Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık > Genel Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
sıtma

Sıtma Nedir

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sıtma Nedir



Sıtma Nedir

Sıtma, hastalık yapıcı bir grup parazit olan plazmodiumların, dişi anofel sivrisinekleriyle insanlara bulaşmasıyla yayılan ateşli bir hastalıktır

İngilizcede kullanılan 'Malaria' terimi İtalyancada 'kötü hava' ('malaria') anlamına gelir Hastalığın en bariz belirtisi olan titremeyle yükselen ateş plazmodiumun çeşidine göre değişik fasılalarla olur Teşhisi kolay, tedavisi ve korunması mümkün olan sıtma hastalığı çok eski zamanlardan beri bilinmektedir

Hastalığın tarihçesi

Hastalığı ilk defa bildirenler Eski Mısırlılar'dır MÖ 460-370 yıllarında Hipokrat da bataklık bölgelerde, tekrarlayan ateş ve dalak büyüklüğüyle seyreden bir hastalığın mevcudiyetini fark etmiş ve dört ayrı şekilde olabileceğini bildirmiştir Torti (1753), ateşli hastalıklar için yazmış olduğu kitabında ilk defa 'Malaria' adını kullanarak diğer hastalıklardan ayrı olarak ele aldı 1894te Manson, sıtmanın sivrisineklerle bulaştığını buldu Eski çağlarda kitleler hâlinde ölüme sebep olan sıtma, bugün de bu tehlikesini muhâfaza etmektedir

Rusya'da I Dünya Savaşı'ndan sonra 5 milyon sıtmalı vardı ve bunların 60000i öldü 1934te Seylanda 3 milyon sıtmalının 100000i yaşamını yitirdi Amerikadaki ilk salgın 1938de Brezilyada vuku buldu ve 100000 hastanın 14000i öldü Salgın, 1942de Nil Vadisi'ne kaydı ve Mısırda 12000 kişiyi öldürdü Daha sonra Etiyopyada 15000 ölü bıraktı Savaşları ve tabiî âfetleri takiben Karayipler'de büyük hasar yapan salgın, 1963te Haitide 75000 kişinin ölümüne sebep oldu

Yeryüzünde belirli bölgelerde sık bulunan hastalık 45 derece kuzey, 40 derece güney enlemleri arasında fazladır Tropik ve subtropik bölgelerin hastalığıdır Afrikada ölen her yüz çocuktan onunun sebebi olan sıtma; Türkiyede de önemli bir sağlık problemi olup, bu hastalikla yapilan mücadele devam etmektedir

Sıtma mikrobu

Sıtma hastalığı döngüsü
Plazmodiler amibe benzeyen, mikroskopta görülebilen tek hücreli parazitlerdir Çoğalmaları iki safhada olur Birincisi, cinsî üreme safhasıdır ve sivrisineklerde vukû bulur İkincisi, cinsî olmayan çoğalma safhasıdır ki, insan alyuvarlarında olur

Enfeksiyonun kaynağı genellikle hasta bir şahıs veya belirtisiz bir taşıyıcıdır Sıtma, sivrisineklerle bulaştığı gibi, hastalıklı kan nakilleriyle veya bulaşık şırıngalarla da geçebilir

Plazmodiumların dört tipi vardır: Plazmodium vivax denilen tipi, tersiyana sıtmasını yapar Ateş 48 saatte bir yükselir Asyada, Avrupada ve Akdeniz ülkelerinde bulunur Afrikalılar buna karşı dirençlidirler

Plazmodium malaria, quartana sıtmasını yapar, 72 saatte bir ateş yükselir Az rastlanır Hindistan, Asya ve tropikal Afrikada karşılaşılır

Plazmodium ovale az bulunur 48 saatte bir ateş yapar Bilhassa Batı Afrikada vardır

Plazmodium falciparum, tropikal bölgelerde, Güneydoğu Asyada çok görülen bu tip, en şiddetli seyreden sıtma şeklini yapar Ateşler daha uzun sürer Nöbetler ortalama günaşırı gelişir

Belirtileri

Sıtmanın özelliği belirtilerin nöbetler halinde gelmesidir Nöbet başlamadan birkaç gün önce halsizlik, neşesizlik, iştahsızlık, başağrısı, sırt ve bacak ağrıları olur Nöbet, şiddetli titremeyle yükselen ateşle başlar, terlemeyle sona erer Fakat ateşsiz vakalar da olabilir Tersiyana ve quartanada titreme çok fazladır Hastanın bütün vücûdu sarsılır, çeneleri birbirine çarpar Nabız hızlanır, başağrısı, sinirlilik, kollarda ve bacaklarda ağrılar olur

Uzun süren durumlarda karaciğer ve dalak büyür, sarılık ve kansızlık gelişebilir Solunum şikâyetleri ve hatta zatürre olabilir Menenjit, şuur bulanıklığı, çeşitli felçler meydana gelebilir Enterit sıcak iklimlerde sık olur Dalak kendiliğinden yırtılabilir, iç kanama olabilir

Tedavisi

Sıtmalı hasta devamlı yatakta bulundurulmalıdır Kuvvetli besinler verilir İlaç olarak ilk kullanılan kınakına kabuklarıdır Bunları ilk kullananlar Güney Amerikada Peruvia yerlileridir Bunu ilk bildiren 1683te Kontes dre Chinchonedir 1820de bundan kinin elde edilmesi cihetine gidildi İlk yapılan mepakrin idi, fakat yan tesirleri sebebiyle pek kullanılmadı Daha sonra kinolon grubu ilâçlar geliştirildi ki, bunlardan klorokin hâlâ kullanılmaktadır

Bu ilaçlar baskılayıcı ve tedavi edici olarak iki şekilde kullanılır Primetamin, proquanil, klorakin baskılayıcılardandır Düzenli şekilde alındıklarında parazitin insanda gelişip, çoğalmasını önler Sıtmalı bölgeye seyahat edeceklerin bir hafta önceden bunlardan birini kullanmaları tavsiye edilir Tedavi ediciler arasında klorokin, primakin ve kinin sayılabilir Klorokin en etkilisidir Alyuvarlar içindekilere etki etmesine rağmen karaciğerdeki sporozoitlere etki etmez Cinsi üremeyi önler Dokulardaki parazitlere primakin daha etkilidir Bu ilaçlar uygun kombinasyonlarda ve özel ekipler tarafından hastalara bizzat uygulanmaktadır

Korunma

Sıtmayla mücadelede en önemli hususlardan birisi sivrisineklerle mücadeledir Bunun için de en kıymetli yol anofel türlerini yok etmektir Bu hususta dünyâda geniş çaplı ilk çalışma 20yüzyıl başlarında Küba ve Panama bölgesinde başlatılmıştır Bu eradikasyon (kökünü kazıma) neticesinde Kübada 1899da binde 999 olan hasta oranı 1908de binde 19a düşürülmüştür 1939da DDTnin kullanılmağa başlanması başarıyı daha da arttırdı 1946 yılında Dünyâ Sağlık Teşkilâtı sıtma eradikasyonunu geniş çaplı olarak ele almıştır

DDT (Dichloro-diphenyl-trichloroethane) petrol içinde % 5 emülsiyon şeklinde evlere, ahırlara, kümeslere, püskürtülür Yiyecekler, içecekler korunmalıdır Bazı tip anofeller DDTye karşı direnç kazanmışlardır Bu yüzden yeni maddeler araştırılmaktadır Bunlarla beraber bütün su birikintilerinin, bataklıkların kurutulması, nehirlerin, akarsuların düzenlenmesi gerekmektedir

Türkiye'de sıtma eradikasyon çalışmaları 1926dan bu yana ciddi surette ele alınmış ve başarı elde edilmiştir Bu konuda 4871 sayılı kknun, çalışmaları disiplin altına almıştır Sıtma, ihbarı mecbûri bir hastalıktır Sıtma mücadelesini, Sıtma Savaş Dispanserlerinde özel eğitim görmüş ekipler ücretsiz olarak yürütmektedir

1957den sonra Dünya Sağlık Örgütünün planlı çalışmaları ve dünya genelinde girişilen sıtma savaşı, dünyâda yaygın olarak seyreden bu hastalığı, hastalığa yakalananların sayısını, ölüm oranını gün geçtikçe azaltmaktadır Türkiyede sıtmayla savaş SSYBye bağlı Sıtma Savaş ve Eradikasyon Teşkilatı tarafından yürütülmektedir

Bu ciddi çalışmaların neticesi olarak 1970 yılında sıtma sayısı 1293 vakaya kadar düşmüştür Fakat “Sıtmayı ortadan kaldırdık” fikriyle çalışmaların bir ara duraklamasıyla, 1977den sonra enfeksiyon sayısı birden artmış ve 28849 kişi hastalanmıştır Bu arada DDTye karşı direnç kazanan anofeller, hastalığı hızla yaymışlar, 1978de 101742 kişi hastalanmıştır Bu tarihten sonra sıkı bir aşılama kampanyası başlatıldı Hastalık tamamen yok edilemedi fakat hızlı yayılması önlendi 1981de ise bu rakam 53403tür Türkiyede daha çok Güneydoğu Anadolu, Çukurova Bölgesinde görülmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.