Prof. Dr. Sinsi
|
Bin Can Feda Bir Tek Dostuma.. Bir Başkadır Benim Memleketim..
Bir Sevdadır Anadolu

Anadolu
Bir türküdür Anadolu tarihin dilinde Bittiği yerden yeniden başlar Sürüp giden bir çağıltıdır Anadolu Bu türküyle çağıldar dereler, bu türküyü dinler dağlar-taşlar
Ölenler değişir, sağlar değişir Tolgalar değişir, tuğlar değişir Bahçeler değişir, bağlar değişir Gün bir kıvılcım gibi sıçrar zamanın tunç mangalından, bir kılıç şimşeğiyle çağlar değişir
Bir sevdâdır Anadolu engin gönüllerde Durup-durup tazelenir Hasret ateş gibi basınca yanık sinelere, umut yelpazesiyle yelpazelenir Bir dere serinliğiyle akar bu sevdâ bozkırların bağrında, kimi zaman bir dağın göğsünde gözelenir Gönül teline dokununca bu sevdânın mızrabı, âşığın dilinde türkülenir, şairin kaleminde dizelenir
Bir masaldır Anadolu Kimi zaman bir zurnanın sesine savatlanır, kimi zaman bir turna teleğinde sevdâya kanatlanır Gâh ağu olur ah çeken ağızlarda, gâh ninelerin dilinde şekerlenip tatlanır
Burası Anadoludur Her köşesi adsız şehitlerle, bağrı yanık analarla doludur

Kavşağıdır cümle hasret yollarının, yolcuların heybesi umut doludur Gurbet yoludur, sıla yoludur, İpek yoludur, Kral yoludur, kısaca Anadolu dur
Yaşlı ve yorgundur bu coğrafyanın kerevetinde tarih Gökten üç elma düşmez çoğu zaman, Bülbülün figanı hasretin viran bağlarına yaslanır Günün en taze anı tarihin en eski çağlarına yaslanır Bir türkü söyler alev gibi sesiyle Türkmen yiğidi, sesi gider Tanrı Dağlarına yaslanır
Bir ülke var, yedi denize batırılmış kınalı bir parmak boğumu gibi O ülke Türkiyedir Türküsüdür Türkiyenin Anadolu; cümle bağlamaların inleyişi o türküyedir
Burada zaman, zamanın dışına çıkıverir kimi zaman Bir sene bir gün sayılır, bir hafta bir çağ olur Apansız yükselir ova, aşılmaz bir dağ olur Bir yanı tarla ise, öbür yanı bağ olur Çöl ile vaha, yeşil ile sarı, varlık ile yokluk, eski ile yeni, geçmiş ile gelecek, sıla ile gurbet, vuslat ile hasret bir Türkmen kilimine gönül tezgâhında kirkitlenir de; adı Anadolu olur
Frigyalılar, Hititler, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Helenler, gidenler-gelenler Bir zamanlar Selçuklular soluklanmış bu coğrafyada Onca uygarlık gelip gitmiş Bozkır meltemleri antik çağların sıcak nefesleridir sanki Burada zaman Yörük yiğitlerinin kara perçemlerinde, ceren gibi Türkmen kızlarının top zülüflerinde, toprak tenli dedelerin ak sakallarında, nûr çehreli ninelerin ak pürçeklerinde efildeyip eser
Bozkırların hoyrat rüzgârlarında uçuşur al kısrakların, doru tayların yeleleri tuğlar gibi Ak bulut sakallı Alperenlerin dudaklarından Mevlâya kanatlanır dualar, kuğular gibi Duaların peşi sıra âminleri yürür ak pürçekli ninelerin, karlı dağlar gibi
Altlarında ejder gibi atları, üstlerinde bereket bulutları, cepkenlerinde güneşin yedi rengi, gözlerinde azim şimşekleri, yüreklerinde erkişi cesareti ve özlerinde Türk gayretiyle at sürdüler Türkmen yiğitleri yüzyıllarca doğudan batıya doğru

Bir Türkmen kilimidir Anadolu insanının hayatı Zaman, bu kilimin nakışlarında gösterir kendini Bir düğüme kırk kirkit vurulur, çözülür kimi zaman seyrek atılmış bir ilmek
Bir özge ömürdür Türkmen kilimi Biri biter, biri başlar Mor cepkenli ergen kızların, al yazmalı gelinlerin diz çöküp kirkit vurduğu tezgâhların başında şekillenir duygular Renklerinde sevdanın aydınlığı, düğümlerinde sabrın semeresi, kirkit vuruşlarında zamanın nabzı vurur Bir başkadır Türkmen kilimi İlmeklerinde alın yazısı belirir, motiflerinde nice sevdalar delirir
Her ilmeğinde gizli bir sevdanın çözülmez kördüğümü, her çatkısında bir umudun uzayıp giden çizgisi, her motifinde elif-elif bir ömrün yazgısı okunur Türkmen kilimi, Türkçe dokunur
Allı-pullu, güllü-dallı oyaların oylumunda gizlenir umutlar ve sevdâlar Her bir iş, ince bir sanattır Mekik oyaları, iğne oyaları, danteller ve göz nurundan eğirilmiş ibrişim ipliklere düğümlenen hasret boncukları birer özge iç çekiş, içe akıtılan gözyaşlarıdır
Gergeflere maharetle işlenen bahar dallarında aydınlanır ebemkuşağının yedi rengi Kınalı parmaklar güvercin kanadından düşmüş telekler gibi çırpındıkça motiflerin üzerinde, gül dudaklar motif gibi maniler dizer gizli sevdalara
Bir sevdâdır Anadolu Ayrılık ezeli engelidir bu sevdânın Ayrılıklarla tatlanır vuslat, sitemle şerbetlenir sevdâlar Bağlamanın tellerinde dokunan tezeneyle tazelenir aşk şarabı
Mecnûnuna Leylâdır Anadolu Özge bir sevdâdır Anadolu
Altına tarihi sermiş, üstüne gök kubbeyi örtmüş, uyuyan bir dilber güzelliğinde
Bir dilber ki; Konya sarısı saçlarını Erzurum Beyazı sinesine dökmüş, Amasya yanaklarında Edremit beni gamzeleşirken, Tekirdağ dudaklarıyla gülümsemekte sevdâlısına Belini üç denizden büklümlü gökçe kemeri sıkarken, dimdik Erciyes göğsünü bir bulutla örten bu dilber; her dem genç ve güzel kalan anadır, bacıdır, yârdır Ne varsa onda vardır
|