11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Büyükbabam Ve Ben
Büyükbabam ve ben
Çocukluğunu genelde yaşlılarla geçiren bir çocuk olarak yaşıtlarımdan hep daha olgun olmuşumdur Bu durum hem kişiliğime, hem de insanlara ve hayata bakış açımı yönlendirmiştir
Köyde büyükbabamla ve dedelerimle geçirdiğim günlerin hepsi, benim için birer hayat dersiydi Büyükbabam ne kadar asi, sinirli, vurdum duymaz görünse bile onunla geçirdiğim zamanlar bana farklı bir ders olurdu
Anneannem akşamdan “Teyzeni yarın kasabaya doktora götüreceğim geç geliriz Sen büyükbabanla bağa git ”dediğinde yüzüm asılmıştı ”Dedemlere gitsem olmaz mı?” diye sızlandım ama izin vermedi Bütün günü büyükbabamla geçirmek, bu hiç hoşlanmadığım bir durumdu Çünkü büyükbabam dedemi sevmediği için benim onunla fazla vakit geçirmemden hoşlanmaz damarıma basar, beni kızdırırdı
Sabah erkenden kalkıp, karnımızı doyurup yola koyulduk Sabah sabah ilk vukuatımız eşeğimizle ilgili olmuştu Ben Karakaçan derken büyükbabam Kara sıçan derdi Ben kızdıkça O “şu surata baksana koca bir sıçana benzemiyor mu?” derdi Ben ısrar edip kızdıkça, gülerdi
Büyükbabamın sürekli eşeğe binmesine kızardım Şişman ve tembel olduğu için her yere eşek sırtında gittiğini düşünürdüm Oysa bacaklarındaki ağrı ve romatizmadan yürüyemediğini düşünemezdim Kendisi semere oturur beni arkaya oturturdu Çoğu zaman “sen zaten ağırsın hayvana günah” deyip ben yürürdüm Oynayarak çiçek toplayarak onca yolun nasıl geçtiğini anlamazdım
Yine dedem eşekte ben yerde bağa gidiyoruz Ben Hüseyin Dedemden öğrendiklerimi anlatıyorum Tabii söylediklerimin ne kadar güzel şeyler olduğuna aldırmadan başlıyor dedemi kötülemeğe ”O senin deden değil babanın amcası, senin asıl deden öldü” diyor Önce kızıyorum sonra “olsun babam deden diyor” deyip umursamaz bir tavır takınıyorum Bu umursamaz tavırlarımın büyükbabamı ne kadar kızdırdığının farkındayım Bilinçli olarak yapıyorum
Bağa vardığımızda şöyle etrafa bakınıyorum Dedemin öğrettiği gibi yere uzanıyorum Çimler olmadığı için toprağa yatıyorum Bir süre sonra toprağın sıcaklığını tüm vücudumda hissediyorum Gökyüzündeki bulutlara bakıyorum Gördüğüm her bulutu hayal dünyamda bir şeylere benzetiyorum Ata binmiş bir gelin görüyorum Sonra kara bulutları canavara benzetiyorum doğrulup oturuyorum Tepeden uzaktaki deniz ve gökyüzü birleşmiş görünüyor Sanki her taraf deniz ve biz bir adadayız
_Büyükbaba baksana deniz ve bulutlar birleşmiş bizde ortasında kalmış gibiyiz, diyorum
Büyükbabam önce denize bakıyor sonra dalga geçer bir yüz ifadesiyle:
_Etrafımız şimdi sularla mı çevrili? Diyor
O sırada yan tarafımızdaki dağlar dikkatimi çekiyor Bulutlar dağların üzerinde şal örten kadınları andırıyor Birden:
_Büyükbaba dağlara baksana? Atkı örtmüş kadınlar gibi! Diyorum
Büyükbabam dağlara bakıp başlıyor gülmeye
_Hüseyin dedenin yanında kala kala onun gibi oldun Bu gidişle bir alim de sen olacaksın!
Dedeme kötü bir söz söylediğini düşünüp kaşlarımı çatıyorum
_Alim ne demek? Diyorum
_Alim her şeyi bilen demek
Rahatlıyorum, dedem hakkında ilk kez güzel bir şey söylediğini duymakta hoşuma gidiyor
_Büyükbaba! Sen şimdi dedem için güzel bir şey söyledin değil mi?
_Eh yiğidi öldür hakkını yeme, onca sene eğitmenlik yapmış
_Eğitmen ne demek ki?
_Eğitmen demek öğretmen demektir
Yeni bir şey öğrenmiş olmamın şaşkınlığı ile:
_Aaa Dedem öğretmen miydi? Onun için o kadar çok şey biliyor… Diyorum
_Hüseyin Deden okusun diye Hasan Deden eşeğini, koyunlarını sattı O da okudu öğretmen oldu Hasan Deden koca yaz her şeyi sırtında taşıdı Köyde eşeksiz olmak demek, eşek gibi yük taşımak demektir
_Bende öğretmen olacağım Dedemden öğrendiklerimi öğrencilerime öğreticeğim
_Hani sen hemşire olacaktın
_İkisini birden olamam değil mi?
_Olamazsın birini seçmen gerekir
_Karar veremedim, büyüyünce düşünürüm artık
Büyükbabam ondan beklemediğim bir soru soruyor:
_Niçin iki kulağımız bir ağzımız var biliyor musun?
Düşünüyorum ama bir cevap bulamıyorum Kaşlarımı kaldırıp bilmiyorum diyorum O zaman kendi cevaplıyor
_Az konuşup çok dinlemek için tamam mı?
_Oooo büyükbaba dedem gibi konuştun!
_Yok beya… Sen çok konuşunca aklıma geldi
_Büyükbaba sen dedemi neden sevmiyorsun?
_Bunu da nerden çıkardın? Ben dedeni severim!
_Ben ne zaman dedemden konuşsam sen kızıyorsun
_Yok beya neye sevmeyim Belki onu daha çok sevdiğin için kıskanmışımdır
Bir söz bir insanın hayatını düşüncelerini her şeyini değiştir ya bu söz bende öyle bir etki yapıyor Demek ki insanlar için kıskanmak çok doğal bir olaymış Büyükler bile dile getirebiliyorsa kıskanmak normal bir durum olmalıydı Hele büyükbabamın benim sevgimi kıskandığını söylemesi çok hoşuma gitmişti
_Benim Nurdanı kıskanmam gibi yani Bende onu seviyorum ama teyzem annesi diye kıskanıyorum
Büyükbabam şaşırmıştı O güne kadar hiç dile getirmediğim bir düşüncemi itiraf etmiştim Teyzemi kızından kıskanıyor olmam benim için olmaması geren bir durumdu Ayıp sayılırdı Şimdi bu durumun normal olduğunu öğrenmiş ve rahatlamıştım Büyükbabam yanıma oturdu Belli ki bu sohbetten memnundu Boynuna sarılıp ,tıraşı gelmiş sakallı yanağına bir öpücük konduruyorum Büyükbabam durumdan memnun Düşünceli bir şekilde gökyüzüne bakıp, yüzünü buruşturuyor:
_Senin yukarıdaki deniz birazdan aşağıya inmeye başlayacak Hadi Emine neneye birkaç salkım muskat kesip yola düşelim yoksa kara sıçan gibi bizde sıçana dönmeyelim
Bu kez kızmıyorum Genelde aksi taraflarını daha çok gösteren büyükbabam bu kez içindeki güzellikleri göstermişti Her bağa gidişimizde, anneannem taze ekmek yaptığında ya da hayvan kesildiğinde köyün kimsesiz ve yaşlı ninesini hiç unutmazdı Bugün de unutmuyordu
_Büyükbaba sen Emine nineyi çok mu seviyorsun, neden her zaman ona bir şeyler götürüyorsun?
_Allah sahip olduklarımızı bize niye verir? Olmayanlarla paylaşalım diye Eğer paylaşmazsak elimizdekiler biz farkına varmadan yok olur gider Paylaşırsak her zaman artar
_Biliyorum büyükbaba her şeyi Allah yarattı her şeyin sahibi aslında O dur değil mi? Hüseyin Dedemden öğrenmiştim Diyerek gülüyorum
Büyükbabam “ yürü bre küçük alim” diyor ve gülümseyerek başını sallıyor
|
|
|