Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kambur

Kambur

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kambur



Bir zamanlar kimsenin adını bilmediği, sadece kambur dediği; köyünün çimen gözlü Zeynep’ine âşık, bir kambur varmış Herkes bilirmiş Kamburun Zeynep kıza olan sevdasını Kambur, âşıkmış Zeynep kıza ama o, güzel gözlerine mahkûm olduğu Zeynep için lanet bir kamburmuş… Zeynep kızın sevdiği varmış Hayaller kurarmış, sevdiğine kavuşmak için

Demir alan dünyanın tek yolcusuymuş o… Terk edilmiş limanların yolcusu olan gemide, tek o kalmış… Bir masal hayatı yaşarmış Kambur… Güneş ve ayın olmadığı, acı bir masal… Cıvıl cıvıl kuşların oynaştığı ağaç dallarında, gözleri mahzun Kambur; görürmüş, kendinden başka aşkı yaşayanları…

Kambur, köyün dışında babadan kalma eski bir kulübede yaşarmış Günler hızla geçerken Kamburun virane evinin kapısı, kırılırcasına çalmaya başlamış Kambur telaşla kapıyı açmış ve içeri savrulan çimen gözlü Zeynep’i görünce, şaşırmış Zeynep’in babası,”Al sana Zeynep, senin olsun!” demiş ve gitmiş Zeynep, gözünde yaşlarla yerde kalmış Kambur, olup bitenden habersiz şaşkın şaşkın bakarken, “Kambur, lanet olası Kambur!” diye çığlıklar atan Zeynep, ağlayarak yerlere kapanmış

Dalgın gece susmuş, ateş püsküren dili görünce… Zeynep'in sözlerini duyan taşlar; çatlamış, dağlar; boynunu bükmüş, uçan kuşlar; özgürlüklerine şükretmiş… Ama Kambur yüreğine tuz basmış, kabuk bağlasın ve kabuk düştükçe sızım sızım sızlasın diye… Bu sızıya rağmen, Zeynep kız yanında diye mutluymuş; kimsesizliğiyle… Bilmemiş ki görmemiş ki çimen gözlerden başka sevda… Bir ses olmuş Zeynep kız, kimsesiz dünyasında…

Günler geçerken Kambur anlamış, Zeynep kızın neden ona verildiğini Sessizce bakan Kambura söylenirmiş Bir gün sevdiğinin gelip, karnındaki bebeğini ve onu alacağını, hayallerini anlatırmış Sonra da suçlusu Kamburmuş gibi kızar, ”Sen lanet bir kambursun!” dermiş

Zeynep kız tüm gece, dağlardan gelen ama kimin söylediğini bilmediği yanık türküleri dinlermiş Yanık sevda türkülerini dinlerken, uyur kalırmış Türküler ilaç olurmuş gönlündeki ateşe… Kanaviçe üzerine örgülediği dünyasında, yer yokmuş Kambura… Kamburun sevdasına…

Kambur’un dalgalar yükselirmiş gönlünde… Belki bir gün, bu gözlerde kendimi görürüm diye hayal kurarmış Zeynep kızın, başkasına olan sevdasını bilse de fırtınanın geldiğini görse de…
Gün gelmiş, Zeynep kızın ağrıları başlamış Çaresiz bir şekilde sırtına alan Kambur kasabada hastaneye götürmüş, çimen gözlü Zeynep’ini İlk kez kasabaya gelen Kambur şaşkınmış Zeynep’i doğum odasına alırken Kambura bakmış doktor,” Adın ne?” demiş Zeynep yine çıkarmış ateş dilini, ”O konuşmaz!” demiş “O lanet, dilsiz bir kambur!” diye, bağırmış Aynı anda bir ses duyulmuş, “Ali” diye Herkes şaşkın bakarken; Kambur, ”Benim adım Kambur Ali,” demiş Zeynep çıldırmış, aylardır kendisiyle konuşmadığı için Oysa kambur bilse konuşmasını istediğini, susar mıydı? İstemez miydi Zeynep kızla konuşmayı…

Doktorun İstanbul’da bir hocası varmış Ünlü bir doktormuş ve Kambur gibi olanları ameliyat eder, düzeltmek için deneyler yaparmış Kambur kabul etmiş bu teklifi… Zeynep kız ve küçük bebeği ile İstanbul’a gitmişler Ünlü doktor Nedim Bey, Zeynep ve bebeğini tanıdığı bir ailenin yanına yerleştirmiş Her ay düzenli olarak geçimini sağlayacak kadar da para verirmiş
Zeynep artık bir anneymiş Her gün sevdiğinin geleceği ümidi ile beklermiş Bir gün köyünden gelen haberle yıkılmış Sevdiğinin başkasıyla evlendiğini duymuş Çılgına dönmüş ve yavaş yavaş anlamaya başlamış, gerçek sevdanın anlamını… Emek ve sabır istediğini…

Zeynep, zamanla alışmış hayatına Halinden memnunmuş ama günler geçerken bir eksiklik hissetmeye başlamış Anlamış ki Kambur onun hayatına ses olmuş Nedim Beyin yanına gidip görüşmek istediğini söylemiş Ancak Kamburun kimseyle görüşmek istemediğini duyunca yıkılmış Koca sevdasının yok olmasından korkmuş

”Sessizliği bana ses olmuş, bilemedim!” demiş Başını önüne eğmiş,”Hayatıma ses veren sessizliğini özledim! Ka… “diyerek, susmuş ve ”Ali’ye söyler misiniz?” demiş Gözleri yaşlı Nedim Beyin yanından ayrılmış

Dünya için küçük ama Ali için, büyük bir dünya olmuş İstanbul… Nedim Bey tekrar tekrar ameliyat etmiş Ali’yi… Bazen evine götürür bahçesindeki küçük bahçıvan odasında misafir edermiş Ali bir akşam yanık türkülerini söylerken kapıda siyah saçları, zeytin karası gözleriyle kendisini seyreden Zehra’yı görmüş Gamzelerinin çukurlarına, zeytin karası gözlere hayranlıkla bakarken, utanmış Zeynep’ten başkasının gözlerine bakamam sanırmış

Zehra, doktorun kızıymış Yanık türkülerin sahibini merak edip, gelmiş O günden sonra her akşam Ali ile sohbet etmeye gelmiş Yanık türkülerin kime söylendiğini ve Ali’nin tüm hikâyesini öğrenmiş İlk kez bir dost edinen Ali mutluymuş Bilmezmiş ki onun Zeynep’e olan tutkusu gibi Zehra da ona tutulmuş

Aradan dört yıl geçmiş Ali’nin olduğu ameliyatlar işe yaramış Ali, güçlü, kuvvetli ve bakanın hayran kaldığı bir adam haline gelmiş Vücudundaki izler zamanla kapanır demiş doktor ama Ali’nin gönlündeki izler nasıl kapanır bilen yokmuş Tüm yaraları iyileşmiş, iyileşmeyen tek yara gönlündeymiş

Ali Zehra’ya veda ederken, ilk kez ardından ağlayan biri olduğu için mutluymuş Zeytin karası gözlere bakmış ve gördüklerinden memnunmuş Yavaşça Zehra’nın gözlerindeki yaşları silmiş O nu ilk kez güldüren bu yüzün gözlerindeki yaşlar, Ali’nin içindeki ateşi söndürmüş

Ali Zeynep’in kaldığı eve gelmiş Bahçe kapısını çekinerek açmış Zeynep’i, başındaki yemenisinden sarkan sarı saçlarıyla karşısında görünce, kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başlamış Hele Zeynep gözlerinin oyun oynadığını düşünüp, gözlerini kapatmış Açtığında karşısında Ali’yi görünce değişikliğe inanamamış Ali, başı önünde yaklaşmış,”Rahatsız etmek için gelmedim ”demiş ”Konuşmak için geldim

Zeynep, Ali’nin halinden artık eskisi gibi olmadığını anlamış,“Ne olur yüzüme bir kez bak, sevdan yerinde mi görsem, kapıların bana kapalımı bilsem” demiş Ali hep kaçırdığı gözlerini “Gönlümün dikenli gülü” dediği Zeynep’ine çevirmiş… Zeynep baktığı gözlerde sevdayı görmüş ama gördüğü sadece koca bir sevdaymış

“ Söyle ne olur, içindekileri anlat! Var mı benim için yanında hayat? Dilim dilim kalbine kapılansam; bir yol, bir yön göster bana, ne olur!” demiş Ali, hep bakmak isteyip bakamadığı çimen gözlere bakmış Gördüğü Kamburmuş ama o artık eski Kambur değil, Ali olduğunu çok iyi biliyormuş

Zeynep, gözlerinde yaşlarla başını usulca Ali’nin göğsüne yaslamış Ali, ilk kez Zeynep’in sıcaklığını hissetmiş, kuş misali çarpan tek kalbin onunki olmadığını anlamış
Ali, Zeynep’i sıkıca sarmak istemiş, yapamamış Yavaşça göğsünden uzaklaştırmış, çimen gözlerine bakarken, “Bu can benden çıksa da bu sevda asla çıkmaz “ demiş Arkasını dönüp, bahçe kapısına yönelmiş ve geri dönüş yokmuş artık Ali’nin gönlünde… Harcanan zamanların geç kalmışlığına, imkânsızlıklara vakti yokmuş artık…

” Bu garip bitmiş gönül, keşke sağır olsaydı Keşke bu kulaklarımın çınlaması dursaydı! ” derken, bilmiyormuş ki aynı sesin Zeynep’in de kulaklarında çınladığını…
“Kambur, lanet olası Kambur”

İNCİDAL

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.