| Terzi Ve Bülbül | 
|  | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 | Terzi Ve BülbülTerzi ve Bülbül Genç adam iyi bir terziymiş  Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış  Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış  Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş  Artık ne bir işi varmış ne de parası  Günler boyu iş aramış ama bulamamış    Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış  Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini   Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek yeri yokmuş  Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında  Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma  Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam, "Yalnız bırakın beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer" diye söylenmiş   Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç adım attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş  Terzi, adamın üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle  Birden siniri geçiveren ihtiyar, "Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, ona nasıl yardım etsem acaba?" diye düşünmeye başlamış   Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş  O, çok kalın ve kaliteli bir kumaştan üretilen bu paltonun sahibine hiç de yakışmadığını ve onun vücuduna uygun şekilde dikilmediğini düşünüyormuş  Yaşlı işadam, terzinin yanına yaklaşıp, "Ne o evlat, bu ayazda parkta donmuşsun  İstersen paltomu sana verebilirim" deyince, "Hayır, teşekkür ederim  Ben sadece bu paltonun size göre olmadığını düşünüyordum  Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman göster miş" diye yanıt vermiş terzi   Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış  Çünkü o da üzerindeki paltoya onca para ödediği halde kendisine bir türlü yakıştıramıyormuş   "Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?" diye soran yaşlı adam, "Ben terziyim" yanıtını alınca "Benimle gel, hayat hikayeni yolda anlatırsın" diyerek arabaya bindirmiş bizim terziyi   Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş  Böyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen iyiliksever yaşlı adam, terziye bir dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş  Bunun karşılığında tek istediği kendi giysilerini bu genç adamın dikmesiymiş  Terzi yeniden bir işe hem de kendi işine başlamanın heyecanıyla deliler gibi çalışmaya başlamış  Bu arada yaşlı işadamı da desteğini esirgemiyor, onu kendi çevresinden zengin kişilerle tanıştırarak yeni siparişler almasını sağlıyormuş  Küçük dükkân önce kocaman bir modaevine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü marka için üretim yapmaya başlamış  Terzi artık "ünlü işadamı" diye anılır olmuş   Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş  Terzi çok büyük bir iş bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekm iş ve uçağa yetişmesine az bir zaman varmış  Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp krizi geçiriyormuş  Hemen bir ambulans çağırılarak hastaneye kaldırılmasını sağlamış  Yeni işadamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği için uçağa yetişmiş  Yaşlı adam krizi atlatmış ve uzun süre hastanede yatmış, bir yandan da sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş  Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken bir türlü yaşlı adamı ziyarete gidememiş   Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu sefer de utancından yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş  Bir süre sonra terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış  Fabrikalarını kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkan kalmış  Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için  Son derece kırgın ola n ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü dinledikten sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş   Ve başlamış anlatmaya: "Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış  Ormandaki bir kulübede yaşar ve odun keserek hayatını kazanırmış  Bir gün kulübesinde yangın çıkmış ve bu yangın bütün ormanı kül etmiş  O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince, çıkınını alan oduncu, eşeğine binip yola koyulmuş   Ağaçların arasında yürürken birinin kendisine seslendiğini duymuş  Başını kaldırınca konuşanın bir bülbül olduğunu görmüş Bülbül ona "Senin haline çok üzüldüm, şimdi öyle bir büyü yapacağım ki eşeğin çok güzel şarkı söylemeye başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp çok para kazanacaksın" demiş   Gerçekten de eşek birbirinden güzel şarkılar söylemeye başlamış  Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine şarkı söyletiyor ve herkes onları izlemek için birbiriyle yarışıyormuş  Oduncu ve şarkı söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler  Bir gün yine bir gösteriye yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım isteyen sesini duymuş oduncu  Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemek üzereymiş  Şöyle bir duraklamış ama gösteriye gitmemeyi, onca parayı kaçırmayı gözü yememiş, arkasına bakmadan kaçmış oradan  Gösteri başladığında ise eşeği her zamanki gibi güzel şarkılar söylemek yerine sadece bir eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış   Oduncu kendisini şarlatanlıkla suçlayan izleyicilerin elinden canını zor kurtarmış  İşte o zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış  Ben de senin bülbülündüm ve sen beni öldürdün, büyü de o yüzden bozuldu  Keşke güzel giysiler dikerken dostluk ipliğini koparmasaydın    " | 
|   | 
|  |