Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ardahan, gidilir, içilir, tanıtım, yenir

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Ardahan, tarihi ve doğal güzelliklerinin yanısıra, elverişli koşulları nedeniyle, adeta bir kış turizmi cennetidir İl merkezine 12 km uzaklıktaki Yalnızçam Köyü-Uğurludağ mevkiindeki ve Projesinde golf sahası da bulunan Yalnızçam Uğurludağ Kayak ve Turizm Merkezinde ilk etapta mekanik tesisler ile Çeşner mevkiinde günübirlik sosyal tesislerin yapımı tamamlanmıştır
Ardahan ve çevresi tarihin en eski dönemlerinden beri çeşitli uygarlıklarca iskan olunmuş önemli bir yöremizdir Urartu, Med, Pers, Roma, Sasani, Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safavi ve Osmanlı uygarlıklarına ev sahipliği yapan yörede birçok tarihi eser ve kalıntı bulunmaktadır İl genelinde Urartu Kalelerinin özelliklerini andıran kaleler, bu yörede yaşamış gayrimüslim tebaanın yaptığı küçük şapel niteliğinde kiliseler, tarihi camiler, Ardahan ve çevresine özgü mimari özellikleri*ne sahip evler, hamamlar, çeşmeler, çeşitli dönemlerin izlerini taşıyan heykel ve figürler bulunmaktadır



Ardahan Kalesi: Şehir merkezinin kuzeyindeki Halil Efendi mahallesi ile, şehir merkezini birbirinden ayıran Kura Nehrinin hemen sol kıyısında bulunmaktadır Tarihi oldukça eskilere dayanan ilk inşa evresi kesin olarak bilinmeyen Ardahan Kalesinin, Selçuklular tarafından yapıldığı ve Osmanlılar döneminde de sürekli olarak kullanıldığı bilinmektedir
Kalenin inşasında mimari açıdan dikdörtgen bir plan düzeni esas alınmıştır Klasik Osmanlı hisarları görünümündeki kalenin, ana girişi batıdandır ve giriş kapısının eyvan tarzında yüksek bir kemeri bulunmaktadır Giriş kapısının üzerinde 963 H tarihli bir inşa kitabesi vardır Dikdörtgen plan oluşturan sur duvarları baştan başa kare tabanlı ve çokgen planlı çok sayıda kule ile desteklenmiştir Kale içerisinde bir mescit ve hamam kalıntısı bulunmaktadır Kale dendanları, duvar örgü tekniği, çokgen kuleleri ve konumlandırılış biçimi ile Rumeli Hisarının küçük ölçüde ele alınmış bir varyasyonu gibidir
Kazan Kale: Ardahanın yaklaşık 12-13 km kuzeydoğusunda Kura vadisinin nehrin akış yönüne göre sağında yer almaktadır Kesin tarihi bilinmeyen kale çevresinde eski yerleşim izleri mevcuttur Büyük oranda yıkılmış olan kaleden, sadece doğu yöndeki kule kısmı ayakta kalarak günümüze ulaşabilmiştir Bu kulenin MS 8-9 yüzyıllarda Türkistandaki Kazan bölgesinden gelip, bu yörede yaşadıkları bilinen Türkler tarafından inşa edildiği anlaşılmıştır Yüksekliği 15 metre olan bu kulenin, burada daha önce mevcut olan bir yerleşim üzerine sonradan inşa edildiği anlaşılmıştır

Altaş (ur) Kalesi: Ardahan-Hanak karayolunun 18 kmsindeki Altaş (Ur) köyünün doğusunda yer alan sivri bir tepe üzerine kurulmuştur Tarihi kaynaklarda sadece adı ve yeri belirtilen kalenin, ilk yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir Ancak VH-VTII yüzyıldan beri bu kalenin mevcut olduğu anlaşılmaktadır Çevresinde eski yerleşim izlerinin mevcut olduğu tespit edilen kalenin, Türk dönemi öncesine ait kalıntılar üzerine, Türk döneminde inşa edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir

Kinzi Kalesi: Ardahanın 30 km batısında Bağdeşen köyünün kuzeyinde yer almaktadır Kalenin inşa tarihi bilinmemekle birlikte, önemli bir geçit noktasında bulunması, buranın milattan önceki asırlardan beri mevcut olduğunu göstermektedir Konum ve altyapı özellikleri bakımından Urartu kalelerinin genel karakteristik özelliklerini akla getirmekte olup, çevreden yaklaşık 130 metrelik yüksekliği ile ortaçağ şatolarını andırmaktadır Üç yönden derin vadilerle çevrilmiş yüksek bir dağın dil biçimindeki uzantısı üzerine kurulmuş olan kalenin, iç ve dış bölümlerden oluştuğu anlaşılmaktadır



Kalecik Kalesi: Göle ilçesine bağlı Kalecik köyünün yaklaşık 450-500 metre güneyinde, köyden gelen derenin oluşturduğu vadi ile Kura vadisinin kesiştiği noktada sarp bir alana kurulmuştur Kalenin yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, MÖ VIII yüzyılda yöreye egemen olan Urartular tarafından yaptırılmış olduğu tahmin edilen yöre kaleleri ile benzerlik göstermektedir Üç yönden çok dik ve sarp kayalıkların sınırladığı ve akarsuları ile birlikte iki derin vadinin kesiştiği bir konumda inşa edilmiştir



Şeytan Kalesi: Çıldır ilçe merkezinden l km uzaklıktaki Yıldırımtepe köyünün yaklaşık 1,5 km kuzeydoğusunda Karaçay vadisinde oldukça sarp ve müstahkem bir alana kurulmuştur Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir Yörenin diğer kalelerinde olduğu gibi bu kalenin de mimari özellikleri Urartu kalelerini andırmaktadır Tarihi kaynaklarda bu kaleye Çıldıran Kalesi, Kala-ı Şeytan, Kaçiş, İblis Hisarı gibi adlar verilmiştir
KÖPRÜLER

En eski köprü örneklerine Anadoluda rastlamak mümkündür Türkler askeri hareket ve ticari nakliyat amacıyla Anadoluda yol ve köprülere büyük önem vermişlerdir Bu bakımdan Türkler, Anadoluda köprü inşasında bir hayli başarılı olmuştur
Ardahan ve çevresinde XIX yüzyılın sonlarında inşa edilmiş birkaç köprü örneği bulunmaktadır Ancak bu köprüler içerisinde şüphesiz en önemlisi, bölgedeki en eski köprü özelliğini taşıyan Çıldır-Taşköprü Köyündeki Urartu Kralı II Sarduriye ait köprüdür



Posof Çayı Köprüsü: Bu köprü, Posof ilçe merkezinin yaklaşık 1,5-2 km güneydoğusunda Yurtbekler sınır karakolu ya*kınlarında ve Posof çayı üzerinde bulunmaktadır Bu köprünün XIX yüzyıl sonlarında Ruslar tarafından inşa ettirildiği bilinmektedir Yaklaşık 10 m uzunluğunda ve 6 m genişliğinde olan köprünün yan kısımlarında, düzgün blok taşlarla 40-50 cm yüksekliğinde korkuluklar oluşturulmuştur

Taşköprü: Çıldır ilçesinin yaklaşık 30 km güneyinde, adını köprüden alan ve günümüze kadar adı hiç değişmemiş olan Taşköprü köyünde bulunmaktadır Bugün büyük oranda harap olan köprünün, Anadoludaki en eski köprülerden biri olduğu ve Urartu Kralı II Sarduri tarafından yaptırıldığı ifade edilmektedir Bugün sadece yuvarlak kemer kısmı görülebilmektedir Kalan izlerden yanlarda iri blok taşların korkuluk olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır

Gülyüzü (Pekreşen) Köyü Köprüsü: Çıldır ilçesinin yaklaşık 20-25 km güneyindeki Gülyüzü (Pekreşen) köyünde, köyün güneyindeki dere üzerinde yer almaktadır Kuzey-güney doğrultusunda inşa edilmiş bu köprünün orijinal topuk kısımları ve topuk hizasına denk gelen korkulukları Posof çayı üzerindeki köprü ile büyük bir benzerlik göstermektedir Dolayısıyla bu köprünün de XIX yüzyıl sonlarından kaldığı tahmin edilmektedir

Günümüzde köprünün geçişi sağlayan yürüme zemini yıkılmıştır Bunun yerine yakın tarihlerde, betonarme bir yürüme zemini yapılmıştır Ancak sağlam kalan topuklar ve korkuluklar bu köprünün de Posof Çayı Köprüsü gibi çift gözlü olduğunu ve kemer köşeliklerinde de tahliye gözlerinin olabileceğini akla getirmektedir
TABYALAR



XIX yüzyılda kalelerin önemini kaybetmesiyle birlikte Tabya denilen yeni askeri savunma yapıları ortaya çıkmıştır Osmanlı Devletinde de aynı dönemde, stratejik bakımdan önemli geçit yerlerinde, boğazlarda ve sınırlarda bu tür savunma yapılarına ihtiyaç duyulmuş ve Kırım savaşından sonra, Batum, Erzurum, Kars ve Ardahanda bu tip savunma merkezleri meydana getirilmiştir

Bu dönemde stratejik bir konuma sahip olan Ardahanda tabyalar ile güçlendirilerek önemli bir savunma merkezi haline getirilmiştir Burada yapılan Ramazan, Emiroğlu, Singer, Kaz, Kaya, Ahali, Düz, Mihrap Tabyaları ile Batum, Ahıska, Ahılkelek, Kars, Oltu ve dolayısıyla Erzurum yolları kontrol altına alınmıştı Bu tabyalar Ardahan Kalesinin güney, doğu ve kuzeyinde şehre, kaleye ve Kura düzlüğüne hakim konumdaydı Bunların içerisinde en önemlisi Ramazan Tabyasıdır

Ramazan Tabyası: Ardahan il merkezinin 5 km kuzeyinde yer alan Osmanlı yapısı tabyanın 19 yüzyılın başlarında inşa edildiği bilinmektedir 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından önce yapılan tabya bu savaşta önemli bir rol oynamıştır 2500 m yükseklikte bir tepe üzerine yapılan tabya yeraltında kışlalar ve bunun etrafında toprak yığınlarından meydana gelmektedir Yörenin en yüksek tabyası olup, U şeklinde inşa edilmiş ve şehri üç yandan gözetleme imkanına sahiptir

KİLİSE - ŞAPEL KALINTILARI

Kilise kelimesi Yunanca ekkelisia kelimesinden gelmektedir



Kilise kelimesi toplanmak anlamına gelmektedir Bu kelime bizdeki cemaat ve cami kelimelerinin karşılığıdır Hıristiyanların ibadet et*mek için toplanmalarına mahsus olarak inşa edilen ibadethanelere de kilise denilmektedir

Kiliselerden daha küçük ölçülerde yapılan ve umuma mahsus olmayan küçük kiliselere, bizim mes*cidin karşılığı olmak üzere şapel denilmektedir

Ardahan ve çevresinde, kaynaklarda adları dahi geçmeyen Hıristiyan dönemi dini mimarisine ait, çok sayıda küçük şapel niteliğinde kilise bulunmaktadır Büyük oranda tahrip edilmiş olan bu yapıla*rın, yörede Bizans hakimiyeti sırasında yaptırılmış oldukları tahmin edilmektedir

Ölçek Köyü Kilisesi: Ardahanın 15 km doğusundaki Ölçek Köyünde yer alan bir kilise kalıntısıdır Yapım tarihi tam kestirilemeyen bu kilisenin X-XI Yüzyıllardan kalmış olabileceği tahmin edilmektedir

Kalıntılar oldukça harap durumdadır Kilise yakınlarında, kare biçimli oyuğa sahip eski bir sunak taşı çevreye gelişi güzel atılmış bir şekilde durmaktadır

Övündü (Vaşlop) Manastır Kilisesi: Çıldır ilçesine bağlı Kurtkale beldesinin yaklaşık l km kadar doğusundaki Övündü (Vaşlop) Kö-yünün 450-500 m güneyinde bulunan vadide, Kura Nehrinin akış yönüne göre solunda yer almak*tadır Bu kilisenin yaklaşık 150-200 m kuzeyindeki kayalıkta ise eski mağara yerleşimleri bulunmak*tadır

Kesin yapım tarihi hakkında fikir yürütülmesinin güç olduğu ifade edilen bu kilisenin XI-XII yüz*yıllardan kalmış olabileceği düşünülmektedir Kilise, yörede bulunan Hıristiyan mimarisine ait kalın*tılardan farklı bir plan özelliğine sahiptir Diğerlerinden farklı olarak ve çok programlı şekilde inşa edilmiştir Küçük ölçülerde ele alınmış ve bir manastır kilisesi özelliği gösteren yapı*nın iç mekanı, iki bölümden oluşmaktadır İbadethane olarak düzenlenmiş olan gü*ney kısım, tek katlı olarak in*şa edilmiştir Manastır odala*rının yer aldığı kuzey kısım, iki katlı bir düzenlemeye sahiptir

Yöre halkı, manastırın bir çevre duvarı ile çevrili oldu*ğunu, alt katlarında ahır ve yemekhane bölümlerinin bulunduğunu ifade etmekte*dir Ancak, bugün bu me*kanları tespit etmek güçtür

Sensop Kilisesi: Çıldır ilçesine bağlı Kurtkale beldesinin yaklaşık l km kuzeydoğusunda yer alan Akdarı (Çamorda) köyünün 5 km kuzeydoğusundaki yüksek düzlükte ve eski bir yerleşim yerinin ortasında bulunmaktadır Kesin yapım tarihi hakkında bir bilgi bulunmayan kilisenin X-XI yüzyıllardan kalmış olabileceği tahmin edilmektedir Güney duvarı bugün tamamen yıkılmıştır Ancak diğer duvarlar ve örtü kısmı sağlamdır Girişinin güneyden olduğu anlaşılmaktadır

Kilisenin kuzey yönü maşatlık olarak düzenlenmiştir Ancak buradaki mezarlar kaçak kazılarla tahrip edilmiştir Kilise çevresinde daha büyük bir yerleşime ait izler mevcuttur Bu yerleşime ait taşlar üzerinde figürlü bezemelerin olduğu (kertenkele figürü) yöre halkı tarafından ifade edilmişse de, bezemeli herhangi bir taşa rastlanmamıştır

ŞAPELLER

Ardahan Bölgesinde X-XI yüzyıllardan kalma çok sayıda kilise ve şapel yer almaktadır Söz konusu kilise ve şapellerin Kıpçak-Gürcü hakimiyeti sırasında inşa edildiği sanılmaktadır Bu yapıların, Osmanlı hakimiyeti döneminde onarılarak bölgedeki Hıristiyan halk tarafından kullanıldığı bilinmektedir Kiliselerin dışında, küçük kilise diyebileceğimiz şapellerin ise şunlar olduğu söylenebilir:

Ardahan şehir merkezinin kuzeydoğusunda ve merkezde kilise mevkiinde iki ayrı şapel, Ölçek-Tulumba Mezrası Şapeli, Kazankalenin güneyindeki şapel, Akyaka (Koduzhara) Şapeli, Yalnızçam yaylasında iki ayrı şapel, Sarme köprüsü yakınındaki şapel, Çakıldere köyü yakınındaki şapel, Uğurlutaşta (Dört Kilise) üç ayrı şapel, Budaklı (Cicor) Şapeli, Kotanlı (Sikheref) Şapeli, Gülyüzü (Pekreşen) Şapeli, Şeytan Kalesi Şapeli, Kurtkale beldesinin güneyindeki şapel, Kurtkale Şapeli, Börk Köyü Şapeli, Çak Kalesi yakınında iki ayrı şapel, Çambeli Şapeli, Al Köyü Şapeli

Yukarıda isimlerini verdiğimiz şapellerin hemen hepsi tamamen harap haldedir Günümüze çok az olmakla birlikte yine de kalıntıları kalmıştır

Göller



Çıldır Gölü; Doğu Anadolunun ikinci büyük gölü olup, Çıldır ilçe merkezine 2 km uzaklıkta bulunmaktadır Deniz seviyesinden 1959 m yükseklikte olup, 124 km2 yüzölçümüne sahiptir Volkanik bir göl olup, en derin noktası 30 metredir Göl; Gülyüzü, Gölebakan ve Doğruyol köylerinden geçen derelerden beslenip kendisinden ayrılan Çara deresi ile Arpaçaya akar Çıldır Gölü tatlı su gölü olup, burada doğal göl balıkçılığı yapılmaktadır Ayrıca mevcut 4 adasında bir çok kuş türü barınmaktadır Göl kış aylarında tamamen buzla kaplanmaktadır Aynı zamanda turistik beldedir



Aktaş Gölü; Çıldır ilçesi ve Gürcistan arasında ilin ikinci büyük gölü olup, Hazepin Gölü olarak da bilinmektedir Aktaş Gölünün 14 km2lik kısmı Ardahan sınırları içerisinde, kalan 13 km2lik kısmı da Gürcistanda olmak üzere toplam 27 km2lik alana sahiptir 1798 m yüksekliğinde, bilinen en derin noktası 10 m, suyu acı ve sodalı olduğundan canlı barınamamaktadır Ancak son yıllarda gölde bir çok balık türünün tespiti ile yapısında önemli değişiklikler olduğu anlaşılmaktadır

Posof ilçesinde bazılarının 05 km2lik alana kadar ulaştığı bir çok göl bulunmaktadır Bunlar; Ayı Gölü (0,5 km2), Karagöl Gölü (Vakla-10 da), Balık Gölü (4 da), Kanlı Göl (8 da), Ayaz Göl (10 da), Sagrenin Gölleri (Sülüklü, Kamışlık-7 da), Davar Gölü (3 da) ve Arile (Balık-8 da) Gölü gibi doğal göller bulunmaktadır Buralarda Tarım İl Müdürlüğünce yapılan balıklandırma çalışmaları sonucu, yoğun miktarda alabalık, sazan balığı bulunmaktadır
Akarsular




Kura (Kür) Nehri: Toplam uzunluğu 1523 km olup, Ardahan ili sınırlarındaki uzunluğu 189 kmdir Nehrin debisi 28,75 m3/sndir Kura Nehri Ardahan topraklarında kaynaklanmakta olup, önemli yan kolları Göle'de Kayınlık Deresi, Karasu ırmağı ve Türkmen Deresinin oluşturduğu Kürçayı ırmağı, Hanak'da Çot Suyu, Çaykelik Suyu, Hanak Suyu ve Alabalık deresi, Kısır Dağından kaynaklanan Ağıl Deresi-Hoçuvan Karaçayır Suyu-Ölçek Suyu, Çıldırdan Başköy Deresi ve Karaçay ırmağıdır Ayrıca birkaç dereden oluşan Posof Çayı, Posof ilçesinden Gürcistana geçtikten sonra yine Kura Nehri ile birleşerek Hazar Denizine ulaşmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Ardahan Cami ve Mescitleri

Müderris İbrahim Efendi Camisi (Merkez)

Ardahan Halil Efendi Mahallesinde, Ardahan Kalesinin 100 m kuzeybatısında bulunan Müderris İbrahim Efendi Camisi, Müderris İbrahim Efendi tarafından 1710 yılında yaptırılmıştır

Ardahanın en eski camilerinden olan bu yapı dikdörtgen planlı olup, kesme taştan yapılmıştır İç mekan batı duvarında ve güneybatı köşesindeki mazgal tabir edilen pencereler ile aydınlatılmıştır Bu tür mazgal pencereler Doğu Anadoludaki bir çok taş yapıda görüldüğü gibi dıştan içeriye doğru genişleyerek hem aydınlanmayı hem de ısı kaybının azalmasına yardımcı olmaktadır Cami içerisindeki kitabelerden 1897 yılında onarım gördüğü ve içerisinin sıvandığı anlaşılmaktadır

Caminin minber ve mihrabının mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır Cami günümüzde orijinalliğinden uzaklaşmış olup, terk edilmiş durumdadır

Mevlid Efendi Camisi (Merkez)

Ardahan Halil Efendi Mahallesinde, Ardahan Kalesinin yaklaşık 150-200 m doğusundadır Giriş kapısı üzerindeki kitabesinden 1701 tarihinde Mevlid Efendi tarafından yapıldığı öğrenilmektedir

Taş duvarlı yapının gövde duvarlarının yarısından fazlası ve üst örtüsü yakın tarihlerde yenilenmiştir Orijinalliğinden uzaklaşmış olan yapının kuzeybatı köşesinde kare bir kaide üzerine silindirik gövdeli, tek şerefeli minaresi yapılan onarım sırasında eklenmiştir

Caminin avlusunda Arap (Yanık) Camisinden getirilen 1871 tarihli, Hacı Halil Ağanın yaptırmış olduğu bir çeşme taşı bulunmaktadır

Arap (Yanık) Camisi (Merkez)

Ardahan Halil Efendi Mahallesinde, Ardahan Kalesi yakınlarındadır Ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı kesinlik kazanamamıştır

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında, ardından Ermeni işgali sırasında harap olmuş ve yapı bütün özelliğini kaybetmiştir Tarihi kaynaklardan 1915 yılına kadar ayakta olduğu öğrenilen bu cami içerisinde namaz kılan Müslüman cemaatin Ermeniler tarafından yakılmasından ötürü halk arasında “Yanık Cami” olarak anılmaktadır

Derviş Bey Camisi (Merkez)

Ardahan Kalesinin güneybatısında, Alabalık Deresi yakınında bulunan Derviş Bey Camisinin, kitabesinden 1868 yılında Derviş Bey tarafından yaptırıldığı öğrenilmektedir

Kare planlı,düzgün kesme taştan, ahşap tavanlı caminin önüne geç devirlerde iki katlı bir son cemaat yeri eklenmiştir İbadet mekanının kuzeyinde ikisi serbest, ikisi de duvara bitişik olmak üzere dört sütunun taşıdığı bir kadınlar mahfili bulunmaktadır Caminin içerisi sekiz pencere ile aydınlatılmaktadır Mihrabının mimari yönden bir özelliği yoktur Ahşap minber ise XIXyüzyıl batı etkili bezeme ile süslenmiştir

Ölçek Köyü Camisi (Merkez)

Ardahanın 15 km doğusundaki Ölçek Köyünde bulunan bu cami 1895 yılında yaptırılmıştır Kitabesi günümüze gelmediğinden banisinin ismi bilinmemektedir

Dikdörtgen planlı caminin önüne kapalı bir son cemaat yeri eklenmiştir İbadet mekanı dört ahşap sütunun taşıdığı kırma bir çatı ile örtülmüştür Kuzey yönündeki ahşap sütunların taşıdığı kadınlar mahfilinin korkulukları, sütun başlıkları ahşap işçiliği yönünden son derece önemlidir İç mekan beş pencere ile aydınlatılmıştır İbadet mekanı içten kubbe ile örtülüdür

Caminin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerine iki minare eklenmiştir Kuzeydoğu köşesindeki minare ahşaptan yapılmış orijinal minaredir Diğer minare caminin son onarımı sırasında taştan yapılmıştırBiri ahşap, diğeri taştan olan iki minare camiye uyumsuz bir görüntü vermektedir Caminin önünde bir mezar ve doğusunda da bir haziresi bulunmaktadır

Dedeşen Köyü Camisi (Göle)



Ardahan Göle İlçesinin Dedeşen Köyünde bulunan bu caminin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir Mimari üslubundan ötürü XVyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Osmanlı döneminde Dedeşen Köyünde cami, türbe ve çeşme gibi yapıların bulunduğu göz önüne alınacak olunursa XVyüzyıl Osmanlı eseri olduğu tahmin edilmektedir Yavuz Sultan Selimin 1514 yılında Çaldıran Seferinden dönerken burada konakladığı söylenmektedir Yöre halkı arasındaki yaygın bir söylentiye göre Yavuz Sultan Selim konakladığı bu köyde; Şeyh Ahmedin ikramından memnun kalmış ve beğenisini “Dede Şen Olasın” diyerek ifade etmiştir Bu olaydan sonra köyün adı Dedeşen olarak tanınmıştır

Dedeşen Köyünde Osmanlı döneminde cami ile birlikte türbe, çeşme, hamam ve medrese yapılmıştı Bunlardan cami, türbe ve çeşme günümüze ulaşabilmiş, harap haldeki hamam samanlık olarak kullanılmaktadır Medreseden ise hiçbir kalıntı bulunmamaktadır

Cami tek kubbeli Osmanlı üslubunda yapılmıştır Kare kaideli kesme taştan caminin önünde bir de son cemaat yeri olduğu, konsol, sütun kaidesi ve sütun gövdesi gibi kalıntılardan anlaşılmaktadır Batıdan içerisine girilen caminin üzeri pandantiflere dayanan bir kubbe ile örtülüdür İç mekandaki mihrap ve minberin sanat tarihi yönünden bir özelliği yoktur İç mekanın kuzeybatı köşesinde orijinal minareye ait merdiven bulunmaktadır Bu merdivenden bugün kadınlar mahfiline çıkış sağlanmaktadır Batıdaki girişin soluna 1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından silindirik gövdeli ve tek şerefeli bir minare eklenmiştir

Caminin yanındaki hazirede XVIII-XIXyüzyıla ait tarih ve sanat tarihi yönünden önemli mezar taşları bulunmaktadır

Merkez Camisi (Posof)

Posof ilçe merkezinde eğimli bir arazide bulunan Merkez Camisinin giriş kapısı üzerindeki yeni harflerle yazılmış kitabesine göre 1883 tarihinde yapılmıştır Caminin banisinin ismi bilinmemektedir

Kareye yakın dikdörtgen planlı olan bu cami, yapılan onarımlar nedeniyle orijinal durumundan oldukça uzaklaşmıştır Bu onarımlar sırasında caminin önüne basit bir son cemaat yeri ile minare eklenmiştir İç mekan altı pencere ile aydınlatılmış olup, minber ve mihrabı herhangi bir mimari özellik taşımamaktadır Çevresindeki hazirede XIXyüzyıla tarihlenen mezar taşları bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Ardahan Türbeleri

Şeyh Ahmet ve Şeyh Muhammet Türbesi (Göle)

Göle ilçesi Dedeşen Köyünün girişinde, eski mezarlığın içerisinde Şeyh Ahmet ile şeyh Muhammedin türbesi bulunmaktadır Bu türbenin ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber, plan ve mimari üslubundan ötürü XVyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır

Türbe çokgen planlı olarak yapılmıştır Kuzey yöndeki giriş kapısı sade iki profille çerçevelenmiş olup, kemerlidir Türbenin üzeri ahşap kaplama iken, 1996 yılında Turgut Göle tarafından onarılmış ve beton kubbe ile örtülmüştür Türbenin kıble yönünde mihrabı basit bir niş şeklinde olup, sol üst kısmında bir penceresi bulunmaktadır

Türbe içerisinde Şeyh Ahmet ile Şeyh Muhammetin sandukaları bulunmaktadır Ayrıca türbe dışındaki mezarlıkta XVI- XVII Yüzyıl mezar taşları ile Orta Asya üslubunda yapılmış bir koç heykeli bulunmaktadır

Kömür Baba Türbesi (Göle)

Gölenin 2 km batısında bulunan bu türbenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir 1969 yılında yapılan onarım türbenin bütün özelliğini ortadan kaldırmıştır Moloz taşlardan yapılmış olan türbede yatan kişinin kimliği de bilinmemektedir Yöre halkı bu türbenin Kömür babaya ait olduğunu söylerlerse de Kömür Babanın da kim olduğu bilinmemektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Ardahan Kalesi (Merkez)



Eski ve Yeni Ardahanı birbirinden Ayıran Kura (Kür) Irmağının solunda ovaya hakim bir tepede bulunan Ardahan Kalesinin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamaktadır Büyük olasılıkla Selçuklular zamanında XIIyüzyılda yapılan bu kale, Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1556da yenilenmiştir

Kalenin yapımında dikdörtgen plan uygulanmış, ana giriş batıya verilmiş ve buraya da Osmanlı eyvanlarında olduğu gibi yüksek bir kemer yerleştirilmiştir Giriş kapısı üzerinde 1556 tarihini içeren bir kitabe bulunmaktadır Bu kitabe Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılan onarımı göstermektedir

Kaba yontma taştan yapılan sur duvarları kare tabanlı ve çokgen planlı kulelerle desteklenmiştir Kalenin duvar örgüsü ve uygulanan tekniği Rumelihisarını andırmaktadır Kalenin içerisinde mescit, hamam kalıntıları bulunmaktadır Kalenin batıdaki kapısının yanı sıra Kura Irmağı yakınında Su Kapısı, Huruç Kapısı ve Uğrun Kapısı gibi diğer kapıları da bulunmaktadır

Kazan Kale (Merkez)

Ardahanın 12-13 km kuzeydoğusunda Kura Nehrinin vadideki sağ yanında yer alan bu kalenin ne zaman yapıldığı kesin değildir Kale çevresinde eski bir yerleşimin izleri görülmektedir Günümüze yalnızca kalenin doğu yönündeki kulesinin kalıntıları gelebilmiştir Bu kulenin MSXVIII-IXyüzyıllarda Orta Asyanın Kazan bölgesinden gelen Türkmen boylarınca yapıldığı sanılmaktadır Yaklaşık 15 m yüksekliğindeki bu kale ve kule aynı yerdeki bir yerleşimin üzerine yapılmıştır

Kinzi Kalesi (Merkez)

Ardahanın 30 km batısında Bağdaşan Köyünün kuzeyinde yer alan bu kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir Kalenin bulunduğu yer stratejik yönden geçidi kontrol edecek konumdadır Bu bakımdan kalenin çok eski yıllarda, büyük olasılıkla Urartular zamanından kaldığı sanılmaktadır Çevreye hakim olan kalenin konumu Urartuların Doğu Anadoludaki kale yerleşimlerine çok yakından benzemektedir Kale iç ve dış olmak üzere iki ayrı bölümden meydana gelmiş olup, çevreden 130 m yüksekliktedir

Kale çevresinde bulunan kalıntılardan Selçuklu ve Osmanlılar tarafından da kullanıldığı anlaşılmaktadır

Şeytan Kalesi (Çıldır)



Çıldıra 1 km uzaklıktaki Yıldırımtepe Köyünün 1,5 km kuzeydoğusunda Karaçay Vadisine hakim yüksek bir tepede yer almaktadır Kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber yöredeki diğer kalelerin mimari özellikleri göz önüne alındığında Urartular zamanından kaldığı sanılmaktadır Tarihi kaynaklarda buradan Çıldıran Kalesi, Kala-ı Şeytan, Kaçiş, İblis Hisarı gibi isimlerle söz edilmiştir

Şeytan Kalesinin üzerinde bulunduğu yalçın kayalıklar sur duvarları ile birleşerek kaleyi çok daha korunaklı bir konuma getirmiştir Buradaki kayalıklar en az sur duvarları kadar önemlidir Sur duvarlarının yüksekliği 2 myi bulmaktadır Ayrıca içerisinde bir şapel, su sarnıcı ve suya inen merdivenlerin kalıntıları görülmektedir

Kalenin bulunduğu yörede Medlerin, Perslerin, Makedonyalılar, Romalılar, Sasaniler, Selçuklular, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safaviler ve Osmanlılar yerleşmiştir Bu devletler kaleden yararlanmışlar, onarımını yaparak ona çeşitli ilaveler de yapmışlardır

Kurt Kale (Çıldır)

Çıldırın 36 km kuzeydoğusundaki Kurtkale Bucağının 1 km güneyinde Gürcistan Sınırında bulunmaktadır Bu kale, Kura Nehrinin geçtiği derin bir vadiyi kontrol amacı ile yapılmıştır Ne zaman yapıldığı ve bu ismini nereden aldığı bilinmemektedir Bununla birlikte, kalenin yapı üslubu ve mimarisi Şeytan Kalesi ile çok yakın benzerlikler gösterdiğinden Urartular zamanında yapıldığı sanılmaktadır Yöre halkına göre, Kurt Kale ismini kale girişindeki bir kurt figüründen almıştır

Kalenin üç yanı vadi ile çevrili olup, iç ve dış olmak üzere iki bölümden yapılmıştır Bu kalenin Şeytan Kalesinden önce yapılmış olması bir bakıma yöreye yapılacak bir saldırıda ön karakol olma görevini üstlenmiştir Kale içerisinde küçük bir apsisi olan şapel, hamam ve su sarnıcı kalıntıları bulunmaktadır

Kalecik Kalesi (Göle)



Göle ilçesinin Kalecik Köyünün 450-500 m güneyinde Dere vadisi ile Kura vadisinin birleştiği noktada yüksek kayalıklar üzerinde yer almaktadır Ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemekle beraber, Urartular zamanında yapıldığı sanılmaktadır

Kaleden günümüze çok az bir kalıntı gelebilmiştir

Atlaş (Ur) Kalesi (Merkez)

Ardahana yaklaşık 18 km uzaklıkta Atlaş (UR) Köyünün doğusunda oldukça sivri bir tepe üzerinde yapılmıştır Kalenin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir Tarihi kaynaklarda yalnızca ismi ve yeri belirtilen kalenin bulunduğu yerde eski yerleşim izleri vardır Bu kalenin Osmanlı öncesi kalıntılar üzerine Osmanlılar tarafından yapıldığı iddia edilmişse de bu iddia kesinlik kazanamamıştır

Sevimli Kalesi (Hanak)

Hanak ilçe merkezinin 18-20 km güneydoğusundaki Sevimli (Vel) Köyünün yakınında, Kura Nehri Vadisinde, sarp bir tepe üzerinde bulunmaktadır Kalenin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir Urartu zamanında yapıldığı ileri sürülmüşse de bu iddia kesin değildir

Bir çok topluluğun bu kaleden yararlandığı ve bir takım ekler yapıldığı günümüze ulaşan kalıntılardan anlaşılmaktadır Kalenin güneydoğu ve güneybatısında vadi ile bağlantılı iki yolu bulunmaktadır

Savaşır Kalesi (Posof)



Posofun Savaşır (Cancah) Köyünün güneydoğusunda üç yanı vadi ile çevrili oldukça yüksek bir tepe üzerinde kurulmuştur Günümüze gelebilen kalıntılarından ne zaman ve kimler tarafından yaptırıldığı anlaşılamamaktadır

Kale oldukça dar bir alanda, çevreyi kontrol etmek amacı ile kurulmuştur Çevre duvarlarının kalıntıları ve bir de kulesi günümüze ulaşabilmiştir Kaba yontma taştan yapılmıştır Büyük olasılıkla bu kale bir karakol kalesidir

Cak Kalesi (Posof)

Posofun Türkgözü (Yurtbekir) sınır karakolu yakınında, Türkiyenin Gürcistan sınırını oluşturan Cak Suyu kenarında yüksek ve sarp bir tepe üzerinde kurulmuştur Bulunduğu stratejik konumu ile vadiyi kontrol altında tutan, küçük bir karakol kalesi niteliğindedir Kalenin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesinlik kazanamamıştır

Mere Kalesi (Posof)

Posofun 5 km güneydoğusunda yer alan bu kalenin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmemektedir Ayrıca tarihi kaynaklarda da ismine rastlanmamıştır Günümüze gelebilen kalıntılardan anlaşıldığına göre dikdörtgen planlı, doğu-batı yönünde uzanan karakol kalesi niteliğindedir Kalenin doğu ve güney yönü oldukça harap olmuştur Güneybatı yamacında ise harap bir kilise kalıntısı bulunmaktadır

Ölçek Köyü Kalesi (Merkez)

Ardahanın 15 km doğusunda, Ölçek Köyünün güneybatısındaki sarp bir kaya üzerinde kurulmuştur Bu kalenin de ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir Yalnızca tarihi kaynaklarda ismi geçmektedir

Kalenin güneydoğu, doğu ve kuzeydoğusunu Ölçek Köyünün batısından geçen Taşlıdere Suyu çevrelemektedir Kale çevresinde eski bir yerleşim izleri bulunmakta olmasına rağmen, yeterince araştırma yapılmadığından bu yerleşimin hangi döneme ait olduğu da kesinlik kazanamamıştır

Kor Kale (Posof)

Posofun 6 km batısında Kol Köyünün doğusunda yüksek bir tepenin üzerinde bulunmaktadır Kalenin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesinlik kazanamamıştır Günümüze kalıntılarının pek azı gelebilen bu kalenin de bir karakol kalesi niteliğinde olduğu sanılmaktadır

Kırnav Kale (Hanak)

Hanak İlçesinin 5 km batısında alçak bir tepe üzerinde yer alan bu kalenin oldukça yüksek sur duvarları bulunmaktadır Kalenin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir Kalenin güneyindeki tepeler üzerinde de daha küçük ölçekte iki ve üç kale kalıntısı daha bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Ardahan Ardahan Köprüleri

Taş Köprü (Çıldır)

Çıldırın 30 km güneyinde Taşköprü Köyündeki bu köprü Anadolunun en eski köprülerinden biridir Urartu Kralı IISardurinin yaptırdığı sanılan köprünün günümüze yalnızca yuvarlak kemerli kısmı gelebilmiştir

Gülyüzü Köyü Köprüsü (Çıldır)

Çıldırın yaklaşık 20-25 km güneyindeki Gülyüzü (Pekreşen) Köyünün güneyindeki bir dere üzerinde bulunan bu köprünün XIXyüzyıl sonlarında yapıldığı sanılmaktadır Kalıntılarından Posof Çayı üzerindeki köprü ile benzerliği olduğu anlaşılan bu köprü çift gözlü olup, yakın tarihlerde yıkılan zemini yenilenmiştir Köprü günümüzde kullanılmaktadır
Posof Çayı Üzerindeki Rus Köprüsü (Posof)



Posofun 2 km güneydoğusunda, Posof çayı üzerinde bulunan bu köprü 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslar tarafından yaptırılmıştır Yaklaşık 10 m uzunluğunda ve 6 m genişliğindeki köprü günümüzde de kullanılmaktadır İki yuvarlak kemerli olan köprünün her iki yanında düzgün blok taşlardan 40-50 cm yüksekliğinde korkuluklar bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Ardahan Kiliseleri

Ölçek Köyü Kilisesi (Merkez)

Ardahanın 15 km doğusundaki Ölçek Köyünde yer alan kilisenin yapım tarihi bilinmemektedir Günümüze yalnızca kalıntıları gelebilmiştir Kalıntılarda X-XIyüzyılda yapılmış olduğu sanılırsa da bu da kesin değildir Kilise yakınlarında bir sunak taşı bulunmaktadır

Vaşlop Manastır Kilisesi (Çıldır)

Vaşlop Manastır Kilisesi, Çıldırın Kurtkale beldesinin Övündü (Vaşlop) Köyünün 450-500 m güneyindeki vadide yer almaktadır Kura Nehrinin solunda 150-200 m yüksekliğindeki kayalıkların üzerinde mağara yerleşim alanlarına rastlanmıştır Buradaki kilisenin ne zaman yapıldığı kesin olmamakla beraber XI-XIIIyüzyıllara ait olduğu ileri sürülmüştür

XI-XIIIyüzyılda yapılmış olan Bizans kiliseleri ile yöredeki Hıristiyan yapılarından farklı biçimde bir yapım özelliği göstermektedir Oldukça küçük ölçüdeki kilisenin iç mekanının ibadete ayrılan güneyi tek katlı, manastır hücrelerinin bulunduğu kuzeyi de iki katlı yapılmıştır Kilisenin çevresindeki manastır kalıntılarına ait hiçbir iz günümüze gelememiştir Bu yörede yaşayanlar buradaki manastırın çevre duvarları ile çevrili olduğunu, alt katlarda da mutfak, depo ve ahırların yer aldığını söylemektedirler

Yerli Çayıs Kilisesi (Çıldır)

Çıldırın 10 km kuzeydoğusundaki Kayabeyi (Yerli Çayıs) Köyünde bulunan bu yapı X-XI Yüzyıllarda yapılmıştır XIXyüzyılın sonlarında camiye çevrilmiş ve bunu belirten bir ibare de batı duvarına “h1336 (1917)” yazılmıştır Kilisenin güneydeki girişi cami olduktan sonra mihrap nişine dönüştürülmüştür

Bazilika planındaki yapının üzeri kırma bir çatı ile örtülmüştür Düzgün kesme taşlardan yapılmış olan kilisenin üst örtüsü ve beden duvarları orijinaldir

Urta (Gölbelen) Kilisesi (Çıldır)



Çıldırın 7 km güneybatısındaki Gölbelen (Urta) Köyünde bulunan ve bugün cami olarak kullanılan kilisenin XIyüzyıldan kaldığı sanılmaktadır

Kilisenin orijinal girişi olan batı yönü kapatılmış ve kuzeyde yeni bir giriş açılmıştır Düzgün kesme taşlardan inşa edilen bu yapının güney duvarına mihrap, batı yönüne de bezemeli ahşap bir minber konulmuştur Yapının içerisi orijinal özelliğinden uzaklaşmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Ardahan Tabyaları

XIXyüzyılda Osmanlı-Rus Savaşları nedeni ile askeri savunma amaçlı tabyalar yapılmıştır Bu tabyalar daha çok yöredeki önemli geçit yerlerinde, vadilerde, boğazlarda ve sınırlarda bulunmaktadır Özellikle Ruslara karşı stratejik bir konumu olan Ardahanda Ramazan, Emiroğlu, Singer, Kaz, Kaya, Ahali, Düz ve Mihrap tabyaları yapılmıştır Bunların çoğu zamanla önemini yitirmiş ve yıkılmıştır İçlerinden Ramazan Tabyası diğerlerine göre iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir

Ramazan Tabyası (Merkez)



Ardahanın 5 km kuzeyinde bulunan Ramazan Tabyası 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşından önce yapılmış ve savaş sırasında da önemli bir rol oynamıştır Ramazan Tabyası 2500 m yüksekliğinde bir tepenin üzerinde yer almaktadır U şeklinde bir planı olan bu tabya yöreyi üç yönden gözetleme olanağına sahiptir
Moloz taştan yapılmış olan tabyanın içerisi yuvarlak tonozlarla örtülmüş ve sıvanmıştır Çevresinde yer altı kışlaları ve toprak siperler bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ardahan Tanıtım (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



Ardahan Doğal Güzellikleri

Atatürk Silueti



Ardahanın Damal Dağlarına her yıl 15 Haziran-15 Temmuz tarihleri arasında Atatürk silueti yansımaktadır Bir doğa harikası olan bu olay güneş batarken dağın yamacında bulunan dere yatağının gölgesi diğer tarafa yansımakta ve ortaya Atatürk silueti çıkmaktadır

Akçakale Adası (Çıldır)



İl merkezinin 45 km doğusunda, deniz seviyesinden 1959 m yükseklikte, 123 km2lik bir tatlı su gölü olan Çıldır Gölündeki Akçakale Adası yöre tarihi boyunca bir çok toplumun yerleşim yeri olmuştur Bu nedenle de 1derece sit alanı ilan edilen adada çeşitli dönemlere ait tarihi kalıntılar bulunmaktadır

İlkbahar aylarında çeşitli kuş türleri buraya gelmekte ve doğal bir güzellik oluşturmaktadırlar Ayrıca Çıldır Gölü içerisinde 16 balık türü yaşamaktadır Gölün kış aylarında buzla kaplanması kış turizmi yönünden önemli bir potansiyel oluşturmaktadır

Ardahan Yaylaları

Bülbülan ve Botanik Yaylası (Merkez)

Ardahana 15 km uzaklıkta, Yalnızçam Dağlarının üzerinde bulunan Bülbülan Yaylası zengin bitki çeşitleri ile önemli bir mesire ve turizm yeridir Bu yayla aynı zamanda Doğu Karadenize açılan bir pencere konumundadır

Okçuoğlu Yaylası (Göle)

Göle ilçesinin Köroğlu Dağları eteklerinde yer alan Okçuoğlu yaylası doğal güzelliği ve av turizmi yönünden önemli bir turizm potansiyeli taşımaktadır Aynı zamanda bu yaylanın Mayıs-Ekim aylarında bol yağış alması, ağaçtan yoksun olması da kayak pisti yapılabilmesi bakımından da önemli bir potansiyele sahiptir

Yalnızçam Yaylası (Merkez)



Ardahana 15 km uzaklıkta Yalnızçam Köyünün kuzeybatısında yer alan Yalnızçam Yaylası zengin tabiatı ile ilin önemli bir turizm ve mesire yeridir Ayrıca Yöredeki Yalnızçam Uğurludağ Kayak ve Turizm merkezi ile de kış turizmi açısından önemlidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.