Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ilıskıler, sözlügü, uluslararası

Uluslararası İlıskıler Sözlügü B

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uluslararası İlıskıler Sözlügü B



ULUSLARARASI ILISKILER SÖZLÜGÜ B

Baas Partisi (Hizb el Ba's el-Arabi el-İştiraki)

Tam adı Arap Sosyalist Baas Partisi ve Arap Sosyalist Yeniden Doğuş Partisi Tek bir sosyalist Arap toplumu oluşturmayı hedefleyen radikal siyasi hareket Pekçok Arap ülkesinde kolları vardır
Baas Partisi 1943 yılında Mişel Eflak ve Salah el-Bitar tarafından Şam'da kuruldu 1953'de Suriye Sosyalist Partisi ile birleşen parti Arap Sosyalist Baas Partisi adını aldı Bağlantısızlık politikasını, emperyalizm ve sömürgeciliğe karşı çıkmayı benimseyen Baas Partisi, İslam'ın bazı unsurlarından faydalanarak sınıfsal farklılıkları ortadan kaldırmayı amaçlayan bir hareket gerçekleştirmeye çalışmıştır Katı disipline dayalı aşırı merkeziyetçi bir yapıya sahiptir
1963'te Suriye'de iktidarı ele geçiren Baas, "milliyetçi" ve "ilerici" diye anılan iki gruba bölündü ve 1970'te Hafız Esad'ın başa geçmesiyle iki grup arasındaki çekişmeyi milliyetçiler kazanmış oldu Irak'ta 1963 yılında kısa bir süre Baasçılar iktidara geldiyse de 1968'de yeniden iktidarı ele geçirdiler Irak ve Suriye'deki Baas Partileri arasındaki anlaşmazlık iki ülkenin siyasi birliğine engel oldu ve daha sonra iki ülke birbirine karşı pek dostça olmayan siyaset yürütmeye başladı Suriye'de Baas hükümetine en önemli tehdit Müslüman Kardeşler Örgütü olmuştu Ama Hafız Esat 1982 yılında Hama'da kanlı bir müdahale ile örgüte ağır bir darbe indirdi Irak'ta ise kuzeydeki Kürt ve güneydeki Şii gruplar Baas için en önemli tehlikelerdi
Suriye Baas Partisi yıllardır Batı'ya karşı sert olan tutumunu Orta Doğu Barış Süreci doğrultusunda yumuşatırken Irak'ta Baas, Körfez Savaşı ve sonrası Batı ve özellikle Amerika karşıtı bir siyaset izlemektedir

Bağdat Paktı, 1955

Ortadoğu'da barış ve güvenliğin korunması için kurulan ittifak 1955 yılında Türkiye ve Irak arasında kurulan Pakt'a aynı yıl Pakistan, İran ve İngiltere katılmıştır Bütün Arap Birliği üyesi ülkeler ve büyük Batılı devletlerden bazıları da Pakt'a davet edilmiş ama hiçbiri buna ilgi göstermemiştir 1959'da rejim değişikliği ile Irak'ın üyelikten ayrılmasıyla Pakt, Merkezi Andlaşma Örgütü (CENTO) adını almıştır

Bakü Kongresi, 1920

III Komünist Enternasyonal (Komintern) tarafından Bakü'de düzenlenen toplantı 1920 yılında Bolşevikler artık Batı'da umdukları büyük devrimin pek de yakın olmadığına inanmaya başlamışlardı Bu ortamda Doğu halklarına doğru yönelen Sovyetler Birliği onlarla Batı'ya karşı bir ittifak kurmaya çalışıyor ve Batılı emperyalist güçlerin egemenliği altındaki Doğulu halkları bu güçlere karşı ayaklandırmayı düşünüyorlardı Eylül 1920'de Bakü'de çoğunluğu sömürge rejimi altındaki Doğu ülkelerinden gelen komünist partilerin temsilcilerinin katıldığı bir Kongre düzenlendi Kongrede iki ana konu üzerinde yoğunlukla duruldu i)Doğu halklarının ulusal kurtuluş mücadeleleri beklenen dünya devrimi açısından nasıl değerlendirilecek ii)Komintern bu konuda nasıl bir strateji izleyecek Kongre'de komünist nitelikli olmayan -bu sırada Anadolu'daki kurtuluş mücadelesi dahil- ulusal kurtuluş hareketlerine karşı nasıl bir tutum takınılacağı da tartışıldı

Balfour Bildirisi, 1917

İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Arthur J Balfour'un 2 Kasım 1917'de, Uluslararası Siyonist hareketin önderlerinden Lord Rotschild'e gönderdiği, Filistin'de Yahudilere bir "ulusal yurt" kurulması çabasının İngiliz hükümetince destekleneceğinin belirtildiği mektup Ancak yine mektuba göre, Yahudiler için kurulacak böyle bir yurt, bölgenin Yahudi olmayan kesiminin haklarını ihlal etmeyecekti İngiliz Dışişleri Bakanını böyle bir mektup yazmaya iten en önemli sebep, toprakları üzerinde çok sayıda ve önemli etkiye sahip Yahudi'nin yaşamakta olduğu ABD'nin sempatisini ve Almanya'ya karşı yürütülen savaşta katkısını sağlamaktı Mektubun zamanlaması da iyi yapılmıştı Çünkü kısa bir süre sonra Almanya ve Osmanlı Devleti deYahudi desteğini sağlayabilmek için özellikle Almanya Siyonistlerine savaş sonrası ödünleri vermeye başlamışlardı
Siyonist liderlerden H Weizman ve N Skolov'un ısrarlı çabaları ile yayımlanan Bildiri, Filistin'de yalnızca Yahudilere ait bir devletin kurulmasını isteyen Siyonistlerin isteklerini tam anlamıyla karşılamıyordu ama ilerde İsrail'in kuruluşu için bir dayanak oldu

Balkan Antantı, 1934

9 Şubat 1934'te Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalanan ittifak andlaşmasıAvrupa'nın revizyonist ve anti-revizyonist iki kamp etrafında toplanmaya başlaması Balkan devletlerini bir grup kurmaya yönlendiriyordu İlk kez 1929'da Yunanistan Başbakanı Papanastasio'nun ortaya attığı bir Balkan birliği kurulması fikri çeşitli devletlerden destek görmüş ve arka arkaya Balkan devletleri arasında gayriresmi nitelikli konferanslar toplanmaya başlamıştı Konferanslar sonucu verilen uzlaşma doğrultusunda 9 Şubat 1934'te Atina'da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında Balkan Atlantı imzalandı Üç maddeden oluşan Antant Balkan ülkelerinin kendi aralarında olan sınırları koruyor ve bu ülkeler arası işbirliğini geliştirmeyi amaçlıyordu Antant bölgede revizyonist politika izleyen Bulgaristan'ı hedeflemekteydi II Dünya Savaşı'nda Türkiye dışındaki üyelerin Alman işgaline uğraması ile Antant geçerliliğini kaybetmiştir

Balkan Paktı

Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya'nın taraf olduğu siyasal nitelikli bölgesel örgüt Pek uzun ömürlü olamamıştır
ABD 1950'lerin başında Sovyetlerle gergin ilişkileri olan Yugoslavya ile ilgilenmeye başlamıştı ve NATO'ya girmeleri kesinleşmiş olan Türkiye ve Yunanistan ile bu ülkeler arasında bir pakt yapılması yönünde çabalıyordu 1951 yılı sonuna doğru ve üç ülke arasında başlayan yakınlaşma 1952 boyunca da devam etmiş ve 28 Şubat 1953'te Ankara'da üç ülkenin Dışişleri Bakanları tarafından bir "Dostluk ve İşbirliği Andlaşması" imzalanmıştır Bu andlaşmaya göre üç devlet ortak çıkarlarıyla ilgili konularda birbirlerine danışacaklar ve üye devletlerin Dışişleri Bakanları yılda en az bir defa toplanacaktı Dışişleri Bakanları arasında süren toplantılar sonucu yeni ilerlemeler sağlanmış, 9 Ağustos 1954'te üç ülke arasında Bled Andlaşması imzalanmıştır Bu andlaşmaya göre taraflar, aralarından herhangi birine ya da birkaçına yönelen bir saldırıyı kendilerine de yapılmış sayarak askeri güç de dahil her türlü önlemi alacaklardı
Ama daha paktın ilk günlerinden itibaren Türkiye ve Yugoslavya arasında görüş ayrılıkları ortaya çıkmış ve 1955'ten itibaren Sovyetlerle ilişkilerini düzeltmeye başlayan bu ülkenin pakta ilgisi azalmıştır Türkiye ile Yunanistan arasında Kıbrıs sorununun ortaya çıkmasıyla da Paktın doğurduğu olumlu hava silinmeye başlamıştı Pakt 1960 yılına kadar devam etmiş 1960 Haziranında da resmen sona erdiği açıklanmıştır

Balkan Savaşları, Ekim 1912-Haziran 1913

Birincisi Balkan devletleri ile Osmanlı Devleti, ikincisi Balkan devletlerinin kendi aralarında yaptıkları iki savaş I Balkan Savaşı Osmanlı Devleti'nin Rumeli'de kalan son topraklarını da kaybetmesi ile sonuçlanmıştır
1912 yılı boyunca Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan ve Yunanistan kendi aralarında yaptıkları ittifak andlaşmaları ile Osmanlı Devletine karşı bir birlik kurdular 1912 Eylül'ünde seferberliklerini tamamlayan Balkan devletleri Osmanlı'nın Trablusgarp Savaşı ile uğraşması ve iç siyasi çekişmelerinden faydalanarak hazırlıklarını pekiştirdiler 8 Ekim 1912'de Karadağ'ın savaş ilanı ile I Balkan Savaşı başladı ve bunu öteki devletlerin savaş ilanları izledi Hazırlıksız yakalanan Osmanlı orduları hemen hemen her cephede yenildi ve Midye-Enez hattının gerisine çekilmek zorunda kaldı Bu arada Arnavutluk da bağımsızlığını ilan etti 17 Aralık'ta Londra'da toplanan bir konferans sonunda 30 Mayıs 1913'te bir barış andlaşması imzalandı
Londra barışından umduğunu bulamayan Bulgaristan'ın 30 Haziran'da Yunanistan'a saldırması ile II Balkan Savaşı başladı Bulgaristan savaşta pek bir başarı sağlayamadı ve Romanya'nın savaşa girmesi ile yenilgiye uğratıldı Bulgaristan'ın zayıf durumundan yararlanan Osmanlı Devleti de Edirne'yi aldı 10 Ağustos 1913'te Bükreş'te imzalana barış andlaşması ile II Balkan Savaşı sona erdi Osmanlı Devleti de Yunanistan'la Atina, Bulgaristan ve Sırbistan ile İstanbul Andlaşmalarını yaptı Böylece bugünkü Türk-Bulgar ve Türk-Yunan sınırları birkaç istisna dışında çizilmiş oldu ve yapılan andlaşmalarda Balkan devletleri sınırları içinde kalan Türk azınlıklarla ilgili maddeler yer aldı

Bandung Konferansı, 1955

18-24 Nisan 1955 tarihlerinde Endonezya'nın Bandung kentinde toplanan ve Bağlantısızlar Hareketi'nin temellerinin atıldığı toplantı Endonezya, Pakistan, Hindistan, Seylan (Sri Lanka) ve Birmanya'nın düzenlediği toplantıya o zamanki dünya nüfusunun yarasından fazlasını oluşturan 20 Asya ve Afrika ülkesi katılmıştı
Konferansı düzenleyen ülkeler, Batılı devletlerin Asya'ya ilişkin aldıkları kararlarda kendilerine danışılmamasından duydukları rahatsızlığı dile getirdiler Tartışmalar temel olarak Sovyetler Birliği'nin Doğu Avrupa ve Orta Asya'daki tutumunun Batılı devletlerin sömürgeciliği ile eş biçimde eleştirilip eleştirilmemesinde yoğunlaştı Sonunda "tüm görünümleri ile sömürgeciliğin" mahkum edilmesi üzerinde uzlaşıldı Birleşmiş Milletler Bildirisi'ndeki ilkelerle Hindistan başbakanı Nehru'nu beş ilkesini kapsayan on maddelik bir "dünya barış ve işbirliğini geliştirme bildirisi" oybirliği ile kabul edildi
Konferansa katılan Türkiye'nin toplantılar boyunca izlediği Batı yanlısı tutum, bağlantısızlık politikası izleyen diğer üçüncü dünya ülkeleri ile ilişkilerinin soğumasına neden oldu

Baruch Planı, 1946

1946'da ABD tarafından Birleşmiş Milletler Atom Enerjisi Komisyonu'na sunulan atom silahının yayılması ve atom enerjisinin kontrolü ile ilgili teklif Plan hazırlaycısı Bernard Baruch'un adıyla anılır Plan önce atom enerjisi üzerinde etkili bir denetimin kurulmasını, sonra da nükleer stokların tümünün yok edilmesini öngörüyordu Ayrıca bir Uluslararası Atomu Geliştirme Örgütü (International Atomic Development Agency) kurulacak, dünyanın güvenliği için tehlike teşkil eden tüm atom enerjisine bu örgüt sahip olacaktı Eğer Sovyetler Birliği bu örgütün kurulmasını kabul ederse, ABD elindeki tüm atom silahlarını ve bunların yapılması için gerekli bilgiyi bu örgüte devredecekti Örgütün çalışmasıyla ilgili olarak Güvenlik Konseyi'nde hiçbir devlet veto yetkisini kullanamayacaktı Ancak, Sovyetler Birliği bu öneriyi kabul etmedi, veto yetkisinin devamında direnerek, etkili bir tedbir için önce nükleer silah stokunun yok edilmesi, denetimin bunun izlemesi gerektiğini ileri sürmüştür Taraflar görüşlerinde ısrar edince, Atom Enerjisi Komisyonu'nda bu konuda yapılan uzun tartışmalardan hiçbir sonuç çıkmamıştır

Bask Ulusal Bağımsızlık Hareketi (Euzkadr Ta Azcatasuna-ETA)

İspanya'da Bask azınlığının yoğun olarak yaşadığı bölgenin bağımsızlığı için mücadele eden silahı örgüt ETA, Franco döneminde bütün baskılara rağmen 1950'lerden sonra belirli bir örgütlenme düzeyine ulaştı ve yönetime karşı silahlı mücadeleye başladı Düzenlediği birçok bombalı saldırı ve suikastten en önemlisi 1973 yılında İspanya Başbakanı Blanco'nun öldürülmesidir Franco döneminin sona ermesinden sonra Bask bölgesine özerklik tanınmasına rağmen ETA mücadeleye devam etti

Belgrad Konferansı, 1-6 Eylül 1961

1-6 Eylül 1961 tarihleri arasında Yugoslavya'nın başkenti Belgrad'ta yapılan ilk Bağlantısızlar zirvesi Konferansa yirmibeş ülkenin devlet veya hükümet başkanı katılmıştır Konferans Soğuk Savaş'ın en yoğun olduğu dönemlerden birinde, Berlin ablukasının sürdüğü ve Sovyetlerin nükleer denemelere yeniden başladığını açıkladığı sırada toplanmış ve uluslararası ortamın gerginliği konferansa da yansımıştır Tito, Abdulnasır, Sukarno ve Nkrumah'ın en faal liderler olarak göze çarptıkları konferans sonunda kabul edilen yirmiyedi maddelik deklerasyonda çeşitli uluslararası sorunlara değinilmiştir

Berlin Ablukası, 1948-1949

1948-1949'da Sovyetler Birliği'nin, Batılı işgal devletlerini Batı Berlin'deki egemenlik haklarından vazgeçmeye zorlama girişiminin yol açtığı uluslararası bunalım Mart 1948'de İngiltere,Fransa ve ABD'nin Almanya'daki işgal bölgelerini tek bir ekonomik birim halinde birleştirme kararı Sovyetlerin tepkisine yol açtı ve Sovyetler Birliği Müttefikler Kontrol Konseyi'nden çekildi Batı'da yeni bir Alman Markı'nın piyasaya çıkmasını Doğu Alman parasına karşı rekabet olarak gören sovyetler Batı ile Berlin arasındaki demir, kara ve su yollarını kapatarak kenti ablukaya aldı 26 Haziran 1948'de ABD ve İngiltere kente acil gereksinimleri havayoluyla sağlamaya başladılar ve Berlin'den dışarı yapılan sanayi ihracatının hava yoluyla gerçekleşmesi için bir "hava köprüsü" kurdular Artan gerginlik karşılıklı askeri güç tırmanmasına yol açtı Gerginlik sovyetler Birliği'nin 12 Mayıs 1949'da ablukayı kaldırmasına değin sürdü

Berlin Andlaşması, 3 Haziran 1972

Berlin kentinin ABD, Sovyetler Birliği, Fransa ve İngiltere'nin yükümlülüğü altına konduğuna ilişkin andlaşma 3 Eylül 1971'de hazırlanıp parafe edilen andlaşma, 3 Haziran 1972'de imzalandı Bu andlaşmayla Batı Berlin'de ABD, Fransa ve İngiltere'nin sorumluluğu devam ediyor ama Batı Berlin'i temsil yetkisi Federal Almanya'ya geçiyordu Sovyetler Birliği ise Doğu Berlin üzerindeki haklarını Demokratik Alman hükümetine devretmeyecekti
Bu andlaşma sonucunda 12 Ağustos 1970 tarihli Federal Almanya ile Sovyetler Birliği arasında imzalanmış olan Moskova Andlaşması ve 7 Aralık 1970'de yine Federal Almanya ile Polonya arasında imzalanmış olan Varşova Andlaşması da yürürlüğe girmiştir

Berlin Batı Afrika Konferansı, 1884-1885

Afrika'nın kıyılarında ve büyük nehirlerde ticaret serbestliğinin sürekliliğini sağlamak ve bu kıyılardaki yeni yerlerin işgal koşullarını belirlemek amacıyla Bismarck'ın girişimi ile 15 Kasım 1884-26 Şubat 1885 tarihleri arasında Berlin'de toplanan uluslararası konferans
O tarihe kadar sömürge işletmelerine pek rağbet etmeyen Alman başbakanı, Alman egemenliğine konan toprakları değerlendirecek imtiyazlı şirketlerin kurulmasını göz önüne alarak tavrını değiştirdi Bismarck, öteki Avrupa devletleri arasındaki sömürge rekabetini kızıştırıyor ve Fransa'yı yeni sömürge hayalleri ile kışkırtarak bu ülkenin Almanya'ya karşı bir öç alma siyaseti gütmesini önlemeyi umuyordu Jules Ferry'nin ve sonra İngiltere Dışişleri Bakanlığının onayını alan Bismarck, Viyana Antlaşması'nı imzalayan devletler ile Belçika, İtalya, ABD ve Türkiye'yi konferansa çağırdı
Antlaşmanın sonuç belgesi Nijer ırmağında ulaşım özgürlüğünü ve Atlas okyanusundan Hint okyanusuna kadar uzanan Kongo havzasında ticaret serbestliğini güvence altına alıyordu Bu, Fransa ile Portekiz'in toprak ilhakları ve 1884 İngiliz-Portekiz anlaşması ile bir süre için tehlikeye düşen liberalizmin zaferi demekti
Konferans Afrika'nın paylaştırılmasını gerçekleştirmedi ama bunu kuşkusuz hızlandırdı Konferansta, imzacı devletlerden birinin gerçekleştireceği toprak ihlallerinin, ancak öteki imzacı devletlere bildirilmesi koşuluyla geçerlik kazanabileceği ilkesi kabuledildi
Bir bildirge de köle ticaretiyle ilgiliydi (md 9) Genel olarak, imzacı devletler, yerlileri, gezginleri ve din özgürlüğünü korumayı yükümlüyorlardı Ancak Afrikalılara alkollü içki satışı, Almanya ile Hollanda'nın itirazı üzerine yasaklanmadı 1885 sonunda Fransa ile Almanya arasında Togo-Kamerun sınırını belirleyen özel bir antlaşma imzalanmasıyla Berlin Antlaşması tamamlandı

Berlin Deklerasyonu, 1955

II Dünya Savaşı sonrasına İngiltere, ABD,Fransa ve SSCB'nin işgali altındaki Berlin üzerinde bu devletlerin haklarını belirleyen belge Bu deklerasyona göre kentin güvenliği, kentte bulunan askeri birliklerin gözetimi ve sivil havacılığın denetimi işgal birliklerinin sorumluluğu altındaydı Hukuki açıdan Batı Berlin Federal Almanya'nın bir parçası değildi ve kentin bu kesiminde 12 bin Müttefik devletlere bağlı asker bulunmaktaydı Bu yüzden Federal Alman Parlamentosu ve Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının Batı Berlin'de uygulanabilmesi için Batı Berlin Parlamentosu'nun bunları onaylaması gerekiyordu Müttefiklerin parlamentodan geçen yasalara itiraz ve bu yasaları geçersiz kılma hakları vardı Bu nedenle Federal Alman Parlamentosu'ndan çıkan yasalar Berlin'e gelmeden önce Bonn'daki Müttefik devletlerin büyükelçileri tarafından gözden geçirilmekteydi Ayrıca Batı Berlin'in silahlanması yasaklandığı için Batı Berlinliler'in askerlik yapmaları da yasaktı Deklerasyona göre, Müttefik devletler gerekli durumlarda Batı Berlin polisi üzerinde de yetkili olabilmekteydiler

Berlin Kongresi, 13 Haziran-13 Temmuz 1878

Osmanlı Devleti, Rusya, Almanya, İngiltere, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Fransa'nın katılımı ile gerçekleşen kongre Kongre sonunda 1887-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) sonrası imzalanan Ayastefanos Andlaşması'nın yerine geçmek üzere bir andlaşma yapıldı Ayastefanos ile kurulan "Büyük Bulgaristan" oldukça küçülerek Osmanlı'ya bağlı bir prenslik haline geldi Doğu Rumeli eyaleti kuruldu ve Ayastefanos'ta Bulgaristan'a bırakılan Makedonya reform yapılması şartıyla Osmanlı Devleti'ne iade ediliyordu Osmanlı Devleti açısından daha olumlu görülen bu andlaşma, bu kazançları Bosna-Hersek ve Kıbrıs'ta geçici yönetimler adı altında Avusturya-Macaristan ve İngiltere'nin yönetimine vermesi ile geri alıyordu
Berlin Kongresi her ne kadar Rumeli'nin Osmanlı Devleti'nin elinde kalmasını sağlamışsa da ilerde ortaya çıkacak bunalımlara da ortam yaratmış oldu

Berlin Senedi, 1885

Berlin Batı Afrika Konferansı olarak adlandırılan ve Kasım 1884 ile Şubat 1885 arasında Berlin'de yapılan bir dizi görüşme sonucunda kabul edilen belge Konferans Orta Afrika'daki Kongo Havzası ile ilgili anlaşmazlıkları çözmek amacıyla toplanmıştı Berlin Senedi ile Kongo Havzası Alman Doğu Afrikasını da kapsayacak şekilde tarafsız bölge ilan edildi Burada bütün devletlere serbest ticaret ve taşımacılık hakkı tarafında ve Portekiz'in Atlas Okyanusu'ndaki hak iddiaları reddedildi Bu senet ile sömürgeleştirmede "fiili işgal" ilkesinin benimsenmesi sonucu olarak Avrupalı devletler Afrika'da mümkün olduğu kadar geniş toprak parçalarını hızla işgal etme yarışına girdiler Böylece Afrika'nın sömürgeleştirilmesi süreci hızlanmış oldu

Birinci Dünya Savaşı, 1914-1918

1914 yılı yazında Avrupa'da başlayıp sonradan dünyanın geri kalan bölgelerine yayılan ve 1918 yılının sonuna kadar süren topyekün savaş 1914 Haziranında Saraybosna'da Avusturya Macaristan veliahtının bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi sonucunda Avusturya-Macaristan önce Sırbistan'a bir nota vermiş ardından bu ülkeye savaş açmıştı Bu olaydan sonra Rusya'nın Sırbistan'ı savunması, bu ülkenin seferberliğini ilan etmesiyle daha önce bu durumu savaş sebebi sayacağını ilan eden Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan etmesi sonucunda I Dünya Savaşı başlamış, Rusya'nın müttefikleri İngiltere ve Fransa'nın da Almanya'ya karşı savaşa girmeleriyle savaş diğer kıtalara da yayılmıştır Savaşın nedenleri üzerinde tarihçiler arasında hala görüş birliğine varılamamıştır Ama savaşın en temel nedeni olarak Avrupa devletleri arasındaki emperyalizm mücadelesini gösterebiliriz 1870'lerin son çeyreğinde ulusal bütünlüğünü sağlayan Almanya sanayiini geliştirmesine rağmen bu sanayii destekleyecek sömürgelere sahip değildi Almanya sömürge elde etmeye karar verdiğinde ise dünyanın hemen hemen tamamının komşusu Fransa ve İngiltere arasında paylaşılmış olduğunu gördü İngiltere de Almanya'nın sömürgecilik yönündeki faaliyetinden rahatsız oluyordu Öte yandan benzer bir mücadele de Balkanlar üzerinde Rusya ve Avusturya-Macaristan arasında yaşanıyordu 1878 Berlin Kongresi'nden sonra Bosna-Hersek'in yönetimini ele geçiren ve daha sonra burayı ilhak eden Avusturya Macaristan'ın sınırları dahilinde pekçok Slav asıllı ulus yaşamaktaydı Bu ülke küçük Sırbistan'ı kendisi için tehlike görmekteydi Rusya da Avusturya'nın Balkanlar'daki etkisinden rahatsızdı ve Sırbistan'ı Avusturya'ya ezdirmeye kararlıydı
Yukarıdaki gelişmeler Avrupa'yı bir yandan Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya, diğer yanda, İngiltere, Fransa ve Rusya'nın bulunduğu bir üçlü ittifak ve üçlü itilaf kamplaşmasına götürdü ve böylece Avrupa'da Viyana Kongresi'nden bu yana süren Avrupa Uyumu bozulmuş oldu
27 Temmuz 1914'te Avusturya'nın Sırbistan'a savaş açması ile başlayan savaş Almanya'nın 31 Temmuz'da Rusya'ya, 3 Ağustos'da Fransa'ya savaş açmasıyla genişledi 4 Ağustos'ta Belçika'nın Alman kuvvetlerince işgali sonunda İngiltere'de Almanya'ya karşı ilan etti Bu arada Osmanlı Devleti 2 Ağustos'ta Almanya ile Rusya'ya karşı bu ülkenin yanında yer almayı öngören bir İttifak imzaladı
Akdeniz'deki İngiliz donanmasından kaçan iki Alman gemisi 10 Ağustos'ta Osmanlı Devleti'ne sığındı İngiltere'nin protestosu üzerine Osmanlı devleti bu iki gemiyi satın aldığını söyleyerek bunlara Yavuz ve Midilli adalarını verdi Bu iki geminin 1914 Ekimi sonunda Karadeniz'deki Rus limanlarını bombalaması ile Osmanlı Devleti de Almanya yanında savaşa girmiş oldu Osmanlı Devleti savaşta dört ana cephede çatışmaya girdi i)Çanakkale, ii)Kafkas, iii)Kanal-Filistin, iv)Mezopotamya Bunlardan sadece Çanakkale cephesinde başarılı oldu 1917 yılı sonunda Rusya'da meydana gelen Bolşevik devriminin sonucunda yeni kurulan Sovyetler Birliği ittifak devletleri ile Brest-Litovsk Andlaşmaları'nı imzalayarak savaştan çekildi Ama 1917 Nisan'ında itilaf devletleri yanında savaşa giren ABD Rusya'nın boşluğunu fazlasıyla doldurdu ABD'nin savaşa girme nedeni ticaret gemilerinin Alman denizaltıları tarafından batırılması idi Sonuçta savaş ittifak devletlerinin yenilgisi ile noktalandı Savaş sonunda itilaf devletleri Almanya ile Versailles, Avusturya ile St Germain, Macaristan ile Trianon, Bulgaristan ile Neuilly ve Osmanlı Devleti ile Sevres Antlaşmalarını imzaladı Bu andlaşmalarla yukarıda anılan devletler önemli oranda toprak kaybına uğradılar ve yüklü miktarda savaş tazminatı ödemek durumunda kaldılar Bu antlaşmalardan Serves Andlaşması sadece yukarıdaki özellikleri göstermekle kalmayıp Osmanlı Devleti'ne yaşam hakkı dahi tanımayacak bir özelliğe sahiptir Anadolu Hareketi ve Kurtuluş Savaşı sonucunda imzalanan Lozan Andlaşması ile yürürlüğe giremeden hükmünü kaybetti Bu andlaşmalar doğrultusunda kurulan savaş sonrası düzen mağlup devleti tatmin etmedi ve revizyonist diye adlandırılacak mevcut statüko karşıtı politikaların bu devletlerce izlenmesine neden oldu Özellikle Versailles Andlaşması ile Almanya'ya getirilen kısıtlamaların II Dünya Savaşının tohumlarını atmış olduğu söylenebilir

Bir Millet, Bir Devlet İlkesi (Ein Volk, Ein Reich)
Hitler'in bütün Almanca konuşan toplulukları tek bir Alman devleti (Reich) altında toplamayı amaçlayan ülküsünün sloganı ve Nazi Almanya'sının dış politikasının temellerinden biri Hitler 1933'te iktidara gelmesinden sonra bu amacı adım adım gerçekleştirmeye başladı 1934'te Almanya ile Avusturya'nın birleşmesi için yaptığı ilk girişim başarısızlıkla sonuçlandı Ama bunun ardından Versailles Andlaşması'na göre Saar bölgesinde yapılan plebisit sonucu, bölge Fransa'dan ayrılarak Almanya'ya katıldı 1938'deki ikinci Anschluss denemesi ise başarıyla sonuçlandı ve Mart 1938'de Avusturya Almanya'ya katıldı Aynı yıl Hitler Çekoslavakya'nın Südetler bölgesinin Almanya'ya katılması için bu ülkeye baskı uygulamaya başladı Eylül 1938'deki Münih Konferansı ile de önce Südetler bölgesi sonra da Çekoslovakya'nın geri kalanı Almanya tarafından ilhak edildi Hitler "bir millet, bir devlet ilkesi"ni büyük ölçüde gerçekleştirdikten sonra dış politikasının ikinci aşaması olan "hayat sahası" (Lebensraum) için çalışmaya başladı

Bismarck, Otto Von
Alman devlet adamı ve şansölyesi Alman ulusal birliğinin kurulmasında, belkide en önemli rolü oynamış kişi
Bismarck, Kral Wilhelm I ile birlikte, Alman ulusal birliğini kurmak için Danimarka, Avusturya ve Fransa ile savaştı Her seferinde, ince diplomatik girişimlerle, diğerlerini dışarda bırakmayı başararak, her üç savaştan da zaferle çıktı 18 Ocak 1871 tarihinde II Reich'ın kurulduğu ilan edildi
Bismarck, Berlin Kongresi (1878)'ni izleyen barışçı dönemin kurucusu oldu Bismarck'ın diplomasisinin iki temel karakteri vardır: i)gerçekçilik, ii)çok yönlü etkinlik Ayrıca, Avrupa'ya egemen olma özleminden kaçındı ve savaşı yalnızca diplomasiyi destekleyen bir araç olarak gördü
Wilhelm II'nin genişlemeci ve ihtiraslı politikalarını benimsemeyen Alman şansölyesi Bismarck, bu görevini bırakmak zorunda kalmıştır

Blitzkrieg (yıldırım savaşı)
II Dünya Savaşı'nda Alman ordularının uyguladığı savaş taktiği Blitzkrieg zırhlı birliklerin yoğun ve seri bir şekilde düşman hatların belirli noktalarına saldırarak onları arkadan kuşatmalarına dayanmaktaydı Bu taktik Hitler'in gerek Polonya'da gerekse Batı cephesinde kısa zamanda büyük zaferler kazanmasını sağladı Ama coğrafi, topografik ve iklimsel şartların zırhlı araç harekatına elvermediği durumlarda bu taktik işlemiyordu Bu yüzden Alman orduları -başka şartların etkisiyle beraber- Rusya'da kısa sürede hedefe ulaşamadılar

Boğazlar Komisyonu
Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nin 10 maddesine göre İstanbul ve Çanakkale Boğazları'ndan geçişi denetlemek amacıyla kurulan komisyon Karada herhangi bir yetkiye sahip olmayan Komisyon, bir Türk temsilcinin başkanlığında sözleşmeye taraf olan devletlerin temsilcilerinden oluşacaktı Eğer ABD ve Karadeniz'e kıyıdaş öteki devletler sözleşmeye katılırlarsa Komisyon'a birer temsilci gönderebileceklerdi Sözleşmenin 14 maddesine göre Boğazlardan geçen savaş gemileri ve Boğazlar'ın üstündeki hava sahasını kullanan askeri uçakların geçişi ile ilgili kuralların gereğince uygulanıp uygulanmadığı Komisyon'un denetimine tabi olacaktır Komisyon, Milletler Cemiyeti'nin koruması altında olacak ve Cemiyet'e faaliyetlerini gösteren bir yıllık rapor sunacaktır Ayrıca Komisyon kendi çalışması ile ilgili gerekli yasal düzenlemeleri yapmakta serbest kılınmıştı 1936 yılında imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazlar komisyonu kaldırılmıştır

Boğazlar Sorunu
Türk Boğazları'nda (İstanbul ve Çanakkale Boğazları) yabancı devletlere ait deniz araçlarının geçişine ilişkin olarak çeşitli dönemlerde ortaya çıkan anlaşmazlık XVIII yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı Devletinin boğazlar üzerinde kayıtsız şartsız bir egemenliği söz konusuydu Bu tarihte Rusya Karadeniz'in kuzey kıyılarını ele geçirmeye başlamıştı 1774'te iki ülke arasında yapılan Küçük Kaynarca Antlaşması ile Rusya ticaret gemilerine boğazlardan serbest geçiş hakkı tanındı 1798 ve 1805 Osmanlı-Rus ittifak andlaşmalarıyla da boğazlar bütün üçüncü devletlerin savaş gemilerine kapatılırken Rus savaş gemilerine serbest geçiş hakkı tanındı Ancak 1807'de iki ülke arasında çıkan savaş sonucunda bu andlaşma yürürlükten kalktı Bu arada Osmanlı Devleti 1809'da İngiltere ile imzaladığı Kala-i Sultaniye Andlaşması ile Boğazları kapalı tutmayı taahhüt etti Daha sonra 1829'da Rusya ile yapılan Edirne Antlaşması sonucunda Boğazlar tekrar Rus ticaret gemilerinin serbest geçişine açıldı 1833'te Osmanlı Devleti'ni iyice zor duruma sokan Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanı sırasında Rusya Osmanlı Devleti'ne yapacağı askeri yardım karşılığında bu devletten boğazları üçüncü devletlerin savaş gemilerine kapalı tutma sözünü aldı Hünkar İskelesi Andlaşması, 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi ile iptal edilmişti Bu sözleşme barış zamanında boğazların Osmanlı dışındaki bütün savaş gemilerine kapalı tutulmasını öngörüyordu londra Sözleşmesi 1923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nin imzalanmasına kadar yürürlükte kalmıştır I Dünya Savaşı sonundaki Mondros Ateşkes Andlaşması ile boğazlar itilaf devletlerince işgal edilmişti Bu devletlerin Ağustos 1920'de İstanbul hükümetiyle imzaladıkları Serves Andlaşması, Boğazların denetimini bir uluslararası Boğazlar Komisyonuna devrediyordu Bu komisyon çeşitli devletlerin gönderecekleri üyelerden oluşacak ve adeta bir devlet niteliğine bürünecekti Serves'in hiçbir zaman yürürlüğe girememesi ile bu Komisyon da hiç bir zaman kurulamadı
1923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazlar bölgesi Türkiye'nin egemenliğine bırakılıyordu ama Türkiye bu bölgeyi silahlandıramazdı Her ne kadar Türkiye'nin başkanlığında bir Boğazlar Komisyonu öngörüyorsa da bu komisyonun statüsü Serves'dekinden çok daha farklıydı Sözleşme ile bütün savaş gemilerine boğazlardan geçiş serbestisi tanınmıştı 1933 Londra Silahsızlanma Konferansı sırasında Türkiye bu sözleşmenin değiştirilmesi yönündeki talebini imzacı devletlere sundu İtalya dışındaki bütün imzacı devletlerin katılımıyla 1936'da Montreux'de toplanan Konferans sonucuna 20 Temmuz 1936 tarihli Montreux Boğazlar Sözleşmesi imzalandı Sözleşmeye göre Türkiye Boğazlar bölgesini silahlandırabilecek, savaşta, barışta ve savaşa yakın hissettiği durumlarda Boğazlardan gemi ve diğer deniz araçlarının geçişi hakkında çeşitli kararlar verebilecektir Boğazlar Komisyonu da kaldırıldı
Sovyetler Birliği 1945 yılındaki Yalta ve Potsdam Konferanslarında Montreux düzeninin değiştirilmesi ile ilgili öneriler ileri sürdü ama bu konuda ABD ve İngiltere ile uzlaşamadı Savaş sırasında Türkiye'nin Montreux Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini öne sürecek boğazların Karadeniz'e kıyıdaş devletlere açık, geri kalan devletlere ise kapalı tutulmasını istedi Ayrıca boğazları, Türkiye ile ortaklaşa savunma talebinde bulundu Batılı devletler ise sorunun bir uluslararası konferans çerçevesinde çözülmesini savundular Türkiye de Sovyetlere verdiği notalarla sorunun uluslararası görüşmelerle çözülmesi gerektiğini ileri sürdü ve Sovyetlerin ortak savunma talebini reddetti Bir uluslararası konferans toplanması girişimleri de bir sonuç getirmedi ve Boğazlar rejiminde bugüne kadar bir değişiklik olmadı

Bolşevik Devrimi: bkz Rus Devrimi

Boxer Ayaklanması, 1900
Çin'de bütün yabancıları ülkeden atmayı amaçlayan ve devletten destek gören köylü ayaklanması XIX yüzyılın sonlarına doğru yoksullaşmanın artması, karşılaşılan doğal afetler ve şiddetlenen yabancı saldırıları sonucu Çin'in kuzey eyaletlerinde Boxer'ler güç kazanmaya başladı Boxer'lerin kışkırtmalarıyla başlayan köylü ayaklanması Alman elçisinin öldürülmesi ile doruğa ulaştı Bunun üzerine Ağustos 1900'de bir uluslararası birlik Pekin'i işgal etti Mahsur kalan diğer elçilik görevlileri ile öteki yabancıları kurtardı Yapılan görüşmeler sonunda imzalanan bir protokol ile çatışmalar sona erdi ve Çin'in yabancı devletlere ödeyeceği tazminat belirlendi

Brandt Raporu, 1980
Azgelişmiş ülkelerin sorunlarına yönelik olarak Almanya eski başbakanı Willy Brandt tarafından hazırlanan rapor Dünya Bankası, Willy Brandt'in başkanlığında bir komisyonun kurulmasını önermişti Kurulan bu komisyonda hazırlanan ve azgelişmiş ülkelerin sorunlarını ele alan rapor, 1980'de "Kuzey-Güney: Yaşam Savaşı İçin Bir Program" başlığı ile yayınlandı Rapora göre Kuzey ve Güney ülkeleri arasında giderek artanoranda bir gelişmişlik farkı vardır Zengin Kuzey ülkeleri fakir Güney ülkelerine yardım etmeli ve bu şekilde aradaki açık kapatılmalıyda Rapor, azgelişmiş ülkelerin kalkınma çabalarının başarıya ulaşması, bu ülkelerdeki açlık ve yoksulluğun giderilmesi amacıyla azgelişmiş Güney ile kalkınmış Kuzey arasında işbirliği oluşturmaya çalışmıştır

Brejnev Doktrini
Sovyetler Birliği'nin herhangi bir sosyalist ülkede rejim karşıtı bir gelişmeye karşı o ülke ve diğer sosyalist ülkelerdeki düzeni korumak amacıyla "büyük ağabey" olarak müdahalesini öngören siyasi görüş 1968 Prag Baharı döneminde Çekoslovakya'da gerçekleşen liberalleşme hareketine Sovyetler Birliği'nin kanlı bir şekilde müdahalesini meşru göstermek amacıyla Sovyet Devlet Başkanı Leonid Brejnev tarafından ortaya atılmış ve onun adıyla anılmıştır Brejnev, 12 Kasım 1968'de Polonya Komünist Partisi 5 Kongresi'nde yaptığı konuşmada sosyalist ülkeler arasında Çekoslovakya benzeri müdahalelerin normal olduğunu savunuyordu; bir sosyalist ülkedeki gelişmeler diğer sosyalist ülkeleri de ilgilendirirdi ve sosyalist bir ülkenin egemenliği dünya sosyalizminin çıkarlarıyla ters düşemezdiEğer böyle bir durum ortaya çıkarsa sosyalist ülkeler topluluğu adına yapılacak bir müdahale meşru bir hareket olacaktıBrejnev Doktrini'ne karşı en önemli tepkiler İspanyol ve İtalyan Komünistleri başta olmak üzere Avrupalı komünistlerden geldi ve bu gelişme Avrupa Komünizmi için önemli bir uyarıcı durum oldu

Brest-Litovsk Barış Andlaşmaları, 1918
I Dünya Savaşı sırasında Üçlü İttifak devletlerinin Sovyetler Birliği ve Ukrayna ile imzaladıkları barış andlaşmaları
Bolşevik Devriminden sonra kurulan Sovyetler Birliği savaştan çekilmek istiyordu ve Sovyet hükümetinin 1917 Kasım'ındaki barış talebinden sonra Aralık sonuna doğru barış görüşmeleri başladı Zorlu geçen ve kimi zaman kesilen görüşmeler sonunda 3 Mart 1918'de Brest-Litovsk'ta barış andlaşmaları imzalandı Sovyetler Polonya, Litvanya, Letonya, ve Estonya'dan çekilirken Osmanlı Devleti'ne de 1877-1878 savaşında kaybedilen Kars, Ardahan ve Batum'u geri veriyordu
Bu andlaşmalarla ittifak devletleri önemli toprak kazançları elde etmekle beraber doğu cephelerinde de savaşa son veriyorlardı, ama 1918 sonunda savaşı yenilgiyle bitirdiler ve Brest-Litovsk'un hükümleri müttefik devletlerce tanınmadı

Briand-Kellog Paktı, 1928
Savaşı ulusal politikanın bir aracı olmaktan çıkarmayı amaçlayan, 1928'de tamamlanıp daha sonra hemen hemen bütün ülkelerce imzalanan genel andlaşma Resmi adı Savaşın Terk Edilmesi İçin Genel Andlaşma'dır Paris Paktı olarak da bilinir, ayrıca Amerika metinlerinde Kellog-Briand Paktı olarak da geçer ABD Dışişleri Bakanı Frank BKellog ileFransa Dışişleri Bakanı Aristide Briand'ın girişimleri sonucu hazırlanan Pakt 1928 Ağustos'unda ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya, İtalya, Polonya, Belçika ve Çekoslovakya tarafından imzalandı Türkiye daha sonra bu Pakta katılacaktır Andlaşmanın iki ana maddesine göre taraflar: iUluslararası anlaşmazlıkların çözümünde savaşa başvurmayı kınıyor ve savaşı ulusal politikalarının aracı olarak kullanmayacaklarını açıkca ilan ediyorlardı iiHangi şart ve kökene sahip olursa olsun hiçbir anlaşmazlık ve çatışmanın çözümü için barışçı yollar dışındaki yollara başvurulmayacaktı Yine de Paktı imzalayan pek çok ülke andlaşmaya kendilerine yönelik "saldırı" olması durumuyla ilgili olarak çekince koydular
Briand-Kellog Paktı Birleşmiş Milletler öncesi dönemde barışı koruma konusundaki en önemli girişimlerden biridir Paktın tarafları andlaşmayı çiğnemiş olsa da II Dünya Savaşı'na kadar Pakt güvenilir bir belge olma özelliğini korumuştur ve savaş sonrası oluşturulan savaş suçları kavramına hukuksal temel olmuştur Ayrıca Nürnberg ve Tokyo Mahkemeleri'nde Briand-Kellog Paktı'nı ihlal eden suçlardan dolayı da yargılamalar olmuştur

Brüksel Andlaşması, 17 Mart 1948
17 Mart 1948 tarihinde Brüksel'de imzalanan savunma ve işbirliği andlaşması İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg II Dünya Savaşı sırasında Londra'da bir gümrük andlaşması imzalamışlardı ve 1948 yılı başından itibaren bu ülkeler arasında gümrük oranları büyük ölçüde azalmıştı Bu Benelux Ekonomik Birliği'ne temel oluyordu Öte taraftan İngiltere ve Fransa Mart 1947'de Dunkirk Andlaşması'nı imzalayarak askeri ve ekonomik işbirliği yolunda önemli bir adım atmışlardı Sovyetlerin Doğu Avrupa'da etkinliğini arttırarak Şubat 1948'de Çekoslovakya'da komünistleri iktidara getirmesi Batı Avrupa Birliği'nin kurulması doğrultusundaki çabaları hızlandırdı Brüksel Andlaşması ile taraflar ortak bir savunma sistemi kurmaya, ekonomik ve kültürel bağları kuvvetlendirmeye karar vermişlerdi Andlamanın 4 maddesine göre taraflardan herhangi biri "Avrupa'da silahlı bir saldırıya uğrarsa andlaşmaya taraf diğer devletler bu devlete mevcut askeri ve diğer bütün olanaklarla yardım edeceklerdi Andlaşma ile "Batı Birliği"nin en üst organı olarak, beş ülkenin Dışişleri Bakanlarının katılımıyla oluşan Danışma Konseyi ve bu Konsey'e bağlı Savunma Bakanlarından kurulu Batı Savunma Komitesi kuruluyordu
Brüksel Andlaşması 1949'da kurulan NATO ile 1955'te kurulan Batı Avrupa Birliği'ne öncülük etmiştir

Bükreş Barış Andlaşması, 10 Ağustos 1913
II Balkan Savaşı'nı sona erdiren andlaşma I Balkan Savaşı'nda Osmanlı Devleti'ni ağır bir yenilgiye uğratan müttefik Balkan devletleri arasında, ele geçirilen toprak konusunda anlaşmazlık çıktı Bulgaristan'ın Yunanistan'a saldırması sonucu tekrar ama bu sefer eski müttefikler arasında başlayan savaş Bulgaristan'ın yenilgisiyle sonuçlandı I Balkan Savaşı'na katılmamış olan Romanya da Bulgaristan karşısında savaşa girdi Bükreş'te 10 Ağustos 1913'te imzalanan barış andlaşmasıyla Bulgaristan'a Makedonya'nın küçük bir bölümü ve Batı Trakya bırakılırken Bulgaristan Güney Dobruca'yı Romanya'ya vermek zorunda kaldı Sırbistan Makedonya'nın orta ve kuzey, Yunanistan ise güney bölümünü aldı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.