Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
antalya, bilgi, genel, hakkında, tarihi

Antalya Hakkında Genel Bilgi Ve Tarihi

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Antalya Hakkında Genel Bilgi Ve Tarihi



Antalya Hakkında Genel Bilgi ve Tarihi

Antalya, Akdeniz Bölgesinde şehir Antalya şehri, Antalya ilinin merkezidir

Antalya, Türkiyenin önemli turizm merkezlerinden biridir Turizm, il ve kent merkezi ekonomisini belirler Antalya aynı zamanda, Türkiye'nin büyük ölçekli göç alan kentlerinden biridir



Palmiyelerle sıralanmış bulvarları, uluslararası ödül sahibi marinası, geleneksel mimarisi ile Kaleiçi ve modern mekanları ile Türkiye'nin en önemli Turizm Merkezlerinden biri olan Antalya, Aspendos Opera ve Bale Festivali, Uluslararası Plaj Voleybolu, Triathlon, Golf Müsabakaları, Okçuluk, Tenis, Kayak yarışmaları vb etkinliklere, 1995 yılında açılan Antalya Kültür Merkezi ile de plastik sanatlar, müzik, tiyatro, sergi gibi birçok kültürel ve sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır

Etimolojisi

Antalyanın Eski Adları: Attaleia, Attalia, Atalla, Sattalla, Atale, Ataliyye, Etaliyye, Adalin, Adalya, Antalya, MÖ 7 yüzyıldan itibaren 546 yılına kadar bölgede süren Lidya Krallığının egemenliğine, bu tarihten sonra da Pers egemenliğine girmiş Makedonya Komutanı Büyük İskender, bölgedeki Pers egemenliğine MÖ 336 yılında son vererek bölgedeki bütün kentleri işgal eder

Büyük İskender MÖ 323 yılında ölünce, generalleri arasında uzun yıllar süren savaşlar başlar ve bu savaşlar MÖ 188 yılına kadar sürer MÖ 2 yüzyılda Antalya'nın batı kesimi Bergama Kralı II Attalos'un eline geçer ve Kral Akdeniz'in batı kıyısında kendi adı ile anılan "Attalia"yı; yani bugünkü Antalya Şehrini kurar Bu tarihten itibaren kent Attaleia adıyla anılır Daha sonra Adalia ve Adalya gibi isimler alarak günümüze Antalya olarak ulaşır

Tarihi

Antalya'nın bilinen kronolojisi:

MÖ 700 - 546: Lidyalılar Dönemi
MÖ 546 - 336: Persler Dönemi
MÖ 336 - 301: Helenistik Dönem
MÖ 301 - 188: Selevkos Krallığına bağlı Pleistarkos Devlet Yönetimi
MÖ 188 - 65: Pamfilya Korsanları Dönemi
MÖ 65-MS 395 : Roma Dönemi
MS 395 : Bizans Egemenliğinin Başlaması
MS 655 : Antalya önlerinde Bizans ve İslam Donanmaları arasında Zat-el Şenari Savaşı yapılması
MS 1085 : Süleyman Şah'ın Antalya'yı alması
MS 1103 : Bizans Ordusu'nun, Antalya'yı Anadolu Selçuklularından geri alması
MS 1206 : Anadolu Selçukluları'nın Bizans'tan şehri geri alması
MS 1207 : Antalya Şehri'nin tümüyle Selçuklulara geçmesi
MS 1221 : Keykubad'ın, Antalya Körfezi'nin doğusundaki Kalanorasa'yı ele geçirmesi
MS 1308 : Antalya'da Teke Beyliği'nin kurulması
MS 1361 : Antalya'nın, Kıbrıs Krallığına bağlanması
MS 1373 : Mehmet Bey'in Antalya'yı geri alması
MS 1426 : Antalya Bölgesinin tamamen Osmanlı Devletine bağlanması
MS 1510 : Hasan Halife ve adamlarının, Antalya'nın Kızılkaya nahiyesini basıp yağmalaması
MS 1808 : Antalya'da Kadı Paşa isyanı çıkması ve bastırılması
28 Mart 1919 : Mondros mütarekesi uyarınca, İtalyanların Antalya'yı işgal etmesi
31 Mayıs 1921 : İtalyan birliklerinin Antalya'dan çekilme kararı alması
1 Haziran 1921 : İtalyanların, Antalya'yı boşaltmaya başlaması ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulması

Antik dönem

hititlerden önceki, yani İÖ 2 binden evvelki devirlerde bu bölgedeki durumun ne olduğu bilinmemektedir Hititler'in bütün Küçük Asya'yı içine alan büyük bir krallık kurdukları ve 2 bin yılın son yarısında Hitit yazılı belgelerinde sözü edilen Ahhiyava'nın (veya Arzava'nın) bu bölge içinde olduğu ileri sürülmektedir Ancak Yağca Köyü civarındaki Karain Mağarası'nda yapılan araştırmalarda Paleolitik (Yontulmuş Taş) Devre ait çakmaktaşı aletlere, hayvan hatta insan kalıntılarına rastlanmıştır Aynı şekilde, Antalya'nın 25 km batısında keşfedilen Beldibi Mağarası, bölgedeki tarih öncesi devirlere ışık tutacak niteliktedir

Truva'nın düşüşü olarak kabul edilen İÖ 1184'ten önce bu bölgede bir yerli halkın varlığı antik kaynaklarca ortaya çıkmaktadır Ancak bu devirler ve halkı hakkında yeterli bilgi olmadığı için bölgenin Grek Tarihi'ni Truva'nın düşüşünden sonra başıboş bir grubun Anadolu'nun güneyine inerek çoğunluğunun Pamfilya'ya geri kalan kısmının da Kilikya'ya geçerek oraya yerleştikleri tarih olarak kabul edilen İÖ 1100 olarak başlatmak gerekmektedir Ancak bu kişiler hakkında Perge'deki birkaç heykel kaidesindeki yazıtlar dışında belge bulunamamıştır

Antalya'nın içinde bulunduğu Pamfilya, “Irkların Ülkesi” anlamına gelmektedir Böyle Grekçe isimli bir bölge Anadolu'da çok azdır Belki de bölgeye karışık ırklara ait toplulukların yerleşmelerinden dolayı bu ad verilmiştir Pamfilya'daki Grek Ağzı, Dor göçünden önceki Atina ile sıkı bır ilişki göstermektedir Truva Savaşları'ndan yüz yıl sonra gelen, Yunanistan'ın büyük bir bölümüne yayılan ve Pelepones'i egemenliği altına alan Dorlar, kendi ağızlarını da beraberlerinde getirmişlerdir

Yunanistan'dan gelen bu ilk göçü, sonraları ikinci bir göç izlemiş; Yunanistan ve Küçük Asya'nın batı kıyılarında İyonya ve Aiolis adını taşıyan bölgelerde oturan Grekler, Pamfilya'ya doğru etki ederek Perge, Aspendos ve Side gibi sömürge kentlerini oluşturmuşlardır

Grekler'in Antalya bölgesine yerleşmesinden sonraki 500-600 yıl, adeta bir karanlık devri oluşturur Edinilen kısa bilgiler, bu yıllarda meydana gelen olayları ayrıştırmaktan uzaktır İÖ 6 yy'dan başlayarak Lidya kralları topraklarını Batı Küçük Asya'ya kadar genişletmek istemişlerdir Bu krallardan sonuncusu olan Krezüs, herhangi ekonomik fayda görmediği Likya ve Kilikya dışındaki bütün toprakları ele geçirmiştir İÖ 546'da Krezüs, Pers Kralı Kyros tarafından yenilince, bütün Lidya Krallığı Persler'in eline geçmiştir

Pers kralı Darius'un İÖ 490'da ve on yıl sonra da Xerxes'in Yunanistan'da yurtlanma girişimlerinde Persler, bu bölgelerden de asker toplamışlardı Heredot'un abartmalı sayıları ile 1700000 kişi olarak sandığı Xerxes'in ordusuna Pamfilyalılar Grek stilinde donanmış 30 parça gemi ile katılmışlardı Tarihçiler onları Kalchas ve Amphilochos un torunları olarak belirtmektedirler

Kendi yurttaşlarına karşı savaşmak zorunda bırakılan Pamfilyalılar'ın, önemsiz bir bağlaşık olduklarına dair Kana Kraliçesi Artemisia Xerxes'e uyarıda bulunmuştu Büyük bir olasılıkla, onlar da gerçekte isteyerek bu işe girişmemişlerdi Bu nedenle savaş sırasında Pamfilyalılar'a ait herhangi bir başarıdan söz edilmemektedir

Persler İÖ 479'da Grekler'i, Salamis ve Plataia'da toplu kırım halinde yenmişlerdi Bu olay, Ege'de ve Anadolu'nun batısında yaşayan bütün kentleri, Atina yönetiminde kurulan bir Attika-Delos Birliği'ne katılmaya zorladı Yalnız güney kıyılarındaki Likya, Pamfilya ve Kilikya buna katılmayıp, sürekli Pers askeri birliklerini kentlerinde bulunduruyorlardı Xerxes İÖ 469'da Aspendos yakınlarında bir ordu toplamayı başarmış ve aynı yıl içinde Atina Komutanı Kimon, güney sahillerinde başarılı savaşlara girişmişti

Kimon, Karla ve Likya'da Persler'in ellerinde bulundurdukları kentleri aldı ve onları buradan çıkardı Daha sonra Kimon geride kalan askerleri ile bir zafer daha kazandı Bir günde elde edilen bu çifte zaferden sonra Kimon için Atina'da adına bir heykel dikildi Sonuç olarak Pers tehlikesi ortadan kalkmış ve güneydeki bazı kıyı kentleri Atina Deniz Birliği'ne katılmıştır

Pelepones Savaşları'na kadar, bir yüzyıldan daha az süren özgürlükten sonra, 356'da Persler, Spartalılar'ın yönetimine geçmiş olan Attika Delos Deniz Birliği'ni ellerine geçirdiler ve böylece barışa zorlanan Grekler, Anadolu'daki bütün kentleri Persler'e vermek zorunda kaldılar

Helenistik Dönem

Helenistik dönemde inşa edilen Hıdırlık kulesi

Perslerin bu ikinci egemenlik devri, Büyük İskender'in 334 yılında Pers egemenliğini koparmak ve Grekler'in daha önce uğradıkları haksızlığın öcünü almak üzere Anadolu'ya geçmesine kadar sürmüştür Büyük İskender'in Batı Anadolu'dan başlayarak güneye doğru inen seferinde, savunmalarını kendi orduları ile yapan kentler fazla direniş göstermeksizin teslim oldukları için, kış mevsiminde Büyük İskender direniş görmeden Likya'ya kadar sokuldu Teker teker kentlerin yönetimini eline aldıktan sonra, ilkbahardan önce Pamfilya'ya vardı Daha o devirde Antalya kenti kurulmadığı için Pamfilya içinde Perge'den başlayarak bütün kentleri (Termessos ve Sillyon hariç) fethetti

Daha sonra bölge, İÖ 323'te Büyük İskender'in genç yaşta ölümü ile ortaya çıkan ve geniş bir imparatorluğu parçalamak yolunu izleyen generallerinden Antigonos'un yönetimi altına geçmiştir Fakat Antigonos'un yenilgisi ve ölümü ile sonuçlanan İpsos Savaşı'ndan sonra (İÖ 301) Antalya bölgesi Selevkoslar'ın Asya Krallığı ile Ptolemaislar arasında sık sık el değiştiren bir bölge olmuştur

Antalya'nın kuruluşu ve Bergama Krallığı dönemi [değiştir]Ancak bir süre sonra Pamfilya'nın batısı (bugünkü Antalya Kenti) Bergama Kralı Il Attalos tarafından ele geçirilmiştir Ne var ki, Il Attalos'un dikkatli bir politika yürütmesi gerekiyordu Çünkü egemenliklerini bir zamanlar Manilius'tan para karşılığında satın almış bulunan kentler Roma'nın koruyuculuğu altında idi Bu nedenledir ki, Il Attalos Romalılar için önemli bir liman kenti olan Side'yi almaya cesaret edemedi ve kendi adıyla adlandırdığı Attaleia'yı -bugünkü Antalya- yeni bir liman kenti olarak kurmak zorunda kaldı

Son Bergama Kralı Il Attalos İÖ 133'te çocuksuz ölünce, Bergama Krallığı “vasiyet” yoluyla Roma'ya geçti İÖ 129'da Küçük Asya Eyaleti'nin kurulmasından sonra Pamfilya'nın, bu eyaletin yönetimine katıldığı bilinmektedir

Roma ve Bizans Dönemi

Bundan sonra bölgede korsanların ve korsanlara ait küçük kentlerin önemli rol oynadığı bir devir başlar MS 2 yüzyıldan itibaren bölgede hıristiyanlığın yayılmaya başladığını görüyoruz Antalya'da bugün hala görülen Surlar ve birçok eser bu dönemden kalmıştır Bizans egemenliği sırasında, MS 5 ve 6 yüzyıllara kadar Antalya'nın yeni bir gelişme devri geçirdiği biliniyor Bu yüzyıllarda kent, surların dışına kadar taşmış MS 7 yüzyıldan itibaren bölgede müslüman Araplar etkili olmaya başlamış 1120-1206 yılları arasında ise Antalya yine Bizanslıların eline geçmiş 1120'de Bizanslılar tarafından zapdedilen şehir, 1207'de Selçuklu Sultanı ı Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından kuşatılmış ve Kıbrıs Kralı'nın Kumandanı Gautiler de Montbeliard'ın kaleye yardıma koşmasına rağmen, burası Türklerin eline geçer Keyhüsrev'in bu bölgeyi ele geçirmesiyle Antalya'da Müslüman Türk kültür dönemi başlar Günümüze kadar kalan camiler, medreseler ve kütüphaneler bu dönemdeki eğitim ve kültür faaliyetlerinin eseridir Antalya'nın Osmanlı denetimine girişi IMurat zamanında olur



MS 2 Yüzyılda Roma imparatoru Hadrianus onuruna yaptırılan Hadrian Kapısı

Müslüman Türk Dönemi

Her ne kadar 1215'te Gautler de Montbellard Kıbrıs'tan getirdiği kuvvetlerle şehri ele geçirip Türkleri kılıçtan geçirdiyse de, Antalya 1 Keyhüsrev tarafından geri alınır XII yüzyıl sonlarında Selçuklu Devleti sona erince Isparta ve Antalya arasındaki topraklar Teke Aşireti'nin bir kolu olan Hamidoğulları'nın egemenliğine girer Antalya'yı ele geçiren İlyasbeyoğlu Dündar Bey, buranın yönetimini, kardeşi Yunus Bey'e bırakır Yunus Bey'in oğulları, Antalya'da hüküm sürdüler Hamidoğulları'nın bu ikinci kolu Tekeoğuları adıyla anılır Kıbrıs Kralı Pirre, 1361'de Antalya'yı ele geçirdiyse de, Tekeoğulları'ndan Mehmed Bey, 1373'de şehri geri alır Bunun oğlu Osman Bey zamanında Antalya, Yıldırım Bayezıd, buranın yönetimini Firuz Bey'e verdi (1391) Ancak Antalya'nın Osmanlılara geçişi konusunda kaynaklara tek bir tarih göstermemektedir ( Oruç Bey ve Neşri'ye göre 1389-1392; İbni Kemal'e göre 1391)

Anadolu'da beyliklerin egemen olduğu bir dönemde, 1335-1340 tarihleri arasında Antalya'ya gelen Arap seyyah İbn Battuta Antalyadan bahsederken şöyle der:

Kent halkı, ırk ve dinlerine göre ayrı ayrı mahallelere yerleşmişler Hıristiyan tüccarlar Mina adıyla anılan mahallede otururlar Bu mahallenin çevresini bir sur kuşatmakta ve Cuma vakti geceleri surun kapıları kapatılmaktadır Rumlar başka bir mahallede kendi başlarına otururlar Onların bulundukları yer de bir surla çevrili Yahudilerin de yine kendilerine ait, surla çevrili bir mahallesi vardır Müslüman ahaliye gelince, bunlar asıl büyük şehirlerde yaşamaktadırlar Burası bir Cuma mescidi ve medrese ile birçok hamamı, zengin ve tertipli büyük çarşıları ihtiva etmektedir Şehrin çevresini, yukarıda kaydettiğimiz bütün mahalleleri de içine alan büyük bir sur Kuşatır

Ankara Savaşı'ndan sonra (1402) Teke ve Karamoğulları'nın Antalya'yı ele geçirme girişimleri boşa çıktı Antalya, Anadolu eyaletinin Teke Sancağı'na merkez oldu (Elmalı ile birlikte) II Bayezıd devri sonlarında şehzade Korkud, bu sancağın başında bulunuyordu Babası ölünce tahta çıkan Selim'e karşı (Yavuz ) burada ayaklandı Alanya ise Fatih döneminde 1471 yılında Gedik Ahmed Paşa tarafından alınmıştı



Kaleiçi'ndeki Osmanlı sokakları

XVII yüzyılın ikinci yarısında Antalya'yı gezen Evliya Çelebi, üç yanı bahçelerle çevrili şehrin kale içinde dar sokaklı, 3 bin evli dört mahallesi, kale dışında ise, kuzeyde 20 Türk, 4 Rum Mahallesi bulunduğunu, çarşının surlar dışında yer aldığını, limanın 200 parça gemi alacak büyüklükte olduğunu yazar

Osmanlı Devleti'nin Abdülmecid devrinde (1847) çıkarmaya başladığı salnamelerde (bugünkü anlamıyla yıllık ) Antalya, Konya'ya bağlı olması sebebiyle " Teke Sancağı" adıyla geçmektedir Antalya, XIX yüzyıl sonunda Konya Vilayetinin sancağı durumundaydıİdari bakımdan 5 kaza ve 9 nahiyeye ayrıldı Toplam köy sayısı 549 idi Sancak toplam nüfusu 224 bin kişiydi Bu nüfusun 15 binini Yörükler oluşturuyordu Bunlar kışı ovalarda, yaz aylarının ise yayla adı verilen platolarda geçirirlerdi Nitekim Hazine-i Evrak'ta mevcut 1840 tarihli bir belgeden Antalya Kalesi içindeki yerlere iskanları yetersiz olduğundan, sur dışında bir mahalle kurulması ve oraya bir kapı açılması ve kiliselerin onarılması hakkındaki yazıdan, buraya sürekli değişik dinlerden, değişik yerlerden insanların gelerek yerleştikleri anlaşılmaktadır Antalya şehri, körfezin ortasında, dik bir kayalığın üzerinde kurulmuştu ve mutasarrıflık buradaydı Üç surla çevrili olan kentin çok heybetli bir görünüşü vardı Bu surların alt bölümlerinde bulunan geniş çukurlar, Düden Çayı'nın sularıyla dolar ve şehir, bu su hendekleriyle korunurdu

XIX, yüzyıl sonunda Antalya Sancağı'na eğitim ve öğretim faaliyetleri, 2 bin 600 öğrencinin devam ettiği 50 okulla sürdürülürdü

Antalya'da gerek Selçuklular, gerekse Osmanlılar döneminde merkez ve ilçelere 60'dan fazla medresenin bulunduğu bilinir Bugün pek çoğu harap olmuş bu yapıların içinde 1250 yılında Selçuklu Veziri Karatay tarafından yaptırılan medreseyle, Elmalı'daki Osmanlılar döneminde Ömer Paşa tarafından yaptırılan medrese, sağlam olarak kalmıştır

XIX yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun bırakmak zorunda kaldığı topraklardan gelen göçmenlerin yerleştirildiği Antalya, sözü geçen yüzyılın ikinci yarısında Konya Vilayetine bağlanan bin sancağın (Teke) merkezi oldu Birinci Dünya Savaşı'ndan önce bu sancak, adı geçen vilayetten ayrılarak bağımsız bir sancak haline girdi Mütareke döneminde şehir, bir aralık İtalyanların işgali altındaydı İtalyanlar Antalya halkına, kendilerini Türk dostu olarak göstermeye çalışıyorlardı Bu amaçla, Yunan işgali bölgesinden Antalya'ya gelen göçmenlere ve yoksul halk tabakalarına çeşitli yardımlarda bulunuyor, ayrıca yollar ve okullar açıyorlardı Çiftçiyi ve taciri kendi tarafına çekmek isteyen İtalyanlar, gerekli kredileri vermek üzere Banco Di Roma'nın Antalya'da şubelerini açmaktan geri durmadılar Ancak şehir çok geçmeden boşaltıldı ve 9 Temmuz 1921 tarihinde Anadolu Hükümeti'ne bağlandı Cumhuriyeti'in ilanından sonra ise Antalya vilayeti kuruldu

Turistik yerler



Anyalya Körfezi Panaroması

Antalya ve çevresinde birçok antik şehir yer alır Antalya yolu üzerindeki Aspendos, Perge ve Side bunlardan bazılarıdır Bu tarihi yerlerden başka Antalya sahil ve plajlarıyla da bilinir Konyaaltı, Karpuzkaldıran ve Lara sahilleri ünlü Antalya ayrıca şelaleler şehri olarak da ün yapmıştır Düden, Manavgat ve Kurşunlu Şelaleleri, yerli ve yabancı binlerce turistin uğrak yerleri arasında yer alır Yayla ve kış sporlarının yapıldığı Beydağları ve Saklıkent ise şehrin birer doğal güzellikleridir

Antalya'da büyük miktarda Sur, kilise, cami, medrese, mescit, han ve hamam vardır Kaleiçi surlarının çepeçevre sarıp kucakladığı yat limanı (Marina) şehrin en eski yerleşim birimidir Antalya'nın simgesi olan Kaleiçi'nde Yivli Minare, Kesik Minare Saat Kulesi ve tarihi evleri bulunur Antalya Kaleiçinde en güzel örneklerini görebileceğiniz geleneksel Türk mimarisinin göze çarpan ilk özellikleri tabiatla uyum içinde olmalarıdır Bu mekanların tamamını yürüme mesafesindedir

Antalya'da Türkiye'nin 3 Doğal Şelalesi bulunmaktadır bunlar:



Düden Şelalesi


Kurşunlu Şelalesi



Manavgat Şelalesi

MS 1207 yılında Selçuklu Hükümdarı Gıyaseddin I Keyhüsrev'in bu bölgeyi ele geçirmesiyle Antalya'da Müslüman Türk kültür dönemi başlar Günümüze kadar kalan camiler, medreseler ve kütüphaneler bu dönemdeki eğitim ve kültür faaliyetlerinin eseridir Antalya'da gerek Selçuklular, gerekse Osmanlılar döneminde merkez ve ilçelere 60'dan fazla medresenin bulunduğu bilinir Bugün pek çoğu harap olmuş bu yapıların içinde 1250 yılında Sleçuklu Veziri Karatay tarafından yaptırılan medreseyle, Elmalı'daki Osmanlılar döneminde Ömer Paşa tarafından yaptırılan medrese, sağlam olarak kalmıştır Bugün Akdeniz bölgesinin batısında, Klasik Çağ'da "Pamfilya (Pamphylia) adı ile anılan yörede, Köprüsuyu (Eurymedon) Çayı'nın batı kıyısında ve Antalya ilinin 48 kilometre doğusuna düşen, bugün Balkız Köyü'nün yerinde kurulan önemli bir klasik kenti olan Aspendos (Espendüs: Belkis Harabeleri), klasik çağ kenti idi Karain Mağarası paleolitik,mezeolitik, neolitik ve Roma kültür tabakalarını vermekte, Türkiye'de en sürekli yerleşme yeri olarak kabul edilmektedir

MÖ VIII- VII yüzyıllarda Yunanistan'dan Doğu yönüne gelişen göçte, Yunanlılar Pamfilya'ya gelerek, Pere, Aspendo, Side, Silyon gibi şehirleri kurmuşlardır Buralarda yapılan arkeolojik araştırma ve kazılar sonucu, agora, ana caddeler, gymnasion, hamam, kapılar, mezarlıklar, çeşme, stdion, surlar, su yolları, tapınak, tiyatro ve bazilika kalıntılar ortaya çıkarılmıştır Selçuklu ve Osmanlı dönemi eserleri arasında en önemli yeri, bölgenin en tanınmış eseri olan "Yivli Minare Külliyesi'dir Antalya'daki Selçuklu hanlarını üç bölüme ayırmak mümkündür Birincisi Konya- Beyşehir- Eğridir- Isparta üzerindeki hanlar Burdur ile sınırları içinde bulunan Susuz Han'dan sonra, bu yol üzerinde bulunan ve Antalya il sınırları içinde yer alan Kırgöz ve Evdir hanları vardı İkinci bölümde Konya- Beyşehir- Seydişehir üzerinden sahile inen yol üzerindeki Eynif Ovası'nda yer alan Tol Hanı bulunur Üçüncü bölümde ise Antalya'dan başlayarak Adana'ya kadar uzanan sahil yolu üzerinde bulunan hanlar yer alır Antalya il sınırları içinde Pazarcık, Kargı, Alara Şarapsa hanları vardır Alara Hanı (H 629) Sultan Alaaddin Keykubat; Evdir Hanı, Iİzzeddin Keykavus (1210-1219) Kırgız Hanı, Burdur- Antalya yolu üzerinde Keykubat oğlu Keyhüsrev (H 644); Şarapsa Hanı, IIGıyaseddin Keyhüsrev (H 1236-1246) tarafından yaptırılmıştır Antalya'da, Selçuklu Dönemi eserlerini içinde bulunduran yapı topluluğu şunlardır: Çok Kubbeli Ulu Camii ( 1219-1236) , Ulu Camii Medresesi (XIII yüzyıl), Atabay Armağan Medresesi (1236), Mevlevihane ( XVIII yüzyıl) Zincir Kıran Mehmed Bey Türbesi (1377) , Nigar Hanım Türbesi ve Yivli Minare Hamamı'dır Medrese olarak Karatay Medresesi, Selçuklu Veziri Abdullah Oğlu Emir Celaleddin Karatay tarafından 1250 yılında yapılmış olup halen Karadayı Sokağı'ndadır Mescit ve türbeler olarak Selçuklu dönemi eserleri şunlardır Ahi Yusuf Mescidi ve Türbesi (1249), Şeyh Şücaceddin Türbesi (1238)

Osmanlı dönemi yapıları şunlardır: Muratpaşa Mahallesi'nde yen alan XVI yüzyıla ait Balıbey Camii (Hesapçı Sokağı'nda, esası V yüzyılda yapılmış, bir kiliseden dönüştürülmüş; II Bayezid'in oğlu Şehzade Korkut'un Antalya Valiliği sırasında verdiği emirle batısına bir minare eklemek suretiyle meydana getirilmiştir 1470-1509) , mimarı ve kesin tarihi bilinmeyen İskele Camii, Kuyucu Murat Paşa tarafından yaptırılan Kuyucu Murat Paşa Camii (1570), XVII yüzyılda yapıldığı öne sürülen Tekeli Mahmutpaşa Camii, Varsaklı Camii

Antalya da turizmin gelişmesi ile birlikte Kundu, Boğazkent Beldibi ve Belek Turizm bölgeleri açılmıştırAntalya ya yazın önemli miktarda turist akın etmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.