ve terbiye dışı anlamı bilerek kullanma Sözü edeb ve terbiyeye aykırı bir mecazî mânâya getirme
İHAME Çadır kurma
İHAN (Vehn den) Bir kimseyi zayıf, kuvvetsiz tutma Güçsüzlendirme * Hor görme, tahkir etme
İHAN (İhnet C) Kızgınlıklar, öfkeler, gazablar, dargınlıklar
İHANET (Hevn den) Alçak ve hakir addedip itibar etmemek, kıymet vermemek * Hainlik Haksızlık Kötülük
İHANET Helâk etmek Öldürmek Mahvetmek
İHASE Toprağı kazarak bir şeyler arama
İHAŞ Bir kimsenin namusuna dokunma, namusunu lekeleme
İHAŞE Avı, tuzağa düşürebilmek için sürüp götürme
İHATA Etrafından çevirmek, kuşatmak, içine almak Kuşatılmak, sarılmak * Geniş bilgi ile anlamak, tam kavramak
İHATAVÎ İhata edecek şekilde Kaplayıp içine alacak yolda
İHAZE Kalkanın elle tutulacak olan yeri * Timar Hükümdarın verdiği arazi
İHBA´ Örtmek, saklamak, gizlemek * Ateşi basıp söndürmek
İHBAB Muhabbet etmek Sevgisini göstermek
İHBAK Boyun eğme, inkıyâd, yumuşaklıkla söz dinleme
İHBAL Gebe koyma, hâmile yapma * Çiçekler dökülüp meyve tutma
İHBAR Haber vermek Haber almak Alınan haber Anlatmak (Bak: Ahbâr)
İHBAR-I GAYBÎ Gayıbdan verilen haber Geçmiş zamandan veya gelecekten verilen haber (Bak: Ahbar)
İHBARAT Bildirilen haberler İhbarlar Bildirilen hadis-i şerifler
İHBARÎ Haberle alâkalı Haber vermeğe dair * Gr: Bir işin ne zaman olacağını bildiren fiil
İHBARİYYAT Haberle alâkalı, habere âit cümleler
İHBARİYYE Haber vermek işi * Kaçak veya kayıp eşyayı haber verene mükâfat olarak verilen para
İHBARNAME f Yazılı haber Yazı ile haber vermek * Belirli hadiselere dair bilgi olarak, alâkalı olduğu yere verilen yazı * Bir paranın ödenmesi veya başka bir muamelenin yapılması lüzumuna dair resmi bir daireden gönderilen ihtarnâme
İHBAS Eteğinde bir şey gizleme * Hapsetme * Vakfetme Hayır yollarında mal ve hayvan bağışlama
İHBAS Birinin hakkını yeme
İHBAT Huşu ve tevazu etmek
İHBAT Mahveylemek Battal ve geçmez hale koymak * Kuyunun suyu çoğalmak veya bitmek * İşin karşılığını vermek * Amelin sevabını giderip, hiçe indirmek
İHBAT Koşturmak
İHCAC Hac vazifesi için bedel vermek veya nâib tutmak Nâib tutana "Âmir, menub veya mahcucun anh" da denir
İHCAF Noksanlık, eksiklik, kusurluluk
İHCAL (Hacl den) Utandırma
İHCAM Bir şeyden korkarak vaz geçme, dönme cayma Men olunma
İHDA (Müennes) Bir Ehad
İHDA İman ve İslâmiyet yolunu göstermek Hidayete eriştirmek Doğru yola götürmek Allah rızasına uyan yola girmesine vesile olmak * Hediye etmek Armağan yollamak
İHDA AŞER Onbir
İHDAD (Gövdenin) derisi şişme
İHDAD Keskinleştirme
İHDAF Gelip çatmak Karşısına dikilip durmak Hedef olmak
İHDAİYYE Hediye etme vesilesiyle yazılan yazı
İHDAL Islatma
İHDAR (Hadr dan) Tıb : Bir organın hissini iptal etme, uyuşturma * Kızı yaşmaklandırma, ferace giydirme
İHDAR (Heder den) İptal etme, battal etme, hükümsüz bırakma * Boşa harcama
İHDAR-I DEM Huk: Maktulün (öldürülmüş olan kimsenin) diyetini katilden (öldürenden) aldırmamak
İHDAS Yeniden bir şey yapmak Ortaya koymak Meydana koymak (Bak: İbda´, Hudus)
İHEVAT (İhve C) Samimi ve sâdık arkadaşlar Candan dostlar * Tarikat arkadaşları
İHFA Saklamak Gizlemek Ketmetmek Gizlenilmek * Tecvidde: Harflerden birisini söylerken gizli ve zayıf söylemek
İHFAF Hafifletmek Birinin şerefine dokunacak şekilde konuşmak
İHFİK Yer sarsıntısı ve zelzeleler neticesinde meydana gelen yarıklar, çatlaklıklar
İHFİK-ÜL ARZ Yer yarığı
İHKAB Arkası kesilme
İHKAD Başka bir kimsede garaz ve kin uyandırma
İHKAK Mazlumun hakkını zâlimden almak Hakkı yerine getirmek Hak ile hasmına galib olmak
İHKAK-I HAK Haklıya hakkını vermek Hakkı, usülü dairesinde yerine getirmek
İHKÂM Manen tahkim etmek Sağlamlaştırma Muhafaza ile fesaddan menetmek
İHKAR Rezil ve rüsvay etme
İHLA Boş bırakma Boşaltmak, hâli kılmak
İHLA-İ SEBİL Yolunu açık bırakma
İHLA´ (Hulv den) Tatlılandırma
İHLAF Yemin vermek Yemin etmek * Yok etmek Telef etmek
İHLAK (Helâk dan) Harcama, tüketme, bitirme * Yok etme, helâk etme, öldürme
İHLAL (Mahal den) Yer değiştirmek Vermek Yerleştirmek * Helâl kılmak
İHLAL (Halel den) Sakatlamak Bozmak Halel vermek * Birini ihtiyaç içinde bırakmak * Düşmanın haklarına vefa etmeyip gadretmek
İHLAS Müşteriyi aldatmak Müflis olmak
İHLAS (Hulus dan) Kalbini safi etmek İçten, samimi, riyasız sevgi İçten gelen sevgi ile doğruluk ve bağlılık * Sırf Allah emretmiş olduğu için ibadet etmek Yapılan ibadet ve işlerde hiçbir karşılık ve menfaati, hakiki ve esas gaye etmeyerek yalnız ve yalnız Allah rızasını esas maksat ve gaye edinmek İnsanlara riyakârlıktan, gösterişten uzak olmak(Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde, en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarik-i hakikat, en makbul bir duâ-yı manevî, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en sâfi bir ubudiyet ihlastırCenab-ı Hakk´ın rızası ihlas ile kazanılır Kesret-i etba´ ile ve fazla muvaffakiyet ile değildir Çünkü onlar vazife-i İlâhiyyeye ait olduğu için istenilmez; belki bazan verilir Evet, bazan bir tek kelime sebeb-i necat ve medar-ı rıza olur Kemmiyetin ehemmiyeti o kadar medar-ı nazar olmamalı Çünkü, bazan bir tek adamın irşadı, bin adamın irşadı kadar rıza-yı İlâhîye medar olur Hem, ihlas ve hakperestlik ise, müslümanların nereden ve kimden olursa olsun, istifadelerine taraftar olmaktır Yoksa benden ders alıp sevap kazandırsınlar düşüncesi, nefsin ve enaniyetin bir hilesidir L)(Cay-ı ibret bir hâdise: Bir vakit İmam-ı Ali Radıyallahü Anh, bir kâfiri yere atmış Kılıncını çekip keseceği zaman, o kâfir O´na tükürmüş O kâfiri bırakmış, kesmemiş O kâfir, O´na demiş ki: "Neden beni kesmedin " Dedi: "Seni Allah için kesecektim Fakat bana tükürdün; hiddete geldim Nefsimin hissesi karıştığı için ihlasım zedelendi Onun için seni kesmedim" O kâfir, O´na dedi: "Beni çabuk kesmen için seni hiddete getirmekti Mâdem dininiz bu derece sâfi ve hâlistir; o din haktır" dedi M)
İHLAS-MEND f İhlaslı, ihlas sahibi, temiz kalbli
İHLAS-MENDANE f Temiz yürekli kimseye yakışır şekilde, ihlaslı kişiye uygun tarzda
İHLAS-MENDÎ f İhlaslılık, temiz kalblilik
İHLAS-PERVER f İhlas sahibi, temiz kalbli
İHLAS-PERVERANE f Temiz yürekli, ihlas sahibi bir kimseye yakışacak surette
İHLAS-PERVERÎ f Temiz yürekli, ihlas sâhibi olma
İHLAS SURESİ Kur´an-ı Kerim´de şirkin ve küfrün envâını reddedip, tevhidi ilân eden $ diye başlayan 112 SureBu sureye: Esas, Tevhid, Tefrid, Tecrid, Necat, Velâyet, Marifet, Samed, Muavvize, Mazhar, Berâe, Nur, İman suresi de denilmektedir Maâni, Müzekkire gibi isimleri de vardır (ET)
İHLİL Erkek tenasül organının deliği, sidik yolu Sidik deliği * Kadınlarda memede sütün aktığı yer
İHMA Bir şeyi ateşte kızdırma
İHMAD Ateşin alevini söndürmek
İHMAL Bir şeyi yüklemesi için yardım etmek Yükletilmek
İHMAL Ehemmiyet vermemek Yapılması lâzım bir işi sonraya bırakma Dikkatsizlik Başlayıp bırakmak Terk etmek
İHMALCİ t Dikkat etmeyen, dikkatsiz, müsamahacı
İHMALKÂR f İhmalci, işine dikkat etmeyen
İHMAM Kederlendirmek Mahzun etmek * İhtiyarlatmak
İHMİRAR Kızarmak Kızıllık * Kızıl hastalığı
İHN Yün Renkli yün, renkli kumaş
İHNA´ Acıma, merhamet etme, şefkat etme
İHNAC Bir şeyi bir yana eğme
İHNAK (Hunk dan) Boğma
İHNAK (Hunk dan) Kin bağlama Gazaplandırma
İHNET Gazap, öfke Hiddet * Kalb katılığı * Kin bağlamak
İHRA´ Eksiltme, azaltma, noksanlaştırma
İHRAB Harâb etme, perişan etme
İHRAB Kavgayı kızıştırma, muharebeyi alevlendirme
İHRAB Kaçma zorunda bırakma * Çalışma, azmetme, didinme
İHRAC Çıkarmak Dışarı atmak Fazla malı başka memlekete göndermek İstifade için meydana koymak
İHRACAT (İhrâc C) Memleketteki fazla malı başka memlekete göndermek, satmak * Çıkarmalar İhraç etmeler
İHRAK Ateşe atmak Yakmak Yandırmak * Bulamaç yapmak
İHRAK Akıtma, dökme
İHRAK-I DÜMU´ Gözyaşı akıtma, ağlama
İHRAKAN Yakmak suretiyle
İHRAK Bİ-N-NAR Ateşte yakma
İHRAM Hacıların örtündükleri dikişsiz elbise * Yün yaygı Büyük yün çarşaf * Fık: Hac veya umreyi yada her ikisini eda etmek için mübah olan şeylerden bazılarını nefsine menetmek ve onlardan sakınmak
İHRAS Dilsiz olmak Dilsiz kalmak
İHRAZ Nail olmak Erişmek * Kazanmak Kesbetmek * Birisini güzel bir surette korumak
İHRİZ Bitkin, dermansız Kımıldanmağa ve bir şey yapmağa hâli ve mecâli olmayan
İHSA Saymak Sayılmak İstatistik, sayım * Kandırmak, aldatmak * Zaptetmek * Ezber etmek * Fehmetmek İdrâk eylemek
İHSA´ Hayvan tezeği yakma
İHSA´ Yalnız bir ilim ve san´at dalıyla meşgul olup, o hususda ihtisas yapıp terakki etme Husyelerini çıkarma, iğdiş etme, eneme, erkekliğini giderme
İHSAB Ucuzlama, fiattaki azalma
İHSAD Ekin veya ot biçme veya biçtirme Hasâd etme
İHSAÎ Sayım ile alâkalı İstatistiğe ait
İHSAİYAT İstatistik İstatistiğe ait mâlumatı toplama ilmi
İHSAN İyilik, lütuf, bağışlamak * Sahilik etmek, cömertlik yapmak * Allah´ı görür gibi ibadet etmek * Güzel bilmek Güzel eylemek
İHSAN (Hısn dan) Sağlamlaştırmak Tahkim etmek * Zevcesini nâmahremden korumak Kadın kendisini haramdan sakınmak * Ehl-i azamet olmak
İHSANAT (İhsan C) İhsanlar, lütuflar
İHSANDİDE (C: İhsandidegân) f İhsan görmüş, bağış almış Birinin lütfunu görmüş, minnettar
İHSAN-DİDEGÂN (İhsandide C) İyilik görmüş olanlar, bahşiş almış kimseler, minnettar bulunanlar
İHSANEN İhsan suretiyle Bağışlayarak, lütuf ve iyilik ederek
İHSANNAME f Edb: İltifat mektubu İltifat ve tahsini hâvi yazılan mektub
İHSANPERVER f İhsan edici İyiliği çok sever(İhsan ihsandır, eğer nev´e olsa veya muhtaca ve fakire olsa Sehavet o vakit tam sehavettir, eğer millet için olsa, yahut milleti tazammun eden bir ferde olsa güzeldir Şayet muhtaç olmayan şahsa olsa, şahsı tembel eder Çingeneliğe alıştırır Elhasıl, millet bâkidir, fert fâni!) (Münazarat)
İHSAR (Hasr dan) Birisini işinden alıkoymak * Fık: Hac için ihrama girmiş bir zâtın, Arafat´ta durmakla ziyaret tavafından; ve umre için ihrama girmiş bir kimsenin de tavaftan men edilmesi Böyle men edilen zâta "muhsar" denir * Kısaltma, kısalma * Sıkıştırma
İHSAS Hissetmek Hissettirmek Açık anlatmadan kapalıca bahsetmek * Bulmak Görmek Bilmek Zannetmek İdrak etmek Duyurmak
İHSAS (Hisse den) Pay ayırmak Hisse vermek * Azletmek
İHSAS-I GANAİM Düşmandan ele geçirilen ganimet mallarını paylaşma
İHSAS Kandırmak, tergib, teşvik etmek
İHSAS Aşağılık işler yapma * Cimrilik, pintilik, hasislik
İHSASÎ Hisse ait ve müteallik Duygu ile alâkalı
İHSASİYYE Tecrübeden ve hissedilenden gayrısını kabul etmeyen Hissiyyun ve maddiyyun fırkasından olanlar İmansızlık Dinsizlik
İHŞA´ Tevazu ve alçak gönüllülükle zorlama
İHŞAD (Halk) Birikme, toplanma, cem´ olma
İHŞAM Utandırma, kızdırma
İHTA´ Yanılma veya yanıltma * Hatâya düşürme veya düşürülme
İHTAR Hatırlatmak Dikkati çekmek Tenbih Uyarma Kalbe gelen doğuş, ilham( Fakat dinî olmayan musibetler hakikat noktasında musibet değildirler Bir kısmı ihtar-ı Rahmanîdir Nasıl ki, çoban gayrın tarlasına tecavüz eden koyunlarına taş atıp, onlar o taştan hissederler ki zararlı işten kurtarmak için bir ihtardırL)
İHTARAT (İhtar C) İhtarlar, hatırlatmalar * Dikkati çekmeler, tenbihler
İHTİBA´ (Habâ dan) İyice saklayıp gizleme
İHTİBAK Kumaş ve bez dokuma
İHTİBAL (Habl den) İpten yapılmış ağ ile tuzak kurma
İHTİBAR Yoklama Deneme Sınama Tecrübe
İHTİBAS (Habs den) Tutulma, tutukluk * Hapsolunma, hapsetme
İHTİBAS-I BEVL İdrar tutukluğu, zorluğu
İHTİCA´ Karşılıklı olarak birbirini hicvetme
İHTİCAB Örtünme Saklanma Gizlenme Perdelenme * Doğumun belirli zamanından fazla uzaması
İHTİCAC (C: İhticacat) Delil, vesika, şahit göstermek Münâzaa ve mürâfaada hüccet ve delil göstermek Bir mes´elenin şüphesizliğini delillerle isbat etmek
İHTİCACAT (İhticac C) Delil, şahit göstermeler
İHTİCACEN Delil, şahit ve vesika gösterme yoluyla
İHTİCAM (Hacamet den) Hacamet olma, kan aldırma
İHTİCAN Bir yerin etrafına duvar yapma, çit çekme
İHTİDA´ Aldatmak Hile yapmak Oyun etmek
İHTİDA´ Tevazu, alçak gönüllülük, mahviyet, mütevazilik
İHTİDA Hidayete ermek Delâlet ve irşadı kabul edip doğru yola girmek Allah´a ve Resül-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimize iman etmek * Başkasına tekaddüm etmek
İHTİDAB Kına ile saç ve sakalı boyama * Boyanma, renklenme
İHTİDAD Keskinleşmek * Hızlanmak * Azmak * Hiddetlenmek
İHTİDAR Örtülenme, perdelenme, perde tutma
İHTİFA Gizlenme Saklanma
İHTİFA´ Çıplak ayakla yürüme
İHTİFAD Acele yapma, sür´atle ve çabuk olarak işleme
İHTİFAF Kuşatma, etrafını çevirme * Yüzdeki kılları giderme, traş etme
İHTİFAL Hürmet ve saygı için büyük cemaat ile yapılan merasim Cenaze alayı
İHTİFALAT (İhtifal C) Törenler, merasimler * Cenaze alayları
İHTİFAR (Hafr dan) Kazma veya kazılma
İHTİFAZ Darılma, küsme * Bir şeyi nefsine hasretme * Kendini sakınma, muhafaza etme
İHTİFAZ (Bastırarak) Aşağılatma
İHTİKA´ Bir şeyin sağlamlığı, muhkemliği * Dimağ heyecanı
İHTİKAK Hakkını istemek Niza´ etmek Birbirine husumet etmek Hapseylemek * Fık: İki taraftan her birinin haklı olduğunu iddia etmesi
İHTİKAK (Hikke den) Sürtünüp kaşınma
İHTİKAN Kan toplanması Bir uzva kan birikmesi sebebi ile oranın şişip kabarması * Şırınga kullanma
İHTİKAN-I DEM Vücudun bir tarafına kanın hücum etmesi
İHTİKAR Hor ve hakir görmek Hakarete katlanmak
İHTİKÂR Bir şeyi kıymetlensin diye saklamak * Ist: İnsanların veya ehlî hayvanların yiyeceklerine âit şeylerin satış kıymetleri yükselsin diye kırk gün kadar saklamak Böyle yapan kimseye muhtekir denir * Vurgunculuk, bozgunculuk (Bak: Muhtekir)
İHTİKÂREN İhtikâr suretiyle, vurgunculukla
İHTİLA´ Tenha yere veya halvete çekilme * Taze ot koparma, biçme
İHTİLA´ (Kadın) Nikâhı bozdurma Kadın mehrinden vazgeçip veya çok para vererek kocasından boşanması
İHTİLAB Aldatma, kandırma * Aldatılma, kandırılma Hile yapılma
İHTİLAB Süt sağma
İHTİLAC Seğirtme * Çarpıntı, çarpma * Etler gevşeyip büzülme * Havale nöbeti
İHTİLACAT (İhtilâc C) İhtilaclar, çarpıntılar, seğirtmeler
İHTİLACAT-I ASABİYE Asabî çarpıntılar
İHTİLAF (Hulf den) Anlaşmazlık, uyuşmazlık, karışıklık, ikilik * Birisinin halifesi olmak(Eğer denilse: Hadiste $ denilmiş İhtilaf ise, tarafgirliği iktiza ediyor Hem tarafgirlik marazı; mazlum avâmı, zâlim havassın şerrinden kurtarıyor Çünki: Bir kasabanın ve bir köyün havassı ittifak etseler, mazlum avâmı ezerler Tarafgirlik olsa, mazlum bir tarafa iltica eder, kendisini kurtarır Hem, tesadüm-ü efkârdan ve tehâlüf-ü ukulden hakikat tamamiyle tezahür eder Elcevab : Birinci suale deriz ki: Hadisteki ihtilaf ise, müsbet ihtilaftır Yâni: Herbiri kendi mesleğinin tamir ve revacına sa´yeder Başkasının tahrip ve ibtaline değil, belki tekmil ve ıslahına çalışır Amma menfi ihtilaf ise ki; garazkârane, adavetkârane birbirinin tahribine çalışmaktır Hadisin nazarında merduttur Çünki birbiriyle boğuşanlar, müsbet hareket edemezlerİkinci suale deriz ki: Tarafgirlik eğer Hak namına olsa, haklılara melce´ olabilir Fakat şimdiki gibi garazkârâne, nefis hesabına olan tarafgirlik, haksızlara melce´dir ki; onlara nokta-i istinad teşkil eder Çünki garazkârane tarafgirlik eden bir adama şeytan gelse, onun fikrine yardım edip taraftarlık gösterse, o adam o şeytana rahmet okuyacak Eğer mukabil tarafa melek gibi bir adam gelse, ona hâşâ lânet okuyacak derecede bir haksızlık gösterecekÜçüncü suale deriz ki : Hak namına, hakikat hesabına olan tesadüm-ü efkâr ise; meksatta ve esasta ittifak ile beraber, vesailde ihtilaf eder Hakikatın her köşesini izhar edip, hakka ve hakikata hizmet eder Fakat, tarafgirane ve garazkârane firavunlaşmış nefs-i emmare hesabına hodfuruşluk, şöhretperverane bir tarzdaki tesadüm-ü efkârdan bârika-i hakikat değil, belki fitne ateşleri çıkıyor Çünki maksatta ittifak lâzım gelirken, öylelerin efkârının Küre-i Arz´da dahi nokta-i telâkisi bulunmaz Hak namına olmadığı için, nihayetsiz müfritane gider Kabil-i iltiyam olmayan inşikaklara sebebiyet verir Hâl-i âlem buna şahittir M)
İHTİLAF-I DÂR Huk: Mirası bırakan ile vâristen her birinin başka başka ülkeler ahâlisinden olması
İHTİLAF-I DİN Biri müslim, diğeri gayr-ı müslim olmak gibi ayrı dinde bulunmak Din ayrılığı miras almağa mânidir Binaenaleyh gayr-i müslim, müslimin; müslim de gayr-i müslimin mirasına nâil olamaz Fakat müslim olmayan milletler arasında din ayrılığı miras almağa mani değildir
İHTİLAF-I METALİ´ Güneş, ay gibi gök cisimlerinin ufukta doğdukları yerin farklı oluşu
İHTİLAF-I RE´Y Fikir ihtilafı, fikirlerin başka başka olması
İHTİLAF-I RE´Y-İ ÜMMET Ümmetin re´y ayrılığı Halkın fikirlerinin başka başka olması
İHTİLAFAT Anlaşmazlıklar, uyuşmazlıklar İhtilaflar
İHTİLAF-DAR f Huk: Mirasçı ile miras bırakanın ayrı ayrı memleketler halkından olması
İHTİLAK Tıraş etme veya edilme
İHTİLAK Huy ve tabiat edinme * Yalan uydurma
İHTİLAKEN İhtilak suretiyle, yalan uydurarak
İHTİLAKIYYAT Yalanlar, aslı olmayan sözler Uydurma sözler
İHTİLAL (C: İhtilalât) Ayaklanma, devlete isyan Bozukluk, karışıklık * Şerre çalışmak, düzensizlik
İHTİLAL-İ NİZAM Nizamın bozukluğu
İHTİLAL-İ UMÛR İşlerin karışıklığı, işlerin bozukluğu
İHTİLALAT (İhtilâl C) Ayaklanmalar, isyan etmeler, ihtilaller(Bütün ihtilalât ve fesadın aslı ve mâdeni ve bütün ahlâk-ı rezilenin muharrik ve menbaı tek iki kelimedir O iki kelimenin imtizacından bomba gibi küre-i arz patladı Ve izdivacından medeni insanlardan canavarlar doğduBirinci kelime : "Ben tok olsam, başkası açlıktan ölse bana ne!"İkinci kelime: "İstirahatım için zahmet çek; sen çalış, ben yiyeyim"Merhametsiz nefis-perest olan birinci kelime-i gaddâredir ki, âlem-i insanı zelzeleye getirip kıyameti kopmak üzeredir Şu kelimenin ırkını kesecek tek bir devası var ki; o da zekâttır ve zekâtın mükemmili olan sadakadır Ve onun mütemmimi olan karz-ı hasendirHaris, hodgâm, zalim olan ikinci kelimedir ki, beşerin terakkiyatını öyle sarsıyor ki, herc ü merc ateşine atmak üzeredir Şu dahiye-i dehyânın tek bir devası var O da hürmet-i ribadır ve faizin bütün vesailini hayat-ı içtimaiyeden ref´ etmektir Adalet-i Kur´aniye âlem kapısında durup ribaya: "Yasaktır, girmeğe hakkın yoktur" der Beşer bu emri dinlemedi, büyük bir sille yedi, daha müthişini yemeden dinlemeli! M)
İHTİLAM Uyurken cenabet olmak, düş azmak Ergenlik
İHTİLAS (C: İhtilasât) Çalma, sirkat, hırsızlık * Usulca ve elçabukluğu ile aşırma * Bir çeşit ok atma tavrı
İHTİLAS-İ VAKT İşlerin arasında vakit bulabilme
İHTİLASAT (İhtilas C) Hırsızlıklar, çalmalar, sirkatler
İHTİLASKÂR f Çalan, aşıran, hırsızlık yapan
İHTİLASKÂRAN (İhtilaskâr C) Çalanlar, aşıranlar, ihtilas edenler
İHTİLASKÂRANE f Çalıp aşıranlara yakışacak şekilde, hırsızlar gibi
İHTİLAT Karışmak, karışıp görüşmek
İHTİLATGÂH f İhtilat yeri
İHTİMA´ (Himye den) Perhiz * Kaçınma, ictinâb etme * Sığınma, himâyesine girme
İHTİMAL (Haml den) Mümkün olma, belki Olması mümkün görünmek * Kabul eylemek * Yükselip götürmek * İhsana mukabil şükretmek * Kızma ve hiddetlenmekten dolayı yüzünün rengi değişmek
İHTİMAL-İ ZATÎ (Bak: İmkân-ı zatî)
İHTİMALAT (İhtimal C) İhtimaller Olması mümkün olan şeyler
İHTİMALAT-I BAİDE Uzak ihtimaller
İHTİMALAT-I KARİBE Yakın ihtimaller
İHTİMALAT-I KESİRE Pek çok ihtimaller
İHTİMAM Özenmek, fazla dikkat etmek Gayret ve dikkat etmek
İHTİMAM Elem ve kederden uyuyamamak * Perhizkârlık etmek, riyazette bulunmak
İHTİMAM Süpürmek, süpürülmek
İHTİMAM-I BEYT Evi süpürme, temizleme
İHTİMAR (Hamr dan) Mayalanma, ekşiyip mayalanma
İHTİNAC Meyletme, bir tarafa yönelme, dönme
İHTİNAK (Hank dan) Boğazın sıkılıp tıkanmasından dolayı nefes alamama Boğulma
İHTİNÂK-I RAHM Eskiden, rahmin tıkanmasından dolayı olduğu sanılan ve kadınlarda görülen asabî bir hal ve hastalık
İHTİNAN Sünnet olma
İHTİRA´ Evvelce keşfolunmamış, bilinmeyen bir şeyi keşfetmek İcad etmek * Edb: Hiç kimse tarafından kullanılmamış tabirler ve mazmunlar kullanma (Bak: Delil-i ihtira´, İbda´)
İHTİRAB Savaşma, muharebe etme
İHTİRAÎ (C: İhtiraiyyat) İcad ve ihtira ile alâkalı
İHTİRAK Yanmak, tutuşmak, yanıp kül olmak * Koz: Bir gezegenin güneşe yaklaşması
İHTİRA´-KERDE f Eşine rastlanmayan keşif * Yaratılmamış olmak
İHTİRAM Hürmet olunmak, tazim olunmak, hürmet, saygı
İHTİRAMAT (İhtiram C) İhtiramlar, hürmetler, saygılar
İHTİRAMEN Hürmet ederek, saygı göstererek
İHTİRAMKÂR f Saygılı, hürmetkâr
İHTİRAS Aşırı istek sahibi olmak, hırs duymak, şiddetli arzu
İHTİRAS (Hiraset den) Kaçınmak, kendini korumak, muhafaza etmek * Kesmek
İHTİRAS Ekme
İHTİRASAT (İhtiras C) Şiddetli arzu ve istekler İhtiraslar
İHTİRASÎ Korunma, muhafaza olunma, kendini gözetme
İHTİRAZ Sakınmak, çekinmek, kaçınmak
İHTİRAZEN Korunarak, sakınarak, muhafaza olunarak
İHTİRAZÎ Çekinmeye ait, sakınmayla alâkalı
İHTİSAB Hesab sorma, mes´uliyet * İhtisab dâiresinin aldığı vergi * Emr-i bilma´ruf nehy-i an-ilmünker vazifesi, * Ceza * Eskiden belediye işlerine bakan memurun işi ve dâiresi
İHTİSABİYYE İhtisaba (belediyeye) ait vergi
İHTİSAB RESMİ Eskiden belediye varidatı olarak damga, tartı, ölçü, panayır ve pazar vergisi adı altında alınan vergiler ile, hile yapan esnaftan alınan para cezalarının umumi adı
İHTİSAD Hasad etme, biçme
İHTİSAD-I MEZRUAT Ekinlerin biçilmesi
İHTİSAM (Husumet den) Düşmanlık, husumet, muhâsame
İHTİSAR İcmâl etmek Sözün kısaltılması Kısaltmak * Mat: Sadeleştirme, basitleştirme Hesapta bir tenasübü en küçük haddine indirme
İHTİSAREN İhtisar suretiyle, muhtasar olarak, kısaltarak, tafsilâtsız, kısaca
İHTİSAS (Husus dan) Kendine mahsus kılmak Bir kimsenin dünyevi veya uhrevi, Kur´âni, İslâmi, imâni bir mesleğe, fen veya san´ata hasr-ı mesâi etmesi; yalnız onunla meşgul olması (Bu metot insanı muvaffakiyete eriştiren en birinci ve en büyük bir âmildir Bir kimse yaktığı bir meş´aleyi parlatabilmesi ve bâkileştirebilmesi için o meş´alenin, o nurun pervanesi olması gerekir) Zübeyir Gündüzalp (RAleyh)* Gr: Mütekellim veya muhatab zamiri olan mübtedanın haberinin hükmünü bir isme âit (mahsus) kılma Bu isim zamiri tâkibeder(Bir fennin veya bir san´atın medar-ı münakaşa olmuş bir mes´elesinde, o fennin ve o san´atın hâricindeki adamlar ne kadar büyük ve âlim ve san´atkâr da olsalar, sözleri onda geçmez Hükümleri hüccet olmaz; o fennin icmâ-i ulemâsına dâhil sayılmazlar Meselâ; büyük bir mühendisin, bir hastalığın keşfinde ve tedavisinde bir küçük tabib kadar hükmü geçmez Ve bilhassa, maddiyatta çok tevaggul eden ve gittikçe maneviyattan tebaud eden ve nura karşı gabileşen ve kabalaşan ve aklı gözüne inen en büyük bir feylesofun münkirâne sözü maneviyatta nazara alınmaz ve kıymetsizdirAcaba yerde iken arş-ı azamı temaşa eden, hârika bir dehâ-yı kudsî sahibi olan ve doksan sene maneviyatta terakki edip çalışan ve hakaik-i imaniyeyi ilmelyakîn, aynelyakîn hattâ hakkalyakîn suretinde keşfeden Şeyh Geylâni (KS) gibi yüzbinler ehl-i hakikatın ittifak ettikleri tevhidî ve kudsî ve manevî mes´elelerde, maddiyatın en dağınık ve kesretin en cüz´î teferruatına dalan ve sersemleşen ve boğulan feylesofların sözleri kaç para eder ve inkârları ve itirazları, gök gürültüsüne karşı sivrisineğin sesi gibi sönük olmaz mı Ş)
İHTİSAS Hissetmek Sezmek Duymak Duygulanmak Hislenmek
İHTİSASİYYUN İhtisas sâhibi kimseler, mütehassıslar
İHTİSAT İtibar gösterme, rağbet etme
İHTİŞA´ Tam olarak dolma * Yastık veya döşek gibi bir şey edinme
İHTİŞAD Toplanmak, birikmek, yığılmak
İHTİŞAM Debdebe Şanlı görünüş * Etbâ dairesi ve takımının kalabalığı
İHTİŞAR Büyük kafalı olma, koca başlı olma * Toplanma, cem´ olma
İHTİŞAŞ Kuru ot veya saman gibi hayvan yemi biriktirme
İHTİTAB (Hatab dan) Odun toplamak, odun kesmek
İHTİTAB Nikâhla kadın veya kız istemek
İHTİTAF (Hatf dan) Göz kamaştırma * Kapıp götürme, kapma
İHTİTAL Gizli söylenen sözü dinleme Kulak kabartma
İHTİTAM Hitam bulma, sona erme, iş bitme
İHTİTAN (Hitan dan) Sünnet ettirme
İHTİTAT Yukarıdan aşağı indirme
İHTİTAT Sınırlandırma, hududlandırma Hat çekme * Sakal bitme
İHTİVA İçinde bulundurmak, içine almak, hâvi olmak, şâmil olmak Bir şeyi toplamak ve korumak
İHTİYAC Çaresiz kalıp istemek Muhabbetle meyletmek Acz, fakr ve yoksulluk Zaruret hali
İHTİYAC-I MÜBREM Elzem ve zaruri olan ihtiyaç
İHTİYACAT (İhtiyac C) İhtiyaçlar Lüzumlu olan şeyler
İHTİYACAT-I ZARURİYE Zaruri ihtiyaçlar (Ev, yeme, içme, yakma, giyinme vs gibi)
İHTİYAL Gururlanma, enaniyetlenme, kibirlenme
İHTİYAL (Hile den) Hile yapma, aldatma, düzen, oyun etme
İHTİYAL Korkma, havfetme
İHTİYALAT (İhtiyal C) Düzenler, hileler, aldatmalar, oyunlar
İHTİYAN Sözde durmama, emanete hiyanet etme
İHTİYAR Yaşlanmış kimse Yaşlı * Ist: İstek, arzu Razı olmak Katlanmak Seçmek Tensib etmek Seçilmek (Bak: İrade)
İHTİYAR-I CÜZ´Î (İhtiyar-ı cüz´iye) İnsanın küçücük ihtiyarı, iradesi Pek az, zayıf ihtiyar (Bak: Cüz´-i ihtiyarî)
İHTİYAR-I KÜLFET Külfete katlanma
İHTİYAR-I ZAHMET Zahmet ve meşakkate katlanma
İHTİYAR ELDEN GİTMEK Mc: Kendini zaptedememek, hiddet ve gazaba gelmek, irâdeyi kaybetmek
İHTİYARÎ Mecburi olmayan İsteğe bağlı Bir kimsenin isteğine bırakılmış olan
İHTİYARİYAT Yapılması insanın kendi elinde olan şeyler
İHTİYAT Sakınmak İşleri iyi düşünmek Tedbirlilik İşlerde basiret üzere bulunmak Yedek
İHTİYATEN İhtiyat ederek, ilerisini düşünerek
İHTİYAT HAZİNESİ Tar: Savaş ve diğer fevkalâde masraflara karşılık olmak üzere sarayda biriktirilen paralar Gelirleri havass-ı hümayun hâsılatı, ganimetlerin beşte biri ve başka hükümdarlardan gelen hediyelerdi Buna "iç hazine" veya "enderun hazinesi" de denilirdi
İHTİYATÎ İhtiyatla alâkalı Gelecek zamana ait olan
İHTİYATKÂR f İhtiyatlı, ilerisini düşünen
İHTİYATKÂRANE f İhtiyatla, sakınganlıkla
İHTİZA´ Tevazu Gönül alçaklığı Alçak gönüllülük
İHTİZA Ateş yakıp alevlendirme
İHTİZAB (Saç, sakal vsyi) boyama
İHTİZAM Kemer takma, kuşak bağlama
İHTİZAN Birisini işinden alıkoyma * Çocuğu besleme
İHTİZAR (İhtidar) Huzura çıkmak Hâzır olmak * Can çekişmek Hastanın ölüme hazır olması
İHTİZAR Hazer etmek Korunmak Sakınmak
İHTİZAZ Haz duymak Ferahlamak
İHTİZAZ Hafif titremek Deprenmek * Şevk ile meyil ve hareket Harekete geçme * Sallanma, sıçrayıp oynama
İHTİZAZ Alçalma, tezellül
İHTİZAZÎ İhtizaza ait Titremekle alâkalı
İHVAN ( kelimesinin cem´i) Kardeşler Eş, dost * Sâdık arkadaşlar * Aynı mezheb veya tarikata mensub olanlar
İHVAN-I BÂSAFA Mevlevi tabirlerindendir Saf, yani kalbinde gıll u gış bulunmayan kardeşler mânâsınadır
İHVANİYAT Arkadaşlar, eş dost mektubları
İHVE Kardeşler Arkadaşlar
İHYA Diriltmek Yeniden hayata kavuşturmak Canlandırmak Şenlendirmek Uyandırmak * Gece de uyumayıp çalışmak veya ibâdetle vakit geçirmek(İnsan der: "Çürümüş kemikleri kim diriltecek " Sen, de: "Kim onları bidayeten inşâ edip hayat vermiş ise o diriltecek" S) (Bak: Hayat)
İHYA-Yİ EMVAT Ölüleri diriltmek
İHYA-Yİ LEYL Geceyi ibadetle geçirmek
İHYA-Yİ MEVAT İşlenmemiş toprağı, ekin için elverişli bir hâle getirme
İHYA-KERDE f İhya edilmiş Lutfedilmiş Yeniden inşa edilmiş
İHYANEN (Bak: Ahyanen)
İHZA´ Ganimetten pay ayırma * Ayakkabı giydirme
İHZA´ Semirme, yağlanma Semirtme, semirtilme
İHZA´ Rezil ve rüsvay etme Kepâze etme
İHZAK Kahkaha ile gülme Çok gülme
İHZAL Islatma, ıslatılma
İHZAL Şaka ve alay ile çok uğraşma
İHZAN Mahzun etme, hüzünlendirme, keder verme
İHZAR Hazır etmek Hazırlamak * Huzura getirmek Derpiş etmek * Mahkemeye gelmeyenleri cebren getirme müzekkeresi
İHZARAT (İhzar C) Hazırlıklar, hazırlanmalar
İHZAREN Huzura getirerek Birini mahkemeye dâvet ederek * Hazırlayarak, ihzar ederek
İHZARÎ Hazırlık mahiyetinde olan Hazırlayan
İHZARİYE Aleyhine açılan dâva münasebetiyle getirilen şahıslardan, gönderilen mübaşir veya muhzirin masrafı karşılığı olarak tahsil edilen para İhzariyeye mübaşir ve muhzirin at ve araba masrafından başka yemek, içmek gibi şahsî masrafları da ilâve edilirdi * Birinin mahkemeye çağrılması için yazılan yazı
İHZAZ Rahatlandırmak Haz duymak Nasipli olmak Bahtlı
İJEK f Kıvılcım, şerare

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

İKA´ (Vuku´ dan) Vuku buldurmak Fena bir şey yapmak Meydana getirmek Yetiştirmek Düşürmek
İK´ Dayanma, istinad etme * Dayanacak bir şey verme
İKAB Şiddetli azab, eziyet, ceza
İK´AD Bir hükümdarın tahta oturtulması Oturtmak
İKAD Ateş yakma, tutuşturma
İKAD-I KANADİL Kandillerin yakılması
İ´KAD Düğümlemek Bağlamak Bend etmek
İKAD Kuvvetlendirme, sağlam kılma
İKAE Kusturma, istifra ettirme Kusturulma
İKAF (Vakf dan) Vakfetme, malını vakıf şekline koyma * Bir işten vaz geçme, durdurma
İKAF Palan
İKAHE Düşmana üstün gelme, galibiyet
İKAL Ayak bağı, ayak köstegi * Bağ, bend
İKALE Pazarlığı bozma Her iki tarafın isteğiyle alışveriş mukavelesini bozma Bir hukuki muamele ile meydana gelen vaziyetin diğer bir hukuki muamele ile eski haline getirilmesi * Demediği halde "Dedin" diye iddia etme
İKAM Kısırlar, akamete uğrayanlar
İKAME Oturtmak Mukim olmak Yerleştirmek İskân eylemek Bulundurmak Meydana koymak Vücuda getirmek Dâva açmak Ayağa kaldırmak Kıyam etmek
İKAME-İ BEYYİNE Şâhid getirme
İKAME-İ DA´VA Dâvâ açma
İKAMET Bir yerde kalmak Oturmak * Müezzinin kamet getirmesi
İKAMETGÂH f Ev, hane * İkamet yeri
İKAN İyi ve yakînen bilmek * Sağlam bir iş * Yakin hasıl etmek ve edilmek suretiyle bilmek
İKAR Doldurma, doldurulma
İ´KAR Kadının dölyatağını sakatlama
İK´AR Derinletme, derinleştirme
İK´AR-I ÂBÂR Kuyuların derinleştirilmesi
İK´AR-I ENHAR Nehirlerin derinleştirilmesi
İKAZ Uyandırmak Gafletten kurtarmak Tenbih
İKBAB Yüzüstü düşme, kapanma * Bir şeyin üstüne fazla düşme Olması için aşırı derecede çalışma
İKBAH (Kubh dan) Fenalık yapma, kötülük etme
İKBAL Bir şeye yönelmek Teveccüh etmek Reddetmeyip kabul etmek Bir şeyi birinin önüne götürmek Baht açıklığı Talih Refah * İstemek (Bak: İdbar)
İKBAL-İ BEŞER İnsanın saadeti
İKBALCU f İkbal ve büyüklük arayan Onların peşinde olan
İKBALMEND f Bahtiyar, mutlu, saadetli, talihli * Refaha, büyük bir makama erişen
İKBALPEREST f Bir mevki ve makam için hırslı olan İkbale çok hırs duyan
İKBAR Ulu görme, büyük görme veya görülme
İKBAR Kabre koyma, mezara koyma veya konulma
İKBAR-I MEYYİT Ölünün kabre konulması Mevtanın gömülmesi
İKDAM Gayret ve sebat ile çalışmak İlerlemeye gayret etmek Devamlı çalışmak İlerlemek
İKDAMAT (İkdam C) İlerlemeler Sürekli çalışmalar
İKDAR (Kudret den) Kudret verme, kuvvetleştirme, güç kazandırma Geçimini sağlama * Birini kayırma
İKDİRAR Bulanma, bulanık olma
İKDİRAR-I M´ Suyun bulanması
İKFA´ Edb: Sesleri birbirine yakın olan harflerle kafiye yapmak
İKFAL Kilitlenmek, kilitlemek, kilit takmak
İKFAL Kefil gösterme, tekellüf ettirme
İKFAR Birisine kâfir demek, kâfir denilmek
İKHAT Kuraklığa uğratma, kıtlığa uğratma
İKİÇİFTE t Dört kürekli kayık
İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK Mc: "Pek süslü" yerine kullanılır bir tabirdir Osmanlı altını iki dirhem bir çekirdek ağırlığında olduğu için bu tâbir meydana gelmiştir
İKİ ELİ YAKASINDA OLMAK Mecaz yoluyla âhiret gününde birinden hakkını aramak
İKİLİK t İki kuruş kıymetindeki eski gümüş para * İki kısımdan meydana gelmiş * Ayrılık, ihtilâf, ikiye bölünme, iki taraf olma
İKİNDİ DİVANI t Tanzimattan evvel sadrazamların kendi konaklarında yaptıkları divanlar Bu divan ikindi namazından sonra toplandığı için bu adı almıştı Bâb-ı Âlî teşkilâtının ilk şekli olarak Divan-ı Hümayun, muayyen günlerde toplandığı zaman, vezir-i azamlar da divanda bitirilemeyen veya arza lüzum görülmeyen işleri kendi konaklarında salı ve perşembenin haricindeki günlerde hallederlerdi Sadrazamdan başka hiçbir vezir, ikindi divanı aktedemezdi (OTDS)
İKLAB Tersine çevrilme, çevirmek Tersine döndürmek
İKLAL (Kıllet den) Azaltma, miktarını indirme * Az bulma, az görme
İKLİL Hz Peygamber´in (ASM) Zebur´da geçen bir ismidir Müzeyyen tâç manâsına da gelir
İKLİM (Bak: Iklim)
İKMAH Buğdayı un yapma Buğday yetiştirme * Kafa tutmak, kibir ve azametle karşı gelmek
İKMAL Tamamlamak Bitirmek Mükemmelleştirmek
İKMAL-İ NEVAKIS Eksiklikleri tamamlamak
İKMAL-İ NÜSAH Bütün sahifeleri tamam etmek, okuyup bitirmek
İKMAM Ağaçların tomurcuklanması Çiçek tomurcuğu görünmesi * Elbiseye yen yapmak
İKMAN Gizleme, saklama, örtme
İKNA´ Kanaat vermek Râzı etmek Râzı edilmek İnandırmak İnandırılmak * Ayakta iki tarafa bakmadan durmak
İKNAİYYAT İknâ etmek veya râzı etmek için söylenilen sözler
İKNAİYYAT-I HİTABİYYE Kelâm ilmine ait bir ıstılahtır Zannî olan aklî delil demektir Bürhanın aşağı mertebesidir Aklı, muhalif fikirlerle karışmamış ve bürhanı anlayamayacak kimseler için kullanılır İsbattan çok ikna vasfı taşır
İKNAN Örtme, saklama, gizleme
İKRA´ Okutmak "Oku" diye emretmek * Selâm göndermek Yakın gelmek Ziyafet istemek
İKRA Kiraya verme
İKRAB Kederlendirme, hüzün verme
İKRAH İğrenmek Tiksinmek Bir işi istemiyerek yapmak * Birine zorla iş yaptırmak veya muamele yapmak
İKRAH-I GAYR-İ MÜLCÎ Huk: Eskiden döğme ve hapis gibi yalnız keder ve elemi icab ettiren şeylerle vuku bulan ikrah
İKRAH-I MÜLCÎ Huk: Ölüm veya bir uzvun kesilmesi veya bunlara sebep olacak şiddetli döğme ile olan ikrah
İKRAH-I NÂKIS Huk: Dayak ve hapis gibi keder ve elemi gerektiren şeylerden meydana gelen mecburiyet
İKRAHEN İstemiyerek, tiksinerek Zorlanarak
İKRAM Ağırlamak Hürmet etmek Saygı göstermek * İltifat olarak bir şeyler vermek * Bağış * Hesap dışı verilen şey veya yapılan indirme, tenzilât * Allah´ın lütfu ve ihsanı(İkramın izharı, yani Allah´ın lütfu ve ihsanı olan ikramın izharı tahdis-i nimettir İnsanın nefsi, Allah´ın lütfunu kendine isnad etmez Çünkü kesbinin medhali yoktur)
İKRAMAT (İkram C) İkramlar, hürmetler, bağışlar
İKRAMEN İkram olarak Ağırlama suretiyle Hürmet, tazim ve saygı için
İKRAMİYE Hürmet ve mükâfat için verilen para veya hediye * Memurlara maaş haricinde ve her sene belli bir zamanda verilen para * Yapılan iyilik karşılığı olarak verilen hediye veya para * Satıcı tarafından pazarlığın hâricinde olarak müşteriye yahut arada vasıta olana verilen şey * Bazı teşekkül ve müesseselerin belirli zamanlarda, hisse sahiplerine kur´a çekerek dağıttıkları para
İKRAR Açıktan söylemek Kabul ve tasdik etmek Hakkı itiraf etmek Karar vermek Mukarrer kılmak * Fık: Bir kimseye diğerinin kendisinde olan hakkını haber vermek
İKRAR-I MARİZ Ölüm ânında iken edilen ikrar Vasiyetname
İKRAR Bİ-L KİTABE Bir kimsenin diğer bir kimseye olan borcunu kitabetle yani yazı ile tasdik etmesi Tabirin mânası yazı ile ikrar´dır
İKRAZ Ödünç vermek Borç vermek * Kesip ayırmak
İKRAZAT Borçlar Borç vermeler
İKSA´ Kasvet Sıkıntı vermek Sıkıntı verilmek
İKSA-Yİ KALB Gönül sıkıntısı, iç darlığı
İKSA Giydirmek Giyecek vermek
İKSA-Yİ EYTAM Yetimlerin giydirilmesi
İKSAD (Kesad dan) Kesada düşürme, kesatlandırma
İKSAL (Kesel den) Bezginlik ve bıkkınlık verme
İKSAM Kasem etme, yemin etme, and içme
İKSAM Çok miktarda mal alıp biriktirme * Kökünü kırma Hepsini silip süpürme
İKSAR (Kesret den) Çoğaltma, fazlalaştırma, arttırma
İKSAR-I KELÂM Çok söyleme, sözü uzatma, gevezelik etme
İKSAR Bir şeyi yapmak imkânı varken yapmama
İKSAT Doğruluk ve hakkaniyet gösterme
İKSİR Çok te´sirli, her derde devâ sayılan mevhum cisim Bir şeyin olmasına veya hastanın iyileşmesine sebeb olan ehemmiyetli madde * Tıb: Oldukça şekerli ve kolayca alınabilen bir ilâç * Eski kimyada: (Bazılarının söylediğine göre) kıymetsiz madenleri ve sair şeyleri altuna tebdile ve bütün hastalıkları gidermeye vesile olan ve öyle te´sirli farzedilen ilâç
İKŞİ´RAR Ürperme Ürkmeden dolayı tüylerin diken diken kalkması ve derinin iğne iğne kabarması
İKTAB (Ketb den) Yazdırma, dikte ettirme
İKTAM (Ketm den) Gizleme, saklama
İKTAN Yapıştırma veya yapıştırılma
İKTAT Alçak sesle kulağa fısıldama
İKTIFA Arkasından gitme, ardına düşme, takib
İKTİBAS Bir söz veya yazıyı olduğu gibi veya kısaltarak almak Birisinden ilmen istifade etmek İstifade suretiyle almak, alınmak * Söz arasında Kur´an-ı Kerimden veya Hadis-i Şeriftden veya başka makbul eserlerden bir cümlenin kâmilen veya kısmen az tasarruf ile veya tasarrufsuz alınması * Ateş almak * Ödünç almak
İKTİBASAT (İktibas C) İktibaslar, aktarmalar
İKTİBASEN İktibas suretiyle Faydalanma yoluyla alarak Parça alarak
İKTİDA Uymak, tâbi olmak Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak İttiba etmek
İKTİDAEN Uyarak, tâbi´ olarak
İKTİDAB Bir şeyi kendisi için kesmek * Henüz öğretilmemiş deveye binmek * İrticâlen söz söylemek * Edb: Şâir, kasidesinden teşbihi keserek maksadına, yani medhettiğinin medhine geçmek Hüsn-i tahallus (yani: Bir şeyin meydana gelmesine hayali ve güzel bir sebeb göstermek ile olan intikal), en uygunu ve en lâtifi olur Müelliflerin Emmâ ba´dü, "Bundan sonra" kelimesine iktidab demeleri hamdeleden inkitaa binaendir Edb S)
İKTİDAR Güç, takat Kudret Güç yetmek Yapabilmek
İKTİDAR-I KÂMİN Gizli güç
İKTİDARÎ Güç ve iktidarla alâkalı ve mensub
İKTİFA Fazla istemeyiş Yeter bulmak Kâfi görmek Var olanı yeter saymak
İKTİHAL Göze sürme çekme
İKTİHAL İhtiyarlama, yaşlılanma, kocama * Saç ve sakala kır düşme
İKTİHAM Hücum ve istilâ eylemek * Dayanmak Tahammül etmek Katlanmak Güçlükleri yenmek * Mülâhazasız bir işe başlamak * Bir şeyi hakir addetmek
İKTİHAMAT (İktihâm C) İktihamlar, hücumlar, saldırışlar * Tahammül etmeler, göğüs germeler
İKTİHAN Kır saçlı ve sakallı olma
İKTİLA´ Kapıp alma, koparma
İKTİMAN Gizlenme, saklanma
İKTİMAN-I SÂRIK Hırsızın gizlenmesi
İKTİNA´ Künyelenme * Anlaşılmayacak şekilde söyleme * Gizlenme, saklanma
İKTİNA´ Yığma, biriktirme * Çalışarak kazanma * Meslek edinme * Tuzak kurup avlanma * İmsak etme * Sermâye verme
İKTİNAF Bir şeyin etrafını kuşatmak * Deve için ağıl edinmek
İKTİNAH (Künh den) Bir işin esâsını, künhünü, kökünü ve gerçeğini anlama İçyüzüne, derinliğine varma
İKTİNAN Saklanma, gizlenme
İKTİNAN-I NİSVAN Kadınların örtünmesi
İKTİNAS Tuzak kurup avlanma
İKTİRA´ Kurrâ atma, seçme
İKTİRA´ (Kirâ dan) Kiralama, kira ile tutma
İKTİRAB Tasalı ve gamlı olma Korkulu ve hüzünlü bulunma
İKTİRAB (Kurb dan) Yanaşma, yaklaşma, takarrüb
İKTİRAB-I SAAT Kıyamet vaktinin yaklaşması
İKTİRAC Paslanma, küflenme
İKTİRAF Emek çekerek kesb ü kâr eylemek, kazanmak * Günah kazanmak
İKTİRAH (C: İktirahat) (Karh dan) Evvelden hazırlamadan düzgün bir şekilde ve içe doğduğu gibi (şiir veya nutuk) söyleme
İKTİRAN Ulaşmak Mukarin olmak Yaklaşmak Yetişmek * İki şeyin bir arada gelmesi İki nimetin aynı anda bulunması gibi (İktiran tâbirinden anlaşılan: Bir şeyin zahirî sebebiyle o şeyin beraber görünmesidir Meselâ bir bahçeye su vermek zahirî sebebi ile nebatların büyümesi; veya bir mürşidin irşadiyle hidayete ermenin bir zaman içinde beraber bulunmaları ki, hem zahirî sebeplerin, hem de neticelerin hakiki sahibi ve müessiri ancak Cenab-ı Hak´tır)(Esbab-ı zâhiriyeyi perestiş edenleri aldatan; iki şeyin beraber gelmesi veya bulunmasıdır ki, "iktiran" tabir edilir, birbirine illet zannetmeleridir Hem bir şeyin ademi, bir nimetin mâdum olmasına illet olduğundan, tevehhüm eder ki: O şeyin vücudu dahi, o nimetin vücuduna illettir Şükrünü, minnettarlığını o şeye verir, hataya düşer Çünki bir nimetin vücudu, o nimetin umum mukaddematına ve şerâitine terettüb eder Halbuki o nimetin ademi, birtek şartın ademiyle oluyor Meselâ: Bir bahçeyi sulayan cedvelin deliğini açmıyan adam, o bahçenin kurumasına ve o nimetlerin ademine sebeb ve illet oluyor Fakat o bahçenin nimetlerinin vücudu, o adamın hizmetinden başka yüzer şeraitin vücuduna tevakkufla beraber, illet-i hakiki olan kudret ve irade-i Rabbaniye ile vücuda gelir: İşte bu mağlatanın ne kadar hatâsı zâhir olduğunu anla ve esbabperestlerin de ne kadar hatâ ettiklerini bil! L)
İKTİRAN-I KEVAKİB Ast: İki gezegenin zâhiren birbirine yakın bir mevziye gelmeleri veya aynı burçta bulunmaları
İKTİRANÎ KIYAS Man: Neticenin aynı veya nakizı, mukaddemelerinin birisinde bilfiil zikredilmeyen kıyastır Meselâ: "Her cisim muhdestir" Ve nakizı olan: "Bazı cisimler muhdes değildir" kaziyeleri, ne birinci ve ne de ikinci mukaddemede hey´et-i mecmuası ile zikredilmiş olmadığından iktirânidir
İKTİRAS Bir işe ehemmiyet verme, bir şeyi mühimseme * Kederli ve hüzünlü olma
İKTİRAZ (Karz dan) Borç alma
İKTİSA Giyinmek, giymek
İKTİSA Biriktirme, toplama, yığma
İKTİSA-İ NUKUD Para biriktirme
İKTİSAB Kazanmak Tahsil etmek Elde etmek
İKTİSAB-I ŞAN Ü ŞÖHRET Şan ve şöhret kazanma, meşhur olma
İKTİSABAT (İktisab C): İktisablar, kazanmalar, elde etmeler ve edinmeler
İKTİSAD Tutum, biriktirme Her hususta itidal üzere bulunmak Lüzumundan fazla veya noksan sarfiyattan kaçınmak * Edb: Beyit veya kasideyi birbirine vasl ile uzatmak(İktisad ve hıssetin çok farkı var Tevâzu, nasıl ki ahlâk-ı seyyieden olan tezellülden mânen ayrı ve sureten benzer bir haslet-i memduhadır Ve vakar, nasıl ki kötü hasletlerden olan tekebbürden mânen ayrı ve sureten benzer bir haslet-i memduhadır Öyle de: Ahlâk-ı âliye-i Peygamberiyeden olan ve belki kâinattaki nizâm-ı hikmet-i İlâhiyye´nin medarlarından olan iktisad ise, sefillik ve bahillik ve tama´kârlık ve hırsın bir halitası olan hısset ile hiç münasebeti yok Yalnız, sureten bir benzeyiş var Bu hakikatı te´yid eden bir vâkıa:Sahabenin abâdile-i seb´a-yı meşhuresinden olan Abdullah İbn-i Ömer Hazretleri ki: Halife-i Resulullah olan Fâruk-u Azam Hazret-i Ömer´in (RA) en mühim ve büyük mahdumu ve sahabe âlimlerinin içinde en mümtazlarından olan o zat-ı mübârek çarşı içinde, alış verişte, kırk paralık bir meseleden iktisad için ve ticaretin medarı olan emniyet ve istikameti muhafaza için şiddetli münakaşa etmiş Bir sahabe ona bakmış Ruy-i zeminin Halife-i Zişânı olan Hazret-i Ömer´in mahdumunun kırk para için münakaşasını acip bir hısset tevehhüm ederek o imamın arkasına düşüp, ahvâlini anlamak ister Baktı ki Hazret-i Abdullah hâne-i mübârekine girdi Kapıda bir fakir adam gördü Bir parça eğlendi; ayrıldı, gitti Sonra hanesinin ikinci kapısından çıktı, diğer bir fakiri orada da gördü Onun yanında da bir parça eğlendi; ayrıldı, gitti Uzaktan bakan o sahabe merak etti Gitti o fakirlere sordu: "İmam sizin yanınızda durdu, ne yaptı " Herbirisi dedi: "Bana bir altın verdi" O sahabe dedi: "Fesübhânallah Çarşı içinde kırk para için böyle münakaşa etsin de, sonra hanesinde ikiyüz kuruşu kimseye sezdirmeden kemâl-i rıza-yı nefisle versin!" diye düşündü, gitti, Hazret-i Abdullah İbn-i Ömer´i gördü Dedi: "Ya İmam! Bu müşkülümü hallet Sen çarşıda böyle yaptın, hanende de şöyle yapmışsın" Ona cevaben dedi ki: "Çarşıdaki vaziyet iktisattan ve kemâl-i akıldan ve alışverişin esası ve ruhu olan emniyetin, sadâkatın muhafazasından gelmiş bir hâlettir; hısset değildir Hânemdeki vaziyet kalbin şefkatinden ve ruhun kemalinden gelmiş bir hâlettir Ne o hıssettir ve ne de bu israftır"İmam-ı Azam, bu sırra işaret olarak: "Lâ isrâfe fi-l hayri kemâ lâ hayre fi-l isrâfi" demiş Yani: "Hayırda ve ihsanda (fakat müstahak olanlara) israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur" L)(İktisad, lügatta "amelde i´tidal" demektir ki, kasıddan me´huzdur Çünkü matlubunu iyi tanıyan bir kimse, onu hiç eğilip bükülmeden istikamet üzere kasdeder Maksudunun mevzi ve mevkiini bilemiyen ise tahayyür içinde kalır İfrat veya tefrit ile kâh sağa, kâh sola bocalar, çabalar durur İşte bu sebeple iktisad, maksada müeddi olan amel demek olmuştur Umur-u maliyedeki iktisadın da esası budur) (ET)
İKTİSADÎ İktisada ait, tutumla alâkalı Ekonomik
İKTİSADİYAT İktisad bilgisi İktisad ve tutumla alâkalı olan işler
İKTİSAM (Kısım dan) Bölüşmek, paylaşmak
İKTİSAR (Kasr dan) Sözü kısa kesmek Kısaltmak
İKTİSAR (Kesir den) Paralamak Kırılmak
İKTİSAS Birinin izinden, ardından gitmek * Kısas istemek İntikam almak * Kıssa * Hikâyeyi veya bir haberi doğruca söylemek
İKTİSAS Çekip koparma veya koparılma
İKTİTA´ Almak Bir şeyin bir kısmını koparıp almak
İKTİTAB Yazılmış olan bir şeyin kopyasını çıkarma, suretini alma
İKTİTAF Edb: Sözün özünü almak * Ağaçtan meyve toplamak Toplanma Toplama * Bir uğraşma sonucunda faydalanma
İKTİTAF-I ESMAR Meyve toplama
İKTİTAL Birbirini öldürme
İKTİTAM (Ketm den) Ketmetme, gizleme, saklama * Sararma
İKTİVA´ Dağlama Kızgın demirle vücudun bir yerine dağ vurma
İKTİVA´ Kuvvetlenme
İKTİYAD Tutup götürme veya götürülme
İKTİYAD Hile yapma, dalavere ve oyun etme
İKTİYAL Kile veya ölçek ile ölçme
İKTİYAS Benzerini bulma * Ölçme, kıyas tutma
İKTİZA Lâzım gelme, gerekme * Lâzım, ihtiyaç Gerek * İşe yarama
İKTİZA-Yİ HAL Halin ve durumun gösterdiği lüzum
İKTİZAZ Bozulup buruşma
İKVAL Bir kimsenin, söylemediği halde bir sözü söyledi diye iddia etme
İKZA Azarlama, sövme, hakaret etme

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

İLA Son, nihâyet, dek, değin,ye,ye kadar (mânâlarına gelir, harf-i cerdir)
İ´LA (Ulüv den) Yükseltmek Bir şeyin yukarısına çıkmak Yukarı kaldırmak Şânını yüceltmek Şöhretini artırmak
İ´LA-YI KELİMETULLAH Allah kelâmının, İslâmiyetin ulviyetini ve hakikatlarının kıymetini bildirmek ve yaymak Hakaik-ı Kur´âniye ve imâniyenin neşir ve tâmimine cehd ile çalışmak(Bu zamanda her bir mü´min i´lâ-yı Kelimetullah ile mükelleftir H)(Eskiden beri i´lâ-yı Kelimetullah ve beka-yı istiklâliyet-i İslâm için farz-ı kifâye-i cihadı deruhde ile, kendini yek-vücud olan Alem-i İslâma fedaya vazifedâr ve hilâfete bayrakdar görmüş olan bu devlet-i İslâmiyenin felâketi; Alem-i İslâmın saâdet-i müstakbelesiyle telâfi edilecektir Zira şu musibet, mâye-i hayatımız ve âb-ı hayatımız olan uhuvvet-i İslâmiyenin inkişaf ve ihtizazını harikulâde ta´cil etti RN)
İLA´ Çok istekli ve tâlib kılma, haris etme
İLA´ Sıkıntı ve derde uğramak * Karısına yaklaşmamak için erkeğin yemin etmesi
İLÂ-ÂHİR Sona kadar, diğerleri de böyledir ve başkaları (manalarına gelir)
İL´AB Oynatma, oynatılma
İLAC İçeri sokma, idhal etme, girdirme
İLAC Derde devâ olan şey Hastayı veya yaralıyı iyi etmek için içmek veya sürmek üzere verilen şey * Devâ, mualece * Mc: Tedbir, çare, tavsiye, derman * Hastaya bakma, iyi olmasına çalışma
İLAC NÂ-PEZİR f Tedavisi mümkün olmayan, ilâç kabul etmeyen * İmkânsız, çaresiz
İLAC-PEZİR f Çaresi bulunabilen * Tedavi edilebilen, ilâç kabul eden
İLAD (Veladet den) Doğurma, tevlid etme * Doğurtma
İLAF Ülfet etmek Alıştırmak Ülfet ettirmek * Bir adedi bine çıkarmak
İ´LAF (Alef den) Hayvana yem verme
İLAH Kendine ibadet edilen, Allah (CC) Her şeyden çok sevilen, tâzim ve tesbih edilen Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri(Eğer her şey Cenab-ı Hakk´a isnad edilmezse, bir an-ı vâhidde, gayr-ı mütenahî ilahların isbatı lâzım gelir; ve bütün zerrat-ı kâinattan daha çok olan şu ilahların herbirisi, bütün ilahlara hem zıd hem misil olması lâzım geliyor Ve aynı zamanda, herbirisi, bütün kâinata elini uzatmış tasarrufatta bulunuyor gibi bir vaziyet alması lâzım gelir Meselâ: Bal arısının bir ferdini yaratan bir kudretin hükmü bütün kâinata câri ve nâfiz olması lâzımdır Zira o bal arısı, kâinatın unsurlarına nümunedir; eczasını kâinattan alıyor Halbuki, vücud sahasında mahal ve makam, yalnız ve yalnız Vacib-ül Ehad´a mahsustur Eğer eşya kendi nefislerine isnad edilirse, herbir zerreye bir uluhiyet lâzımdır Meselâ: Ayasofya´nın bânisi inkâr edildiği takdirde, herbir taşı bir Mimar Sinan olması lâzım geliyor Öyle ise, kâinatın Sânia olan delâleti, kendi nefsine olan delâletinden daha vâzıh, daha zâhir, daha evlâdır MN)
İLAH Arabçadaki "ilâ âhir" kelimesinin kısaltılmışı "Sonuna kadar, böylece devam eder" demektir
İLAHE Müşriklerin kadın heykeli şeklindeki putları Bâtıl mâbud
İLAHÎ Cenâb-ı Hak ile alâkalı, Allah´a dâir Cenab-ı Hakk´a aid ve müteallik * Ey Allahım, ey İlâhım! (meâlinde duâ içinde söylenir) * Edb: Tasavvufî şairler tarafından dinî ve İlâhî fikirleri havi olmak üzere yazılmış olan ve makamla okunan şiirler
İLAHİYAT Hikmet ilminin dinden ve sadece Cenab-ı Hak´tan bahseden kısmı Filozoflarca fikir olarak ileri sürülen dine dâir nazariyeler, düşünceler
İLAHİYYUN İlâhiyatçılar * Fls: Sadece Allah´ın varlığından bahseden filozoflar Sadece akıllarına güvenerek Cenab-ı Hak´tan bahseden bir kısım filozoflar (Bak: Feylesof)
İ´LAK (Alak dan) Sülük yapıştırmak
İ´LAL Harf-i illetlerin kolaylık için başka harfe değiştirilmesine denir ( ) nin ( ) olduğu gibi
İLALLAH-İL MÜŞTEKA Şikâyet Allah´adır Allaha şikâyet edilir
İ´LAM Bildirmek Belli etmek Anlatmak * Mahkeme hükmünü bildiren resmi karar yazısı
İLAM Elem vermek Rencide etmek * Düğün yemeği
İ´LAMAT (İ´lam C) Bir dâvânın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmî vesikalar
İ´LAMAT-I NİZAMİYE Huk: Nizamiye mahkemelerinden çıkan ilâmlar
İ´LAMAT-I ŞER´İYE Huk: Şer´iye mahkemelerinden nafaka, nikâh vs ye dâir verilen i´lâmlar
İ´LAMAT-I ŞER´İYE MÜMEYYİZİ Şeyh-ül İslâm kapısındaki fetvahanenin üç kaleminden biri olan "İlâmat Odası"nın başındaki memurun ünvanı idi Kadılar tarafından verilen ilâmları tetkik vazifesiyle mükellef olduğu için, bu memuriyete, ulemadan tanınmış olanlar tâyin edilirdi (OTDS)
İ´LAN (İLÂN) Belli etmek Yaymak Herkese duyurmak * Gazetelerde veya sokaklarda duvarlara kâğıt yapıştırarak ticari bir iş, bir adres veya başka bir şeyi herkese bildirme * Açığa vurma, yayma, meydana çıkarma
İLÂN-I HARB Savaş açma Harb ilân etme
İLÂN-I İFLÂS Tüccarın işinde güçsüzlüğünü yani iflâs ettiğini resmî olarak söyleyip açığa vurması
İLÂN-I TEKVİNÎ Umumi âfetler ve gök taşları düşmesi gibi Cenab-ı Hakk´ın tekvinî âyetleri ve ibretli hâdiseleri ile hakaik ve hikmet-i İlâhiyesini ilân edip bildirmesi
İ´LANAT İlânlar
İLANE Yumuşatmak
İ´LANEN İlân ederek, ilân yoluyla
İLA-NİHAYE Sona kadar, nihayete kadar Böylece devam eder
İ´LANNAME f İçinde ilân yazılı olan kâğıt * Bir hususun herkese ilân edilmesi için hükümetçe hazırlanıp bastırılan resmi kâğıt
İLAS Kinâyeli ve iğneleyici sözler söyleme
İLAVAT (İlâve C) İlâveler, ekler, katmalar
İLAVE (C: İlâvât) Katma, ek yapma, arttırma, zam * Bir kitabın sonuna gerek yazarı ve gerek başkası tarafından sonradan eklenen kısım Zeyil * Bir gazetenin çıkardığı sayıdan başka ona ek olarak ve ayrıca çıkardığı sayı * İmzadan sonra mektubun altına yazılan şey
İLÂVETEN İlâve olarak, ekliyerek, katarak, arttırarak
İLA-YEVM-İL KIYAME Kıyamete kadar
İLBAD Yamama, yırtıkları kapatma * Yapıştırma veya yapıştırılma
İLBAS (Lebs den) Giydirme veya giydirilme * Örtme yahut örtülme
İLBAS-I HIRKA Bir tarikata intisab ile mutad olan menzilleri geçerek irşad mertebesine yükselenlere, şeyhlerinden gördükleri yolda başkalarını irşad ile izin verme salâhiyetini ihtiva eden "İcazetname: hilâfetname" verme
İLBAS-I HİL´AT Hil´at giydirmek (Üst elbisesi demek olan hil´at; padişahlar ile sadrazam ve vezirler tarafından memurlarla, âyân ve eşrâfa, taltif makamında giydirilirdi Sonradan bunun yerine rütbe ve nişan verilmeğe başlanmıştır) (OTDS)
İLBAS Durdurma, mâni olma, alıkoyma
İLCA´ Mecbur etme Zorlama Muztar kılma * Tefviz eyleme
İLCAAT Zorlamalar * Lüzumlu şeyler
İLCAAT-I ZAMAN Zamanın zorlamaları ve mecburiyetleri Yaşanılan zaman içinde meydana gelmiş bazı sebeplerin neticesi olarak karşılanan mecburiyetler
İLCAC Feryad etme, bağırma
İLCAM Gemleme, gem takma Gemlenme
İLÇE t İdarî bakımdan vilâyetten sonra gelen yer Kaza Kaymakamlık
İLEL (İllet C) İlletler Esaslar Temeller Sebebler * Sakatlıklar Hastalıklar
İLEL-İ MUHTELİFE Türlü illetler ve sebepler, çeşitli hastalıklar
İLEL-İ MÜSTEVLİYE Tıb: Salgın hastalıklar
İLEL-İ MÜTESELSİLE Zincir gibi birbirine bağlı olup devam eden sebepler, illetler
İLEL-İ SÂRİYE Tıb: Bulaşıcı hastalıklar Sâri illetler
İLE-L-AN Şimdiye kadar, bu âna kadar
İLE-L-EBED Ebede kadar Nihayetsiz
İLEL Ü EMRAZ Hastalıklar ve sakatlıklar
İ´LEM ( $ masdarından emirdir) "Bil!" mânasına gelir
İLEYH Ona (Erkek olan tek kimse için)
İLEYHA Ona (Kadın olan tek kimse için)
İLEYHİM Onlara (Erkek olan çok kişi için söylenir)
İLEYHİMA Onlara (Erkek olan iki kişi için söylenir)
İLEYHİNNE Onlara (Kadın olan çok kişi için söylenir)
İLGA Kaldırmak Hükümsüz bırakmak Lağvetmek Bâtıl eylemek
İLGAZ (Lugaz dan) Sözde maksadı gizleme
İLH "İlâ âhir" sözünün kısaltılmışı
İLHA´ Boş şeylerle meşgul etmek Gaflet
İLHAB Tutuşturma, alevlendirme * İltihaplandırma, şişirip kızartma
İLHAD Dinden çıkmak Dinsizlik Dinden dönmek Allahın varlığına, birliğine inanmamak İmânsızlık
İLHAD Zulüm yapma, eziyet etme
İLHAF İstemekle ısrar etme, zorlama
İLHAH Zorlamak Israr etmek Bir şeyin kabulü için son derece üstüne düşmek
İLHAHAT (İlhah C) Direnmeler, zorlamalar
İLHAK İlâve etmek, eklemek Katmak
İLHAM Allah tarafından kalbe gelen mâna(İlhamın ekserisi vasıtasız olarak kalbe gelir İlhamın en cüz´îsi ve basiti hayvanat ilhamıdır Sonra avâm-ı nâsın ilhamatıdır Sonra melâikenin ilhamatıdır, sonra evliya ilhamatıdır, sonra melâike-i izam ilhamatıdır S) (Bak: Vahiy)(İlham, aslında bir şeyi bir defada yutmak mânasına "lehm" den if´al olup, lahzada yutturmak mânasınadır ET)
İLHAM Söverek ve hakaret ederek onur kırma
İLHAMAT İlhamlar Allah tarafından kalbe gelen mânalar
İLHAMÎ İlham ile elde edilen ve nâil olunan İlham ile alâkalı * Erkek adı
İLHAN Tar: Cengizlilerin İran kolunun Hülâgu hanedanının hükümdarlarına verilen ünvan
İLHANÎ İlhanlık İlhanla alâkalı İlhanın idare ettiği devlet şekli, imparatorluk Bu idareye bağlı memleketler İlhan olma hâli
İLHANLILAR İlhanlılar hanedanı ve bu hanedanın idare ettiği XIII asrın sonu ve XIV asrın ilk yarısında yaşayan bir yakındoğu imparatorluğu
İLHAZ Yan bakışla bakma
İLİK t Elbisenin düğme geçmeye mahsus deliği * Kemiğin içinde bulunan madde
İLİM (Bak: İlm)
İLKA´ Koymak, bırakmak Terk etmek Öne atmak
İLKAAT Zararlı sözlerle şaşırtmak * Bırakmalar, terk etmeler
İLKAH Döllenmek Döllemek Gebe bırakmak Aşılamak * Tıb: İki ayrı cins hücrenin birleşmesi
İLKAHAT (İlkah C) İlkahlar, döllemeler, gebe bırakmalar
İLKAM Yutturma, boğazından geçirtme
İLKAN Çabuk ezberleme
İLKBAHAR t Mart, nisan ve mayıs aylarını içine alan mevsim
İLKE (Bak: Unsur - Umde - Mebde´)
İLKEL (Bak: İbtidâi)
İLKTEŞRİN Ekim ayı Teşrin-i evvel
İLL Keskinlik veya parlaklık mânasından alınmış olup; feryat, yemin, ahid ve karâbet mânalarına gelir İbrânice "il", ilâh demek olduğu da söylenmiştir (ET)
İLLÂ (İstisnâ edatıdır) Maadâ, olmadığı suretle, alel-husus, mutlaka, illâ, meğer, aksi hâlde, ne olursa olsun, bâhusus, ancak (gibi mânalara gelir)
İLLÂHU Ancak O Allah (CC)
İLLE (İllet) Esas sebeb Vesile * Hastalık, maraz, dert, sakatlık Mûcib, maksad, gaye(Göz ile görünmeyen bir mikrob, bir hayvancık, küçüklüğüyle beraber pek ince ve garib bir makine-i İlâhiyeyi hâvidir O makina mümkinattan olduğundan vücud ve ademi mütesavidir İlletsiz vücuda gelmesi muhaldir O makinenin bir illetten vücuda geldiği zaruridir İİ)
İLLE-İ GAİYE Elde edilmesi için çalışılan gaye, maksad ve netice Vazifeye terettüb eden maslahat, fayda, semere, iş
İLLE-İ IZTIRARÎ Kabul edilmesi mecburi görülen sebeb
İLLET-İ TÂMME Herhangi bir şeyin var olması için lâzım gelen sebeblerin tamamı Bu sebebler var olunca neticesinin vücuda gelmesi bizzarure ve bilvücub iktiza eder
İLLÎ Sebebe ait Neden ve sebeple alâkalı
İLLİYET Sebeb ile alâkalı Esas sebeble alâkadarlık Sebeb arayış
İLLİYYE (Ulliyye) En şerefli, yüksek
İLLİYYUN (İlliyyîn) (Aliyyu C) Cennetin en yüksek tabakası Ahirete giden tam kâmil mü´minlerin yeri Hafaza meleklerinin divanları ismidir ki, salihlerin amelleri oraya yükseltilir Ahirette yüksek dereceye, dergâh-ı rızâya en yakın olan derecedir
İLLİZYON Lât Cisimleri yanlış idrak etme Meselâ su borusunu yılan gibi görme
İLM (İlim) Okumakla veya görmek ve dinlemekle veya ihsan-ı Hak´la elde edilen malumat Bilmek İdrak etmek(İlim, hakikatı bilmekten ibarettir İlim, marifetten daha umumidir Marifet, tefekkürle bilmek mânasına olmakla beraber, Cenab-ı Hakk´a nisbeti câiz olmaz Gerek huzurî olsun (ilm-i İlâhî gibi) ve gerek husulî olsun (ilm-i ibad gibi) ve vech-i dikkat üzere bilmeye de denir Şuur, fıtnat gibi İlmin zıddı "cehil"dir Marifetin zıddı ise "inkâr"dır) * İlm-i Kelâm´da: İlim; bilmek, idrak etmek sıfatıdır Cenab-ı Hak ilim sıfatı ile de muttasıftır O´nun ilmi, mahlukatın ilmi gibi basit ve mahdut olmayıp, bütün kâinatı muhittir Hiç bir şey onun ilminden gizlenemez ve haricinde kalamaz Allah´ın ilmi mutlaktır Allah, Alîm-i Mutlak´tırİlim mâluma tâbidir Yani: İlim sıfatı varlıkları icad etmez ve hâdiseleri meydana getirmez Belki, varlıkları ve hâdiseleri bilmekle ilim olurCenab-ı Hak ilmi ile, olmuş ve olacak herşeyi ezelî ve ebedî olarak bilir Böylece o eşya, ilm-i İlâhîde bilinmesiyle vücud-u ilmîye mazhardır Fakat maddî vücutlarının icadı, kudret-i İlâhiyeye istinad eder Yani mahlukatın maddî vücudunu ilim icad etmez, kudret icad eder Bu itibarla malumun yani mahlukun icadı, ilme değil, kudrete tâbidir (Bak: İrfan, Ulum)
İLM-İ ÂDÂB Yemek, içmek, yatıp kalkmak, giyinmek, sefer gibi hâllere dair hadisler için, ilm-i hadis istılâhında kullanılan tâbirdir
İLM-İ AHBÂR (Bak: İlm-i hadis)
İLM-İ AHLÂK Ahlâk bilgisi
İLM-İ AHVÂL-İ CEVV Meteoroloji
İLM-İ ARZ (İlm-ül arz) Yer bilimi Jeoloji
İLM-İ ÂSÂR (Bak: İlm-i hadis)
İLM-İ BEDEN (İlm-ül ebdân) Hekimlik bilgisi, tabâbet
İLM-İ BEDİ´ İlm-i beyânın üç bölümünden üçüncü bölümüdür ki, bediiyat da denir Muktezâ-yı hâle uygun bir kelâmın lâfız ve mânâ bakımından daha da güzelleştirilmesinin kaidelerinden bahseder Bu kaidelere Edebî San´atlar da denirHer şeyin güzellik cihetlerinden bilhassa Arabi terkiblerden bahseder, kelâmın güzelliğini ve muktezâ-yı hâle mutabakatını ve vuzuh-u delâletini işitmeğe ve ruha mülâyim ve hoş gelecek surette intisak, insicam, tertib ve intizamını bildiren usul ve kaidelerin ilmidir Cemi olarak hepsine ulum-u bedi´a dendiği gibi, İlm-i bedi´ diye de söylenir İki kısma ayrılır1- Muhassınât-ı mâneviye : Kelâmın mânâsına ait san´atlar Tevriye, hüsn-ü ta´lil, üslub-u hakimgibi2- Muhassınât-ı lâfziyye : Kelâmın lâfzına ait san´atlar Seci´, cinas gibi (Bak: Bedi´)
İLM-İ BELÂGAT Edb: Güzel söz söyleme veya yazmayı öğreten ilim Edebiyatın bir şubesi
İLM-İ BEYAN Belâgat ilminin, yâni edebiyatın, hakikat, teşbih, istiâre, mecaz, kinaye kısımlarından bahseden ilim dalıdır
İLM-İ CİFİR Harflerin sayı değerlerinden mânâ çıkararak elde edilen ilim (Bak: Ebced)
İLM-İ FİTEN Asr-ı saadetten sonra zuhur eden hâdiselere, fitnelere dâir olan hadis-i şeriflere, ehl-i hadis ıstılahında İlm-i Fiten denilmektedir
İLM-İ HADİS (İlm-i Rivayet - İlm-i Ahbâr - İlm-i Âsâr) Resulüllah´ın (ASM) akvâli (sözleri), ef´ali ve hallerine dâir ilimdir Ehl-i hadis ıstılahında; tarihe ve siyere dâir hadis-i şeriflere bazan İlm-i Hadis-ül Halk, bazan da Sîre (Sîret) tabir edilir (Bak: Hadis)
İLM-İ HÂL İbadet usullerini, din kaidelerini bildiren kitap
İLM-İ HESAB Hesap bilgisi, aritmetik, matematik
İLM-İ HEY´ET Gökler ve yıldızlar ilmi Astronomi
İLM-İ HURUF Gr: Harflerden mâna çıkarıp tefsir etmek ilmi (Ebced hesabında olduğu gibi)
İLM-İ İCTİMAÎ İçtimaî hayat ilmi Toplu yaşayış ve cemiyet bilgisi Sosyoloji
İLM-İ KELÂM Cenab-ı Hakk´ın zât ve sıfatlarından ve nübüvvet ve itikada ait mes´elelerinden İslâmî esaslar dairesinde bahseden ilim Usul-üd din de denir Bu hususlara çalışan İslâm allâmelerine "Mütekellimîn" denir
İLM-İ KIRAAT Usul ve kaidesine uygun olarak Kur´an-ı Kerimin okunması ilmi Bak: (Kıraat) ve (Kıraat-ı seb´a) ve (Fenn-i kıraat)
İLM-İ LEDÜN (Bak: Ledün)
İLM-İ MEVALİD Tabiat, eşya ilmi Hayvanat, nebatât ve maddelerine ait ilim
İLM-İ NÜCUM (İLM-İ TENCİM) İlm-i Ahkâm-ı Nücum da denir Yıldızların ahvalinden, hareketlerinden mâna çıkarmağa çalışmak ve araştırmak ilmidir
İLM-İ RİVAYET (Bak: İlm-i Hadis)
İLM-İ RUH Ruh ilmi Psikoloji
İLM-İ TABAKAT-ÜL ARZ Arzın tabakalarından bahseden ilim Jeoloji
İLM-İ TEVHİD Allah´ın varlığı ve birliğini isbat ve izah etme ilmi * Akaide müteallik hadis-i şeriflere ehl-i hadis ıstılahında İlm-i Tevhid tabir edilir
İLM-İ USUL Delillerden hüküm nasıl çıkarıldığını öğreten ilim (Usul-ü fıkıh, Usul-ü şeri´at veya hikmet-i teşriiye de denir)
İLM-İ USUL-ÜD DİN (Bak: İlm-i Kelâm)
İLMA Çalma, hırsızlama, sirkat
İLMA´ Parlatma * İşaret etme
İLMAH Hemen gösterip çabucak yok etme * Bir şeyi parlatma * Güzel simalı bir kadın veya kız, yüzünü gösterip hemen çekilme
İLMAM İki şey birbirine yaklaşma * Küçük günah işleme
İLMÎ İlimle, bilgi ile alâkalı İlme ait ve müteallik Câhilce ve tetkiksizce olmayan
İLMİYE Fıkıh ve şeriat ilimleri, iman ve Kur´an hakikatları ve tahkiki iman dersleri ile iştigal eden zatların mensub oldukları yol Alimlerin mesleği
İLMİYE KIYAFETİ İlmiye mensublarının giyiniş tarzları İlmiye kıyafeti; şalvar, cübbe ve sarıktı Bununla birlikte ilmiye mensublarının kıyafetlerinde bazı değişiklikler de vardı Orta derecedekiler cübbe ile sokağa çıktıkları halde üst tabakayı teşkil eden ricâl kısmı, lata yahut biniş giyerlerdi Ayrıca ilmiyenin, "İlmiye" maddesinde yazılı, resmi günlere mahsus kıyafetleri de vardı (OTDS)
İLMİYE RİCALİ İlmiye tarikinin yüksek tabakasına verilen addır Bunun yerine "ricâl-i ilmiye" tabiri de kullanılırdı İlmiye mensubları cübbe ile sokağa çıktıkları halde ilmiye ricali lata yahut biniş giyerlerdi
İLMİYE RÜTBELERİ İlmiye denilen ulema sınıfına mahsus rütbeler Rütbeler, aşağıdan üste doğru şöyle idi: Müderrislik, kibar-ı müderrisîn, mahreç mevleviyeti, bilâd-ı hamse mevleviyeti, Haremeyn-iş şerifeyn mevleviyeti, İstanbul kadılığı, Anadolu ve Rumeli kazaskerliği
İLMÜHABER (İlm-i haber) Resmi bir daireye verilmek üzere hazırlanan ve bir adamın ahvâli hakkında bilgileri ihtiva eden kâğıt Resmi vesika * Para, evrak vs teslim olunduğunu gösteren ve bunları getiren adamın eline verilen pusula
İLSAK Yapışmak Bitişmek Ulaşmak Yapıştırılma Kavuşturulmak
İLTİAB Oynama Oyun oynama
İLTİAK Rengi bozulma, rengi değişme
İLTİAN (Bak: Lian)
İLTİBAS Birbirine benzeyen şeyleri şaşırıp birbirine karıştırmak Yanlışlık Karışıklık * Tereddüt Şüphe
İLTİCA Sığınmak Melce´ ve penaha varmak Birinden himâye istemek
İLTİCAC Karışık olma, karışma * Sığınma İltica etme
İLTİCAGÂH f Sığınılacak yer Sığınacak şey Sığınak
İLTİDA´ Yalvarma
İLTİFAF Örtünme, sarınma * Çiçeklerin katmerleşmesi
İLTİFAT Güzel sözle samimi olarak okşamak Yüz göstermek Teveccüh etmek İyilik etmek Lütfetmek * Dikkat, itina * Edb: Bir mevzu anlatılırken, o anda kalbe doğan bir ilham coşkunluğu ile -mevzu dışına çıkmadan- sözün ve hitabın yönünü değiştirme san´atıdır Meselâ: (Asım´ın nesli Diyordum ya Nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecekŞüheda gövdesi, bir baksana, dağlar taşlarO, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlarVurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor! Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,Gökten ecdad inerek öpse o pâk alnı değerMehmed Akif Ersoy)
İLTİFATAT İltifatlar
İLTİFATKÂR İltifat eden, mültefit Hal hatır sorup gönül alan
İLTİFATKÂRANE f İltifat edene yakışır şekilde
İLTİFATPERVER f İltifat eden, iltifatkâr, mültefit
İLTİHA´ Oynama, eğlenme
İLTİHA´ (Lihye den) Sakal bırakma * Kabuk soyma
İLTİHAB Caddede gitmek Geniş yolda yürümek
İLTİHAB Alevlenmek Yanmak * Tıb: Bir uzuvda olan hararet, yanma Cerahat toplanıp yaranın hararetlenmesi
İLTİHAB-I A´VER Tıb: Körbağırsağın iltihabı
İLTİHAB-I EDEME Tıb: Cildin iltihablanarak katılaşması
İLTİHAB-I KEBED Tıb: Karaciğer iltihabı
İLTİHABAT (İltihab C) İltihablar, alevlenmeler
İLTİHABÎ İltihabla alâkalı
İLTİHAF (Lihaf dan) Sarılıp bürünme Örtünme
İLTİHAF Parlama, yanma
İLTİHAK Karışmak Katılmak Yetişmek Bitişmek
İLTİHAM Yaranın iyi olup ağzının kapanması, etlenerek iyileşmesi * Muharebenin kızışması
İLTİHAP (Bak: İltihab)
İLTİHAS Açlık veya susuzluktan dolayı soluma
İLTİHAT Öfkelenme, kızma, gazaba gelme, hiddet etme
İLTİKA Rast gelmek Buluşmak Kavuşmak * Kavuşturulmak
İLTİKA´ İnsanın rengi değişmek Benzi sararmak
İLTİKAM (Lokma dan) Lokma etme, yutma
İLTİKAT Yere düşen şeyi almak * Toplamak Çeşitli kitaplardan bilgi toplamak (Bak: Lükata)
İLTİMA Sararıp solmak Renk değiştirmek
İLTİMA´ Parıldamak Işıldamak * Kapıp almak
İLTİMA-İ KEVAKİB Yıldızların parıldaması
İLTİMAH (Lemh den) Bir şeye şaşkın şaşkın bakınma
İLTİMAM Bir kimseyi ziyaret etme * Konma, konup durma
İLTİMAS Tavsiye Rica İstirham * Kayırmak, tutmak, haksız olarak yardımda bulunmak * Yapılmasını isteme
İLTİMASAT (İltimas C) İltimaslar, tavsiyeler, ricalar * Kayırmalar, tutmalar
İLTİMASGERDE f İltimas edilen, kayırılan
İLTİMASNAME f İltimas mektubu Kayırma yapılması için yazılan mektub
İLTİSAK Rutubetlenmek, ıslanmak
İLTİSAK İki uzvun birbirine yapışık olması * Bitişmek Yapışmak Kavuşmak Yapışık olmak
İLTİSAK-I ECFAN Tıb : Ağrı ve sızıdan dolayı gözkapaklarının birbirine bitişmesi
İLTİSAKÎ İltisakla alâkalı * Yapışan, birleşen Kavuşan, bitişen
İLTİSAM Örtünmek, yaşmaklanmak, ağzını örtmek * Öpmek, takbil eylemek, öpülmek
İLTİSAM-I NİSVAN Kadınların örtünmeleri
İLTİTAM Dalgalanma, temevvüc
İLTİVA Burulmak * Kıvrılmak, bükülmek * Sarılıp birbirine dolaşmak * Dalgalanma * Eğri durma * Nehrin dolaşıklı bir yatağı olma
İLTİVA-Yİ EM´Â Tıb: Bağırsağın kendi üzerine helezoni biçimde kıvrılması
İLTİYA´ Heyecanlanmak, iç alevlenmesi * İç sıkıntısı çekme, dertlenme
İLTİYAH Vücudun güneşten yanması * Susama * Şimşek çakma * Yıldızın parıltısı
İLTİYAH Mayalanmak * Karışmak
İLTİYAK Sıkı fıkı dost olma, candan arkadaş olma
İLTİYAM Yaranın kapanıp iyi olması * Cem´ olmak * Zemmolunmak(Hayatın yarası iltiyam bulur İzzet-i İslâmiyenin ve namusun ve izzet-i milliyenin yaraları pek derindir M)
İLTİYAM-PEZİR f İyi olabilir, kapanabilir yara
İLTİYAM-NÂPEZİR f İyi olmaz, kapanmaz yara
İLTİZAK Yapışma, birleşme
İLTİZAK-I ESABİ´ Parmakların yapışması
İLTİZAM Kendine lâzım kılma İcrasına cehdettiği şeyi kendi üzerine vâcib kılma Mülâzemet etme Gerekli bulma * Tarafgirlik etme, birinin tarafını tutma * Onyedinci yy dan itibâren devlete gelir getiren kaynaklar, yavaş yavaş belirli bedel karşılığında şahıslara verilmeğe başlandı Bu usulün adı iltizamdı İltizamı üzerine alan kimseler, yani mültezimler; geliri devlete peşin olarak öderler, sonra bunu halktan tahsil ederlerdi (Bak: Mültezim)(Dimağda merâtib var, birbiriyle mültebis, ahkâmları muhtelif Evvel tahayyül olur, sonra tasavvur gelirSonra gelir taakkul, sonra tasdik ediyor sonra iz´an oluyorSonra gelir iltizam, sonra i´tikad geliri´tikadın başkadır, iltizamın başkadır Her birinden çıkar bir hâlet: Salâbet i´tikaddanTaassub iltizamdan, imtisal iz´andan, tasdikten iltizam, taakkulde bitaraf, bibehre tasavvurda Tahayyülde safsata hasıl olur, mezcine eğer olmaz muktedirBâtıl şeyleri güzel tasvir etmek her demdeSâfi olan zihinleri cerhdir, hem idlâli S)
İLTİZAMEN İltizam yoluyla, iltizam suretiyle
İLTİZAMİYE Bilerek yapılmış olan ve iltizama müteallik
İLTİZAZ (Lezzet den) Lezzet duyma, hoş ve lâtif bulma
İLTİZAZAT (İltizaz C) İltizazlar, lezzet duymalar
İLVA Çevirmek Baş eğmek Başı eğilmek * Başkasının sözünü maksadı olmayan başka tarafa çevirmek * Birinin hakkını inkâr eylemek * Bayrağı kaldırmak Sancak dikmek
İLVİNAN Renklenme, televvün
İLYAS (ALEYHİSSELÂM) Benî İsrail peygamberlerinden olup, Kur´an-ı Kerim´de ismi geçen ve Tevrat´ta "Ella" diye mezkûr olan bir Peygamberin ism-i mübarekidir MÖ 9 asırda yaşamış olup ondan sonra Elyesa (AS) Peygamber olmuştur İlyâs (AS), zamanının hükümdarıyla çok mücadele etmiş, çok zaman mağaralarda yaşamış, çok mu´cizeler göstermiştir (Bak: Merâtib-i hayat)
İLYASÎN İlyas demektir Bazı kıraetlerde "âl yasin" okunduğundan, her iki kıraete de mutabık olmak için imlâsı, "el yasin" suretinde yazılırYasin, İlyas Aleyhisselâm´ın babası olmakla Âl-i Yasin, yine İlyas demek olur Yasin bir de Resul-i Ekrem´in isimlerinden olduğuna göre, bazıları Âl-i Yasin´den murad; ümmet-i Muhammed (ASM) olduğunu söylemişlerdir (ET)
İLYE Sağrı, but Kalçanın üst kısmı
İLYETEYN Kaba etler Sağ ve sol butlar
İLZAK (Lazk dan) Yapıştırma
İLZAM Muaraza veya muhakemede delil göstererek muhalifini susturmak, iskât etmek Söz ve fikirde galibiyet İltizam ettirmek İsnad ve isbat etmek
İLZAMİYAT Bir kimseyi ilzam edip susturmak için söylenen sözler

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

İMA İşaret etmek İşaretle anlatmak İşaret
İ´MA Kör etme, âmâ yapma
İMA´ (Emen C) Câriyeler, kadın esirler
İMAAT (İmâ C) İşaretler İmâlar
İMAD Direk, kolon * Temel, esas * Kuvvet * Bir kavmin reisi ve başta geleni * Yüksek bina
İMAD-ÜD DİN Dinin direği
İ´MAD Direk dikme
İMAEN İşaret vererek İşaret ederek
İ´MAK Derinleştirme Bir şeyin derinliğine varma
İ´MAK-I Bİ´R Kuyunun derinleştirilmesi
İ´MAL Yapmak İşlemek İhdas eylemek * Kullanmak * Zabt, idare ve hâkimlik etmek * Fık: Sözü mühmel bırakmayıp bir mâna ile mukayyed ve yüklü eylemek
İ´MALAT Bir memlekette veya bir fabrikada yapılan işler ve eserler
İMALAT (İmale C) İmaleler Meylettirmeler Eğmeler
İMALE Bir tarafa meylettirmek Bir tarafa eğmek * Benzetmek * Mal vermek * Edb: Bir heceyi vezne uydurmak için uzatarak okumak
İ´MALGÂH f Fabrika, atölye
İMAM Öne geçmek * Önde ve ileride olan Delil ve rehber * Cemaate namaz kıldıran * İçtihad sahibi zat Mezheb sahibi olan * Bir mahallenin lüzumlu işlerine ve içtimaî vazifelerine nezaret eden * Müslümanların imamı olan halife ve askerlerin başı Sultan Hâkim Reis * Ümmetin reisi İslâm hükümetlerinde Devlet Reisi * Hz Ali (RA) neslinden gelen zât * Dershanede günlük talim ve dersler için talebelerin önlerine konan tahtalar * Kıble tarafı
İMAM-I ALİ (RA) (Bak: Ali-ül Murtaza)
İMAM-I ALİ NAKİ (Hi: 212-254) Eimme-i İsnâ Aşer´den onuncu zât olup, manevi büyük nüfuz ve takva sahibi, ehl-i kemal bir zâttır Ali İbn-i Muhammed Hâdi diye de bilinir (RA)
İMAM-I ALİ RIZA (Hi: 153 de Medine-i Münevvere´de doğmuştur) Eimme-i İsnâ Aşer´in yedincisidir İmam-ı Musa Kâzım´ın oğludur Tus; yani Meşhed´de medfun olup kabri ziyaretgâhtır (RA)
İMAM-I A´ZAM (Hi: 80-150) Hanefi Mezhebinin imamı Asıl ismi: Ebu Hanife Nu´man bin Sâbit´tir Bağdatlı olup Abbasiler devrinde yaşamıştır Fıkıh ilminin en ileri geleni olup, bu ilmin tedvin ve tervicinde çok büyük hizmet etmiştir Böyle zâtların vicdan-ı umumiye nezdinde idareyi, hak ve adalette selâmet için, mânevi mürakabeleri çok ehemmiyetli bir husus olduğundan, teklif edilen Kadılık Makamını, hapse ve işkencelere mâruz kaldığı halde kabul etmemiştir Kudsi vazifesi, siyasetçe muhtelif düşünen müslümanların hepsine şâmil olması sebebi ile bilfiil siyasete girmemiştir (KS)
İMAM-I BEYHAKÎ (Bak: Beyhaki)
İMAM-I BUHARÎ (Bak: Buhari)
İMAM-I BUSİRÎ (Mi: 1213-1295) İmam-ı Muhammed bin Said "Busayrî" diye bilinir Kaside-i Bür´e ve Hemziyesi ile meşhur üstün bir İslâm şâiridir
İMAM-I CA´FER-İ SÂDIK (Hi: 83-148) Hazret-i Ali´nin (RA) torununun torunudur Medine-i Münevvere´de yaşamıştır Annesi, Hazret-i Ebu Bekir´in soyundandır Mânevi nüfuzu çok ileri idi, dine büyük hizmetleri görüldü Demiştir ki: "Kim nefsi için nefsi ile mücâhede ederse, keramete kavuşur, kim de Allah için nefsi ile mücâhede ederse, Allah´a kavuşur" Eimme-i İsnâ Aşerin altıncısıdır (KS)
İMAM-I EBU YUSUF (Hi: 113-182) İmam-ı A´zam´ın fıkha dair eserlerini te´lif etmiştir Fıkıh sahasının büyük imamlarındandır Dedesi Sahabe-i Kiramdan Sa´d´dır (RA) İmam-ı Muhammed´le ikisine Fıkıh kitablarında "İmameyn" denir (KS)
İMAM-I GAZALÎ Ahirete irtihâli Hi: 505 dir "Hüccet-ül İslâm İmam-ı Muhammed Gazalî" diye anılır O zamanın felsefesinin bâtıl akidelerini red ve cerh ederek Kur´anın eşsizliğini ve hakkaniyet ve mu´cizeliğini isbat etmiş pek çok eserler vermiştir (KS)
İMAM-I HANBELÎ (Hi: 164-241) (Ahmed İbn-i Muhammed İbn-i Hanbelî) Hanbelî Mezhebinin imamı olup ezberinde bir milyon hadis vardı Müsned adlı kitabında otuzbin hadis mevcuttur Zühd ve takvası çok ileri idi (KS)
İMAM-I MÂLİK (Hi: 93-179) Medine-i Münevvere´de doğdu İmâm Mâlik bin Enes diye anılır Mâlikî Mezhebinin imamı El-Muvatta isimli eseri, "Kütüb-ü Sitte"ye dahil olacak kıymettedir Mezhebinin mensubları, Afrika ve Endülüs´te çok yayılmıştır Bu mezhepte olana "Malikî" denir
İMAM-I MATÜRİDÎ (Bak: Matüridî)
İMAM-I MUHAMMED (Hi: 135-189) Kufe´de yetişti 99 kitab te´lif etmiştir İmâm-ı Mâlik´ten hadis okudu En meşhur Hanefî fakihlerindendir (KS)
İMAM-I MUHAMMED BÂKIR (Hi: 75-117) Hz İmam Zeynelâbidin´in oğlu, Hz İmam-ı Hüseyin´in torundur Hz İmam-ı Ca´fer-i Sadık´ın babasıdır On iki imamın beşincisidir Büyük bir âlim ve en meşhur velilerdendir (KS)
İMAM-I MÜBİN İlim ve emr-i İlâhînin bir nev´ine bir ünvandır ki, âlem-i şehadetten ziyade âlem-i gayba bakıyor Yani, zaman-ı halden ziyade mazi ve müstakbele nazar eder Yani, her şeyin vücud-u zahirîsinden ziyade aslına, nesline ve köklerine ve tohumlarına bakar(Evet, şu İmam-ı Mübin, bir nevi ilim ve emr-i İlâhînin bir ünvanıdır Yani, eşyanın mebadileri ve kökleri ve asılları kemal-i intizam ile eşyanın vücudlarını gayet san´atkârane intac etmesi cihetiyle elbette desatir-i ilm-i İlâhînin bir defteri ile tanzim edildiğini gösteriyorlar Ve eşyanın neticeleri, nesilleri, tohumları; ileride gelecek mevcudatın programlarını, fihristelerini tazammun ettiklerinden elbette evamir-i İlâhiyenin bir küçük mecmuası olduğunu bildiriyorlar Meselâ; bir çekirdek bütün ağacın teşkilatını tanzim edecek olan programları ve fihristeleri ve o fihriste ve programları tâyin eden o evamir-i tekviniyyenin küçücük bir mücessemi hükmünde denilebilirŞu mânadaki İmam-ı Mübin, kader-i İlâhînin bir defteri, bir mecmua-i desâtiridir O desâtirin imlâsı ile ve hükmü ile, zerrat, vücud-u eşyadaki hidemâtına ve harekâtına sevkedilir Amma Kitab-ı Mübin ise; âlem-i gaybdan ziyade âlem-i şehadete bakar Yani, mazi ve müstakbelden ziyade zaman-ı hâzıra nazar eder Ve ilim ve emirden ziyade kudret ve irâde-i İlâhiyenin bir ünvanı, bir defteri, bir kitabıdır İmam-ı Mübin kader defteri ise, Kitab-ı Mübin kudret defteridir Yani, her şey vücudunda, mahiyetinde ve sıfat ve şuunâtında kemal-i san´at ve intizamları gösteriyor ki; bir kudret-i kâmilenin desatiri ile ve bir irade-i nâfizenin kavanini ile vücud giydiriliyor Suretleri tayin, teşhis edilip, birer mikdar-ı muayyen, birer şekl-i mahsus veriliyor Demek o kudret ve iradenin küllî ve umumî bir mecmua-i kavanini, bir defter-i ekberi vardır ki; her bir şeyin hususî vücudları ve mahsus suretleri ona göre biçilir, dikilir, giydirilir S)
İMAM-I RABBANÎ (Bak: Ahmed-i Farukî)(Silsile-i Nakşi´nin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbanî (RA) Mektubat´ında demiş ki: "Hakaik-ı imaniyeden bir mes´elenin inkişafını, binler ezvak ve mevâcid ve keramata tercih ederim"Hem demiş ki: "Bütün tariklerin nokta-i müntehası, hakaik-ı imaniyenin vuzuh ve inkişafıdır"Hem demiş ki: "Velâyet üç kısımdır: Biri velâyet-i suğra ki, meşhur velâyettir, biri velâyet-i vusta, biri velâyet-i kübradır Velâyet-i kübrâ ise; verâset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden doğrudan doğruya hakikata yol açmaktır"Hem demiş ki: "Tarik-ı Nakşide iki kanad ile sülûk edilir" Yâni: "Hakaik-ı imaniyeye sağlam bir surette itikad etmek ve feraiz-i diniyeyi imtisal etmekle olur Bu iki cenahta kusur varsa, o yolda gidilmez" Öyle ise tarik-ı Nakşinin üç perdesi var: Birisi ve en birincisi ve en büyüğü: Doğrudan doğruya hakaik-ı imaniyeye hizmettir ki, İmam-ı Rabbanî de (RA) âhir zamanında ona sülûk etmiştir İkincisi : Feraiz-i diniyeye ve Sünnet-i Seniyyeye tarikat perdesi altında hizmettirÜçüncüsü : Tasavvuf yoliyle emrâz-ı kalbiyenin izalesine çalışmak, kalb ayağıyle sülûk etmektir Birincisi Farz, ikinci Vâcib, bu üçüncüsü ise Sünnet hükmündedirMadem hakikat böyledir, ben tahmin ediyorum ki: Eğer Şeyh Abdülkadir-i Geylanî (RA) ve Şâh-ı Nakşibend (RA) ve İmam-ı Rabbanî (RA) gibi zatlar bu zamanda olsaydılar, bütün himmetlerini, hakaik-ı imaniyenin ve akaid-i İslâmiyenin takviyesine sarfedeceklerdi Çünkü saadet-i ebediyenin medarı onlardır Onlarda kusur edilse, şekavet-i ebediyeye sebebiyet verir İmansız Cennet´e gidemez, fakat tasavvufsuz Cennet´e giden pek çoktur Ekmeksiz insan yaşayamaz, fakat meyvesiz yaşayabilir Tasavvuf meyvedir, hakaik-ı İslâmiye gıdadır M)
İMAM-I REMLÎ (Bak: Remlî)
İMAM-I ŞÂFİÎ (Hi: 150-204) İmam-ı Abdullah bin Muhammed diye de anılır Üçüncü ceddi olan Şâfiî, hayatında Resulüllâh´ı (ASM) gördüğü için o isimle anılır Nesebi, Abd-i Menaf´da Peygamberimiz (ASM) ile birleşir Gençliğinde çok fakir bir hayat yaşadı Çok ileri muhaddis ve müfessir-i Kur´andır Usul-ü Hadis ve Fıkha dair te´lifatı vardır Şâfiî Mezhebinin imamıdır Tıb, şiir ve edebiyatta da çok ileridir (KS)
İMAM-I TABERANÎ (Süleyman bin Ahmed Taberanî) Hadis âlimidir Şam´da Taberiyye´de doğmuş ve orada vefat etmiştir (260-360) Kebir, Evsat ve Sagir hadis kitablarını yazmak için 33 sene Irak, Hicaz, Yemen, Mısır ve başka yerleri dolaşmıştır
İMAME İslâma mahsus baş kisvesi olan sarık Zırhlı külâh * Çubuk ve sigaralığın başına takılan ağızlık * Tesbihin başındaki ve ipin iki ucu içinden geçen uzunca tane
İMAMET İmamlık Namazda cemaati idare eden zâtın hal ve sıfatı * Halifelikİmamet iki kısma ayrılır:1- İmamet-i suğra: Namazda cemaate yapılan imamlık2- İmamet-i kübra : Emir-ül mü´minîn olmak Yani müslümanlar arasında riyaset-i âmmeyi hâiz bulunmaktır
İMAMEVİ t Eskiden kadınlara mahsus hapishane
İMAMEYN İki İmam * Fık: Ekseriyetle Hanefî kitaplarında "İmameyn" dendiği zaman "İmam-ı Ebu Yusuf ile İmam-ı Muhammed" anlaşılır Bazan da İmam-ı A´zam ile İmam-ı Şâfiî Hzlerine söylenir
İMAMZADE İmam oğlu Babası imam veya imam ünvanını hâiz olan adam
İM´AN Fazla dikkat ve ihtimam Bir şeyde çok ileri gitmek * Bir adamın hakkını ikrar eylemek * Pek uzağa koşmak ve bir hususta hakkı mütecaviz olmak üzere, mübalâğa ve içtihad etmek
İM´AN-I NAZAR Bir işi dikkatle düşünmek; inceden inceye bakmak ve tedkik etmek
İMAN İnanmak İtikad Hakkı kabul, tasdik ve iz´ân etmek İslâmiyeti kabul edip amel etmek Dini bütün hakikatleri kabul edip gereğini yerine getirmek "Resul-i Ekrem´in (ASM) tebliğ ettiği zaruriyat-ı diniyeyi tafsilen ve zaruriyatın gayrısını icmâlen tasdik etmekten hasıl olan bir nurdur"(Öyle ise iman, Şems-i Ezelîden vicdan-ı beşere ihsan edilen bir nur ve bir şuadır ki; vicdanın iç yüzünü tamamiyle ışıklandırır ve bu sâyede, bütün kâinat ile bir ünsiyet, bir emniyet peyda olur Ve her şeyle kesb-i muarafe eder Ve insanın kalbinde öyle bir kuvvet-i maneviye husule gelir ki; insan o kuvvet ile her musibete, her hâdiseye karşı mukavemet edebilir ve öyle bir vüs´at ve genişlik verir ki; insan o vüs´atle geçmiş ve gelecek zamanları yutabilir İİ)(Ey arkadaş! Bütün lezzetler imanda olduğu gibi, bütün elemler de dalâlettedir Bunun izahı ise; bir şahıs, kudret-i ezeliye tarafından, adem zulümatından şu korkunç dünya sahrasına atılırken gözünü açar, bakar Bir lütuf beklediği zaman, birdenbire düşmanlar, hastalıklar, elemler, belâlar hücum etmeğe başlarlar Bir meded, bir yardım için müsterhimane tabiata ve anasıra baktığı vakit, kasavet-i kalble, merhametsizlikle karşılaşır Ecram-ı semâviyeden istimdat etmek üzere başını havaya kaldırır O ecram, atom bombaları gibi dehşetli ve heybetli hâlleriyle gözüne görünür Hemen gözünü yumar, başını eğer, düşünmeğe başlar Bakar ki, hayati hâcetleri bağırıp çağırmaya başlarlar Bütün bütün tevahhuş ederek hemen kulaklarını tıkar, vicdanına iltica eder; bakar ki; vicdanı, binler âmâl (emeller) ve emânî ile dolu gürültülerinden cinnet getirecek bir hâle gelir Acaba, hiçbir cihetten hiçbir teselli çaresini bulamayan o zavallı şahıs, mebde ile meâdi, Sâni´ ile haşri itikad etmezse, onun o vaziyetinden Cehennem daha serin olmaz mı İİ)
İMAN-I BİL-ÂHİRET Âhirete, öldükten sonra dirileceğine, haşir ve neşre, Cennet ve Cehennem´e inanmak(Evet, subutî bir emri ihbar etmenin kolaylığı ve inkâr ve nefyetmenin gayet müşkül olduğu bu temsilden görülür Şöyle ki:Biri dese: Süt konserveleri olan gayet hârika bir bahçe, küre-i arz üzerinde vardır Diğeri dese: Yoktur İsbat eden, yalnız onun yerini veyahut bazı meyvelerini göstermekle kolayca dâvasını isbat eder İnkâr eden adam, nefyini isbat etmek için küre-i arzı bütün görmek ve göstermekle dâvasını isbat edebilir Aynen öyle de: Cennet´i ihbar edenler yüzbinler tereşşuhâtını, meyvelerini, asârını gösterdiklerinden kat´-ı nazar, iki şâhid-i sâdıkın sübutuna şehadetleri kâfi gelirken; onu inkâr eden, hadsiz bir kâinatı ve hadsiz ebedî zamanı temaşa etmek ve görmek ve eledikten sonra inkârını isbat edebilir; ademini gösterebilir S)
İMAN-I BİLLÂH Allah´a ve O´nun sıfatlarına inanmak
İMAN-I İCMALÎ İcmalî iman, yani; taraf-ı Nebevîden tebliğ buyurulan şeylerin hey´et-i mecmualarına inanmak, yâni; "Her ne tebliğ buyruldu ise; cümlesi haktır" diye tasdik etmektir
İMAN-I MAKBUL Mü´minlerin imanı
İMAN-I MERDUD Münafık olan kimselerin imanı
İMAN-I TAHKİKÎ İmana aid bütün mes´eleleri yakînî surette tedkik ile bilmek ve yaşamak ve tahkikî iman derslerini veren ve taklidî imanı tahkike tebdil eden eserleri sadakatla okumak neticesinde hâsıl olan sağlam, sarsılmaz iman (Mü´minin kalbi tasdik nuru ile o derece münevver olmasıdır ki, o nur bütün letaif-i insaniyyeye nüfuz eder)
İMAN-I TAKLİDÎ Az şüphelere mağlup olabilen, başkalarını takliden olan iman Tahkik ehline ait olmayan, câhillere mahsus iman
İMAN-I YE´S Çaresiz kalan, hayatından ümidsiz olan bir kimsenin imanı
İ´MAR Yapmak Tâmir etmek Şenlendirmek Mâmur kılmak Harabilik ve ıssızlıktan kurtarmak
İMARAT (İmaret C) İmaretler, genel aşevleri
İMARET Emirlik Beylik
İMARET Mâmur etmek, şenlendirmek Mâmurluk * Hayrat için fakirlere yemek verilen yer (Bak: Amâir)
İMARET KEMERİ Eskiden medresenin en güçlü, kuvvetli, kıdemli ve sözü dinlenen talebesi hakkında kullanılır bir tabirdi Ayrıca bu tabir, medrese talebelerinden iaşe işlerine bakmak üzere bir sene müddetle seçilenler hakkında da kullanılırdı Bunlar, bellerine kemer taktıkları için bu isim verilmişti
İMATA Uzaklaştırma yahut uzaklaştırılma
İMATE Ölü hale getirmek Öldürmek Fena etmek
İMATE-İ VAKT Vakit öldürme Boşu boşuna zaman harcama
İMBİK (Bak: İnbik)
İMDAD Yardım Yardıma yetişmek "Yetişin, kurtarın" mânasında da kullanılır * Yardıma gönderilen kuvvet * Vâdeyi uzatmak Mühlet vermek
İMDADİYE Savaş zamanlarında harp masrafını karşılamak, sulh vaktinde de bütçe açığını kapatmak için halktan alınan örfi vergi Harp için alınana "imdadiye-i seferiye", açığı kapatmak gayesiyle alınana da "imdadiye-i hazariye" denilirdi
İMECE Köyün umumi işlerinde veya köylünün kendi işlerinde köy halkının müştereken çalışması Beraberce birçok kimsenin toplanıp elbirliğiyle bir kişinin işini halletmesi ve herkesin işinin sıra ile bitirilmesi
İMHA Bozmak, yok etmek, mahvetmek Yıkmak Zâil etmek
İMHA Keskinletme, bileme
İMHAK Kararma * Bereketsiz
İMHAL Mühlet verme Sonraya kalmasına müsaade etme
İMHAR Hâtun için mehr tayin etmek Evleneceği kız veya kadın için mehr tayin etmek
İMHAZ Doğrulukla yapma
İMKÂN Mümkün olmak Olacak hâlde bulunmak (Bak: Hudus)
İMKÂN-I ÂDÎ Zâtında dâima mümkün olan Her zaman olabilen Olmasında bir mânia bulunmayan
İMKÂN-I AKLÎ Man: Aklen mümkün bilinen * Aklen mümkün olma
İMKÂN-I ÖRFÎ Emsaline pek az rastlanan hârika bir âdet veya keramet gibi
İMKÂN-I VEHMÎ Vehimle bir şeyi mümkün görmek, zannetmek
İMKÂN-I ZÂTÎ Vukuu mümkün olan iş Bir şeyin, aslında mümkün olması
İMKÂN-I ZİHNÎ Bir şeyin mümkün olabileceğini zihinle düşünmek(Vesveseli adam imkân-ı zâtî ile imkân-ı zihnîyi birbiriyle iltibas eder Yani, bir şeyi zâtında mümkün görse, o şeyi zihnen dahi mümkün ve aklen meşkuk tevehhüm eder Halbuki, İlm-i Kelâm´ın kaidelerindendir ki; imkân-ı zâtî ise, yakîn-i ilmîye münâfi değil ve zaruret-i zihniyyeye zıddiyyeti yoktur Meselâ: Şu dakikada Karadeniz´in yere batması zâtında mümkündür ve o imkân-ı zâtî ile muhtemeldir Halbuki yakînen o denizin yerinde olduğunu hükmediyoruz Şüphesiz biliyoruz ve o ihtimâl-i imkânî ve o imkân-ı zâtî bize şek vermez, bir şüphe getirmez, yakînimizi bozmaz Meselâ: Şu güneş zatında mümkündür ki, bugün gurub etmesin veya yarın tulu´ etmesin Halbuki bu imkân, yakînimize zarar vermez, şüphe getirmez İşte bunun gibi, meselâ: Hakaik-ı imâniyeden olan hayat-ı dünyeviyenin gurubuna ve hayat-ı uhreviyyenin tuluuna, imkân-ı zâtî cihetinde gelen vehimler, yakîn-i imanîye zarar vermez Hem "lâ ibrete li-l-ihtimali-l-gayri-n-nâşi an delilin" yani: "Bir delilden neş´et etmeyen bir ihtimalin hiç ehemmiyeti yoktur" olan kaide-i meşhure, hem usul-üd din, hem usul-ü fıkhın kaide-i mukarreresindendir S)
İMKÂNAT Varlığı da yokluğu da mümkün olanlar Ademle vücudu müsavi olanlar Var olmasında başkasına muhtaç bulunan şeyler
İMLA Doldurma, doldurulma * Yazı yazma (Dikte) * Bir dildeki kelime ve sözleri doğru yazma bilgisi * Müddeti mühlet vererek uzatma
İMLAK Çok fakir düşmek
İMLAK Mülk sahibi olmak * Bey etmek * Evlendirmek
İMLAL (Melâl den) Usandırma veya usandırılma
İMLAS Karanlık * Karışma * Koyunun tüyü dökülme
İMLİSE Çöl, sahra
İMLİSÎ Hırsız, sârık
İMMA (Terdid edatıdır) "Ya, veya" diye tercüme edilir Şek, şüphe, ibahe, bağışlamak, hayret vermek mânâlarını da ifade eder
İMMİSAR (İmtisar ile aynı mânâdadır) Süt sağmak * Bir şeyi incelemek * Az olmak * Dağılmak * Hâil, perde
İMPARATOR Lât Büyük kral Birkaç devlete hükmünü geçiren büyük hükümdar Tahta çıkan kadın olursa ona imparatoriçe denir
İMRAC Ahde vefa etmeme, sözden cayma * Hayvanı çayıra salıverme
İMRAN Hz Meryemin babası (Bak: Âl-i İmran)
İMRAR Geçirmek Mürur ettirmek * İpi sağlam bükmek * Acıtmak Acı olmak
İMRAR-I EVKAT Vakitleri geçirmek
İMRAZ İllet sahibi olmak Hasta etmek Bir kimseyi hasta bulmak
İMREE(T) Kadın Hâtun Avrat
İMRUZ f Bugün
İMSA Akşama kalma * Bozma
İMSAK Kendini tutmak Bir şeyden el çekme * Oruca başlama zamanı * Hapsetmek * Şer´an müftirat denen şeylerden (orucu bozan şeylerden) nefsi hakikaten veya hükmen men´ etmek * Yemez içmez adamın hâli Cimrilik, hasislik, pintilik
İMSAKİYE Ramazanda imsak vakitlerini gösteren cetvel
İMSAL Boşuboşuna sarfetme, lüzumsuz yere harcama Har vurup harman savurma
İMSAS (Mass dan) Emdirme, emdirilme * Tıb: Suda erimiş ilâcı şırınga etmek
İMSAS Değdirmek Elle tutmak Meshetmek
İMŞEB f Bu gece
İMTAR Yağdırma veya yağdırılma
İMTAR-I AHCÂR Taş yağdırma
İMTAR-I MATAR Yağmur yağdırma
İMTİDAD Uzanmak Uzayıp gitmek Gerilip ve çekilip uzanmak * Boy Tul Uzunluk * Feza, uzay
İMTİDAH (Medh den) Medhetme, övme
İMTİDAH Aşma, taşma
İMTİHA´ (Mahv dan) Mahvolma, perişan olma, yok olma
İMTİHA´ Bileme veya bilenilme, yahut da bilenme
İMTİHA-Yİ SEYF Kılıcın bilenmesi, keskinleştirilmesi
İMTİHAK Bozulma
İMTİHAN Deneme, Tecrübe etmek * Bir şeyin hakikatına ıttılâ peyda etmek için çok dikkatle düşünmek * Salâhiyet veya salâhiyetsizliğini anlamak için yapılan teftiş ve tecrübe(Hakîm-i Ezeli, inâyet-i sermediye ve hikmet-i ezeliyenin iktizası ile, şu dünyayı, tecrübeye mahal ve imtihana meydan ve esmâ-i hüsnâsına âyine ve kalem-i kader ve kudretine sahife olmak için yaratmış ve tecrübe ve imtihan ise neşv ü nemâya sebeptir O neşv ü nemâ ise, istidatların inkişafına sebeptir O inkişaf ise, kabiliyetlerin tezahürüne sebeptir O kabiliyetlerin tezahürü ise, hakaik-ı nisbiyenin zuhuruna sebebtir Hakaik-ı nisbiyenin zuhuru ise, Sâni-i Zülcelâlin esmâ-i hüsnâsının nukuş-u tecelliyatını göstermesine ve kâinatı mektubat-ı Samedaniyye suretine çevirmesine sebeptir İşte bu sırr-ı imtihan ve sırr-ı teklif iledir ki; ervâh-ı âliyenin elmas gibi cevherleri ervâh-ı sâfilenin kömür gibi maddelerinden tasaffi eder, ayrılırİşte, bu mezkur sırlar gibi daha bilmediğimiz çok ince, âli hikmetler için, âlemi bu surette irade ettiğinden şu âlemin tegayyür ve tahavvülünü dahi o hikmetler için irade etti Tahavvül ve tegayyür için zıtları birbirine hikmetle karıştırdı ve karşı karşıya getirdi Zararları menfaatlara mezcederek, şerleri hayırlara idhal ederek, çirkinlikleri güzelliklere cem´ederek, hamur gibi yoğurarak şu kâinatı tebeddül ve tagayyür kanununa ve tahavvül ve tekâmül düsturuna tâbi kıldı Vaktaki meclis-i imtihan kapandı Tecrübe vakti bitti Esmâ-i Hüsnâ hükmünü icra etti Kalem-i kader, mektubatını tamamiyle yazdı Kudret, nukuş-u san´atını tekmil etti Mevcudat, vezaifini ifa etti Mahlukat, hizmetlerini bitirdi Herşey, mânasını ifade etti Dünya, âhiret fidanlarını yetiştirdi Zemin, Sâni-i Kadir´in bütün mu´cizat-ı kudretini, umum havârık-ı san´atını teşhir edip gösterdi Şu âlem-i fena, sermedi manzaraları teşkil eden levhaları zaman şeridine taktı O Sâni-i Zülcelâl´in hikmet-i sermediyyesi ve inayet-i ezeliyyesi; o imtihan neticelerini, o tecrübenin neticelerini, o Esmâ-i Hüsna´nın tecellilerinin hakikatlarını, o kalem-i kader mektubatının hakaikını, o nümune-misal nukuş-u san´atının asıllarını, o vezaif-i mevcudatın faidelerini, gayelerini, o hidemat-ı mahlukatın ücretlerini ve o kelimat-ı kitab-ı kâinatın ifade ettikleri mânaların hakikatlarını ve istidat çekirdeklerinin sünbüllenmesini ve bir mahkeme-i kübra açmasını ve dünyadan alınmış misalî manzaraların göstermesini ve esbab-ı zâhiriyyenin perdesinin yırtmasını ve herşey doğrudan doğruya Hâlik-ı Zülcelâline teslim etmesi gibi hakikatları iktiza etti ve o mezkur hakikatları iktiza ettiği için, kâinatı dağdağa-i tagayyür ve fenadan, tahavvül ve zevalden kurtarmak ve ebedileştirmek için o zıtların tasfiyesini istedi ve tagayyürün esbabını ve ihtilâfatın maddelerini tefrik etmek istedi Elbette kıyameti koparacak ve o neticeler için tasfiye edecek İşte şu tasfiyenin neticesinde cehennem, ebedî ve dehşetli bir suret alıp, taifeleri $ tehdidine mazhar olacak Cennet; ebedî, haşmetli bir suret giyerek ehli ve ashabı $ hitabına mazhar olacak S)
İMTİHAN Hor ve zelil kılmak
İMTİHAZ Hâlis, katıksız ve saf olma Durulanma
İMTİKÂR (Mekr den) Oyuna kanma, aldanma
İMTİLA´ Dolma Dolgunluk * Tıb: Kan durma, kan toplanma
İMTİLA-İ MİDE Mide dolgunluğu
İMTİLAL Bir millete karışma
İMTİNA´ Feragat edip geri durma * Muvafakat etmeme Çekinme İstememe Yapmama * İmkânsızlık, mümkün olmayış
İMTİNA-İ ÂDİ Bir şeyin olması âdeta mümkün olmamak
İMTİNA-İ HAKİKİ Bir şeyin mümkün olmamasının aklen zaruri olması (Meselâ: Bir kimse kendinden yaş bakımından büyük olan başka bir kimse hakkında: "Bu benim oğlumdur" diye iddia etse, dâvâsı dinlenmez Çünkü, kendinden yaşça büyük bir adamın, kendisinin neslen oğlu olması aklen muhaldir)
İMTİNAN Minnet Kendine minnet etmek Birisine yaptığı ihsan ve iyiliği başına kakmak * Memnun olmak * Birisinin çok iftiharla sevdiği ve mâlik olduğu şeye nâil olmak
İMTİRA´ Çıkarma, ihrac etme, dışarı atma * Şüphelenme, kuşkulanma * Tereddüt, mütereddidlik, kararsızlık
İMTİRAS Sürtünme, kaşınma
İMTİRAS-I HİMAR Eşeğin sürtünüp kaşınması
İMTİSAL Nümune kabul etme * Uymak Ayrılmamak üzere inkıyad etme * Mesel ve kıssa söyleme * Bir şeyin suretine girme * Muvafakat ve mutabakat etme * Katili kısas etme (Bak: Dimağ)
İMTİSALEN Bağlı olarak, imtisal ederek, uyarak, tâbi olarak
İMTİSAR (Bak: İmmisar)
İMTİSAS Emerek çekilmek, emmek, emilmek Hazmolunmuş olan maddelerin, damarlar tarafından emilmesi
İMTİŞAT Tarama Saç veya sakal tarama
İMTİYAZ Diğerlerinden ayrılmak Farklı olmak, benzerlerinden ayrılmak * Resmi veya hususi izin * Masraflı veya mes´uliyetli bir işin başkaları yapmamak üzere bir şahıs veya şirket yahut da bir hey´ete tahsis edilmesi
İMTİYAZAT (İmtiyâz C) İmtiyâzlar, izinler, müsâadeler
İMTİYAZ MADALYASI 2 Abdülhamid´in 11/10/1885 tarihli emriyle devlet ve memleket yararına hizmet edenlere, vazifeyle gönderildikleri yerde başarı gösterenlere verilmek üzere çıkarılan madalya Altun ve gümüşten olmak üzere iki çeşit olan bu madalyaların ön yüzünde II Abdülhamid´in "Elgazi" tuğrası, bunun altında saltanat arması yer alır Arka yüzünde: "Devlet-i Osmaniye uğrunda fevkalâde ibraz-ı sadakat ve şecaat edenlere mahsus madalyadır" yazısı altında madalyayı alacak olanın adının yazılacağı boş bir bölüm vardır En altta 1300 rakamı okunmaktadır
İMTİZAC Muvafık ve mutabık olmak Mezcolmak, uyuşmak İyi geçinmek Karışmak
İMTİZAC-I ELVAN Renklerin uygunluğu
İMTİZACAT (İmtizac C) İmtizaclar
İMTİZACKÂR f Uyuşarak, anlaşarak, karışarak Kaynaşmağa müsait surette
İMZA Kendi ismini veya kendine ait bir işareti, kendisinin kabullenerek yazması * İcra ve tamam eylemek
İMZA-İ KAZA Huk: Verilen hükmü infaz edip yerine getirme
İMZA-Yİ PADİŞAHÎ Padişahın imzası Osmanlı Padişahları tarafından vaktiyle hükümdarlara yazılan name-i hümayunların kenarlarına altun yaldızla imza konurduBunlara imza-yı padişahî denilirdi

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

ÎN İri ve güzel gözlülerİN : Yabani hayvanların barınağı, yuvası Mağara
İNA´ Kap-kacak, tencere gibi lüzumlu ev eşyası * Bir şeyin vakti gelip çatmak
İNA Uzaklaştırma
İ´NA Zahmete uğramak
İNA´ Yemiş toplama zamanı gelme
İNA Geciktirme, alıkoyma, zayıf düşürme
İNABE Günahları terk ile Hakka dönüş Hakka tâbi bir mürşide bağlanmak (Hakk´a ikbal ü teveccüh ve âyât-ı hakkı teemmül ile tevbedir ki, asl-ı hakikatı hayır nöbetine girmek demektir) (ET)
İ´NAC Hayvanı kıç üstü çökertmek (Omurga kemiği) ağrıma
İ´NAD Dinmeden akma * Çekişme
İNAD Israr, muannidlik, ayak direme, dediğinden vazgeçmeme
İNADEN İnad olsun diye Tersine olarak
İNADİYE Eşyanın hakikatlarını, varlığını inkâr eden bir zümre (Bak: Sofizm)
İNAF Bir kimseyi, bir şeyden vazgeçirmeğe çalışmak
İ´NAF Sertlik etme
İNAHA (Deve) Çökerme
İNAK Birbirinin boynuna sarılma, kucaklaşma
İNAK Sözüne inanılır, itimat edilebilir, mutemed* Müsteşar, müşavir * İstişare, re´y
İNAKA Aşırı güzelliği ve câzibedarlığı ile hayret verme
İN´AL Nallama veya nallama
İNALE Kavuşturma, vâsıl etme, nâil etme, ulaştırma * Yemin, kasem, and * İhsanda bulunma, bağışta bulunma
İN´AM Nimet vermek İhsan etmek * Doğruya sevketmek, hidâyete ulaştırmak * İyilik etmek, bahşiş vermek * Tar: Osmanlı İmparatorluğu zamanında yeniçerilerin aylıklarına yapılan zam (Bak: Nimet)
İN´AMAT (İn´am C) Yardım ve inayetler, meded vermeler Nimetlendirmeler
İN´AMAT-I KÜLLİYE Bütün in´amlar Cenab-ı Hakk´ın mahlukata, hususan insanlara hadsiz nimetler ihsan etmesi
İNAME Uyutma * Kıtlık
İNAME-İ ETFAL Çocukların uyutulması
İN´AMPERVER f Nimetlerle bezeyen, çok nimet veren Tehlikelerden sâlim kılan
İNAN Dizgin * İdare etme, yürütme
İ´NAN Büyü ile bağlanma
İNAN f Bu kimseler, bunlar (İşaret zamiridir)
İNANGERDAN f Dizgin çevirme, geri dönme
İNANGİR f Dizgin yakalama Dizgin tutma
İNANKEŞ f Dizgin çeken, hasaplı giden
İNANRİZ f Dizgin bırakmış, koşturan
İNANTAB f Dizgin çevirip dönen
İNARE (Nur dan) Nurlandırma, aydınlatma, ışıklandırma
İNAS (Ünsâ C) Kadınlar, kızlar
İNAS (Üns den) Alıştırma, ünsiyet ettirme * Görme, bilme
İN´AŞ Harekete getirme, canlılık kazandırma Yukarı kaldırma
İ´NAT Zahmete uğratma, meşakkate maruz bırakma * Edb: Mukayyed kafiye ve mukayyed seci´ san´atı
İNAYAT (İnayet C) İnayetler, iyilikler, lütuflar, ihsanlar
İNAYET Yardım, lütuf meded etmek * Mühim bir işle karşılaşıp onunla meşgul olmak
İNAYET-İ RABBANİYE Allah´ın inayeti
İNAYET-İ ŞÂMİLE f Herkese ait umumi inayet ve yardım
İNAYET DELİLİ (Bak: Delil-i inayet)
İNAYETEN İnayet, yardım ve iyilik olarak
İNAYETHAH f İnayet isteyen, meded bekleyen
İNAYETKÂR f Yardım ve iyilik eden Lütuf ve inayette bulunan
İNAYETKÂRÂNE f İnayet edene yakışır surette Yardım ve iyilikte bulunan kimseye yakışacak şekilde
İNBA Haber verme İhbar eyleme Tebliğ etme
İNBAC Münasebetsiz ve lüzumsuz konuşma
İNBAH Uyandırma, uyarma * Kımıldatma, harekete getirme
İNBAT Nebâtı bitirme Tohumu yere dikip yeşillendirme Nebâtın bitmesini sağlama
İNBAT Su arama
İNBİAS Gönderilme, yollanma * İleri gelme, meydana çıkma
İNBİGA Liyâkat, lâyıklık, beğenilme
İNBİHAR Yorgunluktan dolayı nefes kesilip soluk soluğa kalma
İNBİK Süzme âleti Akıcı maddelerin süzgeçten geçirilmesine mahsus âlet
İNBİKA (Bükâ dan) Ağlama, göz yaşı dökme
İNBİSAS Yayılıp dağılma
İNBİSAT Genişleme Yayılma * Açık yüzlü olma Şâd, mesrur ve mahzuz olma * Gönül açıklığı Kalb ferahlığı * Fiz: Sıcaklığın etkisiyle madenî cisimlerin enine, boyuna büyüyüp uzaması Genleşme
İNCA´ Kurtarma, necata erdirme, selâmete çıkarma
İNCAH İşi tamamlama, işi bitirme * İsteğe erme, arzu edilen şeye ulaşılma
İNCAL Davarı çimene salma, yeşilliğe bırakma
İNCAM Meydana çıkarma * (Yağmur) dinme
İNCAS (Necis den) Pisleme, necisleme
İNCAZ (C: İncâzât) Yerine getirme Verilen sözü tutma
İNCAZ-İ VA´D Va´dini yerine getirme Verdiği sözünü tutma
İNCE DONANMA Tar: Hafif gemilerden meydana gelen donanma Bunun yerine "Hafif Donanma" da denilir Bunların en meşhurları: Uçurma, varna, beş çifteleri, karamürsel, aktarma, üstüaçık, çiftekayığı, brolik, celiyye, çamlıca, kütük, at kayığı, kancabaş, âyaska, işkampaviya, şahtur, çekelve, kırlangıç, firkate, kalite, pergandi, mavna, grıp, kadırga, baştarde vb dirBuharın icadından ve zırhlı harp gemileri yapıldıktan sonra hafif kruvazör ve gambotlardan teşekkül eden deniz kuvvetine "İnce Donanma" denmeğe başlanmıştır (OTDS)
İNCİBAR Kırılmış olan kemiğin bağlanıp tekrar kaynaması
İNCİFAF (Ceff den) Kurumak
İNCİL Dört büyük kitabdan birisi Hristiyanların mukaddes kitabı olup, Hazret-i İsa´ya (AS) gelen kitab * Beşaret, müjde
İNCİLA Cilâlanma Parlama * Görünme, belli olmak, açılma
İNCİLAB Celbedilme Çekilme Sürülüp götürülme
İNCİMAD Donma Buzlanma Sertleşme
İNCİRAD Mücerred olma, tecrid edilme, soyunma
İNCİRAR Çekilip uzanma Çekilme Bir neticeye doğru çekilerek sona erme
İNCİRAR-I KELÂM Söz gelişi
İNCİZA´ (Değnek) Kırılma * (İp) Kopma
İNCİZAB Cezbedilme, çekilme(Fıtrat-ı zîşuur olan vicdandaki incizab ve cezbe, bir hakikat-ı câzibedarın cezbesiyledir M)
İNCİZAM Kesilme * Cüzzam hastalığına tutulmuş kimsenin bir organının (âzâsının) kopması
İNCİZAM (Kemik) Kırılma * Gr: Meczum olma Kelimenin son harfi harekesiz olarak telâffuz olunma
İNCİZAZ Kesilme
İNCU f İnci, lü´lü´, dürr
İND Arapçada zaman veya mekân ismi yerine kullanılır Hissî ve manevî mekân Maddî ve manevî huzura delâlet eder Nezd, huzur, yan, vakt, taraf gibi mânâlara gelir Gayr-ı mütemekkindir Yani harekeleri değişmez İzafete göre zamanı ifade eder (Min) harf-i cerriyle birleşebilir Bazan da zarf olmaz Bazan kalb ve ma´kul irade olunur Yani, bazan huzur-u kalbîye delâlet eder ki, itikad mânasına kullanılır Bazan mâkuledeki hissi huzura zarf olduğu gibi, huzur-u manevîye de zarf olur Bâzan onunla fiil emir olur Hüküm, fazıl, ihsan, teşvik ve tergib etmek mânalarına gelir
İND-İ İLÂHÎ Allah´ın indinde Allah´ın nazarında
İNDA´ Cömertlik etme
İNDAB (Nedeb den) Yara iyileşip kabuk bağlama
İNDALLAH Allah yanında Allah indinde
İNDEKE Senin yanında Sana göre
İNDELBA´Z (İnd-el ba´z) Bazılarına göre
İNDELHACE İhtiyaca göre İhtiyaç vaktinde
İNDELİCAB (İnd-el icab) İcab ettiği zaman, gerekince, iktiza ettiğinde
İNDETTAHKİK (İnd-et tahkik) Tahkik sonunda, araştırma neticesinde
İNDÎ Şahsi Keyfi Zati Kendine göre * Bana göre Bence
İNDİBAG Deri tabaklama
İNDİFA Def olma * Meydana çıkma Yerden fışkırma * Söze girişme * Geri çekilme * Başlama * Teveccüh eyleme * Yer yer baş gösterme
İNDİFA-İ BÜRKANÎ Volkan püskürüğü, yanardağdan çıkan lâvlar
İNDİFAÎ Püskürme ile alâkalı * Püskürük
İNDİFAK (Su) birdenbire ve şiddetle dökülme
İNDİFAK-I NEHR Nehrin şiddetle dökülmesi
İNDİHAŞ Çok korkma, dehşete düşme
İNDİMAC Kenetlenme Dürülüp birbirine geçme
İNDİMAL Yara iyi olma, kapanma
İNDİMAM Pişman olma
İNDİMİZDE t Bize göre, bizce, yanımızda
İNDİRA´ (Su) dağılıp yayılma
İNDİRA-İI M´ Suyun dağılıp yayılması
İNDİRA´ Bir işe girişme, bir şeye teşebbüs etme * Öne geçme * Buluttan kurtulma
İNDİRAC Dahil olma İçeri girme, katılma * Nesil tamamen tükenip halefi kalmama
İNDİRAS Zail olma, eseri kalmama, mahvolma Bozulma
İNDİSAS Toprak altına gömme
İNDİYAL Çok ishâl olma İçi sürme
İNDİYYAT (İndî C) Birinin kendince uydurduğu şeyler Bir kimsenin kendi görüş ve inanışına göre söylediği sözleri
İNEB Üzüm
İNEBE Üzüm tanesi * Tıb: Göz kenarında çıkan sivilce, arpacık
İNEBÎ Üzüm biçiminde, üzümsü
İNFAD Bitirme, tüketme * Kuyunun suyu tükenme
İNFAK Nafaka verme Besleme Geçindirme * Harcayıp tüketme * Fakir olma
İNFAK-I MUHTACÎN Muhtaçları, yoksulları besleme
İNFAL Ganimetten mal ayırıp verme
İNFAR Ürkütme, ürkütülme
İNFAZ Sözünü geçirme Bir hükmü yerine getirme * Aldığı emre göre birisini öldürme * Öte tarafa geçirme
İNFAZ-I FERMAN Hükmünü geçirme, emrini dinletme
İNFİAL Gücenme Darılma * Can sıkılma Teessür * Hareketlenme Harici bir sebeb ve te´sirle hâsıl olan hâl, te´sir ve hareket * Harici te´sire kabil olmak * Ruhun kabul ettiği tahavvülât (Bir eser, müessirine nisbetle fiildir Zuhur ettiği yere nisbetle infialdir)
İNFİALAT (İnfial C) İnfialler Gücenmeler Aksi te´sirler Teessürler * Hareketlenmeler Teessür ve hareketler
İNFİCAR Tan yeri ağarma Fecir sökme * Tohumun yerde çatlaması * Suyun, yerden kaynayıp çıkması
İNFİDAD (İnfadda) Bir şeyin kırılıp dağılması Parça parça olma
İNFİHAM (Fehm den) Anlaşılma, fehmedilme
İNFİHANÎ Şişman adam
İNFİKAK Yerini terk etme Yerinden ayrılma * Ayrı düşme * Çözülme
İNFİLAK Açılma Yarılma Patlama İnşikak etme
İNFİLAL Delinme, delik açılma * Keskinliği kaybolma, körlenme, körleşme
İNFİLAL-İ SEYF Kılıcın keskinliğinin gitmesi, körlenmesi
İNFİRAC Gam ve gussadan kurtulma, açılma
İNFİRAD Tek başına kalma Yalnızlık hâli
İNFİRAG Boşalma
İNFİRAG-I CÜZ´Î Bir sıvının kısmen boşaltılması
İNFİRAH Ferahlanma Ferahlık duyma
İNFİRAK (Fark dan) Ayrılma
İNFİRAK-I TURUK Yolların ayrılması
İNFİRAZ Bulunmama, kalmama, münferiz olma
İNFİSAD (Fesad dan) Bozulma, fesada uğrama
İNFİSAH Bollaşma Genişleme
İNFİSAH Hükümsüz kalma, fesholma Bozulma
İNFİSAL Olduğu yerden ayrılma Yeni bir fasıla geçme * Yerini bırakıp gitme * Azledilme
İNFİSALAT (İnfisal C) Yerinden ayrılmalar * Azledilmeler
İNFİSAM Kırılma * Kesilme * Yırtılma * Üzülme * Kopma
İNFİTAH Açılma Boşalma Tıkanan bir şeyin açılışı * Tecvidde: Harf okunduğu zaman dil ile üst çene birbirinden ayrılıp, aralarından nefes çıkması İnfitah harfleri ise şunlardır: (Min, Nun, Elif, Hı, Zel, Vav, Cim, Dal, Sin, Ayın, Te, Fe, Ze, Kef, Lem, Ha, Se, Kaf, He, Şın, Ra, Be, Gayın, Ya)
İNFİTAH-I EBVAB Kapıların açılması
İNFİTAH-I EZHAR Çiçeklerin açılması
İNFİTAHİYYET Kapalılığın açılıp inkişaf etmesi (Tohumların açılarak nebât hâline gelmesi gibi olan hâl)
İNFİTAK Yarılma, sökülme
İNFİTAM Kesilme * Sütten kesilme * Menedilen bir şeyden uzaklaşma
İNFİTAR Yarılma, açılma
SURET-ÜL İNFİTAR Kur´an-ı Kerim´de seksenikinci Sure olup Mekkidir
İNFİTAT Paralanma, kırılma
İNFİZAC Sıcaklık verme, ısı verme * Buharlaşma * Terleme
İNFİZAZ (Bak: İnfidad)
İNGAS (Tengis) Keder verme Rahatını bozma
İNGIMAM Kaygılanma, gamlanma, tasalanma
İNGIMAS Suya dalma
İNGIMAZ Göz yumulma
İNGISAS Suya dalma
İNGITAT Suya dalma
İNGIVA Dalâlete düşme, sapıtma, yoldan çıkma
İNHA Bir hususu resmen bildirme, tebliğ * Bir memurun daha üst makamdaki bir memura bir maddeyi hâvi olmak üzere yazdığı kağıt * Ulaştırma, yetiştirme
İNHA´ Vazgeçme * Yöneltme, tevcih etme
İNHA f Bu şeyler (İşaret zamiridir)
İNHAC Meydanda, zâhir, açık Belli etme * Hayvanı yorarak solutma * Esvabı eskitme
İNHAF İnceltme, zayıflatma
İNHAK Çok eziyet etme Çok fazla sıkıntı verme
İNHİBAS Vakıf namına malı hapsetme * Nefes tutulma
İNHİBAT Yukarıdan aşağı inme
İNHİCAF Yalvarıp yakarma
İNHİCAM (Bina) çöküp yıkılma
İNHİDA´ (Hud´a dan) Aldanmak, hileye düşme
İNHİDAB (Hadeb den) Kamburlaşma, yumrulaşma * Kamburluk, yumruluk
İNHİDAD (Hadde den) Keskinleşme, incelme, sivri olma * Basılıp ezilme, haddeden geçme
İNHİDAM Çökme, yıkılma Viran olma
İNHİDAR İnişe inme * Vurmakla derinin şişmesi
İNHİDAR Perdelenme
İNHİDAR-I NİSVAN Kadınların örtünmesi
İNHİDAŞ Dalaşma, hırlaşma (köpek)
İNHİFA Gizlenip saklanma
İNHİFAZ Aşağılanma, alçaklanma * Çökkünlük
İHHİKAK Kördüğüm olma * Mc: Sıkışıp kalma Halledilmeyip çözülmez hale gelme
İNHİKAK Kaşınma
İNHİLA´ Def´olunma, çıkarılma, kovulma
İNHİLAK Kendini tehlikeye atma
İNHİLAL Çözülüp ayrılma Dağılma * Erime * Münhal olma
İNHİLAL-PEZİR f İnhilali mümkün olan Dağılabilen Çözülebilen Eriyebilen
İNHİMA Mahv olma
İNHİMAD Ateşi sönmeyip alevi geçme
İNHİMAK Ahmak olma Ahmaklaşma *Akılsız görünme
İNHİMAK Bir şeye fazla düşkün olma
İNHİMAL İhmal etme, önem vermeme * Mühlet alma * Göz yaşı dökme * Ciddi bir şekilde çalışma, uğraşma
İNHİMAM İhtiyarlama, yaşlanma
İNHİMAZ Ekşilenme
İNHİNA Eğilme, münhani olma, yay biçimine girme, kavislenme
İNHİNAK Boğulma * Bunalma, nefesi kesilme
İNHİRAF Doğru yoldan sapma * Dönme * Bozulma Değişme * Kırıklık * Tecvidde: Harf okunduğu zaman o harfde, dil ucuna veya dil arkasına doğru bir meyli bulunmasına denir İnhirâf sıfatının harfleri Lâm ve Ra harfleridir Bunlara Münharif denir
İNHİRAK Yırtılma
İNHİRAT Bilmediği bir işe danışmadan girişme * Zarar verme, ziyana sokma * İpliğe boncuk dizme * Beden çelimsizlenip zayıflama * Bir yola süluk etme, girme
İNHİSAF Ay tutulması Husufa uğramak Ay´ın, dünyanın gölgesi altına girmesi veya o şekildeki gölgelenmek
İNHİSAF-I AYN Kör olma
İNHİSAM (Hasm dan) Kesip bitirme, halletme
İNHİSAM-I DA´VA Dâvânın halledilmesi
İNHİSAR Hasr olunma * Tecavüz etmeme * Bir iş veya malın idâresinin bir kişiye, bir ele bırakılması Bir elden idâre Bir şeye mahsus olup, başka şeye şümulü olmama Yalnız bir şeye veya bir şahsa hasrolunma(Zihniyet-i inhisâr, hubb-u nefisten geliyor, sonra maraz oluyor, nizâ ondan çıkıyor S)
İNHİŞAŞ (C: İnhişâşât) Birbirine dokunup hışırdama, hışırtı Şakırtı, şakırdama
İNHİŞAŞ-I ESLİHA Silâhların şakırtısı
İNHİŞAŞ-I EVRAK Yaprakların hışırtısı
İNHİTAK Bozulma, yırtılma * Bekârlığın bozulması Kızlığı bozulma
İNHİTAM Kırılma, ezilme, ufalanma
İNHİTAT Aşağılanma, aşağı inme * İhtiyarlama, yaşlıyığa yüz tutma * Kuvvetten düşme * Bir şişin inmesi * Düşme, inme
İNHİVA Yukardan aşağı düşme
İNHİYAŞ Ezilip büzülme, sıkılma, çekinme
İNHİZAL Beli kırılmış gibi ağır yürüme * Soruya karşılık verme
İNHİZAM Basılıp ezilme * Bozulma Askerin bozulup dağılması
İNHİZAM Yemek hazmolunma Yemeklerin midede erimesi
İN´İDAL (Udul den) Doğru yoldan çıkma, sapma, dalâlete düşme
İN´İDAM İdama gitme Mahvolma Yok olma
İN´İKAD Akdetme Bağlanma * Fık: İcab ve kabulün taraflarca eseri zâhir olup, meşru bağlılık ve alâkadarlık * Kurulma Toplanma
İN´İKAS Aksetme, tersine çevrilme * Işık veya sesin bir şeye çarpıp geri gelmesi * Aynada parlak şeyde eşyanın temessülü
İN´İRA Dişin (etleri çekilip) kökü çıkma
İN´İSAB Zorlaşma
İN´İSAM Muhafaza etme, koruma
İN´İSAN Emin ve muhafazalı bulunma
İN´İSAR Ezip sıkma, sıkıştırma, suyunu çıkarma
İN´İTAF İki kat olma, bükülme, katlanma * Bir tarafa dönme, temâyül Meyletme
İN´İZAL Bir tarafa çekilme, tek başına kalma
İNKA´ Pâk ve temiz olma
İNKA-YI KALB Kalb temizliği, gönül temizliği
İNKA´ Suda ıslatma
İNKÂH (Nikâh dan) Nikâh etme veya edilme
İNKÂR Bilmeme, tanımama Yaptığını ve söylediğini gizleme * Yapmadım deme ve ayak direme * Reddetme (Bak: Nefy)
İNKÂRÎ İnkârla alâkalı
İNKAS Eksilme, eksiltme
İNKAZ Kurtarma Kurtarılma Halâs etme
İNKAZ Kırma ve bozma * Tuhaf sesler çıkarma Küçük bir hayvanın veya böceğin kendine mahsus ses çıkarması * Vücuttaki oynak yerlerden çıkan ses
İNKIBAZ Büzülme Çekilip toplanma * Sıkıntı Gamlı olmak * Kabızlık Tutukluk
İNKIBAZÎ İnkıbazla ilgili
İNKIDAD Yıkılma * Perakende olup dağılma * Kuş havadan süzülüp inme
İNKIHAL Büsbütün zayıf ve güçsüz düşme
İNKIHAM Düşünmeden bir işe girişme
İNKILA´ (Kal´ den) (Ağaç) kökünden koparılma
İNKILÂB Başka tarza değişme Bir hâlden diğer hâle geçme Başka türlü olma * Altüst olma
İNKILÂB-I HAKAİK Hakikatlerin tam zıddına dönmesi (ki, böyle bir şey mümkün değildir) (Bak: İçtima-ı zıdden) (İnkılâb-ı hakaik ittifâken muhaldir Ve inkılâb-ı hakaik içinde muhal ender muhal, bir zıd, kendi zıddına inkılâbıdır Ve bu inkılâb-ı ezdâd içinde bilbedahe bin derece muhâl şudur ki: Zıd kendi mâhiyetinde kalmakla beraber, kendi zıddının aynı olsun S)
İNKILÂB-I SAYFÎ İlkbaharın bitip, yaz mevsiminin balayışı Gün dönümü (21 hazirana rastlar)
İNKILÂB-I ŞİTEVÎ Sonbaharın bitip, kış mevsiminin başlayışı (Aralık ayının 21´ine rastlar)
İNKILÂB ALE-L A´KIB Ökçeler üzerine dönmek demektir ki, asker yürüyüşünde olduğu gibi, tam sağdan veya soldan geri dönmektir İki ökçeyi birden yerinde çevirmek suretiyle inkılâb ale-l a´kıb, ayakları çaprazlaştırdığından yürümeyi imkânsız bırakır Kur´an´da bu tâbir ya harbde firardan kinaye veya dinde irtidaddan mecaz olmak üzere iki mânâya muhtemildir (ET)
İNKILÂBÂT İnkılâblar, değişmeler
İNKIMA´ Kökü kesilme Köksüzleşme
İNKIRAZ Sönme Zeval bulma
İNKISAM Kısımlara ayrılma Bölünme Taksim olunma
İNKISAM Kırılıp ayrılma Parçalanma
İNKISAR Kısalma, kısa olma
İNKIŞA´ Mânilerin gidip havanın açılması Ayazlama
İNKIŞAR Bir şeyin derisinin veya kabuğunun soyulması
İNKITA´ Tükenme Kesilme Arkası gelmeme
İNKITÂ-İ TAMS (Kadın) âdetten kesilme
İNKIYAD Boyun eğme Muti olma Teslim olma İtaat etme İmtisal
İNKIYADEN İnkıyad suretiyle Teslim olarak İtaat ederek, boyun eğerek
İNKIZA´ (Kazâ dan) Sonu gelip bitme Tamam olma Mühleti sona erme
İNKIZA-Yİ MÜDDET Müddetin bitmesi, zamanın sona ermesi
İNKIZAF Kovulma, def olunma, atılma, uzaklaştırılma
İNKIZAZ Çatlama * (Kuş) havadan yere doğru süzülerek inme
İNKİBAB Yüzüstü düşme, yere kapanma
İNKİDAM Vücudun bir tarafı berelenme veya kızarma
İNKİDAR Hızlı yürüme * Düşme ve saçılma
İNKİLAL Yavaşça gülme, tebessüm etme * Körlenme, kesmez hâle gelme
İNKİLİS Yılan balığı
İNKİMAŞ Acele etme Çabuk iş görme
İNKİSAF (Küsuf tan) Parlaklığı sönme Güneş tutulması
İNKİSAR Kırılma Gücenme * Beddua ve lânet okuma * Şikeste olma
İNKİŞAF Açılma Meydana çıkma * Yetişme * Terakki etme, ilerleme * Gizli sırların bilinmesi
İNKİTAM Gizli tutulma, saklı tutulma
İNMA´ (Nemâ dan) Arttırma, nemâlandırma
İNME t Nüzul, tenezzül * Nüzul, felç, sekte
İNNÂ (İnne ile Na zamirinin birleşmesi ile meydana gelmiştir) şüphesiz biz (meâlindedir)
İNNE Gr : Tahkik edatıdır Kat´iyyet ifade eder $ gibi bazı harf ve fiiller vardır ki, başına geldikleri isim cümlesinin kimi mübtedasına, kimi haberine te´sir ederek onların adını ve i´rabını değiştirirler Bunun için bunlara "neshedenler, başka hâle getirip değiştirenler" mânâsına "nevâsih" denir Şu altı edat (harf), başına geldikleri isim cümlesinin mübtedasını merfu´ iken mensub kılarlar Sıra ile bu harflere "inne ve ehavâtihâ" (inne ve kardeşleri) ismi verilir ve şunlardır: $
İNNE-MÂ Ancak edatı ile, beyan olunan şey hakkındaki hükmü, maadâsından nefy etmek için kullanılır
İNNÎ Şüphesizlik ve kat´iyyet ifade eden "inne" ile mütekellim zamirinin birleşmesidir Türkçede karşılığını "muhakkak ben" diye söyleyebiliriz
İNNÎ Tecrübe ile edinilen, olaylardan çıkarılan netice
İNNİN Cinsi münâsebete muktedir olamıyan, cinsi iktidarı olmayan Kısır
İNORGANİK Fr Mâden cinsinden olan, cansız maddelerden bulunan Organik olmayan Hayvan ve insan gibi vücud yapısına ait olmayan
İNS İnsan
İNSA Unutma Unutturma * Te´hir eylemek * Veresiye verme
İNSA-YI MAZİ Geçmişi unutturma
İNSAF Yaprak yaprak olma, lime lime olup dağılma
İNSAF Merhamet ve adâlet dâiresinde hareket Hakikatı kabul ve itiraf (Eğer bir mes´elenin münâzarasında kendi sözünün haklı çıktığına tarafdar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa, insafsızdır L)
İNSAFKÂR İnsaflı, insaf sahibi, haksızlık yapmayan
İNSAK (Nesak dan) Düzenli yazı yazma * Kâfiyeli, secili ve akıcı bir tarzda söz söyleme
İNSAK-I KELÂM Söz düzgünlüğü, kelâmın akıcılığı
İNSAL (Nesl den) Nesil çoğaltma Döl peyda etme, döllenme
İNSAN (Bu kelimenin aslı, lugat âlimlerince "ins" den geldiği söylenir Kamusta da kûfiun´a göre "Nisyan" kelimesinden geldiği zikredilmektedir)Akıl, şuur ve imân ile diğer canlılardan ayrı, Cenab-ı Hakk´ın en mükerrem yarattığı mahluku olup, Rabbanî ni´metleri unutkanlığı dolayısıyla insan denilmiş * Huy ve ahlâkı yüksek Terbiyeli(İnsan binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nev´i lezzetler ile mütelezziz olacak bir zihayat makine ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddi, mânevi düşmanları ve nihayetsiz fakriyle beraber hadsiz zâhirî ve bâtınî ihtiyaçları bulunan ve mütemadiyen zeval ve firak tokatlarını yiyen bir biçare mahluk iken, birden iman ve ubudiyetle böyle bir Padişah-ı Zülcelâle intisap edip bütün düşmanlarına karşı bir nokta-i istinad ve bütün hâcâtına medar bir nokta-i istimdad bularak, herkes mensup olduğu efendisinin şerefiyle, makamiyle iftihar ettiği gibi, o da böyle nihayetsiz Kadir ve Rahim bir Padişaha iman ile intisap etse ve ubudiyetle hizmetine girse ve ecelin idam ilânını kendi hakkında terhis tezkeresine çevirse ne kadar memnun ve minnettar ve ne kadar müteşekkirane iftihar edebilir, kıyas ediniz S)(İnsanın bu ehemmiyetli câmiiyetidir ki: Zât-ı Hayy-ı Kayyum, insana, bütün Esmâsını ihsas etmek ve bütün envâ-ı ihsanatını tattırmak için öyle iştihalı bir mide vermiş ki o midenin geniş sofrasını hadsiz envâ-i mat´umatiyle kerimane doldurmuş Hem bu maddi mide gibi hayatı da bir mide yapmış O hayat midesine duygular, eller hükmünde gayet geniş bir sofra-i nimet açmış O hayat ise duyguları vasıtasiyle o sofra-i nimetten her çeşid istifadeler ile teşekküratın her nev´ini yapar Ve bu hayat midesinden sonra bir insaniyet midesini vermiş ki, o mide, hayattan daha geniş bir dairede rızk ve nimet ister Akıl ve fikir ve hayal, o midenin elleri hükmünde, semavat ve zemin genişliğinde, o sofra-i rahmetten istifade edip şükreder Ve insaniyet midesinden sonra hadsiz geniş diğer bir sofra-i nimet açmak için, İslâmiyet ve iman akidelerini, çok rızk ister bir mânevi mide hükmüne getirip, onun rızk sofrasının dairesini mümkinat dairesinin hâricinde genişletip, Esmâ-i İlâhiyyeyi de içine alır kılmıştır ki, o mide ile İsm-i Rahmânı ve İsm-i Hakimi en büyük bir zevk-i rızkî ile hisseder "Elhamdülillahi alâRahmaniyetihi ve alâ Hakîmiyetihi" der ve hâkeza Bu mânevi mide-i kübra ile hadsiz nimet-i İlâhiyyeden istifade edebilir; ve bilhassa o midedeki muhabbet-i İlâhiyye zevkinin daha başka bir dairesi varL)(S - İnsan, Arza nisbeten bir zerredir; Arz da, kâinata nazaran bir zerredir; ve keza insanın bir ferdi, nev´ine nisbeten bir zerredir; nev´i de, sâir ortakları bulunan enva´ içinde bir zerre gibidir Ve keza, aklın düşünebildiği gayeler, faideler hikmet-i ezeliye ve ilm-i İlâhideki faidelere nisbeten bir zerreden daha aşağıdır Binaenaleyh, böyle bir âlemin insanın istifadesi için yaratılmış olduğu akla giremez C - Evet, zâhire bakılırsa insan bir zerre hükmündedir Fakat, insanın taşıdığı ruha, kafasına taktığı akla, kalbinde beslediği istidatlara nazaran bu âlem-i şehadet dardır, istiab edemez Ancak o ruhun arzularını ve o aklın fikirlerini ve o istidatların meyillerini tatmin ve te´min edecek âlem-i âhirettir Ve keza, istifade hususunda müzahame, mümanea ve tecezzi yoktur; bir küllînin cüz´iyatına nisbeti gibidir Nasıl ki bir küllî bütün cüz´iyatında mevcud olduğu halde, ne o küllîde tecezzi ve inkısam olur ve ne de cüz´iyatında müzahame ve müdafaa olur Küre-i Arzdan da binlerce müstefid olsa, ne aralarında bir müzahame olur ve ne Küre-i Arzda bir noksaniyet peyda olur Yalnız insanın indallah kerameti olduğu için, âlem-i şehadetin yaratılışında insan, ille-i gaiye menzilesinde gösterilmiştir Ve insanın hatırı için, bütün envâa bir umumi ziyafet verilmiştir Bu ise, bütün âlemin fâideleri insana münhasır olup başkalara hiçbir faidesi yoktur demek değildir İİ)
İNSAN-I KÂMİL Güzel huy, ahlâk ve yüksek fazilet sahibi olan kimse
İNSAN-ÜL AYN Gözbebeği
İNSANÎ İnsana ait, insanla alâkalı
İNSANİYE İnsanlar, insan cinsi, beşeriyet
İNSANİYET İnsanlık, vicdanlılık İnsana yakışır hâl ve durum
İNSANİYET-İ KÜBRA Büyük ve en makbul olan insânlık, yâni, İslâmiyet(Ey Nefis! Hayr-ı mahz olan vücudu sana giydiren Hâlik-ı Zülcelâl, sana iştihalı bir mide verdiğinden Rezzak ismi ile bütün mat´umatı bir sofra-i nimet içinde senin önüne koymuştur Sonra sana hassasiyetli bir hayat verdiğinden, o hayat dahi bir mide gibi rızık ister Göz, kulak gibi bütün duyguların, eller gibidir ki, ruy-u zemin kadar geniş bir sofra-i ni´meti o ellerin önüne koymuştur Sonra mânevi çok rızık ve ni´metler isteyen insâniyeti sana verdiğinden âlem-i mülk ve melekut gibi geniş bir sofra-i ni´met, o mide-i insâniyetin önüne ve aklın eli yetişecek nisbette sana açmıştır Sonra nihâyetsiz ni´metleri isteyen ve hadsiz rahmetin meyveleri ile tegaddi eden ve insâniyet-i kübrâ olan İslâmiyeti ve imânı sana verdiğinden dâire-i mümkinat ile beraber Esmâ-i Hüsnâ ve sıfât-ı mukaddesenin dâiresine şâmil bir sofra-i ni´met ve saadet ve lezzet sana fethetmiş Sonra imanın bir nuru olan muhabbeti sana vermekle gayr-ı mütenâhi bir sofra-i nimet ve saadet ve lezzet sana ihsan etmiştir S)
İNSANİYETKÂR f Vicdanlı ve iyi adam, insaniyetli
İNSANİYETKÂRÎ Vicdanlılık, insaniyetlilik
İNSANİYETPERVER İnsanlığı seven, iyi insan
İNSAN SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 76 Suresi olup "Dehr, Ebrar, Emşac, Hel-etâ Suresi" de denir
İNSAT (İnsiyat) Susup dinleme, susma * Gizlenerek gitme * İnfial vezninde, nidâ eden kimseye icabet etme * Beli bükülenin beli doğrulması * Meşhur olma
İNSIBAB (Bak: İnsibab)
İNSIBAĞ (Sıbg dan) Boya tutma, boyanma * Temizlenme
İNSIDAM (Sadme den) Patlama Tazyik ile bir şey atma
İNSIRAF Çekilip gitme, çekilme, geri dönme * Gr: İsimlerin kaide ve kurallara göre çekilebilmesi
İNSIRAFÎ Çekilip gitme ile ilgili
İNSIRAH (Sarahat den) Açığa çıkma, zâhir olma, sarahat bulma
İNSIRAM Kesilme, kesilip ayrılma
İNSÎ İnsana âit ve müteallik İnsan cinsinden
İNSİBAB Dökülme Akıtılma * Cereyan etme * Başka suya karışma * Tıb: Ahlat-ı erbaadan birisinin vücudun bir tarafında nesicler (dokular) arasında toplanması
İNSİBAG Boyalanma Maddi veya mânevi rengi ile renklenme Boya tutma * Temizlenme(Sohbet-i Nebeviye öyle bir iksirdir ki, bir dakikada ona mazhar bir zat, senelerle seyr-i süluka mukabil, hakikatın envarına mazhar olur Çünkü, sohbette insibag ve in´ikâs vardır Malumdur ki, in´ikâs ve tebâiyetle, o nur-u a´zam-ı nübüvvetle beraber en azim bir mertebeye çıkabilir Nasıl ki; bir sultanın hizmetkârı ve onun tebaiyeti ile, öyle bir mevkiye çıkar ki, bir şah çıkamaz S)
İNSİCAL Çekilme * Dökülme
İNSİCAM Suyun dökülüp devamlı akışı Düzgünlük Sağlam ve ıttırad ile ârızasız tertib üzere olmak * Devamlı yağmur yağmak * Edb: Düzgün, tertibli, pürüzsüz söz Kitabın ifadesi güzelce ve düzgün tertib üzere olmak
İNSİDAD (Sedd den) Tıkanma, kapanma
İNSİDAD-I EM´Â Tıb: Bağırsakların birbirine dolanması neticesinde tıkanması
İNSİDAD-I HALİME Tıb: Meme başlarının tıkanması
İNSİDAL Düşük olma, sarkma, pörsüme
İNSİFA´ (Nısıf dan) Bir şeyin ortası * Bir şeyin yarısını alma * Gündüzün ortası * Hakka hizmet * Adaletle mukabele etmek Mazluma yardım edip zâlimden hakkını almak
İNSİFAR İnkişaf etme, açılma
İNSİHAK Döğülüp ezilme Ezilip yumuşamak
İNSİHAL Düzgün söz söyleme * Kabuğu soyulma
İNSİKAB Delinme
İNSİKAB-I LÜ´LÜ´ İncinin delinmesi
İNSİLAB (Selb den) Kaldırılma, selb olunma, giderilme Kalmama Mahvedilme Soyulma, soyulmuş olma
İNSİLAH Silâhlanma Silâh ile techiz olma
İNSİLAH Soyulma Derisi yüzülme Sıyrılıp çıkma * Ayın sonu gelme
İNSİLAK (Silk den) Yola girme, süluk etme, yol tutma
İNSİLAL Bir yere toplanma, üşüşme, hücum etme
İNSİLAL Gizlice savuma, sıvışma, sıyrılma
İNSİMAG Yere düşüp ezilme, yaralanıp berelenme
İNSİNA Bükülme, burkulma, burulma
İNSİNA-YI KADEM Ayağın burkulması
İNSİRAM Dişin kırılması
İNSİTAH Yayılıp arka üstü yatma * Satıhlı olma
İNSİYAB Süzülüp akma Çabuk akıp gitme
İNSİYAG Kalıba dökülüp düzelme
İNSİYAK Mânen sevk olunma İlâhi ve mânevi sevk Gönderilmek, bir kuvvetin te´siriyle çekilip gitmek Ardı sıra gitmek
İNSİYAKÎ İnsiyak ile alâkalı İnsiyak, İlâhî sevk ve his ile alâkadar
İNS Ü CANN İnsan ve cin taifesi
İNS Ü CİNN İnsan ve cin
İNŞA Yapma Vücuda getirme Terkib etme Bir şey peyda etmek * Yaratma * Edb: Yazı dersi Nesir yazmak * Güzel nesir halinde yazı yazmak veya güzel yazılmış nesir halindeki yazıÇeşitli mektuplaşma ve güzel yazma için mektup, tezkere, istida (dilekçe), tebrik, tâziyenâme, sened vs örneklerini içinde toplayan kitaba da inşâ veya inşâ rehberi denir("İnşâ ve terkib" tabir edilen mevcud olan anasır ve eşyadan toplamak suretiyle ona vücud vermektir Eğer cilve-i ferdiyete ve Sırr-ı ehadiyete göre olsa, hadsiz derece bir sühulet belki vücub derecesinde bir kolaylık olur Eğer ferdiyete verilmezse, hadsiz derece müşkül ve gayr-ı mâkul, belki imtinâ derecesinde bir suubet olacak Halbuki; kâinattaki mevcudat nihâyet derecede külfetsiz olarak ve suhuletle ve kolaylıkla gayet mükemmel bir surette vücuda gelmeleri cilve-i ferdiyyeti bilbedahe gösteriyor ve her şey doğrudan doğruya Zât-ı Ferd-i Zülcelâlin sanatı olduğunu isbat ediyor L) (Bak: Halk)
İNŞAALLAH Allah izin verirse Allah nasibederse (meâlindedir) (Bak: Tabii)
İNŞAAT Yapmak, inşa etmek * Yapı Bina ve gemi yapımıyla alâkalı işler
İNŞAB Tırnak batırma, tırnak bastırma
İNŞAD Edb: Şiir okuma Şiiri kaidesine uygun ahenk ile okuma Sesini yükseltme * Arayıp soruşturma * Birisini hicvetme * Kayıp olan bir şeyi haber verme
İN-ŞAE Eğer isterse, istediği gibi
İNŞAÎ İnşaya, yapıya dâir ve müteallik * Güzel yazmağa dâir
İNŞAİYYAT (İnşâi C) İşitilmemiş ve duyulmamış sözlerden yapılan cümleler
İNŞAİYYE İnşâât işleriyle uğraşanlar Bina ve gemi yapma işleriyle meşgul olanlar
İNŞAK Koklatma Buruna kokulu bir şey çektirme * Tuzağa veya ağa iliştirme
İNŞAR Ölüyü diriltme (Bu fiil, Allah´a mahsus olmak kaydiyle: İnşar-ı emvat denir)
İNŞAT Ferahlandırma Neş´elendirme Sürurlandırma
İNŞAZ Yükseltme
İNŞİAB Şubelendirme Ayırma Şubelere ayrılma * Bölük bölük olma * Dalbudak verme
İNŞİAL Alevlenme, şulelenme
İNŞİBAB Gençleşme, delikanlı olma
İNŞİBAK Şebeke şeklinde olma * Balık ağı gibi birbirine geçme
İNŞİHAB Fışkırma
İNŞİHAB-I DEM Kanın fışkırması
İNŞİKAK İkiye ayrılma Çatlama Yarılma
İNŞİKAK-I ASÂ Değneğin kırılması * Mc: İhtilaf, karışıklık, ikilik Birliğin bozulması
İNŞİKAK-I KAMER Ay´ın parçalanması Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın mu´cizesi eseri olarak gökte ay´ın en parlak olduğu bir zamanda ikiye ayrılması (Hem Resul-i Ekrem´in (ASM) mütevatir ve kat´i bir mu´cize-i kübrası "Şakk-ı Kamer" dir Evet, şu "İnşikak-ı Kamer" çok tariklerle mütevatir bir surette, İbn-i Mes´ud, İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, İmâm-ı Ali, Enes, Huzeyfe gibi pek çok eâzım-ı sahâbeden müteaddid tariklerle haber verilmekle beraber, Nass-ı Kur´an ile $ âyeti, o mu´cize-i kübrâyı âleme ilân etmiştir O zamanın inatçı Kureyş müşrikleri, şu âyetin verdiği habere karşı inkâr ile mukabele etmemişler, belki yalnız "sihirdir" demişler Demek kâfirlerce dahi Kamerin inşikakı kat´idir M)
İNŞİKAK SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 84 Suresi olup İnşakkat suresi de denir Mekkî´dir
İNŞİLAL Şiddetle dökülerek akma * (Su) uçurumdan dökülerek şelâle meydana getirme
İNŞİMAR Sallana sallana yürüme
İNŞİNAC Buruşma Derinin buruşması
İNŞİNAC-I VECH Yüz buruşması
İNŞİRAH Ferahlanmak, mesrur olmak
İNŞİRAH-I DERUN İç açılması, ferahlama
İNŞİRAH SURESİ Kur´an-ı Kerimin 94 Suresidir
İNŞİRAK Çatlama, yarılma, ayrılma Yarık olma Parlama
İNŞİRAM Yarık yarık olma
İNŞİRAS (Soğuktan dolayı) el çatlama
İNŞİTAT Dağılmak Dağınık olmak Perakende olmak
İNTA´ Çok fazla terlemek Kusma, istifra etme
İNTAC Neticelenme Husule getirme Sona erdirme Doğurma, meydana getirme
İNTAF Kabahat yükleme
İNTAK Edb: Söylemeğe kabiliyeti olmayanı söyletmek Onun nâmına konuşmak Nutka getirmek, söyletilmek Dile getirmek
İNTAK-I Bİ-L HAK Hakk´ın söyletmesi Cenab-ı Hakk´ın konuşturması İnayet-i Hak ile hakikatı olduğu gibi dile getirmek
İNTAN Pis kokma Fenâ kokma * Mikrobun sebebiyet verdiği şey, hastalık
İNTANÎ Mikroplu, mikroptan meydana gelen
İNTANİYE Fena koku ve mikropluluğa dâir, mikroplu hastalıkla alâkalı
İNTAŞ (Tohum) toprakta çimlenme
İNTIBA´ Görüş ve anlayış Kalb ve ruhta hâsıl olan te´sir * Matbu´ olmak, tab´ olmak, basılmak
İNTIBAAT (İntiba´ C) Edinilen intibalar
İNTIBAH Pişmek, pişirilmek
İNTIBAH-I TAAM Yemeğin pişmesi
İNTIBAK (Tıbk dan) Uygun olmak, muvâfakat Mutabık, mümâsil ve muvâfık olmak
İNTIBAKAT (İntıbak C) Uygun ve münasib gelmeler Mutabık gelmeler
INTIFA Sönme Yanarken sönme Ortadan kalkma
INTIFA-YI HARİK Yangının sönmesi
İNTILAK Koyverip gitme Salıverme, yollama * Sevinme
İNTIMAS Kaybolma, belirsiz olma
İNTIRAK Gürleme Patlama
İNTIVA Dürülmek ve cem´ olmak Bükülmek ve katlanıp sarılmak
İNTIYA´ İtaat etme, muti olma, söz dinleme
İNTİAŞ Yorgunluktan sonra canlılık hissetme Canlılık * Hastalıktan sonra iyileşip kalkma * Geçinme * (Yıkılan adam) doğrulup kalkma
İNTİAZ Kuvvetlenme, kıvama gelme * Kalkma
İNTİBAC Hastalıktan dolayı vücutta hâsıl olan şişkinlik
İNTİBAH Uyanıklık, göz açıklığı Hassasiyet Agâh ve münebbih olmak Hakikatı ve hakkı anlayıp yanlıştan, fenadan dönmek * Sinirlerin uyanması Uzuvların harekete gelmesi
İNTİBAK Bir mekânın yükselmesi * Bir kavmin şerre yönelmesi
İNTİBAK (Bak: İntıbak)
İNTİBAR Kabarma, şişme
İNTİCAM Sona erme, nihayet bulma Tamamlanma, tamam olma
İNTİCAS Bulaşma, murdar olma
İNTİDAM Kolayca ele geçme Kolay bir şekilde elde etme
İNTİFA´ Fayda te´min etmek Menfaatlanmak
İNTİFA´ Bir şey ortadan yok olma Aradan çıkma
İNTİFAD Huk: Bir şeyi tamamen alma Tükenme, bitme
İNTİFAH Şişkinlik Şişmek Kabarmak * Vücud organlarından birinin büyümesi
İNTİFAH-I BATNÎ Karnın, gazların birikmesinden dolayı şişmesi
İNTİFAÂH-I RİE Akciğerin şişmesi
İNTİFAL Nafile namaz kılma
İNTİHA Son, nihayet, uçİNTİHA´ : Eğilme Dayanma, yaslanma
İNTİHAB Seçmek Ayırıp beğenmek İhtiyar ve âmâde eylemek * Bir şey yerinden çıkmak
İNTİHAB Kapışmak Yağma suretiyle mal almak
İNTİHABAT (İntihab C) Yağmalar, talan etmeler, kapışmalar
İNTİHABAT (İntihab C) Seçilmeler, seçmeler * Seçimler
İNTİHABÎ İntihabla alâkalı, seçim ve seçme işlerine ait
İNTİHAC Yol bulma, varma, ulaşma
İNTİHAÎ (İntihaiyye) Sona ve nihayete ait Bitme ile alâkalı
İNTİHAK Zayıflatma, gücünü azaltma, kuvvetsizlendirme * İşe yaramaz bir hale sokma
İNTİHAL Çalma Başkasının malını kendisinin gibi iddia etme * Edb: Başkasının yazısını kendisinin gibi göstermek Onu benimsemek Böyle şiire, sirkatî şiir de denir
İNTİHA-PEZİR f Sona eren, nihâyet bulan
İNTİHAR Kendi kendisini öldürmek İdâm-ı nefs
İNTİHAZ Fırsat bilip kaçırmamak Fırsat gözlemek
İNTİHAZ Ayaklanmak Depreniş Kalkmak * Yola veya sefere çıkmak Şüru eylemek
İNTİKA Bir şeyi seçme, ayırdetme
İNTİKAD İyi bilineni kötülemek * Seçip ayırdetmek * Kalp parayı gerçeğinden ayırmak * Tenkid * Fenni veya edebi eserlerin tarafsız bir nazarla incelenmesi sonunda fikir ileri sürülmesi
İNTİKAH Kemikten ilik çıkarma
İNTİKAH İyi bir haber veya söz işitip sevinme * Zayıflama, kuvvetsizleşme
İNTİKAL Bir yerden bir yere nakletmek Tebdil-i mekân etmek * Göçmek, geçmek * Sirâyet Bulaşmak * Bir şeyin miras olarak kalması * Bir mes´eleden diğer bir hususu veya neticeyi anlamak
İNTİKALEN İntikal suretiyle
İNTİKALÎ İntikal ile ilgili
İNTİKAM Öç almak Hınç ve acı çıkarmak
İNTİKAMAT (İntikam C) İntikamlar, öç almalar
İNTİKAMCÛ İntikam almağa çalışan, öç almak isteyen İntikam arıyan
İNTİKÂS (Nüks den) Başaşağı dönme veya düşme
İNTİKAS Eksilme * İstibrâ için erkeklik organına su serpme
İNTİKAŞ Nakışlanmak Menkuş olmak
İNTİKAZ Bozulma * Çözülme, battal edilmeİNTİMA´Â : Birine mensub olma, intisâb etme Bir kimseye bağlanma * (Kuş) bir yerden uçup, başka bir yere konma
İNTİSAB (Nisbet ten) Bir yere, bir kimseye mensub olmak Mâiyyetine girmek Bağlanmak
İNTİSAB (Nasb dan) Dikilip durmak * Yükseğe kaldırmak * Bir mansaba tayin olunmak * Gr: Kelimenin mansub olması (Bak: Mansub)
İNTİSAC (Nesc den) Doku peyda eylemek Doku, nesic hâsıl olmak * Mensucat gibi iki taraftan çizgili ve dokumalı olma
İNTİSAF Hakkını tam olarak alma, haklaşma * Zaman, yarı olma Vakit, yarıyı bulma
İNTİSAF-I RAMAZAN Ramazan ayının ortası
İNTİSAH (Nesh den) Kopyasını çıkarma
İNTİSAH Verilen öğütü dinleme, edilen nasihatı tutma
İNTİSAK Sıra ile düzgün olma, intizamlı oluş
İNTİSAR Saçılmak Dağılmak * Püskürmek * Toz kabarması Kabarmak * Buruna su çekmek * Aksırıp tıksırmak
İNTİSAR Yardım etmek * Hakkını tamamen almak * Öc ve intikam almak
İNTİŞA´ Neş´et etme, gelişme, yetişme, neşv ü nemâ bulma
İNTİŞAB Odun veya mal biriktirme * Tutulup kalma
İNTİŞAK Burna bir şey çekmek
İNTİŞAR Dağılmak Yayılmak Üremek * Tıb: Yorgunluktan damar şişip kabarmak Umumileşmek
İNTİŞAR-I ARZANÎ Hedefin sağ veya sol taraflarına düşen mermilerle, hedef arasında kalan mesafe
İNTİTAK Kemer veya kuşak bağlama
İNTİYAH Ağlama, göz yaşı dökme
İNTİYAT Kendi reyi ile davranma, kendi istek ve iradesi ile hareket etme * Asılı kalma
İNTİZA´ Koparıp alma, çekip koparma
İNTİZAC Çok ağlama, fazlaca göz yaşı dökme * Tıb: Çıbanın olgun hâle gelmesi
İNTİZAH Suç ve kabahattan sıyrılma Temize çıkma * Def-i hâcet yaptıktan sonra temizlenme Tahâretlenme
İNTİZAM Tertib, düzen, düzgünlak ve nizam üzere olmak
İNTİZAMIN İLCAI İntizamın zorlaması, mecbur etmesi, muztar kılması
İNTİZAMPERVER f Her şeyi tertib ve düzenli yapan İntizâmı çok seven
İNTİZAR Adamak, nezretmek
İNTİZAR (Nazar dan) Gözlemek Ümidederek beklemek

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

İNZA´ Çekip çıkarmak * Soyunmak * Zorla çekip çıkarmak * Feragat
İNZAC İyice pişirip kıvamını buldurma
İNZAL (Nüzul dan) İndirme İndirilme Nüzul ettirme * Tenasül âletinden meninin çıkması
İNZAL-İ KÜTÜB Cenab-ı Hakk´ın vahiy ile peygamberlere kitab göndermesi
İNZAR (Nazar dan) Te´hir etme, geciktirme İmhal
İNZAR (C: İnzârât) (Nezr den) Neticenin kötü olacağını bildirerek fenalıktan sakındırmak Azab ve ceza va´detmek
İNZARAT (İnzar C) İhtarlar, tenbihler
İNZILAM Zâlimin zulmüne boyun eğme
İNZIMAM (Zamm dan) Bir birine ilâve olunmak, katılmak Yapışmak Birbiri ile alâkalı oluş
İNZİAC Yerinden koparma, sökülme * Tas: Allah´a tam teveccüh ederek dünyevî emelleri bırakmak
İNZİBAT Asayiş, düzen ve rahatlık Umumi emniyetin iyi ve yolunda olması * Sağlamlaşmak * Polis vazifesini gören asker, ordu mensubu
İNZİBATÎ Emniyet ve asâyişe dair İnzibata müteallik İnzibatla alâkalı
İNZİCAR Çekilmek, vazgeçmek
İNZİMAM Bağlanma * Yular ile bağlanma
İNZİMAM (Bak: İnzımam)
İNZİVA Feragat edip bir tarafa çekilmek Bir işe karışmamak Dünya işlerini bırakmak Süfli ve hevesi işleri bırakıp ilm-i Kur´an ve imanla, ibadet ve taatla, Kur´ân ve imana hizmetle vakit geçirmek
İNZİVA-GERDE f İnzivaya çekilen
İPLİKHANE Eskiden suç işlemiş kimselerin hapsedilip çalıştırıldıkları yere verilen addır * Gemilere lüzumlu halatlarla yelken bezini yapan eski bir deniz müessesenin adı idi
İPNOTİZMA (Fr: Hypnotisme) Telkin ile kabiliyetli bir kimsenin üzerinde, söz ve bakış ile elde edilen bir çeşit uyku hâli * Uyuşukluk İradesizlik hâli ve bu hâle ait vaziyetler
İPOTEK Fr Bir borcun ödeneceği zamana kadar borçlunun alacaklıya vermiş olduğu değerli şey Rehin
İP PARASI Mc: Belâyı savmak için verilen şey
İPTİDA (Bak: İbtida)
İPUCU Mc: Emare, işaret, alâmet, delil, vesika
İRA Bağış yapma, iyilikte bulunma * Çakmaktan ateş çıkarma Parlama
İ´RA Çıplak bırakma, soyma
İR´Â Otlatma
İR´Â-Yİ AGNAM Koyunları otlatma
İ´RAB Düzgün konuşmak ve hakikatı açıklamak * Gr: Kelime ve fiillerin sonunda bulunan harf veya harekelerin değişmesi ve bu değişikliği ve sebeblerini öğreten ilim
İRABE Şüphelendirme, şüpheye düşürme
İRABET Akıl, anlayış, kavrayış
İRAD Varid kılmak Getirmek Söylemek * Gelir Kazanç Bir mal veya mülkün getirdiği kazanç
İRAD-I KELÂM Söz irad etme, söz söyleme
İRAD-I MESEL Edb: Bir fikri isbat için misal getirme Buna İrsal-i mesel de denir
İRAD-I NUTK Nutuk iradetme Nutuk söyleme
İRAD Ü MASRAF Gelir ve gider
İR´AD Tehdid etmek, korkutmak Muztarib etmek * Kılıç parlatmak * Kadın yüzünü kendisi açmak
İRADAT (İrade C) İstemeler, buyruklar, iradeler, emirler, fermanlar
İRADE İstek, arzu Dilemek Emir Ferman * Bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç(İrade, ihtiyardan daha geniştir, umumidir İhtiyar, taraflardan birini diğerine tafdil ile beraber tercihtir İrade; yalnız tercihtir Mütekellimler bazan iradeyi ihtiyar mânasında kullanmışlardır İradenin zıddı kerâhet; ihtiyarın zıddı icâb ve ıztırardır İrade, hakikatte dâima ma´duma taalluk eder Çünkü, bir emrin husûl ve vücudu için o, tahsis ve takdir eder) * Fık: Cenab-ı Hak irade sıfatı ile muttasıftır ve iradesi ezelîdir Yaratacağı şeyleri bu irade sıfatı ile kendi hikmeti ile birer veche tahsis buyurur ve onun irade buyurduğu mutlak olur(Âdetullah üzerine irade-i külliye-i İlâhiye, abdin irade-i cüz´iyesine bakar Yani, bunun bir fiile taallukundan sonra o taalluk eder Öyle ise cebir yoktur İİ) (Bak: Vicdan)
İRADE-İ ALİYE Tar: Sadrazam tarafından verilen emir Bu emir yazılı olduğu gibi, şifâhi de olurdu Yazılı olana "iş´arat-ı âliye" de denilirdi
İRADE-İ CÜZ´İYYE Allah tarafından insanın kendi salâhiyetinde bıraktığı istek, arzu İnsanın herhangi bir tarafa meyletme kuvveti ve isteği Az ve zayıf irade
İRADE-İ İLÂHİYE Külli irade Allah´ın emri ve isteği
İRADE-İ KÜLLİYE Külli irade Allah´ın her şeye şâmil olan emri ve iradesi
İRADE-İ SENİYYE Padişahın, bir işin yapılması veya yapılmaması hakkında verdiği emir İrade eskiden şifahî, yani ağızdan emir vermek, yahut kendi el yazısı ile yazmak suretiyle verilirdi Sonradan iradeler mabeyn baş kâtibinin imzasını taşıyan yazılı kâğıtla bildirilmeğe başlamıştır * Çok yüksek ve mühim yerden gelen emir
İRADE-İ ŞÂHANE Padişahın emri, fermanı, buyruğu
İRADE-İ ZÂTİYE Bir adamın kendi arzu ve isteği
İRADET İrade, istek, dileme * Gönül isteği
İRADÎ İrade ile alâkalı, iradeye dâir
İRAE Göstermek, göstererek öğretmek * Göz önüne koymak * Gösteriş
İRAE-İ TARİK Yol gösterme Kılavuzluk etme
İRAGA İsteme, irade etme
İRAHE (Rahat dan) Rahatlandırma, rahat ettirme
İRAKA Dökmek, akıtmak
İRAKA-İ DEM Kan akıtmak İnsan öldürmek
İRAN Tabut * Neşeli ve mesrur olma
İRAN Fars memleketi
İRAS Sebeb olmak, vermek Vâris kılmak, miras bırakmak, miras yemek * Gerekmek
İRAS-I FÜTUR Bıkkınlık verme
İR´AS Çekerek sarsma
İR´AS Titretme
İRAS (Ağaç) yapraklanma * Yosun olma
İRAT Tehlikeye, vartaya düşürmek
İ´RAZ Yüz çevirmek Başka tarafa dönmek İctinab, çekinmek
İRAZA Kandırmak, kandırılmak Râzı etmek
İRB (İreb) Akıl Zihin, zekâ * Akıllılık
İRBA´ (Ribâ dan) Çoğaltma, artırma, fazlalaştırma * Faize verip artırma (Haramdır)
İRBAB Bir yerde mukim olma Bir mevkide devamlı olarak kalma
İRBAH (Ribh den) Fayda ve kazanç elde etme * Fâize para verme
İRBAŞ Ağacın yeşillenip yapraklanması
İRBE Akıllılık, zekâ * Hile, oyun
İRBİYAN Teke, istakoz gibi deniz hayvanları
İRCA´ Geri çevirmek, geri döndürmek * Alışverişi faydalı kılmak * Musibet vaktinde Allah´a sığındığını âyet okuyarak ifade etmek
İRCA-İ İNAN Atın dizginini çevirme, başka tarafa yöneltme
İRCA-İ KELÂM Sözü yine maksada çevirme ve getirme
İRCA-İ NAZAR Bakışı gerilere çevirme, mâziye bakma
İRCA Sonraya bırakmak * Kuyuya kenar yapmak
İRCAF (Bak: Recefe)
İRCAL Birini yayan olarak yürütme
İRDA´ Meme vermek, süt emzirmek (Bak: İrza´)
İRDA´ Helâk etme, aşağı düşürme
İRDAF Ardısıra yürütme, yürütülme
İRDAFEN Ardısıra yürüterek
İREB (Bak: İrb)
İREM (Bak: Irem, Şeddâd)
İREM Kurşun veya ok atılan nişan tahtası
İREN Alt dudak
İRFAD Yardım etme, bağışta bulunma Hediye verme
İRFAH Refaha ulaştırma, rahata kavuşturma
İRFAK Fayda vermek, işe yaramak Kolaylık ve mülâyemetle tutmak
İRFAL Elleri sallıyarak yürüme * Eteği sarkıtma
İRFAN Bilmek, anlayış, tecrübe ve zekâdan ileri gelen zihnî kemal * İkrar * Mücazat * Fık: Esrar-ı İlâhiyeye, iman ve Kur´an hakikatlarına vukufiyet (İlim ile irfan ve ma´rifet arasında fark vardır: İlim, vech-i küllî ile, yani her vechesiyle bilmektir İrfan ve marifet ise; vech-i cüz´î ile bilmektir Bu cihetle Cenab-ı Hakk´a irfan ve marifet isnad olunmaz Fıtrî istidat eseri olarak inceleyerek tefekkür edip bilmektir Buna "İlm-i Ledün" ve İlm-i Rabbanî" de denir) (Bak: Ârif)
İRFAŞ Yeme içme ile uğraşma * Bir yerde daimi oturma
İRFİTAT Ufak ufak yapma, ufalama
İRGAB Rağbet ettirme
İRGAF Hırsla bakma * Hızlı yürüme
İRGAM Aşağılatma Hor, hakir kılma * Burunu kırma * Yere sürtme * Galip olma * Kahretme
İRGAN Bir işi kolaylaştırma
İRGANDİ Yerinde oynama, sallanma, kımıldama
İRHA Tatlılıkla ve kibarca hareket etme, yumuşak davranma, tatlı muâmele etme
İRHA´ Gevşetme, aşağı salıverme ve sarkıtma Koyverme, salıverme * Dilmek, dilim dilim etmek
İRHA-İ İMAME "Sarığı gevşetme" Kaygısız, endişesiz olma
İRHA-İ İNAN Dizginleri salıverme * İşine devam etme
İRHA-İ LİSAN Ağzına geleni söyleme
İRHAB Bollanma, bol olma Genişleme
İRHAB Korkutma veya korkutulma * Kaçırma
İRHAF Bileme Keskinleştirme
İRHAF Hamuru gevşek ve sulu tutma
İRHAK Sıkıntı ve eziyet etme * Zorlama, sıkma
İRHAN Rehin koyma veya konulma
İRHAS Fiat indirmek, ucuzlatmak
İRHAS Hayırlı işler yapmak * Israr etmek * Duvar yapmak * Sağlam şey
İRHASAT Hayırlı işlerle uğraşmak * Sağlam şey * Ist: Peygamberimiz Hz Muhammed´in (ASM) nübüvvetinden evvel zuhur eden hârikulâde haller ki, bunlar peygamberliğine delil teşkil eden hâdiselerdendir
İRHEM YAREB Tıb: Bağırsak tıkanması veya dolanması
İRİN (Bak: Cerahat)
İRİS yun Gözümüzün saydam tabakasının arkasında olup, deliği, ışığın az veya çok miktarda olmasına göre genişleyip büzülen tabaka KuzahiyeİRK´ : Geciktirme * İftira etme
İRKA´ Akan kan veya göz yaşını silme, dindirme
İRKAB Huk: Öldükten sonra kanunî mirasçılarından başka bir kimseye de miras bırakma
İRKÂB (Rükûb dan) Bindirme * Binilecek hayvan verme * Araba veya gemi gibi bir vasıtaya bindirme
İRKÂBEN Bindirerek, irkâb suretiyle
İRKAD Uyutma veya uyutulma
İRKÂH İnanma, itimad etme, güvenme * Sığındırma, dayandırma
İRKAK Köle edinme Cariye veya köle satın alma * İnciltme
İRKAL Hızlı yürüme
İRKAN Kına yakma, kına sürme * Safran ağacı, kızılağaç * Tıb: Sarılık hastalığı
İRKAS Oynatma, raksettirmek
İRMA´ Atma, fırlatma
İRMAD Fakir düşme Sefil olma * Göz ağartma
İRMAN f Arzu, taleb, istek * Dalkavuk * Nedâmet, pişmanlık * Dâvet edilmeden bir yere giden kimse
İRMEGAN f Saadet İkbal, mutluluk, uğurluluk * Terbiye eden, mürebbi
İRMİK Buğday gibi hububatdan elde edilen ve helva, çorba yapımında kullanılan iri taneli un
İRS Karı ile kocadan her biri (Bak: Irs)
İRS Vefat eden kimsenin vâsi olup malını almak * Ölen yakın akrabadan kalan mal, miras, mülk * Bir şeyin artığı Fâsıla nişanları
İRSA´ Mızrak gibi sivri bir şeyle dürtme
İRSA´ Sağlamlaştırma, sâbit kılma * Geminin demir atması * Pâyidar olmak
İRSA´ Yerinden ayrılmama Mukim olma
İRSAD Gözetlemek * Hâzır ve âmâde eylemek * Mükâfat vermek * Edb: Secili ve kâfiyeli bir cümlede ses uyumundaki ana sesi önce tanıtıp, ondan sonra gelecek kelimeyi tanıtma sanatıdır Meselâ:Elemin Kays´a kıyas etme din-i mahzunun, Yok idi aklı ne derdi var idi Mecnunun(Baki)Birinci mısrada "Kays" isminin geçmesi, ikinci mısrada ise "Yok idi aklı, ne derdi var idi" denmesi sözün sonunun "Mecnun" olacağını hemen akla getirmektedir
İRSAH Yerinde tutma, durdurma Bir şeyi sağlamlaştırma
İRSAL (Resul den) Göndermek, gönderilmek, yollamak * Havale kılma * Salıvermek Kendi haline koymak * Sürü sahibi olmak * Elçi gönderme
İRSAL-İ LİHYE Salak bırakma
İRSAL-İ MESEL Konuşurken meşhur hikmetli sözleri kullanmak"Hakir olduysa millet, şanına noksan gelir sanmaYere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten""Muini zâlimin dünyada erbab-ı denâettirKöpektir zevk alan sayyad-ı bi-insâfa hizmetten"(Namık Kemal)
İRSAL-İ RÜSÜL Cenab-ı Hakk´ın insanlara her hususta ve hususen Allah´a itaatte rehber olacak peygamberler göndermesi
İRSALAT (İrsal C) Göndermeler Gönderilen şeyler
İRSALİYE Makbuz * Her hangi bir yere gönderilen eşya veya malların listesi
İRSAN Muhkem ve sağlam kılma, rasanet verme
İRSAS Eskitme, yıpratma Eskitilme, yıpratılma
İRSAS-I LİBAS Elbisenin yıpranması, eskitilmesi
İRSEN Miras olarak, anadan, babadan geçmek yolu ile
İRSÎ Miras ile alâkalı, irse âit ve müteallik
İRSİYET Verâset Aile ve soydan geçen benzerlik
İRŞA´ Rüşvet verme
İRŞAD Doğru yolu göstermek Akli ve kalbi, mukni ve te´sirli eserler veya sözlerle gafletten uyandırıp hidâyet yolunu göstermek Cadde-i kürba-yı Kur´aniye yolunda selâmetle devam ettirmek Allah´a ibadet ve itaata kavuşturmak Veli bir zâtın, bir kimsenin hidâyete ermesine vesile olması * Ist: Hak ve hakikatı arayan kimselere bir mürşid-i ekmelin Kur´ânî ve İslâmî eserleriyle veya sözüyle Sırat-ı Müstakim olan İslâmiyet yolunu tanıtması ve tarif etmesi İmanı kuvvetlendiren ve inkişaf ettiren tahkikî ve yakînî delillerle hak ve hakikatı talim ve tedris etmesi (Bak: Mürşid)
İRŞADAT (İrşad C) İrşadlar Hak ve hakikatı ve doğru yolu bildirmeler İkazlar (Bak: İrşad)
İRŞAF Suyu yavaş yavaş ve yudum yudum içme
İRŞAK Bir şeye dik bakma Dosdoğru etme
İRTA´ Zoraki ve istemeyerek gülme
İRTA´ Otlatma veya otlatılma
İRTAB Dikme veya dikilme
İRTAC Bir kimsenin sözünü kesme, konuşturmama * Devamlı yağmur ve kar yağma * Kapıyı örtme, kapama * Kıtlık her tarafa yayılma
İRTAM Hatırlamak için parmağa iplik bağlama
İRTAT Tenbellik etme Yerinden kımıldamama
İRTECEK f Şimşek, berk
İRTİA´ (Ra´y den) Otlatma
İRTİA´ Düşünmek, istikbali düşünme
İRTİAB (Ru´b dan) Ürkme, korkma
İRTİAD (Ra´d ve Ri´d den) Iztırablı ve sıkıntılı olmak * Deprenme Titreme
İRTİAF İleri geçme, ilerleme
İRTİAS Küpe takma
İRTİAS Silkinme, sıçrama, deprenme
İRTİAŞ Ra´şeye tutulma, titreme, sarsılma
İRTİAŞ-I MEST Sarhoş ve baygın titreyiş
İRTİBA´ Bahar mevsiminde güzel bir yerde oturma
İRTİBAB Kokulu şeyler yapma * Bir çocuğu büluğ çağına varıncaya kadar besleme
İRTİBAH Yükselme, yükseğe çıkma
İRTİBAK Karışık ve çapraşık bir işe girişme * Karaca, geyik gibi hayvanların tuzağa düşmeleri * Bir kazâya uğrama
İRTİBAK Çamura batma * Dolanbaçlı konuşma * Karışma * Bir işi aksi veya ters gitme
İRTİBAL Bir malı çoğaltma Bereketlendirme
İRTİBAS Dağılma
İRTİBAS Perişan ve zor durumda kalma * Pek karışık ve sıkışık olma
İRTİBAT Bağlanmak, raptedilmek Muhabbet, dostluk ve alâkadarlık * Düşmana karşı cenk için hudutta at sahibi olmak
İRTİCA Ummak, ümidetmek, rica etmek
İRTİCA Geri dönmek Ric´at etmek Eski hayat tarzına dönmek(İşte Kur´an´ın bu gibi kudsi kanun-u esasisine irtica namını veren bedbahtlar, vahşet ve bedeviliğin dehşetli bir kanun-u esasisi olarak kabul ettikleri şimdiki öylelerinin siyasetinin bir nokta-i istinadı şudur ki: "Cemaatin selâmeti için fert feda edilir Vatanın selâmeti için eşhasın hukuku nazara alınmaz Devletin siyasetinin selâmeti için cüz´i zulümler nazara alınmaz" diye bir tek câni yüzünden bir köyü mahvetmekle bin mâsumun hakkını nazara almaz Bir tek câninin yüzünden bin adamın kılınçdan geçmesini caiz görür Bir adamın yaralanması ile binler mâsumu sıkıntıya verdirir Ve ikiyüz adamı kurşuna dizilmesini o bahane ile nazara almaz Birinci Harb-i Umumî´de üç bin adamın câniyane siyaset hatalariyle otuz milyon biçâre nev´-i beşer aynı harpde mahvedildiği gibi, binler misaller var İşte bu vahşiyâne irticaın bu dehşetli zulümlerine karşı gelen Kur´an şakirdlerinin Kur´anın yüzer kanun-u esasîsinden $ âyetinin ders verdiği kanun-u esasisi ile adâlet-i hakikiyeyi ve ittihadı ve uhuvveti te´min etmeğe çalışan ehl-i iman fedakârlarına "mürteci" namını verip onları müttehem etmek, mel´un Yezid´in zulmünü, adalet-i Ömeriyeye tercih etmek misillü en vahşi ve zâlimane bir engizisyon kanununu, beşerin en yüksek terakkiyatına ve adaletine medar olan Kur´an´ın mezkûr kanun-u esasisine tercih etmek hükmündedir Emirdağ L) (Bak: Medeniyet, Mürteci´)
İRTİCAC Çalkanmak Heyecana gelme * Sarsıntı Muztaribane hareket etmek
İRTİCAC-I DERYÂ Denizin kabarması, dalgalanması
İRTİCAF (Recfe den) Sarsma, sarsıntı, çalkalama Tahrik
İRTİCAÎ (İrticaiye) İrtica ile alâkalı
İRTİCAL(EN) Hazır cevaplılık Düşünmeden ve birdenbire açıkça güzel söz veya şiir söylemek
İRTİCALİYYAT Düşünmeden, içinden doğarak söylenen sözler
İRTİCAM Birşey üstüste katlanma
İRTİCAN Adamın işi gücü bozulma
İRTİCAS Gök gürleme * Top bürünme
İRTİCAZ Kısaltma, ihtisâr
İRTİDA´ Süt emmek
İRTİDA (Ridâ dan) Örtünme, bürünme
İRTİDA´ Dinin yasak ettiği şeyleri yapmama, geri durma
İRTİDAD Din değiştirmekle mürted olmak İslâmiyetten çıkarak dinsiz olmak * Geri dönmek (Bak: Mürted)
İRTİDAF (Redif den) Ardından gitme, ardına düşme, peşinden koşma
İRTİFA´ Yükseklik * Yukarı kalkmak Kaldırmak Terakki
İRTİFA ALMAK Öğle vakti, güneşin yüksekliğini ölçerek zamanı belirlemek * Yükselmek
İRTİFAD Kazanma, kesbetme, kazanıp kâr etme
İRTİFAEN Yükseklikçe, yükseklik bakımından
İRTİFAK Bir yere dayanma * (Kap) dolma * İhtiyaç duyma * Arkadaşlık etme * Tıb: İki kemiğin hareketsiz kalmak üzere mafsallanması
İRTİFAS Fiatların yükselmesi, pahalılık
İRTİGAB (Rağbet den) Heveslendirme, isteklendirme, rağbet ettirme
İRTİHA´ Katılma, karışma
İRTİHAL Bir yerden başka yere göçmek, gitmek Nakl-i mekân etmek * Ölmek
İRTİHAL-İ DÂR-I BEKÂ Dâr-ı bekaya göçme Ölme
İRTİHAN (Rehn den) Bir şeyi rehin olarak alma veya alınma
İRTİHAS Ucuz saymak veya sayılmak
İRTİHAŞ Rahatsız olma, huzuru kaçma Sıkıntı ve ıztırâb içinde bulunma
İRTİHAZ Rezil rüsvay olma Kepaze olmaİRTİKA´ : Yükselme, yukarı çıkma * Daha yüksek yerlere ve mevkilere erişme Yüksek derecelere ulaşma
İRTİK´ Güvenme, dayanma
İRTİKÂB Bir işe girişmek * Kötü bir iş işlemek Rüşvet almak gibi çirkin bir şey yapmak * Bir makamı âlet ederek, hakkı olmayan para veya malı hile ile almak
İRTİKAB Bekleme, gözleme * Ümit etme, umma
İRTİKAK Söz gücü olan kimsenin, söz söylemekten âciz kalması
İRTİKAM Yığılma, üst üste birikme
İRTİKAS Baş aşağı olmak * Bir hâdiseye yakalanmak
İRTİKAŞ Harpte askerlerin birbirine karışması
İRTİKAZ Çocuğun, ana karnında kımıldaması * Çalkanıp durma * Acı çekme, ıztırâb duyma
İRTİKAZ (Rekz den) Dikilme * Bağlanma * Tıb: Nabız atma
İRTİMA´ Birbirine atışma
İRTİMAS Suya dalma, dalıp gitme Dalgıçlık
İRTİMAZ Iztırab ve acı içinde kıvranma * Remzetme
İRTİMAZ Yerinden kaldırıp sıçratma * Birini koruma, himâye etme
İRTİSA´ Dişler sık olma * İki şey, birbirine bitişik olma * Taneleri, iki taş arasında döğüp parçalama
İRTİSAD İstif etme Birbiri üstüne düzgün bir şekilde yerleştirme
İRTİSAM Resmedilmek, resmi çıkmak, resimli ve nişanlı olmak * Emrolunan şeye imtisâl etmek * Cenâb-ı Hakkı tekbir ve O´na ilticâ etmek
İRTİSAS Yayılma, meşhur olma, şüyu bulma, şâyi olma
İRTİŞA´ Rüşvetçilik Rüşvet almak
İRTİŞAF Emerek ve azar azar içme * Tıb: Vücudun her hangi bir yerinde toplanan suyun, dışarı atılması
İRTİŞAH (Reşha dan) Sızma, terleme
İRTİTAC Konuşurken kekelemeye başlama, dili tutulma
İRTİVA´ Suya içerek kanma * Tıb: Vücuttaki organ ve eklemlerin kuvvetlenip kalınlaşması
İRTİVAH Nöbetle çalışma
İRTİYA´ Ürkme, korkma
İRTİYAB Duraklama, şüphelenme, tereddüt
İRTİYAD Bir kimseden bir şey isteme
İRTİYAH (Rîh den) Genişleme, ferahlama, feraha erme * Rüzgârlanıp rahatlama
İRTİYAZ Riyâzet yapma, nefsine eziyet etme
İRTİZA´ Bir şey eksilme, ziyân görme
İRTİZA´ (Rızâ dan) Memeden süt emme
İRTİZA-İ SABİ Çocuğun süt emmesi
İRTİZA´ (Rıza dan) Razı olma, rıza gösterme, uygun ve münasib bulma Kabul etme * Beğenme, seçme
İRTİZAH Biraz bahşiş alma * Özür dileme
İRTİZAK (Rızk dan) Rızık alma, rızıklanma
İRVA Bolca sulamak Suya kandırmak * Birisine hadis veya şiir rivayet ettirmek
İRVA VE İSKA Sulama, suya kandırma
İRZA Bir kimseyi râzı etmek, gönlünü yapmak, kandırmak
İRZA-Yİ TARAFEYN İki tarafı anlaştırma, râzı etme
İRZA´ Meme vermek, süt emzirmek veya emzirilmek
İRZA Çayırlık Otluk yer
İRZAK Rızıklandırmak, maddi veya mânevi ihtiyacını vermek
İRZİZ Dik ses * Titreme * Dolu tânesi

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

İS Dumandan hasıl olan siyah madde Kurum
İSA (AS) Dört büyük peygamberden birisidir Hakiki Hristiyanlık dininin peygamberidir Kur´an-ı Kerim´de meziyet ve senası geçmektedir İncil, mukaddes kitabıdır Vahiy ile kendine gönderilmiştir Ancak kendisinden sonra Havarileri tarafından yazılmıştır(İncil´in bir yerinde İsa (AS) demiş: "Ben gideceğim; tâ dünyanın reisi gelsin" Acaba Hz İsa (AS)´dan sonra dünyanın reisi olacak ve hak ve bâtılı fark ve temyiz edip Hz İsa´nın (AS) yerinde insanları irşad edecek, Resul-i Ekrem´den (ASM) başka kim gelmiştir Demek Hz İsa (AS), ümmetine dâima müjde ediyor ve haber veriyor ki: Birisi gelecek; bana ihtiyaç kalmayacak, ben onun bir mukaddemesiyim ve müjdecisiyim M)
İSA´ Zenginleştirme veya zenginleştirilme * Genişletme
İSA´ Teselli verip sabra irşad etmek
İSABET Ecir, mükâfât, karşılık vermek * Doldurmak
İSABET Rastlamak Doğruca varıp erişmek Doğru düşünmek, matluba uygun iş işlemek
İSABET-İ AYN Göz değmesi, nazar değmesi
İSABET-İ RE´Y Fikir doğruluğu İsabetli ve yerinde bir düşünce
İSABETKÂR f Doğru rastlayan İsabetli
İS´AD Yükseltmek, yukarı çıkarmak * Mekke-i Mükerremeye gitmek
İS´AD Mes´ud etmek Mübarek eylemek İâne, yardım etmek
İSAET Bir işte ihmal ile zarar verme
İSAET (Sû´ dan) Kötü iş işlemek Kötülükte bulunmak Yaramazlık
İS´AF Birisinin arzusunu, istediğini kabul etmek ve yerine getirmek
İSAF Asr-ı saadetten evvelki câhiliyet devrinde Mekke putlarından birinin adı
İSAF Eseflendirmek Esef vermek * Hışım ve gadab etmek Öfkelenmek
İSAGA Kalıba dökme veya dökülme
İSAGA Kolaylıkla ve rahatlıkla yutulma
İSAGA-İ TAAM Yemeğin kolaylıkla yutulması
İSAH (Vesah dan) Kirletme veya kirletilme
İSAKA Akıtma * Arkadan sürme Sevk etme
İSAL Ulaştırmak, vâsıl etmek Yetiştirmek
İSALE Akıtmak, dökmek * Seyyal kılmak Cereyan ettirmek
İSALE-İ DÜMU´ Gözyaşları dökme, ağlama
İSAM Günaha sokmak, günaha sokulmak
İSAM (İsm den) Ceza Bir kabahat veya suçun gerektirdiği netice, karşılık
İSAR Kendisi muhtaç olduğu halde başkasına nimet vermek, cömertlik, ikrâm * İhtiyar etmek * Yumuşatmak * Dökmek, serpmek Saçmak(Sahabelerin, sena-i Kur´aniyeye mazhar olan "İsar hasletini" kendine rehber etmek, yâni hediye ve sadakanın kabulünde başkasını kendine tercih etmek; ve hizmet-i diniyenin mukabilinde gelen menfaat-ı maddiyeyi istemeden ve kalben taleb etmeden, sırf bir ihsan-ı İlâhî bilerek, nâsdan minnet almıyarak ve hizmet-i diniyenin mukabilinde de almamaktır(Çünki hizmet-i diniyenin mukabilinde dünyada bir şey istenilmemeli ki ihlâs kaçmasın Çendan hakları var ki, ümmet onların maişetlerini temin etsin Hem zekâta da müstehaktırlar Fakat bu istenilmez; belki verilir Verildiği vakitte, hizmetimin ücretidir denilmez Mümkün olduğu kadar kanaatkârane başka ehil ve daha müstehak olanların nefsini kendi nefsine tercih etmek $ sırrına mazhariyetle, bu müdhiş tehlikeden kurtulup ihlâsı kazanabilir L)
İ´SAR Sürçtürmek, ayak kaydırmak * Zemmetmek, kötülemek
İ´SAR Fakirlik * Borçluya karşı takaza etmek, sıkıştırarak alacağını istemek, güçleştirmek
İ´SAR İkindi zamanında bulunmak * Kızın gelinlik çağına gelmesi * Kasırga
İSAR Sargı, bağ * Esirlik, kölelik
İSAR Keçinin memesine takılan torba, kese
İSAR Zengin, maldâr olmak; gani olmak
İS´AR Narh koyma, fiat veya pahâ biçme
İS´AR Çocuğun diş çıkarması
İSARE Esir etmek ve gezdirmek * Bağ, bend
İSARE Koparmak, kaldırmak * Tozu havaya kaldırmak
İSAS Çok sık ve uzun saç veya bitki
İSASE Zenginlik, servet * Göz ucuyla bakma * Cemiyet, topluluk
İSAVE Gammazlık, ağız karalığı
İSB Kasık tüyü
İSBAH (Sebh den) Yüzdürme, suda yüzdürülme
İSBAL (Sebl den) Yollama, gönderme veya gönderilme
İSBAT Doğruyu delil göstererek meydana koymak Delil ve şâhitle bir fikrin sıhhatını göstermek İtiraf, ikrar ve tasdik etmek * Sabit ve muhkem kılmak * Bâki ve pâyidar eylemek * Delil Bürhan Şâhit (Bak: İman-ı bil-âhiret)
İSBAT-I HÜNER Maharet ve hüner gösterme
İSBAT-I VÜCUD Hazır bulunma Varlığını gösterme
İSBAT Bir hastalığın devamlı olması, müzmin oluşu, ayak kaydırma
İSBATİYECİLİK (Fr: Pozitivizm) Fls: Bu felsefe nazariyesine göre, isbat yolu ile yakîn, şüphesiz bilginin elde edilebilmesi, tecrübelerle müşahadelerle ve vakıalara istinaden mümkün olacağı iddia edilir İsbat şeklini ve sahasını daraltıp sadece maddiyata münhasır kılan bu anlayış yalnız maddiyata ait mes´eleler için doğrudur(Bir şeyden uzak olan bir kimse yakın olan adam kadar o şeyi göremez Ne kadar zeki olursa olsun, o şeyin ahvali hakkında ihtilâfları olduğu zaman yakın olanın sözü muteberdir Binaenaleyh Avrupa feylesofları maddiyatta şiddet-i tevaggulden dolayı imân, İslâm ve Kur´ân´ın hakaikından pek uzak mesafelerde kalmışlardır Onların en büyüğü yakından hakaik-ı İslâmiyeye vukufu olan âmi bir adam gibi de değildir Ben böyle gördüm, nefs-ül emir de benim gördüğümü tasdik eder Binaenaleyh şimşek, buhar gibi fenni meseleleri keşfeden feylesoflar Hakk´ın esrarını Kur´ân nurlarını da keşfedebilir diyemezsin Zira, onun aklı gözündedir Göz, kalb ve ruhun gördüklerini göremez Çünkü kalblerinde can kalmamıştır Gaflet o kalbleri tabiat bataklığında çürütmüştür MN) (Bak: Rasyonalizm)
İSBİ´ (C: Esâbi) Parmak * Ölçü parmağı, arşının yirmidörtte biri (Türkçede: $ telaffuz edilir)
İSEVÎ Hz İsa´nın (AS) dininden olan Nasrani Hristiyan
İSEVİYYET Hristiyanlık
İSFAR Sabah namazının ortalık aydınlanırken kılınışı
İSFENC Sünger
İSFENCE (İsfencî) Süngere benzer, sünger biçiminde, süngerimsi
İSFENCİYE Süngerler
İSFEND Şarap
İSFENDAN f Beyaz biber tohumu * Akçaağaç
İSFİD f Beyaz, ak
İSFİRAR (Bak: Isfirar)
İSGA (Bak: Sagat)
İSHAB Çok söylemek * Türlü şeylerden renk değiştirmek * Bir şeye fazla tama´ etmek * Kuyu kazıp suyu bulamamak * Zehirlenme veya hastalıktan dolayı renk değişmesi * Kuzu, anasını emmek * Duvarı başı boş salıvermek
İSHAK (AS) Kur´ân-ı Kerim´de adı geçen peygamberlerdendir İbrahim (AS)ın oğludur Yakub (AS)ın babasıdır
İSHAKİYYE KÖŞKÜ Sadrazam İshak Paşa tarafından Sultan İkinci Bayezid için, Topkapı surları dahilinde yaptırılmış olan köşkün adıdır Bânisinin ismine nisbetle bu adı almıştır (OTDS)
İSHAL Mülâyim ve düz bir yere varmak * Tıb: Barsakların iltihabından soğuk algınlığından hâsıl olan sürgün, iç sürme
İSHAN Aslında kalınlık demek olan sihan ve sehânetten kalınlaştırmak demektir Siklet de sehanetin lâzımı olmak itibariyle: "Falan kimseyi, hastalığı veya yarası ağırlaştırdı, yerinden kımıldatmaz etti" mânâsına "İshanehül maraz evilcerh" denilir Harbde düşmanın esaslı kuvvetlerini iyiden iyiye vurarak, ordusunu derin ve geniş bir suretde yaralayıp, kımıldanamıyacak bir hâle koyacak derecede kat´iyyen mağlub etmeğe de ishan tâbir edilir
İSHAN Isıtma, ısıtılma * Kızdırma veya kızdırılma
İSHAN-I AYN Ağlatma Göz kızartma
İSHAR Uyundırma * Gece uyutmayıp, uyanık durdurma
İSHAT Darıltma, gücendirme
İSİK Çukurluk, engebelik Çukurlu
İSİMLİK Tar: Saraylılar tarafından gönderilen hediyelik şeylerin kimin tarafından gönderildiğini belirten adres pusulası
İSKA Su vermek, sulamak
İSKAB Ateş yakma
İSKAL Ağır bir şey yüklemek
İSKALARYA ing Çarmıkların halat basamakları
İSKÂN Yerleştirmek Bir yeri mesken yapıp oturmak * Sâkin
İSKÂN-I MUHACİRÎN Göçmenleri yerleştirme
İSKANDİL ing Denizin derinliğini ölçmeğe yarayan ve gemilerde kullanılan bir âlet * Bir şeyin hakikatını anlamağa çalışma Yoklama, deneme, tecrübe etme
İSKAR (Sekir den) Sekir verme, sarhoş etme
İSKARLAT İtl Eski devirlerde Venedik mensucatından, boyası has ve kumaşı dayanıklı bir nevi çuhanın adı idi ve şarkta pek makbuldü Yeniçeri Ocağı ileri gelen ağalarına, sekbanbaşıya ve yeniçeri kâtibine her sene bu çuhadan verilir veya bedeli para olarak tahsis olunurdu Bu paraya da "İskarlat bedeli" denirdi (Ta L)
İSKARMOZ Gemilerin kaburgalarını teşkil eden eğri ağaçlar * Kayıklarda kürek takılıp çekilen ağaç çiviye de bu ad verilir
İSKARPİN Fr Konçsuz veya yarım konçlu zarif ayakkabı Alafranga hafif kundura
İSKÂT Sükût ettirmek Cevap veremiyecek hâle getirmek Susturmak * Kandırmak, râzı etmek
İSKAT (Bak: Iskat)
İSKELE Binada yüksek yerleri yapabilmek için kurulan geçici sal * Deniz nakil vasıtalarının yanaşabilmeleri için deniz kıyısında yapılan yer * Deniz kenarında ve deniz vasıtalarının yanaşmasına elverişli kasaba * Bir memleketin deniz yolu ile yapılan ticaretine vasıta olan liman * Geminin sol yanı
İSKELET Fr Vücudun kemik çatısı
İSKENDAN f Kilit
İSKENDER (M Ö 356-323) Aristo´dan ders almış bir imparatordu İskender-i Rumi de denir Bundan başka ismi geçen bir de İskender-i Zülkarneyn vardır (Bak: Zülkarneyn)
İSKEREK f Hıçkırık
İSKETE Güzel ve çok öten sarı kanatlı bir cins küçük kuş
İSKİZ (İskize) f Hayvanın sıçrayıp kıç atması * Hayvanın ürkerek attığı çifte
İSKOLASTİK (Bak: Skolastik)
İSKONA İtl Buharlı gemilerin icadından evvel kullanılan iki direkli yelkenli harp gemilerine verilen addı
İSKONTO (Bak: Tenzilât)
İSLA´ Teselli verme, avutma
İSLAB Giderme, selbetme Kapıp götürme
İSLAC Kara tutulma Karlı olma
İSLAF Para peşin, mal veresiye olan bir alışveriş * Tarlayı aktarmak
İSLAH (Bak: Islah)
İSLAK (Silk den) Düzenleme, sıraya koyma * Yola getirme * Diziye geçirme * Mesleğe sokma, sokulma
İSLAL (Sell den) Kılıcı sıyırıp çıkarma * Verem etme, verem uğratma
İSLÂM (Selâm dan) İtaat, inkıyad, bir şeye teslimiyet Din * Ist: Hz Muhammed´in (ASM), Allah´ın emriyle insanlara bildirdiği din (İslâmlıkta, Allah´a itaat etmek, Peygambere tâbi´ olmak ve din namına ne bildirilmişse, kalb ile dil ile tasdik ve onunla amel etmek şarttır İslâm´ın beş şartı vardır: Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan-ı şerif orucunu tutmaktır)(Ulema-i İslâm ortasında, "İslâm" ve "İman"ın farkları çok medâr-ı bahsolmuş Bir kısmı, "İkisi birdir", diğer kısmı, "İkisi bir değil, fakat biri birisiz olmaz" demişler ve bunun gibi çok muhtelif fikirler beyan etmişler Ben şöyle bir fark anladım ki:İslâmiyet, iltizamdır İman, iz´andır Tabir-i diğerle: İslâmiyet, hakka tarafgirlik ve teslim ve inkıyaddır; iman ise, hakkı kabul ve tasdiktir Eskide bazı dinsizleri gördüm ki: Ahkâm-ı Kur´aniyeye şiddetli tarafgirlik gösteriyorlardı Demek o dinsiz, bir cihette hakkın iltizamiyle İslâmiyete mazhardı; "dinsiz bir müslüman" denilirdi Sonra bazı mü´minleri gördüm ki; ahkâm-ı Kur´aniyeye tarafgirlik göstermiyorlar, iltizam etmiyorlar, "gayr-ı müslim bir mü´min" tabirine mazhar oluyorlarAcaba İslâmiyetsiz iman, medar-ı necat olabilir mi Elcevab: İmansız İslâmiyet, sebeb-i necat olmadığı gibi; İslâmiyetsiz iman da medar-ı necat olamaz M)
İSLAMBOL Eskiden İstanbul yerine kullanılan bir tabir idi Ulema takımı yakın zamana kadar zarfların üzerine İstanbul yerine İslâmbol yazarlardı
İSLAMÎ İslâm dinine mensub, İslâm ile alâkalı
İSLAMİYAN f İslâmlar
İSLAMİYET İslâmlık * İslâm oluş Teslimiyet, inkıyad, bağlılık, hakka tarafgirlik ve iltizamdır(İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez; gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar Münazarat)
İSLAS Üçe bölme Üç aded yapma
İSLAV Fr Rus, Ukran, Beyaz Rus, Çek, Slovak, Leh, Sloven, Sırp, Hırvat ve Bulgar gibi milletlere, lisanlarındaki yakınlık dolayısıyla verilen ortak isim
İSLİM (Bak: İstim)
İSM (İsim) Ad, nâm * Ist: Bilinen veya bilinmeyen, hissedilen veya hissedilmeyen herhangi bir şeyi birbirinden ayırmak, tanımak veyahut zihne getirmek için kullanılan söz veya lâfız * Man: Tam mânalı ve hem mevzu, hem mahmul olabilen lâfızdır
İSM-İ A´ZAM Allah´ın (CC) Kur´ân ve Hadis-i Şeriflerde zikredilen yüz isminin mânâca en câmi´ olanıdır İsm-i A´zam, diğer isimlerin de mânâlarını içinde toplar Her ism-i İlâhiyenin de, her mahlukun da bir a´zamlık mertebesi vardır(İsm-i A´zam herkes için bir olmaz, belki ayrı ayrı oluyor Meselâ: İmâm-ı Ali (RA) hakkında: "Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl, Kuddus" altı isimdir Ve İmâm-ı A´zamın İsm-i a´zamı, "Hakem, Adil" iki isimdir Ve Gavs-ı A´zamın İsm-i a´zamı, "Yâ Hayy´dır" Ve İmâm-ı Rabbâninin İsm-i a´zamı " Kayyum" ve hâkeza pek çok zatlar daha başka isimleri ism-i A´zam görmüşlerdir L) (Bak: Esma-i Hüsna)
İSM-İ CİNS Gr: Cins isim Bir cinsten, bir nev´den olan şeylerin hepsine verilen bir ad Vilâyet, karpuz, kedi gibi
İSM-İ FÂİL Gr: Kendisinden fiil, iş çıkan kimsenin sıfatı Fâil, hâdim, kâtib gibi
İSM-İ HÂSS Gr: Yalnız bir kimse, bir hayvan veya bir şeye hâs olan isim Hz Muhammed (ASM), Medine-i Münevvere gibi
İSM-İ İŞARET Gr: Kendisiyle muayyen bir şeye işaret olunan kelime "Bu, şu o" gibi
İSM-İ MEF´UL Gr: Fâilin fiili kendi üzerine geçen kelime Mektub, mazlum, mağdur gibi
İSM-İ MENSUB Gr: Kelimenin sonuna Türkçede "Li", Arabça ve Farsçada kelime sessiz harfle bitiyorsa, bir "î", sesli harfle bitiyorsa; yerine göre sesli harf atılarak veya atılmayarak "î" veya "vî" harfi getirilerek yapılan, nereli ve nereye mensub olduğunu ifade eden isimdir İstanbullu, İstanbulî; Mekkeli, Mekkî; Konyalı, Konevî; Bağdatlı, Bağdadî gibi)
İSM-İ MERRE Def´a, kerre gibi bir hareketin bir defa olduğunu bildiren fiil´den yapılan isim (Darbe: Bir defa vuruş Lem´a: Bir parlayış gibi)
İSM-İ MEVSULE O şey ki, o kimse ki, mânâlarının yerine kullanılan, "Mâ, Men, Ellezi" gibi kelimelerdir İki kelimeyi veya mânâyı birbirine birleştiren, mânâsı kendinden sonra gelen bir cümle ile tamamlanın bir kelimedir
İSM-İ TAFDİL Renge, şekil ve vasfa dâir (ef´al) vezninde olan mutlak ve uzuv noksanlığına delâlet etmemek üzere mukâyeseli üstünlük ifâde eden sıfatlardır Daha büyük, en büyük, daha küçük, en küçük, en güzel, daha güzel gibi mânâlara gelir (Kebir kelimesinin ism-i tafdili: Ekber; sağir kelimesinin ism-i tafdili: Asgar; sa´b kelimesinin de Es´ab´dır)
İSM-İ TASGİR Küçültme ismi Küçüklük veya azlığa delâlet eden isimdir Arapçada ekseri (Fueyl) veya (Fuayil) vezninde, Türkçede kelime sonuna cik, cık, cağız, ceğiz gibi ekler getirerek yapılır Abd: Kul, Ubeyd: Kulcağız, kulcuk gibi
İSM Günah, suç, cürüm
İSMA´ İşittirmek, sesini duyurmak, bir sözü istenilen yere ulaştırmak
İSMA Yükseltmek * İsim koymak
İSMAH Cömert ve eli açık olma * İtâatli ve bağlı etme
İSMAİL (AS) Peygamberlerdendir İbrahim´in (AS) oğludur Küçükken İbrahim´e (AS), oğlunu Allah için kurban etmesi emredildi Halilullah olan İbrahim, İsmail´i (AS) kurban etmek isterken Cenab-ı Hak koç gönderdi Mu´cize zâhir oldu Bıçak İsmail´i kesmedi, yerine koç kurban edildi Resul-i Ekrem´in (ASM) de ceddi olan İbrahim ve İsmail (AS)lar Kâbe´yi yeniden inşâ ettiler (Bak: Kâbe, İbrahim (AS) )
İSMAM Sona erdirme, bitirme, tamamlama
İSMAR Mıhlama, çivileme
İSMAR (Semere den) Meyve ve semere vermek, fayda vermek
İSMAT Susturma, sükut ettirme * Men´etmek * Tecvidde : Harfi söylerken lisana ağır geldiğinden, kendilerinden yalnız aslı rübâî olanlar ile, hümasi olanların terkibi men´ edilmişti İsmât sıfatının harfleri; izlâk sıfatının harfleri olan on altı harf ile harf-i meddin maadası olan on dokuz harfdir (Bak: Musmit)
İSMEN Sadece isimle, gerçekten olmayan
İSMET Günahsızlık, mâsumluk Günahlardan kaçınmak melekesine sâhib olmak Suçsuzluk * Peygamberlik vasıflarından birisidir Peygamberler (AS), hiç bir zaman gizli, âşikâr herhangi bir ma´siyete yaklaşmazlar; bütün kusur ve hatâlardan ve şâibelerden müberrâdırlar
İSMETLÜ Tar: Derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzâdelerin hanımlarıyla kızlarına verilen bir ünvan idi
İSMETMEÂB İsmetlü Günahsız Haramdan ve nâmusa dokunur hâllerden çekinen
İSMETPENAH İsmetlü, ismetmeâb
İSMÎ (İsmiyye) İsme mensub, isimle alâkalı İsmen olup aslen olmayan, varlığı isimden ibâret olan İsim cinsinden * Arabçadan iki isimden, yani; müsned ile müsned-i ileyhten mürekkep cümle
İSMÎ VE SIFATÎ İsme ve sıfata ait
İSMİD Sürme taşı * Cenab-ı Peygamber´in kullandığı ve tavsiye ettiği bir cins kırmızı sürme
İSMİRAR (Semrâ dan) Esmerleşme, kara olma, kararma
İSMİYYET İsim olma hâli, isimlilik
İSNA Yukarı kaldırmak, yükseltmek * Değerini yükseltme * Ateş alevinin yükselmesi * Bir sene bir yerde kalmak
İSNA Medih ve senâ etmek, sitâyişte bulunmak * Şükretmek
İSNA AŞER Oniki
İSNAD Bir söz veya haberi birisine nisbet etmek * Peygamberimiz´in (ASM) sözlerini sırası ile kimlerden nakledildiğini bildirmek * Bir nesneye, bir şeye dayanmak * Birisi için, bir şeyi yaptı demek İftira etmek
İSNAD-I EFİKE Yalan isnad etme İftira atma
İSNADAT (İsnad C) İsnadlar Bir kimseye yükletilenler, nisbet edilenler
İSNADÎ İsnad etmekle alâkalı
İSNADİYYAT İsnad ile ilgili düşünceler * Aslı esası olmadığı halde birisine isnad edilen sözler
İSNAF Yel ve toz savurma
İSNAK Mal, mülk, servet ve makamın, insanı azdırması
İSNAM Ateşin alevi büyüme * Duman ve toz havaya çıkma
İSNAN İki * Pazartesi
İSNAN (Sinn) Yaşlanmak İhtiyarlamak * Diş çıkarmak
İSNEVÎ İki ile alâkalı * Pazartesi günü ile alâkalı * Her pazartesi günleri oruç tutan kimse
İSNEYN İki (2) * Pazartesi günü
İSNEYNİYYET İkilik, ikiden ibaret olma
İSPAH (İspeh) f Asker, nefer, er
İSPANYOL İspanyalı
İSPANYOL HASTALIĞI Grip, nezle Paçavra hastalığı (İlk önce İspanya´da farkına varıldığı için bu isimle meşhur olmuştur)
İSPARÇENE İtl Halatın üzerine sarılan kendir ve ip * Halatı meydana getiren üç boy bükmenin beheri
İSPEHBED f Başbuğ, hükümdar, hâkan, kağan
İSPENAH f Ispanak
İSPER f Savaş âletlerinden kalkan
İSPERGAM f Fesleğen çiçeği * Gül * Yeşillik
İSPERHEM f Fesleğen
İSPERLOS f Saray, konak, kâşâne
İSPİD f Ak, beyaz
İSPİDKÂR f Kalaycı
İSPİR Arabacı Arabacının yanında bulunan at uşağı * Zabıta memuru * Beyaz doğan kuşu
İSPİRALYA İtl Gemi güvertelerinde kamaraları aydınlatmak için açılan küçük kaporta
İSPİRTİZMA Fr Ölülerin ruhlarıyla bazı şartlar altında haberleşmenin mümkün bulunduğuna inanan görüş ve bu maksatla yapılan tecrübeler(İşte eski zaman kâhinleri gibi şimde de medyumlar suretinde yine bir nevi kâhinlik Avrupa´da ispirtizmacıların içlerinde baş göstermiş M)
İSR Alâmet Nişane * Ayak izi * Yol Meslek * Başlamak ve azimet etmek
İSRÂ Yürütmek, göndermek * Gece seferi yapmak * İrsâl etmek
İSRÂ SURESİ Kur´an-ı Kerim´de 17 Suredir Mekkidir
İSRA´ Hızlandırmak Sür´atlendirmek * Geri döndürmek Göndermek
İSRAC (Sirac dan) Yakma, yandırma
İSRAF Lüzumsuz yere harcamak Malı ve parayı lüzumsuz yere sarf etmek İhtiyacından fazla istihlâk etmek ve harcamak * En lüzumlu aslî vazifeleri bırakıp en lüzumsuz veya zararlı şeylerle meşgul olarak ömrünü veya gençliğini boş yere harcamak(Hâlik-ı Rahim, nev-i beşere verdiği nimetlerin mukabilinde şükür istiyor İsraf ise; şükre zıttır, nimete karşı hasâretli bir istihfaftır İktisad ise: nimete karşı ticaretli bir ihtiramdır L)(Bir lokma kırk paraya, diğer bir lokma on kuruşa Ağıza girmeden ve boğazdan geçtikten sonra birdirler Yalnız, birkaç saniye ağızda bir fark var Müfettiş ve kapıcı olan kuvve-i zâikayı taltif ve memnun etmek için birden ona gitmek, israfın en sefihidir M)
İSRAFAT (İsrâf C) İsrâflar, lüzumsuz yere harcamalar
İSRAFİL Dört büyük melekten biri olup Kıyamet günü cesedlere nefh-i ruh etmeğe ve Sur´u üfürmeğe vazifelidir (Bak: Melâike)
İSRAİL Hz Yakub´un (AS) lâkabı olup sonradan bütün o soydan gelenlere Benî İsrail denmiştir İsrail oğulları, Yahudiler
İSRAİLİYAT Zamanla hurafeye inkılâb etmiş, Yahudilikten kalma haberler, hikâyeler İsrail oğullarına mahsus hikâyeler, hâdiseler(İsrailiyyatın bir tâifesi ve hikmet-i Yunaniyyenin bir kısmı, daire-i İslâmiyete duhul etmeleriyle, din süsüyle görünerek, efkârı ihtilâle verdiler Şöyle ki: O necib kavm-i Arab, zaman-ı cahiliyette bir ümmet-i ümmiyye idi Vakta ki içlerinden hak tecelli edip istidad-ı hissiyatları uyandı da meydanda yol açan din-i mübini gördüklerinden umum rağabat ve meyilleri, yalnız dinin mârifetine inhisar eylediler Fakat kâinata olan nazarları teşrihat-ı hikemiyye nazarıyla değil, belki istitraden yalnız istidlâl için idi Onların o hassas zevk-i tabiilerine ilham eden yalnız onların fıtratlarına münasib olan geniş ve ulvi muhitleri; ve safi ve müstaid olan fıtrat-ı asliyeleri tâlim ve terbiye eden yalnız Kur´an idi Bundan sonra kavm-i Arab, sair akvamı bel´ ettiği gibi milel-i sairenin mâlumatları dahi Müslüman olmaya başladığından, muharrefe olan İsrailiyat ise: Vehb, Ka´b gibi ulema-i ehl-i kitabın İslâmiyetlerinin cihetiyle Arapların hazain-i hayalâtına bir mecra ve menfez bularak o efkâr-ı safiyeye karıştılar Hem sonra da ihtiram dahi gördüler Zira ulema-i ehl-i kitaptan İslâmiyete gelenler, İslâmiyet şerefiyle gayet celâlet ve tekemmül ettiklerinden, mâlumat-ı müzahrefe-i sâbıkaları makbule ve müselleme gibi oldular reddedilmedi Çünki İslâmiyetin usulüne musadim olmadığından hikâyat gibi rivayet olunur iken ehemmiyetsizliği için tenkitsiz dinlenirler idi Fakat hayfâ! Sonra hak olarak kabul edildiler Çok şübeh ve şükukâta sebebiyet verdilerHem de vaktaki şu İsrailiyat, kitap ve sünnetin bazı imaatlarına merci ve bazı mefahimlerine bir münasebetle me´haz olabilirler idi Fakat âyât ve hadisin mânâları değil Belki faraza doğru olsalar idi, mâsadak ve efradından olmaları mümkün olduğundan; su´-i ihtiyarlarıyla başka bir me´hazı bulmayan veya atf-ı nazar etmeyen zahirperestler, bazı âyât ve ehâdisi o hikâyat-ı İsrailiyyeye tatbik ederek tefsir eylediler Halbuki Kur´anı tefsir edecek yine Kur´an ve hadis-i sahihtir Yoksa; ahkâmı, mensuh olduğu gibi kısası dahi muharrefe olan İncil ve Tevrat değildir Evet, mâsadak ile mânâ ayrıdırlar Halbuki: Mâsadak olmaya mümkün olan şey, mânâ yerine ikame olundu Çok da imkânât vukuata karıştırıldı RN)
İSRAR (Sırr dan) Sır saklamak, gizlemek Gizlenmesi lâzım bir şeyi gizlemek
İSRAR-I ESRAR Sırların gizlenmesi
İSRAR (Bak: Israr)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.