Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
taniyalim, tunceliyi

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Hakkında Bilgi Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat bölümünde yer alan Tunceli ili, kuzeyde ve batıda Munzur Dağları ile Karasu Irmağı, doğuda Bingöl Dağları ve Peri Suyu, güneyde Keban Baraj Gölü ile çevrilidir Belirgin doğal sınırlarla kuşatılmış olan il toprakları, doğuda Bingöl ve Elazığ, güneyde Elazığ, batı ve kuzeyde Erzincan illeriyle komşudur Tuncelinin 1938den önceki ismi Dersimdir 2000 yılı sayımı sonuçlarına göre nüfusu 93548 olan Tunceli, aynı zamanda Türkiyenin en az nüfusa sahip ilidir Tunceli, 7774 km2'lik yüzölçümü ile Türkiye topraklarının %1ini kaplamaktadır Tunceli yöresinde ilk çağlardan beri pek çok uygarlık yaşamıştır Orta Çağdan kalma ve bugün hala iyi durumda bulunan Pertek kalesi ve Munzur Vadisi Milli Parkı görülmeye değer güzellikleridir

Tunceli ilinin ilçeleri Çemişgezek, Hozat, Mazgirt, Nazımiye, Ovacık, Pertek ve Pülümür'dür Tunceli bölgesi Osmanlı boyunca bir Özerk Bölge olarak yerel aşiretler tarafından yönetilmiştir Tunceli'nin eski ismi Dersim'dir Bu isim 1937-38 yıllarında Seyit Rıza önderliğinde olan Dersim İsyanından sonra kaldırılmıştır Türkiye ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen, ilk operasyonunu Dersim isyanını bastırmak üzere yapmıştır

Tarihçesi
Dersim sözcüğünün Farsça "DER" (kapı), "SİM"(gümüş) sözcüklerinden yanyana gelmesinden oluşmuştuğu sadece yaygın bir halk etimolojisidir Zazaca'da Dêsım diye telaffuz edilen aslında bugünki Tunceli ilini değil, o yörenin adını belirler, ki Tunceli ilinin Zazacası Mamekiye 'dir "Yunan tarihi ve coğrafyacılarının Dersim bölgesine DARANİS ve DERKSENE adını verdikleri gibi Dara'nın BİSİTUN kitabelerinde bu havaliye ZUZA tabirinin Dersim yöresinde konuşulan Zaza dilinin sözcüğünden geldiği muhtemeldir

Meşhur Tuncelililer
Doğan Taşdelen Seyit Rıza

Tunceliden Göçler
Koçgiri (Zara, Kangal, Ulaş, Divriği)den Varto-Hınıs, kısmen Bingöl Tunceli sayılır Aydın,Amasya,Merzifon-Belvar BURSA {kestel}









Dağlar

1 Tujik dağı, 2400 m
2 Hıdır dağları, 2400 m
3 Kırklar dağı, 1800 m
4 Yılanlı dağı, 1800 m
5 Mahmunut dağı, 2344 m
6 Zel ve Düzgün dağları, 2400 m
7 Gürgür dağı, 2951-2750 m
8 Ak dağ (Koi Sipi), 1900 m
9 Ermustafa dağı, 1400 m
10 Bılgeş dağları, 1700 m
11 Sarısaltık dağı, 1900 m
12 MUNZUR SIRALI DAĞLARI, 3700 myüksekligindedirler

Nehir ve Irmaklar

1 Fırat Nehri
2 Murat Nehri
3 Munzur (Munzur) suyu
4 Mercan Irmağı
5 Havaçur Irmağı
6 Peri Suyu
7 çemişgezek deresi
8 Ali boğazı Suyu
9 hozat deresi Suyu
10 aksu dersi Suyu
11 ve daha pek çok küçük dereler mevcuttur

Vadiler

1 Munzur vadisi
2 Kutu deresi
3 Ali boğazı
4 Taş başı boğazı
5 Barığ boğazı
6 kurt gömü boğazı
7 vartinik boğazı
8 dere laçi boğazı

Türkiyede ve dünyada üç adet kanyonu olan bir il tunceli dışında bulamazsınız

Ormanlar

1 Zarkavit
2 Değirmen Dere
3 Halvori Veng
4 Bılgeş
5 Kakper ve Mıhsor
6 Sofke ormanları en ünlüleridir
7 Bezik Ormanı
8 Ormanyolu Ormanı
9 mığsor Ormanı
10 kara deresi Ormanı

Doğu anadolunun en yoğun orman alanına sahiptir

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Genel Bilgi



Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat Havzasında yer alan Tunceli, doğusunda Bingöl, güneyinde Elazığ, kuzeyinde Erzincan, kuzeydoğusunda da Erzurum illeri ile çevrilidir İl toprakları dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir İl kuzeyden Munzur Dağları ve Karasu Çayı, doğudan Bingöl Dağları ve Peri Çayı, güneyden Keban Baraj gölü ve batıdan Fırat Nehri ile çevrili olup, il topraklarının büyük bir bölümünü yüksek dağlar ve derin vadiler kaplamaktadır

Tuncelinin kuzey-batı, kuzey ve kuzeydoğu kesimini Karasu-Aras Dağlarının batı bölümünü oluşturan Munzur Dağları engebelendirir İlin en yüksek noktası Bağırpaşa Dağıdır (3293 m) Bunun dışında Munzur Dağlarının Ziyaret Tepe (3071 m), Karasakal Dağı (3123 m) ve Koşan Dağı (3078 m) ilin diğer yüksek noktalarıdır Tuncelinin kuzeyden güneye doğru yükselir

Tuncelideki başlıca düzlük alanlar; Ovacık ile Pülümür çöküntü alanları ile akarsu vadilerinin genişlediği kesimlerde yer alan küçük ovalardır Tarım alanı olarak yararlanılan geniş düzlüklerden bazıları da Keban Baraj Gölünün suları altında kalmıştır

İl topraklarından kaynaklanan Karasu ve Murat Nehirleri araziyi sulamaktadır Murat Nehrinin kollarından Peri ve Munzur suları güneyde Keban Baraj Gölüne dökülmektedir Tunceli Dağlarının yüksek kesimlerinde küçük buz yalağı gölleri bulunmaktadır Bunun dışında il toprakları içerisinde doğal göl bulunmamaktadır Yalnızca Keban Baraj Gölünün kuzey kesimi ilin sınırları içerisindedir Deniz seviyesinden 1050 m yükseklikteki Tuncelinin yüzölçümü 7774 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 93584tür



Tunceli, kırık fay hatları üzerinde bulunduğundan etkin bir deprem kuşağı üzerinde kurulmuştur Nitekim, Pülümür depremi 1967de yöreye büyük zarar vermiştir

Tunceli doğal bitki örtüsü yönünden oldukça yoksundur Dağlık alanlardaki ormanları tahrip edilmiş olup, yalnızca akarsu boylarında söğüt ve kavak ağaçları bulunmaktadır Bunun dışında Ovacık, Nazımiye ve Hozat ilçe sınırları içinde yer alan bölgeler yer yer meşe ormanlıkları ile kaplıdır İl alanının bitki örtüsünü büyük ölçüde step bitkileri, çayır bitkileri ve meşe ormanları oluşturur

Karasal iklimin hakim olduğu Tuncelide, genellikle yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer Yağışlar genellikle sonbahar ve ilkbaharda yağmur, kış aylarında ise kar şeklinde olmaktadır Yıllık yağış 550 ile 1100 mm arasında değişmektedir

İlin ekonomisi hayvancılık ve tarıma dayalıdır Halkının büyük çoğunluğu kırsal kesimde yaşadığından ötürü hayvancılık ön planda gelmektedir Yaylacılık yöntemleri ile koyun, kıl keçisi ve sığır yetiştirilir Sığır türünün ıslahı için çalışmalar yapılmaktadır Kıl keçisi sütünden peynir ve tereyağı üretilir Belirli ölçüde de arıcılık ve tavukçuluk da yapılmaktadır



Tarıma elverişli alanların kısıtlı oluşundan az sayıda bitkisel üretim yapılmaktadır Yetiştirilen bitkisel ürünlerin başında; buğday, arpa, şeker pancarı, kenger sakızı, baklagiller ve sebze gelmektedir Az miktarda da armut, ceviz, badem, üzüm, dut yetiştirilir İlin belirli bölgelerinde az da olsa pamuk üretimi yapılmaktadır Tuncelide geleneksel el sanatları olarak çömlekçilik ve dokumacılık yapılmaktadır İlde sanayii kuruluşu olarak un ve unlu ürünler, yem, yün ipliği fabrikaları ile metal eşya üreten, dokumacılık yapan ve orman ürünlerini işleyen küçük iş yerleri bulunmaktadır Ayrıca kara turizminin el verdiği olanaklar doğrultusunda milli park alanlarında, av turizmi, dağcılık, yayla turizmi, termal turizmi ve su sporları yapılmaktadır

İl topraklarında jips içeren cevher yatakları bulunmaktadır Pülümür yöresinde tuz üretimi de yapılmaktadır

Tunceli ve yöresinin tarih öncesi çağlara inen eski bir tarihi geçmişi bulunmaktadır IVyüzyıldan önce tarihçiler bu bölgeye Daranis ismini vermişlerdir Tarihçi Ptolemyos buradan Daranalis olarak söz etmiştir Bu sözcüğün Pers kralı Dariostan geldiği sanılmaktadır



Tuncelinin Çemişkezek ilçesine bağlı Sakyol Köyü yakınındaki bir höyükte yapılan araştırmalarda ele geçen buluntular, yöreye ilk kez Kalkolitik Çağda (MÖ5500-3500) yıllarında yerleşildiğini göstermiştir2000lerde bu yörede Hurriler yaşıyordu ve İşuva olarak isimlendirilmiştirXIVyüzyılda Hititler bu bölgeye gelmiş ve İşuvalılarla savaşmışlardır Bundan sonra Hititler yöreye hakim olmuşlardır

Asur tabletlerinden öğrenildiğine göre de MÖ IXyüzyılda Muşkiler de burada yaşamışlardır5000de Tunceli yöresinde yaşadıkları sanılan Muşkiler daha sonra Karduk ismini almış ve Hitit Krallığının yıkılmasından sonra batıdan gelen Pala ve diğer Hitit beylikleri ile karışmışlardır MÖ 4000de Sümerlerin yöreye egemen olduğu, Akad Kralı Sargon ile Naramsine ait tabletlerden anlaşılmaktadır Bu arada MÖ2370-2330 yıllarında yörenin Akadlar Devletinin bir ili olduğu da kitabelerde belirtilmektedir

VIIIyüzyılda Tunceli yöresi Urartuların egemenliğine girmiştir Urartular bölgeye Süpani ismini vermişlerdir Urartu kralı ISarduri zamanında MÖ840-825 yöre, Urartu sınırları içerisinde gösterildiği tablet ve kitabelerden anlaşılmaktadır699de Medler Urartu Devletini ortadan kaldırmış ve yöreye egemen olmuşlardır

VIyüzyıl ortalarında da Persler yöreye hakim olmuşlardır Tarihçi Ksnophanese göre yörede Karduklar, Heredotosa göre de Akilisenler burada yaşamışlardır550de Anadoluya hakim olan Persler Tunceli yöresini de ele geçirmişler, bu dönemde Medya Sınır Satraplığı içerisinde yer alan Tuncelinin yerli halkı Haldiler, Khalibler, Massinekler ve Akilisenlerden oluşuyordu334te Büyük İskender İsos Savaşında Persleri yenmiş ve yöreye hakim olmuştur Makedonyalıların bu bölgedeki hakimiyeti sırasında Akilisene ve Kapadokia halkı İskendere karşı direnmişse de isyan MÖ322de bastırılmıştır Bundan sonra Kapadokia Krallığının hakimiyeti altına giren yöre, Seleukoslarla Kapadokia Krallığı arasında birkaç kez el değiştirmiştir

Iyüzyılda Ermeni krallarından IIDikran buraya egemen olmuşsa da bunu Roma dönemi izlemiştir Roma ordusu Sullanın komutasında Pontus devletiin son kralı Mitridatesi yendikten sonra Tunceli yöresine egemen olmuşlardır Yöredeki isyanlar üzerine MÖ69-66 yıllarında Romalılar Lukullus komutasındaki ordusunu isyancılardan Tigranın üzerine göndermiş ve bölgeyi Romanın Kapadokia Eyaletine bağlamıştırIyüzyıldan itibaren Romalılar buradan Partlar üzerine seferler düzenlemişlerdir Bu dönemdeki siyasi karmaşa sırasında yöre, zaman zaman Arsakların hakimiyeti altına girmiştir



Bizans döneminde uzun süre Sasaniler tarafından yönetilen Tunceli ve yöresi 639da Arapların egemenliği altına girmiştir XIyüzyılda Hozan ismi ile tanınan yöre Bizansın Mesopotamia Themasının sınırları içerisinde kalmıştır

Malazgirt Savaşından (1071) sonra Türkmenler buraya yerleşmiş, Selçuklu egemenliğinden sonra Mengücekler, Artuklular ve Anadolu Selçukluları arasında yöre sık sık el değiştirmiştir Bu dönemde buraya Dersim ismi verilmiştir XIIIyüzyılda Moğolların yönetimine giren yöre XIVyüzyılın ortalarında Eretna Beyliğinin ve Erzincanı yöneten Mutahhartenin egemenliğine girmiştir Otlukbeli Savaşından (1473) sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır

XIXyüzyıl sonlarında Mamuretül-Aziz (Diyarbakır) Vilayetine bağlı bir sancak olarak yönetiliyordu Kuzeydoğudaki bugünkü Pülümür olan Kuzican yöresi de Erzurum vilayetinin Erzincan sancağına bağlı idi Tunceli yöresi Osmanlı döneminde aşiretlerin ayaklanmalarına sahne olmuştur Bu isyanlarda Ermeniler ile aşiretler birleşmiş 1877-1885-1892-1907-1911-1914 ve 1916da ayaklanmışlar ve bu isyanlar bastırılmıştır Bu isyanların bastırılmasında Sultan IIAbdülhamidin Kürtlerden oluşturduğu Hamidiye Alaylarının büyük payı olmuştur



Kurtuluş Savaşı sırasında Koçgiri Ayaklanması ile, Cumhuriyetin ilk yıllarında Şeyh Sait Ayaklanması dış politik güçlerin yardımı ile yapılmıştır Bastırılan bu isyanlar Tunceli yöresini büyük ölçüde etkilemiştir Cumhuriyetin ilanından sonra Dersim ismi ile tanınan bu yöre 1925te ilçe konumuna getirilerek Elazığa bağlanmıştır 1936da il yapılmış ve ismi Tunceli olarak değiştirilmiştir Bu arada Erzincan iline bağlı olan Pülümür ilçesi de 1938de Tunceliye bağlanmıştır

Tuncelide günümüze gelen tarihi eserler; Keban kazıları sırasında araştırılan Pulur Höyüğü, Gavur Höyüğü (Yeniköy Höyüğü), Tilköyde Süryani Kilisesi (XVIIIyüzyıl), Pertek Kalesi, Sirdin Köprüsü (XII-XIIIyüzyıl), Çemişgezek Tagar Köprüsü (XIXyüzyıl), Mazgirtte Elti Hatun Camisi (1252), Ulu Kale Camisi (1793), Çemişgezekde Yelmaniye Camisi (XIVyüzyıl), Pertek Aşağı Cami (Çelebi Ali Camisi) (1570), Pertek Yukarı Cami (Baysungur) (1572), Pertek Sağman Camisi (1555), Çemişgezekte Uzun Hasan Türbesi (1572), Hamam-ı Atik (XVyüzyıl), Ferruh Şad Bey Türbesi (1551), Ulu Kale Köyü Meydan Çeşmesidir Ayrıca, Türk sivil mimari örneklerinden evler bulunmaktadır Munzur, Mercan, Pülümür vadilerindeki Milli Park alanları, Munzur Gözeleri, Mazgirt Dedebağ Köyündeki Kaplıcalar ildeki başlıca mesire yerleridir

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Sözlü Tarih

Munzur Söylencesi

Bir zamanlar Ovacık'ın Ziyaret köyünde bir ağa yaşamaktadırAğanını munzur adında çok güvendiği bir çobanı vardırMunzur iyi yürekli gönül ehli bir adamdır
Günün birinde ağa hacca gitmek isterMunzur'u çağıırp:"Ben uzun bir yolculuğa çıkıyorum gidip dönmemek var karım senin anan kızlarım senin kardeşin malım mülküm gibi onlara iyi bak"der ve yola düşer
Aradan günler geçerBir gün Munzur,ağanın karısına varıp :"Ana helva yapta ağama götüreyim"derKadın şaşırır ama bir şey demezHerhalde canı helva istedi deyip işe koyulurYaptığı helvadan bir tas verirMunzur daha büyük bir kabın doldurulmasını isterKadın ses çıkarmadan bir lengeri doldurup munzura verirMunzur helvayı kaptığı gibi ortadan kaybolur
Bu sırada ağa namaz kılmaktadırSelam verir Munzur'u karşında görürMunzur lengeri bırakıp birşey söylemeden ortadan kaybolur gider Aradan uzun bir zaman geçer ağa hacdan dönerBütün köy karşılamaya çıkarMunzur da yeni sağdığı bi tas sütle kalabalığın arasına karışırKöyün girişinde kalabalık yanaşıp ağanın elini öpmek isterAğa: "Eli öpülecek kişi ben değilim Munzur'dur" der"Bana Hacda iken evimin helvasını yedirdiO bir ermiştir"derKalabalık Munzur'a yönelirMunzur ürküp kaçmaya başlarKoştukça tasdaki sütler yerlere saçılırSonunda dağın eteğinde bir kayanın önüne gelirKaçacak yer kalmamıştırElindeki tası yere atıp kuş olur kayanın kovuğuna girer kaybolurEindeki tası attığ yerde süt renkli bir göl oluşurKayanın kovuğundan ve sütlerin yere saçıldığı yerlerden de ak köpüklü sular fışkırırDağa ve sulara munzur adı verilir
Süpürgeç dağı ile Karadağ söylencesi
Pertek ilçesinin kuzeyindeki süpürgeç dağı ile Murat ırmağının ötesindeki başı dumanlı Kara Dağ bir zamanlar aynı kıza tutkun iki delikanlıdırAralarında zorlu bir çekişme vardıryıllar geçer ikisi de kocar,ama bir türlü yenişemezlerSonuda önce sevdikleri kız , ardından da kendileri ölürAma aralarındaki çekişme sürerİkiside birer uludağ olup birbirlerine top atmaya başlarlarSüpürgeç'in attığı toplardan Karadağ'ın yüzü kapkara olurKaradağ'ın attığı toplarsa süpürgeçin tepesini uçururİnanışa Karadağ'ın yüzünün onca kara ,süpürgeç'in tepesinin de dümdüz olması ondandır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Camileri

Yelmaniye Camisi (Çemişgezek)



Tunceli ili Çemişgezek ilçesi Medrese Mahallesinde bulunan Yelmaniye Camisi kitabesinden öğrenildiğine göre, Timur devrinde Taceddin Yalman tarafından yaptırılmıştır Ancak kitabenin tarih kısmı okunamamıştır Bununla birlikte, caminin 800–809 (1397–1406) yıllarında yaptırıldığı anlaşılmaktadır Bunun yanı sıra caminin duvarındaki kitabe de zamanla bozulduğundan okunamamıştır Bu nedenle mimarı hakkında kesin bilgi bulunmamaktadır

Caminin giriş kapısı üzerindeki kısmen okunabilen kitabesi:
“Emere bi-imaret…… El-mübâreke el-Melik el-Adil Taceddin Yalman ibn-i Keykubât ibni Halid el-Kürdi fi eyyâmi Timur Han……hallet Allahu devlete-himâ
…… Muharrem el-harâm fi sene…… ve semâne-mie

Yelmaniye Camisi halk arasında Eski Cami olarak da tanınmıştır Değişik dönemlerde yapılan onarımlar ve yapılan eklerle orijinalliğinden kısmen uzaklaşmıştır Ancak yapının güneyindeki bazı temel kalıntıları caminin bir külliye olarak yapıldığına işaret etmektedir



Eğimli bir arazide kesme taştan yapılan caminin giriş kısmı iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir Ancak günümüze gelen kalıntılar yapının tam olarak orijinal planını ortaya koymaktan uzaktır Cami mimari ve süsleme yönünden de üzerinde durulması gereken bir eserdir Selçuklu ve Beylikler devrinde yapılmış bazı camilerle de benzerlikleri bulunmaktadır

Anıtsal giriş kapısından sonra arazi konumuna uyulduğundan ötürü birkaç basamakla ana mekâna çıkılmaktadır Girişin iki yanında duvara dayalı sekizgen birer sütun bulunmaktadır Bu sütunların gövdeleri ve kapının çevresi taş oymalarla bezenmiştir Buradaki sütunlar taşıyıcı özelliğinden çok cepheye hareket sağlamayı amaçlamaktadır Kalıntılar yapının haçvari bir planı olduğunu ortaya koymaktadır Ortada bir kubbe dört yanında da bunu destekleyen tonozlar ve güneyde de mihrap yer almaktadır Mihrap taştan olup, geometrik geçmeler, çini üzerine yazılmış yazıların yanı sıra XIV yüzyılda uygulanan motifler burada da tekrarlanmıştır Mihrabın sağında minber bulunmaktadır

Giriş kısmında yukarıya çıkan bir merdiven ve girişin solundaki bir oda dikkati çekmektedir

Ulukale Camisi (Çemişgezek)

Tunceli ili Çemişgezek ilçesinde, Ulukale Köyünde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelememiştir Bununla beraber eski kayıtlarda ve Prof Dr Metin Sözenden öğrenildiğine göre, Diyarbakırda valilik yapan Yusuf Paşanın vakfı olup, h1208 (1793–1794) yılında yaptırılmıştır

Kesme taştan yapılmış olan camiye XIX yüzyılda eklenen beş bölümlü, yuvarlak kemerli ve tonoz örtülü son cemaat yerinden girilmektedir Giriş kapısı eksen üzerinde olmayıp, kısmen yana kaydırılmıştır İbadet mekânının ortasında üç kalın paye bulunmaktadır Yapı enine olarak dört, mihrap yönünde dikey olarak da iki sahna ayrılmıştır Ortadaki payeler, doğu ve batı duvarlarını kemerlerle bağlamıştır

Cami eğimli bir arazide yapıldığından ibadet mekânını aydınlatan pencereler batı duvarına açılmış, doğu duvarındaki tek pencere ise yukarıya alınmıştır İbadet mekânının ortasındaki üç payeden ötürü giriş kapısı gibi mihrap da doğuya kaydırılmıştır İbadet mekânının üzeri tonozla örtülüdür Mihraba yakın bölümün üzeri kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür

Yanındaki taş kaideli, çokgen gövdeli ve tek şerefeli minaresi daha geç dönemde yapılmıştır

Süleymaniye (Kale) Camisi (Çemişgezek)



Tunceli ili Çemişgezek ilçesi Kale Mahallesinde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Orijinal yapısından kalan çinili minaresi ise tamamen sıvanmış ve özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir Bu bakımdan minareden yola çıkarak tarihlendirmek de mümkün olamamıştır

Cami kesme taş ve moloz taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır Üzeri toprak dam ve çatı ile örtülüdür İbadet mekânında dikkati çeken bir özellik görülmemektedir Bu cami XVIII yüzyılda yeniden yapılırcasına onarılmış ve orijinalliğini bütünüyle yitirmiştir

Minaresi kesme taştan, oldukça kalın ve yuvarlak gövdeli tek şerefelidir Kaynaklarda minarenin çini ile kaplı olduğu belirtilmektedir

Elti Hatun Camisi (Mazgirt)



Tunceli ili Mazgirt ilçesinde bulunan Elti Hatun Camisinin kitabesi günümüze gelememiştir Yapı üslubundan Akkoyunlu dönemine ait olduğu anlaşılmaktadır Son cemaat yerinin kuzey duvarındaki çeşme üzerinde Elti Hatun adına 1252 yılında yaptırıldığı yazılıdır Bu çeşme kitabesine dayanılarak caminin de aynı tarihte yapıldığı sanılmaktadır

Cami kesme taştan yapılmış olup, son cemaat yerinin ibadet mekânından daha yüksek oluşu dikkat çekicidir Son cemaat yerindeki iç içe iki niş şeklinde bir kapıdan ibadet mekânına girilmektedir İbadet mekânı dikdörtgen planlı olup, üzeri tonozlu ve dıştan da çatı ile örtülmüştür İbadet mekânı sütunlarla üç sahna ayrılmıştır İçerisini aydınlatan pencereler oldukça düzensizdir

Caminin yanında taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minaresi bulunmaktadır Caminin içerisinde Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasanın annesi ve küçük kardeşinin türbesi bulunmaktadır

Aşağı (Çelebi Ali) Camisi (Pertek)



Tunceli ili Pertek ilçesinde bulunan bu cami 1570 yılında Çelebi Ali tarafından yapılmıştır Cami baraj gölünün yapımı nedeniyle Eski Pertekten Yeni Perteke taşınmıştır

Kesme taş ve moloz taştan yapılan cami kareye yakın dikdörtgen planlıdır Ön kısmında iki renkli taşların alternatif dizilerek meydana getirilmiş üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır İbadet mekânının üzeri içten kubbe, dıştan da kasnaklı bir külahla örtülmüştür İbadet mekânı duvarlardaki sivri kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır Mihrap yarım yuvarlak bir niş şeklindedir Camide dikkat çeken herhangi bir bezeme bulunmamaktadır Yanındaki minaresi kesme taş kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir Minarenin şerefe altı mukarnaslıdır

Yukarı (Baysungur) Camisi (Pertek)



Tunceli ili Pertek ilçesinde bulunan bu caminin Harput Müzesinde bulunan kitabesine göre cami, Baysungur tarafından 1572 yılında yaptırılmıştır

Kesme taştan yapılan cami plan olarak Çelebi Ali Camisine benzemektedir Caminin önünde üç bölümlü ve üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır Son cemaat yeri ile minare iki renkli taştan yapılmıştır Son cemaat yerinden ibadet mekânına giriş kapısı taş işçiliği yönünden son derece dikkat çekicidir Stalaktitli olan giriş kapısının çevresi geometrik desenlerle bezenmiştir İbadet mekânı kareye yakın dikdörtgen planlıdır Üzeri tromplu merkezi bir kubbe ile örtülüdür

Mihrap yarım yuvarlak niş şeklinde olup, özenli bir taş işçiliği göstermektedir İbadet mekânını aydınlatan pencereler dikdörtgen sövelidir

Yanındaki minaresi kesme taş kaide üzerine iki renkli taştan yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir Taş kaide duvarla kaynaştırılmış olup, caminin saçak hattına kadar yükseltilmiştir

Sağman Camisi (Pertek)



Tunceli Pertek ilçesi, Sağman Köyünde bulunan bu caminin kitabesi bulunmamakla beraber kaynaklardan Keyhüsrev Beyin oğlu Salih Bey tarafından 1555 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir

Kesme taştan ve renkli taşlardan yapılan cami kare planlı olup, üzeri kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür Son cemaat yerindeki giriş kapısı mukarnaslı olup, Selçuklu taş işçiliğinin güzel örneğini yansıtmaktadır Mihrap ve minber herhangi bir özellik taşımamaktadır

Caminin yanındaki minaresi kesme taş kaideli, yuvarlak gövdelidir Diğer minarelere göre farklı olarak minareye dışarıdan çıkılmaktadır Minare gövdesi üzerinde alçı bezemeler dikkati çekmektedir Ayrıca çeşitli yerlerden toplanan çiniler bu minare üzerine yerleştirilmiştir

Caminin yanında altıgen planlı renkli taştan bir türbe bulunmaktadır Bu türbenin kime ait olduğu bilinmemektedir Büyük olasılıkla Salih Beyin burada olduğu gömülü olduğu sanılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Türbeleri

Uzun Hasan Türbesi (Çemişgezek)



Tunceli ili Çemişgezek ilçesine girişte bir kaya üzerinde bulunan bu türbenin giriş kapısı üzerinde 1572 yılında yapıldığı yazılıdır Ancak bu türbenin Uzun Hasana ait olduğu da tartışmalıdır İki satır halindeki sülüs yazılı kitabesi:

“Emre biimareti hazihi ravzatuş-şerifil merhumaril makfurâni
Ve cihan Şah Beg İbna Muhammed Şah Beg bin Behlül Beg bin fi sene 980 (1572)

Bu mübarek türbenin yapılmasını… oğlu Behlül Beg oğlu Mehmet Şah Begin merhum ve magfur iki oğlu…… Beg ve Cihan Şah Beg 980 (1572) yılında emretti

Bu kitabeden anlaşıldığına göre, türbe iki kişi için yapılmıştır Tek sanduka halinde bulunan ve birbirine karışık olarak sanduka içerisine konan kemiklerin buraya sonradan yerleştirildiği sanılmaktadır Orhan Tunçere göre bu iki kişi türbeyi yaptırıp buraya gömülmelerini vasiyet etmiş olmalıdırlar Bir bakıma arzuları gereği öldükten sonra türbe yaptırılıp buraya nakledilmiş olabilirler Ancak bunu kendilerinin emrettiği de açıktır Yine Orhan Tunçer bu kişilerin Arap veya Safevi olmayıp, buradaki Türkmen beylerinden olduklarını ileri sürmüştür

Günümüzde bu türbeye Uzun Hasan ismi yakıştırılmıştır Oysa Akkoyunlu hükümdarı olan Uzun Hasan (Hasan Padişah) bundan bir yüz yıl önce 1478de ölmüştür

Türbe sekizgen planlı olup, kenarlar dıştan 201 m içten de 141 m dir Kesme taştan yapılmış olan türbenin üzeri moloz taştan sekizgen piramitli bir külahla örtülüdür Türbenin girişi doğuda olup, batı ve kuzeydeki birer pencere ile de içerisi aydınlatılmıştır Güney duvarında yarım yuvarlak bir mihrap bulunmaktadır Türbenin giriş kapısı sade bir profille çevrelenmiş, 075x137 m ölçüsündedir İki yanındaki sütunçeler ve başlıkları oldukça sadedir Kapının dışına sağ ve sol tarafa birer seki yerleştirilmiştir Bu tür sekiler ile bu bölgede ilk defa karşılaşılmaktadır

Türbe iki katlı olup, alt kısmında mumyalık bulunmaktadır Mumyalık kısmına kuzeydoğu kenarındaki basık bir kapıdan adeta emekleyerek girilmektedir Bu nedenle de içerisinde ayakta durmak mümkün değildir

Ferruh Şad Bey Türbesi (Çemişgezek)

Tunceli ili Çemişgezek ilçesi Ulukale Köyünde tarlalar arasında bulunan bu türbenin kapısı üzerindeki Arapça kitabesinden öğrenildiğine göre Emir Ferruh Şad Bey için h 957 (1550–1551) yıllarında yaptırılmıştır Kitabenin okunabilen bölümleri şöyledir:

“…………………………
Hâzâ merkad el-Emir el-Mükerrem, Sâhib el-tabl vel-âlem, el-Emir Ferruh-Şâd Big…
İbn-il-Emir el-merhum el-magfur……el-Emir Hac Rüstem Big
Tâbe serâ-hün ve caale-l-cennet misvâ-hün fi şehr Zilhicce… Sene 957 (1550–1551)

Türbe kesme taştan sekizgen planlı olarak yapılmış, üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüştür Türbenin gövde kısmının altında, ortasında ve üzerinde kırmızı kesme taşlardan üç sıra halinde şerit yapılmış ve böylece cephe hareketli bir görünüm kazanmıştır Giriş kapısı ile iki yandaki pencerelerin üzeri hafif sivri kemerlidir Kemerlerin içerisindeki pencereler düz taş hatıllıdır

Girişin karşısında mihrap bulunmaktadır Ancak türbe zemini sökülmüş, duvarların sıvaları sökülmüştür Bu nedenle de içerisinin bezeli olup, olmadığı anlaşılamamıştır Türbenin altında mumyalık kısmı bulunmaktadır

Elti Hatun Kümbeti (Mazgirt)



Tunceli ili Mazgirt ilçesinde Elti Hatun Camisi ve çeşmesi ile birlikte yapılmıştır Yapı üslubundan da XIII yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Akkoyunlu dönemine ait bir eserdir

Elti Hatun Türbesi kesme taştan sekizgen planlı bir yapı olup, üzeri sekizgen bir külah ile örtülmüştür Türbenin dış kenarları 332 m iç kenarları da 232 m dir Kuzey yönünden türbeye girilmektedir Bu giriş eyvan şeklinde olup, üst örtüsü yıkıldığından tam bir bilgi edinilememektedir Türbenin diğer yüzlerinde birer penceresi bulunmaktadır

Türbe içerisinde iki normal bir de küçük sanduka vardır Bu sandukalar yakın tarihlerde yapılmıştır Türbe de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır

Çoban Baba Türbesi (Mazgirt)



Tunceli ili Mazgirt ilçes merkezinin doğusunda mezarlık alanda bulunan bu türbe günümüze harap bir durumda gelmiştir Türbenin yapım tarihi bilinmemekte ve Çoban Babanın kimliği hakkında da bilgi bulunmamaktadır

Türbe moloz ve kesme taştan dikdörtgen planda yapılmış, üzerinin konik bir çatı ile örtülü olduğu günümüze gelebilen izlerden anlaşılmaktadır Yanında bir de çeşmesi bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Köprüleri

Çemişgezek (Tağar) Köprüsü (Çemişgezek)



Tunceli ili Çemişgezek ilçesine 3 km uzaklıkta, Tağar Çayı üzerinde bulunan köprü kitabesinden öğrenildiğine göre, h 1222 ( 1807–1808) tarihinde Yusuf Ziya Paşa tarafından Ova köyleri ile bağlantıyı sağlamak amacı ile yaptırılmıştır Halk arasında Aşağı Köprü olarak da tanınmaktadır

Köprünün kitabesinin okunan kısımları şöyledir:

”Maşallah
……Kıldı şad ihya-ı hamid –abad
Eyleye ya rab…cisr-i nevi cad
Banisine namzeyledi bir tarih
Cihan durdukça mamurede hak bu cisr-i bünyadı Sene 1222 (1807–1808)

Diyarbakır Valisi Akif Paşa tarafından da 1856 yılında onarılmıştır Ayrıca batı ve güney cephesindeki kitabelerden öğrenildiğine göre ise h 1332 (1906) tarihinde bir kez daha onarılmıştır

Mamuretül Aziz Salnamesi de (h1307 m1891–1892) köprü ile ilgili bilgiler vermektedir:

“Kasabanın pişgahında cereyan eden doğar nehri üzerinde iki adet kargir köprü mevcut olup kemer formu sivridir Kemer uzunluğu ise 16 metredir Su seviyesinden kilit taşına kadar olan yükseklik 92 metredir Kesme taşlarla yapılan köprü iki profillidir Köprü başlarında dört tane kaba taş vardır ki birinin üzerinde bir vazodan çıkan üç servi motifi vardır Onun için halk servili köprü de demektedir

Kesme taştan yapılmış olan köprü 2900 m uzunluğunda olup, 435 m genişliğindedir Köprünün tempan duvarları moloz taştan yapılmıştır Ortaya doğru yükselen sivri kemerli tek gözlü köprü yanlara doğru alçalmaktadır Günümüze sağlam bir durumda gelmiş ancak, köprünün yakınına yeni bir köprü yapılmış ve bu köprü anıt niteliğinde korunmaktadır

Sivdin Köprüsü (Çemişgezek)

Tunceli ili Çemişgezek ilçesi Sivdin Mahallesinde Karar Deresi üzerinde bulunan bu köprünün kitabesi günümüze gelememiştir Ancak yapı üslubundan XII-XIII Yüzyıllarda Selçuklu döneminde yapıldığı sanılmaktadır

İki kaya üzerine oturtulan köprü kesme taştan ve tek gözlü olarak yapılmıştır Sivri kemer açıklığı 11 m olup, su seviyesinden kilit taşına kadar olan yüksekliği de 650 m dir Kemerin üzerinde dışarıya doğru çıkıntı yapan ince bir tahfif kemeri bulunmaktadır

Çeşitli dönemlerde onarılan köprü günümüze harap bir durumda gelebilmiştir

Hanım Köprüsü (Pülümür)



Tunceli ili Pülümür ilçe merkezine 3 km uzaklıkta, Pülümür Çayı üzerinde bulunan bu köprünün kitabesi günümüze gelememiş, kaynaklarda da yeterli bilgiye rastlanmamıştır Bu nedenle de ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir

Bu köprü ile ilgili bir söylence bulunmaktadır Bu söylenceye göre; Pülümür Çayı üzerinde bir hanım tarafından bir su kemeri yapılması istenmiş, kemer ve yanındaki köprünün yapımı için bir taşçı ustası görevlendirilmiştir Bir de şart koşmuştur Köprünün yapımında kullanılacak taşlar Tercandan getirilecek ve taşlar ne bir eksik, ne de bir fazla olacaktır Bu şekilde eksiksiz tamamlandığında usta ile evleneceğini, aksi halde de ustanın boynunu vurduracağını söylemiştir Taşçı ustası belirlediği sayıdaki taşları eksik ve fazla olmadan köprüyü tamamlamış ve hanımla da evlenmiştir

Köprü moloz taştan ve tek gözlü olarak yapılmıştır Köprü yakınında kaleye su taşımak için bir çıkış yolu bulunmaktadır Günümüzde harap durumdadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Medreseleri

Hamidiye Medresesi (Çemişgezek)



Tunceli ili Çemişgezek ilçesi Medrese Mahallesinde bulunan bu medresenin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Bununla beraber Sultan II Abdülhamit zamanında, XIX yüzyılın sonlarında yapıldığı sanılmaktadır Bazı kaynaklarda medrese temellerinin Selçuklu dönemine ait olduğu yazılmıştır Ayrıca Başbakanlık arşivinde bulunan 1526 tarihli bir belgede Süleyman Bey Medresesi ismi ile bir yapıdan söz edilmekte olup, bu yapı günümüze gelememiştir Büyük olasılıkla Hamidiye Medresesi bu medresenin üzerine yapılmıştır Medresenin kitabesini Harputlu Hacı Hayri yazmıştır:

“Şah-i Faruk-i Siyer Hazret-i Sultan Hamid
Etti bu medreseyi talibi ilme tesis
Yazdı cevherle de Hayri kulu tarih-i selis
Merkezi Feyz-i Ebed ola bu darüttedris”

Medrese kesme taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır Avlu etrafında medrese odaları sıralanmıştır Odaların dışa açılan pencereleri yuvarlak kemerlidir Sonraki dönemlerde medresenin üzerine ikinci bir kat eklenmiştir Her iki kat arasındaki mimari uyumsuzluklar ve dönem farkı da açıkça görülmektedir

Günümüzde özel şahısların mülkiyetinde olup, konut olarak kullanılan medrese, bir süre adliye binası olarak kullanılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Kaleleri

Ambar Köyü Kalesi (Merkez)

Tunceli Merkez ilçeye bağlı Ambar Köyünde bulunan bu kalenin kitabesi bulunmamaktadır Ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir Bununla ilgili kaynaklarda da yeterli bilgi bulunmamaktadır

Kale kesme ve moloz taştan yapılmıştır Giriş kapısı kayaların oyulması ile oluşturulmuş, bunun arkasına da iç içe üç oda yapılmıştır Kale içerisinde sarnıç kalıntıları vardır Ayrıca çevresinde de sulama kanallarına ait izler görülmektedir

Mazgirt Kalesi (Mazgirt)



Tunceli ili Mazgirt ilçesinde bulunan bu kale MÖ IX yüzyılda yöreye hâkim olan Urartular tarafından yapılmıştır Kale içerisinde bulunan bir Urartu kitabesine dayanılarak da kalenin Urartu Kralı IIRusas zamanında yapıldığı sanılmaktadır

Kale kayalardan ve moloz taşlardan yararlanılarak yapılmıştır Kale girişi bir mağaradan olup, buraya taş bir merdivenle çıkılmaktadır Sur duvarları moloz taşlardan yapılmıştır Yer yer de kayalardan yararlanılmıştır

Kale içerisinde yapı kalıntıları ile geç devirlere ait yel değirmeni kalıntıları bulunmaktadır

Kale Köyü Kalesi (Mazgirt)

Tunceli ili Mazgirt ilçesi Kale Köyünde bulunan bu kalenin giriş kapısı üzerindeki kitabeden MÖ IX yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır

Moloz taş ve kayalardan oluşan kalenin sur duvarları kısmen günümüze ulaşabilmiştir Ancak bu kalıntılardan planını çıkarmak mümkün olamamıştır Kale içerisinde moloz taştan yapılmış çeşitli yapı temel kalıntıları görülmektedir

Bağın Kalesi (Mazgirt)

Tunceli ili Mazgirt ilçesi Bağın (Dedebağ) Köyü yakınlarında bulunan bu kaledeki bir kitabeden MÖ IX yüzyılda Urartu Kralı Menuas tarafından yaptırıldığı öğrenilmektedir Bu kitabe Harput Müzesinde bulunmaktadır Selçuklular XIII Yüzyılın başlarında yöreye hâkim olmuş ve bu kaleyi bir süre kullanmışlardır

Moloz taşlardan ve kayalardan yararlanılarak yapılan kalenin çevresindeki surlardan çok az bir kalıntı ile bazı temel izleri günümüze gelebilmiştir Kalenin bulunduğu alanda çeşitli yapılara ait temel kalıntıları vardır Ayrıca kalenin içerisine merdivenle çıkılmakta, girişin yanında kayalar oyularak oluşturulmuş bir mekân bulunmaktadır

Pertek Kalesi (Pertek)



Tunceli ili Pertek ilçesinin 3 km güneybatısında, Eski Pertekin güneybatısında kayalık bir tepe üzerinde, Murat Nehri kıyısında bulunan bu kale Keban Barajının yapımından sonra etrafı sularla çevrili bir ada görünümünü almıştır

Kale Mengücekoğulları tarafından XI yüzyılda yapılmıştır Bazı kaynaklarda da Selçuklular zamanında yapıldığı yazılıdır Daha sonra Osmanlılar tarafından da kullanılmıştır Osmanlı döneminde Halit Bin Velid tarafından onarılmış, daha önce kalede bulunan karakuş heykeli kaldırılarak Arapça yazılmış bir kitabe konulmuştur

Evliya Çelebiye göre Pertek sözcüğü Moğolca Karakuş anlamına gelmektedir Buradaki Karakuş heykeli kale burçları üzerinde bulunuyordu

Kale kesme ve moloz taştan yapılmıştır Çevresindeki kayalardan da savunma amaçlı olarak yararlanılmıştır Kale iç içe iki surdan meydana gelmiştir Kuzeybatısındaki bir kapıdan iç kaleye girilmektedir Güney duvarında da yer yer taşlar arasında mavi renkte çini parçaları ile karşılaşılmıştır Günümüze kale içerisindeki büyük bir sarnıç ile küçük yapılara ait kalıntılar gelebilmiştir

Kalenin eteklerinde Pertek Beyi Baysungurun yaptırdığı Baysungur Camisi (1577), Çelebi Ali Camisi (1568) ve Bağdat Savaşı sırasında yapılmış olan Murat Kervansarayı bulunuyordu

Sağman Kalesi (Pertek)



Tunceli ili Pertek ilçesi Sağman Köyünde bulunan bu kale sarp bir tepe üzerinde yapılmıştır Kitabesi günümüze gelemediğinden ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir

Kalenin yapımında moloz taş kullanılmış, ayrıca çevresindeki kayalardan da yararlanılmıştır Tam bir planı çıkarılamamakla beraber çevreyi kontrol eden gözetleme kalesi niteliğinde olduğu sanılmaktadır Yuvarlak burçlarından biri iyi durumda günümüze gelebilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Kiliseleri

Kilise (Çemişgezek)

Tunceli ili Çemişgezek ilçesi Ulukale Köyünün doğusunda kayalıkların eteğinde bulunan bu kilisenin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Orijinalliğinden uzaklaşmış ve harap bir durumdadır

Kesme taştan tek nefli olan kilisenin üzeri sivri kemerle desteklenen beşik bir tonozla örtülmüştür Apsid yarım yuvarlak şekildedir İç mekândaki duvarlarda fresk izlerine rastlanmamıştır Bununla beraber duvarlar harap bir durumda olduğunda fresk olup olmadığı da kesin değildir

Süryani Kilisesi (Pertek)

Tunceli ili Pertek ilçesi Til Köyünde bulunan bu kilisenin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi bilinmemektedir Yapı üslubundan XV-XVI yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır

Kesme taştan yapılmış olan kilise Kapalı Yunan haçı planında olup, haçın kolları tonozla örtülüdür Haç kollarının kesiştiği nokta yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür Yarım yuvarlak apsidi dışarıya çıkıntılıdır

Ermeni Kilisesi (Pertek)

Tunceli ili Pertek ilçesi Til Köyünde bulunan bu kilisenin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi bilinmemektedir Yapı üslubundan XVIII yüzyılın sonlarında yapıldığı sanılmaktadır

Kesme taştan dikdörtgen planlı olan kilise üç neflidir Apsid yarım daire şeklinde dışarıya çıkıntılı olup, iki yanında hücreler bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Hamamları

Hamamı Atik (Eski Hamam) (Çemişgezek)



Tunceli ili Çemişgezek ilçe merkezinde, çarşı içerisinde bulunan bu hamamın giriş kapısı üzerinde biri Türkçe, diğeri de Arapça olmak üzere iki kitabesi bulunmaktadır Arapça olan kitabede Uzun Hasanın oğlu Yakup Bahadır Hanın ismi geçmektedir Ancak onun tarafından yaptırıldığı da belirtilmemiştir Türkçe kitabede ise Hacı Ali Ağa tarafından 1762–1763 yılında onarıldığı yazılıdır Bu durumda hamamın XV yüzyılda yapıldığı ve XVIII yüzyılda da onarıldığı anlaşılmaktadır

Akkoyunlu dönemine tarihlenen hamam kesme ve moloz taştan yapılmış yer yer de tuğlalar kullanılmıştır Giriş kısmı onarımlar sırasında değiştirilmiştir Küçük bir kapıdan oldukça geniş bir mekâna, oradan da soyunmalık kısmına geçilmektedir Soyunmalıktan sonra ılıklık ve sıcaklık bölümleri gelmektedir Ilıklık kısmı kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri küçük bir kubbe ile örtülüdür

Sıcaklık haç planlı olup, üzeri merkezi bir kubbe, yanları da beşik tonozlarla örtülüdür Sıcaklığı boydan boya külhan kısmı kesmektedir

Yeni Hamam (Çemişgezek)

Tunceli ili Çemişgezek ilçesinde bulunan bu hamam kitabesinden öğrenildiğine göre, Bayramoğlu Hacı Hüseyin tarafından h 1113 (1701–1702) yılında yaptırılmıştır

Kesme ve moloz taştan yapılan hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir Plan olarak Eski Hamama benzemektedir Eski Hamam onarımlar nedeniyle özelliğini büyük ölçüde yitirmiş olmasına rağmen, Yeni Hamam özgünlüğünü korumuştur Giriş kapısının yan yüzlerinde Güneydoğu Anadolunun karakteristik taş işçiliği ile karşılaşılmaktadır Yuvarlak kemerli bir eyvan içerisindeki girişten sonra üzeri kubbeli soğukluk kısmına geçilmektedir Ilıklık ve sıcaklık kubbeli olup, 1970li yıllara kadar faal durumda idi

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Çeşmeleri

Meydan Çeşmesi (Çemişgezek)

Tunceli ili Çemişgezek ilçesi Ulukale Köyü meydanında bulunan bu çeşmenin kitabesi bulunmamaktadır Bu nedenle yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir Yapı üslubundan XVI yüzyılın sonu veya XVII Yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır

Çeşme kesme taştan olup, köşe sütunlarına oturan sivri kemerlidir Aynı zamanda da eyvan şeklindeki bu çeşmenin yan duvarları kemerli nişlerle hareketli bir konuma getirilmiştir Eyvan duvarı iki renkli kesme taştan yapılmıştır Çeşme içerisinde iki maşrapa musluğu ve bir de yalak taşı bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Sivil Mimari Örnekleri



Tunceli ili topraklarının dağlık ve engebeli bir yapıya sahip olmasının yanı sıra ikliminin sertliği de sivil mimariyi etkilemiştir Ayrıca kapalı toplumsal düzen ve ekonomik koşullar ile aşiret yapılanmaları da mimaride etkili olmuştur

Tuncelide XVIII-XIX yüzyıllarda toprağa gömülü ev tipleri görülmektedir Bu tür yapılanma baskın ve çeşitli saldırılara karşı korunmak amacı ile yapılmıştır Bunun sonucu olarak da evler birbirine bitişik düzendedir Bu yapıların pencereleri bulunmadığı gibi damdan ayakçak denilen basamaklarla yapıların içerisine giriliyordu Aydınlatma ise baca biçimindeki deliklerle sağlanıyordu Bu evlerden günümüze pek az örnek gelebilmiş, gelenler de yörede merek denilen samanlık olarak kullanılmaktadır

Tuncelide ilk yerleşim Munzur Çayının dik ve kayalık yamaçları üzerinde 1930lu yıllarda kurulmuştur Bu yeni yapılanmadan ötürü de eski yapılanma ile ilgili örneklere şehirde rastlanmamaktadır Bunun yanı sıra Çemişgezek ve Pulur gibi ilçe merkezlerinde yöresel mimari örnekleri ile karşılaşılmaktadır

Bu evler kaldırım döşeli sokaklar boyunca sıralanmış ve akrabalık durumlarından ötürü de evler toplu ve kapalı yerleşim biçiminde yapılmışlardır Sokağa bakan cephelerin duvarları ya sağır, ya da küçük pencerelidirler Dışa kapalı bir yapılanma açıkça görülmektedir Çoğunlukla iki katlı ve toprak damlı olan bu evlerde duvarlar ahşap direklerin arasına gogan denilen büyük ve yuvarlak taşlar doldurulmuş, sonra da bunların üstleri çamurla sıvanmıştır



Sokaktan davraza denilen çift kanatlı ve üzerleri madeni kabaralı ahşap kapılardan bir avluya girilmektedir Buradaki yer katı daha çok ambar veya samanlık niteliğindedir Üst katta sofa çevresinde oda, mutfak, kiler gibi birimlere yer verilmiştir Odaların döşemeleri sıkıştırılmış toprak olup, bunların üzeri ak toprak diye isimlendirilen ikinci bir toprak tabakası ile örtülmüştür Üst örtüyü ahşap hatıllar meydana getirmiştir Keran denilen bu hatılların üzerine cisir veya kisek denilen ağaçlar yerleştirilmiştir Bunların üzerine de yine mertekler döşenmiş, çalı çırpı ile örtüldükten sonra toprakla kapatılmıştır

Odaların pencere önlerine sedirler yerleştirilmiştir Yüklükler, pihiriğ denilen ocaklar ve yanlarında da taka ismi verilen küçük nişler odaların belli başlı ögeleridir

Yöresel evlerin günümüze gelen en iyi örnekleri Pertekde karşımıza çıkmaktadır Pertek evleri dar ve düzensiz yollar boyunca sıralanmıştır Bunlar da çoğunlukla iki katlı olup, ender olarak üç katlı evlere rastlanmaktadır Evlerin yapımında yığma tekniği, kerpiç ve düz damlar kullanılmıştır Evlerin yer katında diğerlerinde olduğu gibi ahırlar, ambarlar, üst katlarda da yaşam birimleri bulunmaktadır Bazı evlerde ise her iki kat arasında ahır sekisi denilen asma katlara yer verilmiştir Üst katlar eyvanı andıran geniş bir salona açılan küçük odalar halindedir Bunların da içlerinde ocaklar bulunmaktadır Çoğunlukla dikdörtgen olan bu odaların pencerelerinin önünde sedirler bulunmaktadır



Pulur ve Çemişgezek evleri hemen hemen bir birlerinin eşidir Döşemeler toprak olup, bunları daha düzgün bir hale getirebilmek için üzerlerine sulandırılmış pekmez veya susam yaprağının kaynatılmasından elde edilen bir su ile parlaklık verilmiştir Yerel düz dokumalar ise bunların üzerine serilmiştir Bunların dışında kalan daha gelişmiş konak türü evler yörede Şan-i Şirin olarak isimlendirilmiş olup, diğerlerinden farklı olarak dışa yönelik pencerelerinin çok daha fazla olmalarıdır

Tunceli evlerinde düz damlı evlerin çoğunlukta olmasının bir nedeni de damların günlük kullanımda yararlanılmasından kaynaklanmaktadır Özellikle yaz gecelerinde yatılan bu damlarda günlük gereksinimi sağlayan sebze, bulgur ve tarhana gibi yiyecekler yapılır, kurutulur

Tuncelinin günümüzde şehir yapılanması bu geleneksel evlerden farklı olarak çağın öngördüğü koşullarda ve benzerlerine Anadolunun bir çok yerinde karşılaşılan beton yapılardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Doğal Güzellikleri

Tunceli yöresi Fırat Havzası içerisinde kalan, deniz seviyesinden yüksek bir bölgedir Tunceli il toprakları III Zaman sonları ile IV Zamanın başlarında oluşmuştur Doğu Toros Dağlarının uzantıları doğu-batı yönünde uzanarak ilin kuzeybatısını, kuzeyini ve kuzeydoğusunu bütünüyle kaplar Bu dağlar aşılması güç sıralar oluşturduğu için Tunceli, Türkiye'nin doğu ucunda Iğdır Ovasından başlayıp Erzincan Ovasına kadar uzanan verimli çöküntü alanıyla bütünleşememiştir Bu dağlar, yer yer hem yüzey sularıyla aşınarak hem de akarsular tarafından derince oyularak yüksek platolara dönüşmüştür Vadiler çok dar ve dik olup, vadi tabanlarında ovalar oluşmamıştır Güneyden kuzeye ve batıdan doğuya yükselen il topraklarının % 70'ini dağlar, % 25'ini platolar, % 5'ini ovalar ve düzlükler oluşturmaktadır

Munzur Dağları



Munzur Dağları, ilin kuzeybatısı, kuzeyi ve kuzeydoğusunda çok zor geçit veren sıralar halinde 130 km boyunca uzanmaktadır 25–30 km arasında değişen çok geniş bir taban üzerine oturan Munzur Dağlarının doruklarında yükselti genellikle 3000 metrenin üzerindedir Munzur Dağlarının Tunceli sınırları içerisinde kalan bölümünde en önemli dorukları batıdan doğuya Biçare Dağı (3111 m), Ziyaret Tepe (3071 m) ve Akbaba Tepesidir (3463 m)

Munzur Dağları, dik bir biçimde Ovacık çöküntü alanına inmektedir Bu kesim Mercan Dağları olarak da bilinmektedir 1400 m yükseklikteki Ovacık'tan sonra, 2800–3000 m ye çıkan yükselti kuşağında çok dik yamaçlar bulunmakta ve bu yamaçlardan kuzeye doğru açılan havza tabanlarına inilmektedir Havza tabanlarıyla havzaları birbirinden ayıran yüksek sırtlar, yaz aylarında yöre halkının yaylak alanlarını oluşturmaktadır

Güney yamaçlarında yer yer rastlanan meşe ve ardıç toplulukları dışında hemen tümüyle çıplak olan Munzur Dağlarının 2700 metreden yüksek kesimleri sürekli karlarla kaplıdır ve kış aylarında yüksek ve sarp geçitler kapanmaktadır Bu geçitlerin en önemlileri yükseltileri 3000 metreye yaklaşan Mercan ve Kemah geçitleridir

Bağırpaşa Dağı

Bağırpaşa Dağı, Munzur Dağlarını Karasu-Aras Dağlarına bağlayan geniş ve yüksek bir kütledir İl alanının kuzeydoğu ucunu tamamıyla kaplayan Bağırpaşa Dağı, batıdan Pülümür Çayı Vadisi, kuzeyden Karasu Vadisi, güneyden Peri Suyu Vadisi ile çevrilmiştir Zirveleri sürekli kar ve buzlarla kaplı olan Bağırpaşa Dağının en yüksek noktası 2906 mdir Özellikle güney etekleri, meşe ve ardıç ağaçlarından oluşan sık bir örtüyle kaplıdır Pülümür, Karasu ve Peri Suyu vadilerine doğru alçalan kesimler, zengin otlaklarla kaplı platolar durumundadır

Vadi ve Ovaları



Tunceli'de vadiler yüksek ve sarp kesimlerde hem il içinde hem de çevre illerle bağlantıyı sağlayan doğal ulaşım yollarını oluşturmaktadır Çoğunlukla güney doğrultusunda uzanan vadiler, henüz gelişmelerini tamamlamamış, dar ve dik yarıklar halindedir Tektonik çöküntü alanlarında oluşan akarsu vadileri biraz daha geniştir İlin en önemli vadileri Munzur, Mercan, Pülümür, Peri ve Tağar Çayı Vadisidir Bu vadilerin özellikle güneyinde yer yer genişleyen kesimlerinde tarım yapılabilmektedir

Tunceli'de ovalar il topraklarının % 5'ini kaplamaktadır İlde önemli sayılabilecek ova ve düzlükler bulunmamaktadır Tunceli'nin kuzey yarısındaki düzlükleri, Munzur Dağlarının güneyindeki çukurlukta oluşmuş Zerenik Ovası ile Ovacık ilçesinin Yeşilyazı Bucağında bulunan Yeşilyazı Ovasıdır

Munzur Vadisi



Munzur Vadisi, Munzur Dağlarının orta bölümünde yer alan tepelerin güney yamaçlarından pek çok kol halinde başlar Bu kollar, ilin en büyük düzlüğü olan Ovacık çöküntü alanında birleşir Munzur Vadisi, merkez ilçede Pülümür Vadisiyle birleşerek güneye uzanır ve orada Keban Baraj Gölüne ulaşır

Munzur Vadisi 21 Aralık 1971 tarihinde 6831 Sayılı Kanun çerçevesinde Ulusal Park haline getirilmiştir Türkiyenin en büyük milli parkı olan bu alan 42000 hektarlık bir alanı kaplamaktadır Milli Park oluşundan ötürü de florası ve burada yaşayan hayvanlar koruma altına alınmıştır

Pülümür Vadisi

Pülümür Vadisi, Avcı Dağlarının doğu yamaçlarından birkaç kol halinde başlayıp güneye uzanan çok dar ve dik bir vadidir Merkez ilçede Munzur Vadisi ile birleşip, güneyde Keban Baraj Gölüne açılmaktadır

Peri Vadisi

Peri Vadisi, Bingöl Dağlarının batı yamaçlarında çok sayıda kol halinde başlar Elazığ-Tunceli sınırını oluşturarak güneye Keban Baraj Gölüne açılan vadi yer yer dar ve diktir Peri Vadisi, Tunceli-Bingöl arasındaki ilişkiyi sınırlandıran doğal bir engel oluşturmaktadır

Tahar Vadisi

Tahar Vadisi, Kırklar Dağının batı yamaçlarından batıya ve güneye yönelerek Keban Baraj Gölüne açılmaktadır Diğer vadiler kadar dar ve dik değildir Çemişgezek yöresinde yer yer genişlediği kesimlerde, akarsu yatağının iki yanında küçük koycuklar meydana getirmektedir

Akarsu ve Göller



Tuncelide Keban Baraj Gölü dışında önemli ve büyük bir göl yoktur Yalnızca Munzur Dağları ve çevresindeki Mercan, Avcı ve Karasakal dağları üzerinde buzul yalaklarının su ile dolması sonucunda oluşmuş küçük göller bulunmaktadır Bunlardan bazıları Karagöl, Koçgölü, Mercan Gölleri, Katır Gölleri, Dilincik Gölü, Çimli Gölü, Şer Gölü ve Buyer Baba Gölleridir Krater gölleri içerisinde en büyüğü, Ovacık-Koyungölü Köyünün kuzeyinde, 2400 m yükseklikte yer alan Karagöl'dür

Tunceli, akarsu yönünden çok zengindir Düzenli yağış alan yüksek dağlarda yer altına sızan kar ve yağmur suları, daha düşük yükseltilerde kaynaklar şeklinde yeniden yüzeye çıkar Akarsuları besleyen bu kaynaklar sürekli olduğundan, akarsuların taşıdığı sular bol ve akışları da oldukça düzenlidir Bu akarsuların en önemlileri; Munzur Suyu, Mercan Deresi, Pülümür Çayı, Peri Suyu ve Tahar Çayıdır

Munzur Suyu



Munzur Suyu, Ovacık'ın kuzeyinde yükselen Ziyaret Tepesinin eteklerinden doğar Kuzey ve orta kesimlerinde yer yer çok eğimli bir vadide hızla akan Munzur Suyu, Ovacık düzlüklerinin ortasında batı-doğu yönünde akar Çeşitli yönlerden gelen Havaçor, Mamuşağı, Şamuşağı, Kabuşağı, Nanikuşağı, Haçılı, Mercan, Merho, Kalan derelerinin sularını toplayan Munzur Suyu, merkez ilçede Pülümür Suyu ile birleştikten sonra güneye akar ve Keban Baraj Gölüne dökülür

Keban Baraj Gölüne kadar 144 kmlik bir yol izleyen Munzur Suyu saniyede ortalama 87 m3 su akıtmaktadır

Peri Suyu

Murat Irmağının büyük kollarından biri olan Peri Suyu, Bingöl'ün kuzeyindeki Şeytan Dağlarının batı eteklerinden doğar Tunceli'nin doğu sınırını oluşturarak güneybatı yönünde akan Peri Suyuna Tunceli topraklarında Teke, Yuvanık, Kalman, Kıl, Sekban ve Mıhindi dereleri katılmaktadır Peri Suyu, Kayacı yöresinde Keban Baraj Gölüne dökülür

Pülümür Çayı



Avcı Dağlarının eteklerinden doğan Pülümür Çayı, Pülümür İlçe merkezini geçtikten sonra güneybatıya döner Aşhirik, Dereova, Yastık, Kutu ve Çukur derelerini aldıktan sonra Tunceli kentinde Munzur Suyuna katılır

Mercan Deresi

Avcı Dağlarının batı yamaçlarından doğan Mercan Deresi, güneybatı yönünde akarak Ovacık ilçe merkezinin 7–8 km doğusunda Munzur Suyuna karışır Mercan Deresi özellikle Mollaaliler'in kuzeyinde derin vadiler oluşturmaktadır

Tahar Çayı

Kırklar Dağından doğan ve Kırklar Çayından beslenen Tahar Çayı, Çemişgezek İlçe merkezinin batısından geçerek Keban Baraj Gölüne dökülmektedir Yüksek dağlardan beslenmediği için, taşıdığı su miktarı kaynak sularına ve mevsim yağışlarına bağlıdır

Kaplıca ve İçmeleri

Tunceli'de çok miktarda şifalı su ve kaplıca bulunmasına rağmen, bunlar yeterince tanıtılmamıştır Bölgede bulunan başlıcaları; Bağın ve Harik kaplıcaları ile Harçik İçmesi ile Anafatma İçmesidir

Bağın Kaplıcası (Mazgirt)

Tunceli ili Mazgirt ilçesi Bağın (Dedebağ) Köyünde bulunan bu kaplıcanın suyu 35 derece sıcaklıktadır

Harik Kaplıcası (Nazimiye)

Tunceli ili Nazimiye ilçesi, Dallıbahçe Bucağında bulunan Harik Kaplıcasının suyunun sıcaklığı 30 derecedir

Şampaşa Karaderbent Kaplıcası (Pülümür)

Tunceli ili Pülümür ilçesinde bulunan bu kaplıcada konaklama için bir bina bulunmaktadır Bu kaplıcadan ilçe merkezi ve çevre köyler sağlık yönünden yararlanmaktadır Ancak terör nedeniyle bu kaplıcanın faaliyetleri durdurmuştur

Harçik İçmesi

Tunceli Merkez İlçe sınırları içerisinde olup, üzerinde herhangi bir turistik tesis yoktur Tunceli-Erzincan yolu üzerindedir

Anafatma İçmesi

Tunceli Merkez İlçe sınırları içerisindedir

Mesire ve Dinlenme Yerleri

Zenginpınar (Zağge) Şelalesi ve Mesire Yeri



Tunceli-Pülümür karayolu kenarında, Tunceli kentine yaklaşık 40 km uzaklıkta yer alan Zenginpınar Şelalesi, vadi yamaçlarından oldukça dik bir eğimde çok kuvvetli akarak yolun altından Pülümür Çayına ulaşmaktadır

Zenginpınar Şelalesi, gerek bitki örtüsünün zenginliği gerekse vadinin çarpıcı derinliği ile çok etkileyici doğal verilere sahiptir Pülümür Çayı ve vadinin karşı yamaçlarındaki sık orman örtüsü, doğal çevre ve manzara zenginlikleri nedeniyle yöre halkının mesire yerlerinin başında gelmektedir

Dereova Şelalesi



Gelin Pınarı olarak da bilinen şelale, Nazimiye ilçe merkezine 11 km uzaklıkta, Dereova Köyündedir 20 metre yükseklikten 3 kaynaktan yaygın bir şekilde dökülen sular, Pülümür Çayının kollarından biri olan ve çok derin bir vadide akan dereye karışmaktadır

Şelale yaz ve kış aylarında çok etkileyici ve farklı bir manzara sunmaktadır Kışın şelale sularından oluşan sarkıt ve dikitler, bir buzul tabakası meydana getirmektedir Şelalenin çevresi çok dik eğimli olup, bodur meşe ormanları ile kaplıdır Şelale ve çevresi doğal güzellikleri ile piknik, doğa yürüyüşü gibi günübirlik etkinlikler için önemli bir dinlenme yeridir

Kutudere Mesire Yeri

Tunceli-Pülümür karayolu üzerinde, il merkezine yaklaşık 30 km uzaklıkta ve Pülümür Çayı kenarında yer alan Kutudere Mesire Yerinin içinden aynı zamanda küçük bir dere geçmektedir Mesire yerinin zengin bir bitki örtüsü olup, iki adet özel turistik tesis bulunmaktadır

Bu mesire ve dinlenme yerlerinin dışında; Tunceli il merkezine 8 km uzaklıktaki Dinar Deresi çevresi, Pülümür Çayı ile Yastık Deresinin birleştiği bölge, Keban Baraj Gölü kıyıları ile Pertek Feribot iskelesinin bulunduğu yerler, Çemişgezek İlçesindeki Tağar Çayı kenarları yöre halkının mesire ve dinlenme alanlarıdır

Tunceli Göze ve İn Delikleri

Ovacık Gözeleri (Ovacık)



Tunceli il merkezine 80 km, Ovacık ilçe merkezine 17 km uzaklıkta bulunan Ovacık Gözeleri, Munzur Dağlarının eteklerinden yaklaşık 200-300 metrelik alanı kaplamaktadır Bu gözeler karstik kaynaktan irili ufaklı 40 göz halinde fışkıran beyaz köpüklü sular, yamaçlardan aşağılara doğru küçük şelaleler oluşturarak akmakta ve Munzur Suyunu beslemektedir

Munzur Gözelerinin 20 hektarlık kısmı, 1963 yılında Orman İçi Dinlenme Yeri olarak ayrılmıştır Ancak geçen zaman içinde herhangi bir yatırım yapılmadığı için Orman İçi Dinlenme Yeri statüsünden çıkarılmış olmakla birlikte, yöre halkının en yoğun kullandığı mesire yerlerinden biridir

Munzur Gözeleri, sularında avlanan alabalıklarıyla ünlüdür

Halbori Gözeleri (Merkez)

Tunceli-Ovacık yolu üzerinde, kent merkezine yaklaşık 20 km uzaklıkta, Munzur Suyu kenarında, derin ve kayalık bir vadinin içerisinde yer alan Halbori Gözeleri, çok soğuk kaynak sulara sahip bir dinlenme ve mesire yeridir

İn Delikleri (Derviş Hücreleri) (Çemişgezek)



Tunceli ili Çemişgezek ilçesinin batısında bulunan İn Delikleri (Devriş Hücreleri) çok sayıda oda şeklinde oyuklardan meydana gelmiştir Bunlar birbirleri ile bağlantılıdır Günümüzde tahta bir merdivenle çıkılarak in delikleri gezilmektedir Oyma sanatı kullanılarak odalar yapılmıştır Bu kaya odalarının tarihlendirilmesi kesin olarak yapılamamıştır

İbn-i Bibi bu İn Deliklerinden 1226 yılında yöreye gelmiş ve Seyahatnamesinde bunlardan söz etmiştir: “Başı semaya yükselmiş bir kaya içinde kudretin eliyle oyulmuş bir mağara gördük

İn Delikleri eski tarihlerden itibaren barınak olarak kullanılmıştır Ayrıca kayalara oyulan bu mağara yerleşimlerinin arasında kayalardan sızan suların toplandığı sarnıçlar bulunmaktadır Mağara odacıkları arasında da birbirleri ile bağlantılı merdiven ve koridorlar bulunmaktadır Geç dönemlerde bu odalar hububat deposu olarak da kullanılmıştır

Günümüze gelen ve sayıları 20 civarında olan Çemişgezekteki derviş hücreleri, yumuşak kayaların kopmasından oluşmuştur Bununla beraber içlerinde taşçı taraklarının ve çekiç izleri çoğunun insan eli ile düzeltildiğini de göstermektedir Bu nedenle de odaların bazıları 250x170 m ölçülerinde düzenlenmiştir Bu odalar iki bölümden meydana gelmektedir Birinci bölüme dışarıdan merdivenle çıkılır Bu bölümde odalar ve havuzlar bulunmaktadır İkinci bölümde ise, oldukça dar bir koridorun çevresinde odalar sıralanmıştır Bu odalar düz tavanlı veya tonoz şeklinde üst örtülüdür Bunlardan ayrı olarak odaların en üstünde çıkılması zor ve daha geniş tek bir oda vardır Bu odaya Bey Odası ismi verilmiştir

Ağlayan Kayalar (Pülümür)



Tunceli ili Pülümür ilçesinde, Tunceli-Pülümür karayolu üzerinde bulunan bu kaya halk arasında Ağlayan Kayalar olarak isimlendirilmiştir Özellikle İlkbahar aylarında, karların çözülmesinden sonra aşağıya sular akmaktadır Kışın ise bu sular donmakta ve büyük boyutta buz sütunlarına dönüşmektedir

Buz Mağarası (Pülümür)



Tunceli ili Pülümür ilçesi Dereboyu Köyünün yakınında bulunan bu mağara 12 bölümden meydana gelmiştir

Oldukça geniş, oval görünümlü bir girişten sonra mağara içerisinde 12 bölüm halinde yukarıdan aşağıya doğru sarkan buz sarkıtları görülmektedir Yaz ve Kış aylarında da bu bölümlerin içerisi buz kaplıdır Yöre halkı bu mağaradan buz deposu olarak yararlanmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tunceli'yi Taniyalim

Eski 11-04-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunceli'yi Taniyalim



Tunceli Mezar Taşları



Tunceli çevresinde, özellikle Ulukale yakınında Akkoyunlu ve Karakoyunlu dönemlerinden kalma mezar taşları bulunmaktadır Bu mezar taşları XV-XVII Yüzyılda bölgede yapılmış koç ve at motifli mezar taşlarının en erken örnekleridir Akkoyunlu ve Karakoyunlu dönemlerine ait mezar taşları yeterli biçimde yayınlanmamıştır

Yöreye hâkim olan Akkoyunluların buradaki varlıklarını gösteren belgelerdir Bu tür mezar taşları blok taşlar oyularak meydana getirilmiştir Çoğunlukla koyun ve at motifleri işlenmiştir Ayrıca blok halinde dikey sütunlar olarak da mezar taşları yapılmıştır Bu taşlarda dikkati çeken bir nokta ise üzerlerinde bir yazı veya kime ait olduklarını belirten bir bilginin olmamasıdır

Tunceli mezar taşları Selçukluların Ahlattaki mezar taşları ile şekil ve form olarak yakınlık göstermektedir Ancak Ahlat mezar taşlarında kitabeler olmasına rağmen, buradaki mezar taşlarında yazıya yer verilmemiştir

Bunun yanı sıra insan başlı mezar taşlarına da Ulukalede rastlanmıştır Örneğin Ulukale girişindeki baştaşı yerine ölen bir kişinin büstünün konulduğu mezar taşını Ahmet Altınoluk isimli bir duvarcı ustası yapmıştır Ayrıca çevre köylerde de buna benzer mezar taşları ile karşılaşılmıştır Yörede yapılan araştırmalarda bu tür insan başlı mezar taşlarının yakın tarihlerde de yapıldığı görülmüştür



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.