Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harfi, lügat, osmanlıca, sözlük

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi



Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi

P Osmanlı alfabesinin üçüncü harfi olup, ebced hesâbında "b" harfi gibi iki sayısına tekabül eder
PÂ (PÂY) f Ayak * Takat, mukavemet * İz
PÂ-BEND Ayak bağı Köstek Ayağa vurulan zincir * Engel, mâni
PÂ-BEND-İ TERAKKİ İlerlemeğe mâni olan zincir, köstek
PÂ-BERCÂ Ayağı yerde demek olan bu tâbir, mecaz yoliyle kaim, sabit, berkarar, daim, bâki mânâlarında da kullanılır
PÂ-BERCÂ-Yİ HAREKET Hareket etmek üzere bulunan, âmâde
PÂ-BE-RİKÂB Hareket etmek üzere olan
PÂ-BESTE f Ayağı bağlı Hareketsiz
PÂ-BUS f Ayak öpen
PÂ-BÜREHNE f Yalın ayak
PÂ-CÂME f Şalvar, don, çakşır Pijama
PAÇAN f Saçan, saçıcı
PAÇAVRE f Paçavra, kirli bez
PA-ÇE f Küçük ayak Pantolon, şalvar gibi şeylerin dizden aşağı olan kısmı Paça * Koyun, keçi ve sığır ayağı * Koyun, keçi ve sığır ayağından yapılan yemek
PAÇEK f Tezek, mayıs
PAÇENG f Küçük pencere * Baca, menfez delik
PA-ÇİLE f Karda yürüyüp yol açmak gayesiyle ayağa giyilen bir çeşit ayakkabı
PAD f Saklayan, hıfzeden * Büyük, ulu * Bekleyen, muhafaza eden, koruyan
PA-DAM f (Ayaktan yakalayan) Kuş tuzağı
PADAŞ (C: Padaşân) f Mükâfat, ecr * Yoldaş Yol arkadaşı
PADAŞÂN (Padaş C) f Arkadaşlar, ayakdaşlar * Mükâfatlar
PADAV f Kocakarı
PADE f Eşek ve sığır sürüsü * Çoban sopası * Yayla
PADERGİL (Pâ-der-gil) f Ayağı çamurda * Mc: Davranamaz * Sıkıntıda
PADERHAVA (Pâ-der-hava) f Ayağı havada * Mc: Temelsiz, çürük
PADERİKAL (Pâ-der-ikal) f Ayağı köstekli, ayağı bağlı, hareketsiz
PADERPA (Pâ-der-pâ) : f Ayak ayağa Yanyana
PA-DEŞ f Mükâfat
PADGÂNE f Yüksek dam * Kapı içinde olan pencere
PADİŞAH (Pâdşâh) f Büyük hükümdar, sultan Cihan sahibi Zararı def´ eden, ıslah eden, muslih
PADİŞAH-I SÂNİ İkinci padişah
PADİŞAHÎ f Padişahla ilgili, padişaha ait
PADZEHR f Panzehir
PAFERSUD (Pâ-fersud) f Ayağı incinmiş, aşınmış olan
PAGANDE f Atılmış pamuk * Atılmış pamuktan yapma yumak
PAGUŞ f Suya dalma
PA-HAST f Ayak altında kalmış, çiğnenmiş olan
PAJEH f İnleme, inilti
PAJİR f Panzehir
PAK f Temiz, saf, katıksız Hep, tamam, mübarek, kudsi
PAKAN (Pâk C) f Temizler, pâklar * Mc: Veliler, evliya
PAKÂR f Tahsildar
PAKÂRÎ f Tahsildarlık
PAK-BAZ (C: Pâk-bâzân) f Temiz oynayan * Mc: Sadakatli âşık
PAKDAMEN f Eteği temiz * Mc: Namuslu
PAK-DAMENÎ f "Eteği temiz oluş" * Mc: Namusluluk
PAKEND f Yakut * şarap, bâde
PAKİ f Temizlik, paklık * Ustura
PAKİZE f Temiz, pak Lekesiz Hâlis, saf, katıksız
PAK-MEŞREB Gidişi, yaratılışı temiz İyi huylu olan
PAKT Fr Akid, sözleşme, andlaşma Siyasi anlaşma
PA-KUB f Çengi
PAK-ZAD f Temiz asıllı Aslı temiz olan
PALA Ağzı enli, ortasına doğru daha genişliyerek ucuna doğru daralmaya başlayan kalın, kısa ve ağır kılıç
PALA f Yedek at * Asılmış, asılı * Süzgeç
PALAD (Pâlâde) f Yedek at
PALADE f Kötü söyleyen, ayıp arayan
PALAHENG f Yular, dizgin * Av veya suçlu bağlanacak kement * Kemer * Tazı boynuna geçirilen ağaç halka
PALAMAR Büyük gemileri karaya bağlamak yahut demir gomneye bedel lengere rabtetmek için kullanılan halat * Büyük halat (OTDS) * Vaktiyle muharebelerde silâh olarak kullanılan ve yük kaldırmak için kullanılan sırıklar (Sanat Ansiklopedisi)
PALAN f Palan, semer, eğer
PALAN-DUZ f Semerci, palancı Semer diken
PALANÎ f Semerci
PALAR f Çatı direği
PALAS PANDIRAS Hemen, birden bire, hazırlıksız, habersiz
PALAVAN (Pâlâven) f Süzgeç, helvacı süzgeci
PALAVRA (İspanyolca) Mübalâğalı söz, yalan söylenen söz
PALAY f (Bak: Pala)
PALDÜM f Hayvanın semerinin ileri geri kaymaması için arka ayaklarının kaba etleri üzerinden geçirilen kayış
PALENG f Postal Çarık
PALENG-İ FERSUDE Eski çarık
PALİDE f Süzülmüş, durulmuş * Ziyade olmuş, büyümüş
PALİKANE f Büyük han kapılarının ortasındaki küçük kapı
PALİKARYA Mc: Kabadayı, yiğit, cesur * Rum gençleri
PALUDE f Süzülmüş, saf hâle getirilmiş
PALUŞ f Karışık
PALVANE f Dağ kırlangıcı
PALVAYE f Dağ kırlangıcı
PA-MAL f Ayak altında kalmış, çiğnenmiş,
PA-MAL-İ ADÜV Düşmanların ayakları altında çiğnenmiş
PAN Yun "Bütün, karşı" mânasına kelimenin başına getirilerek kullanılır Meselâ: Panzehir $ : Zehire karşı ilâç
PANAYIR Yun Yılda bir - iki defa muayyen bir yerde kurulan ve bir müddet devam eden büyük pazar
PA-NİHADE f Ayak koymuş, ayak basmış Gelmiş, ulaşmış, vâsıl olmuş * Doğmuş, tevellüd etmiş
PAN-İSLAMİZM Bütün müslümanların birleşmesi siyaseti İttihad-ı İslâm İslâm birliği siyaseti
PANDOMİMA Yun Vahşi ve gürültülü karışıklık, anarşi * Sessiz tiyatro oyunu
PANDOMİMA KOPMAK Karışıklık çıkmak * Seyircileri eğlendiren kavga çıkmak
PANO Fr Üzerine ilân, tablo, vs asmaya yarayan levha
PANZDE(H) f Onbeş
PANZEHİR Zehire karşı ilâç
PAPA İtl (Baba kelimesinden) Roma Katolik kilisesinin ruhâni reisi
PAPAĞAN İtl İnsan konuşmasını taklid edebilen bir kuş
PAPEZ f İnişi ve yokuşu olan yer
PAPURE f İki çift öküz koşulan ağır bir cins saban
PA-PUŞ f Ayak örten Ayakkabı, pabuç
PAR f Geçen yıl, bıldır * Para
PARAFE Fr Kısa imza, işâret
PARAGRAF Yun Düz yazıda bölümlerden herbiri
PARALEL Yun Müvazi * Geo: Bütün noktaları birbirinden aynı uzaklıkta olan çizgi veya hat, düzlük, satıh
PARANTEZ Yun Cümle içinde geçen bir sözü, metin dışı tutmak için o sözün başına ve sonuna konulan işaret
PARAV f Kocakarı, acûze
PARAVAN(A) İtl Eskiden haremle selâmlığı ayıran ve şimdi de ilk bakışta görülmesi caiz olmıyan yerleri örten perdeler * Daha ziyade kapıların dışına veya içine konan, katlanır, taşınır tenteneli perde * Gizleme vasıtası
PARAZİT Yun Radyo gibi ses veya elektrik âletlerinin zırıltı ve gürültü çıkarması * Başka bir hayvan veya nebatın üzerinde onun zararına yaşayan canlı Asalak Tufeylî
PARÇE f Ufak şey, küçük nesne, parça
PARDUZ f Eskici, yamacı
PARE f Cüz, parça Kesinti * Para Kuruşun kırkta biri * Kur´an-ı Kerim´in otuz kısmından bir kısmı, bir cüz´ü * Sayı, bölük * "Parça" mânâsına gelir ve birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Meh-pâre $ : Ay parçası * Güzel Yek-pâre $ : Tek parça, bir parça
PARE-DUZ f Eskici, yamacı
PA-RENC f Ayak teri Ücret
PARE-PARE f Parça parça
PARGÎ f Mutfak ve banyo sularının toplandığı çukur * Orospuluk
PARİN (Pârine) f Geçen yılki, geçen sene olan, bıldırki
PARİR f Dayak, destek, direk
PARLAMENTO İng Millet meclisi Milletvekillerinden meydana gelen meclis ve senatonun tamamı
PARS f Dine bağlı kimse * Nâmuslu, iffetli, temiz ve doğru insan * Fars milleti, İran kavmi
PARSAL f Geçen yıl, bıldır
PARSE f Dilencilik
PARSEL Fr Bir maksatla ayrılarak sınırlandırılmış arazi parçası
PARSENG f Teraziyi denkleştirmek için kefesine konulan şey
PARTİZAN Fr Kendi partisine aşırı düşkün olup başkasına hak tanımak istemeyen kimse
PARU (Pârub) f Kocakarı, acûze
PARULE f Şakacı, lâtifeci * Yonga * Hayırsız ve işe yaramaz kişi
PARYAB f Irmak ve çay suyu ile sulanan ekin

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi



P Harfi

PAS f Gecenin sekizde biri * Gözetleme, bekleme * Keder, hüzün, gam * İç sıkıntısı
PA-SAR f Tekme Tepme
PASBAN (PÂSUBAN) f Nöbetçi, gece bekçisi, bekçi
PASBANÎ f Bekçilik
PASDAR f Gece bekçisi
PASDARÎ f Bekçilik, gözcülük
PA-SEBÜK f İşine sarılmış, ayağına çabuk
PASEK f Esneme, esneyiş
PA-SİTADE f Ayakta duran Kaim
PASKAL (PASCAL) Fr Hristiyanlıkta dindarlığı ile beraber fizik, edebiyat, hesap, hendese ve felsefede (Milâdi 17 asırda) büyük bir âlim olarak tanınmıştır
PAS-PAR f Tekme
PASTORAL Yun Kır hayatına, köy âlemine dair yazılan manzume
PASUH f Karşılık, cevap
PASUHGÜZAR f Cevap veren, karşılık veren
PASUHŞİNEV f Cevabı dinleyen
PA-SÜVAR f Yaya olan, yaya, piyade
PASVAN f Gece bekçisi
PAŞ f "Serpen, saçan, dağıtan" mânâsında birleşik kelimeler yapılır
PAŞA Sivillerle askerlerin ileri gelenlerinin bir kısmına verilen resmi ünvandı Osmanlıların ilk devirlerinde bu ünvan, hânedân mensublarıyla yalnız bir kısım idare adamlarına verilirken sonradan askeriden "mir-i liva" ve daha yüksek rütbede olanlarla; mülkiyeden vezir, beylerbeyi, mir-i miran ve mir-ül ümera rütbelerine tahsis edilmiştir Damat Paşa, Ağa Paşa, Vali Paşa o cümledendirPaşa kelimesinin aslı hakkında pek çok ihtilâf vardır Lügat erbabının bazıları, Farsça "Pây-i şah" lâfzından değiştirilmiş olduğunu; bâzıları da Türkçede büyük birâder mânasına gelen "Beşe" kelimesinin telâffuzunun zamanla "paşa"ya değiştiğini; bir kısmı da evin, ailenin büyüğü, reisi anlamına gelen "Baş ağa" dan tahrif edildiğini yazarlar Ayrıca Türklerde büyük evlâda da paşa derler Paşa tâbiri, hürmet ifadesi olarak, ulema ve meşâyihten bazılarına da verilmiştir Bugün dilimizde generâl anlamına kullanılır (OTDS)
PAŞALI Paşa ünvanını alan vezir ve beylerbeyi gibi büyük devlet adamlarının hizmetinde bulunan gedikli ağalar
PAŞAN f Saçan, saçıcı
PAŞAZÂDE Paşa oğlu
PAŞENDE f Saçan, dağıtan, saçıcı
PAŞİB f Basamak, merdiven
PAŞİDE f Saçılmış, serpilmiş, dağılmış
PAŞNA f Topuk, ökçe
PAŞNİN f Ağaç ve tahta parçaları
PAŞ PAŞ f Parça parça, ufak ufak * Dağınık
PATİLE f Tencere
PATİNÎ f Harman yabası
PATRİK Yun Rum ve Ermeni kiliselerinin ruhâni reislerine verilen isim
PATRİKHANE Patrik adı verilen Rum başpapazının oturduğu yer
PATRİKLİK Osmanlı saltanatı zamanında muhtelif gayr-i müslimlerin dinî ve medenî bazı işlerini idare eden makamlar
PAYÛE (Bak: Pâ)
PA-YAB f Kuvvet, kudret, tâkat * Su birikintisi * Havuzun dibi * Kuyu basamağı * Son, nihayet
PAYAN f Kenar, son nihayet, uç * Tas: Ehl-i tarikatın ulaşacağı birlik âlemi * Akıbet
PAYBAF f Çulha
PAYBEND f Ayakbağı * Mani, engel * Köstek
PAYBESTE f Hareketsiz Ayağı bağlı
PAYDAR (Pâyidar) f İyice yerleşmiş Devamlı, kadim * Sağlam Muhkem * Sermedî * Bedi ´* Sâbit
PAYDARÎ f Devamlılık, süreklilik
PAY-DER-GİL f Ayağı çamurda * Sıkıntıda, dertte * Mc: Davranamaz
PAY-DER-HAVA f Ayağı havada * Mc: Temelsiz, çürük
PAYDOS f Tatil, teneffüs, serbestlik
PAYE f Rütbe, derece * Merdiven ayağı * İlim sahibi olanların bir derecesi
PAYEDÂR f Rütbeli, pâyeli, itibarlı
PAYEDÂRÎ f İtibarlılık, rütbelilik, pâyedarlık
PAY-EFZAR f Ayakkabı
PAY-ENDAZ f Ayak atan, ayak atmış * Büyük kişilerin geçecek olduğu yerlere serilen halı gibi şeyler * Duvar ve möbleleri kaplamada kullanılan bir cins kumaş
PAYENDE (C: Payendegân) f Payanda, destek, dayak * Duran, sürekli
PAYENDEGÎ f Devamlılık, süreklilik
PAY-FERSUD f Ayağı incinmiş, aşınmış
PAYGÂH f Derece, mertebe, rütbe
PAYİN f Aşağı Aşağı taraf * Merdivenin ilk basamağı
PAYİTAHT (Bak: Pâytaht)
PAYİZ f Güz, sonbahar * Yaşlılık, ihtiyarlık * Eski, köhne, yıpranmış
PAYKUB f Ayak vuran * Mc: Rakseden, köçek
PAYMAL (Pâyimal) f Ayak altında kalmış, mahvolmuş, telef olmuş, sürünmüş
PAYMÜZD f Bahşiş, ayak teri
PAYTAHT (Pâyitaht) f Merkez-i hükümet, başşehir, başkent
PAYZAR f Ayakkabı, pabuç
PAYZEDE f Çiğnenmiş, ayak altında kalmış
PAYZEN f Ayağına pranga vurulmuş Forsa, deniz esiri * Suçlu * Esir * Hizmetçi, uşak
PAZAC f Ebe kadın * Dadı, sütnine
PA-ZEDE (Bak: Pâyzede)
PAZEN f Pezevenk
PAZİN f Gecenin bir kısmı
PAZİR Destek, payanda, dayak
PAZUBEND (Bak: Bâzubend)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi



P Harfi

PEÇE (C: Peçegân) İnsan veya hayvan yavrusu * Oğlan, çocuk * Sarmaşık bitkisi
PEÇE Kadınların tesettür için yüzlerine örttükleri tüle benzer örtü (Bak: Tesettür)
PEÇEGÂN (Peçe C) f İnsan veya hayvan yavruları
PEÇEL f Üstü başı pislik içinde ve iğrenç olan adam
PEDAGOG Yun Çocuk terbiyecisi, mürebbi
PEDE f Çakmak, kav * Kavak ağacı
PEDENDER f Üvey baba Babalık
PEDER f Baba
PEDERÂNE f Babaya yakışır tarzda, pedercesine
PEDERÎ f Babalık, pederlik
PEDERZE f Çıkın, bohça
PEDİD f Aşikâr, görünür, açık, belli
PEDME f Nasib, kısmet Pay, hisse
PEDRUD f Vedâlaşma
PEHİN f Çok enli
PEHLE f Mezar sandukalarının yan taşlarına verilen ad
PEHLEV f Şehir, belde * Yiğit, kahraman
PEHLEVAN f Pehlivan Yiğit Kahraman Güreşçi
PEHLEVANÎ f Pehlivanlık, güreşçilik, yiğitlik, kahramanlık
PEHLU f Vücudun iki yanından biri, yan
PEHN f Enli, geniş, yassı * Genişlik, enlilik
PEHNA f Genişlik, enlilik * Enli, geniş, yaygın
PEHNANE f Beyaz pide * Bir cins maymun
PEHNAVER f Pek geniş Pek açık * Soluk, solmuş
PEHNAVERÎ f Enlilik, genişlik Vüs´at
PEJGALE f Pay, hisse * Yırtık, yama
PEJM f Sis, duman
PEJMAN f Pişman, nâdim * Kederli, hüzünlü
PEJMÜRDE f Dağınık * Eski, yırtık * Perişan * Buruşuk, buruşmuş
PEJMÜRDE-HAL f Kılığı kıyafeti pejmürde olan, üstü başı pis bir halde bulunan
PEJUH f Araştırma, soruşturma
PEJUHENDE f Gizli şeyleri araştıran Mütecessis
PEJUHİDE f Çok akıllı, olgun, bilgili
PEJULİDE f Solmuş, bozulmuş, dağılmış, karışmış
PEJVİN f Kirli, pis Çirkin
PELADE f Fesatçı Müfsid
PELAS f Çul, aba * Eski kilim, keçe vs
PELE f Terazi kefesi
PELİD f Pis, murdar * Rezil ve alçak kimse
PELİTE f Lâmba veya kandil fitili Fitil * Yaralarda kullanılan fitil
PELLE f Derece * Merdiven
PELME f Yazı tahtası
PELUS f Hilekâr Hile yapan
PELVAS f Yaltaklanma
PENAGÂH f Sığınacak yer Sığınak Melce´
PENAH f Sığınma Sığınacak yer Dayandığı nokta
PENAH-ÂVERDE f Sığınmış, iltica etmiş Mülteci
PENAHENDE f Sığınan, iltica eden
PENAHGÂH f Sığınacak yer, melce
PENAHÎ f Sığınma
PENAHİDE f Sığınmış, iltica etmiş
PENAM f Gizli, saklı Örtülü
PENBE f Pamuk * Açık kırmızı renk
PENBEZÂR f Pamuk tarlası
PENBEZEN f Hallaç Pamuk atıcı
PENC f Beş
PENCAH f Elli (50)
PENCAHSÂLE f Elli yaşında
PENCGANE f Beşli, beşten ibâret, beş tâneli
PENCİŞ f İncinme
PENCKUŞE f Beş köşeli Muhammes
PENCPAY f Beş ayaklı Yengeç
PENCRUZE f Beş günlük * Süreksiz, pek az
PENCSALE f Beş yaşında
PENCŞENBİH f Beşinci gün Perşembe
PENCÜM f Beşinci
PENCÜMİN f Beşinci
PENÇE f El ayası ile beş parmağın tamamı * Hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları * Eskiden Şark hükümdarlarının imza yerine ellerini kırmızı boyaya sürüp, kâğıdın üstüne basmalarıyla olan şekil, tuğra * Mc: Kuvvet Savlet, satvet
PENÇE-İ KAHR Kahir pençesi Mahveden el
PENÇEZEN f Pençe vuran, düşman
PEND f Nasihat, vaaz, öğüt
PENDİMİ GUŞ ETTİ Nasihatımı dinledi
PENDKÂR (C: Pendkârân) f Nasihat eden, nâsih Öğüt veren
PENDNÂME f Öğüt kitabı
PENDUZ f Çuvaldız
PENİR f Peynir
PER f Kanat
PERAKENDE f Dağınık Dağıtma * Azar azar yayılan veya satılan
PERAKENDEGÛ f Saçma sapan konuşan Saçmalayan
PERANDAH f Sepilenmiş deri sahtiyan
PER-AVER f Kanat açan, kanat açıcı Keskin uçan
PERÇEM f Kâkül * Tepede bırakılan saç * Mızrak ve bayrak gibi şeylerin başlarına konulan püskülümsü şeyler
PERD f Kıvrım, büklüm, kat
PERDA f Yarın
PERDAHT f Cilâ Parlaklık, parlama * Düzleme, temizleme
PERDAHTE f Cilâlanmış, parlatılmış * Temizlenmiş, düzenlenmiş, tertib edilmiş
PERDAR f (Bak: Berdâr)
PERDAZ f Tertib eden, düzenleyen, düzeltici
PERDE f Kapı, pencere gibi yerlere asılan veya iki yeri birbirinden ayıran, görünmeğe mâni olan şey * Mc: Irz, namus, iffet* Bir müzik parçasını meydana getiren seslerden herbirinin kalınlık veya incelik derecesi * Bir sahne eserinin büyük bölümlerinden her biri * Ekran, sinema perdesi * Tıb: Aksu * Mc: Gaflet Basiretsizlik (Bak: Esbabperest)
PERDE-İ CÜMUD Donmuş, katı perde * Mc: Alem, tabiat * Akıl ve hissiyatı kendisi ile meşgul edip, dini ve ulvi hakikatlardan ayıran, gaflet veren perde
PERDE-İ NİLGÜN Gökyüzü, sema
PERDE-İ TÜRABİYE Toprak perdesi, yer yüzü
PERDEBERDAR f Perde kaldırıcı Perde açıcı
PERDEBER-ENDAZ f Perdeyi kaldırıp atan * Utanmayı bırakan, sıkılmayan, utanmayan, hayâsız
PERDEBİRUN f Utanmaz, açıksaçık konuşan
PERDEBİRUNÂNE f Sıkılmadan, utanmazcasına Perdeyi kaldırırcasına Edebsizce
PERDEDÂR f Perdeci, kapıcı, odacı Bir şeyin görünmesine ve bilinmesine mâni ve perde olan
PERDEDÂR-I FELEK Ay, kamer
PERDEDER f Perde yırtan Utanmaz, hayâsız
PERDEGÎ (C: Perdegiyân) f İyi örtünmüş ve namuslu kadın
PERDEKÂR f Perdeli Perde ile örtülü yer
PERDEKEŞ f Perde çekici, örtücü Engel, mâni
PERDENİŞİN f Perde arkasında oturan * Mc: Namuslu, temiz
PERDEPUŞ f Örten, örtücü
PERDESERÂ f Şarkı söyleyen, şarkıcı * Saz çalan, çalgıcı * Küçük çadır
PERDESERÂY f Küçük çadır * Şarkı söyleyen, şarkıcı, hânende Çalgıcı, saz çalan
PERDEŞİNÂS f Şarkı söyleyen, şarkıcı
PERDE YIRTILMAK Hayasızlık etmek, utanmazlık
PERE f Uç, kenar
PERE-İ BİNÎ Burun ucu
PERE-İ KÛH Dağ eteği
PEREND-AVER f Çok keskin kılınç, pala veya hançer
PERENDE f Uçan, uçucu * Av kuşu * Çark gibi dönerek atılan takla
PERENDEBÂZ f Takla atan kimse Cambaz
PERENDEK f Küçük tepe
PERENDİN f İpek elbise, ipek kumaş veya ipek mendil
PERENDUN f Evvelki gece
PERENDUŞ f Dün gece
PERENDUŞİNE f Dün geceki şey
PERENDVAR f Evvelki gece
PERENG f Suyu iyi verilmiş kılınç
PEREST (C: Perestân) f Tapan, tapınan, taparcasına seven
PERESTAN (Perest C) f Tapanlar, tapınanlar, taparcasına sevenler
PERESTAN f Ocak, fırın
PERESTAR (C: Perestarân) f Hizmetçi * Kul * Tapan, tapıcı * Dalkavuk
PERESTAR-I HAYÂL Şâir, ozan
PERESTARÂN (Perestar C) f Kullar, köleler * Hizmetçiler * Dalkavuklar, yaltakçılık yapanlar * Tapanlar, tapıcılar
PERESTARÎ f Hizmetçilik * Kulluk * Tapıcılık * Dalkavukluk
PERESTİDE f Sevgili, mahbub, sevilen
PERESTİŞ f Pek çok sevmek Bendelik etmek İbâdet etmek
PERESTİŞKÂR İbâdet edercesine seven, çok ileri sevgi ve hürmet besleyen
PERGÂL f Pergel
PERGÂLE f Kaba iplikten yapılan bir cins dokuma * Parça
PERGÂR f Pergel Dâire çizmeğe mahsus âlet
PERGÂRVÂR f Pergel gibi
PERGAZE f Kuş kanadının vücuda yapışık olan kısmı
PERGÂM f Döl yatağı Rahim
PERGEM f İşsiz güçsüz, boşta dolaşan adam
PERGUL f Bulgur * Bulgur pilavı * Un helvası
PERGUNE f Yakışıksız, çirkin
PER-GÜŞA f Kanat açıcı, uçucu * Keskin uçucu
PERH f Hisse, pay * Değersiz mal
PERHAŞ f Savaş, harb, muharebe, cidâl, ceng Kavga
PERHAŞCU(Y) f Muharib, savaşçı Kavgacı
PERHİDE f İşaret olunmuş
PERHİZ f Sakınmak, çekinmek * Vücuda zararlı ve tıbben muzır; ve dinen, zevk veren şeylerden sakınmak * Hastalıkta bazı yiyecek ve içeceklerden sakınmak
PERHİZKÂR Perhiz eden, nefsini tutan Zararlı şeylerden, günahlardan sakınan
PERHUN f Pergelle çizilmiş çember, dâire, halka
PERHÜDE f Saçmasapan söz, hezeyan * Ateşten dolayı sararmış eşyâ
PERİ f Cisimleri çok lâtif ve görünmez olan hoş mahluk * İnsana muhabbet eden, muvahhid ve müslim lâtif mahluk *Mc: Güzel insan Güzel kimse
PERİ-İ MELÂHAT Güzellik perisi
PERİ-ÇİHRE f Peri yüzlü, güzel yüzlü
PERİDE f Uçmuş *Solmuş, soluk
PERİDERENG f Rengi uçmuş, solmuş
PERİ PEYKER Peri yüzlü güzel
PERİR f Evvelki gün
PERİ-RU f Peri gibi güzel yüzlü
PERİŞAN f Dağınık, karışık * Bozuk, tertibsiz, düzensiz * Kederli, hüzünlü, kaygılı
PERİŞANHÂTIR f Dalgın, düşünceli
PERİŞANÎ f Perişanlık, dağınıklık * Düzensizlik, bozgunluk * Yoksulluk, fakirlik
PERİZ f Haykırma, bağırma Feryâd * Su kenarlarında yetişen yeşil saz, ot
PERİZE f Ateşte pişirilen ekmek * Kırmızı altun
PERMER f Ümid etme, umma, bekleme İntizar
PERMUN f Süs, bezek
PERNİH f İnce düz taş
PERNİYAN f Nakışlı atlas İpekten dokunmuş, bir cins işlemeli kumaş
PERNUN f İnce ve zarif dokunmuş ipek kumaş
PERRAN f Uçan, uçucu
PERSONEL Fr Şahsa dâir Şahsî * Bir işte çalışanların hepsi
PERTAB f Atılma, sıçrama * Hız almak için geriden koşarak atılma * Uzağa düşen ok veya başka bir şey
PERTEV (Pertav) f Ziya, ışık * Atılma, sıçrama, hız
PERTEV-İ MİHR Güneş ışığı Güneşin parlaklığı
PERTEV-FEŞAN Işık saçan, ziya saçan
PERTEV-ENDÂZ Işıklandıran, ziyâ veren, nurlandıran
PERTEV-SUZ Yakan ışık Güneşe karşı tutulduğu zaman, ışıkları bir noktaya toplayan ve bu suretle ışığın değdiği yeri yakan mercek
PERUŞ f Küçük çıban, sivilce
PERVA f Korku, çekinmek * Alâka, ilgi, bağ * Takat * Durup dinlenmek * Bilmek * Vesvese * Kayd * Iztırab * Terk, feragat * Hayran, şaşmış * Meyl, teveccüh, iltifat, kayırmak * Gussalanmak (LR)
PERVANE f Fırıldak çark * Geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek * Haberci, kılavuz
PERVANEGÂN (Pervane C) Gece kelebekleri
PERVANEK f Karakulak adı verilen bir hayvan * Ask: Öncü, pişdâr
PERVAR f Besili, beslenmiş
PERVAS f El ile dokunup temas etme, eli ile yoklama
PERVAZ f Kanat açmak, uçmak Uçan, uçucu * Nur * Karargâh * Saçmak * Hücre * Saçak * Ayna Dolap * İnce, uzun tahta * Uçan, uçucu gibi mânâlara gelerek birleşik kelimeler yapılır
PERVAZ-I BERDÂR Yükselip uçan Uçarak dolaşan
PERVAZE f Kır gezisi için hazırlanan yemek * Altun ve gümüş yaprakların kırıntısı
PERVAZGÂH f Uçulacak yer Tayyâre meydanı Hava alanı
PERVER (Pervar) f "Besleyen, yetiştiren, velinimet, koruyan" mânâsında birleşik kelimeler yapılır
PERVERÂN (Perver C) f Yetiştirenler, besleyenler, koruyup terbiye eden kimseler
PERVERDE f Terbiye görmüş, yetiştirilmiş, beslenmiş
PERVERENDE f Besleyen, büyüten Besleyici, büyütücü * Terbiye edici, yetiştirici
PERVERÎ f Büyütücülük, besleyicilik Terbiye
PERVERİŞ f Besleme, besleyiş Beslenme * Terbiye etme, yetiştirme, eğitme Terbiye edilip yetiştirilme, eğitilme * İlerleme, terakki
PERVERİŞYÂB f Beslenen * Terbiye edilen, terbiye gören, eğitilen, yetiştirilen
PERVERİŞYÂFTE f Terbiye edilmiş, büyütülmüş, yetiştirilmiş, eğitilmiş
PERVİN f Ülker denilen yedi yıldızın tamamı
PERVİZ f Üstün, galib, muzaffer * Elek Süzgeç * Güzellik * Balık * Cilve * Tar: İran Hükümdarı Husrev´in lâkabı
PERVİZ-İ FELEK Güneş, şems
PERVİZEN f Elek, kalbur

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi



P Harfi

PES f Arka, art, geri * Öyle ise, imdi
PES-İ DİVÂR Duvarın arkası
PES-İ PERDE Perde arkası
PES Ü PİŞ Arka ve ön
PESADET f Veresiye alışveriş
PESAVEND f Kafiye
PESEND f Beğenmek, kabul eylemek Beğenici Muvâfık
PESENDÂNE Beğenecek yolda, beğenmek suretiyle
PESENDİDE f Beğenilmiş, seçilmiş, müntehab
PESİN f Sonraki, gerideki, en son
PESMANDE f Geri kalmış, geride bulunan, bâkiye * Artmış, artık
PESMANDE-HOR f Artık yiyen
PESPERDE f Perde arkası, gizli iş
PESREV f Arkadan gelen * Uşak, hizmetçi
PEST f Alçak, aşağı Hafif, yavaş ses * Sesi galiz, kalın ve korkunç olan
PESTBAHT f Talihsiz Bahtı fenâ olan
PESTÎ f Alçaklık, âdilik, zillet
PESTPAYE (C: Pestpayegân) Payesi, derecesi aşağı olan, âdi Alçak Bayağı Pespaye
PESTPERDE f Alçak ve hafif sesle
PESTSADA f Hafif ses
PEŞE (Bak: Peşşe)
PEŞİMAN f Pişman Nâdim
PEŞİMANÎ f Pişmanlık, nedamet
PEŞİN f Nakdî para * Önceden, önce
PEŞİNÂT f Peşin verilen paralar
PEŞİZ (Peşize) f Akçe, mangır Pul * Balık pulu
PEŞKEŞ (Pişkeş) f Başkasının malını birine bağışlamak Verilmemesi lâzım olan şeyi başkasına vermek Karşılıksız vermek(Bir şeyde mehâsin ve şeref hâsıl oldukça, havassa peşkeş ederler; seyyiât olsa, avâma taksim ederler! M)
PEŞLENG f Geri kalan, geri kalmış
PEŞM f Yapağı, yün * Keten helvası
PEŞMİN (Peşmine) f Yünden yapılmış Yapağıdan yapılma * Sâde ve süssüz elbise
PEŞREV f (Aslı: Pişrev) Önde giden * Türk müziğinde bir saz eseri * Güreşten önce pehlivanların ellerini birbirine veya dizlerine çarparak ve biraz sıçrayarak yaptıkları oyun * Bir çeşit ok
PEŞŞE f Sivrisinek
PEŞŞEGİR f Sinek avlıyan * Mc: İşsiz güçsüz, boş gezen kimse
PETER f Düz maden levha
PETGİR f Kıl elek
PEY f İz, işaret, nişan * Ard, arka, akab
PEYAM (Peygam) f Haber
PEYAM-I HASRET Hasret, özleyiş haberi
PEYAM-ÂVER (C: Peyamâverân) f Haber getiren
PEYAM-BER f Haber getiren Peygamber
PEY-A-PEY f Birbiri ardınca, birbirinin arkasından * Azar azar, tedricen, peyderpey
PEYDA f Mevcud, var olan, açık, âşikâr, meydanda olan
PEY-DER-PEY f Birbiri ardınca Yavaş yavaş, azar azar
PEYEMRES f Haber getiren, haber ulaştıran, haberci
PEY-ENDER-PEY f Ardısıra, arka arkaya, durmadan Azar azar
PEYGAM (Bak: Peyam)
PEYGAMAVER (Peygam-âver) f Haber getiren, haberci
PEYGAMBER (Peyamber) f Allah´tan haber getiren Allah´ı, âhireti, zararlı ve faydalı şeyleri tanıtan Nebi (Bak: Mefhar-ı kâinat, Muhammed (ASM), Nübüvvet, Resül)
PEYGAMBERÂN (Peygamber C) Peygamberler
PEYGAMBERÎ f Peygamberlik * Peygamberle alâkalı
PEYGAR f Savaş, harb, muharebe, cidal Kavga
PEYGARE f İftira
PEYGULE f Köşe, bucak
PEYGULE-İ NİSYAN Unutulma köşesi
PEYGULEGÜZİN Bir köşede oturan Köşeye çekilmiş olan
PEYGUN f And, şart, ahd, peyman
PEYK f Bir şeyin etrafında, ona tabi olarak dönen Seyyare * Haber ve mektup getirip götüren
PEYK-İ FELEK Ay Dünyanın etrafında dönen ay Dünyanın peyki
PEYKAN Okun ucundaki sivri demir
PEYKE f Tahta sedir
PEYKER f Yüz, çehre, surat
PEYM f Haber
PEYMA f Ölçen, ölçücü
PEYMAN f And, yemin, muahede, ahitleşmek(Cihet-ül vahdet-i ittihadımız, tevhiddir Peyman ve yeminimiz, imandır Madem ki muvahhidiz, müttehidiz Her bir mü´min ilâ-yı Kelimetullah ile mükelleftir Bu zamanda bunun mühim bir sebebi maddeten terakki etmektir HŞ)
PEYMANE f Büyük kadeh * Ölçek, kile * Şarap bardağı
PEYMANEKEŞ f İçki içen
PEYMANE-ŞİKEST f Kadehi kırık
PEYMAN-ŞİKEN (Peyman-şikân) Yemin bozan, ahdini yerine getirmeyen
PEYMAY f Tartıcı, ölçücü
PEYMUDE f Ölçülmüş
PEYREV f Ardı sıra giden, tâbi olan, izinden giden, uyan
PEYSİPER f Çiğnenmiş, ayak altında kalmış
PEYUG (C: Peyugân) f Gelin
PEYUGAN (Peyug C) Gelinler
PEYVEND f Ulaşma, varma, vasıl olma * Bağ, alâka
PEYVEST f Ulaşma, vasıl olma, kavuşma
PEYVESTE f Her zaman, dâima * Ulaşmış, ermiş * Bitişik, muttasıl
PEYVESTEGÎ f Bitişme, ulaşma, bitişiklik
PEZİR f Kabul eden, olan, olabilen * "Söz dinleyici, emir tutan" mânasında birleşik kelimeler yapılır
PEZİRA f Kabul eden
PEZİRAY-HİTAM Sona eren, biten, hitam bulan
PEZİRE f Karşılama, karşılayış
PEZİRİŞ f Kabul edilmiş Kabul ediş

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi



P Harfi

PILAÇKA (Arnavutça) Tar: Muharebede ve yağmada alınan eşya, çapul
PIRLANTA İtl Çok tıraş edilmiş, foyasız parlak elmas Taşı pırlanta olan
PİÇ f Büklüm, kıvrım, dolaşık * Nesebi gayr-ı sahih olan, gayr-ı meşru münâsebetten doğan çocuk * Aslına benzemiyen * Ağacın kökünden biten sürgün Aşılanmamış ağaç * Sarmaşık * Vida
PİÇAN f Büklüm büklüm, kıvrım kıvrım olan
PİÇ-A-PİÇ f Karma karış, pek dolaşık, kıvrım kıvrım
PİÇİDE f Karışmış, bükülmüş, kıvrılmış
PİÇİDEMUY f Saçı kıvrılmış
PİÇİŞ f Büklüm, kıvrım
PİÇ-PA f Yengeç
PİÇTAB f Sıkıntı, telâş * Şaşkınlık
PİÇ Ü TAB Iztırab ve sıkıntı
PİH f İçyağı Şahm
PİH f Göz çapağı
PİH-SUZ f "Yağ yakıcı": Toprak kandil
PİJUH (Bak: Pejuh)
PİL f Topuk, ökçe * Çelik çomak oyunu * Çadır eteği tutturmada kullanılan küçük ağaç değnekler
PİL f Fil
PİL-BÂN f Fil besleyen, filci
PİLE f İpek kozası İpek
PİLESTE f Fildişi
PİL-TEN Fil gibi iri, fil vücutlu
PİLVAYE f Kırlangıç
PİL-ZUR f Fil gibi kuvvetli, fil kuvvetinde
PİNDAR Sanma, zannetme * Böbürlenme
PİNE f Yama
PİNEDUZ Yamacı * Ayakkabı tamircisi, eskici
PİNEDUZÎ f Eskicilik, yamacılık
PİNEDUZLUK Yamacılık Eskicilik
PİNGAN f Fincan, tas
PİNGANÇE f Küçük fincan
PİNHAN f Gizli, saklı, hafi, mahfi, mestur, müstetir
PİR f Yaşlı, ihtiyar * Reis * Bir tarikatın kurucusu * Herhangi bir meslek ve san´atın başlatıcısı, te´sis edicisi(Kur´an-ı Hakim; enbiyaları, insanın cemaatlerine terakkiyat-ı mâneviye cihetinde birer pişdar ve imam gönderdiği gibi; yine insanların terakkiyat-ı maddiye suretinde dahi o enbiyanın herbirisinin eline bâzı hârikalar verip yine o insanlara birer ustabaşı ve üstad etmiştir Onlara mutlak olarak ittibaa emrediyor İşte enbiyaların mânevi kemâlatını bahsetmekle insanları onlardan istifadeye teşvik ettiği gibi, mu´cizatlarından bahis dahi; onların nazirelerine yetişmeye ve taklitlerini yapmaya bir teşviki işmam ediyor Hattâ denilebilir ki: Mânevi kemalât gibi maddî kemâlâtı ve hârikaları dahi en evvel mu´cize eli nev´-i beşere hediye etmiştir İşte Hazret-i Nuh´un (Aleyhisselâm) bir mu´cizesi olan sefine ve Hazret-i Yusuf´un (Aleyhisselâm) bir mucizesi olan saatı; en evvel beşere hediye eden, dest-i mu´cizedir Bu hakikata lâtif bir işârettir ki: San´atkârların ekseri, herbir san´atta birer peygamberi pir ittihaz ediyor Meselâ gemiciler Hazret-i Nuh´u (Aleyhisselâm), saatçılar Hazret-i Yusuf´u (Aleyhisselâm), terziler Hazret-i İdris´i (Aleyhisselâm) S)
PİR-İ FANÎ Pek yaşlı, zayıf adam Dünyayı terketmiş ihtiyar
PİR-İ MOĞAN (Pir-i muğan) Meyhaneci * Mc: Mürşid
PİR Ü BERNA İhtiyar ve genç
PİRA f Süsleyici, düzenleyici, donatıcı
PİRAHEN (Pirehen) f Gömlek Kamis
PİRAHEN-İ İSMET Namus perdesi
PİRAMEN f Çevre, etraf, yan
PİRAMUN f Yan, etraf, çevre
PİRAN (Pir C) f İhtiyarlar, yaşlılar
PİRASTE f Tertibedilmiş, düzenlenmiş donatılmış, süslüPirastegî $ f Düzen, intizam
PİRAYE f Zinet Süs
PİRAYEBAHŞ f Süsleyici, süs veren
PİRAYENDE f Süsleyici, donatıcı
PİRAYİŞ f Düzen, nizâm, intizam, tertib * Süs, zinet
PİREHEN f Gömlek
PİREZEN f Kocakarı, acuze
PİRÎ İhtiyarlık Kocamışlık
PİRİSTU (Piristuk) f Kırlangıç kuşu
PİRİSTUBEÇE f Kırlangıç kuşu yavrusu
PİRSAL f Kocamış, ihtiyar, yaşlı
PİRUZ f Uğurlu, hayırlı
PİRUZÎ f Uğurluluk, hayırlılık
PİRZEN f Kocakarı, acuze Yaşlı kadın
PİSE f Saksağan * Alaca renk
PİSTAN f Meme
PİSTE f Fıstık
PİSTER f Yatak, döşek
PİŞ f Huzur, ön, ileri taraf
PİŞ-İ NAZAR Göz önü
PİŞ-İ NAZARA GETİRMEK Göz önünde bulundurmak
PİŞADEST f Peşin para ile alış veriş * İşçiye, çalıştıktan sonra verilen para
PİŞAHENG (Piş-âheng) Önde giden, öne düşen
PİŞAN f En ön, en ileri
PİŞANÎ f Alın, cebin
PİŞANÎDÂR f Yüzsüzlük yaparak işini beceren
PİŞBİN f İlerisini gören Basiretli, ihtiyatlı
PİŞDAR f Öncü Harpte ileriden düşmana gönderilen askerler * Önde giden Önayak olan * San´at, meslek * Kumandan * Mc: Yüzsüz Yüzsüzlükle iş beceren
PİŞE f İş, kâr Meşguliyet * Alışkanlık, huy, âdet * Meslek, san´at * "Huy edinmiş, alışmış" anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Hasenât-pişe $ : İyi şeyleri âdet edinmiş olan
PİŞEGÂH f İş yeri Fabrika
PİŞEGÂN (Pişe C) f Meslekler, san´atlar İşler * Huylar, âdetler, tabiatlar
PİŞEGER f San´atkâr işçi
PİŞEKÂR f Sanatkâr, oyuncu
PİŞEVER f Sanat ehli, işçi
PİŞ-GEH f Ön, huzur
PİŞ-GİR f Havlu, peşkir
PİŞHANE f Balkon * Bir yere gidileceği zaman önceden gönderilen çadır ve yol eşyası
PİŞHAYME f Pâdişah veya vezirlerin divan çadırı
PİŞÎ f İlerleme, üstünlük, tefevvuk * Önünü gören, ileri görüşlü
PİŞİGÂH Huzur
PİŞİN f Peşin, önce, önden * Evvelki, eski * Önden verilen
PİŞİNÎ (C: Pişiniyan) f Evvel zaman adamı
PİŞKEŞ f Hediye, armağan, hibe
PİŞ-MÜZD f Pey, pey akçesi Satılık bir şeye talip olan kimsenin, sonradan caymayacağını temin makamında olmak üzere satıcıya peşin verdiği bir miktar para
PİŞNEMAZ f İmam
PİŞNİHAD f Usûl, kanun * Temel, esas
PİŞREV f Önden giden
PİŞTAHTA f Çekmece Küçük sandık * Mal serilen yer, vitrin
PİŞVA (Pişuva) f Reis, baş Hâkim * Mukteda, imâm
PİŞVAYAN (Pişvay C) Reisler, başkanlar Hâkimler
PİYADE Narin yapılı bir çeşit kayık adıdır Eskiden ekseriyetle İstanbul ve civarında kullanılan bu kayıklar, pek makbul gezinti vasıtası idi * Ask: Orduda tüfekle teçhiz edilmiş olan ve muharip sınıfların asli unsuru bulunan efrada da bu ad verilir Yaya askeri * Yaya
PİYALE f Kadeh Şarap bardağı
PİYAZ f Soğan * Zeytinyağlı ve sirkeli fasulye haşlaması
PLAN Fr Yapı, makine, binagibi yapılacak şeylerin ayrı ayrı parçalarını kâğıt üzerinde gösteren çizgilerin hepsi
POLAT (Pulat da denir) Çelik * Mc: Sağlam, sert
POLİTİKA İtl Memleket işlerini idare için tutulan ölçülü yol Siyaset
POST f Tüylü hayvan derisi * Mc: Makam, mevki
POSTA İtl Bir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emânetlerin hepsi * Bu emânetleri toplayan ve dağıtan idare ve onun yeri * Belli zamanlarda sefer yapan ve çok zaman posta taşıyan vasıta * Takım, kol * Hizmet nöbetinde bulunan er * Sefer
POSTİN f Kürk
POSTİNDUZ f Kürk diken
POSTİNPUŞ f Kürk giyen
POSTNİŞİN Posta oturan Daha evvelkinin yerine geçen
POT t Irmakları geçmek için kullanılan sal * Dikişin bir tarafında görülen kumaş kabarığı
POTA f Toprak veya mâdenden yapılmış, kimyacı, eczâcı, mâdenci veya kuyumcu âletlerindendir Altın, gümüş ve benzeri mâdenlerin eritilimesine mahsustur
POT KIRMAK Farkında olmıyarak karşısındakine dokunacak söz söylemek
POZ Fr Fotoğraf alınırken kendine düzen vermek, tavır takınmak Kımıldamadan durduğu halde kalmak
POZİSYON Fr Vaziyet, durum, duruş
POZİTİF Fr Tecrübe neticesine dayanan, müsbet, isbatlı Negatifin zıddı
POZİTİVİST Fr Fls: Pozitivizm taraftarı
POZİTİVİZM Fr Fls: Hakikatın yalnız tecrübe ve müşahede ile vakıalara istinaden tam olarak bilineceği iddiasında olan felsefe sistemi (Bak: İsbatiyecilik)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi

Eski 11-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat P Harfi



P Harfi

PRANGA İng Eskiden ağır cezalı mahkûmların ayaklarına takılan kalın zincir * Halkalarıyla beraber iki okka yüz dirhem ağırlığındaki demire verilen addır * Umumi hapishanelerde, hapishanenin iç nizamını bozan ve taşkınlık gösteren mahkûmların ayaklarına da pranga vurulurdu
PRENS BİSMARK (1815 - 1898) Meşhur Alman siyasilerinden ve Alman birliği için çalışanlardan birisidir İslamiyeti ve Hz Peygamber´i (ASM) medh ü sena ederek hayranlığını bildiren bir mütefekkirdir
PRENSİP Fr Umde İlk unsur Temel kanaat, temel düşünce Temel bilgi * Man: Her çeşit münakaşanın dışında olan
PROGRAM Fr Yapılacak işler için önceden hazırlanmış tasarı Plân
PROJE Fr Tasarlanan ilk şekil Tasarı Mütehayyel
PROJEKSİYON Fr Kuvvetli ışık âleti
PROPAGANDA Fr Bir fikri veya malı herkese bildirmek veya kabulü için yapılan ilân Çok kıymetli olduğu veya olmadığı hâlde bir şeyin kıymetini arttırmak maksadiyle yapılan konuşma veya ilânat
PROTEİN Lât Tıb: Albüminli besleyici madde
PROTESTANLIK (Prutluk) Papayı Hristiyanların başı olarak tanımayıp ruhaniyetini kabul etmeyen bir Hristiyanlık mezhebi (Bak: Nasraniye)
PROTON yun Atom çekirdeğinde pozitif yüklü zerrecik (Bak: Delil-i inayet)
PRUTLUK (Bak: Protestanlık)
PSİKOLOG Fr Ruhiyatçı, ruh ilmiyle uğraşan
PSİKOLOJİ Fr Ruhiyat, ruhî hâdiseleri tetkik eden ilim kolu
PSİKOZ Fr Tıb: Akıl hastalıklarının umumi adı
PU (Puy) f Araştırma, arama * Koşma
PUÇ f Kaba, çirkin * Boş ve faydasız şey * İçi boş
PUÇ-MAGZ f Boş kafalı
PUHTE (C: Puhtegân) f Pişmiş, pişkin Olgun, kâmil insan
PUHTEGÂN (Puhte C) Olgun kimseler, pişkin kişiler
PUHTEGÎ f Olgunluk, kemalât, pişkinlik
PUJİNE f Kantar
PUL f Para
PULAD f Çelik
PULADBÂZU f Çelik pazulu Kuvvetli, yiğit
PULADSENC f Güzel silâh kullanan, iyi dövüşen
PUR (C: Purân) Oğul Evlâd
PUR-İ DUHT Hemşirezâde, yeğen
PURÂN (Pur C) Oğullar, veledler
PURMEND f Evlâd sahibi
PUSİDE f Çürümüş, paslanıp çürümüş, çürük
PUŞ f "Örten, giyen, giyinmiş" mânasına birleşik kelimeler yapılır * Örtü, elbise, zırh
PUŞE (Bak: Puşide)
PUŞENDE f Örten Örtücü
PUŞENDE-İ HATÂ Ayıp örten
PUŞİDE (Puşe) f Örtülmüş * Örtü * Örtülü, gizli
PUŞİDE-ÇEŞM f Örtünecek, giyilecek şey * Örtü
PUŞİDENÎ f Örtünecek, giyilecek şey Örtü
PUŞİDE-RAZ f Sırrı gizli
PUŞİŞ f Örtecek şey Örtü
PUT Allah´tan başka tapılan herşey * Heykel Sanem Kendisinden medet beklenen veya lâyık olmadığı hürmet kendine yapılan maddi mânevi resim, heykel ve her çeşit cisim
PUTE Silâh veya ok atışlarında dikilen nişan tahtası * İçinde mâden eritilen tava
PUT-PEREST f Allah´tan başka şeyleri ilâh kabul eden, puta inanıp ona ibâdet eden Puta tapan (Bak:Büt-Perest)
PUYA(N) f Koşan Seğirten
PUYAN OLMAK Koşmak Batmak Dalmak
PUYE f Koşma, seğirtme
PUYEGER f Koşucu
PUYENDE f Koşan Seğirtici Koşucu
PUZEN f Nadas edilmiş, sürülmüş tarla
PUZİNE f Maymun
PUZİŞ f Özür, mâzeret
PÜL f Köprü
PÜLPÜL f Karabiber
PÜNÇÜŞK f Serçe
PÜR f Çok, dolu, çok fazla, memlu, tekrar (mânâlarına gelir, birleşik kelimeler yapılır) *Sâhib, mâlik
PÜR-ÂMÂL İstek ve emellerle dolu
PÜR-ÂTEŞ Ü HEVL Ateş ve korku dolu
PÜR-BÂD f Kibirli * Çok rüzgârlı
PÜR-BİM f Korkmuş
PÜR-ÇİN f Çok buruşuk, çok bükülmüş ve karışık
PÜR-DİL (C: Pür-dilân) f Yürekli, cesur
PÜR-DİLÂN (Pür-dil C) f Cesurlar, yürekli kimseler
PÜR-DUD f Çok tüten, çok dumanlı
PÜR-EMVÂT Ölüler dolu
PÜR-ENVÂR (Pür-nur) Çok parlak, çok nurlu
PÜR-FER f Çok parlak Çok aydınlık
PÜR-GAZAB f Çok kızgın ve hırslı
PÜR-GÛ f Çok söyliyen, çok konuşan
PÜR-GUBÂR f Çok tozlu Toz içinde
PÜR-HÂNDE Neş´e dolu, çok gülme ve sevinç dolu Sevinçli, neşeli
PÜR-HAYÂL f Hayal ile dolu
PÜR-HAZÂN f Sonbahara uğramış, solup sararmış
PÜR-HEVES f Çok hevesli Heves dolu
PÜR-HEYECÂN f Heyecan dolu Çok heyecanlı
PÜR-HUN Kan içinde Kan dolu
PÜR-KİNE f Düşmanlık ve gazab dolu
PÜR-NÂR Çok ateşli Çok kızgın Ateş dolu
PÜR-NÂZ Çok nazlı
PÜR-NEVÂL Çok lütuf ve ihsan Çok çok ihsan etmek, vermek
PÜR-NUR (Bak: Pür-envar)
PÜR-PAYE f Kırkayak
PÜR-SÂLE f Yaşlı Yaşı dolgun
PÜRSAN (Pürsâ) f Soran, sorucu
PÜRSİŞ f Soruş, sorma, sual ediş
PÜRSİŞ-İ HÂTIR Hatır sorma
PÜR-SUZ f Çok yakıcı Çok yanık
PÜR-ŞA´ŞAA Çok gösterişli, şa´şaa dolu
PÜR-TEMKİN f Çok ağır başlı Çok temkinli
PÜRYAN f (Bak: Biryan)
PÜSENDER f Üvey oğul Üvey evlâd
PÜSER (C: Püserân) f Erkek çocuk, oğul
PÜŞT f Sırt, arka
PÜŞTE f Tepe, yığın
PÜŞTE-İ BAĞ Çimenlik, çayırlık
PÜŞTER f Arka, sırt
PÜŞTİBAN f Payanda, destek, dayanak * Yardımcı, muin
PÜŞTİVAN f Destek, dayanak, payanda * Yardımcı
PÜŞTMAL f Peştemal
PÜŞT-PA f Ayak tabanı
PÜŞTVARE f Bir hamal yükü Bir arkalık yük

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.